• Sonuç bulunamadı

Türk Sinemasının Tarihçesi

Belgede akdeniz üniversitesi (sayfa 55-58)

1.7. Çocuk İşçiliği ile Mücadele

2.1.1. Türk Sinemasının Tarihçesi

İKİNCİ BÖLÜM

SİNEMA OLGUSU VE 1960-1980 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN SOSYO-EKONOMİK DURUMU

2.1. Sinema Olgusu, Kültürü ve Film

Sanat, “kültürlerin birbirleriyle iletişim kurduğu ve fikirlerin, inançların, olasılıkların ve ideallerin seyahat ettiği ana yolu” temsil eder (Clammer, 2014: 8-9). Oscar Wilde'ın dediği gibi,

"hayat sanatı, sanatın hayatı taklit ettiğinden çok daha fazla taklit eder." Filmler çevrelerindeki toplumu yansıtsa da toplumu değiştirme konusunda eşsiz bir güce sahiptirler.15

Kültür ve film arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmak için, izleyicinin gerçeklik algısını etkileyebilecek psikolojik süreçlere dikkat etmek önemlidir. Bir filmin mantıklı olması için izleyicinin her bir parçayı zaman ve mekan aracılığıyla birbirine bağlayabilmesi gerekir (Magliano vd., 2001).

Somut olmayan kültürel ürün sosyal ideoloji alanına ait olduğu için film bir anlam üretme biçimidir. Somut olmayan kültürel, sosyal ve tarihsel uygulamalar sürecinde insanoğlunun yarattığı çeşitli manevi kültür ürünleridir (Stefano vd., 2003). Filmler kültürel ürünlerin bir parçasıdır. Toplumun: değerini, kültürünü, ideolojisini, karakterini yansıtmaktadır. Dönem filmleri incelendiğinde toplumsal süreçlere yakın yaşam biçimlerinin gözlemlendiği görülür.

Film ve sinema, halkla iletişim kurmak için en yaygın kullanılan kitle iletişim araçlarıdır. Sinemanın sosyal gerçekliklerin ve kişisel hayallerin, kolektif kaygıların ve bireysel özlemlerin bir aracısı olduğu gerçeği, günlük hayatımızın kültürel ve maddi dokusunu yeniden yönlendirme potansiyeline sahip hümanist bir söylem olarak ufuk açıcı bir boyut kazanmasını sağlar (Jain ve Rai, 2002). Sinema yapısı nedeniyle, soyuttan çok somuta: hayalden çok gerçeğe yatkın bir araçtır. Yüzyılımızın en güçlü aracı olan sinemayı bu yatkınlığının dışında kullanmak, sinemanın yol gösterici olmasını dileyen bir toplum için sorumsuzluk örneğidir (Özön, 1995a: 241).

gelmiş ve bazı sahneler çevirmiştir. 1908 yılına kadar sinema ülkemize girmiş olmasına rağmen gezginci olmaktan kurtulamamıştır (Özön, 1968: 12-13). Türk sinema tarihinin aşamaları, toplumda yer alan sosyal gelişmeleri kavramamız bakımından önemlidir. Toplumsal gelişmeler ve sinema filmleri birbirlerini karşılıklı olarak etkilemektedir. Türk sinema tarihinin sınıflandırılması toplumsal gelişmeleri de göz önüne alarak Özön’e göre (1985) yapılmış ve tanımlamalar bu sınıflama üzerinden ilerlemektedir. Bunlar:

1- İlk Dönem, 1910-1922

2- Tiyatrocular Dönemi,1922-1939 3- Geçiş Dönemi,1939-1950 4- Sinemacılar Dönemi, 1950-1970

5- Genç/Yeni Sinemacılar Dönemi, 1970 ve sonrasıdır.

Türkiye’de ilk sinema filmleri İstanbul’da, yabancıların ve azınlıkların temelleriyle ortaya çıkmıştır. Anadolu’da sinema filmleri düzenlenmek istendiğinde, Talat bey izin vermiş ancak film çekimlerinde, güvenlik tedbirleri ve casusluk uygulamaları neticesinde yasaklar koymuştur (Özuyar, 2004: 40-41). Sinema yapısı bakımından diğer sanatlar arasından gerçekliğe en fazla eğilim gösterdiği, toplum yaşayışının en gerçek görünüşünü yansıttığı ve günlük olayları sık sık ele aldığı için özgürlüğe en çok gereksinim duyan sanattır. Aynı sebeplerden dolayı özgürlüğü en fazla kısıtlanmaya çalışılan sanat da sinemadır. En özgür ülkelerde bile sinemaya kısıtlamalar getirmişlerdir (Özön, 1995a: 218).

Türkiye’de bilinen ilk sinema filmi 1905 yılına tekabül etmektedir. Selim Sırrı Tarcan film çekimlerinde danışmalık etmiştir yapımcısına dair bilgi olmamakla birlikte yabancılar olduğu kanaati vardır (Önder ve Baydemir, 2005: 118). Yapımcısının bilindiği en eski Türk sinema filmi ise Manaki Kardeşlerin 1911’de çekilen filmidir (Evren, 1995: 123).

Kurtuluş Savaşı’na doğru gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine göre daha hareketli bir yapı olmasına karşın istenilen seviyede değildir. Kurtuluş Savaşı temalı birçok sanat eseri icra edilmiş, sinema filmleri ise ağırlıklı olarak Muhsin Ertuğrul yapımı: Ateşten Gömlek, Ankara Postası, Bir Millet Uyanıyor gibi genç Cumhuriyet filmleri önemli olmuştur.

Cumhuriyet döneminde sinema fikirleri oldukça ilgi çekmeye başlamıştı. Yeni yeni aydınlanma akımları ortaya çıkmış, eğitim oranı düşük olan bir millet için sanatın kaçınılmaz rolünün olduğu görülmüştü. Nitekim Sinema, İzmir İktisat Kongresi’nde (1923) “Ziraat ve Maarif Meselesi” başlığında, ahlaka aykırı sinema çekimlerini yasaklamak koşuluyla, Anadolu toplumuna yönelik ziraat, sanayi, coğrafi, iktisadi ve tıbbi anlamda yararlı bilgileri iletmenin aracı olarak görülmüştür (İnan, 1983: 112). 1950’ ye doğu Mısır filmlerinden esinlenme azalmış ve yerli filmler yabancı filmlerin yerini almıştır. Sinema büyük kentlerden kasabalara ve

köylere doğru yayılmaya başlamıştır. (Özön, 1995a: 222-223). İzleyici ile yerli film arasında daha ciddi bir bağ kurulması da 1950 yıllarına rastlamaktadır (Özön, 1995b: 231).

Türk sineması 1950’li yıllarda önemli bir dönemin ön aşamasındaydı. Sinema filmlerini daha ileriye taşımanın, seyirci ve sinema filmlerini bağdaştırmanın önemli aşamalarını kat etmişti. Bu dönemde sonraki önemli yapıtların kilometre taşları oluşturulmuştu.

Tablo 2.1 Yıl Bazında Yerli Film Sayıları (1950-59 yılları arası)

Yıl Film Sayısı Yıl Film Sayısı

1950 20 1955 -

1951 18 1956 3

1952 12 1957 4

1953 10 1958 13

1954 9 1959 36

Kaynak: (“Wikipedia”, 2021)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Y%C4%B1llara_g%C3%B6re_T%C3%BCrk_filmleri (erişim tarihi: 05 Mayıs 2021).

Tabloda da görüldüğü üzere yerli film sayıları on yıllık periyotta zaman zaman azalmış olsa da artış göstermiştir. 1951-52 ve 1958-59 yıllarında yabancı filmlerine kıyasla yerli filmlerde hızlı bir artış söz konusudur. Bu durumun kendi bağlamına özgü birçok sebepleri olabilir. 1960’lı yıllara gelindiğinde 50’li yılların temellerinden bambaşka bir aşamaya geçildiği görülmektedir.

Tablo 2.2 1Yıl Bazında Yerli Film Sayıları (1960-75 yılları arası)

Yıl Film Sayısı Yıl Film Sayısı

1960 23 1968 45

1961 29 1969 43

1962 31 1970 68

1963 30 1971 83

1964 57 1972 53

1965 68 1973 59

1966 64 1974 66

1967 47 1975 58

Kaynak: (“Wikipedia”, 2021)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Y%C4%B1llara_g%C3%B6re_T%C3%BCrk_filmleri (erişim tarihi: 05 Mayıs 2021).

1960’lı yıllara gelindiğinde dönemin siyasi ortamı toplumların her kesimine yayıldığı gibi sinema filmlerine de nüfuz etmiştir. Toplumsal gelişmelere yönelik eleştirilerin sinema filmleri konularında ağırlık verildiği görülmüştür. 1960 yılında film sayısının azlığı, dönemin siyasi sorunları nedeniyle görülebilmektedir. Ancak ilerleyen süreçte 61 Anayasasının özgürlük fikri kapsamında genişlettiği hak ve özgürlüklerin, filmlerin sayıları ve konularında etkileri de gözlemlenmiştir. 1960-61, 1963-63, 1964-65-66 yılları sinema filmlerinin dalgalı artış sağladığı gözde yıllar olmuştur.

1960-1969 yılları arası 1960 darbesi ile birlikte sosyal ve kültürel politikalarda yaşanan değişim, köyden kente göç sürecinin hızlanması, TRT’nin kapsamının genişlemesi ve Televizyon yayınlarının yavaş yavaş başlaması durumları yaşanmıştır. 1970-1979 yılları arasında ise 1971 Muhtırası, ideolojik ayrımın artması, iç savaş ortamı, kesintisiz televizyon yayınlarına geçişin yaygınlaşması yaşanmıştır (Şentürk, 2020: 282). Bu durumdan sinema filmleri de etkilenmiş, dönemin siyasi ve toplumsal ortamına göre şekil kazanmıştır.

1960-1970 yılları arası Türk sineması için bir dönüm noktası ve “altın çağı” olarak görülmektedir. Sinema bu süreçte olgunlaşmış ve dışa açılmış, ilk kez uluslararası film yarışmalarında ödüller almıştır. Gecelerin Ötesi (1960) filminin de aralarında bulunduğu Türk sinemasının önemli başyapıtları kendisini göstermiş ve filmleriyle Metin Erksan bu yıllar arasında kendisinden sık sık söz ettirmiştir (Sönmez, 2010: 50).

1960-1970 arası dönemde Türk sinemasında çeşitli akımlar ortaya çıkmıştır. 1961’lerde

‘Toplumsal Gerçekçilik’ akımı 1964’lerde ‘Ulusal Sinema’ akımı 1970’lerde ‘Devrimci Sinema’ akımı ile milli sinema akımlarına ait eserler ortaya çıkmıştır. Erksan’ın “Gecelerin Ötesi” filmi toplumsal gerçekçilik akımının, Halit Refiğ’in “Gurbet Kuşları” filmi ulusal sinema akımını ve Yücel Çakmaklının “Birleşen Yollar” filmi milli sinema akımının ilk örneklerini temsil etmektedir (Refiğ, 1971: 152).

Belgede akdeniz üniversitesi (sayfa 55-58)