• Sonuç bulunamadı

3. ÖYKÜLERDE YAPI VE İZLEK

3.1 Bakir

3.1.1 Öyküde Yapı

3.2.1.4 Öyküde kişiler Dünyası

Madenci kız, saflığın ve aşkın timsali olarak öyküde ülkü değer olarak yer alır. Farkındalık olgusuyla bilinçlilik haline dönüşen yaşamı onun deneyimleriyle gelişir ve şekillenir. İyi-kötü kavramları arasındaki gel-gitler aile ve sosyal çevre arasında şekillenir. Yaratılış itibariyle “her insanın varoluşunda eksiklik duygusu vardır” (Gençtan, 1996: 74) ve bu eksiklik duygusu çocukluk yıllarından başlar ve daha sonraki yıllar tamamlanmayı bekler. “Kızın Sırrı” öyküsünün başkişi genç kız Camal da böyle bir eksiklik duygusuyla hayata tutunmaya başlar. Bir çocuk için düzenli aile ortamı çok önemlidir. Camal, anne ve babasını küçük yaşta kaybetmesi ve üvey annesinin onu daha sonra önemsememesinden dolayı düzgün bir aile ortamında yetişemez. Bir aile sıcaklığının eksikliği ve dayısının yanında kalırken zaman zaman kendini kaldığı evde yük hissetmesine neden olmuştur.

Çocuğun psikolojik olarak içine sıkışıp kalması, kendini hayatta yük olarak görmesine neden olmuştur. Hayattan dışlamış gibi algılansa da yengesi ona sevecen bir şekilde yaklaşarak ona anne sevgisini az da olsa göstermeye çalışmıştır. “O an hayatımda ilk defa sevinçten ağlamıştım. Anne sevgisini ilk kez hissettiğim, ilk kez anne şefkati gördüğüm andı. Yengem de bunu anlamış gibi saçlarımı okşayıp, gözyaşlarımı siliyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor, ağlarken yüzümden akan sıcak gözyaşlarım damlıyordu” (H.K.S.: 2). Başkişi anne sevgisini yaşayarak mutluluktan gözyaşı dökmüştür.

Hayata tutunmaya başlayan başkişi Camal’a yardımcı olan ve onu düşünen norm karakteri ise mühendis olan Azim’di.

“Ben ona hiçbir zaman teşekkür etmedim, ne işe girdiğimde, ne de şu derslerimde yardım ettiğinde benim basit bir teşekkürüm onun her zaman bana zamanını ayırıp, sabırla elinden gelen yardımını edip, akıl vermesinin yanında çok az olurdu. Tek, “Camaş” dediğinden fazlası yok. Kim bilir, belki kardeşin bile bu kadar zahmet etmezdi. Karşılaştığımızda işimle ilgili, okulumu merak eder, o ney ki, evdekiler bana nasıl davranıyorlar, kalbimi kırmıyorlar mı diye kaygılanır” (H.K.S.: 30).

Norm karakterler dolayımlayıcı öznelerdir. Başkişinin, olumsuz taraflarını tamamlayan ve onu harekete hazırlayan, onun aydınlanmasını sağlayan yardımcılardır. Başkişinin hedefe yönelmesinde önemli rol oynarlar. Burada da görüldüğü gibi başkişiyi yönlendiren ve onun hedefine ulaşmasında yardımcı olan norm karakteri Azim olmuştur. Norm karakter sayesinde ilgiyi ve sevgiyi öğrenen başkişi Camal için artık hayatta tutunacağı ve kendine yer bulacağı bir yer oluşmuştur.

3.2.1.4.2 İşçiler

Anlatı kahramanları olan işçiler çalışkanlığın ve üretimin sembolüdür. Genellikle işçiler sömürü düzene karşı olan ve alın terlerinin karşılığında ise kendilerine saygı duyulmasını bekleyen ülkü değer bazen de karşı değer olabilen kişilerdir. Aristo’nun; “işçiler, ateşin yanmasında olduğu gibi, bir işi iyi yapan, ancak ne yaptığını bilmeksizin onu yapan cansız varlıklara benzer” (Aristoteles, 2010: 92) söylemi, işçinin sömürü düzenin bir çarkından başka bir şey olmadığını gösteriyor.

Danikeyev’in ve birçok diğer yazarın da öyküsünde geçen maden ocağı, işçilerin alın teriyle geleceğin Kırgızistan’ını inşa ettikleri mekân olarak geçer. O bölgede yaşayan insanlar için mutluluk ve geçim kaynağı olduğundan maden ocağı işçiler için hayata tutunma yerleridir. “Hepimiz yemek yemeye sofraya oturduk. Sanki düğün sofrasıydı. Getirdiklerimizin hepsi ortada: konserve, ekmek, içecekler… (arak – şarap) Bir sürü… eğlence başladı. Öğle vakti akşama dönmüş, eve gitmek kimsenin umurunda bile değildi. Çoğunun neşesi yerindeydi. Sevinç, gürültü, kahkaha içinde, türkü – şarkı söylüyoruz” (H.K.S.:, 25). İşçiler için hayat ve yaşam güzeldi. Bir gün tatilde tüm işçiler beraber toplanıp eğlenmişlerdi. Maden ocağı hem işçiler hem de gelecekte çocukları için bir güven ve huzur veriyordu. Kırgız toplumunun sosyal ve ekonomik olarak gelişmesinde önemli katkıları olan işçilerdir. İşçiler eserde, dürüst, çalışkan ve fedakâr olarak anlatılır. Geleceğin şekillenmesinde ve mutlu bir aile ortamının olmasında bu işçiler önemlidir.

Başkişinin şekillenmesinde yardımcı olan norm karakteri Azim de işçiydi. Azim, işini dürüst yapan ve her zaman saygın bir işçidir. Başkişinin gelişmesinde ve hayata bağlanmasında yardımcı olmuştur. “İnsanın kendi yaşama yolunu, hayatını güzelleştirmesi lazımdır. Hayatı güzelleştirmek şudur… Ona düzen vermek, iyileştirmektir. Ama bu kolay değildir. Onun için çalışmak, savaşmak gerekir.

Anlayabiliyor musun, Camal? “ Yaşamak demek, savaşmak demektir!” (H.K.S. :17). Bu sözleri ile başkişiyi yaşama bağlayan ve ona umut olan norm karakter Azim, başkişi Camal’ın madende çalışmasına ve daha sonra okumasına yardımcı olmuştur. Azim, onca baskı ve karalamalara rağmen kendi dertlerini bir kenara koyup Camal’ı sınava hazırlamaya çalışması onun güçlü bir karakter olduğunu gösteriyor. Camal da Azim’in başına gelenleri anladıktan sonra ona yardım edebilmek için iyice kendini zorlar ve sonunda onun düştüğü durumdan kurtulmasına vesile olur. İşçilerden başkişiye yardım eden bir diğer kişi dayısı Sadıgeliyev ise fon karakterdir. Dayısı; “Gelmezse gelmesin burada kal. Kendi evin gibi davran, hazır yatağın da var, kurban olduğum”, dedi ve kabul ettim” (H.K.S.: 1). Dayısının bu sözleri başkişinin hayatının şekillenmesine ve hayata tutunmasına en büyük etkenlerden biridir. Bir diğer işçi olan Kanay ise başkişiye karşı iyi davranmış gibi görünse de eserde kart karakterdir. Daha çok olumsuz özellikleriyle bilinen bu karakterler, öykünün kötü kişileri durumundadır. Başkişi Camal’a âşık olan ve onu sevdiğini söyleyen Kanay, norm karakter olan Azim ile Camal için kavga etmiştir. Camal’ın Azim’e âşık olduğunu bile bile Camal’ı sevmektedir.