• Sonuç bulunamadı

2.2. Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Kullanımında Öğretmenin Etkisi

2.2.2. Öğretmenlerin Yenilikçiliklerinin Etkisi

Yenilik; bir kişi, bir grup ya da herhangi bir toplum tarafından yeni olduğu varsayılan bir düşünce, bir uygulama ya da bir nesnedir. Herhangi bir şeyin yeni olması demek, içerisinde belirli bir oranda belirsizliğin bulunması anlamına gelmektedir. Bu belirsizlik de o şeyin, içerisine gireceği sosyal sistemde kabul göreceğini veya görmeyeceğini belirleyen önemli bir faktördür. Bir yeniliğin sahip olacağı tüm özellikler, o yeniliğin toplum tarafından kabul görüp uygulanabilme olasılığını ve hızını büyük ölçüde etkilemektedir. Bir şey tüm evren için yeni olarak ortaya çıkabileceği gibi, yalnızca bir grup için de yeni sayılabilir. Örneğin, geçmişte ortaya çıkmış olan bir buluş, bu buluşu ilk defa kullanacak olan kullanıcılar için bir yeniliktir. Birçok yenilik, sadece bilmeyi istemekten ve keşfetme inancından doğar ve gelişir. Bu istekler ve ilgiler kendilerini değişik yollar ve etkiler halinde gösterir (Rogers, 2003: 13, Price, 2009:89).

Yenilik kavramıyla birlikte farklı birçok ortamda adına sıkça rastlanılan bir diğer kavram olan yenilikçilik, en genel anlamda, “yeniliklere açık olma durumu” olarak tanımlanmaktadır. Yenilikçilikle ilgili araştırmacılar, bir yeniliği uygulamanın genellikle herhangi bir adaptasyon kararının yeniliğe karşı bir girişim kararını takip etmesinden oluşan basit bir rutin olduğunu varsaymaktadır. Bu durumda bireysel yenilikçilik ise, bireyin yeniliğe karşı istekliliği ve davranış olarak yeniliklere pozitif tepkide bulunarak fark yaratmasıyla ilgilidir. Ayrıca bireysel yenilikçilik doğumla birlikte gelen bir özellik olmamakla birlikte sonradan kazanılan bir durumdur. (Choi, 2004: 397, Kılıçer, 2011: 23, Price, 2009: 25).

Doğada kendi içeriği üzerinde etkide bulunabilen tek şey insan zihnidir. Kendi düşüncemiz üzerinde düşünme yeteneğimiz insan zihnini akıl almaz derecede esnek ve yaratıcı kılar. İnsanlar öğrenebilirler ve bu öğrenme kapasitesi bize yenilik yapma kapasitesini de bahşeder. Şu halde, yenilikçiliğin bizim insanlık halimizin belirleyici özelliği olduğu açıktır. Yenilikçilik; ister zaman bağlamında sosyal sistemdeki bireylerin yeniliği diğerlerine göre göreli olarak erken ya da geç benimsemesi, ister bireyin yeniliğe yönelik tepkileri temel alınarak belirlensin, bireyler yenilikçilik açısından yenilikçi ve gelenekçi olmak üzere iki uçlu bir yelpaze üzerinde değerlendirilmektedir (Barker, 2002: 29-30, Akt. Kılıçer, 2011: 25).

Choi (2004: 399), bireylerin yeniliğe karşı tutumlarını ortaya çıkaran faktörlerle ilgili farklı görüşleri, bütünsel bir bakış açısıyla üç başlık altında sınıflandırmıştır:

- Yenilikçi örgüt kültürü ve kişisel değerler,

- Yenilik için destekleyici normlar ve olumlu tutumlar, - Yenilik için teknik destek ve gerekli teknik kapasite.

Choi (2004: 399) bu üç faktörü bağımsız olarak incelemiş ve ayrıca aralarındaki ilişkiyi ve bilgi kullanımı davranışının oluşumundaki rolünü vurgulamıştır ve bunu Şekil 4’de göstermiştir.

Şekil 4

Yenilikçiliğe Karşı Tutumun Ortaya Çıkış Faktörleri Arasındaki İlişki

Şekil 4 de faktörlerin alt boyutları “Örgütsel Kaynak” ve “Bireysel Özellikler” olmak üzere iki ana başlık altında ele alınmaktadır. Şekildeki “A” akışı örgütsel kaynaklarla alakalı bireysel özellikler aracılığı ile yenilikçiliğe karşı tutumun ortaya

çıkışını göstermektedir. “B” akışı ise izlenen yoldaki örgütsel etkilerle yenilik kullanımı davranışına karşı algının gelişimini göstermektedir.

Sosyal yenilenme bir toplumdaki yenilik ve yenilikçilik içeriğinin bireysel adaptasyonunun bir sonucudur. Sosyal yenilikleri kazanamayanlar her çeşit bilimsel, sosyolojik, ekonomik gelişmelerin dışında kalabilirler ve gelecekle ilgili beklentilerinde hayal kırıklığı yaşamaları söz konusudur. Yenilikçilik olgusunun toplumun ilerlemesindeki en önemli rolü, bilimsel olarak yenilikçilik ile ilgili araştırmaların yapılmasını gerekli kılmasıdır. Yenilikle ilgili çalışmalar farklı meslek grupları ve bireysel özellikleri kapsayan çok yönlü bir yapıya sahiptir. Bu anlamda, yenilikçilik ile ilgili bilimsel çalışmalar, disiplinler arası içerik çeşitlerini kapsayan araştırma dalları olarak görünür. Herhangi bir kurumun yenilikçi yaklaşımında, kurumdaki bireylerin tutumları önemli rol oynar. Yenilik gerçeğindeki bireysel süreçleri anlamak için araştırmacılar kişilerin yeniliğe karşı duygusal ve davranışsal tepkilerini incelemişlerdir. Yenilik algısının iç ve dış faktörlerin etkisiyle ortaya çıktığını belirten araştırmacılar da bulunmaktadır (Mowery ve Sampat, 2005).

Yüzyılı aşkın süredir üzerinde durulan yenilikçiliğin önemi giderek artırmaya da devam etmektedir. Bunun en önemli nedeni ise bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin toplumsal alandaki yansımalarının oluşturduğu değişimlerdir. Özellikle bilişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak toplumların yapısı ve bireysel özellikler dönüşüme uğramıştır (United Nations Educational Scientific and Cultural Organization [UNESCO], 2002: 16). Bununla birlikte bilişim teknolojileri karşısında değişen toplumun ihtiyacı olan nitelikli insan özelliklerinin de değiştiği görülmektedir. Bu durum da nitelikli insanın yetiştirileceği eğitim-öğretim ortamının özelliklerini değiştirmektedir (Keskin, 2008: 14).

Yenilikçiliğin önem kazanması ve değişen toplumsal yapılar, yenilikçiliği eğitim açısından çalışılması ve üzerinde önemle durulması gereken konular arasında ilk sıralara taşımıştır. Bu bağlamda toplumlar, artık giderek artan bir şekilde yenilikçiliğe önem vermekte ve eğitsel anlamda yenilikçilik konusu üzerinde çalışmalar gerçekleştirmektedir. Yenilik kavramı zaman zaman, teknoloji kavramı ile aynı anlamda da kullanılabilmektedir. Yani teknolojide yaşanan her gelişme bir yeniliktir. Bu nedenle de öğretmenlerin eğitim kurumlarındaki değişimi gerçekleştirebilmeleri için öncelikle kendilerinin değişimi kabul etmeleri ve özellikle bilişim teknolojileri ile ilgili olarak ortaya çıkan yeniliklerden haberdar olmaları gerekir. Ancak unutulmamalıdır ki yenilikçilik bilimsel ve teknolojik olduğu kadar da, kültürel ve sosyal bir olgudur.

(Çelik ve Bindak, 2005: 29, Kılıçer, 2011: 38, Rogers 2003: 12-13, Barker, 2002: 253- 254).

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü tarafından Temel Eğitime Destek Projesi kapsamında 2006 yılında yayınlanan “Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlilikleri”nde; 6 ana yeterlik alanı, bu yeterliklere ilişkin 39 alt yeterlik ve 244 performans göstergesi belirlenmiştir. Bu performans göstergeleri incelendiğinde öğretmenlerin yenilikçi davranışlarıyla ilgili olarak taşımaları gereken yeterlilikler aşağıdaki gibidir:

Plânlarında ve uygulamalarında öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak farklı etkinlikler sunar.

Öğrencilerin yeni etkinlikler önermesine ve bunları gerçekleştirmesine olanak sağlar.

Öğrencilerin fikirlerine ve ürettiklerine değer verir.

Öz değerlendirmeden elde ettiği verileri öğretme-öğrenme sürecini ve kendini geliştirmek için kullanır.

Farklı görüş ve eleştirilere açıktır.

Yeni fikirlere ve değişime uyum sağlar.

Görev hakları ve sorumlulukları ile ilgili mevzuatta gerçekleşen değişiklikleri ve yenilikleri takip eder ve bunlara öneri getirir.

Öğrenme-öğretme süreci içerisinde materyaller hazırlarken öğrenci görüşlerini de dikkate alır.

Farklı ihtiyaçları dikkate alarak öğrenme etkinlikleri düzenler.

Sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte belirler.

Ölçme sonuçlarını tablo, grafik türü görsel biçimlere dönüştürür.

Gerektiğinde alternatif materyal, strateji ve etkinlikler geliştirir.

Çevrede bulunan ticaret, sanayi, tarım v.b. meslek uzmanlarını ilgili derslere davet eder.

Çevrede var olan kurum, kuruluş ve doğal ortamları eğitim amaçlı kullanır.

Bulunduğu çevreye özgü materyalleri kullanarak eğitim-öğretim sürecini zenginleştirir.

Aileleri okul ve sınıf etkinliklerine katar.

Okul içindeki ve dışındaki ortamlarda var olan eğitsel fırsatları değerlendirerek aile ve öğrencilerle birlikte olur. (MEB, 2006).

Öğretmenlik, alan ve meslek bilgisinin yanı sıra, sabır, özveri ve sürekli kendini yenileme gibi özellikleri de gerektiren bir meslektir. Bu nedenle, öğretmenlerin mesleklerinde başarılı olabilmeleri, mesleklerini severek, isteyerek ve önemseyerek yapmalarına bağlıdır. Bununla beraber okul öncesi öğretmeni, alanındaki gelişmelerden ve bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu yeniliklerden haberdar olmalı; kendini sürekli biçimde yetiştirmeye ilgi ve istek duymalıdır. Güncel olayları izlemeli, sürekli öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık olmalıdır. (Sözer 2009: 103-104; 108-109).