• Sonuç bulunamadı

1.3 Psikolojik Sermaye

1.3.2 Psikolojik Sermayenin Boyutları

1.3.2.1 Öz-Yeterlilik

Albert Bandura tarafından ilk kez 1977 yılında “Bilişsel Davranış Değişimi” adlı çalışma ile ortaya atılan ve “sosyal-bilişsel öğrenme teorisi”ne dayanan öz-yeterlilik kavramı psikolojik sermayenin boyutlarından bir tanesidir. Öz-yeterlilik; güçlü bireysel yeterlilik duygusunu; daha sağlıklı olmayı, daha çok başarılı olmayı ve daha sosyal bütünleşmeyi ifade etmektedir. Bandura’nın teorik temeline dayanan ve gelişim sürecini oluşturan öz-yeterlilik kavramının literatüre kazandırması ile birlikte kapsamlı ve kabul edilir bir kavram haline gelmiştir (Luthans vd., 2006, s. 390).

Öz-yeterlilik kavramı psikolojik sermayenin umut ve iyimserlik boyutları kadar merkezi bir konumda olmasa da etkili ve gelişen bir performans yönetimi için önemli bir insan kaynakları gücü konumundadır (Luthans, 2002a, s. 59). Öz-yeterlilik; bireyin kendine inanması, kendini motive edebilmesi ve bilişsel kaynaklar ile verilen işi başarıyla yerine getirebilme konusundaki inancı şeklinde ifade edilmiştir. Öz-yeterliliği yüksek olan kişiler yeteneklerine de güvenmekte ve bu sayede zorlu görevlerin üstesinden gelerek hedeflerini gerçekleştirmek için karşısına çıkan engeller ile yılmadan mücadeleye devam etmektedirler (Stajkovic ve Luthans, 1998, s. 66). Öz-yeterlilik kişinin performansını düzenleme ve yerine getirme yeteneğini değerlendirmesini ve yeterli olma inancını temsil etmektedir. Öz-yeterlilik kişinin yeteneklerini ifade etmekten ziyade kişinin yetenekleri doğrultusunda yapabilme gücü ve inancı ile ilgilidir.

Psikolojik sermayenin önemli boyutlarından biri olan öz-yeterliliğin, iş performansını artırmayı inceleyen çalışmalarda etkili bir kavram olduğu görülmüştür. Öz-yeterlilik kavramının örgüt içerisinde pozitif bir etkiye sahip olduğunu belirten çalışmalar mevcuttur. Stajkovic ve Luthans’ın (1998, s. 73) yaptığı literatür incelemesinde öz-yeterlilik ve performans arasında pozitif bir ilişki bulgulanan 114 adet çalışmanın olduğunu ifade etmiştir. Öz-yeterlilik kavramının hedef belirleme gibi birçok faktörler arasından iş performansını pozitif yönde daha fazla etkilediği ifade edilmiştir.

Öz-yeterlilik: Kişinin etkili inancı ile psikolojik uyumu, fiziksel sağlığı ve güdülenmiş davranış değişikliği stratejilerini de etkilemektedir. Öz-yeterlilik kavramını daha iyi anlamak için öz-yeterliliği diğer ilişkili kavramlardan ayıran özellikleri belirlemek gerekmektedir. Öz- yeterliliğin ne anlama geldiği kadar ne anlama gelmediğini de ifade eden açıklamalar aşağıdaki gibidir (Maddux, 2002, s. 277):

 Öz-yeterlilik algılanan bir yetenek değildir.

 Öz-yeterlilik inancı, davranışlar ile ilgili tahminde bulunma şeklinde değerlendirilmemelidir.

 Öz-yeterlilik inancı nedensel özellikler ile ilişkili değildir. Nedensel özellikler bir olayın ya da davranışın açıklaması ve sonuçları ile ilgilidir. Öz-yeterlilik kişinin yapabilme kapasitesine olan inancını ifade etmektedir.

 Öz-yeterlilik belirli bir davranışı gerçekleştirme veya hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlama anlamına gelmemelidir.

 Öz-yeterlilik ile öz saygı farklı kavramlardır. Öz saygı kişilerin çeşitli durumlar karşısında kendi öz değerlendirmelerini ifade etmektedir (Gist ve Mitchell, 1992, s.185).

 Öz-yeterlilik bir güdü, dürtü ya da kontrol ihtiyacı değildir.

 Öz-yeterlilik inancı davranışların sonucunda oluşan beklenti olarak düşünülmemelidir.  Öz-yeterlilik kişisel bir özellik değildir.

Öz-yeterlilik psikolojik bir yaklaşım çevresinde sadece kişinin kendine olan inancını ifade eden bir kavram değildir. Gelişmeye açık bir kavram olmasının yanında, kişilerin kendine güvenmelerini sağlamaktadır. Aynı zamanda aşağıda belirten konularda kişiler kendilerine daha çok güvenmekte ve inanmaktadır. Öz-yeterliliğe sahip kişiler (Luthans, 2002b, s. 700);

 Verilen görevi başarıyla yerine getirmek için çaba gösteren ve zorluklar ile baş eden,  Başarılı olmak için yeterli çaba ve motivasyona sahip olan ve

 Zorluklar ile karşılaşıldığında bile kararlı bir şekilde devam eden kişilerdir.

Öz-yeterliliğin başarılı bir şekilde hayat boyu devam etmesini sağlayan birçok yaklaşım mevcuttur. Öz-yeterlilik dört temel bilgi kaynağı tarafından geliştirilen bir kavramdır. Bu dört temel bilgi kaynağı şu şekildedir (Bandura, 2000, s. 184; Maddux, 2002, s. 280; Nelson ve Cooper, 2007, s. 14):

Gerçekleşen performans ve kazanılan deneyim: Güçlü öz-yeterliliğin gelişmesine yardımcı olan en etkili kaynaklardan biridir. Eğer kişiler kolay başarılar elde eder ise başarısızlık durumunda cesaretlerini kolayca kaybedilebilmektedir. Bu nedenle öz-yeterlilik sayesinde zorluklar karşısında sabırla mücadele ederek yeni deneyimler kazanılmaktadır. Başarı, hatalardan öğrenilenlerle elde edilmektedir (Bandura, 2000, s. 185). Kişi kendi davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini değerlendirerek öz gözlemleme yapabilmektedir. Başarılı girişimler sonucu kişilerin öz-yeterlilikleri güçlenmekte ancak başarısızlıklar

sonucunda da öz-yeterlilik daha az hissedilmektedir. (Bandura, 1997’den akt. Maddux, 2002, s. 280).

Temsili öğrenme-modelleme: Gerçek deneyim süreci zor olduğunda ya da riskli hale geldiğinde temsili öğrenme-modelleme yöntemine başvurulmaktadır. Temsili öğrenme ile yönetici ve çalışanlar performanslarının gelişmesi amaçlanmakta ve verilen iş ve rol modellerinin gözlemlenmesi kişinin gözlemsel kapasitesini artırmakta ve verilen görevi başarılı bir şekilde yerine getirmektedir (Nelson ve Cooper, 2007, s. 14).

Sosyal ikna: Eğer kişi kendine inanır ise daha fazla çaba göstermeye istekli olacaktır. Bu durum kişinin başarısını artırmada da etkili olmaktadır (Bandura, 2000, s. 186). Kişinin öz- yeterliliğinin sağlamlaşması için başarılı durumlardaki algı ve tutumların benimsenmesi gerekmektedir. Sosyal, fiziksel ve psikolojik durumların hepsini içeren deneyimler öz- yeterlilik gelişiminde söz sahibi olmaktadır. Motive edici ifadeler de kişinin kendisini yeterli hissetmesini ve başarılı olacağına dair inançlı olmasını sağlamaktadır (Maddux, 2002, s. 280).

Psikolojik ve fiziksel durum: Öz-yeterliliğin diğer kaynakları kadar etkili olmasa da psikolojik ve fiziksel durumda da gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Kişilerin fiziksel ve duygusal durumu kendi öz-yeterliliklerini değerlendirmede etkilidir. Gerginlik, kaygı ve yorgunluk gibi negatif durumlar birer eksiklik olarak algılanmaktadır. Pozitif bir ruh hali ile kişi yüksek öz-yeterliliğe sahip olduğunu düşünmekte ve kendine inanmaktadır (Bandura, 2000, s. 186).

Benzer Belgeler