• Sonuç bulunamadı

DERS KİTAPLARINDA YER ALAN HİKAYE VE MASALLAR

ÜLKEMİZDE MADEN KÖMÜRÜNÜN BULUNUŞU

"Maden kömürü, maden kömürü" derler. Nedir bu maden kömürü? Kara bir taş elbette. Fakat bu kara taş, bir memlekete yiyecek kadar gerekli; buğday kadar, et kadar gerekli. Bir zamanlar trenler, vapurlar, fabrikalar hep maden kömürü ile işlerdi.

Bundan uzun yıllar önce Türkiye'de maden kömürü var mı, yok mu bunu bilen yoktu. Yabancı ülkelere para ödeyerek maden kömürü alıyorduk. Bizde maden kömürünü ilk defa Uzun Mehmet adında bir genç buldu. Böylece o zor yıllarda ülkemize büyük bir hizmet yapmış oldu.

Uzun Mehmet, Zonguldaklı bir köylü çocuğu idi. Asker olunca İstanbul'a gitti. Orada deniz eri olarak askerlik yaptı. Maden kömürünü de ilk defa asker ocağında gördü. Maden kömürünün memlekete ne kadar gerekli olduğunu da burada öğrendi.

Günler gelip geçti. Uzun Mehmet askerliğinin sonuna geldi. Son gün erler toplandılar. Bölük komutanı, elinde bir parça maden kömürü ile geldi:

- Arkadaşlar, bunun maden kömürü olduğunu asker ocağında öğrendiniz. Maden kömürünün ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu da biliyorsunuz. Biz bunu yabancı ülkelerden para ile alıyoruz. Türkiye'de maden kömürü var mı, yok mu bilmiyoruz. Belki var, belki de yok. Varsa bulmak lâzım. Onu bulmak, memlekete çok büyük hizmet olacak. Gittiğiniz köyde, dağda, derede, her yerde maden kömürü arayın arkadaşlar, dedi. Her ere bir parça maden kömürü verdi. Mehmet de bir parça kömür aldı.

Uzun Mehmet, aldığı maden kömürü parçasını torbaya koydu, yola çıktı. Birkaç gün sonra köyüne vardı. Anası onu görünce çok sevindi. Ana, oğul uzun uzun konuştular. Hasret giderdiler. Birlikte yemek yediler. Yemekten sonra anası, torbadan çıkan maden kömürünü görünce hayretle sordu:

- Bu ne oğlum, bu kara taş nedir? Mehmet güldü:

- Ona maden kömürü diyorlar, onu iyi bir yere koy ana. Dağda, derede, her yerde bu taştan arayın diye bölük komutanımız verdi.

Uzun Mehmet, birkaç gün sonra köy işlerine başladı. Her gün tarlaya gidip çalışıyor, arada bir pazara gidip geliyordu. Tarlaya gittiğinde yanına maden kömürü parçasını da alıyor, oralarda maden kömürü aramaya çalışıyordu.

Bir akşam, Uzun Mehmet eve beş on parça kara taşla geldi. Elinde ne kadar taş varsa onları bir bir ocağa attı. Baktı, bekledi; fakat hiçbiri yanmadı, bu taşlar maden

kömürü değildi. Artık Uzun Mehmet, iki üç günde bir eve birçok kara taşla geliyordu. Hemen ocağın başına geçiyor, taşlar yanacak mı diye ateşe atıyordu.

Aradan zaman geçti. Kasım ayı gelmişti. Uzun Mehmet, un öğütmek için değirmene gitti. Değirmende birçok kişi sıra bekliyordu. Kendisine sıranın geç geleceğini gören Mehmet, orada da maden kömürü aramak için dışarı çıktı. Bir dere yatağında, taşların arasında birkaç kara taş da vardı. Bunları eline aldı. Maden kömürüne çok benziyordu. Yanına birkaç tane alıp eve götürdü. Ocak yanıyordu. Mehmet taşları heyecanla ocağa attı.

Annesi:

- Yine mi taş getirdin oğlum? Değirmene bunun için mi gittin? Ne oldu buğday? diye söylendi.

Uzun Mehmet, annesine ocağı gösterdi. Kara taşlar yanıyordu.

- İşte ana, bunlar maden kömürü. Maden kömürünü sonunda buldum!

Uzun Mehmet, şimdi bu kömür parçalarının nereden çıkıp sürüklenerek buralara geldiğini bulmak istiyordu. Bir sabah erkenden evden çıktı, bütün gün dolaştı. Akşam üzeri bir yarın önüne geldi. Her taraf kapkaraydı. Burası tam bir maden kömürü yatağıydı.

- Buldum, işte şimdi buldum. Burası maden kömürü yatağı, diye sevindi.

Hemen işe başladı. Kömür yatağını kazdı. Topladığı kömürleri bir çuvala doldurup eve döndü.

Uzun Mehmet, topladığı bu kömürleri İstanbul'a götürdü. Komutanına teslim etti. Komutan, hükümete Uzun Mehmet'in maden kömürü bulduğunu haber verdi. Hükümet, Uzun Mehmet'e 50 altın ödül verdi. Ayda altı altın da maaş bağladı. Uzun Mehmet'in çabası ile ülkemiz yabancı ülkelerden kömür satın almaktan kurtuldu. Zonguldak halkı da kömür ocaklarında çalışarak geçimini sağlamaya başladı.

Turhan OĞUZKAN-Emin ÇAKIROĞLU Uzun Mehmet (Yeniden düzenlenmiştir.) -Koza Yay.-

1) Bu metinde; var olanları bulmak için araştırma yapmak gerektiği, araştırmalarda deney yoluna başvurulabileceği, çevremizde farkında olmadığımız pek çok değerin var olabileceği, buluş yapan kişilerin mükafatlandırıldığı, verilen görevi başarmak için yılmadan azimle mücadele etmenin önemi, buluşlardan buluşa yapan kişinin yanı sıra onunla ilgili çalışanların ve ülke ekonomisinin olumlu etkilendiği iletileri verilmektedir.

2) Bu metin; soru cümlesi, soru ekinin ayrı yazımı ve soru işaretinin öğretimi “ Nedir bu maden kömürü?, Yine mi taş getirdin oğlum?” cümlede anlam karışıklığını önlemek için özneden sonra virgülün kullanılması “Uzun Mehmet, birkaç gün sonra köy işlerine başladı”, özel isimlerin büyük yazılması, gelen eklerin ayrılması ve özel isimlerin aldıkları ünvanların büyük yazılması “Hükümet, Uzun Mehmet’e 50 altın ödül verdi.” zıt anlamlı kelimeler “Belki var, belki yok” virgülün sıralı kelimeler arasında kullanımı “Gittiğiniz köyde, dağda, derede her yerde…” konularının kazandırılmasında kullanılabilir.

3) Bu metinden faydalanılarak; araştırmacılığın önemi, yılmadan mücadele ve deney yolunun kullanımı, kişiye verilen görevlerin bir vatan borcu olarak algılanışı, başarı gösterenlerin mükâfatlandırıldığı, zaman içinde nesnelerin değerinin değişebileceği, bir olayın sonucundan pek çok kişinin etkilenebileceği konuları kazandırılabilir.