• Sonuç bulunamadı

573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname’ye (1997 madde 19) göre, Özel Eğitim Kurumları, özel eğitim gerektiren bireylere özel eğitim desteği sağlamak, onları iş ve mesleğe hazırlamak veya örgün eğitim programlarından yararlanamayacak durumda olanların temel yasam becerilerini geliştirmek ve öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere açılan gündüzlü eğitim kurumlarıdır. Bu okullar Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilke ve amaçlarına uygun olarak eğitimlerini yürütmektedirler. Ülkemizde iki kuruma bağlı Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon kurumları bulunmaktadır. Bir başka anlatımla, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Genel

Müdürlüğüne bağlı ‘Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’ bir diğeri ise Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleridir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumları yine aynı Bakanlık personeli denetimini yapmakta diğerleri ise, bağlı olduğu Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı yetkililer tarafından yapılmaktadır (Korucu, 2005: 3).

KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ARAŞTIRMALAR

Demiröz’ün (1995) zihinsel engelli çocukların ince devinsel gelişimini incelediği çalışmasında, el becerisi gelişimlerinin yaşa göre değiştiğini, ayrıca öz bakım becerilerinde özellikle evde destek alınması gerektiğini vurgulamıştır.

Şabanova (2000) zihinsel engellilerle çalışan çocuk eğiticilerine yönelik öz bakım ve ev içi becerileri öğretim programları düzenlenmiş ve etkililiği araştırılmıştır. Bu çalışmasında önce eğiticilere gerekli eğitim verilmiş daha sonra öğrencilerle çalışmalarını yürütmüşlerdir. Çalışma sonucunda verilen eğitimin çocukların gelişimi üzerinde etkili olduğunu, bilinçli yaklaşımın sonuç verdiğini belirtmiştir. Ayrıca çalışmalara katılan tüm öğrencilerin tüm becerilerde %100 gelişme gösterdikleri görülmüştür

Dündar (2002), zihinsel engelli öğrencilerin günlük yaşam becerilerine yer verme durumlarını incelemiş ve öğretilebilir düzeyde olanların etkinliklerinde günlük yaşam becerilerine hiç yer verilmediği, ağır düzeydeki öğrencilere ise pek az yer verildiği belirlenmiştir.

Dinç’in (2003) yaptığı çalışmada; zihinsel engelli bireylerin annelerinin kişisel hijyenleri hakkındaki bilgi ve uygulamaları saptanmak istenmiş ve sonuç olarak, bağımsız olarak hareket etmelerinin düşük seviyede olduğu, yaşın ilerlemesi ile bağımsız hareket edebilme düzeylerinin yükseldiği ve ailelerin bilgi düzeylerinin yeterli olmadığı belirlenmiştir.

Tuvalet becerilerinin geliştirilmesi üzerine verilen aile eğitim programının etkililiğini inceleyen Özcan (2004), öğretim çalışmalarının, zihin özürlü çocukların tuvalet becerisini öğrenmede etkili olduğuna ve tuvalet becerisinin kalıcılığını sağladığına ulaşmıştır. Aile eğitiminin önemini vurguladığı çalışmasında bu eğitimlerle diğer öz bakım becerilerinin de etkili olacağını belirtmiştir.

Çan ve arkadaşlarının (2004) iki farklı yerleşim yerinde yaşayan öğrencilerin kişisel hijyen alışkanlıklarını incelediği çalışmasında, el yıkama alışkanlığı açısından; “sabah kalkınca” ve “tuvalete girmeden önce” el yıkayan öğrencilerin kırsal bölgede, kentsel bölgeye göre daha fazla olduğu ve iki grup arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu tespit edilmiştir.

Zihin engelli özürlü öğrencilere maket üzerinde menstural bakım becerisinin kazandırılmasının amaçlandığı Ersoy’un (2005) zihinsel engelli kız öğrencilere menstural bakım becerisinin kazandırılmasında öğretim etkinliklerinin etkililiği çalışmasında, 4 oturum sonucunda verilen eğitimin öğrencide etkili olduğunu ve bağımsız olarak davranış değiştirebildiğini belirtmiştir.

Oral hijyen eğitiminin mental engelli çocukların ağız sağlığı durumu üzerindeki etkisi incelenmiş (Ay ve ark., 2005), diş taşı ve plak oluşumunda anlamlı değişiklik görülürken, kötü olan ağız sağlık durumunda değişiklik olmadığı belirlenmiştir.

Kaya ve arkadaşlarının (2006) Ankara’da bir lisenin 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin kişisel hijyen konusundaki davranışlarını inceleyen araştırmalarında; anne öğrenim düzeyi yüksek olan öğrencilerin aldıkları toplam hijyen puanının, anne öğrenim düzeyi düşük olan öğrencilerin aldıkları toplam hijyen puanından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Bu sonuç, kişisel hijyen alışkanlıkları ile ilgili eğitimin ailede başladığını ve bu konuda özellikle anneye büyük bir görev düştüğünü göstermektedir.

Ar ve ark. (2008), gündüz bakım merkezlerinden hizmet alan zihinsel engelli bireylerin kişisel hijyen alışkanlıkları kazanımlarının değerlendirilmesi üzerine yapılan bir çalışmada; zihinsel geriliğin, IQ düzeyinin, diğer sağlık sorunları ve ailedeki diğer engelli katılımcıların, el yıkama becerisi eğitiminin öncesi ve sonrasında herhangi bir değişiklik gözlenmemiştir. Ayrıca aynı çalışma içerisinde el yıkama eğitimi öncesinde ve sonrasında da önemli bir farklılığın gözlenmediği belirtilmiştir.

Yetkin ve Yiğitbaş’ın (2008) Sağlık Yüksek Okulu birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinin kişisel hijyenleri ile ilgili alışkanlıklarının karşılaştırıldığı çalışmasında Banyo yapma, yüz yıkama sıklığı, sadece başını yıkama durumu ve sıklığı, kulak hijyeni, diş fırçalama süresi, külot seçiminde önemsediği hususlar ve külot değiştirme sıklığı, tuvalet temizliğini yapma şekli ve kullandığı materyal bakımından 4. sınıf öğrencilerin uygulamalarının 1. sınıf öğrencilerinden daha istendik bir şekilde olduğu ve Sağlık Yüksek Okulu’nda aldıkları eğitimin önemli bir etkisinin olduğu belirlenmiştir.

Önsüz ve Hıdıroğlu’nun (2008) İstanbul’da ilköğretim okulu öğrencilerinin kişisel hijyen alışkanlıklarının belirlenmesi hususunda yaptığı çalışmalarında Üsküdar’daki ilköğretim okulunda okuyan öğrencilerin yemekten önce ve tuvaletten sonra el yıkama alışkanlıklarının yetersiz olması, sosyoekonomik yönden iyi düzeyde olan bu okulda bile el yıkama konusunda öğrencilerin kişisel hijyen bilgisindeki

eksikliklerini göstermektedir. Buna rağmen Yılmaz ve Özkan’ın (2009), ilköğretim öğrencileri ile yaptığı çalışmasında kentsel bölge okulunda okuyan öğrencilerin yarıdan fazlasının (%65,3), kırsal bölge okulu öğrencilerinin yarıdan daha azının (%34,7) tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkadıklarını belirlemiştir.

BÖLÜM III

Benzer Belgeler