• Sonuç bulunamadı

ÇESMELER SADECE SU IHTIYACIMIZI GIDERMEK ICIN MI?

Belgede Sayı: 48 - Aralık 2021 (sayfa 58-61)

Örneğin bir serçenin su içişi gibi.

Serçeye dikkat edip bakıldığında her su damlasından sonra başını kaldırır ve aldığı suyu içerken Rabbine hamd-ü sena ederdi. Tıpkı bir çeşmeden su içen kişi misali. Suyunu alır ve içerken başını kaldırdığında Rabbine hamd ü sena için ser-levhayı okuma fırsatı bulurdu. Böyle-likle unutursa söylenmeden hatırla-tılırdı. Ayrıca bu hayırdan sadece insan-lar, nasiplenmezdi. Önündeki kâse-lerden, yalaklardan veya çanaklarından karıncadan kuşa tüm canlılar, fayda-lanırdı.

Çeşmelerin sadece şekli ve mimarisi değil adının da bir manası vardı. Yapan ve yaptırandan izler bulunurdu.

Yaptırdıkları kişilerin adını aldığı gibi önemli şahsiyetlerin adını da alabilirdi.

Dolayısıyla çeşmeler, insan için bir kültür hazinesi idi ve bu kültür hazinele-rini araladıkça eserin içinde bir mazisi yatıyordu. Ayrıca Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi mimarın veya

hayrat sahibinin diktiği ağacın büyüdüğünü görüp görmemesinin bir ehemmiyeti yoktu. Yapılmış olduğunu bilmesi yeterliydi. Fakat hepsinin tek amacı vardı ve o da çeşmeden su içenin ihlaslı bir duası idi. Dahası yolda kalmış kişiye ve susamış insana çöldeki serap gibiydi.

Çeşmeler, aynı zamanda sosyalleşme için de bir alandı. Burada insanlar birbirleriyle haberleşme imkânı bulurdu. Ahali, burada birbirini görür, selamlaşır ve dertleşirdi. Birinin sorunu olursa kendi aralarında diğerine yansıtmadan çözmeye çalışır-lardı. Dolayısıyla mahallenin kamusal alanından olan çeşmeler, mahallenin ayakta durması ve canlanması için önemliydi. Çünkü mahalle güçlü olursa ilçe, ilçe güçlü olursa il, il güçlü olursa devlet güçlü olurdu. Bu yüzden mahalleler, çekirdek vasfı görerek önemli alanları içinde barındırırdı. Bu alanlardan biri de şüphesiz

çeşmeler-di. Aynı zamanda çeşmeler, naif ve zarif duruşundan dolayı yazarların, ozanların, şairlerin ve âşıkların konularına da ilham kaynağı olduğu görülmektedir. Bununla ilgili ilk örnek Cemil Meriç’ten olur. Meriç, “Akmayan bir çeşmeye benziyor ruhunuz” der.

Burada yazar, çeşmenin sürekli akmasından yararlanarak insanın da verimli olmasını istemektedir. Evet, ruh yani insan tıpkı bir çeşme gibi akmalıydı. İnsan akmalı ve dolmalı ki karşısındakini çeşmeden su içer gibi doyurmalı ve serinletmeliydi. Dolayısıy-la akan yer taşardı. Taşan yer temizle-nir ve temizletirdi. Bir başka örnek, Cemal Süreyya’dan “Bir çeşmeye koşar gibi koşuyorum sana, anlasana”

demiştir. Susamışın çeşmeye olan özleminden yola çıkarak kendisinin sevgilisine olan sevgisini teşbih etmiştir.

Çeşmelere benzeyen diğer yapı olarak selsebiller mevcuttur. Sebil, sözlük

59

Meriç, “Akmayan bir çeşmeye benziyor ruhunuz” der.

Burada yazar, çeşmenin sürekli akmasından yararlanarak insanın da verimli olmasını istemektedir. Evet, ruh yani insan tıpkı bir çeşme

gibi akmalıydı. İnsan akmalı ve dolmalı ki karşısındakini çeşmeden su içer gibi doyurmalı ve serinletmeliydi. Dolayısıyla akan yer taşardı. Taşan

yer temizlenir ve temizletirdi.

anlamı “yol” olan İslam toplumunda halkın yararına, Allah rızası için “fî sebîli’llâh’’ kavramından geldiği düşünülmektedir. Ancak selsebiller, suyun vermiş olduğu huzur sesinden dolayı yapılmaktaydı. Yani suyun musiki yanı da unutulmamıştı. Her kim dinlerse dinlesin huzur bulur ve rahatlardı.

Bu yüzden hem güzel bir görüntü hem de hoş seda vermesi için ayrı bir dizilişi vardı. Selsebiller, alt alta gelecek şekilde dizayn edilen yalaklardan meyda-na gelir ve genellikle oturma odalarımeyda-na yapılan dekoratif mimari eserlerdi.

Çünkü sadece ruhun, bedenin değil aynı zamanda gözün de lezzet alabilmesi gerekirdi. Bu yüzden de evin en çok kullanılan odasına yapılması gerekirdi.

Bu selsebile bir örnek ise Mevlânâ Türbe-si’nde bulunmaktadır. Bu selsebilde

sırayla bir, iki, üç ve üçten sonra tekrar iki ve bir şeklinde küçük yalak-lar mevcuttur. Bu dizilişten dolayı

“Tevhid Çeşmesi” da almıştır. Çünkü ecdad, bunu da farklı düşünce ile yoğurmuş ve insanlara sadece dekora-tif bir eser bırakmamıştı. Bununla tevhid ilkesini hatırlatırdı. Yani insan, dünyaya tek gelir, evlenir, çoluk çocuğa karışır, sonra yine eşinle tek kalır, eşinin ölümünden sonra yine tek kalır ve ebediyet alemine göç ederdi.

Dolayısıyla tefekkür ile mimari eserin bütünleşmesi sonucu amaçlarını söylemeden ve karşısındakini incitme-den hatırlatma gayesi taşırdı.

Son olarak Mustafa Kutlu’dan “Suyu akmayan bir çeşme kadar hüzün veren ne olabilir? diyerek bugün çeşmelere verilmeyen değerden dolayı mahzun-luğumuzu dile getirmeye çalışıyoruz.

Yine başka bir eserinde “çeşme akmıyor. Musluğu yerinde koca bir oyuk” der. Çeşmeden suyun akmaması yalnız su tedarikinin yok olması değil geçmişle gelecek köprüsünün yıkıldığını da göstermektedir. Yani sadece bir çeşmeyi değil; hayrı, iyiliği, sosyalleşmeyi, tefekkürü ve umranımızı elimizin tersiyle ittiğimizin farkında olmalıyız.

Hatta daha da acısı, bu kadar işlevi olan çeşmelerin yerine pet şişelerin ve damacanaların olduğu tek kullanımlık plastik eşyalara dönüşmesi, insanlara yarardan ziyade doğaya zarar vermesi de cabası. Umarız ki çeşmeler, eski değerini alır ve çeşmelere özlemle koşabiliriz.

T

ürkiye'de ilk defa 1973 yılında basılan Kudüs… Larry Collins ve Dominique Lapierre tarafından kaleme alınan en iyi Kudüs kitaplarından birisi olarak gösterilebilir. Kitabın yeni baskısını birkaç sene evvel Kronik Kitap yaptı ve esasında gündemden hiç düşmeyen fakat ara ara İsrail’in bombalarıyla şiddetli bir biçimde hatırladığımız bir konuyu okuyucuların önüne yeniden getirmiş oldu. Kudüs konusu günümüzde genel olarak sonuçlarıyla ilgilendiğimiz bir konu…

Kudüs’ün “elden çıkana” kadarki durumu, orada kimlerin yaşadığı, nasıl oralardan uzaklaştırıldıkları güzel bir üslup ve yaklaşımla aktarılıyor.

Buradan hareketle bizlere Filistin sorunu olarak öğretilen bu sorunun esasında bir İsrail sorunu olduğunu ortaya koyan Roger Garaudy de bir selamı ve duayı hak ediyor kanaatinde-yim.

Kanıksanmış Ölümler

Gazze'den, Şeria'dan, Kudüs'ten gelen ve artık kanıksadığımız Filistinli çocukların ölümleri, ahirete bırakılmış hesaplar ve gözyaşlarının kana karıştığı Akif'in sözüyle şüheda fışkıran toprak-lar boynumuzda asılmış günahtoprak-ların vesikası aynı zamanda. Siz kolları İsrail askerleri tarafından taşlarla kırılan tek suçu toprağını savunmak için taş atmak olan Filistinliyi gördünüz mü?

Hani şu iki binden fazla Filistinlinin

61

İrşad

Mümine Yıldız / Instagram: @yldzfeyza

Belgede Sayı: 48 - Aralık 2021 (sayfa 58-61)

Benzer Belgeler