• Sonuç bulunamadı

Aracı kurumlar, yetki durumlarına göre üçe ayrılmaktadır, bunlar;

-Emir iletimine aracılık ve yatırım danışmanlığı faaliyetlerinden herhangi birini veya tamamını yürütecek olanlar “dar yetkili”,

- İşlem aracılığı, en iyi gayret aracılığı faaliyeti, sınırlı saklama hizmeti ve portföy yöneticiliği faaliyetinden herhangi birini veya tamamını yürütecek olanlar “kısmi yetkili”, -Portföy aracılığı faaliyeti, genel saklama hizmeti ve aracılık yüklenimi faaliyetinden herhangi birini veya tamamını yürütecek olanlar “geniş yetkili” olarak

adlandırılmaktadır. (III-37.1 Tebliğ, Madde.8)

Bu tasnife göre, geniş yetkili aracı kurumlar öz sermaye yeterliliklerine göre genel saklama, kısmi yetkili aracı kurumlar sınırlı saklama hizmeti verebilmektedir. Dar yetkili aracı kurumlar ise böyle bir ehliyete sahip bulunmamaktadır.

32

Buradan hareketle, aracı kurumların müşterilere sundukları hizmet çeşitliliği üç grupta değerlendirilebilir, bunlar: Market Maker (piyasa yapıcı), STP (doğrudan emir iletimi) ve ECN (elektronik iletişim ağı) denilen hesap türlerini kapsamaktadır.

Saklama hizmetinin anlamı, aracı kurumların fiyat sağlayıcı kurumlardan gelen fiyatlar esas alınarak müşteriden gelen emirleri doğrudan karşılayabilmeleridir; bu şekilde çalışan kurumlara piyasa yapıcı (Market Maker), yapılan bu faaliyete ise piyasa yapıcılık (market making) denilmektedir. Bu kurumlar hazine departmanlarında bir işlem masası (Dealing Desk) bulundururlar. İşlem masaları, müşteri emrini ister manuel ister algoritmik bir sistem yardımıyla, kurumun çıkarlarını gözeterek likidite sağlayıcısı (Liquidity Provider) bankalara göndermeyi veya emri kurum portföyünden karşılamayı (saklamayı) seçen birimleri ifade etmektedir. Piyasa yapıcılık yetkisi bir zorunluluk değil bir imtiyazdır, bundan dolayıdır ki, piyasa yapıcı kurumlar gelen emirleri üzerlerinde tutmayıp, piyasaya iletip iletmemek hususunda insiyatif kullanabilirler. Bu sebeple kimi aracı kurumlar, aldığı müşteri emirlerini kısmen karşılayan ve kısmen piyasaya gönderen hibrit bir çalışma modelini benimseyebilmektedirler. Gerek alınan emirlerin kısmen saklanması gerek tamamen saklanması bir karşı ticaret faaliyeti anlamına gelmektedir.

Piyasa yapıcı kurumlar, müşteri emirlerini, yine müşteri havuzlarında karşılayabilecek yeterli bir hacim olmadığında, kalan kısma karşı kendileri işlem yapmak durumundadırlar. Bu, kurumun; alıcıya karşı satıcı, satıcıya karşı alıcı olması demektir ve kurum açısından ayrıca bir risk üstlenilmesi anlamını taşımaktadır. İlk bakışta, daha riskli bir çalışma biçimine sahip görünen piyasa yapıcı kurumların, taşıdıkları fazladan riskin primi mahiyetinde, daha yüksek spread sunmaları gerektiği düşünülebilir; ama piyasa yapıcı kurumlar çoğunlukla hibrit bir yapıda çalıştığı için, başarılı bir işlem masası marifetiyle, zarar etme ihtimali yüksek müşteri emirlerini doğru eleyebilirse, bu kuruma ilave bir gelir kaynağı olacağından daha düşük spread sunabilmeleri de mümkün olabilmektedir. (Dicks, 45-46)

Forex işlemleri, tezgahüstü yapısı gereği karşı taraf riski barındırmaktadır. Bu riskler, risklerini iyi yönetememesi yüzünden mali durumlarının bozulması sebebiyle taahhütlerini yerine getirememelerine ilaveten; müşteriye fiyat teklifi verirken, gerçek

33

piyasa koşullarını tam olarak yansıtmamak şeklinde tezahür edebilir. Piyasa yapıcı kurumlarla müşteriler arasında bir çıkar çatışması olduğunu söylenebilir, bu sebeple müşteri açısından sağladığı avantajların yanında, piyasa yapıcı kurumların, daha yüksek bir karşı taraf riski barındıracağı düşünülebilir.

Müşteriden gelen emirlerin bir başka bir piyasa yapıcı (prime broker) kuruma iletilmesi sürecine ise STP (Straight Through Processing) denilmektedir. STP modelinde müşteriden gelen emirler Aggregator platform denilen sistemde toplanmaktadır. Aracı kurumun anlaşmalı olduğu likidite sağlayıcılardan alınan fiyatlara şirketin gelirini sağlayacak komisyon eklenir ve son olarak müşteriden gelen emirlerle eşleşme gerçekleştirilir. STP işleyişte, komisyon likidite sağlayıcıdan gelen spreadlere eklenerek sunulduğundan müşterinin aracı kuruma ödediği spread dışında bir işlem gideri karşısına çıkmamaktadır. Söz konusu kurum piyasa yapıcılığa yetkili başka bir kurum olabileceği gibi, likidite sağlayıcı denilen majör banka ya da bankaları içine alan geniş bir emir havuzu da olabilmektedir. Bu durumda aracı kurum DMA (Direct Market Access) denilen ve doğrudan pazar iletişim altyapısı olan bir kurum demektir. DMA modeli kimi zaman STP’den ayrı bir başlık altında karşımıza çıkabilse de, emir iletim sürecindeki ortaklıktan dolayı iki model de STP çatısı altında değerlendirilebilmektedir. Bu perspektiften bakılarak, DMA’nın da esasında STP denilen çalışma modelinin özelleştirilmiş bir hali olduğu öne sürülebilir. STP modelde çalışan aracı kurumların birden çok iş ortağının (likidite sağlayıcı) olması, tek bir piyasa yapıcı ya da likidite sağlayıcısı olan aracı kuruma göre bir kademe daha avantajlı statüye taşımaktadır. Bunun sebebi, aracı kurumun anlaşmalı olduğu likidite sağlayıcı sayısı ne kadar çok olursa, kurum daha avantajlı kotasyonları seçebilecek ve böylelikle müşterilerine daha dar spreadler sunabilecek olmasıdır. STP modelin en önemli ayırt edici özelliği, gelen emirlerin kurum portföyünden karşılanmayarak iletmeleri ve böylece müşteriyle kurum arasında herhangi bir çıkar çatışmasına mahal vermemesidir. (http://fx-c.com/forex-broker-types-ecn-vs- dma-vs-stp-vs-market-maker/, 29.03.2017)

2016 son çeyrekte, piyasa yapıcı kurumların, enflasyona göre düzeltilmiş yıllıklandırılmış ortalama geliri 34 milyon TL iken, STP çalışan kurumlarda bu rakam 10 milyon TL olarak

34

hesaplanmıştır. Bu veriden anlaşılmaktadır ki, piyasa yapıcılık modelini benimsemiş kurumlar diğer şirketlere göre bariz bir oranda yüksek gelir elde etmektedirler. (Savuran ve Altaş, 61)

Son olarak aracı kurumların ECN hesap olarak adlandırdıkları bir hizmet modeli karşımıza çıkmaktadır. ECN İngilizce “Electronic Communication Network” ifadesinin kısaltılmışıdır, bu ifade Türkçede “Elektronik İletişim Ağı” anlamına gelmektedir. Bu hesap türü, daha çok Forex’te belli bir tecrübe seviyesine ulaşmış yatırımcılar tarafından tercih edilmektedir.

ECN hesaplar yoluyla yatırımcılar, likidite sağlayıcıdan gelen farklı fiyat tekliflerini ve diğer yatırımcıların verdiği emirleri anonim olarak görmektedirler ve kendileri için en iyi fiyat teklifini tercih etme özgürlüğüne sahip olmaktadırlar. ECN hesaplardaki fiyatlar, ECN üyesi aracı kurumun anlaşmalı olduğu likidite sağlayıcı sayısıyla da orantılı biçimde çok daha avantajlıdır. Bu hesaplarda, yatırımcı doğrudan piyasayla bağlantı içinde olduğundan, emirler hızlı iletilmekte, işlemler daha seri gerçekleşmektedir. Alınan fiyatlar, yatırımcıya ari olarak yansıtıldığından, spreadler genelde oldukça düşüktür. Birçok ECN hesapta, yatırımcılara derinlik bilgisi sunulmaktadırlar. Derinlik bilgili, yatırımcıların piyasadaki alıcılı ya da satıcılı bir eğilim olup olmadığını görüp, yorumlama yapabilme imkânını genişletmektedir. ECN hesaplarda, verilen emirler otomatik olarak önce en iyi fiyattan, yeterli alıcı satıcı olmadığı durumlarda, kalan kısım sonraki en iyi fiyata aktarılarak gerçekleştirilmektedir, bu sebeple rekotasyon yaşama durumuyla karşılaşılmamaktadır.

ECN hesaplarda, aracı kurumla müşteri arasında, çıkar çatışmasına mahal verecek herhangi bir husus bulunmamaktadır. ECN hesap türünü tercih eden bir yatırımcı, piyasayla doğrudan iletişime geçmekte olduğundan, sadece aracı kurumun sahip olduğu teknolojik altyapıdan faydalanır durumdadır. ECN hesaplarda aracı kurum, ECN hesap hizmetinin karşılığı olarak, müşteriden işlem başına komisyon almaktadır. (Dicks, 46-47)

35

Benzer Belgeler