• Sonuç bulunamadı

2 0 1 5 Y I L I F A A L İ Y E T R A P O R U

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "2 0 1 5 Y I L I F A A L İ Y E T R A P O R U"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

(2)
(3)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

İSMMMO’nun düzenlemiş olduğu “XI. Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu”nda, yüz binlerce meslek mensubunu ilgilendiren bağımsız denetim hakkı için, “15 yıl ayrımına son verilmesi, TÜRMOB tarafından verilen mevcut eğitimlerin yeterli görülmesi ve sınav sisteminin kaldırılması” gibi hayati önem taşıyan kararlarla birlikte sonuç bildirgesi açıklandı.

26-30 Kasım 2014 tarihleri arasında İSMMMO tarafından düzenlenen ve iş, finans dünyası, akademisyen, muhasebe camiasından yerli ve yabancı çok sayıda konuğun katıldığı “XI.

Uluslararası Türkiye Muhasebe Denetimi Sempozyumu”nun sonuç bildirgesi açıklandı.

11’incisi düzenlenen ve bu yıl ki ana teması “Muhasebe Denetiminde Yaşanan Gelişmeler- Değişimler ve Beklentiler” olarak belirlenen sempozyuma aralarında IFAC (Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu) ve uluslararası denetim şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile birlikte Türkiye’den TÜRMOB başta olmak üzere, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı temsilcileriyle, iş ve finans dünyasından çok sayıda meslek mensubu katıldı.

Başta denetim konusu olmak üzere, e-Devlet uygulamaları, hizmet geliştirme, kalite yaklaşımı, bağımsız inceleme, katma değerin arttırılması gibi bir çok başlıkta düzenlenen sempozyumda, 6 ana oturum ve 1 panel yapıldı.

Sempozyum ile ilgili değerlendirmede bulunan İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan mesleki anlamda; hayal ettikleri saygın geleceği oluşturmak için sempozyumun büyük önem taşıdığını ifade etti.

Mali müşavirlik mesleğinin, ülkeye olan sorumluluk anlayışla müşteriye fayda ve değer yaratacak uzmanlıklardan geçtiğini söyleyen Arıkan, bağımsız denetim konusunda da aynı sorumluluk anlayışıyla hareket ettiklerini ve geleceği inşa etmede gençlerin önünün açılması gerektiğini belirtti.

MALİ MÜŞAVİRLERİN GELECEĞİ ŞEKİLLENİYOR!

(4)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

başlama sınavına girip, üç yıl staj yapıp, tekrardan sınava girmesi doğru değildir. Gelin TÜRMOB’la işbirliği yapın, sınav yönetmeliğini revize edin! Hepiniz biliyoruz ki, hem bu ülkenin hem de muhasebenin tarihçesi yazılmaktadır. Bu anlamda artık geri dönüşü olmayan yola girdik, bu yüzden geleceğin genç nesillerin elinde olduğunu unutmadan, bağımsız denetimin önündeki engellerin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Bu açıdan 11’incisini gerçekleştirdiğimiz sempozyumumuzda yapılan konuşma ve tartışmalara istinaden açıklanan sonuç bildirgesi çok önemlidir. ”

SEMPOZYUMUN GENEL DEĞERLENDİRMESİ VE SONUÇ:

1- Muhasebe denetiminin; gerek uluslararasında ve gerekse Türkiye’de özel ve kamu kesimlerinde KAMU YARARI’nı sağlama bakımından üst düzeyde bir güvence hizmeti olarak önemi artarak devam etmektedir.

2-6102 sayılı TTK’nın, 6335 sayılı Kanun’la değişen ve mesleğimiz açısından önemli iki alanı olan; muhasebenin ve finansal raporlamanın TMS’ye göre yapılması ve tüm sermaye şirketlerinin bağımsız denetime tabi olması konularında yapılan değişiklikler ve Kasım

2011’de kurulan Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun uygulamaları muhasebe denetimi alanında beklenen ve olması gereken gelişmeleri yavaşlatmıştır.

3- Bağımsız Denetimin Kamu Gözetimine ilişkin Dünya uygulamaları; ABD, Avrupa Birliği düzenlemeleri, İngiltere, Almanya, Hollanda, Japonya, Kanada ve Avustralya örnekleri kapsamında değerlendirilmiş ve tüm uygulamalarda genel olarak Kamu Gözetim Kurullarının;

a. Asli görevleri olan, bağımsız denetim faaliyetinin gözetimi fonksiyonuna yöneldikleri, b. Muhasebe Meslek Kuruluşlarından destek ve yardım alarak, işbirliği içinde faaliyetlerini yürüttükleri,

c. Muhasebe standartları ve denetim standartlarının belirlenmesi konularına genel olarak müdahil olmadıkları,

d. Denetçinin staj, eğitim, sınav, sicil, lisans, yetkilendirme işlemlerini muhasebe meslek kuruluşlarına devrettikleri,

e. Bağımsız denetimi; muhasebe mesleğinden ayrı bir meslek değil, muhasebe mesleğinin teknik bir uzmanlık alanı olarak gördükleri belirtilmiştir.

4- TÜRMOB tarafından planlanan ve gerçekleştirilen 6102 sayılı TTK’nın muhasebe meslek mensuplarınca kamu yararını sağlayacak biçimde uygulamaya konulabilmesi için talep eden tüm meslek mensuplarına ücretsiz verilen;

a. 7 saat 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Eğitimi,

(5)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

b. 14 saat KOBİ TFRS Eğitimi,

c. 78 saat Bağımsız Denetim Eğitiminin, KGK tarafından neden kabul edilmediği anlaşılamamış ve KGK tarafından muhasebe meslek mensuplarının denetçi olabilmeleri için yeniden yaptırılan eğitimler kaynak kaybına neden olmuştur.

5- Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerden 15 yıl ve üstü mesleki tecrübeye sahip olanların KGK eğitimlerine katılarak denetçi olabilmelerine imkan veren uygulamanın, özellikle bu mesleğin geleceği olan genç meslek mensupların önüne adeta set çekilmesi kabul edilemez bir durumdur.

6- Muhasebe denetimi salt Finansal Tabloların Bağımsız Denetimi olarak görülmemeli, Uygunluk denetimi, Faaliyet denetimi olarak da görülmeli; bu hizmetler kalite kontrol ve ilgili diğer standartlar çerçevesinde, Sınırlı Bağımsız Denetim, Güvence Denetimi ve İlgili Hizmetler olarak meslek mensupları tarafından ilgili kesimlere sunulmalıdır.

7- Muhasebede ve muhasebe denetiminde 2001 yılında yaşanan şirket batışlarıyla

“kaybolan güvenin” yeniden kazanılması için 2001 yılı sonrasında başlayan ve 2002 yılında ABD’de kabul edilen Sarbanes- Oxley Yasasıyla hız kazanan düzenlemeler devam etmektedir.

Bu düzenlemelerden bazıları şunlardır; Kamu Gözetimi Kurumu, Şirket veya Ortak Rotasyonu, Denetim Standartları Açıklık Projesi gibi.

Bu düzenlemeler zaman zaman kamu otoritelerini ve muhasebe meslek örgütlerini karşı karşıya da getirmektedir. Özellikle bazı ülkelerde Kamu Gözetim Kurumları aşırı yetkilerle donatılarak adeta ortaya çıkış amaçlarının ötesinde yetkilendirilerek muhasebe mesleğinin kamu yararını sağlama amacını güçleştirmektedirler ve varlık nedenleri sorgulanır hale gelmektedir.

Oysa, Kamu Gözetim Kurumları, meslek örgütleriyle uyumlu bir çalışma sergilemek suretiyle ve özellikle Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlar yani KAYİK’leri hedef alarak kamu yararına hizmet etmelidirler.

8-Türkiye’de Kasım 2014 ayı itibariyle KGK tarafından onaylanan yaklaşık; 10.000 Bağımsız Denetçi, 130 Denetim Kuruluşu ve bunlar tarafından denetlenecek 3.500 Bağımsız Denetime tabi şirket bulunmaktadır. Bağımsız denetimden beklenen kamu yararının sağlanabilmesi için bağımsız denetime tabi olacak şirketlerin sayıları artırılmalıdır. Bunun için aşağıda belirtilen Avrupa Birliği Kriterleri uygulanabilir.

(6)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

Avrupa Birliği Kriterleri

Türkiye 2014 Avrupa Birliği (EU) Türkiye İçin Öneri Mevcut Durum

Aktif Toplamı 75 milyon ve üstü TL 4 milyon ve üstü € 12 milyon ve üstü TL Yıllık Net Satış Hasılatı 150 milyon ve üstü TL 8 milyon € üzeri 24 milyon ve üstü TL

Çalışan Sayısı 250 ve üstü 50 ve üstü 50 ve üstü

9- Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılması beklenen ve KGK bağımsız

denetimine tabi olmayan “Anonim Şirketler ile Tarım Satış Kooperatifleri ve Üst kuruluşlarının Denetlenmesine Dair Yönetmelik” biran önce çıkarılarak uygulamaya konulmak suretiyle kamu yararı sağlanmalıdır.

10-Günümüz bilgi toplumunda hız kazanan değişimler sonucunda muhasebe mesleğinde uzmanlaşma ve kurumsallaşma çalışmaları neredeyse kaçınılamaz hale gelmiştir. Artık günümüzde büyük şirketlerin bağımsız denetim çalışmaları sadece bağımsız denetçinin tek başına yapabileceği bir çalışma olmaktan çıkmış, bağımsız denetçinin bir Bilgi Teknolojileri uzmanı ve birde İç Kontrol Süreçlerini denetleyecek uzmanla birlikte çalışma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmaların da ancak uzmanlaşarak, kurumsal yapılar içinde gerçekleşebilecektir.

11-Günümüzde artık, bilgisayar desteği olmadan ve güncel teknolojiye uyumlu olmayan yazılımlarla bağımsız denetim yapmak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle web tabanlı bağımsız denetim yazılımlarıyla her yerde ve her zamanda bağımsız denetim çalışmaları yapılabilmelidir.

12-“2023 yılında nasıl bir muhasebe meslek mensubu ve bağımsız denetçi profili olmalıdır?” Sorusundan hareketle meslek mensubu ve bağımsız denetçi eğitimleri bugünden planlanmalı ve hayata geçirilmelidir.

13-Avrupa Birliği ülkesi olan Fransa’da başarıyla uygulandığı gözlenen ve en az iki ayrı bağımsız denetim şirketinin bir araya gelerek yaptıkları “Ortak Denetim” uygulaması Türkiye için de yapılmalıdır. Özellikle büyük bir denetim şirketiyle, küçük veya orta büyüklükteki bir denetim şirketinin “Ortak Denetim” yapması halinde küçük ve orta büyüklükteki denetim şirketlerinin bu alanda gelişmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

14-Muhasebe mesleğinde sürdürülebilir iletişim gerekli ve kaçınılmazdır. Bunun sağlanması için meslek mensubunun güvenilir, itibarlı ve kurumsal bir yapıda faaliyet göstermesi

gereklidir. Aksi takdirde ekonomilerde ve toplumlarda sorunlar ortaya çıkacak ve muhasebe mesleği de itibar kaybedecektir.

(7)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

15-Türkiye’de Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) toplam işletmeler içersindeki oranının %99,2 olduğu kabul edildiğinde bunlara hizmet sunacak meslek mensuplarının da Küçük ve Orta Büyüklükteki Muhasebeciler olduğu ve bunların da toplam meslek mensubu içinde önemli bir oranda olduğu söylenebilir. Dolayısıyla Küçük ve Orta Büyüklükteki Muhasebeciler, hem muhasebe mesleği için hem de KOBİ’ler için büyük önem taşırlar. Bunların muhasebe mesleğini icra etmelerinde önemli ölçüde desteklenmeleri ve sürekli eğitimlerinin yapılması gereklidir. TÜRMOB’un üyesi olduğu Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) içinde faaliyet gösteren Küçük ve Orta Büyüklükteki Muhasebeciler Komitesi (SMPC) bu konuda TÜRMOB’un da desteğiyle çalışmalar yapmakta ve bu çalışmalar meslek mensuplarıyla paylaşılmaktadır.

Küçük ve Orta Büyüklükteki Muhasebecilerin (SMP) bu çalışmalara ve IFAC web sayfasında yer alan çok çeşitli ve faydalı olabilecek bilgilerin Türkçe ve İngilizce olarak paylaşıldığı Gateway bölümünü izlemeleri yararlarına olacaktır.

16- Muhasebeciler artık günümüzde “Güvenilir Danışmanlar”/“Trusted Advisor” olarak tanımlanmaktadır. Bunun için de muhasebeciler sahip oldukları derin muhasebe, finans ve hukuk bilgilerini bilgi teknolojileri, ileri finans, yeni yönetim teknikleri gibi konularda da geliştirmelidirler.

17-Muhasebe denetimi, şirketlere değer katacak ve onların sürdürülebilir kalkınmasına destek olacak bir biçimde yürütülmelidir.

18-Dünya ve Türkiye ekonomisi büyümeye devam etmektedir. 2040’lı yıllarda Türkiye’nin Dünyanın 12’nci büyük ekonomisi olması yönünde öngörüler mevcuttur. Bu hedefin

gerçekleşmesi, ekonominin temel yapı taşlarından olan muhasebecilerin başından beri sözünü ettiğimiz Kamu Yararı’nı gözeterek çalışmalarıyla mümkün olabilir. Muhasebeciler, çözümün bir parçası olma bilinciyle bugün içinde bulundukları çeşitli sorunları çözerek gelecekte Türkiye’nin belirtilen hedefine ulaşmasını sağlamada en önemli aktörleri ve Güvenilir Danışmanları olacaktır.

(8)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

“Kayıt Dışı İstihdam Ve Sosyal Güvenlik Sistemi” adlı rapora göre, kayıtdışı ekonominin Sosyal Güvenlik Sistemine zararı 30 Milyar TL’nin üzerinde.

Türkiye’nin kayıtdışı çalışma haritasına baktığımızda en yüksek % 82 ile tarım, ormancılık, avcılık sektörleri başı çekerken, % 27’lik oranı ile sağlık sektörü de dikkat çekmekte.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Dr. Yahya Arıkan, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan kayıtdışı ekonomi ile mücadele araçlarının doğru tanımlanması gerektiğini ifade ederek, “Artık kayıt dışı ile mücadelede teknolojinin daha etkin bir şekilde kullanılması lazım. Tüm sektörler için ayrı çalışan denetim-teftiş birimleri oluşturulmalıdır. Bu kaybın bedelini hepimiz ödüyoruz” diye konuştu.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası›nın (İSMMMO) «Kayıt Dışı İstihdam ve Sosyal Güvenlik Sistemi» raporuna göre, 30 milyar TL’nin üzerine çıkan kayıt dışı ekonominin Sosyal Güvenlik Sistemine vereceği zararlar endişe verici.

İSMMMO’nun, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verileri üzerinden hazırlanan “Kayıt Dışı İstihdam ve Sosyal Güvenlik Sistemi” raporuna göre; her bir kayıtdışı çalışan asgari ücret düzeyinde bir gelire sahip olsa bile; 354 TL SGK (işçi ve işveren payı ) prim kaybına, 36,05 TL İşsizlik Fonu prim kaybına, 63,08 TL Gelir Vergisi kaybına uğruyor.

Kayıtdışının sadece ücretliler boyutu ile kamuya maliyeti yıllık olarak SGK 4A (eski SSK) primi olarak 22 milyar 122 milyon TL. SGK 4B (eski Bağ-kur) primi olarak kaybı, sadece kendi hesabına çalışanlar dikkate alınsa bile en az 8 milyar 987 milyon TL’dir. Toplamda kayıt dışının sadece sosyal güvenlik sistemine maliyeti 30 milyar TL’yi aşmaktadır.

Buna göre SGK’nın yıllık prim kaybı toplamda 30 milyar TL üzerindedir. Sosyal Güvenlik açık finansmanı için bütçeden aktarılması planlanan tutar 2014 yılı için 21 milyar TL seviyesindeydi.

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİ KAYIT DIŞI SARSIYOR

(9)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

Prim Kaybı Hesabı:

Kurum (SGK 4a)’lı Kişi Sayısı

Devlet Katkısı Hariç

Prim Geliri (Yıllık/12) Kişi Başına Prim Geliri

SGK4a 13.240.000 7.904.232.000 TL 597 TL

SGK 4b 2.812.186 768.395.709 TL 273 TL

Kurum Kayıtışı

Tahsil edilemeyen aylık

prim geliri Tahsil edilemeyen yıllık prim geliri

SGK4a 3.088.000 1.843.524.805 TL 22.122.297.658 TL

SGK 4b 2.741.000 748.944.998 TL 8.987.339.977 TL

Kaynak: SGK Mali İstatistikleri ve TÜİK İşgücü İstatistikleri Aralık dönemi BAŞKA SEKTÖRLERDE KAYIPLAR

Kayıt dışı çalışanlarının en az olduğu sektörler; % 3 ile eğitim, finans ve kamu yönetimi sektörleridir. Buna karşın en yüksek kayıt dışılık oranı ise % 82 ile tarım, ormancılık ve avcılık sektöründedir. Enerji, İnşaat ve Turizm gibi kritik sektörlerde yaklaşık olarak her üç kişiden biri kayıt dışı çalışmaktadır. Sağlık sektöründe % 27’lik kayıtdışı çalışan oranı dikkat çekmektedir.

Türkiye’de ücretli, maaşlı veya yevmiyeli çalışanların % 18’i kayıtdışı olarak çalışıyor.

İşverenler için ise bu oran % 14 olurken, kendi hesabına çalışanlarda bu oran % 60 seviyelerinde seyrediyor. Aile işlerinde ücretsiz çalışan işçilerin oranı ise % 90.

Ekonomideki kayıtlı çalışanların % 74’ü tam zamanlı çalışırken, 50 saat ve üzerinde çalışan kayıtdışı ve iş başında olanların oranı %34.

İşletmenin büyüklüğü, çalışılan işin niteliği, çalışma süreleri, cinsiyet gibi faktörler, sektörlerde kayıt dışı açısından belirleyici bir konumda yer alıyor. Bu değişkenler kayıtdışı ile mücadelede hangi araçlarla ve hangi alanlarda mücadele etmek gerektiği konusunda da önemli ipuçları sunuyor. Bu çerçevede işletme büyüklüğü kritik konulardan biri konumundadır.

YAHYA ARIKAN: ARAÇLAR DOĞRU TANIMLANMALI

İSMMMO Genel Başkanı Dr. Yahya Arıkan Türkiye’nin ve kamu maliyesinin en önemli sorunlarından birinin kayıt dışı ekonomi olduğuna dikkat çekti. Kayıt dışının ekonominin sosyal güvenlik sistemini olumsuz bir biçimde etki ettiğine işaret eden Arıkan, kayıt dışı ile mücadelenin

(10)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

kısmı kayıt dışı olan ciddi bir kesim var. Artık kayıt dışı ile mücadelede teknolojinin daha etkin bir şekilde kullanılması lazım. Tüm sektörler için ayrı çalışan denetim-teftiş birimleri oluşturulmalıdır. Bu kaybın bedelini hepimiz ödüyoruz” şeklinde konuştu. 

KÜÇÜK İŞLETMELER ODAKLI

TÜİK İşgücü İstatistikleri Aralık 2014 dönemi

Tabloda görüldüğü gibi işletme büyüklüğü ile kayıtdışı çalışma arasında doğrusal bir ilişki vardır. 10 kişi ve daha az işletme büyüklüğüne sahip firmalarda kayıt dışı daha yaygındır.

Söz konusu işletmelerde kayıtdışılık oranı % 54,2’ye ulaşmaktadır. 11-19 kişi çalıştıran işletmelerde çalışanların % 82,8’i bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlıdır. 50 ve üzerinde işçi çalıştıran işyerlerinde ise kayıtlı olmayanların oranı son derece düşüktür. Kayıt dışı istihdam bu işletmelerde %3 seviyesinde kalmaktadır. Bu durum kayıt dışı ile mücadelede özellikle küçük işletmelere odaklanan bir politikanın üretilmesini zorunlu kılmaktadır.

TÜİK İşgücü İstatistikleri Aralık 2014 dönemi

Kayıtdışılığın kısa süreli işlerde daha yaygın olduğu görülmektedir. Geçici işler açısından kayıtlı olmayan istihdamın oranı olağanüstü boyutlardadır. Haftada 1-16 saat arasında çalışanlar için oran % 83’e ulaşmaktadır. Yine haftada 17-35 saat çalışanların arasında kayıtlı olmayan çalışanların oranı % 61,5 ile kayıtlı olanlardan fazladır. Kayıt dışı çalışmanın en az olduğu kesim haftalık çalışma süresi 40 saat olanlardır. Bu kesimde kayıtlı olmayan çalışanların oranı % 10 ile en düşük seviyesindedir. 60 saat ve üzerinde çalışanlar için de kayıt dışılık önemli bir sorun olarak görülmektedir. Haftalık 60 saat ve üzeri çalışan her üç kişiden biri kayıtlı değildir.

(11)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın hazırladığı ‘Vergi ve Sosyal Güvenlikte Beyaz Sayfa’ başlıklı raporu; vergi gelirlerinin eşit, adil arttırıl- ması, ekonomik dengelerin pozitif uyumluluğu, kayıt dışı ile mücadele, işçi hakla- rının gözetilmesi ile ilgili ekonomik kalkınmaya yarar ve fayda sağlayacak bir çok konu hakkında olumlu görüşler bildirmekte.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Dr. Yahya Arıkan sekiz başlık halinde sunulan raporla ilgili olarak, ‘’Sorunların çözümünde ilk terci- himiz her zaman diyalog olmuştur. Ekonomik alanda yeşerecek her türlü çalışma ve hizmet ile ilgili olarak işbirliği için de kapılarımız sonuna kadar açıktır. Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan beyaz bir sayfa için atılacak bir adıma karşı bu meslek camiası on adım atar!’’ diye konuştu.

Yaklaşık 35 binin üzerinde üyesi ile Türkiye’nin en büyük akademik meslek örgütü İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 64. hükümetin açıkladığı eylem planına ilişkin olarak, kamu alacaklarının tahsil edilmesinden, vergi ve sosyal güvenlik alanında yapılması gerekenlere kadar bir çok konu hakkındaki görüşlerini sekiz ana başlık halinde kamuoyuna sundu.

Türkiye’de hizmet ve faaliyet yürüten her alanda kişi ve kurumu ilgilendiren ‘Vergi ve Sosyal Güvenlikte Beyaz Sayfa’ başlıklı rapor, ekonominin büyümesine katkı sağlayacak çözüm önerile- rini ve vergi sisteminde yapıcı bir işleyişin oluşmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

İSMMMO Başkanı Dr. Yahya Arıkan, yapmış oldukları daha önceki talep ve önerilerin yeniden gündeme alınması ile yeni ekonomik programa katkı vereceklerini ifade etti.

3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Mü- şavirlik Kanunu’nun 13 Haziran 1989’da kabul edildiğini anımsatan İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, gerekli önlemlerin alınması halinde mesleğin olduğu kadar Türkiye’nin de “şeffaf, denet- lenebilir ve kayıtlı” bir ekonomi içinde ilerleyebileceğini söyledi.

“VERGİ VE SOSYAL GÜVENLİKTE BEYAZ SAYFA!”

(12)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

çözümünde ilk tercihimiz her zaman diyalog olmuştur. Ekonomik alanda yeşerecek her türlü çalışma ve hizmet ile ilgili olarak işbirliği için de kapılarımız sonuna kadar açıktır. Türkiye eko- nomisinin ihtiyacı olan beyaz bir sayfa için atılacak bir adıma karşı bu meslek camiası on adım atar!’’ diye konuştu.

Meslektaşlarının mali idare ile mükellef arasında köprü görevinde bulunduğunu anımsatan İSMMMO Başkanı Dr. Yahya Arıkan, muhasebe camiasının vergi ve sosyal güvenlik konularında en önemli sorunları ve genel olarak yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

• Dolaylı vergilerin payının azaltılması için ÖTV’nin yeniden gözden geçirilmesi,

• Tüketim üzerinden alınan vergilerin gözden geçirilmesi,

• Kayıt dışı ile mücadele kapsamında, verginin tabana yayılması için daha sade bir vergi sisteminin oluşturulması, mükelleflerin gönüllü uyumunun artırılması,

• Vergi cezalarının caydırıcı olmasını sağlayacak şekilde cezaların yeniden yapılandırıl- ması,

• Geçmiş yıllardan birikmiş olan vergi borçları, sosyal güvenlik prim borçları ve idari para cezaları ile vatandaşların devlete olan tüm borçları yeniden yapılandırılarak, borçların gerçekten ödenebileceği bir yasal düzenlemenin yapılması,

• Vergide matrah artırımı affı getirerek geçmiş yılların düzeltilmesinin sağlanması,

• İndirim, muafiyet ve istisnaların gözden geçirilerek gerekli olanlar dışındakilerin kaldı- rılması,

• Vergi anlaşmazlıklarının ve uyuşmazlıklarının çabuk, ekonomik, aynı zamanda hukuka uygun olarak çözüme kavuşturulmasının sağlanmasına yönelik gerekli düzenlemelerin yapılması,

• Vergi Usul Kanunu’nda zamanaşımının son yılı içinde takdir komisyonuna sevk düzen- lemesinin kaldırılması,

• Zamanında beyan edilmeyen ya da ödenmeyen vergi için gecikme zammı, gecikme faizi alınırken, mükelleften fazla alınan vergilerin iadesinde gecikme faizinden daha düşük olan tecil faizi uygulamasına son verilmesi, fazla ödenen vergi için şartsız olarak ödeme tarihinden itibaren gecikme zammının uygulanması,

• 6183 sayılı Kanun kapsamında uygulanan tecil müessesesinin yeniden gözden geçiril- mesi, zor durumda olan mükelleflerin tüm borçlarına tecil hakkı getirilmesiyle, vergi affına olan ihtiyacın ortadan kaldırılması,

(13)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

• Vergi incelemelerinde adaletin sağlanması, aynı sektörde yer alan tüm mükelleflerin eş zamanlı olarak incelemeye alınması,

• Mükellefin bulunmadığından bahisle sahte belge düzenleme fillini işlediği kabul edilerek tüm alıcıların sahte belge kullanma fiilini işlediğine dair tek tip incelemelerin önüne geçil- mesi; iyi niyetli, gerçekten mal alan mükellefleri sahteci olarak yaftalamasının önlenmesi,

• 1981 yılından beri uygulanmakta olan “vergi levhası asma” yükümlülüğü 6111 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme ile “Levha Bulundurma’’ yükümlülüğü haline getirilmiştir.

Ticari hayatta hiçbir fonksiyonu olmayan bu uygulamadan tamamen vazgeçilmesi,

• İşverenler tarafından personele ayni veya nakdi sağlanan yol yardımı, yemek yardımı, konut yardımı, giyim yardımı, eğitim bursu, aile yardımı, çocuk yardımı, gıda paketi (Ramazan Yardımı/Kumanyası) gibi sosyal yardımlardan da gelir vergisi ve/veya SGK priminin alınmaması,

• Vergisini düzenli ödeyen ve vergi borcu olmayan işverenlere beş puanlık SGK prim teşvi- kine benzer şekilde, vergi indiriminin getirilmesi

önerilmektedir.

EKONOMİ VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN ÖNEMLİ MADDELER

Hükümetin gerçekleştireceği planlamalarda vergi ve sosyal güvenlik uygulamalarında beyaz bir sayfanın açılması için hazırlanan 8 önemli madde başlığı şunlar:

GELİR VERGİSİ KURUMLAR VERGİSİ KATMA DEĞER VERGİSİ

MÜLKİYE ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER 3568 SAYILI MESLEK YASASI

SOSYAL GÜVENLİK UYGULAMALARI İŞ KANUNU UYGULAMALARI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU UYGULAMALARI

(14)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

2- Ticari kazançta; gider ve KKEG olan harcamaların gözden geçirilmesi ve günümüzde ticari kazancın gereği olan ancak GVK kapsamında gider olarak kabul edilmeyen harcamaların yeniden gözden geçirilmesi,

3- Serbest meslek kazancında; gelir vergisi açısından geçerli olan tahsil esası ile KDV açı- sından vergi alınmasını düzenleyen hizmet ifası arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılması,

4- Gayrimenkul sermaye iradında; stopaj yoluyla yapılan vergilendirmenin nihai vergi olarak kabul edilmesi, bu kazançlar için beyanname verilmemesi,

5- Gayrimenkul sermaye iradında; gerçek gider yönteminin seçilmesi halinde bazı harca- maların gider fazlalığı olarak dikkate alınamayacağına dair hükmün ortadan kaldırılması,

6- GMSİ’nda konut kira gelirleri için uygulanan istisnanın koşulsuz, engelsiz, her kazanç sahibine uygulanmasının sağlanması,

7- Ücretlerde; stopajın esas kabul edilmesi ve kaç işverenden ücret geliri elde edilirse edilsin ya da tutar ne olursa beyan edilmemesi,

8- Menkul sermaye iradında uygulanan ve 31.12.2015 tarihi itibariyle süresi dolacak olan Geçici 67. Maddenin yürürlük süresinin uzatılması ve kanun maddesinin daha anlaşılır bir şekilde yeniden gözden geçirilerek, banka, aracı kurum vb. gibi birimlerden elde edilen tüm menkul kıymet gelirlerinde stopajın nihai vergi olarak uygulanmasının ve bu kazançların tamamının beyan dışı bırakılmasının sağlanması,

9- Beyanname ile beyan edilmesi gereken tüm kazançlar için gerçek gelir ve gider yön- teminin belirlenmesi, gider kalemlerinin daha sade şekilde ve yapılanların belirlenmesi, şarta bağlı giderlerin kaldırılması ve yapılmış olan tüm giderlerin gerçek gelir üzerinden sağlanması,

10- Ücretler için uygulanan asgari geçim indiriminin ücretliye ödendiğinin ispatına ilişkin yeni bir düzenleme yapılması,

11- Yatırım indirimi uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, 12- Son dönem geçici vergi beyannamesinin kaldırılması,

13- Ücretler üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin GVK’nın 103. maddesinde yer alan Yüzde 15, 20, 27 ve 35 olmak üzere 4 olan dilim sayısının artırılması ve dilimler arasındaki oranın yükseltilmesinin sağlanması,

önerilmektedir.

(15)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

KURUMLAR VERGİSİ:

1- İstisnaların gözden geçirilmesi, mükellef açısından fayda sağlamayan ya da idare açısından sıkıntı doğuran istisnaların düzeltilmesi, istisnalarda yer alan şartların yalın ve net olması, istisnanın bir vergiden kaçınma yolu olarak kullanılmasını engelleyici düzenlemelerin yapılması,

2- Kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacak harcamaların, günümüz koşulları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesi,

3- Örtülü sermaye üzerinden hesaplanan finansman giderleri ve transfer fiyatlandırması yoluyla dağıtıldığı kabul edilen tutarların kar payı sayılması ve karşı kurum düzeltmesi uygulamasına son verilmesi,

önerilmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ:

1- İnşaatlarda uygulanan KDV oranları metre kare sınırlaması ve inşaat sınıfı olmaksızın 150 metre karenin altındaki konutlarda yüzde 1; 150 metre karenin üstündekilerin de ve işlerinde yüzde 18 olarak uygulanması,

2- Gelir Vergisi Kanunu kazancın vergilendirilmesini “fiilen elde etme” koşuluna bağlanmıştır.

Buna karşılık Katma Değer Vergisi Kanunu’nda hizmet sunumlarında verginin doğumu, hizmetin ifa edilmiş olmasına bağlanmıştır. İki kanunun vergiyi doğuran olayı, aynı hizmette aynı kişi için farklı esaslara bağlaması çarpıklığın giderilmesi, bunun için; KDVK’ nın 10’uncu maddesindeki “Vergiyi Doğuran Olay” ile düzenlenen (a) bendine “serbest meslek faaliyetinde bedelin tahsil edilmesi” ibare- sinin parantez içi hüküm olarak ilave edilmesi ile çözülebilmektedir.

3- İş Sağlığı ve Güvenliği hizmetleri ile bu kapsamdaki iş güvenliğine yönelik malzeme ve ekip- manlardan KDV alınmaması,

önerilmektedir.

MÜLKİYET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER:

1- Damga vergisinin yeniden gözden geçirilmesi, sırf damga vergisi ödememek amacıyla sözleş- me yapılmaması ya da imzalanmaması sebebiyle doğmuş ve doğacak hukuki ve ekonomik ihtilafların önlenmesi,

2- Tapu harcı miktarı gözden geçirilerek gerçek beyanın önündeki engelin kaldırılması, gayri-

(16)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

3568 SAYILI MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEK YASASI:

1- Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan ücret istisnasından 3568 Sayılı Kanun’a göre staj yapan mali müşavir stajyerlerin yararlanması, konunun çözümlenmesi için 3308 Sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu’nun uygulamasında olduğu gibi söz konusu stajyerlere ödenen ücret- lere istisnanın getirilmesi,

2- Serbest meslek erbabının elde ettiği gayri safi hâsılattan, faaliyetin ilk 5 yılında yıllık yüzde 5, sonraki yıllarda yüzde 10 nispetinde “Mesleki Yıpranma” payının yıllık beyannamele- rinden indirim yapma hakkının tanınması,

3- Son yıllarda teknoloji hızla ilerlemekte olup, makine ve programların amortismanları itfa olunmada demode durumu düştüğü için serbest meslek erbabının satın almış oldukları büro makineleri, bilgisayarları ve yazılım giderlerinin 2 yıl içinde amorti edilerek giderleşmesi siste- minin getirilmesi, serbest meslek erbabının mesleği ifalarında satın almış oldukları bilgisayar ve büro makineleri ile programlar için yaptıkları harcamaların limitlere bağlı kalınmaksızın iki yılda giderleştirme olanağının sağlanması,

4- 3568 sayılı Kanun’da muhasebe meslek mensuplarının mesleki faaliyeti için mücbir neden uygulamasının getirilmesi, meslek mensuplarının vefatı halinde müşterilerinin vergi beyannameleri ve bildirimleri sürelerinde verilememektedir. Müşterilerin 15 günlük bir sürede yeni bir meslek mensubu ile sözleşme yapmaları halinde cezai yaptırımının uygulanmaması,

önerilmektedir.

SOSYAL GÜVENLİK UYGULAMALARI:

1- İş ve Sosyal Güvenlik mevzuatımızda usul hukukunun olmayışından dolayı uygula- mada büyük sorunlar yaşanmaktadır. Sosyal güvenlik mevzuatına ilişkin uygulama, tahsil, denetim, süre ve pişmanlık dikkate alınarak Sosyal Güvenlik Usul Hukuku düzenlemesinin yapılması,

2- SGK geçici iş göremezlik ödeneğinin alınabilmesi için çalışılmadığına dair bilgi girişinin yapılması uygulamasının kaldırılması, sadece raporlu olduğu halde çalıştığı yönünde ihbarda bulunulan işçiler için işverenlerden yazılı olarak işçinin raporlu olunan dönemde çalışıp çalışma- dığının sorulması,

3- SGK eksik gün bildirimi uygulamasının 10 işçinin altında çalışanı olan işyerleri için de kaldırılması,

4- Sigortalıların niteliklerine göre farklı kanun türü ve belge türü olan Aylık Prim Ve Hizmet Belgesi düzenlenmekte ve sonuç olarak işverenler aynı ay içinde çok sayıda Aylık Prim

(17)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

ve Hizmet Belgesi düzenlemektedir. Öyle ki; aynı ay içinde farklı statü ve kanun türlerine göre çalışanlar olduğu takdirde üç-dört farklı Aylık Prim ve Hizmet Belgesi verilmesi, Aylık Prim ve Hizmet Belgesi içeriğinde sigortalılar satırına kanun türü ve belge türü de eklenerek her işveren ait olduğu ay için tek Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin verilmesi,

5- Aylık Prim ve Hizmet Belgesi ve Muhtasar Beyannameden alınan damga vergisi alınması uygulamasından vazgeçilmesi,

6- SGK e-bildirge sisteminde toplu işe giriş ve toplu işten çıkış işlemini XML dosya transferi ile yapmalarının sağlanması,

7- İşverenler e-bildirge menüsünde ay içinde işe girişi ve işten çıkışı yapılan işçilerin isim listesine ulaşabilmesi ve kendi kayıtlarıyla karşılaştırabilmesi, E-bildirge sisteminde işe giriş - işten çıkış işlemlerinde işverenlerin toplu rapor alabilmelerinin sağlanması,

8- SGK uygulamasında işveren primlerinin kısmi ödemeye imkân sağlayacak şekilde revize edilmesi,

9- SGK’nın İşe Giriş ve İşten Ayrılış bildirimlerine her defasında adres bilgilerinin girişinin yapılması yerine adres bilgilerinin MERNİS sisteminden otomatik çekilmesi,

10- İşten ayrılış bildirgelerinde daha önceden SGK kayıtlarında bildirilmiş olan önceki ay SPEK bilgileri istenilmemesi, ayrıca cari aylar için bordro henüz yapılmadığından SPEK bilgisinin istenilmemesi,

11- SGK prim teşviklerinin daha basit, uygulanabilir ve sade olarak düzenlenmesi, SGK sigor- ta prim teşvikleri ve vergi teşviklerinin arttırılması, işverenlerin teşvikten yararlanma şartlarının kolaylaştırılması ve bürokratik işlemlerin azaltılması,

12- İşe giriş bildirgesi verilmeyen kişilerin işten ayrılışının ve aylık prim ve hizmet belgele- rinin sistem üzerinden verilmeye çalışılması durumunda sistemin engelleme yaparak, işe girişi olmayan kişinin sehven işten çıkışının ve hizmetlerinin farklı işyerinden bildirilmesinin önüne geçilmesi,

13- İşverenlere Türkiye genelinde tek SGK sicil numarası verilmesi ve tek şifre ile işlem yapa- bilmelerine olanak sağlayacak düzenlemelerin yapılması,

14- SGK işçi sigorta priminin yüzde 14’ten yüzde 11’e düşürülmesi,

15- İşveren kısa vadeli sigorta kolları prim oranının yüzde 2›den yüzde 1›e ve yine işsizlik

(18)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

17- Türkiye İş Kurumu’na verilen Aylık İşgücü Çizelgesinin kaldırılması ve bilgilerin SGK sisteminden otomatik olarak alınması,

önerilmektedir.

İŞ KANUNU UYGULAMALARI:

1- Postalar halinde çalışan işçilerin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne bildirilmesi uygu- lamasının sona erdirilmesi,

2- Deneme süresinde gerek işveren gerekse de işçi tarafından yapılan fesihlerde, işçi işsiz- lik sigortasından faydalanmasının sağlanması,

3- İş Kanunu’na göre işçilerin yıllık izinleri en fazla üçe bölünmekte, bir bölümü de 10 günden az olmamaktadır. İş Kanunu’nda 10 günden az izin kullanımının işçi tarafından yazılı talep edilmesi halinde, 10 gün kuralının kaldırılması yönünde düzenlenmesi, yıllık ücretli izin süreleri, işçi ve işverenin anlaşması ile bir bölümü altı günden aşağı olmamak üzere en çok dörde bölünebileceği yönünde yasal düzenlemenin yapılması,

4- İş Kanunu’nun 48. Ve 49. Maddelerinde maktu ücret açıklanmış olup; işçi tarafından izinsiz ve mazeretsiz devamsızlık gibi hallerde o güne ait ücretinin ve dolayısıyla hafta tatili ücretinin ödenmeyeceğinin hüküm altına alınması,

5- 4857 sayılı İş Kanunu ve 4904 Sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu uyarınca uygulanan idari para cezalarında İdari Yoldan İtiraz Sisteminin Getirilmesi, 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca uygulanan idari para cezaları için önce idareye (Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü) itiraz ve akabinde itirazın reddi halinde dava yoluna gidilmesi,

6- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. Maddesine göre, her yıl Ocak ayında fazla çalışma ona- yının alınması istenmektedir. Bu durum işçi-işveren arasında huzursuzluklara sebebiyet ver- mektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddedeki fazla çalışma onayı için iş sözleşmesindeki işçinin onayının yeterli kabul edilmesi ve yönetmelikte her yıl ifadesinin kaldırılması,

7- Genel Tatil Ücretlerinin Ödenmemesine Yönelik İşçi Başına İdari Para Cezası Uygu- lanması Yönünde Düzenlemenin yapılması, genel tatil ücretlerinin ödenmemesine yönelik işçi başına ve her ay yerine, sadece işçi başına idari para cezası uygulanması yönünde yasal dü- zenlemenin yapılması,

8- Çalışanın talebi halinde süt izinlerinin günlük kullanılması yerine birleştirilerek haftalık olarak kullanılması,

önerilmektedir.

(19)

2 0 1 5 Y I L I

F A A L İ Y E T R A P O R U

TOPLUMSAL RAPORLAR

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU UYGULAMALARI:

1- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre 01.01.2016 tarihinden itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının çalışma süreleri sektörel ihtiyaçlar ve riskler düşünülmeden artacaktır.

İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma sürelerinin 01.01.2016’dan itibaren artırılması uygulamasından vazgeçilmesi, mevcut sürelerin devam ettirilmesi, işyerlerinde sürelerin makul seviyelerde tutulması, madencilik ve İnşaat işyerlerinde, sektörel iş güvenliği uzmanı çalıştırılması gibi farklı modellerde iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri verilmesine geçilmesi,

2- İş güvenliği uzmanlığı hizmetinde saat bazında ve farklı uzman ve hekimlerden farklı kişilerden hizmet alınması,

3- İşyerlerinde ve ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde Diğer Sağlık Personeli zorunluluğu- nun kaldırılması, Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi Kurulması için Diğer Sağlık Personeli zorunlulu- ğunun kaldırılması,

4- Uygulamada Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri kuruldukları il ve sınır komşusu illerde hizmet sunmaya yetkilidir. Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin her il veya bölgede şube açma zorunluluğunun olmaması, Türkiye’de hizmet verebilecekleri yönünde düzenlemenin yapılması,

5- Özel Sektör İşverenlerinin Kreş Açma Yükümlülüğünün kaldırılmasıyla Yerel Yönetimlere Kreş Açma Yükümlülüğünün Getirilmesi, özel sektörde işverenler üzerindeki kreş yükümlülüğü- nün kaldırılması, ülkemizde kreş sayısı ile çocuk bakımında uzman sayısının arttırılması ve mev- cut kreşlerin niteliklerinin iyileştirilmesiyle bu yöndeki yükümlülüklerin yerel yönetim tarafından yerine getirilmesi,

önerilmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Cari açık 2016 yılı ortalamasının üzerinde seyreden petrol fiyatları ve turizm gelirlerinde devam eden azalışa bağlı olarak son dönemde yükselişe geçmiştir. Petrol

Küresel ekonomideki toparlanma kademeli olarak devam etmekte olup 2017 yılında ekonomik büyüme hızlarının genel olarak artacağı tahmin edilmektedir.. Ekonomideki toparlanmayla

Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde açıklanan veriler 2018 yılının ikinci çeyreğinde küresel ekonomideki toparlanmanın genel olarak devam ettiğini

Buna bağlı olarak ABD Merkez Bankası (Fed), Eylül ayında bir kez daha faiz artırımına gitmiş ve faiz artırımlarının kademeli bir şekilde önümüzdeki

Şirket, 31 Aralık 2017 tarihi itibariyle bilançosunu, 31 Aralık 2016 tarihi itibariyle hazırlanmış bilançosu ile; 1 Ocak - 31 Aralık 2017 hesap dönemine ait kar veya zarar ve

- TFRS 10 “Konsolide Finansal Tablolar”; 1 Ocak 2013 tarihinde veya sonrasında başlayan yıllık raporlama dönemleri için geçerlidir.. Standart bir kontrol modeli oluşturmuş

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Uyarınca, Ege Gübre Sanayii Anonim Şirketi’nin (“Şirket”) 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle hazırlanan yıllık faaliyet raporu içinde yer

Şirket’in doğrudan ve dolaylı olarak toplam oy haklarının %20’nin altında olduğu veya %20’nin üzerinde olmakla birlikte önemli bir etkiye sahip olmadığı veya