• Sonuç bulunamadı

2.2 Ayan Aileleri

2.2.1 Üçüncüzadeler

2.2.1.2 Üçüncüzade Keleş Ahmed Bey

Üçüncüzade ailesinin en etkili üyesi bu dönemde Ömer Paşanın oğlu Keleş Ahmed Bey idi. Birçok belgede devletle işbirliğine giren Keleş Ahmed Bey daha sonra bilinmeyen bir nedenle devletle karşı karşıya gelmiş ve idam olunması emredilmiştir. Fakat bir şekilde firar eden Üçüncüzade Keleş Ahmed Bey’in bu firari hayatı yakalanıp idam edilmesiyle son bulmuştur.

Özellikle Trabzon şeriyye sicillerinde sıklıkla rastlanılan benzer kayıtlardan Trabzon’daki devlet işlerinin yürütülmesinde etkin rol oynayan simalardan biri olan Keleş Ahmed Bey, gelir kaynağı yaratarak askerlerin ve bir takım görevlilerin maaşlarının ödenmesinde akla gelen isimlerden biri olmuştur. Kayda göre “Üçüncüoğlu Osman Bey

218 TŞS., 1917, 57/4.

219 TŞS., 1917, 56/3.

58

biraderi oğlu Ahmed Bey” Trabzon cephanesinden ihraç ve ıtlak eylediği barutun bahasının Çeteci Abdullah Paşa tarafından tahsil edilip Hazine-i Amire’ye teslim edilmesi istenmiştir. Tahsil edilen 4.200 kuruştan 3.200 kuruşu Trabzon kalesi muhafazasında olan cebecilerin 1161/1748 senesine ait maaşları ve geriye kalan 1.000 kuruşun da Trabzon kalesi muhafazasında olan topçu askerlerinin 1161/1748 senesine ait maaşlarının ödenmesi için kullanılması belirtilmiştir.221

Üçüncüzade ailesi bölgede etkinliği olan devletin gerektiğinde yardım istediği ailelerden birisi durumundaydı. Dönem itibariyle Osmanlı coğrafyasının bir takım yerlerinde olduğu gibi Karadeniz bölgesinde de eşkıyalık hareketleri artmış ve devletin düzenli bir ordu göndererek bölgeye müdahale edebilmesi zorlaşmıştı. Bu sebeple bölgede öne çıkan ve bazı dönemlerde devlete hizmet etmiş ailelerden biri olan Üçüncüzadeleri bölgenin asayişini sağlanmasında görevlendirmiştir. Devletin başvurduğu Üçüncüzade ailesinden öne çıkan kişiler, bu dönemde, Üçüncüzade Osman Bey ve Üçüncüzade Keleş Ahmed Bey’di. Kanuna aykırı hareketlerine rağmen “ayan-ı vilayetten” kabul edilen Üçüncüzade Osman ve Keleş Ahmed beyler, devletin uygun gördüğü ölçülerde resmi işlerin yürütülmesine yardımcı olmuşlardır. Örneğin Hicri 16 Zilkade 1163/17 Ekim 1750 tarihli bir mahkeme kaydında “…Üçüncüzade Osman Beg ve Keleş Ahmed Beg ve ‘umûman ocaklu vesair ulema ve ayan-ı vilayet ve iş erleri …” şeklindeki bilgiler vasıtasıyla bu kişilerin isimlerinden bizzat bahsedilmesi, bunların özellikle askeri anlamda güçlerini ve önemlerini göstermektedir. Aynı belgede, bölgede artan eşkıyalar ve bunun akabinde meydana gelen şikâyetlerden ötürü asayişin temin edilmesi istenmiştir. Bunun için türeyen eşkıyalarla muharebe edilip haklarından gelinmesi, firar eden eşkıyaların çatışmaya girdikleri esnada karşılık verilmesi ve bu hususta gerektiğinde top ve tüfek kullanılması, aksi halde eşkıya ile mücadeleye muhalefet edenlerin dahi cezalandırılması yoluna gidileceğine dair kesin bir emir verilmiştir.222

Bunun dışında Üçüncüzade Ömer Paşa’nın oğlu Keleş Ahmed Bey, söz konusu bölgede türeyen Resmolu ve Şeyh Hasanlu adlı eşkıyaların cezalandırılması için de görevlendirilmişti. Ancak yeteri kadar maddi kaynağı olmadığından dolayı, merkezden

221 TŞS., 1918, 23/3. Benzer durum için bkz. TŞS., 1918, 12/1, 12/2. Üçüncüzade Ahmed Bey bu kayıtlarda da Trabzon kalesini muhafazaya memur askerlerin maaşlarının ödenmesinde mütesellim aracılığı ile Trabzon cebehanesinden alınan barutun fiyatını bahasını devlet görevlilerine teslim ederek görevini yerine getirmiştir.

59

Ahmed Bey’e yardım edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu sebeple babası Ömer Paşa’nın Sürmene, Tirebolu, Görele ve diğer nahiyelerde buraların yanı sıra Gümüşgerdan Mahmud ve kardeşi Hacı İsmail’in elindeki senetli ve senetsiz biçimde alacaklarının tahsili konusunda Ahmed Bey’e yardım edilmesi karara bağlanmıştır.223

Keleş Ahmed Bey devletle paralel hareket etmesine rağmen, kanunsuz işlere yönelmekten de geri kalmamıştır. Özellikle amcası Üçüncüzade Osman Bey ile birlikte mütesellim224 olarak görev yaptıkları esnada düzenledikleri meşru olmayan izin belgeleriyle merkezden Trabzon kalesi muhafazası için gönderilen barutun önemli bir kısmını, eşkıyalıkla geçinen adamlarına vermiş ve geri kalanını da yine kanuna aykırı olarak satmışlardır.225

Devlete hizmetlerde bulunmuş olan Keleş Ahmed Bey bilinmeyen bir nedenden ötürü devlete karşı başkaldırdı. Özellikle Gümüşhane kasabası ve Torul kazasında etkili faaliyetlerde bulunan Keleş Ahmed Bey’in hareketleri resmi belgelere de yansımıştır. Örneğin Gümüşhane ve çevresinde eşkıyalık yapan bazı kimselerin firar edip Torul kazasında bulunan Keleş Ahmed Bey’in yanına gelerek ona katılmaları, bölgeye yerleşmek amacında olan Keleş Ahmed’in de bunları himaye etmeye çalışması dikkate değer uygulamalarındandır. Hatta Torul’a yarım saat uzaklıkta üslenen Daltaban oğlu İsmail vasıtasıyla aralarında Daltabanoğlu, Baba Ziyafoğlu Muhammed, Kulaksız Bekir, Yağcıoğlu Muhammed, Mastereli (?) Hacı Süleyman ve Topçuoğlu Ali gibi isimlerin de bulunduğu eşkıya liderleri söz konusu himayeye nail olanlardan bazılarıdır. Keleş Ahmed Bey’in bu planı öğrenilip gizlice merkeze haber verilince koruduğu eşkıya elebaşlarının yakalanıp Samsun kalesine sürülerek burada kalebend cezasına çaptırılmaları emredilmiştir.226

Eşkıyalık alanı Gümüşhane ve çevresi olan Keleş Ahmed Bey, bölge insanı kadar devletin madenleri işletmesine de zarar vermekteydi. Kürtün kazasında mütemadiyen eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan Keleş Ahmed Bey, Yakuboğlu Hüseyin ve Hacıalioğlu Mehmed’in yakalanıp cezalandırılması için gerekli işlemler başlatılmıştır. Belgenin

223 BOA., C. DH., 11905 (3 Zilkade 1167/22 Ağustos 1754).

224 Mütesellim, Tanzimat’tan önce vali ve mutasarrıfların uhdelerinde bulunan sancak ve kazaların idaresine memur edilenler hakkında kullanılmış bir tabir olup manası teslim olunan şeyi alıp kabul eden demektir. Pakalın, a.g.e., 2, s. 639.

225 Aygün, a.g.m., s. 63-64.

60

devamında ise “… Eşkîyâ-i mezkûrun bu defa hulâs(?) bulurlar ise Gümüşhane kazaları ve madenci kuraları külliyen harab ve ahalisi diyar-ı baideye iclâ edecekleri muhakkak olmağla…” şeklindeki açıklamayla Keleş Ahmed Bey ve tayfasının yaptığı ve yapacağı eşkıyalık hareketlerinden dolayı halkın çekeceği sıkıntılara değinilmiştir. Üstelik bölgede madencilikle uğraşan halkın buradan göç edebilme tehlikesine de değinilerek durumun bir an önce kontrol altına alınması istenmiştir.227 Buradan anlaşılacağı üzere bölgedeki madenlerin varlığı devletin dikkatini buraya yönelterek yörede yaşanan güvenlik zaafı açıkça dile getirilmiştir. Ayrıca bölgedeki zengin maden ocaklarının varlığı sürekli olarak yöre ayanlarının ilgisini çektiği anlaşılmaktadır.

Üçüncüoğlu Keleş Ahmed Bey’in Kürtün’deki eşkıyalık faaliyetlerinden sonra merkezden gelen bir yazıyla Keleş Ahmed Bey’le birlikte Yakuboğlu Hüseyin ve Hacıalioğlu Mehmed beylerin, bölgedeki sükûnet için bir an önce yakalanıp idam edilmeleri ve ruu’su mektua’larının (kesik başlarının) merkeze gönderilmeleri önemle vurgulanmıştır. Ancak belgeye melfuf olan 25 Şevval 1173/10 Haziran 1760 tarihine kayıtlı bir diğer açıklamadan Keleş Ahmed Bey’in “… öteden berü hanedan ehlü…” olup, devlete ve Gümüşhane madenlerine hizmetlerinin olduğu, din ve hayır işlerinde bulunduğundan bahsedilmiş ve sonraları eşkıyalık işine giriştiği belirtilmiştir. 228 Fakat 25 Şevval 1178/17 Nisan 1765 tarihli hatt-ı hümayunda Üçüncüoğlu Keleş Ahmed Bey’in Torul köylerinden biri olan Manastır’da yakalanarak idam edildiği beyan edilmiştir. Keleş Ahmed Bey’in idam edilmesi onun affedilmediğini de açıkça göstermektedir.229

Ömer Paşa, Osman Ağa ve Keleş Ahmed Bey dışında Üçüncüzade aile adını taşıyan birkaç kişiye sicil kayıtlarında rastlanılmasına rağmen, haklarında detaylı bilgi sahibi olunamayan bu kişilerin Üçüncüzadelerle akrabalık dereceleri tam ortaya çıkarılamamıştır. Bu kişilerden ilki Trabzon çarşısında yer alan binası yanmış kalhaneyi (dökümhane) 180 kuruşa satın alan mülkün ortağı olarak belirtilen Üçüncüzade beyi

227 BOA., C. ZB., 1689 (29 Ramazan 1171/6 Haziran 1758).

228 BOA., C. ZB., 2422/2 (25 Şevval 1173/10 Haziran 1760).

229 BOA., HAT., 15/611. Ayrıca bu belgede Üçüncüoğlu Keleş Ahmed Bey’in akrabalarından olan Cizyedar İsmail adlı eşkıyanın Gümüşhane’de idam edildiği belirtilmiştir. Bahsi geçen bu kişinin Keleş Ahmed Bey’in amcası olan Üçüncüoğlu İsmail Bey olması muhtemeldir.

61

Mehmed Ağa;230 diğeri Debbağhane mahallesindeki mülkünü 120 kuruşa satan Bab-ı Bazar Mahallesi sakinlerinden olan Üçüncüzade El-hac Mustafa Ağadır.231

Bazı kaynaklarda Üçüncüzade Ömer Ağa’nın baba adı Ahmed olarak verilmesine rağmen sicil kayıtlarındaki bazı davalarda bunun böyle olmadığı görülmektedir. Örneğin Osman Bey’in ölümünden sonra satılan evinin davasında Osman Bey’le ilgili “Üçüncüzade Osman Bey ibn El-hac Mustafa” şeklindeki bilgiden baba adının Mustafa olduğu anlaşılmaktadır.232 Yine bir başka mülk satış kaydından yola çıkılarak Ömer Paşa ve Osman Bey’in siyasi işlere fazla bulaşmayan Üçüncüzade İsmail Ağa ibn El-hac Mustafa isminde bir diğer kardeşleri daha olduğu belgelerden anlaşılmaktadır.233 Bu doğrultuda Çarşı mahallesinden Hattat İsmail Efendi ve Molla Ali bin Abdullah Trabzon çarşısında müşterek sahibi oldukları arsayı Üçüncüzade Beyi Ali bin İsmail Bey adlı kişiye 175 kuruşa sattıkları sicil kaydında, İsmail Bey’in Ali isminde bir oğlu olduğu ortaya çıkmaktadır.234

Üçüncüzadelerle ilgili karşılaşılan bir diğer kayıt ise Monla Siyah Mahallesinde ikamet ederken vefat eden, Üçüncüzade Mustafa’nın kızı Fatıma Hanım’ın vasiyeti hakkındadır. Belgeden anlaşıldığı üzere Kemerkaya Mahallesinde bir ekmekçi fırını bulunan Fatıma Hanım’ın sahip olduğu fırınının satılarak, elde edilen miktardan 120 kuruşun cenaze işlemlerine harcanmasını, büyük limandaki köprünün ayağının tamir edilmesi ve Semerciler camine vakfedilmesini istemiştir. Kayda göre Kahveci Osman Ağa’nın damadı Ömer Ağa Fatıma Hanım’ın ölümünden 4 gün önce şahitler huzurunda kendisini vekil tayin ettiğini belirtmesine rağmen, Fatıma’nın varisi Üçüncüzade İsmail Bey mahkemeye başvurarak vasiyete engel olmak istemiştir. Bunun üzerine Ömer Ağa’dan iddiasını kanıtlaması istenmiştir. Şahitlerle iddiasını kanıtlayan Ömer Bey davayı bu

230 TŞS., 1924, 9/4.

231 TŞS., 1924, 9/16.

232 TŞS., 1929, 1/2. Ayrıca bkz. Aygün, a.g.m., s. 44; Adnan G. Üçüncüoğlu, Trabzon’un Ünlü Valisi Üçüncüzade Ömer Paşa, Gümüşhane: Top-Kar Matbaacılık, 2011, s. 45.

233 Kaydın özeti şu şekildedir; “Kazgancızade Osman Ağa kız kardeşi ile ortak sahip oldukları Monla Siyah Mahallesi’ndeki bir bab dâhili ve hariceli mülk menzillerini 800 kuruşa, mülk aldıkları Fatıma Hatun’un eşi Üçüncüzade İsmail Ağa ibn El-hac Mustafa’ya satmışladır (25 Recep 1173/13 Mart 1760)” TŞS., 1924, 11/3.

62

şekilde kazanmıştır.235 Bu kayıt vesilesiyle Üçüncüzade Ömer Paşa ve Osman Bey’in Fatıma adında bir kız kardeşleri olduğu ortaya çıkmaktadır.

Üçüncüzade ailesinden olup kayıtlarda rastlanan bir diğer kişi Süleyman Ağa olmuştur. Karahisar-ı Şarki voyvodası Mehmed’e gönderilen hükümde Torul kazasında oturan halkın Üçüncüoğlu Süleyman adlı eşkıyanın “… öteden berü kendi halinde olmayub katl-i nüfus ve gasb-ı emval…” eylediğinden dert yanmaktadırlar. Süleyman etrafına topladığı 1.700’e yakın adamıyla Torul kazası ve Gümüşhane çevresindeki köylere büyük zararlar vermiş, ayrıca Şiran kazası tarafına saldırarak yöre halkına benzer davranışlar sergilemiştir. Bu esnada sadrazam tarafından Tirebolu’ya voyvoda olarak tayin edilen Kethüdaoğlu Halil Ağa, Kelalioğlu Süleyman236 tarafından öldürülmüştü. Yaptıkları eşkıyalık faaliyetlerinden dolayı bu kişilerin “… evvela şaki mezbur Üçüncüoğlu’nun idam ve izalesi…” için yakalanıp cezalarının verilmesi, gerekirse Trabzon görevlileriyle birlikte hareket edilerek en kısa zaman zarfında yerine getirilmesi emredilmiştir.237 Üçüncüoğlu Süleyman Ağa’nın bir başka eşkıyalık faaliyeti ise Hacısalihoğlu Ömer Ağa ile beraber Gümüşhane ve çevresindeki madenlere saldırmasıydı.238