• Sonuç bulunamadı

Örgütün toplumsal yapılanma olan ortak bir amaca hizmet eden birbiriyle bağlantılı işleyen bir sistem niteliğinde olup, bundan dolayı örgütte bulunanların örgütteki faaliyetlerin ve konumuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olması gereklidir (Örs, Acuner, Sarp ve Önder, 2003: s.218). Örgüt kavramını genel olarak; çok sayıda bireyin, belirli bir görev paylaşımıyla, sorumluluklar ve otoritenin yapılandırması sonucunda belirtilmiş ortak amacın gerçekleştirilmesi ulaşılması düşünülen hedef için oluşturulan stratejik bir yapılanmayı ifade eder (Oktay, 1996, s.257).

Toplumun içgüdülerin duygularla ifade bulan halinin belirtilişi olan bağlılık, toplumda o duygunun yaşatıldığı platformda görülmektedir. Bu kelimenin anlamı farklı yönleriyle ele alınmaktadır. Morrow’un 1969-1980 yıllarında yapmış olduğu bağlılıkla ilgili çalışmalarında Social Science Citation Index’te bulunmakta olan kaynakları incelemekle birlikte, bağlılığın tanımıyla alakalı 29 farklı kavramda tanımda bulunulduğunun tespitini sağlamıştır (Ergeneli ve Arı, 2005, s.124).

Örgütsel bağlılık konusuna bu konuyla yakından alakalı olan örgütsel davranışın ya da örgüt psikolojisi gibi alanlarda çalışmalar yapanların bu yönde yoğunlaşması ile araştırmacılarını bu konuda yapmakta olanların görüşlerini bulunmaları, örgütsel bağlılıkla ilgili içeriğinin anlatılmasını zora sokmaktadır. Morrow’un yapmış olduğu literatür taramaları sonucunda örgütsel bağlılığın tanımını ifade eden yirmibeş’in üstünde tanımın bulunduğu görülmektedir. Örgüt bağlılıkta çalışanla örgütünün arasında doğrusal bir ilişki olması konusunda fikir birliğinin olmasına nazaran, ilişkiyle alakalı oluşum ve yapısal konuda düşünce ayrılıkları bulunmaktadır. Fikir ayrılığının nedeniyle, örgütsel bağlılığın tanımlanmasını zorlaştırmakta ve değişkenlik gösteren

kavramların meydana çıkmasına sebebiyet vermektedir. Örgütsel bağlılık kavramının çeşitli tanımlamaları aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Yüceler, 2009, s.447);

• Örgütsel bağlılık kapsamında ilk tanımlamada bulunan kişilerden biri olan Grusky’in 1966 yılında yaptığı ve yazarın ifadesine göre örgütsel bağlılığın, “bireylerin örgütüne olan bağlılığının gücüdür” olarak açıklamıştır.

• 1979 yılında ise Mowdey, Steers ve Porter tarafından ortaya konulan çalışmalar sonucunda örgütsel bağlılığın, çalışanlarla firmalar arasında duygusal olarak bir bağın oluştuğu belirlenmiştir. Buna göre, bireyin bulunduğu örgütle özdeşleşmesi ve katılımıyla oluşturduğu güçtür.

• Meyer ve Allen’e göre ise örgütsel bağlılığın; çalışanların örgütle oluşan bağlılık durumunun psikolojileriyle ilgili yansımanın olması ile örgütteki üyeliğinin sürdürülme kararında bulunmasıdır.

• Rietzer ile Trice ise, yine örgütteki bireylerin göre anlamlılık düzeyine bağlı psikolojiye dayalı bir durumdur.

• Hall, Schneider ve Nygren’in çalışmalarına göre, örgüt ile bireylerin ortak amaçları adına uyum içinde bütünlük sağlama sürecidir.

• Buchanan ise örgütsel bağlılığı, yapılan işin benimsenmesi, örgütle özdeşleşmesi, örgütle bağlılığın sağlanmasından oluşacak bütünlük durumudur. Örgüt tarafından oluşturulmuş amaç ve değerler ile bireylerin bu belirlenen amaçlar için rol ve çıkarlarla dayattırılmış değerlerden hariç, örgüte psikolojik bir bağ ile bağlanmayı ifade eder.

• Örgütsel bağlılık, bireyin örgütle özdeşlik göstermesi ve örgüte katılımının gösterdiği güçtür. Diğer bir ifadeye göre örgütsel bağlılık, kişinin kendi çalıştığı örgüt ile özdeşleşmesi ve birliktelik gücünü oluşması durumudur. Örgüt ile özdeşleşmesi, farklı örgütlerdeki üyelerle birlikte amaçların paylaşılması, örgütün bir parçası olmak ve örgüt politikalarının desteklemesini içeriğindeki bağlılığın göstergesidir.

İlk defa1956 yılında Whyte’nin örgütsel bağlılık konusunu araştırıldığı ifade edilmektedir. Porter’in başlangıcında ve Mowday, Steers, Allen, Meyer, Becker olmak üzere değerli araştırmacıların yapmış oldukları araştırmalarsa konunun gelişiminde

büyük katkılarda bulunmuşlardır. Araştırmacıların örgütsel bağlılık konusunun bir takım önemli taraflarına vurgulama yapılmaktadır. 1956 yılından bu yana devamlılık gösteren araştırmaların, fazlaca ve birbirlerinden farklılıklar içermekte olan bağlılık kavramına ulaşıldığı ifade edilmektedir (Gül, 2002, s.37).

İlksel örgüt üyelerinin gönüllü olmasıyla meydana gelirken, ikincil gruptaki örgüt üyelerinin bağlılıkları maddiyat yönündedir. Örgütsel bağlılığın, bireyin işleriyle bütünleşmesini ve örgüt değerleri inancını kapsayan, örgütle oluşan duygusal bağlılığı göstermektedir. Bunun anlamı örgütsel bağlılığın, kişinin örgütüne ve yapmış olduğu göreve bağlılık sağlaması ve örgütün değerlerine inanç gibi duygulardan oluşmasıdır (Akıncı, 1997, s.100).

Örgütsel bağlılık, pek çok faktörün etkisinde olmakla birlikte, aynı zamanda etkilenmesi mümkündür. Yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, çalışma saati, iş yükü, işin niteliği, sorumluluk, denetim alanı, roller, stres, çalışma şartları, yönetim anlayışı, yetki devri, maaş, terfiler, ödül sistemi, faaliyet dönemi ve müşteri ile ilişkiler, yönetimin kısımları, merkezleşme, örgüt içi iletişim, sahiplik durumu, örgüt büyüklüğü, işgören devir oranı, emek, yoğun üretim, sosyal güvenlik sistemi ve sendikanın olması örgütsel sadakati etkileyen faktörler olmuştur. Örgüte yüksek oranda bağlı olan personelin iş tatminleri yüksek olmaktadır ve işini severek yapan bir birey, işine severek özveri ile gelip gider, (sağlık nedenleri haricinde) işe gelmemeleri az olur. Bu kişiler, örgütlerinin hedef ve gayelerini kendi arzuları ile kabul ederler ve bu amaçlar doğrultusunda verimli bir biçimde çalışırlar. Örgütün gayeleri ve hedefleriyle bütünleşen kişilerin yaptığı işten duyduğu memnuniyet düzeyi artmaktadır. Bu düzey artışı, kişilerin örgütlerine bağlı çalışmayı sürdürmesi olası bir durum olmaktadır. Yüksek oranda örgütüne bağımlı olan personelin, örgüte daha fazla fayda sağlamak adına çalışmak için daha istekli ve yeterli motivasyona sahip olacaklarından ötürü, işgücü devir oranını azalacaktır. Örgütün işgücü devir oranının düşük olması nedeni ile üretime direkt katkı sağlamayan maliyetlerde azalmaktadır (Uzun ve Yiğit, 2011, s.184).

Örgütteki personelin çalıştıkları kuruma bağlılığın arttığı oranda, işgücünün devir hızı düşüşe geçmekte, çalışan istikrar kazanmakta, morali ve motivasyonu artmakta, örgüte karşı sadık kalınmakta ve performansın düzeyinde ayrıca artış görülmektedir (İbicioğlu, 2000, s.14).