• Sonuç bulunamadı

Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin yeterlik algılarında ve sınıf içi uygulamalarında gerekli etkinlikleri yerine getirememesinde etken olan bir diğer faktör öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin tutumlarıdır. Tutuma iliĢkin birçok farklı tanım yapılmıĢtır. Genel olarak tutum; yaĢantı ve deneyimler sonucu ortaya çıkan, insanın yaĢamına yön veren, doğrudan gözlenemeyen, karar verme sürecini etkileyen olgulardır (AĢkar, 1986; Ülgen, 1994; Eagly ve Chaiken, 1998; ġengül ve Dereli, 2013). Tutum, 3üçbileĢene sahiptir: (1) biliĢsel, (2) duyuĢsal, ve (3) davranıĢsal (Reid, 2006).

Öğrenme ortamlarında öğrencilerin öğrenmeye iliĢkin tutumları biliĢsel, duyuĢsal ve davranıĢsal eğilimlerinin toplamıdır (Osborne, Simon ve Collins, 2003). Özellikle, öğrenme ortamlarının doğru düzenlenmesi için ilgili nesne ya da duruma iliĢkin insanların sahip oldukları tutum derecesinin bilinmesi istenen bir durumdur (ErkuĢ, 2003). Öğrencilerin baĢarıları ile tutumları arasında önemli bir iliĢkinin olduğunu ortaya koyan çalıĢmaların varlığı, öğrenci tutumlarının belirlenmesi ve desteklenmesi ihtiyacını zorunlu hale getirmiĢtir (Eagly ve Chaiken, 1998). Benzer Ģekilde, öğretmenlik mesleğini hakkıyla yerine getirmek isteyen öğretmenlerin bu konuyla ilgili baĢarılarının da mesleğe iliĢkin tutumlarına bağlı olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, eğitim reformlarından baĢarılı sonuçlar elde etmek isteniyorsa, eğitim sürecinin temel aktörlerinden olan öğretmenlerin mesleğe iliĢkin tutumlarının geliĢtirilmesi bir zorunluluktur (Reid, 2006). Hele ki bu durum, öğretmenlerin profesyonel çalıĢma zamanlarının üçte birini geçirdikleri (Stinggs, 1991) eğitim programının vazgeçilmez unsuru olan ölçme ve değerlendirme etkinlikleri ise daha da özenli davranılmalıdır. Gerekli özenin gösterilmesi de, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamalarına iliĢkin yeterli bilgiye ve beceriye sahip olması için gerekli koĢulların verilmesi ile mümkün olabilir. Çünkü herhangi bir bireyin iĢi ile ilgili eksik bilgi ve beceriye sahip olması onun iĢine yönelik tutumunu ve iĢini iyi yapma eğilimini engellemektedir (Fishbein ve Ajzen, 2010). Eğer bir öğretmen, ölçme ve değerlendirme uygulamalarının bazılarına iliĢkin olumsuz tutum oluĢturmuĢsa, sınıfında bu uygulamalara yer vermemesi muhtemeldir (Quilter ve Gallilini, 2000).

28

Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamaları esnasında oluĢturacakları tutum, farklılık göstereceği için bu durum daha büyük sonuçlara etki edecek ve bir standart oluĢturulamayacaktır. Bu sebeple, öğretmenlerin sınıftaki uygulamalarında bir standart geliĢtirmek için, öncelikle onların bilgi ve tutumlarını anlamak önemlidir (Calderhead, 1996). Öğretmenin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin bilgisi ile kast edilen, belirlenen ölçme ve değerlendirme standartlarına sahip olma durumu olan ölçme ve değerlendirme okuryazarlığıdır. Yapılan çalıĢmalarda (Green ve Stager, 1986; Richardson, 1995; Quilter ve Gallini, 2000) bilgi ile tutum arasındaki iliĢkiyi doğrular sonuçlar tespit edilmiĢtir. Ölçme ve değerlendirme okuryazarlık düzeyleri ile tutumları arasında pozitif bir iliĢkinin var olduğu belirlenmiĢtir. Quilter ve Gallini (2000), çalıĢmalarında öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin okuryazarlık düzeyleri ile tutumları arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçlamıĢlardır. Plake (1993) tarafından geliĢtirilen ölçek, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme okuryazarlığını belirlemede kullanılmıĢtır. Ayrıca, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin tutumlarını belirlemek için Green ve Stager (1986) tarafından geliĢtirilen tutum ölçeği kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonucunda, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme okuryazarlık düzeyleri ile tutumları arasında pozitif bir iliĢkinin var olduğu belirlenmiĢtir. Ayrıca, öğretmenlerin tutumunu etkileyen faktörlerin standardize edilmiĢ ölçme ve değerlendirme tekniklerine ve alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklere göre değiĢkenlik gösterdiği belirlenmiĢtir.

Green ve Stager (1986), çalıĢmalarında öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme metotları seçmede en uygun olanı seçmeye yönelmeyip, kendilerinin daha olumlu tutum geliĢtirdikleri ve sevdikleri metotları kullanabileceklerini belirtmiĢlerdir. Richardson (1995) da öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye olan tutumları ile bilgilerinin devamlı olarak etkileĢim içinde olduğunu ve profesyonel anlamda geliĢimin de ancak bu iki durumun değiĢimi ile mümkün olabileceğini ifade etmiĢtir. Xu ve Liu (2009) tarafından yapılan çalıĢmada, öğretmenler ile gerçekleĢtirilen görüĢmeler sonucunda, onların kendilerinin benimsedikleri ve inandıkları testlerin en iyi yöntem olduğunu düĢündükleri belirlenmiĢtir. Inbar‐Lourie ve Donitsa‐Schmidt (2009)‟in, Ġsrail‟de görev yapan 113 öğretmen ile gerçekleĢtirdiği çalıĢma, öğretmenlerin ön yargılarının yeni ortaya çıkan ölçme ve değerlendirme metotlarının kullanmayı engellediği sonucunu ortaya çıkarmıĢtır. Gullickson ve Ellwein‟ın (1985), öğretmenlerin tutumlarını belirlemek amacıyla uyguladığı ölçeğin sonucunda, öğretmenlerin test puanları üzerinde yapması gereken istatiksel analizleri pratik bulmadıkları ortaya çıkmıĢtır. Gullickson (1986), bir yıl sonra

29

yaptığı çalıĢmayı, ölçme ve değerlendirme dersi veren 24 öğretim üyesi ve 360 öğretmenin katılımıyla gerçekleĢtirmiĢtir. ÇalıĢmada, öğretim üyelerinin ölçüm puanları üzerine yapılan istastiki iĢlemlerin gerekli oldukları kanaatinde oldukları öğretmenlerin ise bu iĢlemleri gereksiz gördükleri ortaya çıkmıĢtır. Tam aksi yönde bir çalıĢmanın da varlığı söz konusudur. King (2010), öğretmenler ve yöneticilere ölçek uygulayarak yaptığı çalıĢmada, öğretmenlerin ve yöneticilerin istatistiksel uygulamaları önemli gördükleri ve bu uygulamaların yapılmasının kendilerine de yararlı olacağını düĢündükleri sonucu ortaya çıkarmıĢtır. Karaman ve ġahin, 2014; Ġnel, Türkmen ve Evrekli 2010; Ogan-Bekiroglu, 2009, çalıĢmalarında öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirmeye iliĢkin tutumlarını yapılandırmacı yaklaĢıma yakın olduğu kavramıyla açıklamıĢlardır. Kavramdan kast edilen Ģey, öğretmen adaylarının pozitif bir tutum sergiledikleri ve geliĢime açık olduğudur. Bu çalıĢmaların sonuçları, öğretmenlerin ölçme ve değerlendirmeye iliĢkin tutumlarının durumlara göre farklılık gösterdiği (Fang, 1996) ve bu farklılığın da sağlıklı bir ölçme ve değerlendirme uygulamalarının yapılmasına engel teĢkil edebileceği görülmektedir.