• Sonuç bulunamadı

“Çarşı Ressamı, adından da anlaşılacağı gibi çarşıda dükkânları olan, müşterilerin ısmarladığı konularda resimler yapan profesyonel halk ressamlarıdır” (Parlar, 1995, s.32- 33).

“Çarşı ressamı Metin And‟ın deyimiyle, 17. yüzyılda ortaya çıkmış, daha çok İstanbul‟da gelişmiş bir halk resim çığırıdır” (Parlar, 1995, s. 32).

16. yüzyıldan sonra giderek gelişen siyasal ve ticari ilişkiler birçok Avrupalıyı, diplomat, tüccar veya gezgini Türkiye‟ye getirmişti. Bunların bazıları Türkiye‟ye ait anılarını yazıyor ve içine Türkiye‟yi ve Türk kıyafetlerini tanıtan resimler katarak yayımlıyorlardı. Bu tür resimli

seyahatnamelerin yanı sıra sırf kıyafet resimlerini içeren albümler de 17. yüzyıldan sonra yaygınlaşmıştı. İngilizlerin “costume book”, Almanların “trahtenbuch” dedikleri kıyafet albümlerinde bazen kısa bir giriş metni oluyor, çoğu zaman ise yalnızca resim altlarında veya üstlerindeki kısa açıklamalarla yetiniliyordu (Renda, 1998, s. 154).

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı coğrafyasını dolaşan Avrupalılar, ilk kıyafet albümleri için zengin malzeme toplamışlardı. Osmanlı giyim dünyasını yansıtan kıyafet albümlerinin birkaçı dışında hemen hepsi, Avrupalı gezgin ve ressamların ürünleridir. Doğu‟ya giden zenginler, çoğu zaman yanlarına ressam alarak gezdikleri ülkelerin ilginç ve egzotik yönleriyle ilgili resim albümleri hazırlatmış olup bu albümler, fotoğrafçılık tekniğinin gelişmesi öncesinde o dönemin görsel belgeleri niteliğindedir (Atasoy‟dan aktaran Tez, 2008, s.257).

“XVI. yüzyıl ikinci yarısından itibaren Osmanlı nakışhanesinde albüm yapımcılarının gelişmesiyle birlikte sanatçıların yaptıkları minyatür tarzında veya mürekkep resim geleneğinden yapılmış tek sayfa çalışmalar da bu albümlere yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu resimler arasında eğlence, meclis, hamam, derviş, kahvehane gibi farklı konularda tasvirler bulunur” (Mahir, 2005, s. 109).

17. yüzyılda İstanbul‟da saray dışında da resimli albümler üretilmiştir. Özellikle tek figür çizimlerinin yer aldığı bu albümler genellikle “kıyafet albümleri” diye anılır. Daha çok dış piyasa için hazırlanan bu albümlerin saray dışı nakkaşlar tarafından resimlendiği sanılır. Aslında saray dışında çalışan ressamların 16. yüzyıldan beri sürdürdükleri resim etkinliği büyük önem taşır (And‟dan aktaran Bağcı, Çağman, Renda ve Tanındı, 2012, s.233).

Bunlar Osmanlı saray görevlilerini, imparatorlukta yaşayan farklı meslekte kişilerin ve etnik grupların giydiği özel kıyafetleri belgeler (Renda‟dan aktaran Bağcı, Çağman, Renda ve Tanındı, 2012, s.234).

“16. yüzyılda başlayan murakka yani albüm yapımı 17. yüzyılda tamamen ayrı bir sanat kolu haline gelmiştir” (Çetin, 1995, s. 17).

“Murakkaların resimli el yazmalarından farkı; bu eserlerde yer alan resim, desen, tezhip veya güzel yazı örneklerinin bir metne bağlı olmamalarıdır ve esas olarak değerli bulunan güzel sanat ürünlerini bir araya getirerek bir koleksiyon oluşturmaktır” (Bağcı, Çağman, Renda ve Tanındı, 2012, s. 228).

O dönem İstanbul‟da albüm resimleyen atölyeler oluşmuş ve bunlar çoğu kez seri olarak ürettikleri resimleri alıcıya göre İtalyanca, Fransızca, İngilizce, bazen birden fazla dilde açıklamaları ekleyerek albüm haline getirmişlerdir. Bazı albümlerde resimlerin rastgele dizilmesi, sayfadan sayfaya yazıların değişmesi, bazen sayfa numaralarının karışması, hatta resim üslubunun farklılaşması, bu atölyelerde bir tür seri üretimin yapıldığını ve isteğe göre resim sayısının saptanarak eldeki tek resimlerden albümler hazırlandığını gösterir (Renda, 1998, s. 154).

“Bu gruptan Türkiye müzelerinde yer alan tek örnek, İstanbul Deniz Müzesi‟ndedir. Albümün ilk yaprağındaki sahibinin adını veren yazı bir İngiliz‟in koleksiyonundan gelme olduğunu gösterir (Kut‟tan aktaran Bağcı, Çağman, Renda ve Tanındı, 2012, s.234).

“Bu tarzda üretilen kıyafet albümleri, Osmanlı sarayı dışında sürdürülen resim etkinliğinin ürünleridir. Daha çok yabancıların alıp götürdükleri bu tür albümlerin hemen hepsi bugün yurt dışındaki müze, kitapçılık ve özel koleksiyonlardadır. Oysa bunlar pek az bilgi sahibi olduğumuz saray dışı ressamlarının etkinliğini aydınlatan önemli belgelerdir” (Renda, 1998, s 154).

Osmanlı saray ressamları, minyatür olarak pek çok padişah portresi yapmışlardır. Çarşı ressamları da onların kullandıkları bir takım stilize unsurlardan genellikle önceden yapılmış, bilinen bir modele benzeterek Sultan‟ın gerçeğe yakın bir portresi olarak benimsenebilecek çizgileri ekleyerek ya da eksilterek yararlanmışlardır. Onlarda yaptıkları portrelerde saray ressamları gibi burun, yanak, alın vb. yüz çizgilerini belirginleştirerek her iki gözü de gösterecek biçimde yüzü yarım yan çevirerek canlandırmışlardır. Daha önemli portreler ise tam yüzden yapılmıştır. Çarşı ressamlarının yaptıkları portrelerde görülen belli ayrıntılar ve duruşlar saray ressamlarının etkisini yansıtmaktadır. Oysa bu resimler bir iki yüzyıl kadar arayla yapılmış olduğundan bunların birbirine bağımlılığından söz edilemezse de, çarşı ressamlarının daha önceki dönemlerdeki saray ressamlarının yapmış oldukları portrelerin ve bu minyatürleri açıklayıcı metinlerin etkisinde kalmış olmaları olasıdır. Örneğin, ünlü saray ressamı Nakkaş Osman‟ın I. Murat‟tan III. Murat‟a kadar yapmış olduğu 12 tane Sultan portresi, ondan sonra gelen ressamlara çok önemli bir kaynak oluşturmuştur (And, 1989, s. 6- 7).

“XVII ve XIX. yüzyıllar arasında daha çok Avrupalı müşteriler için hazırlanmış kıyafet albümlerinde figür olarak Osmanlı avamının çeşitli kesimlerine ve meslek gruplarına mensup erkekler, ev içi ya da sokak kıyafetleriyle kadınlar ve Avrupalılar sıkça kullanılmıştır” (Mahir, 2005, s. 109).

“Albümlerin hazırlanmasına İstanbul‟da bulunan yabancı elçiler önem ve destek vermişlerdir. Avrupa‟da yaşanan oryantalizm akımı, Osmanlı ülkesine gelen gezgin ve sanatçılara kıyafetname siparişlerinin artmasına yol açmıştır” (Tez, 2008, s. 257).

Çarşıda dükkanları olan, ısmarlanan konularda resimler yapan profesyonel halk ressamı olan bu sanatçıların yaptıkları albümler, müşterilerinin genellikle yabancılar olmasından ötürü yurt dışındaki müzelere ve koleksiyonlara dağılmış haldedir (Tez, 2008, s. 272). Hakan Çetin, Kıyafetli Albüm ve Kitaplardaki Osmanlı Kıyafetlerinden Bazı Örnekler (1710-1820) adlı tez çalışmasında “Kıyafetnamelerin hazırlanış sebeplerinin kökünde Avrupalıların Türkler hakkında bilgi edinme isteklerinin yattığından bahseder”.

Saray nakkaşlarının ürünü olan minyatürle, çarşı resmi arasında ortak noktalar olduğu gibi çok önemli farklar da vardı. Her iki resim geleneği de Osmanlı kültüründen kaynaklandığı için, her iki çığırın sanatçıları temelde aynı ortak şemadan hareket ederlerdi. Ancak bundan sonraki süreçte yaklaşımları farklıdır. Saray nakkaşlarının artırmalı, çarşı ressamlarının ise eksiltmeli bir yöntem uyguladıklarını söyleyebiliriz. Bunu daha açarsak, saray nakkaşları temel şemaya ayrıntı, süs bakımından çok şey eklemektedirler. Daha çok renk ve yaldız kullanmakta, giyim kuşamda, mimari süslemelerde ayrıntılara gitmekte, her şeyi artırıp zenginleştirmektedirler. Buna karşın çarşı ressamları temel şemadan gereksiz her şeyi atmakta, renkleri azaltmakta, kimi çizimlerde karikatüre yaklaşmaktadırlar. Ama daha da önemli bir fark, konuları bakımındandır. Saray nakkaşları günlük yaşamı, sıradan insanları konu olarak hiç işlemezler ya da çok az işlerler; buna karşın bunlar çarşı ressamlarının başlıca konularıdır (And, 2004, s. 15- 16).

“Saray dışında serbest çalışan sanatkarların (çarşı ressamlarının) atölye ve dükkanlarında yaptıkları tezyinatta göze çarpan ayrıntıdan uzak sade bir güzellik, bu tür desenleri Türk süsleme zevkinin en belirgin örneği kılmıştır” (Mesera, 1998, s.34).

Bu albümlerin müşterilerinin çoğunluğunun yabancılar olduğu bir gerçektir. Kuşkusuz bunların Türk müşterileri de vardır. Ne var ki, bunlar günümüzde pek kalmamıştır. Bu daha çok, Avrupalılardan farkı, kültür değerimize gerekli özeni göstermemek gibi olumsuz bir davranışımızdan kaynaklandığı gibi, özellikle tasvirlere karşı bir çekingenliğin de payı olduğunu söyleyebiliriz (And, 1989, s. 4).

“Osmanlılarda murakkacılık 16. yüzyıl sonlarında başlamış gibi görünse de gerçek anlamıyla tek yaprak resimlerin ve albümlerin I. Ahmet döneminde ortaya çıktığını kabul etmek gerekir. Bu albümlerin içinde çok sayıda kıyafet resimlerine rastlanır” (Renda, 1998, s. 155).

“Albüm yapımında belirli bir boyut ve kalıp oluşmuş, büyük olasılıkla kıyafet resimleri de oluşturulan kalıplara göre birbirinden kopya edilmiştir. Yoksa bu albümlerin gerek içerik, gerekse üslup açısından birbirine bu kadar benzemesi açıklanamaz” (Ünver‟den aktaran Renda, 1998, s. 159).

Bu tür albümlerde giysinin dışında tasvir edilen figürün meslek ve ünvanına göndermeler yapan kuşam ve objelerle resim zenginleştirilmiştir. Bunların yerli sanatçılar tarafından yapılması, tasvirlerin gerçeğe uygunluklarını şüphesiz kuvvetlendirmektedir (Çetin, 2014, s.262).

“Bazı sanat tarihçilerince metinsiz tek yaprak minyatür yapımı ve özellikle tek kadın ve tek erkek çizimleri Safevi geleneğine bağlanmıştır. Gerçekten de Safevi geleneğinde bu tür murakkacılık ve tek portreler yaygındır” (İnal‟dan aktaran Renda 1988, s. 161).

“Bu kıyafet çizimleri genellikle düz bir zemin üzerine resimlenmiş kadın ve erkek figürlerinden oluşmaktadır” (Çetin, 1995, s. 14).

“İşte bu grup kıyafet albümlerindeki resimler doğu geleneğiyle batı beğenisinin ortak ürünleridir ve saray dışındaki atölyelerin nasıl çalıştığını ve İstanbul‟daki resim pazarının nasıl oluştuğunu, yerli üretimin nasıl başladığını yansıtması bakımından önem taşır” (Renda, 1998, s. 161).

“Bugün dünya müze ve koleksiyonlarında 17. yüzyılda İstanbul‟da hazırlanmış ve çeşitli dillerde açıklamalar içeren kıyafet albümleri bulunmaktadır” (Renda, 2001, s.32).

2.8. Mundy Albümü

“1616-1667 yılları arasında Türkiye‟de bulunmuş ve Türkiye güncesi yayınlanmış Peter Mundy‟nin Türkiye‟den İngiltere‟ye götürdüğü için bu albüme Peter Mundy Albümü denilmektedir” (And, 1989, s. 6).

“Peter Mundy, İngiltere‟nin Cornwall eyaletinin Penryn şehrinde balık ticareti yapan bir ailenin oğluydu. 1616 tarihinde James Wyche adlı bir tacirin hizmetine girerek İstanbul‟a gitti” (Burian, 1952, s. 27).

1620‟de “TURKEY CAMPANY” de çalışan Peter MUNDY (Mandi olarak okunur) İngiliz büyük elçisi Paul PİNDAR ile birlikte Londra‟ya dönüşü esnasında İstanbul‟dan elde ettiği 17. asır payitahtımızın resmi ve özel yaşantımızdaki renkli Türk minyatürleri ile süslü bir albüm satın almıştır. Minyatürlerin bulunduğu sayfaların sağ ve sol yanlarında bazılarının bütününü dolduran renkli katı‟lardan oyulmuş gül ve goncası, lale, karanfil gibi çiçek ve nebatlar, çam ve servi ağaçlarından güzel ve sade buketleri terkip usulü ile itinalı olarak kağıt üzerine sürülen çiriş ve nişasta karışımı madde üzerine bastırılmıştır. Bu albüm, İngilizlere göre, Peter Mundy tarafından tutulmuş bir ruzname sayılmaktadır. Oysa, minyatürler ve oymalar Türk ressam ve oymacılarının eseridir. Müşterek üstadlar tarafından hazırlandığı için imzaları yoktur. Mundy‟nin İstanbul‟da iken kendi el yazısı ile sayfaların karşısına yazmıştır. İstanbul‟da bu albümleri hazırlayan dükkanlarda bunları bilhassa yabancı misyonla Türkiye‟den satın alıp yurt dışına götürmüşlerdir (Ünver, (…)).

“2003 yılında “Oriental Antiquites” (Doğu Medeniyetleri) ve “Japanese Antiquites” (Japon Medeniyeti) koleksiyonlarının birleşmesiyle “Department of Asia (Asya Departmanı) adını alan birimde korunan Peter Mundy Albümü, 1860 yılında British Müzesi tarafından Sotheby‟s müzayedesinden satın alınmıştır” (Adıgüzel, 2012, s. 71).

“Mundy Albümü olarak tanınan bu kitap, halen Londra‟da British Müzesi‟nde 1974-6-17- 013 nolu envanter numarasıyla kayıtlıdır” (Mesara, 1991, s. 21).

Fotoğraf No: 3. Mundy Albümü, Sırt Kapağı

B. Eryılmaz; Erişim Tarihi: 25/05/2013

Albüm müzenin yazma eserler koleksiyonunda yer almaktadır. Peter Mundy adına yapıldığı için albümün son sayfasında PM kısaltması görülür. Son sayfada görülen “Constantinople A (anna) 1618 yazısı da albüm tarihini göstermektedir.

Fotoğraf No: 4. Mundy Albümü, İç Sayfası

Fotoğraf No: 5. Mundy Albümü, İç Sayfası (Ayrıntı)

B. Eryılmaz; Erişim Tarihi: 25/05/2013

“Albüm cildinin sırt kısmında, albümün ilk olarak kaydedildiği “22.880” envanter numarası ve koleksiyonda bulunduğu kategorinin ismi yazılıdır” (Adıgüzel, 2012, s. 72). Adıgüzel çalışmasında; “ilk kez G. M. Meredith-Owens, British Müzesi‟ndeki minyatürlü Türk yazmalarını tanıttığı 1963 tarihli kitabında bu albümden söz ettiğinden bahseder”.

“Albümde, Türk çarşı ressamları tarafından yapılmış, Osmanlı padişahlarından ve halktan kişilere kadar, askeri, sivil ya da dini meslek sahiplerini tanıtan ve tek figürden oluşan 59 adet minyatür bulunmaktadır” (Adıgüzel, 2012, s.73).

Nurhan Atasoy Hasbahçe kitabında Peter Mundy „nin istanbulda bulunduğu 1618 yılında Osmanlı tipleri tasvirlerinin yer aldığı Mundy Albümünden “A briefe relation of the turckes, their Kings, Emperours or grandsigneurs” adlı albüm olarak bahseder. Albüm hakkında sayfa kenarlarında ve içinde yer alan katı‟ların çok çeşitli olmakla birlikte ,ince işçilik göstermediğinden bahseder (Atasoy, 2002, s. 75).

“Cilt siyah deri ve sıcak baskı tekniğinde yapılmıştır” (Adıgüzel, 2012 s. 72).

Fotoğraf No: 6. Mundy Albümü Cildi

B. Eryılmaz; Erişim Tarihi: 25/05/2013

Cildin iç kapağında oksit sarı, oksit kırmızı ve lahor çiviti renklerde, taraklı şal bir ebru bulunur.

Fotoğraf No: 7. Mundy Albümü, Ebrulu İç Kapak

Albüm 63 varaktan oluşmaktadır. İlk iki sayfası hariç her sayfanın b yüzüne bir minyatür yerleştirilmiştir. İlk sayfa Kanuni Sultan Süleyman‟ın minyatürü dışında, minyatürlerin iki yanında Türk katı‟ sanatına ait natüralist tarzda süslemeler görülmektedir. İlk üç sayfasında Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim ve Genç Osman‟ın portreleri görülür. Albümde bulunan 59 adet minyatürden, 49 adedi erkek, 10 adedi kadın figürlerinden oluşmaktadır. 6 adet tam sayfa katı‟larla süslenmiştir. 21x14,5 cm boyutlarındaki albümde figürler yaklaşık 14,5x6 cm boyutlarında dikey olarak dikdörtgen içine yerleştirilmiştir. Her sayfanın üst bölümünde figürlerin mesleklerine ait İngilizce ve Türkçe açıklamalar yer almaktadır. Kimi sayfalarda ise figürlere ait belirleyici bir ifade bulunmamaktadır.

Albümde varak a sayfalarda ise yazılar el yazısıyla günlük tutulmuş gibidir. Albümde 51. varak a yüzü, 57. varak a yüzü ve 58. varak a yüzü boş sayfalardır.

Albümün geneli ayakta duran figürlerden oluşmaktadır. Albümün genelinden farklı olarak; 1. varak b yüzü, 2. varak b yüzü, 14. varak b yüzü ve 46. varak b yüzünde figürler bağdaş kurmuş, oturur haldedir.

Minyatürlerin iki yanında bitkisel tarzda katı‟ tekniğinde yapılan oymalar gözükmektedir. Albümde 131 katı‟ oyma mevcuttur. Servi, çam, mazı, orman gülü, sümbül, muhtelif kır çiçekleri, lale, nergis, karanfil, menekşe, goncagül ve rumi motifleri albümde aynı renk ve farklı renklerde defalarca tekrarlanmıştır.

Adıgüzel (2012) çalışmasında da belirttiği gibi albümde kullanılan kağıt dikine filigranlı, bej ve sarı tonlarındadır.

Fotoğraf No: 8. Mundy Albümü, İç Sayfa

Fotoğraf No: 9. Mundy Albümü

B. Eryılmaz; Erişim Tarihi: 25/05/2013

Albümde kullanılan kağıt; minyatür yapımına uygun hale getirilmek için aharlanmıştır. Minyatürlerde figürlerin zemin kısımları boştur ve boyanmamıştır. Minyatürler suluboyayla minyatür tekniğinde boyanmış, ayrıca altın ve gümüş yaldız kullanılmıştır.

Minyatürler albüme sonradan yapıştırılmış ve etraflarına siyah renk tek cetvel çekilmiştir. Yalnız; Yavuz Sultan Selim ve Genç Osman‟ın minyatürlerinin etrafına albümün genelinden farklı olarak renkli kağıttan cetvellerle çevrelenmiştir. Albümün genelinde her figürün üst kısmında kim olduğuna dair İngilizce açıklamalar vardır. Kimi minyatürlere açıklama yapılmamıştır.

Adıgüzel (2012) çalışmasında “Osmanlı‟da padişah portreciliğinin ilk örneklerinden, Nakkaş Osman ve ekibinin tamamladığı 1563 tarihli Şema‟ilname‟deki ilk 1583 tarihli Zübdetü‟t-Tevarih‟deki portre kalıplarının buradaki figürlerde tekrar edildiğini belirtir”. Kıyafetler üzerine bitkisel bezemelerden oluşan çift tahrir tekniği kullanılmıştır. Dönemin kumaşları ve giysileri özenle yansıtılmıştır.

Minyatürlerin sıralanmasında herhangi bir hiyerarşik yol izlenmemiştir. Bazı figürlerin yüz ve vücut ifadeleri bir kalıptan çıkarcasına aynıdır. Albümde çoğu renk birbirinin tekrarıdır. Adıgüzel çalışmasında; “Peter Mundy Albümünün saray dışından ressamlar tarafından yapıldığı düşünüldüğünde, minyatür sanatına özgü çizgi, nüans ve nitelikli işçiliğin ön plana çıkmadığı görülmektedir. Ancak, bazı giysilerde altın kullanılmış olması; çoğu

nüanslı geçişlerle olmasa da giysi ve bedenin dış hatlarının tamamen koyu renklerle tahrirlenmesi; figürlerin yüz ve el tasvirlerindeki üsluplaşma Osmanlı minyatürüne ait özellikleri teknik ve uygulama bakımından sergilenmekte olduğundan bahseder”.

“Bu oymalar tek tek hazırlanmamıştır. Çeşitli renklerde boyanmış ve terbiye edilmiş kağıtlar 5-6 kat üst üste yapıştırılarak ince bir karton haline getirilmiş, oyma aletleri ile oyulmuştur. Bunlar daha sonra suya atılarak ayrılmış ve çeşitli yerlere yapıştırılarak buketler ve motifler meydana getirilmiştir” (Ünver, 1980, s. 3).

“Ayrıntılar, bir bütünün parçalarıdır. Giyimle ilgili küçük bir ayrıntı bile, kökü olan Türk toplumlarında, ortak kültürün varlığını ve devamlılığını ortaya koyar” (Görgünay, 2008, s.27).

2.9. Ġlgili AraĢtırmalar

Yapılan tez çalışmasında, belirlenen konuyla ilgili araştırmalardan bazıları;

Adıgüzel (2012), “1618 Tarihli Peter Mundy Albümü: Figürler Üzerine Bir İnceleme adlı makalesinde 17. yüzyıl başlarında, ayrı bir sanat kolu haline gelen ve Avrupalılar için sipariş usulü olarak çarşı ressamlarınca yapılan ilk örneklerden bir olan Mundy Albümünün genel tanıtımının yanında birkaç minyatürünün de incelendiği bir çalışmadır. Çetin (1995), “Kıyafetli Albüm ve Kitaplardaki Osmanlı Kıyafetlerinden Bazı Örnekler (1710-1820)” adlı yüksek lisans tezinde o döneme ait minyatürlerdeki kıyafetler incelenmiştir. Ve o dönemin giyim kuşamına ışık tutmuş, zengin kültür mirasımızın bir parçası olan kıyafet kültürümüzün belgelenmesi amaçlanmıştır.

Türkoğlu (2011), “Türk Katı‟ Sanatı ve Sanatçılarından Örnekler‟ adlı yüksek lisans tezinde bu konuda yayın sayısının azlığı konusunu ve var olan örneklerden yola çıkarak bu belgelerin gelecek kuşaklara aktarılması için kaynak ve belge amaçlanmış ve müzeler ve kütüphanelerdeki Katı‟ sanatı örnekleri oluşturmuştur.

Güleç (2007), “Topkapı Sarayı Kütüphanesindeki Seçilmiş Klasik Şemse Cilt Kapakları” adlı yüksek lisans tezinde Kültür hazinelerimizden; Cilt, Tezhip, Hat, Ebru, Minyatür gibi klasik sanatlar hakkında bilgi vermek amaçlanmış ve cilt kapakları hakkında bilgi verilerek cilt sanatının zaman içerisinde ilerlemesi ve günün en güzel motiflerini taşıyan klasik ciltler hakkında bilgi vererek deri cilt sanatının, günümüze ulaşmış çok sayıda örneği bulunmaktadır. Araştırmada elde edilen deri cilt örneklerinin teknik, malzeme, renk, motif

ve kompozisyon özellikleri üzerinde çalışılmıştır.

Coşkun (2004) „Klasik Türk kitap kaplarının süsleme özellikleri ve Katı` Sanatının bunlar içindeki yeri‟ adlı yüksel lisans tezinde bir toplumun ürettiği el sanatları o toplumun öz benliğini çıkaran anlamlı belgelerdir. Geleneksel el sanatlarımızdan en önemlileri de kitap sanatlarıdır. Kitap medeniyettir ve kültürel bilgiyi gelecek kuşaklara aktarır. Kültürümüzde kitaba verilen değerden dolayı sadece ciltlenmesi yeterli görülmemiş, her türlü boş olan yerler süslenmiştir. Osmanlı döneminde bu üstün bir seviyeye çıkmıştır. Elde edilen örneklerle teknik, malzeme, renk, desen ve kompozisyon örnekleri konusunda bilgi verilmiştir. Yapım aşamaları anlatılmış ve örnekler incelenmiştir.

Memili (2007) “Türk Kitap Sanatları Bibliyografyası” adlı yüksek lisans tezi Cumhuriyet döneminden güzümüze kadar olan Türk kitap sanatları ile ilgili yazılmış tüm kaynakları literatür taraması yöntemi kullanarak araştırılarak, elde edilen verirlerle bibliyografya oluşturmuştur. İlgili sanat dalları hakkında kitap, dergi, katalog, tez, doktora ve ansiklopedilere ulaşılmıştır.

Adıgüzel (2000), “Londra-National Art Library‟de Bulunan Süslemeli El Yazmaları Kataloğu‟ndan Seçilmiş, 15. ve 16. Yüzyıla ait 8 adet Yazmanın Tezhipli Sayfalarının İncelenmesi” adlı yüksel lisans tezinde farklı etnik grupların yaşadığı Londra da ulusal koleksiyonların bulunduğu, büyük kısmını da İslam ürünlerinden oluşan National Art Library‟deki el yazmaları detaylı şekilde incelenmiş, fotoğraflanmış, tezhipli sayfalar incelenmiştir.

Şahin (1991), “XVII. yüzyılda Musavvir Hüseyin Tarafından yapılan Silsilename minyatürlerinin incelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde Haza Kitab-ü Silsilename‟nin bulunduğu Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv ve Yayın Dairesi Başkanlığı Arşivi‟nde bulunan Silsilename‟yi detaylı bir şekilde anlatmıştır. Araştırmacı minyatür sanatına ve tarihçesine yer vermiş, eseri fotoğraflamış, eserdeki minyatürleri kompozisyon, renk, üslup, kıyafet, mekan açısından incelemiştir.

Bu araştırmalar gerek yurt içi, gerek yurt dışında bulunan geleneksel kitap sanatlarımıza ait nadide el yapımı sanat eserlerimizin unutulmaması, gün ışığına çıkartılması ve tanıtımı konusunda görev üstlenmiştir.

İlgili araştırmalarda da görüleceği üzere Mundy Albümü‟nün adı birçok yayında geçmesine karşın bu araştırmalarda daha çok geleneksel kitap sanatları ya da katı‟ sanatının ele alındığı ve çalışmalarda, albümden sadece bazı örneklere yer verildiği

görülmektedir.

Tez konusu olarak önerilen araştırmada ise diğer çalışmalardan farklı olarak yapılmak istenen; ülkemizde bir kıyafet albümü olarak hazırlanmış ve yurt dışına götürülmüş olan Mundy Albümü‟nün katı‟ ve minyatür örneklerinin tamamının başlı başına bir araştırma

Benzer Belgeler