• Sonuç bulunamadı

Tanınan bir âşık olmasının yanı sıra yetiştiriciliğiyle de gelenek içinde yer edinen İhsanî, birçok âşığın yazdığı şiirlerde yer bulmuştur. Şairnamelerde adına

39

Daha geniş bilgi için bkz: Işıl Altun, Mevlüt İhsanî’nin Aşk Konulu Hikâyeleri Üzerine Bir Araştırma, Genişletilmiş 2. Baskı, İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay., 2007, ss. 3-17.

40

sıkça rastladığımız İhsanî, doğrudan kendisi için yazılmış şiirlerle de gelenek içinde kendisinden söz ettirmiş, diğer âşıklarca bilinip tanınmıştır.

Onu âşıklıkta örnek alan genç âşıklar arasında yalnızca yetiştirdiği çırakları yoktur. Diğer genç âşıklar arasından da onu usta ve pir kabul edip kendisine örnek alan isimlere rastlamak mümkündür. İspirli genç âşık İlhami Coşkun katıldığı özel bir televizyon programında, Mevlüt İhsanî’yi âşıklığın yaşayan ustaları ve pirleri arasında gördüğünü belirtmiştir.41

Bizim kendisiyle yaptığımız görüşmelerde çalışmak üzere bize verdiği şiir defterleri arasından derlediğimiz, kendisi için diğer âşıklarca yazılmış yedi şiir dışında daha önce yapılmış çalışmalarda yer almış, şairname ve şiirler şunlardır:

Şairnameler: 42

Murat Çobanoğlu, Mevlüt İhsanî Şimdi onlardadır sözün meydanı Hayal olmuş bir güzelin nişanı

Alvar Köylü Âşık Reyhan’da ise (Reyhani)

Yaşı seksen beş Nihani Bardız’dır onun meskeni Çermikli Mevlüt İhsanî

Divani Narman’a geldi (Reyhani)

Nihani de Mihriban’ın arardı Sevda hançeriyle bağrın yarardı Mevlüt İhsan aşkı için sarardı

Şimdi Yusuf gibi zindana geldi (Hüseyin Sümmanioğlu)

Bardız’dan Nuri Çıraği Âşıklığın umut dağı Sarıkamış’tır durağı

Usta İhsan’ı görestim (Şeref Taşlıova)

41

Metin Özarslan, Erzurum Âşıklık Geleneği, 1. Baskı, Ankara, Akçağ Yay., 2001, s.125.

42

Doğan Kaya, Mehmet Kardeş ve Nizamoğlu’ndan aktaran Dilaver Düzgün, Âşık Mevlüt İhsanî, Hayatı, Sanatı ve Şiirlerinden Seçmeler, Atatürk Üniversitesi Yay., No 851, Erzurum 1997, ss. 24-26.

Kul Gazi’m der tanıyalım Sübhan’ı Boşa yaratmadı bunca insanı Unutulmaz Emrah, Mevlüt İhsanî

Mürşid-i kâmilden ellendi gitti (Kul Gazi)

Mehmet Gülhani’nin gençlik çağıdır Feyzullah Pervani gamlar dağıtır Mustafa, İhsan’ın son çırağıdır

Bağlanmış Mevla’ya ikrar bilirim (Püryani)

Beyaz baston aldı Âşık Ruhani Lebdeğmezi yuttu Ali Rahmani Çırpındı dövündü Mevlüt İhsanî

Elinde bir tava kaldı duydun mu (Hasreti)

Ehl-i kâmil olmuş Mevlüt İhsanî Dürr ü cevher satar âşık Feymani Halil Karabulut, Karslı İlhami

Gül gibi açılsın solan olmasın (Gülhani)

Kars’tan Çobanoğlu, Hamit, İlhami Şeref Taşlıova, Âşık Mihmani Rüstem Alyansoğlu, Mevlüt İhsanî

Erzurum’dan yaşar Reyhan geliyor (Abdülvahap Kocaman)

Ustamız Mevlüt’ten ayrı Reyhani Tortum kazasında gizli Ruhani Ahir zamandaki mazlum Rahmani

Şiirler:

Âşıklığın temelini ararsan Yirminci asırda al İhsanî’den Gerçeğe bakarsan, yara sararsan Göz yaşıyla merhem çal İhsanî’den

Âşıklık bahçedir sulayan sevda Çok avcı avlandı çıktığı avda Hayat işkencede gönüller tavda Yıllardır çıkmıyor hal İhsanî’den

Çoğunda sermaye çoğunda fasıl Kiminde parçası kiminde asıl Edep erkan töre ağız makam dil Dükkân elin ama mal İhsanî’den

Çiçeği mevsimsiz ararsa arı Demez ki kırmızı demez ki sarı Onu da yakıyor sevdanın narı Hedaye kültüre bal İhsanî’den

Nizamoğlu boyan aynı boyadan Kimi der badeden kimi rüyadan Doğrusunu bilir ulu Yaradan Bu biz deki çıkan fal İhsanî’den

Remzi Özkaya’dan (10 Şubat 1956);

(Remzi Özkaya, Mevlüt İhsanî’nin öğretmen olan kardeşi Rüstem Şafak’ın kaynıdır. Kendisi de astsubaydır. Erzurum’da kahvede sohbet ederken yazmış.)

Bütün millet tebrik etti o günü Bir hafta çekmiştir toyu, düğünü Her yana dağıldı, şerefi ünü Hele nice nice alâmet gördüm.

Mevlüt İhsanî’nin budur destanı Şeref doldurdu bütün her yanı Başa kadar mesut etsin divanı

Dilde tarif olmaz bir kıymet gördüm.

Müslüm Köse’den, Mayıs 2000;

(Müslüm Köse, İhsanî’nin şair arkadaşıdır, Sarıkamış’ın Karakurut köyündendir. Daha sonra İstanbul’a göç etmiş, Sultançiftliği’ne yerleşmiştir. 2000 yılında İhsanî bir âşık toplantısı için İstanbul’a gittiğinde kahvede karşılaşırlar. İhsanî’yi görünce bu şiiri yazar.)

Yıllar oldu aşk peşinde yoruldun Buldun mu derdine çare İhsanî Bu sevda beni de etti perişan Ciğerlerim pare pare İhsanî.

Bir zaman her yerde söylendi adın Ya ne idi arzun, nedir muradın Kimler dersin verdi, kimden irşadın Neden düştün ah u zara İhsanî.

Her zaman çekerim ah ile zarı Ayıp ettim elimde devleti varı Elalem yürüdü geçti ileri

Her zaman faninin yalandır ahtı Nice sultanların kayıp oldu tahtı Ta ezelden Kara Müslüm’ün bahtı Teslim eder kara yere İhsanî.

Feramuz Şahbazoğlu’ndan (25 Şubat 1996);

(Âşık Reyhani’nin damadıdır.Erzurum ‘da âşıklar kahvesinde otururken yazıp, İhsanî’ye hediye etmiştir.)

Aşkıma tercüman yıllar Çözüyor Mevlüt İhsanî Onu sever dertli kullar Geziyor Mevlüt İhsanî.

Açmış okuyor bir kitap Sohbeti çok ağır hitap Gönül gözüyle dûr dökmüş Yazıyor Mevlüt İhsanî.

Tasa olmuş âşıklara Yasa olmuş şâşıklara Masa olmuş kâşıklara Süzüyor Mevlüt İhsanî.

Feramuz’um varsa yerim Sana hürmet, benim kârım Her gün elinden öperim Seziyor Mevlüt İhsanî

Ünali …’den43 (22 Mart 2003);

Bilmese alem, duymasa cihan Bu benim dünyamda sezdimse yeter Kudretin balıdır koca İhsanî

Aşkın peteğinden süzdümse yeter.

Yüz bin tarif etsem diyemem amma Kim ki tarif ettim dese inanma İhsanî dediğin büyük muamma Gücüm yettiğince çözdümse yeter.

Ünali sanadır hakkın İhsanî Herkesten sana yakın İhsanî Tarihler yazmışsa adın İhsanî Gönül defterine yazdımsa yeter.

Ziyaettin Yıldız’dan;

Dinle beni ne diyeyim ey dostlar Dünyada efkârı bitmez İhsanî Acı oldu günler, zehirdi yıllar Sanki bir hayaldir, yetmez İhsanî.

Durmadan ağlandı hep zarı zarı Nice zulmetiyle büyüttü beni Ola barış oldu hep elin yarı Dumanı bacada tütmez İhsanî.

Duman oldun yüksek dağlara baktın Felek vurdu yıldızı ile aktın

Bir iki demedin niceyi yıktın Meydanlar meydanı tutmaz İhsanî.

43

Ziyaettin Yıldız’ın bitmez merağı Koca İhsanî’ydin aşırdın dağı Kavrulacak yolcu ettin sen çağı Dert alır derdini satmaz İhsanî.

Ensar Arslan’dan;

(Mevlüt İhsanî’nin çırağı Nuri Çıraği, 2005 yılının Mayıs Ayında, Kars’ta yapılan Âşıklar bayramına gider.Orada karşılaştığı Ensar Arslan bu şiiri İhsanî için yazar ve Çıraği ile âşığa yollar.)

Yıllardır iz sürdüm görüşemedim Kollarımı açıp sarışamadım Belki de küskünsün barışamadım Sana selam olsun usta İhsanî.

Âşık Muhlis Denizer’den:

Terk ettin sılayı ayrıldın gittin Şimdi gurbet elde kalan İhsanî Bulut gibi yağdın gül gibi bittin Hakk’ın geçeğini bilen İhsanî

Asıl ve asalet vardı soyunda Sevgi vardır ahlâkında huyunda

Bin üç yüz kırk dörtte Çermik köyünde Dünyaya talihsiz gelen İhsanî

Meclislerde başköşeye geçerdin Sesinden tanırdın dostu seçerdin Hikâye söylerdin divan açardın Sanki şimdi olmuş yalan İhsanî

Kutsal vatanını seversin candan Hevesin olmadı şöhretten şandan Asla ayrılmadın yüce Kur’an’dan Hakk’tan nasibini alan İhsanî

Şu an için yapayalnız duruyor Tek başına ne hayaller kuruyor Her gün Sarıkamış seni soruyor Rüzgâr ile selâm salan İhsanî Çileyle yoğruldun alıştın derde O gül gözünde silindi perde Huzur olur senin olduğun yerde Aşk ile yüreği dolan İhsanî

Çok ağıtlar yaktın destanlar yazdın Âşıklığı yanlış yapana kızdın Çırak yetiştirdin dünyayı gezdin Gariplere yoldaş olan İhsanî Maşukan vadı Bardız Dere’de Yavruların her biri bir yörede Sen burada anan baban nerede Hasretle gözyaşın silen İhsanî Denizer’im candan severim seni Beş vakit duanda unutma beni Âşık olan tutmaz nefreti kini Her dem yüzümüze gülen İhsanî

Benzer Belgeler