• Sonuç bulunamadı

5. NATO VE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TERÖRİZME YAKLAŞIMI

6.3. Üçüncü Nesil Savaş

Üçüncü nesil modern savaş ise zırhlı araçların öne çıkmasıyla ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu tür savaşta vurgu harekete, hıza, düşmanı arkadan kuşatarak yerinden etmeye ve şaşırtma taktiklerine yapılmıştır. Birinci Dünya Savaşında başlayıp İkinci Dünya Savaşında kendini gösteren üçüncü nesil savaşa, Alman fikrine dayalı ‘blitzkrieg’ denilen ani saldırılar damga vurmuştur. Manevra taktiği olarak da adlandırılan ani saldırılar, yandan ve arkadan kuşatarak düşmanı yok etmeye

dayandırılmıştır.362

Üçüncü nesil savaş teknolojideki daha ileri gelişmelerle, silahlı operasyonların karada, denizde ve havada bir arada yürütülmesiyle karakterize edilmiştir. Çizgisel olmayan manevra taktiği askerlere, düşmana yaklaşıp onları direkt yok etmektense sızma ve delip geçme yöntemlerini kullanmalarına olanak

360

John Bourne, “Total War 1, The Great War”, Edt. Charles Townshend, The Oxford History of Modern War, New York, Oxford University Press, 2000, s. 131.

361

Colonel Thomas X. Hammes, The Sling and The Stone On War In The 21st Century, op.cit. , s. 53.

362

Victor Chen Kanghao, “Beyond The Fourth Generation- Primer On The Possible Dimensions of Fifth Generation Warfare”, Journal of The Singapore Armed Forces, Volume: 44, Number: 3, 2018, s. 2.

107

sağlamıştır.363

Başka bir değişle üçüncü nesil savaşta, ateş gücü ve yıpratma stratejilerinin yanında hız, şaşırtma, zihinsel ve fiziksel yerinden etme gibi girişimler esas alınmıştır. Söz konusu bu savaş türünü diğerlerinden ayıran bir başka özellik ise içeri doğru yapılanma yerine dışa doğru savaş planlamasının yapılmasıdır. Bu anlamda itaatten ziyade harekete geçme ön plana çıkarılarak dayatılan disiplinden

ziyade öz-disiplin önem kazanmıştır.364

Üçüncü nesil savaşın özelliği olan manevra taktiğinde, düşmanın uyum potansiyelini yok etme amacıyla karşı tarafın düşüncelerinden üstün olma amaçlamıştır. Düşmanın ruhsal, manevi ve fiziksel kararlılığı manevra taktiğinin amaçları arasındadır ve asıl odak noktası düşmanın gözlemleme, karar verme ve harekete geçme yeteneği üzerinedir. Bu taktiğe başvuracak taraf, düşmanı dikkatlice analiz eder ve onu dağıtacak, yerinden edecek ve ele geçirecek yöntemlere başvurur. Manevra doktrini, düşman tarafında karışıklık ve düzensizlik ortamının oluşmasına zemin hazırlar. Bu anlamda söz konusu taktik başarılı bir şekilde uygulandığında, yıpratma taktiğinden çok daha etkili olduğu görülür. Düşmanın ruhsal, manevi ve fiziksel açıdan çöküntüye uğraması çok daha dramatik sonuçların ortaya çıkmasına sebep olur. Panik, bozguna uğratma ve kabullenilmiş edilgenlik manevra stratejisinin

beklenen sonuçları arasındadır.365

Kısacası Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı, ülkelerin bütün kaynaklarını seferber ettiği ve düşman tarafın askeri gücünü yok etmeye odaklandığı topyekün savaşın örnekleridir. Seferber edilen kaynaklarla beraber teknolojik alanda yaşanan gelişmeler savaşın seyrini belirleyen etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda günümüz savaşları eski savaşlardan ayıran temel özelliğin mekanik

boyutundaki ilerlemeler olduğunu söylemek yanlış olmamaktadır.366 İkinci Dünya

Savaşına damgasını vuran ve üçüncü nesil savaş olarak kendini gösteren manevra savaşları tankın ve uçakların savaş alanlarında görülmesiyle avantajlı bir strateji haline gelmiştir. Yine torpido ve deniz altı teknolojilerindeki gelişmeler savaş uçaklarının özellik ve menzillerinin artması, kara, deniz ve hava harekatlarında

363

Donald J. Reed, op.cit. , s. 688.

364 William S. Lind, “Understanding Four Generation War”, op.cit. , s. 13. 365

Joseph A. Gattuso, “Set and Drift-Warfare Theory”, Naval War College Review, Volume: 49, Number: 4, 1996, s. 117-118.

108

manevra taktiklerinin başarılı bir şekilde kullanılması savaş alanlarının boyutlarında değişime sebebiyet vermiştir. Bunlara benzer şekilde füzeler ve nükleer silahlar geliştirilmiş ve böylece dördüncü nesil savaşın ilk belirtileri ortaya çıkmaya

başlamıştır.367

Savaş alanlarındaki değişimler sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik ilerlemelere paralel olarak değişim geçirmiştir. Napolyon savaşlarının temsil ettiği birinci nesil savaştan, Birinci Dünya Savaşının temsil ettiği ikinci nesil savaşa geçiş süreci uzun yıllar almıştır. Dört yıl süren savaş boyunca büyük orduları sanayi, sosyal ve teknik anlamda destekleyip güçlendirmek de aynı şekilde uzun zaman gerektirmiştir. Üçüncü nesil savaşta gözlemlenen taktiksel yöntemler Birinci Dünya Savaşında kendini göstermesine rağmen 1918’den İkinci Dünya Savaşına giden süreçte tam teşekküllü manevra savaşını gerçekleştirmek toplumlar için yirmi yıllık

bir zamanı gerekli kılmıştır.368

Dolayısıyla dördüncü nesil savaşın ortaya çıktığına dair incelemelerin yapılabilmesi için İkinci Dünya Savaşı ile günümüz zaman aralığında meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal ve teknolojik değişimlerin incelenmesi önem arz etmektedir.

Bu noktada İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan en büyük değişiklerden biri uluslararası alanda oyuncuların sayısının artmasıdır. Savaştan önce ulus-devlet fikri uluslararası alandan önemli tek aktörken, savaştan sonra hem siyasal hem de ekonomik alanda değişimler hızlı bir şekilde kendini göstermiş ve siyasal alanda ulus-devletlerin yanı sıra birçok aktör belirmeye başlamıştır. Bunlardan en belirgini ise Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi

uluslararası kuruluşlardır.369

Bunların dışında siyasal anlamda meydana gelen değişimlerden bir tanesi de ulusların sayı ve çeşitliliğindeki artıştır. Avrupalı kolonyal güçlerin sona ermesiyle birçok yeni ulus ortaya çıkmıştır. Çeşitli devletlerin oluşması ve pek çok alanda gösterdikleri farklı gelişmeler uluslararası ilişkilerde karmaşıklık yaratmıştır. Nitekim kolonyal güçler tarafından yaratılan ve gelişmekte

367 Metin Gürcan, “Savaşın Evrimi ve Teorik Yaklaşımlar”, Bilge İnsanlar Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Ankara, 2014, s. 91.

368 Colonel Thomas X. Hammes, The Sling and The Stone On War In The 21st Century, op.cit. , s. 72. 369 Ibid. , s. 73-75.

109

olan yapay devletlerin gelişmiş devletlerden farklı ihtiyaçları, ilgileri ve motivasyon

kaynakları olmuştur.370

Ulus aşırı seviyede ise birçok aktör ortaya çıkmış ve bunlar Greenpeace gibi barışçıl hareketlerden El-Kaide gibi radikal İslami hareketlere ve uyuşturucu ticareti gibi iş odaklı girişimlere kadar çeşitlilik göstermiştir. Bu örgütlerin ortak özelliği ise herhangi bir ulus tarafından kontrol ediliyor olmamalarıdır. Uluslararası alanda kendilerini tarafsız temsilci olarak görmekte ve hedeflerini gerçekleştirmek için

uygun gördükleri yer ve zamanda uluslararası alanda müdahalede

bulunabilmektedirler. Gerekli gördüklerinde seçimlere katılabilmekte ya da bir adayı destekleyerek finans yoluyla seçimleri etkileyebilmektedirler. Bunların dışında bir ülkenin belirli bir alanında kontrol sağlamak için ayaklanmacı gruplara destek olma olasılığı bulunmaktadır.. Bugün söz konusu ulus aşırı örgütler birçok yola başvurarak

ulusal ve uluslararası olaylar üzerinde etki bırakabildikleri görülmektedir.371 Bu

açıdan dördüncü nesil savaş teorisini incelemek savaşın hala değişim geçirdiğini gözler önüne sermek bakımından faydalı olacaktır. Zira, devlet dışı aktörlerin siyasal alanda kendilerini göstermeleri sosyal ve ekonomik alanda da etkide bulunmalarına zemin hazırlamış ve savaş teorileri üzerinde çalışmalarda bulunanların ilgi odakları olmuşlardır.