• Sonuç bulunamadı

Çeviri Eylemi Kuramında Bazı Önemli Kavramlar

BÖLÜM 2: EREK ODAKLI ÇEVİRİ ANLAYIŞI VE İŞLEVSEL ÇEVİRİ

2.2. Çeviri Eylemi Kuramı

2.2.3. Çeviri Eylemi Kuramında Bazı Önemli Kavramlar

Çeviri Eylemi Kuramı, çeviriden çeviribilime geçiş sürecinde yalnızca çeviriye farklı bir bakış açısı sunmakla kalmamış, aynı zamanda yeni kavramlar da kazandırmıştır. Çeviri Eylemi Kuramı, ancak bu kavramların da dikkate alınmasıyla bütünsel bir anlam kazanır.

2.2.3.1. “Eylem Sistemi (Handlungsgefüge)” Kavramı

Mänttäri’nin kuram çalışmasında kullandığı kavramlardan en önemlilerinden biri “Handlungsgefüge” kavramıdır. “Handlung” kavramı eylemin, “Gefüge” kavramı ise yapısal bütünlüğün karşılığıdır. Mänttäri “Gefüge” kavramını Çeviri Eylemi Kuramını oluştururken “Genel Sistem Kuramına” dayandırarak kullanır:

“Üzerinde çalıştığımız çeviri kuramının iskeletini, Serébrennikow’un tartışmaya açtığı ve anlamlarını birbirinden ayırdığı sistem/bütünlük ve yapı gibi kavramlar anlamında

kullandığı “yapısal bütünlük” (Gefüge) kavramı oluşturmaktadır12 ” (Mänttäri, 1984:27).

Mänttäri’nin sözünü ettiği “eylem”in sosyal eylem olduğu açıktır; çünkü bir bütün olarak çeviri eylemindeki alt-eylemlerin tümü bireylerin toplumsal kurumlar aracılığıyla belirli amaçları gerçekleştirmek için birbirleri ile karşılıklı olarak kurdukları ilişkileri tanımlar. “Gefüge” kavramının ise aslında “sistem” kavramına yakın bir anlamda kullanıldığı, ancak Mänttäri’nin kuramın tüm aşamalarında sistem kavramından kaçındığı anlaşılmaktadır. Çeviri eylemi bir bütün olarak ele alındığında, bu bütünü oluşturan tüm eylemler birbiri ile sürekli olarak ilişki içinde bulunan, aralarındaki organik bağdan ötürü kendilerinde oluşacak değişikliklerle diğer sistemlerde de değişikliğe yol açabilen sistemler bütünü olarak görülebilir.13 Ayrıca bu bütünü çevreleyen ve zaman zaman çeşitli değişikliklerle etkide bulunan bir dış çevre de bulunur. İşte bu sistemler bütününü daha iyi açıklayabilmek için “sistem” yerine bütünselliği daha iyi ifade eden “Gefüge” kavramının kullanılması uygun olur. Çünkü Mänttäri çeviri sürecini de yalnızca “bir dilden bir dile aktarım süreci” olarak görmez. Belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için kültürler arası iletişim ihtiyacının doğmasından

12

“Als Gerüst für die zu erarbeitende Theorie soll der systemtheoretische Begriff ‘Gefüge’ dienen, und zwar in dem Sine, wie die Begriffe ‘System/Gefüge’ und ‘Struktur’ bei Serébrennikow (1977, 6ff) unterschieden und diskutiert werden” (Mänttäri, 1984:27)

kaynak metnin hazırlanışına, bu metnin çevirmene ulaştırılarak amacı gerçekleştirmeye yönelik erek metnin hazırlanması için görevlendirilmesine, hazırlanan metnin uygulanmasına ve son olarak metnin asıl alıcısına kadar ve üstlenilen sosyal roller çerçevesinde birçok eylemin birbiri ardına gerçekleştirilmesi gerekir. İşte bu eylemler bütününe Mänttäri’nin kuramında “Handlungsgefüge” adı verilir ve yapılacak çevirinin amacına yönelik gerçekleştirilen eylemlerin bütünlüğünü ve birbirlerine olan bağımlılığını ifade eder. Çeviri eylemine bütünsellik kazandıran altı temel eylem bulunur. Eylemlerden bir veya birkaçı tek birey tarafından gerçekleştirilebileceği gibi amaç ve şartlara göre her eylem farklı bir birey tarafından da gerçekleştirilebilir (Krş.

Şekil 4/5). Bu şekilde oluşturulmuş bir sistem açık bir sistemdir.

2.2.3.2. “Eyleşim” ve “İşbirliği” Kavramları

Kimi durumlarda, iletişim doğrudan mümkün olmadığı ve “Interaktion” (Eyleşim) kavramı doğrudan iletişim durumuna işaret ettiği için, Mänttäri “Eyleşim” kavramı yerine “Kooperation” (İşbirliği) kavramını kullanmayı tercih eder (Krş. Mänttäri, 1984:52) ve bu kavramı farklı aktörlerin gerçekleştirdiği anlamda, genel bir amaca yönelik, olumlu ya da olumsuz planlı eylemler olarak tanımlar (Mänttäri, 1984:23).

2.2.3.3. “İleti Taşıyıcısı” Kavramı

Mänttäri’ye göre normal şartlarda çeviri eylemi sürecinde çeviri etkinliğinde kullanılan ve oluşturulan kaynak ve erek metinler, genel olarak dilsel göstergeler kullanılarak oluşturulan ileti taşıyıcılarıdır (Botschaftsträger). İçerisinde oluşturuldukları kültürün özelliklerini taşırlar. Bir ileti taşıyıcısının, yani bir metnin oluşturulması, hedeflenen nihai amaç tarafından yönlendirilir. Nihai amaç, bireyin farklı durumları değerlendirmesi sonucu ortaya çıkar. Sonuçta amaca yönelik eylem planı oluşur. Çeviri açısından metin, hedeflenen amacı gerçekleştirecek biçimde işlevsel özellikler taşıyan nesnel ve stratejik içeriklerdir.

2.2.3.4. “İleti Tasarımı” ve “Tasarım Süreci” Kavramları

Eğer bir birey, yaşadığı toplum içerisinde belirlediği hedeflere ulaşabilmek için içinde bulunduğu durumu değerlendirme ve planladığı eylemi için gerekli araçları yönlendirme yeteneğine sahipse, eylemi kendisi gerçekleştirir. Ancak birey eylemi tek başına gerçekleştirecek ve hedeflerine ulaşacak durumda değilse, toplumdaki diğer bireylerle

işbirliğine girerek eylem planını amaçlar ve diğer bireyler bağlantısında yeniden düzenler. İşbirliği, iletişim yoluyla olur ve eylemleri başlatan birey tarafından bir ileti tasarımı (Botschaftskonzept) hazırlanması gerekir. İşbirliğine karar verilmesini işbirliğini başlatan bireyin amaçları / hedefleri belirlediği için hazırlanan ileti tasarımı işbirliğini-başlatan-birey odaklı olacaktır, yani işbirliği için aranan birey, öncelikli olarak işbirliğini-başlatan-bireyin hedefleri ve ihtiyaçları doğrultusunda tanımlanacaktır. Bu durum özellikle böyle bir işbirliği ilk kez gerçekleştiriliyorsa olacaktır, işbirliğinin aynı birey(lerle) tekrarlanması durumunda ise önceki işbirliklerinden elde edilen veriler ve sonuçlar daha yeni eylem tasarımlarının oluşmasını sağlayacaktır.

İşte tam bu durum Mänttäri’ye göre kültürlerarası ileti aktarımında daha da fazla önem kazanır (Krş. Mänttäri, 1984:68-70 Botschaftskonzeption=Transferphase I); çünkü eğer bir uzmanla birlikte çalışılmazsa, kültürel farklılıklar ilk işbirliği girişiminde büyük bir olasılıkla hedeflenen stratejilerin oluşmasını engelleyecektir. İşbirliğini-başlatan-birey kültür farklılıklarının işbirliği sürecinde dikkate alınmasının önemini, onun kültüründe bu tür farklılıkları dikkate alması gerekmediği için kavrayamamış olabilir. Çeviri etkinliği sonucu üretilen erek metinde neden kaynak metnin içinde yer alan, ancak hedeflenen amaç için herhangi bir değer taşımayan öğeleri bulunduğu böylelikle daha iyi anlaşılmaktadır: işbirliğini-başlatan-birey, kendi kültüründe edindiği deneyimlerin kültürlerarası ilişkilerde yeterli olamayacağının farkında değildir. Kültür odaklı bir kavram olan sosyal saygınlık (soziale Respektabilität) da erek metnin üretilmesi aşamasında dikkate alınmalı ve kaynak kültüre göre değil erek kültüre göre hazırlanmalıdır.

Bir bütün olarak çeviri eyleminde ileti tasarımının hazırlanış sürecinin önemi, bu çeviri eylemi bütününde işbirliği öğelerinin ve işbirliği ile birlikte ileti aktarımında kültürel öğeleri ilk kez ortaya çıkmasından gelmektedir. Mänttäri’ye göre bu sebeple, erek metnin hazırlanması esnasında ileti tasarımı üstleneceği işleve göre değiştirilebilir (Krş. Mänttäri, 1984:71).

İleti tasarımı sürecini, ileti taşıyıcısının tasarlanma süreci (Botschaftsträgerkonzeption = Transferphase II) takip eder. İletinin, ileti taşıyıcısı yoluyla alımlayıcıya ulaştırılacağı için, ileti taşıyıcısının alılmayıcının alımlama durumuna ve iletinin işlevine uygun olması gerekir.

2.2.3.5. “Metin”, “Kültürel Alan” ve “Eylemde Bulunan” Kavramları

Kaynak metin (Ausgangstext), çeviri eylemini başlatan ihtiyaç sahibinin birincil ya da ikincil derece önemde işlev yükleyerek başlattığı çeviri eyleminin başlangıç malzemesinin bir bölümünü oluşturur. Erek metin ise (Zieltext), çeviri eylemini başlatanın kendisinin ya da üretilen metni uygulamaya sokacak olanın kullanması amacıyla bir çeviri uzmanı tarafından üretilmiş olan çeviri eylemi sonucudur.

Mänttäri’nin kuramındaki önemli diğer bir kavram da “kültürel alan (Kulturraum)” kavramıdır. Her birey evrensel sürekliliğin bir parçasıdır; bu parçanın bir kesiti bireyin kültürel alanını oluşturur. Bireyin duygu ve düşünceleri, davranışları ve davranış biçimleri içinde yaşadığı kültürel ortamın izlerini taşır ve bu kültürel ortamın dikkate alınması durumunda anlam kazanır.

Kültür kavramı bu bağlamda çeviri eylemine hedeflenen amaç doğrultusunda yön veren kilit kavramdır; çünkü çeviri sürecinde farklı iki kültür arasındaki kültür bariyerlerinin aşılması ve kültürel uzaklıkların giderilmesi gerekir. Burada araç olarak dil kullanılacaktır. İnsan dili bir yandan evrenseldir, diğer yandan da kültürel özellikleri içinde barındırır. Bireyin diğer bireyleri anlayabilmesi, onlarla anlaşabilmesi ve onlara uyum göstermesi, yalnızca kültür bağlamında mümkündür. Çeviri aslında her zaman kültürel çeviridir14.

Herhangi bir eylem durumunda eylemi gerçekleştirenler (Aktanten) yalnızca karşılıklı ilişki içinde olan bireyler olabilir. Eğer bir bağlantı yoksa bireyin eylemin kısmi parçası olma olasılığı bile bulunmaz. Bir eylemin kısmi parçası olmak demek, parçaların her zaman aynı şeyleri yapmaları anlamına gelmez; tam tersine bireyler bir grup içerisinde farklı görevleri yerine getirirlerken grubun diğer üyeleri gerçekleştirilen eylemlerden doğrudan etkilenir.

Bireyler, toplum içinde yüklendikleri rollerle birlikte düşünüldüğünde, herhangi bir durum eylem durumuna, birey de belirli bir rolü üstlenmiş eyleyene dönüşür. Çeviri Eylemi Kuramında çeviri eyleminde bulunanlar, üstlendikleri rollerin özelliklerine ve rollerin bireysel ya da sosyal olmasına göre değerlendirirler.