• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.7. Öğretmenlerde TükenmiĢlik

AraĢtırmalar tükenmiĢliğin birçok meslek alanında görülmekle birlikte, özellikle insanlarla yüz yüze yoğun iliĢkilerin yaĢandığı öğretmenlik gibi mesleklerde çok görülen bir durum olduğunu göstermektedir (Baysal, 1995; Byrne, 1991; Çam, 1992; Ergin, 1992; Girgin, 1995). Ġnsanlarla yoğun etkileĢim içeren, dolayısıyla mesleki tükenmiĢlik sendromuna maruz kalan öğretmenlerde ortaya çıkan tükenmiĢlik, sadece öğretmenleri değil öğrencileri ve iĢveren örgütü de etkilemektedir. Öğretmenlerin yaĢadıkları stres ve tükenmiĢlik öğrencilerin, velilerin, ailelerin ve yöneticilerin, yani tüm toplumun üzerinde anlamlı etkilere sahiptir ve tüm topluma yansımaktadır (Friedman ve Farber, 1992). Öğretmen tükenmiĢliği davranıĢsal, duygusal ve fiziksel yorgunlukla tanımlanan uzun süreli stresten kaynaklanan bir sendromdur. DavranıĢsal yorgunlukta öğretmenler iĢlerinde daha az doyum yaĢarlar. ĠĢi ekstra çaba ve zaman gerektiriyorsa isteksizleĢen öğretmen öğrencilerin çalıĢmalarına karĢı ilgisizleĢebilir. Duygusal yorgunlukta öğretmen bir iĢ gününde sürekli negatif duygular içindedir. Ağır bir vazgeçme duygusu hâkimdir. YaĢanan ana duygu depresyondur. Fiziksel yorgunlukta ise öğretmen kendini okulda çoğu zaman fiziksel olarak yorgun hisseder (Kyriacou, 2000).

Öğretmenler kendilerini eskisi gibi iĢlerine veremediklerini algıladıkları zaman Duygusal TükenmiĢlik sergilemiĢ olurlar. DuyarsızlaĢma boyutundaki öğretmenler ise öğrencilerine karĢı olumsuz ve güvensiz bir tutum geliĢtirmeye baĢlarlar. Üçüncü boyut

ise KiĢisel BaĢarının azalmasıdır ki, bu da kendini tatmin edici baĢarı seviyesinin ve iĢten alınan doyum hissinin azaldığının algılanması Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Sonuçta öğretmenler, artık kendilerini iĢlerine yararlı katkılarda bulunmadıkları gerekçesiyle olumsuz olarak algılamaktadırlar (Ensari ve Tuzcuoğlu, 1999).

Öğrenci disiplin problemleri, olumsuz öğrenci davranıĢları, çok kalabalık sınıflar, diğer görevlilerin desteklerinin eksikliği, çok fazla ölçme, gönülsüz tayinler, rol çatıĢması ve rol karmaĢası ve öğretmenlerin kamuoyu tarafından eleĢtirilmesi gibi stresler öğretmenlerde tükenmiĢliğe yol açmaktadır. Öğretmenlerdeki stresle ilgili olgunun geliĢmesine neden olan okul tipleri kalabalık sınıflarıyla büyük kent okulları, yönetim takımları olmayan aĢırı bürokratik okullar, öğretmenler ve öğretmen-yönetici arasında desteğin olmadığı okullardır (Farber, 2000).

Öğretmen tükenmiĢliğinde birçok yapısal ve örgütsel faktör etkilidir. Bunlardan ilki halkın eğitime duyduğu güvenin azalmasıdır. Diğeri öğretmenlerin hizmet öncesi eğitimlerdeki beklentileri ve sınıf tecrübeleri arasındaki uçurumdur (Dworkin, 2001). TükenmiĢlik bireyin kendisine gerçekçi hedefler belirlememesinden kaynaklandığı için, öğretmenlerin okuldan ve öğrencilerden beklentilerinin gerçeklerle uyuĢmaması sonucunda da tükenmiĢlik yaĢanabilir.

Bir okulda tükenmiĢlik yaĢayan öğretmenler varsa diğer öğretmenler de kolayca tükenmiĢliğin etkisi altında kalabilirler. Ayrıca öğretmenler kendileri ve yetenekleri hakkında iyi ve baĢarılı olduklarını hissetmeye ihtiyaç duymakta ve ancak bu Ģekilde öğrencilerine de aynısını hissettirebilmektedirler. Eğer öğretmenler baĢarısız olduklarını hissediyorlarsa bundan öğrencilerle olan iliĢkileri ve hatta tüm okul zarar görebilir. TükenmiĢlik öğretmenlerin çalıĢmalarını sürdürmelerini olumsuz yönde etkiler. Öğretmenler bu sendromu yaĢadığında olumsuz duygular beslemeye baĢlarlar, öğrencilere ve arkadaĢlarına karĢı sinik bir tutum geliĢtirirler ve öğrencilerle iletiĢimlerinde kopukluklar yaĢarlar. Fiziksel ve ruhsal hastalıklarda artıĢ olur. TükenmiĢlik, kiĢinin özel hayatını da olumsuz etkileyebilir uykusuzluk, alkol, sigara ya da madde bağımlılığı gibi sağlık sorunlarının yaĢanmasına yol açabilir (Blase, 1984; Dorman, 2003).

2.7.1. Öğretmenlerde Stres ve TükenmiĢlik Kaynakları

Öğretim stresli bir uğraĢtır. Stresli ortamlara sürekli maruz kalmak, öğretmenlerin fiziksel ve duygusal kaynaklarını ciddi anlamda azaltmakta ve bireyin stresle baĢ etmesini engellemektedir. Kaygı, gerginlik veya hayal kırıklığı süreklilik ya da artıĢ gösterdiğinde, stres tükenmiĢlik olarak adlandırılan bir hastalık tablosuna dönüĢmektedir (Çokluk, 1999: 27).

Weiskopf, öğretmenlerde tükenmiĢliğin altında yatan stres kaynaklarını 6 kategoride toplamıĢtır. Bunlar; iĢ yükü, baĢarı algısında yetersizlikler, öğrencilerle doğrudan iletiĢim miktarı, öğretmen-öğrenci oranları, program yapıları ve diğer bireylere karĢı sorumluluklardır (Akt; BaĢaran, 1999).

Genel olarak öğretmenlerde tükenmiĢliği ortaya çıkartan kaynakları diğer mesleklerde olduğu gibi kiĢisel ve örgütsel kaynaklar olarak iki grupta ele almak mümkündür.

KiĢisel kaynaklar; demografik özelliklerin yanı sıra bireyin kiĢilik özellikleri (kaygı düzeyi, denetim odağı, dayanıklılık, gereksinimler, kapasite, vb.), fiziksel sağlık, beceri ve deneyim, duygusal durum, sosyal destek, olumlu ve gerçekçi tutumlar olarak sıralanabilir (BaĢaran, 1999; Tümkaya, 1996). Bireyin kiĢilik özellikleri, tükenmiĢlik üzerinde etkisi olan önemli bir faktör olmakla birlikte; kiĢinin tükenmiĢliği yaĢamaması, kiĢilik donanımları ve elindeki imkânları kullanabilmesiyle iliĢkilidir. Yani kiĢisel özellikler, tükenmiĢlikten korunabilme derecesini de belirlemektedir. Yapılan araĢtırmalarda; bireyin sağlık, deneyim ve destek kaynaklarından, mesleği ile ilgili olumlu ve gerçekçi tutumlardan yoksun olması, tükenmiĢliği arttıran bir faktör olarak bulunmuĢtur.

Kuruma iliĢkin kaynaklar ise, kurumdaki rol karmaĢası, karar verme sürecine katılmama, idarecinin desteği, kurumdaki ödüllendirme sistemi, çalıĢılan kurumun sosyo ekonomik düzeyi olarak sayılabilir. Ayrıca çalıĢılan ortam, iĢ doyumu, iĢten soğuma ve yetersiz eğitim tükenmiĢliğe yol açabilmekte; çalıĢılan öğrencilerin özelliklerine bağlı olarak da tükenmiĢlik ortaya çıkabilmekte; öğrencilerin motivasyonu,

problem davranıĢları, yaĢları öğretmenlerin tükenmiĢliğini arttırabilmektedir (Dolunay, 2001: 34).

Eğitimciler arasındaki stresin önemli bir kaynağı da organizasyonel olanlardır. Bunların önlenmesi için eğitim kurumları, hedeflerini yeterli ve etkili bir Ģekilde gerçekleĢtirmek üzere iyi örgütlenmiĢ olmalıdır. Okullardaki programlar, toplum içinde gerçekleĢtirilecek olan gereksinimleri sağlamak için gerçekçi olarak planlanmalıdır. Bu programlar, okuldaki personel gereksinimleri ve öğrencilerin eğitimle ilgili gereksinimleri ile uyum içinde olmalıdır. Etkili bir okul organizasyonu için, idareciler, diğer destekleyici kiĢiler, öğretmenler ve toplumu temsil eden kiĢiler arasında sistematik planlamaya gereksinim vardır.

Bununla beraber, öğretmenlerin kendilerinin hazırlayıp gönderdikleri raporlar, bazı belirli stres yaratıcı durumların da tükenmiĢliğe yol açtığını düĢündürmektedir. Bu durumlar yalnızlık ve fiziksel zarar korkusudur. Özellikle “yalnızlığı” bire bir yaĢayan okul öncesi öğretmenlerinin tüm gün kapalı mekânda kalmaları, okuldaki meslektaĢları ile iliĢki kuramamalarına neden olmakta ve bu da okul öncesi öğretmeninde psikolojik destek eksikliğine ve zihinsel uyaran yokluğuna neden olmaktadır.

2.7.2. Okul Öncesi Öğretmenliği ve TükenmiĢlik

Zihinsel, sosyal, duygusal ve fiziksel geliĢimin en hızlı olduğu (KağıtçıbaĢı, Sunar ve Bekman, 2001), önemi tıp ve eğitim alanında yapılmıĢ pek çok araĢtırmayla belgelenen 0-6 yaĢ döneminde, çocuğun aile ve yakın çevresi dıĢında karĢılaĢtığı ilk yetiĢkin okul öncesi öğretmenidir. Okul öncesi öğretmeni, “Okul öncesi eğitim kurumlarında, 0-72 ay grubundaki çocukların geliĢim düzeylerine ve bireysel özelliklerine uygun zengin uyarıcı çevre imkânları sağlayan, onların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden geliĢmelerini destekleyen, kendilerini toplumun kültürel değerleri doğrultusunda en iyi Ģekilde yönlendiren ve ilköğretime hazırlayan temel eğitim bütünlüğü içinde yer alan eğitim sürecinde görevli öğretmendir.” Okul öncesi öğretmenlerinin çocuklara bilgi ve beceri verme rolü dıĢında kiĢilik olarak da model olma rolünü üstlenmiĢ olmaları ve insanlarla iyi iliĢkiler kurarak sevgiyi, saygıyı öğretmeleri beklenmektedir. Aynı zamanda okul öncesi eğitim programlarını yürütme,

eğitim hedeflerine ulaĢma ve sağlıklı bir veli-öğretmen iliĢkisi kurarak velilerin, öğrencilerin okul yaĢantılarını desteklemelerini sağlama sorumluluğu da öğretmenindir (Akman, TaĢkın, Özden ve Çörtü, 2010). Onun için okul öncesinde çalıĢacak öğretmenlerin her açıdan nitelikli yetiĢtirilmesi, daha sonrasında da iyi hallerini korumalarının sağlanması gerekmektedir.

Öğretmenlik mesleği, titizlik, sabır, dikkat ve emek isteyen bir meslek olmakla birlikte; öğretmenin eğitim ortamında, sosyal ortamlarda ya da kendi ailevi ortamında yaĢayabileceği gerilimleri de içermektedir. Ayrıca eğitilecek bireyin yaĢı küçüldükçe eğitim zorlaĢmaktadır. Bu bağlamda küçük yaĢ grubunda çalıĢan öğretmenlerin iĢlerinden hoĢnut olma durumlarının; tükenmiĢliklerinin çeĢitli faktörler çerçevesinde incelenmesi, eğitimin kalitesi açısından oldukça önem arz etmektedir (Akman ve diğerleri, 2010).

Okul öncesi öğretmenleri, görev yaptıkları kurumlarda görev yapılan mekânların sağlık Ģartlarına uygun olmaması (havasız, dar, güneĢ almayan, ısınmayan), araç-gereç oyuncak sıkıntısı, müdür, idareci ve öğretmenlerden gereken saygının görülmemesi, okul içi toplantılarda anasınıfının sorunlarından bahsedilmemesi sorunların hiçe sayılması, velilerin öğretmeni bakıcı gözü ile görmeleri, anasınıfı öğretmenlerinin teneffüs hakkının olmaması, ayrıca çocukların çok küçük olması nedeniyle olabilecek tehlike ve kazaları önlemek için öğretmenin her an tetikte olması gibi nedenlerle sürekli stres yaĢamakta ve yıpranmaktadırlar (Alparslan, 1993).

Benzer Belgeler