• Sonuç bulunamadı

Lorenz ve ark. (1972), Lorenz ve Welsh (1977), Skowmand ve ark. (1984) tarafından, tritikale çeşitleri buğdaydan daha yüksek amilaz aktivitesine sahip olması sebebiyle buğday ununa kıyasla tritikale unundan yapılan ekmeklerde oldukça düşük nitelikte ekmek içi oluşur. Buğdayda protein ile gluten miktarları arasında bulunan korelasyon tritikalede daha zayıftır. Bu durum çavdarın özelliğinden ileri gelir ve tritikale hamurunda elastikiyet yoktur.

Sapra ve ark. (1973), Kansas’ta sulu koşullar altında yaptıkları denemelerde tritikalede tane verimi ile başakta tane sayısı arasında önemli ve olumlu ilişki olduğunu bildirmişlerdir. Bin tane ağırlığının tritikale çeşitlerinde 35,4–51,8 g Scout buğday çeşidinde 24,9–35,5 g ve Balbo çavdar çeşidinde 23,3–25,9 g arasında bulmuşlardır.

Allee (1974), Tritikalenin proteince zengin ve bileşiminde temel amino asitlerin çok fazla olması bakımından diğer tahıllara göre üstün olduğunu ve bu üstünlüğü ile gelecekte önemli bir tahıl olabileceğini bildirmişlerdir. Ancak unundaki protein ihtivası buğdaya eşittir. Çünkü tritikalenin kepeğinde fazla miktarda protein vardır.

Tosun ve Yurtman (1974), ekmeklik buğday çeşitlerinde tane verimi ile birim alandaki başak sayısı ve bin tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli, birim alandaki başak sayısı ile başakta tane sayısı ve bin tane ağırlığı arasında önemli ve olumsuz, bin tane ağırlığı ile başakta tane sayısı arasında olumsuz ve önemli ilişkiler olduğunu; ancak her üç verim unsurunu artırarak yüksek verim elde etmenin mümkün olamayacağını bildirmişlerdir.

Prato ve ark. (1975), Kaliforniya‘nın kuzey ve güney bölgelerinde 10 tritikale çeşidini Anza ve Inia 66r buğday çeşitleriyle kıyaslamak amacıyla kurmuş oldukları denemelerde en verimli tritikale çeşidinde tane veriminin 550 kg/da, iki buğday çeşidinin ortalama tane veriminin 633 kg/da olduğunu ve Güney Kaliforniya‘da tritikale çeşitlerinde tane veriminin buğday çeşitlerine göre oldukça düşük olmasına karşın Kuzey Kaliforniya‘da aradaki farkın daha az olduğunu bildirmişlerdir.

Ingold (1976), tritikalenin son yıllarda bir laboratuar materyalinden tarla bitkisi olmaya doğru geliştiğini ve tarımsal potansiyelinin giderek buğdaya yaklaştığını bildirmektedir. Ayrıca araştırıcı tritikale ıslahında başarının sterilite ve kırışık tane gibi çözülmesi gereken iki ana soruna bağlı olduğunu belirtmiştir.

Bernard (1979), 1976 ve 1977 yıllarında Fransa'da 15 yerde yaptığı denemelerde, tane veriminin tritikalede 280-610 kg/da, buğdayda 170-510 kg/da ve çavdarda ise 280-590 kg/da arasında değiştiğini saptamıştır.

Anonymous (1980), Cimmyt tarafından 1977–78 yılında dünyanın değişik bölgelerinde ve Akdeniz ülkelerinde yapılan denemelerde aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir; Tane verimi Mapache tritikale çeşidinde 384 kg/da, Nacozari ekmeklik buğday çeşidinde 351 kg/da olarak bulunmuş ve Akdeniz ülkelerinde Mapache 451 kg/da, Nacozari 462 kg/da tane ürünü vermiştir. Mapache tritikale çeşidi, Siete Cerros ekmeklik buğday çeşidi ve Mexicali–75 makarnalık buğday çeşitlerinde bintane ağırlığı sırasıyla 42,

36 ve 49 g Akdeniz ülkelerinde 44, 37 ve 53 g; hektolitre ağırlığı ise 63, 75 ve 72 kg olarak bulunmuştur. Bitki boyu tritikale hatlarında ortalama 91.2 cm olup, Siete Cerros' dan 6 cm Mexicali-75' den 11 cm daha fazladır. Akdeniz ülkelerinde de benzer sonuçlar elde edilmiştir. En erkenci tritikale hatları, Siete Cerros 'dan 8 gün, Mexicali 75' den 3 gün, Akdeniz ülkelerinde ise sırasıyla 15 ve 7 gün daha erkenci olmuştur.

Cauderon ve Bernard (1980), Fransa'da yaptıkları bir araştırmada tritikale çeşitleri arasındaki verimlilik farkının esas olarak başakta tane sayısı ve bin tane ağırlığı ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir.

Demir ve ark. (1980), CIMMYT' den sağlanan tritikale çeşitleri ile Bornova koşullarında yaptıkları çalışmalarda, en yüksek tane verimine sahip tritikale çeşitlerinin ekmeklik ve makarnalık buğdaylardan % 5–71 daha verimli olduğunu saptayarak, tritikale tarımının geleceğinin ümitli göründüğünü ve buğdayın düşük verimli olduğu yerlerde tritikalenin önemli bir alternatif ürün olabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Rossi (1980), tritikale çeşitlerinin kumlu topraklarda, bol yağışlı yüksek yerlerde sulu koşullar altındaki verimli topraklarda ve kurak bölgelerde erkenci bir ürün yetiştirilebileceğini ileri sürmektedir.

Lehman ve ark. (1983), Kaliforniya'da yaptıkları denemelerde, tritikalede tane verimini buğdaya eşit veya daha fazla, bitki boyunu daha yüksek, hektolitre ağırlığını ise daha düşük olarak bulmuşlardır.

Sehgal ve ark. (1983), tritikalede protein oranının %12.4–14.6 ile buğdayın protein değeri olan % 12.2-12.6 lık değerden daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir.

Demir ve ark. (1987), ileri buğday varyetelerinin agronomik ve kalite karakterlerini inceledikleri bir çalışmada; buğday çeşitlerinde sedimantasyon değerini 10.5–28 ml, ortalama bitki boyunu 94-103 cm olarak bulmuşlardır. Ayrıca metrekarede 400 adet ekim sıklığında, tane verimlerini buğday çeşitlerinde dekara 532–587 kg, TCA1 tritikale çeşidinde 673 kg olarak tespit etmişlerdir.

Genç ve ark. (1987a), tarafından Çukurova şartlarında yetiştirilen başlıca makarnalık ve ekmeklik buğday çeşitleri ile bazı ümitvar hatlarda önemli agronomik ve kalite karakterlerini karşılaştırmak amacıyla yaptıkları araştırmada, makarnalık buğday çeşitlerinin başakta tane sayıları 34–45,4 adet, başakta tane ağırlıkları 1.68–2.19 g, bin tane ağırlıkları 44,1–56,8 g, hektolitre ağırlıkları 79,5–83,9 kg ve tane verimleri 587–651 kg/da arasında olurken; ekmeklik buğday çeşitlerinin, başakta tane sayıları 36,1–46,1 adet, başakta tane ağırlıkları 1,45–1,91 g, bin tane ağırlıkları 35,4–45,6 g, hektolitre ağırlıkları 78,6–82.9 kg ve tane verimleri 517–676 kg/da olarak bulunmuştur.

Yağbasanlar (1987), tritikalede tane verimi ile başaklanma-erme süresi bitkide kardeş (sap) sayısı, bitkide fertil kardeş (başak) sayısı, başak verimi, bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı arasında önemli olumlu; başak uzunluğu başakta başakçık sayısı arasında ise önemli olumsuz ilişkiler saptamıştır.

Yürür ve ark. (1987), Yaptıkları araştırmada, 20 ekmeklik ve 9 makarnalık olmak üzere 29 buğday çeşidini 1983–1984 ekim döneminde denemeye almışlardır. Ekmeklik buğdaylarla ilgili deneme sonuçlan BEİ–2032, BEİ–1223 ve BEİ–2024 hatlarının diğerlerinden, özellikle de Cumhuriyet–75 ve Lachis-line'den daha yüksek verimli olduklarını göstermiştir. Nitekim, adı geçen hatların verimleri 396–439 kg/da arasında değiştiği halde Cumhuriyet–75 280 kg/da, Lachis-line ise 226 kg/da verim vermişlerdir.

Ayrıca makarnalık buğdaylarda en yüksek verimin (409 kg/da) MBMN–1154 hattından elde edildiği ve bunu MBMN–1417 hattının izlediği bildirilmiştir.

Baier (1990), tritikalede en yüksek verim potansiyelinin 500 m ve daha yukarıdaki alanlarda elde edildiğini bildirmiştir. Kardeşlenme sırasında, ortalama sıcaklığın 12–14°C arasında, toprak organik madde içeriğinin % 3,5’ten daha yüksek, toprak pH. sının 4,5–5,5 olması gerektiğini açıklamıştır. Aynı araştırıcı, çavdarda % 28 olan hasat indeksinin buğdayda % 37–38, tritikalede ise % 37–52 arasında değiştiğini belirlemiştir. Yine tritikalede 1976 yılında 230 kg/da olan tane veriminin 1989 yılında 800 kg/da’a yükseldiği ve bu artışa uygun münavebe, azotlu gübreleme, ekim tarihi ve ekim metotlarının katkıda bulunduğu belirtilmiştir.

Gill ve ark. (1990), Hindistan, ABD, SSCB, Kanada, Macaristan, Avustralya ve Meksika’dan temin ettikleri 485 yazlık tritikale hattı ile yaptıkları bir araştırmada; tritikale hatlarında başakta tane ağırlığının 2,6–8,4 g, başakta tane sayısının 16–130 adet, başakta başakçık sayısının 14,0–27,2 adet, başak boyunun 6,1–27,2 cm bitki boyunun ise 44,8–

172,4 cm arasında değiştiğini belirlemişlerdir.

Mc Leod ve ark. (1990), 1979 yılında ıslah edilen verimli ve erkenci bir genotipe sahip olan Frank yazlık tritikale çeşidi ile yaptıkları bir araştırmada; 31 deneme istasyonundan aldıkları sonuçlara göre, Frank çeşidinden ortalama 521 kg/da verim alındığı, % 17 ile HY 320, % 16 ile Carmen ve % 3 ile Wapiti çeşitlerini verim bakımından geçtiğini belirlemişlerdir. Ayrıca Frank çeşidinin Carmen ve Wapiti çeşidiyle mukayese edildiğinde Frank çeşidinin bu çeşitlere göre 7-8 cm daha kısa ve 2 gün daha erkenci yatmaya dayanıklı protein ihtivası bakımından da daha üstün olduğunu tespit etmişlerdir.

Nalepa (1990), 1981’den beri tritikaleye Aegilops ovata, Ae. juvanalis, Ae.

sharonensis, Ae. heldreichi ve Triticum timopheevi'nin sitoplazmalarının başarılı olarak transfer edildiği ve 1981-89 yıllarında 60’tan fazla stoplazmik erkek kısır hat geliştirildiğini belirtmiştir. Ayrıca tritikalede en iyi erkek kısır sistemi T. timopheevi ve Ae.

Sharonensis sitoplazmalarının verdiğini, bu sitoplazmaların tritikalenin çeşitli karakterleri üzerine özel etki yapmadığını, Ae. ovata sitoplazması başaklanmanın gecikmesine ve zayıf tane gelişmesine sebep olurken, Ae. juvanalis ve Ae. heldreichi sitoplazmaları beş gün daha erkenciliğe ve daha zayıf tane gelişmesine sebep olduğunu belirtmiştir.

Samiullah ve ark.(1990), 4 tritikale çeşidi, HD–1982 buğday çeşidi ve Russian çavdar çeşidi (Meksika orijinli) ile yaptıkları bir tarla denemesinde; çeşitler dekara 5, 7,5, 10, 12.5, 15 kg ’lık ekim sıklıklarında ekildiklerinde sırasıyla; 436, 436, 454, 474 ve 428 kg/da ortalama tane verimi elde edildiğini, Delfın, Tigre/s, Muskox İsi (Meksika orijinli) ve TL 419 (Hindistan orijinli) tritikale çeşitleri ile buğday ve çavdardan elde edilen tane verimlerinin sırasıyla 540, 488, 435, 424, 491 ve 295 kg/da olduğunu, ekim sıklıklarının tane protein ihtivaları üzerine önemli bir etkisi olmadığını, artan ekim sıklıklarının bitki

yoğunluğunu artırdığını fakat yaprak N-P-K ihtivasını, bin tane ağırlığını ve diğer unsurları azalttığını ifade etmişlerdir.

Stapper ve Fischer (1990), 1983–1985 yıllarında New South Wales te (Avustralya’da) 25 buğday ve 3 tritikale çeşidi üzerinde ekim zamanı, ekim sıklığı ve sıra aralığı etkilerinin incelendiği bir araştırmada; en yüksek ortalama tane veriminin 891 g/m2 olduğunu, her üç deneme yılında da yatmanın önemli ölçüde problem olduğunu, erken olgunlaşan veya daha kısa boylu tiplerde ekim tarihinin gecikmesiyle yatmanın daha az olduğunu, sıra aralığı (17–45 cm) veya ekim sıklığındaki (5–20 kg/da) varyasyonların tane verimini etkilemediğini, fakat sıra aralığının artışıyla ve tohum oranının azalmasıyla yatmanın azaldığını, kısa boylu, erkenci, az başaklı çeşitlerin herhangi bir ekim tarihinde yüksek verimli şartlara çok uygun olduğunu belirtmişlerdir.

Vovchuk ve ark. (1990), 1987–88 yıllarında 10 tritikale hattında tane yem kalitesinin protein, lisin, nişasta ve alkoloid ihtivasıyla ilişkisinin incelendiği bir çalışmada, tanenin besleyicilik değerinin protein ve lisin içeriğiyle doğrudan ilişkili olduğunu, regresyon analizleri, besleyicilik kalitesinin nişasta, protein ve alkoloid ihtivası üzerine elde edilecek verilerden tahmin edilebileceğini bildirmişlerdir.

Rosenkova ve ark. (1991), 1983–1989 yılları arasında yaptıkları bir çalışmada, hekzaploid tritikale çeşidi Belorissi’yi tanımlayarak bu çeşidin bitki boyunun 130–140 cm arasında, başak uzunluğunun 10 cm’ nin üzerinde, bin tane ağırlığının 50–57 g ve ortalama tane veriminin 601 kg/da ve ayrıca toplam yetişme periyodunun 315–320 gün olduğunu bildirmişlerdir.

Slepek ve Fraczek (1991), Polonya’da 1988–90 yıllarında 8 tritikale çeşidi üzerinde yaptıkları bir araştırmada; tane dökme, makinalı hasada uygunluk ve harman olma kabiliyeti gibi özellikleri incelemişlerdir. Çeşitlerin tane dökmeye hassasiyetinin önemsiz, harman olma kabiliyetine en stabil olan çeşitlerin Malno ve Presto, makinalı hasada uygunlukta bütün özellikleri üzerinde toplayan çeşidin ise Malno olduğunu bildirmişlerdir.

Kociuba (1992), 1986-89 yıllarında, 136 kışlık ve 155 yazlık tritikale çeşidi ile yapılan bir araştırmada; çeşitlerin tarla şartlarında Erysiphe graminis, Puccinia recondita ve P. graminis’e yüksek direnç gösterdikleri, Septoria nodorum (Leptosphaeria)’a ise yüksek hassasiyet gösterdiklerini belirtmiştir. En yüksek varyasyon seviyesinin başakta tane sayısı ve başakta tane ağırlığı için bulunduğu, bu özelliklerin çevre faktörlerine geniş oranda bağlı olduğunu açıklamıştır. Başakta tane ağırlığının yazlık ve kışlık formların her ikisinde de yüksek oranda başakta tane sayısıyla ilişkili, tanede protein oranı, başakta tane sayısı ve tane ağırlığı arasında olumsuz ilişki, fakat bin tane ağırlığı ile ilişkisinin olumsuz ve önemsiz olduğunu ifade etmiştir.

Çölkesen ve Ark. (1993), tarafından Çukurova ve Şanlıurfa koşullarına uygun arpa çeşitlerinin saptanması üzerine yapılan çalışmada, incelenen arpa çeşit ve genotiplerinin tane verimi ve diğer karakterleri bakımından aralarında önemli derecede farklı olduğu bulunmuş, tane veriminin Çukurova’da 420–655 kg/da, Şanlıurfa’da ise 136–258 kg/da arasında değişmiştir. Deneme sonuçlarına göre tane verimi bakımından Çukurova da Promesa ve Kervane Alger Crees, Şanlıurfa koşullarında ise Kaya ve Beecher 7028 AVT çeşitlerinin, diğer çeşit ve hatlara oranla daha verimli olduğu saptanmıştır.

Fossati ve ark. (1993), 10 hekzaploid kışlık tritikale hattı ile Batı İsviçre’de iki ekim zamanında ve üç yerde yaptıkları denemede; bütün karakterler için çevrexçeşit interaksiyonunda önemli farklılıklar bulmuşlardır. Ayrıca tane verimi, tane azot oranı (r =-0.74**) arasında çok önemli olumsuz ilişki tespit etmişlerdir.

Çölkesen ve ark. (1993b), 1992–1993 yılında Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma alanında yürüttükleri çalışmayı kuru ve sulu koşullarda 8 makarnalık buğday çeşidini kullanarak yapmışlardır. Yapılan analizler sonucunda çeşitler arasında her iki koşulda da önemli farklılıklar bulunmuş olup, bölgede yetiştirilen Diyarbakır–81 çeşidi ile karşılaştırmışlardır. Kuru koşullarda tane verimi 563 kg/da ile 684 kg/da arasında değişmiş olup, 684 kg/da ile en yüksek tane verimini D.5237–1 buğday çeşidi vermiştir. Sulu koşullarda tane verimi 652 kg/da ile 862 kg/da arasında değişim göstermiş olup en yüksek tane verimi D.8869 (862 kg/da) ve D.5237–1 (853 kg/da) çeşitlerinden elde edildiğini belirmişlerdir.

Sönmez ve ark. (1993) tarafından yazlık olarak yürütülen bir çalışmada kullanılan 21 arpa çeşit ve hattının tane verimlerinin 71,8–135,5 kg/da arasında değiştiği bildirilmektedir.

Cooper ve ark. (1994), CIMMYT.ten temin edilen buğday hatlarını kıyaslamak amacıyla Queensland’da sulu ve kuru şartlarda yapılan bir araştırmada; sulu ve kuru şartlardaki su stresinin çeşitxçevre interaksiyonunu tane verimi yönünden çok kuvvetli etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca tane verimi yönünden; çeşitxçevre interaksiyonunu çiçeklenme öncesi su stresi, çiçeklenme sonrası su stresinden daha fazla etkilemiştir. Tane verimi bütün çevrelerde, birim alandaki tane sayısı ile olumlu ilişkili, birim alandaki tane sayısı, başakta tane sayısı ile olumlu ilişkili iken, kardeş sayısı ile ilişkisiz olduğunu tespit etmişlerdir.

Ayçiçek ve Yürür. (1994a), 1988–1990 yıllarında Bursa koşullarında yetiştirilen 12 adet çeşit ve l adet hattın kullanıldığı makarnalık buğday çeşitlerinin; metrede bulunan başak sayısı, bitki boyu, başak uzunluğu, başakçık sayısı, başaktaki tane sayısı, başaktaki tane ağırlığı, tane verimi ve bin tane ağırlığı gibi özellikleri incelemişlerdir. Araştırma sonuçlarına göre; metrede başak sayısında 65-94başak/l metre, dekara tane veriminde 323-474kg/da, bitki boyu 66-84cm, başak uzunluğu 5,6–7,6 cm, başakçık sayısı 26,2–38,5 adet, başaktaki tane sayısı 26,2–38,5 adet, bir başaktaki tane ağırlığı 1,10–1,68 gr ve bin tane ağırlığı ise 39,1–49,2 gr arasında yer aldığını bulmuşlardır.

Ayçiçek ve Yürür. (1994b), Bursa koşullarında 1987–1993 yıllarında 11 adet makarnalık buğday çeşitlerinin adaptasyon ve stabilite yeteneklerinin belirlendiği çalışmada, en yüksek verim 498 kg/da ile Diyarbakır çeşidinden elde edilirken, bunu Bintepe (476 kg/da) ve Gökgöl (473 kg/da) çeşitlerinin takip ettiğini belirtmişlerdir.

Verimleri deneme ortalamasından (452 kg/da) yüksek olan Diyarbakır, Bintepe, Gökgöl, Yavoras, Gediz ve Japiga çeşitlerinin iyi koşullara adapte olduklarını belirlemişlerdir.

Çölkesen ve ark. (1994), 1992–1993 yıllarında Harran Ovası ve Çukurova araştırma alanlarında sulu koşullarda 10 ekmeklik ve 9 makarnalık buğday çeşidi üzerinde çalışmışlardır. Tane verimine etkili; bitki boyu, başaklanma ve olgunlaşma süresi,

başaktaki tane sayısı ve ağırlığı, bin tane ağırlığı gibi özellikler incelenmiştir. Harran koşullarında, makarnalık buğday çeşitlerinde tane verimi 678–857 kg/da, Çukurova koşullarındaki çeşitlerde ise 448–595 kg/da arasında sonuç elde edilmiştir. Harran koşullarında, ekmeklik buğday çeşitlerinde tane verimi 496–724 kg/da, Çukurova koşullarında 539–653 kg/da arasında değişim göstermiştir.

Yılmaz ve Dokuyucu (1994a), 1991 ve 1992 yıllarında Kahramanmaraş koşullarında 25 ekmeklik buğday çeşit ve hattını denemeye alarak bitki boyu, bin tane ağırlığı, başaktaki tane ağırlığı, başaktaki tane sayısı, hektolitre ağırlığı ve tane verimi gibi özellikleri incelemişlerdir. Denemede incelenen özelliklerden; başaktaki tane sayısı ile bin tane ağırlığı arasında olumsuz ve önemli (r = -0,701**); başaktaki tane sayısı ile başaktaki tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli (r = 0,538**); başaktaki tane sayısı ile tane verimi arasında olumlu ve önemli (r = 0,342**); hektolitre ağırlığı ile tane verimi arasında olumlu ve önemli (r = 0,245**) korelasyonlar olduğunu saptamışlardır. Denemeye alınan çeşit ve hatlardan 81ÇZT11, 81ÇZT01, 81ÇZT01(S), Gemini, Doğankent-I,, İzmir85, 81ÇZT03 ve Moktan çeşitlerinin sırasıyla 598, 561, 560, 553, 553, 552, 552 ve 552 kg/da tane verimi sağladığım bildirmişlerdir.

Yılmaz ve Dokuyucu (1994b), 1991 ve 1992 yıllarında Kahramanmaraş koşullarında 19 makarnalık buğday çeşit ve hattında bitki boyu, başaktaki tane sayısı, başaktaki tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı ve tane verimi gibi özellikleri incelemişlerdir.

Denemede, incelenen özelliklerden bin tane ağırlığı ile başaktaki tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli (r = 0,318**); başaktaki tane sayısı ile bin tane ağırlığı arasında olumsuz ve önemli (r = 0,318**); başaktaki tane sayısı ile başaktaki tane ağırlığı arasında olumlu ve önemli (r = 0,568**); başaktaki tane sayısı ile tane verimi arasında olumlu ve önemli (r = 0,265*) korelasyonlar olduğunu belirlemişlerdir. Denemeye alınan çeşit ve hatlardan CIMMYT(Sl) ve 1CARDA(S3) hatları sırasıyla 566 ve 557 kg/da ile en yüksek tane verimlerini oluştururken, Shamı, Gediz75, Yavoros79, Dicle74, Monndorone, BalcalıSS veAltar84 çeşitleri sırasıyla 545, 538, 525, 519,503, 485 ve 469 kg/da tane verimleri oluşturmuşlardır.

Başgül ve Kınacı (1995), tarafından Orta Anadolu’nun yüksek alanlarına adapte edilecek 15 tane altı sıralı ve 9 tane iki sıralı arpayla yapılan çalışmada; çeşitlerin veriminin yıllara ve lokasyonlara göre değiştiği, ikinci yılda verimin daha yüksek olduğu belirtilmiştir.

Dokuyucu ve ark. (1997), Kahramanmaraş koşullarında 1993–1996 yılları arasında 16 ekmeklik buğday çeşidini kullanarak yaptıkları çalışmada; çeşitlerin tane verimi, metrekaredeki başak sayısı, başaktaki tane sayısı, başaktaki tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, vejetatif periyod, ekim-olgunlaşma süresi, tane dolum periyodu ve tane dolum oranı üzerinde durmuşlardır. İncelen özellikler yönünden çeşitler arasındaki farkı önemli bulmuşlardır. Seri–82, Gönen, Panda, Doğankent–1 ve Çukurova–86 çeşitleri üstün verim vermişlerdir. Tane verimleri ile başaktaki tane sayısı, başaktaki tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, vejetatif periyod ve tane dolum oranı arasındaki ilişkiler önemli ve olumlu, tane dolum periyodu arasındaki ilişkinin ise önemli ve olumsuz olduğunu ortaya koymuşlardır.

Aydın ve Katkat (1997) tarafından Eskişehir koşullarında 8 çeşit ile yürütülen çalışmada, tane verimi, başakta tane sayısı, bin tane ağırlığı, başaklanma süresi yönünden çeşitler arasında ortaya çıkan farkların önemli olduğu kaydedilmiştir.

Sezer ve ark. (1997), Samsun koşullarında 1989–1994 yılları arasında yürütülen bu araştırmada, 10 buğday çeşit ve hattını kullanmışlardır. Dört yıl ortalamalarına göre 217,1–

287,4 kg/da arasında değişen tane veriminde en yüksek tane veriminin, Marmara–86 buğday çeşidinden elde edildiğini bildirmişlerdir, ÇTD–15, VD–1041 hatları ile Cumhuriyet–75, Marmara-86 ve Seri çeşitlerinin dört yıllık ortalama tane verimlerinin 255 kg/da' m üzerinde olduğunu belirlemişlerdir. Bu denemelerden elde edilen ortalama tane

287,4 kg/da arasında değişen tane veriminde en yüksek tane veriminin, Marmara–86 buğday çeşidinden elde edildiğini bildirmişlerdir, ÇTD–15, VD–1041 hatları ile Cumhuriyet–75, Marmara-86 ve Seri çeşitlerinin dört yıllık ortalama tane verimlerinin 255 kg/da' m üzerinde olduğunu belirlemişlerdir. Bu denemelerden elde edilen ortalama tane

Benzer Belgeler