• Sonuç bulunamadı

2.2. VERGİ HUKUKUNDA TAHSİL ZAMANAŞIMI

2.2.2. Tahsil Zamanaşımının Kapsamı ve Koşulları

2.2.2.5. Tahsil Zamanaşımının Kesilmesi ve Nedenleri

2.2.2.5.1. Ödeme

Ödeme borcu sona erdiren nedenlerden biridir. 6183 sayılı kanunun 40.

maddesi gereği, ödeme alacaklı vergi idaresinin yetkili ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılır. Bu durumda makbuzun düzenlendiği tarihte tahsil zamanaşımı kesilmiş olmaktadır. Buna göre, yasanın 40. maddesi uyarınca, alacaklı tahsil idaresinin yetkili memurlarına makbuz karşılığı borcun bir bölümünün ödenmesi (tamamı ödenirse ortada borç kalmaz) durumunda ödendiği tarih itibariyle zamanaşımı kesilir. Buna ek olarak, ödeme 41. maddeye bağlı olarak özel ödeme şekilleriyle yapılmışsa, çekin tahsil dairesine, postaya veya bankaya verildiği; paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı; münakale emrinin bankaya veya postaya verildiği gün ödeme yapılmış sayıldığından, zamanaşımı da o gün kesilmiş sayılır. Öte yandan, çek veya münakale emrinin herhangi bir nedenle tediye edilmemesi halinde kamu alacaklısının borçluya karşı rücu hakkı saklı olduğundan bu hallerde zamanaşımı kesilmesinden söz edilemez191.

Ödenen bir borcun zamanaşımına uğraması söz konusu olamayacağından zamanaşımını kesen bir neden olarak ödemenin kısmi ödeme olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu durumda miktarı ne olursa olsun, borca mahsuben yapılacak bir kısmi ödeme zamanaşımını kesecektir. Burada ödemenin nakden yapılmasına gerek bulunmamaktadır, mahsuben ödemeler de zamanaşımını kesecektir. Ancak mahsup

190 Arslan, a.g.e., s.201.

191 Mustafa Gülseven, Açıklamalı-İçtihatlı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 1999, s.651.

78 talebinin mükelleften gelmesi gerekmektedir192. Uygulamada bazı vergi dairesi çalışanlarının tahsilat zamanaşımını kesmek amacıyla mükellef adına kısmi ödeme yaptıkları, böylece ileride doğabilecek hukuki ve cezai sorumluluklardan kaçırmaya çalıştıkları bilinen bir gerçektir. Vergi dairesi çalışanları, kamu alacağının zamanaşımına uğraması durumunda harcama hukuku ve ceza hukuku uyarınca karşılaşabilecekleri yaptırımlar nedeniyle zamanaşımını kesmek amacıyla uygulamayı yapmaktadırlar193.

Doktrinde ve yargı kararlarında bu konuda yani borçlunun istek ve iradesine dayalı olmayan ödemelerin, ödeme sayılmayacağı dolayısıyla zamanaşımının kesmeyeceği noktasında fikir birliği mevcuttur194. Bunun gerekçesi 6183 sayılı kanun 37. ve 46. maddeleri uyarınca ödemenin ancak, amme borçlusu, borçlunun kanuni temsilcisi veya mirasçıları tarafından ya da amme borçlusunun yetkili kıldığı kişilerce ve rızaen yapılabilecek olmasıdır195. Diğer yandan ödemenin idare tarafından yapılmış olduğu ile ilgili ispat zorunluluğunun kime ait olduğu konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre VUK’un 3. maddesi uyarınca ispat yükümlülüğü borcun kendisi tarafından yatırılmadığını iddia eden borçluya aittir196. Ancak biz bu görüşe katılmıyoruz. Çünkü VUK’un 3. maddesi uyarınca iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. Zamanaşımının son günü çok küçük bir borç ödemesi yapılması ticari hayatın icaplarını uymayan bir durumdur ve VUK’un 3. maddesi uyarınca ispat yükü bu ödemenin yapıldığını iddia eden idareye aittir. Buna ek olarak 6183 sayılı kanun bir vergi kanunu değildir, bu nedenle ispat

192 Danıştay 7. Dairesi 06.12.2005 tarih ve 2003/924 E. 2005/3145 K. Nolu kararına göre de idarenin kendiliğinden yaptığı mahsup işlemleri zamanaşımını kesmeyecektir.

193 S. Ateş Oktar, Yasemin Taşkın, “Tahsil Zamanaşımını Kesmek Amacıyla Vergi İşlemleri İle Görevli Memurların Mükellefin Nam Ve Hesabına Yaptıkları Ödemelerin Hukuki Niteliği”, Vergi Dünyası, Kasım 2013, ss.37-38.

194 Danıştay 4. Dairesi, 16.03.2011 tarih 2009/6087 E., 2011/1117 K. sayılı Kararı; “Mahkemece, şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin 30.11.2000 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, zamanaşımı süresinin 31.12.2005 tarihinde sona erdiği, şirket tarafından yapıldığı ileri sürülen cuz’i miktardaki ödemelerin şirket tarafından zamanaşımını kesecek olmasına rağmen, kendi aleyhine sonuç doğuracak şekilde yapılması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan zamanaşımının kesildiğinden söz edilemeyeceği, şirket adına düzenlenen ödeme emirleri, amme alacağı zamanaşımına uğradıktan sonra 20.11.2006 tarihinde ilanen tebliğ edildiğinden, zamanaşımına uğrayan vergi borcu için davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de, dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan vergi borcuna ilişkin ihbarnameler 15.11.2000 ve 30.11.2000 tarihlerinde ilan edilmiş olup, 213 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi uyarınca bu tarihlerden bir ay sonra tebliğ edilmiş sayılması nedeniyle, vadesi 2001 yılı Ocak ayında dolan amme alacağı için zamanaşımı süresi de 31.12.2006 tarihi itibarıyla sona ermektedir.”

195 Oktar, Taşkın, a.g.m., s.39; Özbalcı, Amme Alacakları, a.g.e., s.868.

196 Arslan, a.g.e., s.202.

79 hukuku açısından VUK değil idare hukukunun genel esasları referans alınmalıdır.

İdare hukukunda ise re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. İdari yargılama usulünün kendisine tanımış olduğu bu araştırma yetkisi çerçevesinde idari yargı yeri, uyuşmazlığın çözümü ve tarafların iddia ve savunmalarının doğruluğunun saptanması amacıyla gerekli her türlü belge ve bilgiyi ilgili kişi ve kuruluşlardan isteyebilir. Bu nedenle iddia sahibi iddiasını ispatlayacak bilgi ve belgeleri bizzat mahkemeye sunmasına gerek bulunmamaktadır197. Diğer yandan ödemeye ilişkin düzenlenen makbuzda mükellefin veya ödemeyi yapanın imzasının alınacağına ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı gibi, ödemeye ilişkin makbuz tek taraflı olarak idare tarafından düzenlenip mükellefe verilen bir belge niteliğindedir. Dolayısıyla makbuzdan hareketle de ödemenin kim tarafından yapıldığı tespit edilemeyecektir. Ayrıca bir kişinin ödemeyi yapmadığını ispat etmesi fiilen de mümkün değildir zira ödeme zaten amme borçlusunun bilgisi ve onayı dışında yapılmıştır. Keza, zamanaşımına uğramasına çok az bir süre kala borçlu tarafından cüzi bir ödeme yapılması hayatın olağan akışına da aykırıdır198.

Vergi alacağını korumaya yönelik dahi olsa, tahsil zamanaşımının vergi dairesi çalışanları tarafından mükellef adına ödeme yapılarak kesilebilmesi, vergi hukukunda zamanaşımına yer verilmesinin bütün amaçlarını ortadan kaldırmaktadır. Uzayan zamanaşımı süreci nedeniyle bir taraftan geçmişin yükü geleceğe taşınmakta, idarenin ve yargının yükü artmakta, diğer taraftan ise vergi mükellefi ödenemez hale gelmiş borçları ödememek için devletten kaçarak yaşamaya zorlanmaktadır199. Diğer taraftan anne borçlusunun birden çok borcu bulunması durumunda ödemenin hangi alacaklara mahsup edileceği 6183 sayılı kanunun ödemenin mahsup edileceği alacaklar başlıklı 47. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde; “Amme alacağına karşılık rızaen yapılan ödemeler sırasıyla; ödeme süresi başlamış henüz vadesi geçmemiş, içinde bulunulan takvim yılı sonunda zamanaşımına uğrayacak, aynı tarihte zaman aşımına uğrayacak alacaklarda her birine orantılı olarak, vadesi önce gelen ve teminatsız veya az teminatlı olana mahsup edilir. Ödemenin, alacak aslı ile fer’ilerinin tamamını

197 Bayraktar, a.g.e., ss.103-104.

198 Danıştay 3 Dairesi 2010/4340 E. 2012/3047 K. sayılı kararında 22.11.2008 tarihinde yapılan 1 kuruş tutarındaki ödemenin davacı tarafından yapıldığının kabulü iktisadi icaplara uygun düşmediği gibi hayatın olağan akışına göre normal bir durum da sayılamayacağından söz konusu ödeme nedeniyle zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak olmayacağına karar vermiştir.

(Aktaran: Bayraktar, a.g.e, s.104).

199 Neslihan Coşkun Karadağ, “Zamanaşımı Sürelerine Etkisi Açısından Mücbir Sebepler Ve Ödemeye Eleştirel Bakış” AÜHFD, C.61 S.3, 2012, ss.1044-1045.

80 karşılamaması halinde mahsup alacağın asıl ve fer’ilerine orantılı olarak yapılır.”

şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre birden fazla amme borcu olan kişi bütün borçlarına yetmeyecek kısmi bir ödeme yaptığından, bu ödemenin mahsup edileceği alacaklar amme borçlusu veya amme alacaklısı tarafından belirlenemeyecektir. Kanun koyucu, ödemenin mahsup edileceği alacakları belirlemiştir ki ödemenin öncelikle ödeme süresi başlamış ancak henüz vadesi geçmemiş alacaklara mahsup edilmesi gerekmektedir. Daha sonra artan bir ödeme kalırsa bu alacakların zamanaşımına uğrayacağı tarihlere göre mahsup işlemi yapılacaktır200.