• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ARAŞTIRMANIN ÇERÇEVESİ

3.5. Araştırmanın Bulguları ve Değerlendirilmesi

3.5.4. Örgütlenme

Örgütsel destek, bireyler için önem taşımaktadır. Birey olarak çalışma yaşamında oluşan sorunların ifade edilmesi için gerekli zemin olmayabiliyor. Buna örgütsel olarak iletişim kanalların tek yönlü olması ya da örgüt kültürünün kapalı olması gibi nedenler sayılabilir. Bu konuda polislerin örgütlenme ile ilgili görüşleri;

“Hiyerarşik yapıyı hissediyorum ama bu gerekli olduğunu düşünüyorum. Biraz daha ifade edebiliyoruz. Öz saygı gerekiyor işin yapılması açısından. Siyasi amaçlı olacaksa sendikaya hiç gerek yok. Kurum içerisinde sorunlarla ilgili bir kurum kurulabilir”

“Olmalı. Kendimiz aşamadığımız durumlar oluyor. Bu durumun aşılmasında kitleler halinde olabilir”

78

“Sosyal haklarımızı elde edemiyoruz savunacak sosyal bir oluşum gerekli” “Gerekli birçok kurum sendikal haklarını alıyor. Haklarımızı aramak modern

dünyanın gereği”

“Arkamızda kimse yok. Arkanıza baktığınızda teksiniz. Tüm kurumlarda

böyle”

“Bir güvendir. Arkada bir güvendir tek savunmak var birde beraber olmak var” “Üstlerimiz bazen şikâyetlerimizi sorunlarımızı dile getiremiyor ya da bize ait sorunlarda onları kapsamadığı durumlarda sorunlarımız dile getirilmiyor” şeklindedir.

Polis, kendini yalnız hissetmektedir. Bireysel olarak kendilerini ifade etmenin bazen mümkün olmadığını ifade etmektedirler. Çalışma yaşamında yaşadıkları sorunları kendi dünyasında içselleştirmekte ve kendi çabasıyla çözüm aramaktadırlar. Fakat bazen kendi çözümleri bir noktada yeterli olmayıp yaşanılan problemler çözümsüz kalmaktadır. Bazen ise bu problemleri sadece birey olarak kendilerinin yaşadıklarını düşünmekteler ve bu onları daha olumsuz bir düşünceye doğru yönlendirmektedir. Çalışma yaşamında denge unsuru görevini taşıyan, objektif bir desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu noktada polislerin sosyal haklarını savunmada ve problemlerini danışabilecekleri bir desteğin olmadığıdır. Bu desteğin adını illa sendikayla örtüştürmemek gerekir, sadece kendilerini ifade edebilecekleri, maruz kalınan sorunların bilinmesi ve iyileştirici çözümler üretebilecek “sosyal bir oluşumun” olmasıdır.

Farklı bir amaç taşımayan, polisi anlamaya yönelik ve polislik mesleğini hiçbir şekilde zedelemeyecek bir formda olması gerekmektedir.

“Olmalı, beni koruyabilen bir kurum olmalı ben kendimi koruyamıyorum,

maddi haklarımı koruyan biri olmalı”

Tek başına birey olarak sorunlar ifade edilemediği durumlarda ve arkasında bir destek olmamasında, bireyin kendisini savunmasız hissetmesine neden olabilmektedir. Polisler açısından da bu durum yaşandığında aynı hissiyatı taşımaktadırlar.

79

“Sendikamız olmamalı, sendikamız olsa kesinlikle polis olmayacak durumumuzu bilmeyecek sendika olsa kimi kime şikâyet edeceksin”

Memuru motive etmek, istirahat, karşılığın ücretlendirilmemesi dışında diğer sorunlar hiç önemli değil, çalışmanın yoğunluğu, falan bizim için normal” “Bizdeki bakış açısıyla olmaz, ama gerekli”

Bir taraftan sendika oluşumun kendi meslekleriyle örtüşmediği ve bu olgunun oluşumunda ise sistem olarak doğru bir şekilde işlevini gerçekleştiremeyeceği düşünülmektedir. Bu durum için belki de gerekli olan fizibilite olmayabilir ya da örgütsel yapı olarak uygunda olmayabilir. Çünkü örgütlerin kendi içinde oluşturmuş olduğu bir sistematik düzen vardı ve her örgütsel yapının kendi yapısal formunda hiyerarşik bir yapıdan söz edilmektedir. Bu hiyerarşik sistem olarak bazen katı bir yapıda olabilir ya da geçişleri daha esnek özellikte de olabilir.

Hiyerarşik yapının etkisi çalışanlar üzerinde bir baskı oluşturabilmektedir. Bunun gerekli ölçüde olması, çalışanların disiplini açısından önemlidir. Fakat bu baskının normalin ötesine geçmesi ise birey üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.

“Haksız emir hiçbir polise verilmez. Eskiye nazaran yıpratmalar daha azaldı” “Rütbe mesleği olduğu için baskı normal”

“Hissetmiyorum”

“Olduğu da oluyor, olmadığı da oluyor. Bir keresinde roman mahallesinde hırsızlık gibi olaylar oluyordu. Her gün mahalle başında bekleyin nöbet tutun dedi”

“Kısmen disiplin olmalı ama”

“Baskı olursa belirli bir ölçüde olmalı”

“Haksız emir değil ricası oluyor birbirimize yardım ediyoruz”

80

Polislerin görevleri gereği güvenliği sağlamak gibi sorumluluk taşıması, disipline meslekleri gereği ihtiyaç duyulmaktadır. Bu baskının gerektiği, sadece ölçülü olmasında hemfikirler.

Birey olarak mesleğin zorlukları dışında iş yaşamlarını biraz daha kolaylaştırmak adına birbirlerine yardımcı olmaları ve bunu gerçekleştirirken olumsuz farklı anlamlar yüklememektedirler. Bu taşımış oldukları iş etiği anlayışından dolayı daha hümanist bir bakış açısıyla yaklaşılmaktadırlar.

Bu baskıyı üzerinde hissedende olabilmektedir.

“Çok aldık yapmadık sürgün yedik. Adaletli olduğu sürece olmalı, bana yaptığını başkasına yapmıyorsa sıkıntı”

“Evet, normalleştiği için aklıma gelmiyor”

“Üst baskısını hissediyorum, gereksiz bir baskı var, çünkü ben işimi yapıyorum gerektiği şekilde yerine getiriyorum fakat bazen benim istediğim olsun mantığı olduğu için nasıl bir psikoloji bilmiyor, idari sıkıntı olabiliyor yumuşak bir hiyerarşi var fakat kendi isteği doğrultusunda”

“İşimi sağlam yaptığım için hissetmem. Laf getirmem, sorumluluk sahibiyim” “Hissediyorum. Gerekli değil. Üniversite mezunu çok var, niye böyle”

Hissedilen baskının gereklilikten öteye geçtiği noktalarda aslında bunun gerekli olmadığını savunmaktadırlar. Çünkü polislerin gereken eğitimi almış, işini bilen ve özverili çalışan bireyler olduktan sonra buna gerek kalmadığı düşüncesindedirler. Bu ortaya çıkabilecek aşırı baskının önüne geçilmesinde etkili olduğu yönündedir. Polis, üstüne düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmektedir. Burada en önemli nokta olarak aslından görevini yerine getiren ve getirmeyen arasında ayrımın yapılabilmesi vurgulanmaktadır.

Yaşanılan baskı bazen ise bireyden çalışana doğru doğrusal bir hareket içerisinde de oluşabilmektedir.

81

“Mobbing oluyor. Diğer kurumlarda da var ama en fazla emniyette”

Yok, öyle hissetmedim ama şu var sana yapamıyorsa eşine yapıyor, eşin

etkileniyor sana etkisi olmuyorsa. Bizdeki bakış açısıyla olmaz ama gerekli”

Çalışma yaşamındaki baskı bazen kariyerli eşleri maruz kalmasıyla farklı bir boyutta gerçekleşmektedir. Aslında birey olarak çalışma yaşamında sıkça yaşanan problemlerden biridir; bireye veya eşe yapılan mobbing.

Bireye uygulanamayan mobbingi eşine uygulanmasıdır ve maalesef bu durumda taraflardan en çok da kadına uygulanandır. Bunun yaşanmasında kadının, toplumda çalışma yaşamından erkekten çok daha sonra yer alması ve kalıplaşmış olan “eve ekmek getiren erkektir” olgusu kadının çalışma yaşamına kabullenilmesini biraz daha geç olmasıdır. Bu kadının çalışma yaşamında daha fazla engeller ve sorunlara maruz kalmasına neden olmuştur.

Ayrıca psikolojik olarak kadının erkeğe karşı daha hassas olmasıdır. Bireyle yaşanan sorunun muhatabı yine kendisidir fakat çalışma yaşamında ise muhatap alınan kişiyle iletişimsizlik ve aradaki anlaşmazlıklar yüzünden çözülemeyen sorunlar eşe yansıtılmasıdır. Daha çabuk geribildirimi alınabileceği veya eş kanalıyla daha çabuk çözüleceği düşünülmektedir. Ya da zaman zaman çözümsüzlüğün yaratmış olduğu durumdan kaynaklanabilmektedir. Yapılan mobbing çalışan için olumsuz bir etkiye sahip olmaktadır.