HUKUK FAKÜLTESİ
İKTİSAT
(9. Hafta)
Para: Satın alınan mal ve hizmetlerin bedelinin ödenmesinde veya borçların geri ödenmesinde genel olarak herkes tarafından kabul gören her şeydir. Stok bir büyüklüktür.
Çeke tabi mevduat: Temel özelliği, istendiği anda bankadan çekilebilen, yani istendiği anda nakde dönüştürülebilen türden mevduatlardır.
Servet: Sadece sahip olunan para miktarı değil, sahip olunan tahviller, hisse senetleri, mücevheratlar, arabalar, arsalar gibi aktifleri kapsayan daha geniş bir kavramdır. Para gibi stok bir büyüklüktür.
Gelir: Belli bir zaman dilimindeki kazancı ifade eder. Gelir akım bir büyüklüktür.
PARANIN FONKSİYONLARI
1. Değişim Aracı Olma 2. Hesap Birimi Olma
3. Değer Muhafaza Aracı Olma
1. Değişim Aracı Olma
Değişim aracı olma fonksiyonu, parayı tahvil, hisse senedi ve konut gibi diğer varlıklardan ayırmaya yaramaktadır.
Günümüzde piyasalarda gerçekleştirilen hemen tüm işlemlerde kullanılan nakit veya çek biçimindeki para bir değişim aracıdır. Değişim aracı olarak paranın kullanılması, mal ve hizmetlerin el değiştirmesi sırasında harcanan zamanı ortadan kaldırması nedeniyle ekonomik etkinliği arttırmaktadır. Bunu görebilmek için, paranın söz konusu olmadığı, mal ve hizmetlerin diğer mal ve hizmetlerle değiştirildiği bir takas ekonomisini ele almamız yeterlidir. Mal ve hizmetlerin değiştirilebilmesi amacıyla harcanan bu süre işlem maliyeti olarak adlandırılmaktadır. Mal ve hizmetlerin diğer mal ve hizmetlerle değiştirildiği takasa dayalı bir ekonomide söz konusu işlem maliyeti oldukça yüksektir. Zira, bu tür bir ekonomide, mal değiş tokuşunun gerçekleşebilmesi için “isteklerin karşılıklı eşleşmesi” gerekmektedir.
Para, mal ve hizmetlerin takas edilmesi sırasında harcanan zamanın büyük bir bölümünü
ortadan kaldırarak ekonomik etkinliği arttırmaktadır. Öte yandan, para, insanların en iyi
yaptıkları işte uzmanlaşmalarına olanak sağladığı için de ekonomik etkinliğin sağlanmasına
katkıda bulunmaktadır.
2. Hesap Birimi Olma
Paranın üstlendiği ikinci fonksiyon hesap birimi olması, yani ekonomik değerlerin ölçümü amacıyla kullanılmasıdır. Nasıl ki ağırlığı kilogram bazında, uzaklığı kilometre bazında ölçüyorsak, mal ve hizmetlerin değerini de para bazında ölçeriz. Paranın üstlendiği bu fonksiyonun önemini kavrayabilmek için, paranın böyle bir fonksiyon üstlenmediği bir takas ekonomisini düşünmek yeterlidir.
Eğer ekonomide sadece üç tür mal varsa (ekmek, portakal ve kitap gibi) ve söz konusu bu mal ve hizmetlerin değerini ifade etmede ortak bir değer ölçütü yoksa, yapmamız gereken şey bu mal ve hizmetlerin değerini birbiri cinsinden ifade etmektir. Eğer ekonomide sadece üç tür mal ve hizmet varsa, ekonomide üç tane fiyat bilmemiz yeterlidir.
Bir malın yan yana iki süper marketten hangisinde daha ucuz olduğunu değerlendirebilmek için gereksinim duyduğunuz zamanı göz önüne alırsanız, bir hesap birimi olarak paranın üstlendiği fonksiyonu çok daha iyi kavrayacaksınız. Öte yandan bir hesap biriminin olmadığı bir ortamda, raflarında 2000 çeşit mal bulunan bir süper markette alış veriş yapmanın güçlüğünü düşününüz!
Bu sorunun çözümü için ekonomiye parayı dahil etmek yeterli olacaktır. Böylece her bir mal ve hizmetin fiyatı tek bir değerle, bu para birimi (örneğin lira) cinsinden ifade edilebilir.
Görüldüğü gibi hesap birimi olarak paranın kullanılması, göz önünde tutulacak fiyatların
sayısını azalttığı için alışverişi büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır.
Paranın olmadığı takas ekonomilerinde (Trampa) malların birbirlerine göre fiyatları alınarak değerleri bulunurdu. Örneğin piyasada N tane mal var ise;
N(N-1) 2
Örnek: Ekonomide kullanılan 1000 adet mal ve hizmet varsa, gereksinim duyulan fiyat sayısı,
1000(1000 -1) = 999,000 =499,500
2 2
olarak bulunur.
3. Değer Muhafaza Aracı Olma
Para, satın alma gücünün zaman içerisinde elde tutulmasını sağladığı için aynı zamanda bir değer muhafaza aracı olarak da işlev görür. Bir değer biriktirme aracı, gelirin elde edilmesinden harcanmasına kadar geçen süre içinde satın alma gücünü muhafaza etmek amacıyla kullanılır. Birçoğumuz gelirimizi elde eder etmez hemen harcama eğiliminde olmayıp, alışveriş için vaktimiz oluncaya veya alışveriş ihtiyacı duyunca ya kadar beklemeyi tercih ettiğimizden, paranın bu fonksiyonu yaşamımıza büyük bir kolaylık getirmektedir. Parayı harcamadığınız sürece, elinizde bulunan para miktarı kadarlık bir satın alma gücünü elinizde bulunduruyorsunuz demektir.
Değer muhafaza amacıyla kullanılabilecek tek araç para değildir. Tahviller, hisse senetleri, konut, toprak veya mücevherat da değer biriktirmek amacıyla kullanılabilir. Bu türden birçok varlık değer biriktirme aracı olarak para karşısında daha avantajlıdır. Örneğin, bu varlıklar paraya göre daha yüksek oranda faiz getirisi elde ederler, fiyatları yükselebilir ve değer değişikliklerinin dışında sahiplerine (barınma, süs eşyası olma gibi) diğer bazı hizmetler de sunarlar.
Paranın ne kadar iyi bir değer muhafaza aracı olduğu fiyatların seyrine bağlıdır. Örneğin tüm fiyatların ikiye katlanması, paranın satın alma gücünü ve dolayısıyla değerini yarı yarıya azaltır.
Tersine tüm fiyatların yarı yarıya düşmesi, paranın satın alma gücünün ve dolayısıyla değerinin iki kat arttığını ifade etmektedir. Fiyatlar genel düzeyinin hızla yükseldiği enflasyonist bir ortamda, para hızla değer kaybeder ve halk servetini para biçiminde tutmaktan uzaklaşır. Bu durum, özellikle
hiperenflasyon olarak bilinen aşırı enflasyon dönemlerinde en uç noktasına ulaşır.
PARANIN ÖZELLİKLERİ
Ortak bir değişim aracına (yani paraya) duyulan gereksinimin çok güçlü olması, ilkel toplumlar hariç, hemen her toplumun kendi parasını yaratmasına neden olmuştur. Bir nesnenin değişim aracı olarak kullanılabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir:
• standart olmalı
• taşıması kolay olmalı
• geniş ölçüde kabul görmelidir
• çabuk deforme olmamalıdır
• bölünebilir olmalıdır
• kolay taklit edilememelidir
Bu özelliklere sahip olan değişim araçlarının neler olduğu incelendiğinde, insanlık tarihi
boyunca çok değişik nesnelerin bu amaçla kullanıldığı görülmektedir. Değişim aracı olarak
kullanılan nesneler arasında Amerikalı yerlilerin kullandığı boncuklar, yine Amerikalı ilk
sömürgeciler tarafından kullanılan tütün ve viski, ll.Dünya Savaşı sırasında Alman esir
kamplarında kullanılan sigara ilginç örneklerdir.
Paranın Tarihsel Gelişimi M.Ö 9000: Takas Yöntemi Kullanım Buluyor M.Ö 600: İlk Para Basılıyor
1250: Uluslararası Ticaret Gelişiyor
1290: Banknotlar Kullanılmaya Başlanıyor
1694: İlk merkez bankası – İngiltere Merkez Bankası (BoE) 1871: Elektronik Para Kullanımı Başlıyor
1891: İlk çek
1950: İlk Kredi Kartı Basılıyor 1967: ATM’ler Doğuyor
1973: İlk POS cihazı
1983: Telefon Bankacılığı Başlıyor 1990: Internet Bankacılığı Başlıyor 1997: Temassız Ödeme Gerçekleşiyor
2009: Bitcoin ve Programlanabilir Paranın Doğuşu 2014: Apple Pay
2016: Blockchain
Gresham kanununa göre, değeri birbirinin aynı olmayan iki paranın birlikte tedavülde bulunması halinde kötü paranın iyi parayı piyasadan kovması şeklinde gerçekleşmektedir. Piyasada altın ve gümüş paranın aynı anda bulunması ve resmi değerlerinin aynı olması durumunda, kişiler tüketimleri daha çok gümüş paralar ( kötü para) ile gerçekleştirecekler, altın parayı (iyi para) ise saklamayı tercih edeceklerdir. Bu işlemin devamlı uygulanması durumunda, piyasada sadece kötü para dolaşarak, iyi paraların hepsi dolaşım dışına çıkacaktır. Bunun neticesinde, kötü para iyi parayı piyasadan kovacaktır.
Gresham yasası, tek bir para cinsinin kullanıldığı durumlarda da geçerli olmaktadır. Para basma yetkisini elinde bulunduran otoriteler, aynı miktarda altınla daha fazla para basabilmek için paranın içindeki altının ayarını bozmuşlardır. Basılan paraların alım gücünün aynı olmasına karşın içeriğinde altın miktarı farklı olmaktadır. Bunu bilen halk da altın miktarı fazla olan paraları (iyi para) saklayacaklar, buna karşın altın miktarı düşük olan parayı (kötü para) kullanacaklardır.
Bu sonuç İngiliz maliyeci Sir Thomas Gresham (1519-1579) tarafından bulunduğundan dolayı onun adıyla anılmaktadır.
Gresham kanunu kağıt para sisteminde de geçerliliğini korumaktadır. Harcama yapılacağı zaman öncelikle yırtık ya da buruşuk paralara öncelik verilmesi ve TL’den altı sıfır atıldıktan sonra harcama yapılırken önceliğin eski paralara verilmesi günümüzde Gresham Kanununun işlediğinin en güzel örnekleridir.
• İtibari Para (Kağıt Para) (Fiyat Para) Sistemi: Sanayi devrimi ile başlayan hızlı ekonomik kalkınma ve ticaret hacmindeki büyük artış, para sisteminde önemli değişikliklere sebep olmuştur. Bu dönemde özellikle mal para sisteminin eksikliklerini gidermek ve hızlanan ticaret hacmini karşılayabilmek için kağıt para sistemine geçilmiştir.
Kağıt para sisteminin ilk örneği olarak, bankalarda bulunan altın ve gümüşler için alınan makbuzların değişim aracı olarak kullanılması gösterilebilir.
Günümüzde, kağıt para sisteminde, yetkili otoriteler, yasalarla elde ettikleri yetkileri kullanarak kağıt (itibari) para basımını gerçekleştirirler.
Kağıt para sisteminin en önemli avantajı, aynı zamanda sakıncası kolay para basılabilmesidir. Mal para sisteminde para arzını arttırmak için altın ya da gümüş rezervlerinin arttırılması gerekir ki bu da çok kolay yapılabilecek bir durum değildir. Kağıt para sisteminde ise, istenildiği an para arzını arttırmak için para basmak mümkündür.
Ancak istenildiğinde para basılması ekonomik sistemde karşılıksız para miktarını
arttıracak ve enflasyonist eğilimleri hızlandıracaktır.
•Para Benzeri: Paranın mal ve hizmet alım satımında ödeme aracı görevini üstlenen ve
paraya çevrilebilen finansal aktifler “para benzerleri” olarak tanımlanmaktadır. Kağıt para
sistemindeki taşıma maliyetlerinin azalması için bankacılık araçları kullanılmaya
başlanmıştır. Para benzeri olarak da adlandırılan bu işlemler vadeli ve vadesiz mevduat,
çek, eft, kredi kartı gibi bankacılık hizmetleridir. Modern bankacılık hizmetlerinin
çoğalması ile birlikte kağıt paranın kullanımının azaldığı ve yeni elektronik değişim
araçlarının kullanımının yaygınlaştığı söylenebilir.
Arz Edilen Para Miktarı Tanımları:
Ekonomik sistem içerisinde para basma yetkisi (emisyon) Merkez Bankalarına aittir. Ancak, para arzı Merkez Bankasının yanı sıra ticari bankalar tarafından da yönlendirilmektedir. Merkez Bankasının gerek emisyon yoluyla gerekse de mevduat zorunlu karşılıklarını ve diğer mevduatlarını kredi olarak değerlendirmek sureti ile kaydi para meydana getirip, toplam likidite düzeyini ekonomik gereksinimlere uyumlu hale getirir. Bu anlamda ekonominin likidite düzeyindeki değişiklikleri izleyebilmek amacıyla, Merkez Bankası bilançolarından çıkarılabilecek başlıca büyüklükler aşağıda gösterilmiştir.
Rezerv Para: Emisyon ve bankaların Merkez Bankası nezdindeki mevduatları (zorunlu karşılıklar ve bankalar serbest mevduatları) toplamı rezerv paradır. Baz para olarak da ifade edilmektedir.
Parasal Taban: Merkez Bankasında kaynak oluşturan bir diğer yükümlülük, Rezerv paraya ilave edildiği zaman Parasal Taban kavramı ortaya çıkar. Diğer bir ifade ile, rezerv para ile açık piyasa işlemleri sonucu Merkez Bankasının bankacılık kesimine yükümlülüğünden oluşmaktadır.
Merkez Bankası Parası: Parasal Taban, Merkez Bankası nezdindeki kamu mevduatı ile genişletildiği takdirde, Merkez Bankası Parası kavramı oluşur.
•Rezerv Para, Parasal Taban ve Merkez Bankası Parası, rezerv büyüklükler olarak tanımlanır.
T.C. Merkez Bankası’nın Para Arzı Tanımları