• Sonuç bulunamadı

I. KISIM

2.6. Aralık

Müzikte, iki nota arasındaki mesafeden doğan ses farkına aralık denir.

Aralıklar tınlayış biçimlerine göre uyumlu(konsonans) ve uyumsuz(disonans) olarak ikiye ayrılır. Uyumsuz aralıkların kimilerine göre gerilimli veya rahatsız edici tınlamasının sebebi aralığı oluşturan seslerin sahip olduğu doğuşkanların birbirleriyle uyumsuzluğundan ileri gelmektedir.

Müzikte armoni veya harmoni kavramı, seslerin tek tek ya da üst üste binmelerinin işitme yoluyla analiz edildiği bir süreç olarak tanımlanabilir.

Genellikle aynı anda oluşan seslerin frekansları, tonlar, notalar veya akorlar anlamına gelmektedir. Armoni, Batı Müziği'nin yapıtaşlarından biri haline gelmiştir. Aynı zamanda kulağa hoş gelmeyen, uyumsuz veya kaba gibi duyulabilen ahenksiz ilişkililerden uzak, hoş, ahenkli ve güzel olarak tanımlanmaktadır.

Harmoni kavramına bakıldığında dünya çapında çok geniş bir literatüre sahiptir. Özellikle teorik ve ampirik incelemelerinin bilimsel bir yöntemle yapılması M.S. 9. yüzyıl sonrasında gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Müziğin kuramsal ilkelerinin ve boyutlarının ampiriye uygulanmasında sorunlar ile karşılaşılmıştır. O dönemde manastır eğitimi alan öğrencilerin birlikte ilahi

şarkılar söylemeleri ile ortaya sorunlar çıkmıştır. Bu sorunlar “uyumlu aralıklar / uyumsuz aralıklar” konusunda teorik bir mükemmellikten vazgeçip ampirik sonuçlara yoğunlaşılması gerekliliğini doğurmuştur. 15. yüzyıla gelindiğinde ise konu, tüm bu geleneksel müzik anlayışından farklı bir noktaya evrilmiştir.

Bu dönemden 19. yüzyıla kadar “trio” dediğimiz üçlü aralıklar üzerine kurulu bir armoni sistemi olan “üçlüsel armoni” kullanılmıştır. Bu dönüşümlerle alakalı terimler sabit kalsa da aslında birçoğunun anlamı ve kuramsal zemini değişiklik göstermiştir. Özellikle armoni/harmoni kavramının temeli günümüzde hala Antik Yunan müziğine dayandırılsa da günümüzde farklı anlamları taşımaktadır. Yunan müziğinde armoni; zamansal art ardalığa dayalı tek sesli bir uyumdan bahsederken, günümüzde bunun anlamı; eş zamanlılığa dayalı çok sesli, orkestral uyumluluk halini almıştır. (İlim, 2018)

Armoni müzikte çok sesliliğin temel unsurunu oluşturmaktadır ve köken olarak batıya dayansa da zamanla her müzik kendi armoni kurallarını yaratmıştır. Armoni birden fazla sesin kaynaşması, ahenkli bir biçimde birleşmesi olarak ifade edilebilir ve buradan da anlaşılacağı üzere armoninin oluşabilmesi için akorlara ihtiyaç vardır. Akorları anlamak, öğrenmek için de aralık bilgisi gündeme gelmektedir.

Abalı ve Alkuş ise aralık kavramından şu şekilde bahsetmektedir;

“Müzikte aralık, aralarında belirli bir perde farkı olan iki müzikal sesten oluşur.

Sesler arasındaki perde mesafeleri, seslerin “göreli” tizliklerini-pesliklerini ve birbirlerine uzaklıklarını-yakınlıklarını belirler.”

(https://www.ekitaprojesi.com/wp-content/uploads/TampereSistemde-ve-Arel- Ezgi-Sisteminde-Aral%C4%B1klar-%C3%96rnek.pdf., Erişim tarihi: 11 Ocak 2021).

2.6.1.Uyumsuz Aralıklar

İkili ve yedili aralıklar ile artık ve eksik aralıklara uyumsuz aralık denmektedir. Günümüzde uyumsuz aralıklar; dinleyene bir uyumsuzluk hissi vermeyebilir, duyanı rahatsız etmeyebilir, popüler müziklerde de sıklıkla kullanılır ve kullanıldığı birçok yerde kulağa hoş gelebilir. Fakat Orta Çağ

zamanlarında durum pek böyle değildi. Kilise tarafından yönetilen sanat ve dolayısıyla müzikte kilisenin yasakçı tavrı kendini göstermekteydi. Zarlino’ya kadar eserler kilisenin talimatlarıyla şekillenmekte, veya direkt yasaklanmaktadır. Zarlino müzik teorisine büyük gelişme sağlayacak bir katkıda bulunmuştur. “Zarlino tezlerinde konsonan, triad akor sisteminin tartışılması, bas partisinin önemi, majör ve minör tonaliteyi hazırlayan görüşleri, uyumlu ve uyumsuz aralıkların hareket kuralları, kadans fikrinin niteliklerini ortaya koymuş, senario sayı oranlarını açıklamıştır. Zarlino’nun ortaya koyduğu bu unsurlar 18. yüzyıl tonal armoni kuramlarında gözlenmektedir”(Fışkın, 2018). Literatürde artık dörtlü aralığı; artan dörtlü aralığı, artık dörtlü arağın çevrilmiş hali olan eksik beşli aralığı ya da şeytan aralığı olarak geçmektedir. Aralarında üç tam ses bulunan bu aralığa triton da denmektedir.

Söz konusu uyumsuz aralıklar Orta Çağ’da kilisenin ilgisini çekmiştir.

Kilise uyumlu aralıkların Tanrı’nın ahengini yansıttığını düşünmekte ve eserlerin bu uyumlu aralıklardan oluşmasını istemekteydi. Tritonların en meşhuru fa-sol-la-si artmış aralığıdır. Günümüzde artık dörtlü aralığı olarak bilinen fa-si aralığını, Orta Çağ döneminde kilise “şeytan aralığı” olarak kabul etmiştir. Müzik dünyasında özellikle de Orta Çağ döneminde tam dörtlü ve tam beşli aralıklarının mükemmel şekilde tınlaması, sahip olduğu mükemmel armoni sayesinde o dönem insanının bu aralıklara “Tanrı’nın Sesi” adını takmasını sağlamıştır. Bu mükemmel armoniyi sekteye uğratan ise artık ve eksik aralıklardır. Orta Çağ insanları bu aralığı dinlediklerinde, aralığın verdiği gerginlik hissiyle korkuya kapılmışlardır. Bir din adamının da bu sesin ruhunda gerginlik oluşturması, bu gerginliğin kuşku uyandıran tehlikesini doğrudan duyumsamasından kaynaklanmıştır. O dönemde kilisenin güç bakımından baskın olmasından ötürü kilise; hem bünyesindeki müzisyenler tarafından hem de dışarıda müzik yapan kişiler tarafından kullanılmasını kati şekilde yasaklamıştır. (https://hatimetmiral-2016.medium.com/tri%CC%87ton-

%C5%9Feytan-arali%C4%9Fi-ve-notalarin-

e%C5%9Fi%CC%87tsi%CC%87zli%CC%87%C4%9Fi%CC%87-

%C3%BCzeri%CC%87ne-4e58b338ba44., Erişim tarihi:10 Şubat 2021)

3.YÖNTEM

Araştırmanın yöntem bölümünde araştırma için izlenilen yollardan ve tekniklerden bahsedilmektedir. Araştırma konusuna uygun araştırma sorusu, araştırmanın amacının ve kapsamının belirlenmesi ve araştırma süreci boyunca araştırmacının yaşadığı sınırlılıklardan bahsedilmektedir.

Literatür taraması, veri toplama, toplanan verilerin problemle ilişkisinin kurulması ve bilginin sınıflandırılması aşamalarını kapsayan bir süreçtir.

Literatür taraması yöntemi sayesinde bugüne kadar viyolonsel için yapılmış transkripsiyonlardan örnekler elde edilerek repertuvardaki kullanımları araştırılacaktır. Literatür taraması yoluyla ulaşılan transkripsiyon ve disiplinlerarası performans örnekleri birbirleriyle ilişkilendirilecek, yeniden üretme yöntemiyle problem daha anlaşılır hale getirilmiştir. Bu araştırma, araştırmacının konuyla ilgili yapılan temel araştırmaları ışığında, aynı zamanda kapsamlı bir literatür taraması içermektedir.

Yapılan araştırmanın konusunun, sahne sanatlarında disiplinlerarası bir şekilde viyolonsel kullanımına yönelik ve spesifik bir konu olmasından ötürü araştırmanın incelenecek kısmını oluşturacak bölüm, müzik disiplini içerisinde yer alan araştırmacı tarafından disiplinlerarası bir eserin ortaya koyulması ile mümkün kılınmıştır. Yapılan disiplinlerarası çalışmada çalgılar özelinde viyolonselin kullanımı dikkate alınarak literatürdeki örnek çalışmalar üzerinden çalgının farklı amaçlarla kullanımına ilişkin veriler ortaya konularak incelenmiştir.

Kırbaş ve Çevik’in (2017, sf:78) sadeleştirdiği özel durum araştırması türünden yararlanarak sürece yöneltilecek sorular ışığında disiplinlerarası sahne sanatlarında viyolonselin transkripsiyon yoluyla kullanılmasına ilişkin süreç incelenmiştir. Çalışmanın seyrinde Prof. Dr. Hamdi İslamoğlu’nun önerdiği yönerge (İslamoğlu, 2009, sf.

17) ile faaliyetler şu şekilde yürütülmektedir:

Şekil.1:Prof. Dr. Hamdi İslamoğlu’nun Araştırma İçin Önerdiği Yönerge

Belgede i BİLİMSEL ETİK SAYFASI (sayfa 31-35)