• Sonuç bulunamadı

Üçlü Ġttifak AntlaĢması ve Sovyet Rusya‟nın Ġttifaka Tepkiler

Türkiye‟nin, Ġngiltere ve Fransa ile üçlü bir ittifak antlaĢması yapmasını Almanya ile yakınlaĢan Sovyetler Birliği, olumlu karĢılamamıĢtır. Sovyetler Birliği‟nin Almanya ile yaptığı ittifak sonrası Türkiye‟ye yaklaĢımı, Türkiye‟yi Batılı

Devletlerden uzaklaĢtırmaya yöneliktir.409

Türklerin tercihlerini Batıdan yana kullanması, Ruslarda bir hayal kırıklığı yaratmıĢtır. Rus basını da Ġngiltere ve Fransa‟nın, Türkiye ile Sovyetler arasındaki dostluğa zarar verdiğini ve Türkiye‟nin bu ülkelerle olan ittifakından dolayı hiç arzu etmediği kötü vaziyetlere düĢebileceğini yazmıĢlardır. ġükrü Saraçoğlu Ankara‟ya vardıktan dört gün sonra, Sovyet Büyükelçisi Terentyev Sovyet Hükümeti adına Üçlü Ġttifak AntlaĢması ile ilgili bir görüĢme yapmak istemiĢtir. Terentyev Saraçoğlu‟na, Sovyet Hükümeti‟nin Üçlü Ġttifak AntlaĢmasını tasvip etmediğini ve bu antlaĢma ile iki devlet arasında yeni bir durumun söz konusu olup olmadığını iletmiĢtir. Ruslar bir taraftan Üçlü Ġttifak AntlaĢmasının mahiyetini öğrenmeye çalıĢırken diğer taraftan da Moskova‟da kesilen görüĢmelerin devam edebileceğini belirterek ikili iliĢkilerin devam etmesini istemiĢtir. Ancak Üçlü Ġttifak AntlaĢmasına

karĢı Rusların göstermiĢ olduğu tepkilerde çeliĢkiler gözlenmektedir.410

Ankara‟da Terentyev ikili görüĢmelerin devam edebileceğini açıklarken,

Moskova Radyosunda Molotov, Türkiye‟yi tehdit eden bir dizi açıklama yapmıĢtır. Montrö SözleĢmesinde değiĢiklik, Kars ve Ardahan‟ın Sovyetlere geri iadesi gibi konulara da yer veren Molotov‟un bu açıklamalarına, Ġsmet Ġnönü 1 Kasım 1939‟da

408 R. S. Burçak, Moskova Görüşmeleri ve Dış Politikamız Üzerindeki Tesirleri, s.102. 409 S. Deringil, Denge Oyunu-II. Dünya Savaşında Türkiye‟nin Dış Politikası, s. 90-94.

410 C. ġen, Stalin Döneminde Türk-Sovyet İlişkileri 1923-1953, (YayınlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi), s.125.

Meclis açılıĢ konuĢmasında, Türk-Sovyet iliĢkilerinde yaĢanılan devrin getirdiği zorunluluklardan dolayı ortaya çıkan sorunların geçici olduğunu söyleyerek cevap

vermiĢtir.411

Sovyetler Birliği ile görüĢmelerin kesildiğini bildiren telgrafın Ankara‟ya ulaĢması neticesinde Türk Hükümeti, daha ġükrü Saraçoğlu ülkeye dönmeden Üçlü Ġttifak AntlaĢması‟nın imzası için Ġngiltere ve Fransa‟nın büyükelçilikleriyle temasa geçmiĢtir. Daha sonra 19 Ekim 1939 günü saat 18.30‟da Ankara'da DıĢiĢleri Bakanlığı binasında Türkiye adına BaĢbakan ve DıĢiĢleri Bakanı Vekili Dr. Refik Saydam, Ġngiltere adına Ankara Büyükelçisi Hughe Montgomery Knatchbull- Hugessen ve Fransa adına da Ankara Büyükelçisi M. René Massigli tarafından siyasi tarihte “Ankara Antlaşması” olarak geçen “Türk-İngiliz-Fransız Karşılıklı Yardım Antlaşması” imzalanmıĢtır.412

Üçlü Ġttifak AntlaĢması Sovyetler Birliği‟nin tüm tepkilerine rağmen, dokuz madde ve üç ek protokol, bir özel anlaĢma ve bir gizli askeri sözleĢme halinde, on beĢ yıl geçerli olmak üzere kabul edilmiĢtir. AntlaĢmaya maddeleri Ģunlardır:

1. “Bir Avrupa devletinin saldırısı ile başlayan ve İngiltere ile Fransa‟nın katılacakları bir savaş Akdeniz‟e intikal ettiği takdirde Türkiye, İngiltere ve Fransa‟ya yardım edecekti. Savaş Akdeniz‟e intikal etmediği takdirde taraflar istişarede bulunacaklar ve Türkiye böyle bir halde hiç değilse İngiltere ve Fransa‟ya karşı tarafsız bir politika izleyecekti.

2. Türkiye bir Avrupalı devletin saldırısına uğrarsa İngiltere ve Fransa Türkiye‟ye yardım edecekler.

3. Türkiye, Romanya ve Yunanistan‟a verdikleri garantilerin yerine getirilmesinde İngiltere ve Fransa‟ya yardım edecekti.”

4. Bunların dışında Türkiye, ittifak antlaşmasına ek 2 numaralı protokolle, antlaşmadan doğan taahhütlerin kendisini Sovyetler Birliği ile savaşa sürüklemeyeceği hakkında bir ihtirazı kayıt koydu. Türkiye‟nin böyle bir ihtirazı kaydın antlaşmaya konmasını istemesinin nedeni Sovyetler Birliği ile ilişkilerini bozmak istememesiydi.

411

V. Ergün, Basında Türk-Sovyet İlişkileri 1925-1945, (YayınlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi), s.55. 412 F. Atabey, , 1939 Türk-İngiliz-Fransız İttifakı, s.100.

5. Taraflar bu antlaşmanın uygulanması sonucu olarak savaşa girerlerse, mütareke ya da barışa birlikte karar vereceklerdi.

6. Antlaşmanın yürürlük süresi on beş yıl olacaktı.”413

Ekli 1 numaralı Protokol, antlaĢmanın hemen yürürlüğe konulması için hazırlanmıĢtır. Türkiye, ittifak antlaĢmasına Ekli 2 numaralı protokol ile antlaĢmadan doğan taahhütlerin kendisini Sovyetler Birliği ile savaĢa sürüklemeyeceği hakkında bir çekince koydurmuĢtur. Bu sebeple 2 numaralı Protokol Türk diplomasi tarihine "Sovyet Çekincesi" olarak geçmiĢtir. Çekince, Ġngiltere‟nin bir ara ileri sürdüğü gibi yalnız Romanya‟ya yardım yüzünden Sovyetlerle çıkacak bir uyuĢmazlık için değil, Türkiye‟nin istediği gibi geniĢ ve genel biçimde olmuĢtur. 1940 Haziran ayında Türkiye, Ġttifak AntlaĢması hükümleri gereğince, Ġtalya‟ya karĢı savaĢa girmesi

gerektiğinde bu çekinceyi ileri sürmüĢtür.414

Ġttifak antlaĢmasında Ekli 3 numaralı protokol gizli tutulmuĢtur. Ġngiltere ve Fransa, bir Avrupa devletince giriĢilen bir askeri eylem Bulgaristan veya Yunanistan sınırlarına ulaĢır ulaĢmaz, Türkiye edimsel bir biçimde iĢbirliği yapmayı ve ona, istemi üzerine ellerinden gelen tüm yardım ve desteği göstermeyi yükümlenmiĢtir. Askeri sözleĢme ise savaĢ Balkanlara ulaĢtığında, eğer durum ve koĢullar Bulgaristan‟ın bağıtlı taraflardan birine karĢı bir eyleme katılacağını gösteriyorsa Türkiye Bulgaristan‟ın hareketsizliğini sağlamak için ortaya çıkabilecek çeĢitli

durumlara uygun askeri önlemleri alma yükümlülüğü getirmiĢtir.415

Türk-Sovyet iliĢkileri açısından bakıldığında, Üçlü Ġttifak AntlaĢması Sovyetlerin onaylamadığı bir antlaĢmadır. Oysa Türkiye bu antlaĢmayı kabul ederek, dıĢ politikasında kendisine esneklik kazandıracak bir durum ortaya çıkarmıĢtır. Bir taraftan Sovyetlerle silahlı bir ihtilâfa sürüklenecek hallerden kendisini korumuĢ, diğer taraftan Sovyetlerin kendisine saldırması durumunda Ġngiltere ve Fransa‟nın garantisi altına girmiĢtir. Türkiye‟nin bu antlaĢma ile elde ettiği en önemli avantaj ise Müttefikler gerekli askeri yardımı Türkiye‟ye yapmadıkça, Üçlü Ġttifak

413 A. ġükrü Esmer-O. Sander, ”Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda Türk DıĢ Politikası”, Olaylarla Türk Dış Politikası, (1919-1973), Cilt I, s.149-150.

414F. Atabey “Türk-Ġngiliz Siyasi ĠliĢkileri (1936-1939)” s.37.

415M. Aydın, “Ġkinci Dünya SavaĢı ve Türkiye 1939-1945” Baskın Oran (Ed.), Türk Dış Politikası 1919 – 1980, Cilt: I, s.423.

AntlaĢmasının geçersiz kalması Ģartıdır. Türkiye‟nin savaĢtan uzak kalma politikası

bu madde sayesinde baĢarılı olmuĢtur.416

Türkiye‟nin, Ġngiltere ve Fransa ile ittifak antlaĢması imzalaması, Sovyetler Birliği dıĢında, Almanya ve Ġtalya ile olan iliĢkilerini de gerginleĢtirmiĢtir. Sovyet tarihçileri ikili iliĢkilerin bozulmasında asıl suçlu olarak Almanları göstermiĢtir. Almanlar sürekli olarak Türk devlet adamlarına, Ġngiltere ile yapılacak olan bir ittifakın, Rusya‟nın eski toprak taleplerini tekrar gündeme getirmesine yol açabileceğine dair uyarılarda bulunması, Türkleri Ruslara karĢı daha dikkatli

davranmaya yöneltmiĢtir.417

Hatırlanacak olursa Türk-Sovyet iliĢkilerinin ilk dönemlerinde de Ruslar, iki ülke arasında yaĢanılan sorunların sorumlusu olarak Ġngiltere‟yi suçlamıĢtır. Ancak 1939 yılında Türk devlet adamları Sovyetler Birliği ile yaĢanan sorunların kaynağını idrak etmiĢlerdir. Bunun en iyi göstergesi 1 Kasım 1939‟da, Ġnönü‟nün TBMM toplantısında yaptığı konuĢmasında Sovyetler Birliği‟ne hitaben “eski dostumuz” demesidir. Türk-Sovyet iliĢkilerindeki dostluk, Montrö‟de ağır bir darbe almıĢtır. Ama ikili iliĢkilere asıl darbeyi vuran olay 1939 yılında, Rusların gerçek niyetlerini

açıklamasıyla gerçekleĢmiĢtir.418

Türk-Sovyet iliĢkilerinde dostluk havası gerçekten mazide kalmıĢtır. Molotov‟ un 31 Ekim 1939 günü, Sovyet Yüksek Konseyi‟nin olağanüstü toplantısında yaptığı konuĢmasında; “Türkiye ile Batılı Devletler arasında yapılan ittifak antlaşmasından dolayı kendisini büyük bir tehlike altına soktuğunu ve Türkiye‟nin izlemiş olduğu dış politikanın Sovyetler Birliği tarafından takip edilen dış politika ile uyuşmadığını ifade etmiştir”.419

Türk-Sovyet iliĢkilerinin bozulmasını isteyen tek ülke Almanya değildir. SavaĢ, Feridun Cemal Erkin‟in deyimiyle “acayip bir seyir” izlerken, Ġngiliz basını, Rusların Kafkasya‟da askeri yığınak yaptığı Ģeklinde hayalî haberler yayınlamıĢtır. Gerçeklerle alâkası olmayan bu haberlerinde Türk-Sovyet çatıĢmasını amaçladığı ve

416

R. S. Burçak, Moskova Görüşmeleri ve Dış Politikamız Üzerindeki Tesirleri, Yayınları, s.105. 417 V. Ergün, Basında Türk-Sovyet İlişkileri 1925-1945, (YayınlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi), s.57. 418S. Deringil, Denge Oyunu-II. Dünya Savaşında Türkiye‟nin Dış Politikası, s.95-96.

Almanlar kadar Ġngilizlerin de Sovyetler Birliği‟ni, Türkiye‟yi kendi yanlarına

çekmek için bir araç olarak gördüklerini göstermiĢtir.420

Sonuç olarak Üçlü Ġttifak AntlaĢması, Türkiye‟nin Müttefikler yanında yer almasını sağlarken, aynı zamanda Türkiye‟ye savaĢ dıĢı kalma politikasını devam ettirmesi için yeni fırsatlar vermiĢtir. Türkiye Fransa‟nın savaĢ dıĢı kaldığı, Müttefikler açısından çok zor yılların yaĢandığı dönemlerde dâhi bu antlaĢmaya olan sadakatinden ödün vermemiĢtir. Ancak geliĢen olaylar ve değiĢen dengeler karĢısında, Türkiye kendi güvenliğini sağlamak maksadı ile bu antlaĢmaya ters düĢen bazı giriĢimlerde bulunmuĢtur. 1941 Haziranı‟nda imzalanan Alman-Türk Saldırmazlık AntlaĢması bu faaliyetlerin en belirgin örneğidir. Ancak Türkiye bu

antlaĢmada dahi, Üçlü Ġttifak AntlaĢması‟nın bozulmasına izin vermemiĢtir.421

4.7. Bakü’ye Saldırı Plânının Türk-Sovyet ĠliĢkilerine Etkileri (3 Temmuz 1940)