• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.3. Matematik Öğrenme Güçlüğü Risk Grubunun (Diskalkuliye Yatkınlık)

2.1.3.1. Sınıf Öğretmenlerinin Görevleri

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğrenci merkezli bir yaklaşıma bağlı olarak geliştirdiği öğretim programlarını yürütecek öğretmelerin özel alan yeterliliklerini yeniden belirleyerek yayımlamıştır (MEB, 2008). Bu yeterlilikler doğrultusunda öğretmenler; öğrenciyi tanıma, öğrenme-öğretme süreci, öğrenmeyi ve gelişmeyi

izleme ve değerlendirme, okul-aile ve toplum ilişkileri, program ve içerik bilgisi temelinde öğrencileri hayata hazırlamalılardır.

İlkokullarda öğretme, öğrenme ve değerlendirme sürecinin temel yapıtaşlarından biri de sınıf öğretmenleridir. Yıkmış’a (2010) göre; sınıfında MÖG veya risk grubu öğrencisi bulunan sınıf öğretmenlerinin öğrencisinin hangi matematik bilgisine, becerisine ve kavramına sahip olması gerektiğini, hangi matematiksel kavram, beceri ve işlemleri öğrenmesi gerektiğini, öğrenciye nasıl öğretebileceğini, hangi materyalleri kullanabileceğini bilmesi gerekmektedir. Olkun ve Toluk-Uçar’a (2012) göre, bir öğretmen ne öğrettiğinden ve nasıl öğrettiğinden sorumludur. Dolayısıyla öğretmenin sorumluluklarının farkında olarak hareket etmesi gerekmektedir. Etkili bir öğretmenin görevleri; öğrencisini tanımak, bireysel farklılıkların bilincinde olmak, alan bilgisine sahibi olmak, öğretim yöntem-teknik- stratejileri çok iyi bilmek, öğrenciyle ondan ne beklediğini paylaşmak, matematikte anlam oluşturmalarına ve öğrenmelerine yardımcı olmak, öğretim teknolojilerini ve materyallerini etkili kullanmak, disiplinler arası ilişki kurmak, öğrencinin gelişimini takip etmek ve ona dönüt vermek, mutlaka öz değerlendirme yapmaktır. Bu görevlere sahip bir sınıf öğretmeni, etkili bir öğretim süreci gerçekleştirmenin yanı sıra risk grubu öğrencileri için gerekli tedbirleri zamanında alarak onların etiketlenmesini engelleyebilir. Aynı zamanda uygulayacağı destek eğitimle akademik, sosyal ve duygusal açılardan da öğrencilerin akranlarıyla aynı düzeye gelebilmelerini sağlayabilir.

Sınıf öğretmenleri, matematik dersi öğretim sürecinde MÖG risk grubundaki bir öğrencisi ile yaptığı etkinlikte öğrencisini mutlaka cesaretlendirmeli, ilgili materyalleri temin etmeli, öğretimi kolaylaştırmak adına zengin uyarıcılar sunmalı, motivasyonu olumlu yönde etkileyecek takdir girişimlerinde bulunmalı ve günlük hayatta karşılaşabileceği problemleri çözebilmelerini sağlamalıdır (Yıldırım, 2014). Bu öğretmen, aynı zamanda sayılarla ilgili problem çözme konusunda seçici okuma yapmalıdır. Işık Tertemiz ve Çakmak (2004), matematiksel okumayı seçici okuma olarak tanımlamaktadırlar. Öğretmen, öğrencilerin dikkatini çekmek amacıyla matematiksel kavramları vurgulu okuyarak, renkli kalemlerle altını çizerek ve sesli veya sessiz okuma yaparak sonuca ulaşmada destek olmalıdır. Böylelikle problemin çözümünde kullanılacak işlem ya da işlemlerde öğrencilere ipucu sağlayarak

öğrenciyi motive edebilir. Sınıf öğretmeni, bu süreç içerisinde önemli bir rehber görevi üstlenerek ve bireysel farlılıkları temel alarak risk grubu öğrencileri için de öğretimi uyarlamış olmaktadır.

Baki (2018), sınıf öğretmenlerinin matematik öğretme bilgileri doğrultusunda öğretecekleri alana ihtiyaç duyulan derinlikte kavramsal ve işlemsel olarak bilgi donanımına sahip olmaları gerektiğini açıklamaktadır. Öğretmenler, öğrencinin matematikle ilgili kavram yanılgılarından, öğrenme güçlüklerinden ve ön bilgilerinden haberdar olmalı, bunlara yönelik uygun önlemler alabilmeli ve öğrencinin bilgisini yapılandırmasına rehberlik edebilmelidirler. Diğer taraftan, kullanacakları dili, örnekleri ve teknolojileri birlikte öğrettiği konuyu öğrenen için anlaşılır yapabilmelidir. Konunun doğasına bağlı olarak bireysel, grup çalışması, problem çözme, buluş yoluyla öğretme gibi uygun yöntemleri ustalıkla kullanarak öğrenciyi matematiksel etkinliklere katabilmeli, öğrencinin matematiksel düşünmesinin gelişimini destekleyebilmelidir.

NCTM’ye (2000) göre öğretmenler, öğrencilerinin temsillerini incelemeli ve matematiksel düşünce gelişimleri konusunda fikir sahibi olmalıdırlar. Onların kullandığı dilleri matematik dili ile ilişkilendirmeli ve bu süreçte destek olmaları gerekmektedir (Midgett ve Eddins, 2001). Matematik kendine özgü bir dildir. Birçok ders kitabı; öğrencileri okuma ve ezberlemeden öte matematiksel dili öğrenmeye ya da sözel problemleri çözmeye yeteri kadar hazırlayamamaktadır. Bu yüzden, özellikle öğrenme güçlüğü risk grubundaki öğrencilerin matematiğin diline yönelik anlayışlarını geliştirmek sınıf öğretmenlerinin sorumluluğundadır. Ayrıca sınıf öğretmenleri; matematiksel sözcükleri fiziksel aktivitelerle ilişkilendirerek öğrencilerin matematik dilini anlamalarına yardımcı olan “Toplu Fiziksel Tepki” yaklaşımını kullanarak bu öğrencilerin matematiksel terminolojiyi öğrenmelerine ve hatırlamalarına katkı sağlayabilir. Bu uygulama öğrencinin matematik dersine yönelik algısını geliştirebilir.

Sınıf öğretmeni ile MÖG risk grubundaki çocuğa sahip aile arasındaki işbirliği kaçınılmazdır. Balıkçı (2017); okula başladıktan sonra gelişim alanlarına yönelik bazı gecikmeler olduğunda ailenin çocuk için eğitsel müdahale alma konusunda tereddüt etmemesi gerektiği üzerinde durmaktadır. Aile, öğretmeni ile çocuğunun geciken becerilerini görüşmelidir. Çocuğun geciktiği alanlarda akranlarını

yakalayabilmesi için öğretmen; öğretimi yoğunlaştırmalı, farklı öğretimsel materyalleri ve yöntemleri kullanmalı, akademik iş yükünü azaltmalıdır. Bu yüzden öğretmenler; öğretim sürecine yönelik beklentileri belirleme, kavramlara odaklanma, becerileri mantıksal olarak sıralama, kompleks becerileri küçük adımlara ayırarak verme, önceki becerileri gözden geçirme, aşamalı öğretim yapma ve gösterme, kavramların öğretiminde en az iki duyuya yer verme, açık ve anlaşılır dil kullanma, örnek olan ve olmayan olayları verme, öğrencilere rehber olma, öğrencilerin derse katılımını gözlemleme, ödüllendirme ve başarılı olabileceği duygusunu hissettirme (Girli, 2014b), anında geri dönüt verme, dersleri ve içeriği birbiriyle ilişkilendirme, yapılan uygulamaları gözden geçirme gibi hazırlıklar yapmalıdırlar (Witzel ve Little, 2018). Öğretmenlerin, bu hazırlıkların bazen bir kısmını bazen de çoğunluğunu öğretim sürecinde kullandıkları örneklere veya öğretim, ilke ve stratejilere uyarlamaları (Girli, 2014b) gerekmektedir. Sonuç olarak; etkili bir öğrenme-öğretme süreci için öğretmen ve aile arasındaki işbirliği öğrenciye de olumlu yansıyabilir.

Benzer Belgeler