• Sonuç bulunamadı

6. BULGULAR

6.1. Örneklem

Bu çalışma daha önce yapılan ‘’İlk Atak Psikoz Hastalarında İmmünolojik Parametrelerin İncelenmesi’’ isimli çalışmanın ikinci ayağı olarak planlandı. İlk çalışmaya 32 hasta, 26 sağlıklı gönüllü dahil edildi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniklerine ya da acil servise başvuran, ilk defa psikotik bulguları nedeni ile

psikiyatri hekimine başvurmuş olan, mani öyküsü olmayan, başvuru anında psikotik bulgulu depresyon ya da mani episodu tanı kriterlerini karşılamayan, daha önce 1 aydan uzun süreli psikotrop kullanım öyküsü olmayan, alkol kullanım bozukluğu tanısı olmayan ve madde kullanımı olmayan hastalar dahil edildi. Sağlıklı gönüllüler; öncesinde bilinen kronik ya da yineleyici psikiyatrik hastalık öyküsü olmayan, başvuru anında psikotik bozukluk, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu ve alkol kullanım bozukluğu tanı kriterini karşılamayan, madde kullanım öyküsü olmayan, geçmişte 1 aydan uzun süreli psikotrop kullanım öyküsü olmayan kişilerdi. Hem hastalar hem sağlıklı gönüllülerin bilinen kronik otoimmun ya da inflamatuar (diyabet, romatizmal hastalık, hipertansiyon gibi) hastalık öyküsü bulunmamaktaydı. Ayrıca yine hem hastaların hem sağlıklı gönüllülerin 1. derece yakınlarında da otoimmun ya da inflamatuar hastalık öyküsü yoktu. Çalışmaya katılan bireylerden rutin muayene ya da laboratuar tetkikleri sırasında aktif enfeksiyon hastalığı olduğu saptananlar, öncelikle mevcut enfeksiyonlarına yönelik gerekli tedavileri aldıktan ve bu tedaviler sonlandırıldaktan sonra hala içleme kriterlerini karşılıyorlarsa örnekleme dahil edildiler.

Bütün hastaların ve sağlıklı gönüllülerin psikiyatrik görüşmeleri bir psikiyatri hekimi tarafından gerçekleştirildi ve tanılar SCID-1 ölçeğine göre değerlendirildi. Buna göre ilk çalışmaya katılan hastaların %56 ‘sı (18/32) başvuru anında SCID-1 ölçeğine göre ‘’Kısa Psikotik Atak’’, %44 ‘ü ise (14/32) ‘’Şizofreniform Bozukluk’’ tanısı aldı. Yine başvuru anında hastaların %41 ‘inin (13/32) tedavisine hastaneye yatırılarak başlanırken, %59 ‘unda (19/32) tedaviye ayaktan başlandı.

“İlk Atak Psikoz Hastalarında İmmünolojik Parametrelerin İncelenmesi” isimli çalışmaya dahil edilmiş olan bütün hastalar, ilk çalışmaya alındıktan en az 6 ay sonra, çalışmanın ikinci ayağı olan “İlk Atak Psikoz Hastalarında Tedavi Başlangıcından 6 Ay Sonraki İmmünolojik Parametrelerin İncelenmesi’’ isimli çalışmaya telefonla aranarak davet edildi. İlk çalışmaya katılmış olan toplam 32 hastadan 2 ’sine, daha önce tarafımıza verdikleri iletişim bilgileri kullanılarak ulaşılamadı. Dört hasta farklı bir şehre taşındıkları için hastanemize başvuramayacaklarını belirttiler, 6 hasta ise iyileşmiş olduklarını ya da farklı bir merkezde tedavi görmekte olduklarını söylerek çalışmaya katılmak istemediklerini beyan ettiler. Sonuçta çalışmaya 20 gönüllü hasta alındı.

İkinci çalışmaya dahil edilen hastaların görüşmeleri, ilk görüşmeden ortalama 374,25 gün (minimum = 208 gün, maximum = 564 gün) sonra gerçekleştirildi. Görüşme bir psikiyatri hekimi tarafından yapıldı ve tanılar SCID-1 görüşmesi ile değerlendirildi. Buna göre ikinci görüşmede hastaların %75 ‘i (15/20) ‘’Şizofreni’’ , %10 ‘u (2/20) Bipolar Bozukluk, %10 ‘u ‘’Geçirilmiş Kısa Psikotik Atak’’ ve % 5 ‘i ‘’Geçirilmiş Şizofreniform Bozukluk’’ tanısı almaktaydı. Ayrıca hastalardan ve yakınlarından alınan anamnezler ve elimizdeki tıbbi kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde izlem süresi boyunca hastaların %70 ‘inin (14/20) kontrollere gelmeseler bile hekimlerinin önerdiği şekilde ilaçlarını kullanmaya devam ettikleri, %30 ‘unun ise (6/20) ilaçlarını kullanmadığı öğrenilmiştir.

Birinci çalışmaya dahil edilen hastaların ve sağlıklı gönüllülerin sosyodemografik verilerinin karşılaştırılması Tablo-1 ‘de, ikinci çalışmaya katılmayı kabul eden hastaların, ilk çalışmaya alınan hastalarla sosyodemografik özellikler açısından karşılaştırılması Tablo-2 ‘de gösterilmiştir.

Tablo-1: Birinci çalışmaya katılan hastalar ve sağlıklı gönüllerin sosyodemografik verilerinin karşılaştırılması

Hasta Sağlıklı Sayı 32 26 Yaş1 32,31 34,19 p = 0,441 Cinsiyet (erkek)2 10 (%31,3) 9 (%34,6) p = 0,786 Yaş Erkek1 28,80 30,67 p = 0,650 Yaş Kadın1 33,91 36,06 p = 0,468 Eğitim (yıl)3 11,50 18 p < 0,001* Medeni Durum (evli)2 16 13 p = 1 İş Durumu (işsiz)2 19 (%59,4) 4 (%15,4) p = 0,001* Sigara (içen)2 12 (%37,5) 5 (%19,2) p = 0,128

1: bağımsız gruplar t testi, tabloda ortalama değerler verilmiştir. 2: ki kare testi

3: mann-whitney u testi, tabloda ortanca değerler verilmiştir. *p < 0,05 istatistiksel açıdan anlamı kabul edilmiştir.

Tablo-2: İkinci çalışmaya katılan hastaların birinci çalışmaya katılan hastalarla sosyodemografik özellikler açısından karşılaştırılması

İkinci Kontrole Gelen Tüm Hasta

Sayı 20 32 Yaş1 32,25 32,31 p = 0,979 Cinsiyet (erkek)2 6 (%30) 10 (%31,3) p = 0,900 Eğitim (yıl)1 9,80 11,50 p = 0,502 Medeni Durum (evli)2 9 (%45) 16 (%50) p = 0,655 İş Durumu (işsiz)2 10 (%50) 19 (%59,4) p = 0,392 Sigara (içen)2 12 (%60) 12 (%37,5) p = 0,038* Ayaktan hasta2 7 (%35) 13 (%41) p = 0,585

1: tek grupta t testi, tabloda ortalama değerler verilmiştir. 2: ki kare kesti

*p < 0,05 istatistiksel açıdan anlamlı kabul edilmiştir.

Tablo-1 ‘de birinci çalışmaya katılan hastalar ve sağlıklılar arasında yaş, cinsiyet, cinsiyete göre yaş, medeni durum, iş durumu ve sigara içme durumuna göre istatistiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmadığı, eğitim yılının ise hasta grupta sağlıklılara göre anlamlı şekilde düşük olduğu görülmektedir. Bu fark hastalığın başlangıç yaşı ve hastaların işlevselliğinin önemli şekilde bozulması gibi sebeplere bağlı ya da sadece bizim örneklemimize özgü bir durum olabilir.

Tablo-2 ‘de ikinci çalışmaya katılan hastaların yaş, cinsiyet, cinsiyete göre yaş, eğitim yılı, medeni durum ve iş durumu açısından ve ilk başvurularında yatarak ya da ayaktan tedaviye başlama oranları açısından ilk çalışmaya katılan hastalara göre anlamlı farklılık göstermediği, sigara içme yüzdelerinin ise ikinci çalışmaya katılan hastalarda daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum kontrole gelen hastaların oluşturduğu örneklemin, ilk çalışmaya dahil edilen hasta grubunu yeterli şekilde temsil edebildiğini düşündürmektedir.

Benzer Belgeler