• Sonuç bulunamadı

Araştırmalar sadece doğal ışığa maruz kalındığında biyolojik saatimizin Güneş’in doğuşu ve batışıyla tam anlamıyla eşzamanlı olduğunu gösteriyor.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Araştırmalar sadece doğal ışığa maruz kalındığında biyolojik saatimizin Güneş’in doğuşu ve batışıyla tam anlamıyla eşzamanlı olduğunu gösteriyor."

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araştırmalar sadece doğal ışığa maruz kalındığında biyolojik saatimizin Güneş’in doğuşu ve batışıyla tam anlamıyla eşzamanlı olduğunu gösteriyor.

TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi

Dr. Tuba Sarıgül

(2)

Bırakın

Güneş Işığı

İçeri Girsin

Bilim ve Teknik Eylül 2014

Geçmişte Güneş’in batması insanlar için karanlık anlamına geliyordu.

Günümüzde ise aydınlatmalar, televizyonlar, bilgisayarlar sayesinde daha fazla ışığa maruz kalırken,

gün içinde çevremizdeki yapılar ve içinde bulunduğumuz binalar nedeniyle doğal ışıktan daha az yararlanabiliyoruz.

Peki, biyolojik saatimiz ve günlük ritmimiz bu değişimden nasıl etkileniyor.

G

üneş ışığı insanlar için sa-dece bir enerji kaynağı de-ğil. Örneğin mimarlar için projelerinde yeni boşluklar ve alanlar kazandıran bir tasarım aracı. Gün ışı-ğının en verimli kullanıldığı bina ta-sarımlarının birçok avantajı var. Gü-neş ışığından etkin bir şekilde yarar-lanmanın, enerji maliyetlerinin düş-mesine neden olan ekonomik kaza-nımların yanı sıra insan sağlığı üze-rinde olumlu etkileri olduğu da bili-niyor.

Aydınlatma normal bir binanın toplam enerji tüketimin ortalama %25-%40’ından sorumlu. Bu neden-le güneş ışığının aydınlatma ve ısıt-ma özelliklerinden daha fazla yarar-lanılan binalar sayesinde enerji tasar-rufu belirgin şekilde artabilir. Ancak aşırı ısınma, Güneş’ten gelen enerji-nin değişken olması, parlama, şeffaf malzemelerin kullanılması gerektiği için ortaya çıkan mahremiyet prob-lemi gibi sorunlar nedeniyle, binalar tasarlanırken güneş ışığının doğru bir şekilde kullanılması hayli önemli.

Ancak güneş ışığının insanlar üzerinde başka fizyolojik ve psiko-lojik olumlu etkileri de var.

Örne-ğin güneş ışığı vücutta D vitamininin salgılanması için gerekli temel bir bi-leşen. Özellikle dalga boyu 280-315 nanometre aralığında değişen mo-rötesi ışık (UVB) deri hücrelerinde D vitamini üretilmesini sağlar. Vücu-dun kalsiyum metabolizması üzerin-de düzenleyici etkisi olan D vitamini, sinir sisteminin işlevini normal bir şekilde devam ettirebilmesi ve kemik gelişimi için gereklidir. Işık gün için-de dikkati ve verimliliği artırır. Ayrı-ca çeşitli deri hastalıklarının ve dep-resyonun özellikle kış depresyonu-nun tedavisinde kullanılır.

Vücudumuzdaki fizyolojik, psiko-lojik ve davranışsal birçok süreç, ör-neğin uyku-uyanıklık döngüsü, vü-cut sıcaklığı, kan basıncı, hormon-ların salgılanma düzeni doğal aydın-lık-karanlık döngüsüne göre düzen-lenir. Örneğin vücut sıcaklığı, korti-zol hormonu seviyesi ve kan basın-cı gün içinde yükselirken gece saat-lerinde düşer. Yaklaşık 24 saatlik za-man aralıklarını takip eden bu süreç-ler günlük ritim olarak adlandırılır ve vücudumuzdaki biyolojik saat adı verilen bir iç mekanizma tarafından düzenlenir.

>>>

(3)

Biyolojik saat beynin hipotalamus bölgesinde bu-lunan ve üst kiyazmatik çekirdek (suprachiasmatic nucleus, SCN) adı verilen bir sinir hücresi grubu ta-rafından, gözdeki ışığı algılayan yapılardan iletilen sinyaller sayesinde kontrol edilir. Üst kiyazmatik çe-kirdek karanlık ve aydınlık farkına göre vücuttaki birçok mekanizmayı, örneğin uykuyu, metabolizma-yı ve hormon üretimini düzenler. Bu nedenle körle-rin çoğunun günlük ritminde düzensizlikler görülür. Işık bu mekanizmayı düzenleyen temel etkendir. Bu nedenle insanlığın en önemli buluşlarından biri olsa da elektriğin, dolayısıyla da yapay aydınlatmala-rın biyolojik saatimizi nasıl etkilediği sorusunun ce-vaplanması gerekiyor.

Araştırmalar sadece doğal ışığa maruz kalındı-ğında biyolojik saatimizin Güneş’in doğuşu ve batı-şıyla tam anlamıyla eşzamanlı olduğunu gösteriyor. Çevremizdeki binalar nedeniyle gün içinde daha az güneş ışığına maruz kalıyoruz, Güneş battıktan son-ra yapay aydınlatma kullanılması da vücudun

gün-lük ritmini etkileyerek özellikle uyku düzeni üzerin-de önemli üzerin-değişikliklere sebep oluyor. Bunun neüzerin-de- nede-ni doğal ışığın biyolojik saatimizin ayarlanmasında en belirleyici etken olması. Sadece doğal ışığa maruz kalan insanların biyolojik saatleri ve günlük ritimle-ri arasında daha az bireysel farklılık görülürken, ya-pay ışığa daha fazla maruz kalmak insanların günlük ritimleri arasındaki bireysel farklılıkların daha belir-gin olmasına yol açıyor. Bu nedenle doğal ışıkla et-kileşimin artması, günlük ritimdeki dengesizliklerin yol açtığı fizyolojik ve bilişsel problemlerinin azal-masına yardımcı olabilir.

Araştırmalar doğal ışığın çalışanların ve öğrenci-lerin üretkenliğini ve verimliliğini etkileyen önem-li bir faktör olduğunu gösteriyor. Haziran ayında Jo-urnal of Clinical Sleep Medicine dergisinde yayımla-nan çalışmada araştırmacılar, daha fazla güneş ışı-ğı alan iş yerlerinde çalışanların fiziksel etkinlikleri-nin, uyku kalitelerinin ve sürelerietkinlikleri-nin, dolayısıyla ya-şam kalitelerinin, iş yerlerinde daha az güneş ışığı-na maruz kalan çalışanlara göre daha yüksek oldu-ğunu belirledi. Araştırmada çalışma saatleri içinde doğal ışığa maruz kalan çalışanların, çalışma alanla-rında pencere olmayan çalışanlara göre her gece or-talama 46 dakika daha fazla uyuduğu anlaşıldı. Ya-pay aydınlatmalarla aydınlatılan işyerlerinde çalışan-ların uyku kalitesinin ve veriminin daha düşük oldu-ğu, daha fazla uyku bozukluğu problemi yaşadıkla-rı belirlendi.

Benzer bir durum öğrencilerin akademik başarı-ları için de geçerli. Sınıfbaşarı-ların konumu, güneş ışığın-dan ne kadar yararlanıldığı, gürültü, hava kalitesi gi-bi koşullar öğrencilerin matematik ve okuma yazma becerilerindeki başarılarını %25 oranında etkiliyor. Bu nedenle yaşam alanları tasarlanırken, güneş ışı-ğının sadece enerji tasarrufu için bir araç olarak gö-rülmeyip doğal ışığın bu mekânlarda yaşayan insan-ların fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerindeki etkileri-nin de dikkate alınması gerekiyor.

Ancak akşamları ışığa maruz kalmak vücudun günlük ritmini olumsuz etkiliyor. Beyindeki epifiz bezinden salgılanan melatonin, uyku-uyanıklık dön-güsünü ve vücudun günlük ritmini düzenleyen hor-mondur. Karanlıkta üretimi artar, ışık ise melatonin hormonunun salgılanmasını engeller. Akşam saatle-rinde kullanılan yapay aydınlatmalar doğal karan-lık-aydınlık döngüsünü ve melatonin hormonunun salgılanma düzenini değiştirdiği için günlük ritimde bazı bozukluklar ortaya çıkar. Bu bozuklukların çe-şitli hastalıklarla (örneğin kanser, diyabet, kalp has-talıkları, obezite) ilişkili olduğunu gösteren araştır-malar var.

Bırakın Güneş Işığı İçeri Girsin

(4)

Bilim ve Teknik Eylül 2014

Güneş battıktan sonra kullanılan yapay aydınlat-malar -aydınlatma şiddeti çok düşük olsa bile- me-latonin seviyesinde azalmaya neden olur. Örneğin akşam saatlerinde, aydınlatma şiddeti 1000 lümen/ metrekare (60 watt’lık akkor bir ampulün aydınlatma şiddeti yaklaşık 1000 lümendir) olan yapay bir aydın-latma bir saat sonunda melatonin seviyesinde yakla-şık %67’lik bir azalmaya sebep olabilir.

Melatoninin antioksidan özelliği olduğu ve tü-mörlerin büyümesini engellediği düşünülüyor. Ayrı-ca fareler üzerinde yapılan bazı araştırmalarda me-latoninin meme kanserini engelleyici etkisi oldu-ğu gösterildi. Ancak insanlar üzerinde yapılan araş-tırmalarda günlük ritimdeki bozukluğun kanse-re neden olduğunu göstekanse-ren sonuçlar elde edilmiş değil. Bu nedenle akşam saatlerinde yapay aydınlat-ma kullanılaydınlat-masının kanser riskini artırabileceği, an-cak doğrudan kansere neden olduğunu söylemenin yanlış olduğu düşünülüyor.

Işığın genel olarak melatonin üretimini azalttığı biliniyor. Ancak araştırmalar görünür dalga boyun-daki ışınlardan özellikle mavi ışığın melatonin üreti-mini azaltıcı etkisinin daha güçlü olduğunu gösteri-yor. Örneğin yaklaşık aynı şiddette mavi ve yeşil ışı-ğın etkisi karşılaştırıldıışı-ğında, mavi ışıışı-ğın melatonin üretimini yeşil ışığa göre iki kat fazla azalttığı belir-lendi. Bu nedenle elektronik cihazlardan ve enerji ta-sarruflu aydınlatmalardan yayılan mavi ışığın

sağ-lık üzerindeki olumsuz etkilerinin -diğer dalga boy-larındaki ışınlarla karşılaştırıldığında- daha belirgin olduğu söylenebilir.

Şehirlerde hayatımızın büyük bölümü binalar içinde geçiyor. Bu nedenle doğal ışığın fizyolojik ve psikolojik olumlu etkilerinden daha az yararlanabili-yoruz. Biyolojik saatimizin binlerce yılda doğal ışığa sağladığı uyum, penceresiz yaşam ve çalışma ortam-ları, vardiyalı çalışma saatleri gibi etkenler nedeniyle bozuluyor. Uyku bozukluklarının temel nedeni olan bu değişim, günümüzde birçok insanın muzdarip ol-duğu obezite, diyabet, felç, depresyon ve kalp hasta-lıkları riskini artırıyor. Doğal ışıkla olan etkileşimi-mizi artırmak bu sorunların çözümü için hayli basit ve etkili bir yol.

Kaynaklar

• Stevens, R. G. ve ark., “Adverse Health Effects of Nighttime Lighting, Comments on American Medical Association Policy Statement”, American Journal of Preventive Medicine, Cilt 45, Sayı 3, s. 343, 2013. • http://learn.genetics.utah.edu/content/inheritance/clockgenes/

• http://www.health.harvard.edu/newsletters/Harvard_Health_Letter/2012/May/blue-light-has-a-dark-side/ • Wright, K. P. ve ark., “Entrainment of the Human Circadian Clock to the Natural Light-Dark Cycle”, Current Biology,

Cilt 23, s. 1154, 2013.

• Boubekri, M. ve ark., “Impact of windows and daylight exposure on overall health and sleep quality of office workers: a case-control pilot study”, Journal of Clinical Sleep Medicine, Cilt 10, Sayı 6, s. 603, 2014.

• McIntyre, I. M. ve ark., “Human melatonin suppression by light is intensity dependent”, Journal of Pineal Research, Cilt 6, Sayı 2, s. 149, 1989.

• Czeisler, C. A., “Perspective: Casting light on sleep deficiency”, Nature, Cilt 497, Sayı 7450, s. 13, 2013. <<<

Referanslar

Benzer Belgeler

Computerized tomography examination revealed a cystic lesion associated with the third molar adhered to the left maxillary sinus roof (Figure 1 A, B, C, D). No

asbeste maruz kalan bireylerde yaş grupları açısından durumluk kaygı düzeyleri, sürekli kaygı düzeyleri ve umutsuzluk düzeyleri asbeste maruz kalmayanlara

However, such a level of basic and simple investigation was still able to provide reliable evidence that vitrification is superior to conventional slow cryopreservation regarding

Geceleri mavi ışığa maruz kalmanın gerekli olduğu durumlarda ise ekranları daha az mavi hâle getiren mavi ışık filtreleme uygulamalarının ya da gece modu özelliklerinin

(3) Hypertensive patients who attended the endurance excise training program had showed that decreased resting systolic blood pressure was highly and positively correlated with

Atlarda özellikle doksisiklin kardiyovasküler disfonksiyona ve ölüme neden olur. Ancak, atlarda doksisiklinin ağızdan tekrarlanarak verilmesi yan etkiye

doyduğundan terleme olmayacağı için, vücuttan ısı kaybı gerçekleşemez dolayısıyla vücut ısısı artar, cilt ısıyı atamadığı için sıcak, kuru ve

But these velocity observations are highly dependent to heading vector since the speed of the forward axis of the vehicle is transformed to navigation frame velocity by