• Sonuç bulunamadı

ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞ

2.2. İlgili Araştırmalar

2.2.4. Örgütsel Güven Örgütsel Özdeşleşme İlişkis

Birçok bilim adamı, güven temelli oluşan, kişiler, gruplar ve örgütler arası ilişkilerin işbirlikçi davranışlar sergilemeye yatkın olduğunu belirtmiştir (Mayer vd., 1995:712; McAllister, 1995:30). Geçmişten bugüne uzanan birikimler, kişilerin diğerlerine olan güven derecelerinin yatkınlığı veya eğilimidir. Kişiler diğerleriyle ilgili genel inanışlarını oluşturmalarında, bu güven temelli deneyimlerinden yola çıkarak sonuca ulaşırlar (Farris vd., 1973:145; Goto, 1996:119). Diğer taraftan sosyal kimlik kuramı çerçevesinde açıklanan örgütsel özdeşleşmeye göre kişiler kendilerini ait oldukları örgütlere göre tanımlarlar (Van Dick vd., 2005b:192). Bu tanımlamada sözü edilen özdeşleşme kavramı algısal ve bilişsel bir olgudur (Boroş, 2008:3). Sonuç olarak; işgörenlerde örgüte doğru oluşan bu algısal ve bilişsel (özdeşleşme) deneyimleri yeni bir güven temelini ortaya koymaktadır: Özdeşleşme temelli güven. Yapılan araştırmalar bu konudaki kuramsal çerçeveyi desteklemektedir.

Kişiler akılcı kararlarını ikili ilişkilerin faydaları üzerine verirler. Kişilerin ilk karşılaşmaları ile başlangıçta oluşan güven, beklentilerden kaynaklanan

bilgi temelli güven üzerine kurulabilir. Bilgi temelli güven, derinliği olmayan ve yüzeysel bir yapıdadır. Derinliği olan güven ise duygusal bir bağı veya kişiler arası özdeşleşmeyi içerir. Derinliği olan güven karşılıklılık temellidir ve değerler, yararlar paylaşılır. Taraflar arası paylaşılan değerler, algılamalar ve inanışlar ilişki boyunca defalarca onaylanır. Böylece duygusal derinliği olan ‘özdeşleşme temelli güven’ ortaya çıkmış olur. Özdeşleşme temelli güven beklenti üzerine kuruludur; güvenilen kişi güvenen kişi için önemli ve kontrol etmeyi ya da izlemeyi gerektirmeyen davranışlar sergiler. Bu onaylamalar güven algılarının oluşumuna ve özdeşleşme sürecinin yoğunlaşmasına yardımcı olur (Bouquillon, Sosik ve Lee, 2005:243).

En yüksek seviyede oluşan karşılıklı güven, bir kişinin diğerlerinin önceliklerine önem verdiğini varsayar; bu tip güven, özdeşleşmedir. Aynı gruba ait insanlar, birbirlerine karşı dış gruba karşı olduğundan daha fazla güvenilir davranma eğilimindedir. Bir örgüte üyeliğin benzer etkileri vardır; genellikle bir örgüte üye kişiler kendini bir şekilde daha güvenilir kabul eder. Bu durum örgütsel özdeşleşme ile örgütsel güvenin ne kadar iç içe geçmiş kavramlar olduğunu bize ispat etmiş olur (Shapiro ve Sheppard, 1992:371).

Örgütsel özdeşleşme, örgütle birlik veya ait olma algısıdır; başka bir deyişle üyenin kendisini örgütle aynı özelliklerle tanımlama derecesidir. Araştırmalar göstermiştir ki, yüksek örgütsel özdeşleşmenin hem örgüt için hem de işgörenler için yararları vardır. Örgütsel özdeşleşme, işgörenler için örgütün çekiciliğini etkileyen faktörlerle güçlendirilir; bu faktörlerin başında da örgütsel güven gelir. İşgörenlere karşı açık ve dürüst, ihtiyaçlarına karşı hassas ve makul performans standartları çerçevesinde düzenlemeleri olan örgüt ve yöneticiler, çalışanlar için çekici bir ortamın yaratılmasına da olanak sağlar. Böylece işgörenlerin örgütle olan özdeşleşmeleri teşvik edilmiş olur (Chughtai ve Buckley, 2009:577).

Özdeşleşme temelli güven, kişiler ve gruplar birbirlerini anladığında ve diğerinin isteklerine saygı gösterdiklerinde ortaya çıkar. Bu karşılıklı anlaşma, tarafların diğeri için yararlı faaliyetler göstermesi ile geliştirilebilir. Burada en önemli noktalardan biri karşılıklı anlayış ve davranışlar gerçekleşirken hiçbir

gözleme veya izlemeye ihtiyaç olmadığıdır (Sindhav ve Lusch, 2008:290). Özdeşleşme temelli güvene sahip biri, diğerlerinin tercihlerini tamamen içselleştirmiştir. Bu tür bir güven, kişilerin diğerleriyle etkileşimlerinin geçmişi üzerine kurulmuştur. Özdeşleşme temelli güveni yüksek olan kişiler, genellikle ilişkisel olarak yakın gördüğü örgüt, yönetici ve çalışma arkadaşlarıyla sahip olduğu değerleri ve yararları, diğer temeller üzerine oturtulan güvenlerden daha çok paylaşma taraftarıdır (Pastoriza, Arino ve Ricart 2008:331).

Bir kişinin örgütsel özdeşleşmesi, kişisel çıkarları ve davranışları ile örgütün yararına olan çıkarlar ve davranışların paralelleşmesi anlamına gelir. Bunun sonucunda da kişinin kendi çıkarları yerine tüm örgütün çıkarlarına odaklanması söz konusu olur. Örgütsel özdeşleşme sonucunda; işgörenlerin sadece örgüte katkı sağlayan işlerde değil ayrıca diğer örgüt üyeleri ile de işbirliği yapma konusundada istekli davrandıkları söylenebilir (Kitapçı, Çakar ve Sezen, 2005:35). Grup içi özdeşleşme, işgörenin çalışma grubuna duyduğu güven ile gelişir; işgören çalışma grubu ile özdeşleştiği zaman, grubun amaçlarını kendi amaçları olarak görür ve bu amaçlara ulaşmak için ekstra çaba sergiler (Han, 2010:24). Bir süreç olarak örgütsel özdeşleşme, örgütsel alanda geçerli bir değişken olabilir. Çünkü grup içi ilişkiler üzerine yapılan araştırmalar göstermiştir ki örgütsel güven ve örgütsel özdeşleşme arasında güçlü bir ilişki vardır (Cremer ve Knippenberg, 2005:361).

Yazın taramalarında örgütsel güven ve örgütsel özdeşleşme arasında sınırlı sayıda araştırmaya rastlanmıştır. Yöneticiye / lidere güven ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkiyi ortaya koyan araştırmalar: Kitapçı (2005), Türkiye’de faaliyet gösteren 35 adet imalat işletmesinde çalışan 133 orta seviye yönetici üzerine yapılan araştırma (r=0.39). Bouquillon vd. (2005), çalışmalarını eğitim ve endüstri alanında çalışan 88 mentor üyesinin algılarını ölçmek için yapmıştır (r=0.74). Tseng, Chen ve Chen (2005), Tayvan’da bir sağlık örgütünde çalışan 195 hemşire üzerinde yapılan araştırma (r=0.49). Cremer ve Knippenberg (2005), Almanya’da faaliyet gösteren bir şirketin 198 çalışanı üzerinde yaptığı çalışma (r=0.31). Ceri Booms (2010), yaptığı araştırmada (r=0.269). Ertürk (2010), Türkiye’de İstanbul ve Kocaeli illerinde

gemicilik sektöründe faaliyet gösteren tersanelerde 518 işgören üzerinde yaptığı araştırmada; Lidere karşı duygusal temelli güven (β=.39) ve lidere karşı bilişsel temelli güven (β=.48) arasında anlamlı ve pozitif ilişki bulmuşlardır.

Örgütsel güven ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkiyi ortaya koyan araştırmalar: Lee (2004), Kore’de imalat sektöründe çalışan 490 çalışan üzerinde yaptığı araştırmada (r=0.13). Cremer vd. (2006), Güney Hollanda’da 9 adet belediyede, 257 çalışan üzerinde yaptıkları çalışmada; Duygusal temelli örgütsel güven (r=0.31) ve bilişsel temelli örgütsel güven (r=0.27). Tüzün, (2006), araştırmasını 6 adet sermaye piyasalarında faaliyet gösteren bankalarda 545 çalışan üzerinde yaptığı araştırmada (r=0.48). Chughtai ve Buckley (2009), Pakistan’da 130 yüksek okul öğretmeni üzerinde yaptığı çalışmada (r=027). Keh ve Xie (2009), Çin’de faaliyet gösteren bir işletmenin 351 müşterisi üzerinde yaptığı araştırmada (r=0.36). Han ve Harms (2010), çalışmalarını dünyanın en zengin 500 şirketlerinden ve sağlık sektöründe faaliyet gösteren bir örgütün çalışanlarına ve Amerika’nın orta batısında hizmet veren sağlık çalışanları olmak üzere iki çalışma yapmıştır. Bunlar, Çalışma 1: 241 çalışan ile yapılan ankette (β=0.57). Çalışma 2: 197 çalışan ile yapılan ankette (β=0.67), örgütsel özdeşleşme ile örgütsel güven arasında anlamlı ve pozitif ilişki bulmuşlardır.

Yukarıda örgütsel güven ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaların bir özeti sunulmuştur. Kuramsal çerçeve bölümünde anlatıldığı gibi, örgütsel özdeşleşme yazında henüz gelişmekte olan bir kavramdır. Yazında örgütsel güven ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkiyi ortaya koyan ilk çalışma olarak, 2004 yılında Lee’nin yaptığı araştırma ile karşılaşılmıştır. 2005 ve sonraki yıllarda, bu iki değişken arasındaki ilişki daha fazla çalışma ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Güven kavramı taraflar üzerinde oluşan belli bir temel üzerinde kurulur. Tarafların ilişkileri arttıkça oluşan bu güven farklı temeller üzerine kaymaya başlar. İlişkilerin duygusal taraflarını özdeşleşme kavramı ifade eder. Bunun anlamı, özdeşleşme arttıkça, üzerine kurulan güven duygusu da güçlenecektir. Yüksek seviyeli güven tüm ilişkilerin uzun süreli ve sağlıklı olması için temel faktördür.