• Sonuç bulunamadı

İnönü Dönemi Kültür Politikalarında Hümanizm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnönü Dönemi Kültür Politikalarında Hümanizm"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İnönü Dönemi Kültür Politikalarında Hümanizm

Humanism in the Cultural Policies during Inonu Period

Bülent AKKAYA Özet

Atatürk dönemi yapılan inkılâplar ile eğitim, sosyal yapı, fikrî hayatla ilgili aklın ve çağın ihtiyaçlarına cevap verecek düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerde esas unsur milli kültür olmuştur. Atatürk’ün ölümü ile cumhurbaşkanı olan İnönü döneminde kültür politikalarında bir kırılma olmuş ve hümanist bir kültür politikası izlenmeye başlanmıştır. Hümanist anlayış, Tanrı merkezli sosyal ve kültürel hayatın yerine, insan merkezli bir yapılanma öngörmüş ve aynı anlayış, yönetim tarafından Latin-Yunan kültür kaynaklarına inilmesi olarak tarif edilmiştir. Yeni belirlenen kültür politikasının yayılması için adı konmamış bir “Türk Hümanizmi Projesi”

geliştirilmiştir. İncelediğimiz dönemde Latin-Yunan kültürüyle, Türk kültürü kaynaştırılarak Türk hümanizmi yaratılması amaçlanmıştır. Bu döneminde, edebiyat, tiyatro, eğitim ve kültür gibi birçok alanda hümanizm faaliyetlerinin izlerini görmek mümkündür.

Anahtar Kelimeler: İnönü, Atatürk, Kültür, Hümanizm.

Abstract

In the periodof Ataturk have brought many arrangments in culture, literature, social structure which necessity of the era and thought. The main factor of this arrangments was national culture. After the death of Ataturk, Ismet Inonu became the second president of Turkish Republic. Inonu took up humanistic opionion in culturel policies. Humanistic philosophy was founded on human-centered approach discarding the divine-centered social and cultural view of the world. In order to spread the newly designed cultural policy, then unnamed “Turkish Humanism Project” was developed. This understanding was described as the re-discovery of Latin Greek sources in culture. During that period, we can see the traces of humanist effects in many areas like literature, theatre, education and culturel fields.

Key Words: Inonu, Ataturk, Culture, Humanistic.

Dr., İl Emniyet Müdürlüğü - Bingöl

(2)

Giriş

Kültür kavramının Türk dilinde çeĢitli kullanım yerleri vardır. Fen ve botanik sahasında üretme yetiĢtirme, çoğaltma anlamında, öğretim ile ulaĢılan tahsil ve terbiyeyi anlatmakta, genel bilgi veya sadece bilgi anlamında ve her türlü fikir ve sanat hareketlerine olarak kafaya ve zevke hitap edici bilgi ve değerler anlamında kullanılmaktadır1.

Kültür politikası denildiğinde bir topluluğun manevi özelliğini, duyuĢ ve düĢünüĢ birliğini oluĢturan gelenek ve her türlü yaĢayıĢ, düĢünce ve sanat varlıkların bütünü ifade edilmektedir.

Kültür kelimesi üzerine yapılan tartıĢmalardan sonra Ziya Gökalp tarafından genel bir tanım yapılmıĢtır. Ona göre kültür: bir milletin din, ahlak, hukuk, akıl, estetik, iktisat ve fen alanlarındaki uyumlu bütünüdür. Bu bütüne kültür denildiği gibi uygarlıkta denilebilir.

Gökalp‟e göre, kültür, millidir ve bu bakımdan değiĢmez bir niteliği vardır. Hâlbuki medeniyet, bilim ve teknolojiyi içerdiğinden milletlerarası bir karakter gösterir. Ancak uygarlık evrenseldir ve tüm milletlerin malıdır. Kültür ise milli ve yerel özellikleri vardır.

Gökalp, kültürün milli olması dolayısıyla değiĢmesine karĢıdır. Sadece baĢka ülkelerden medeniyet yani bilim ve teknoloji alınmakla yetinilmelidir. Ona göre milli niteliği olan kültür öğelerinden birisini baĢka bir toplumun kültürüne aĢılamak olumlu bir sonuç vermez2.

Osmanlı Ġmparatorluğu zamanında batının üstünlüğünü askeri alanda hissettirmiĢ ve bu konuda batılılaĢma baĢlamıĢtır. Ancak batılı eğitim gören aydınlar, batının tamamen alınmasını, Ġslamcılar batının teknik alan dıĢında Doğu‟dan üstün olamayacağını, söylediği bir ortamda ne kadar biz, ne kadar batı kavramları tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Ziya Gökalp‟ın belirttiği hars ve medeniyet kavramları ile Ġslamcılar batılıları bir uzlaĢma ortamına getirmeye çalıĢmıĢtır3. Atatürk “Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içerisinde benimsiyoruz”4 demiĢtir.

Atatürk‟ün getirdiği model millet olma ve modernleĢmeye dayandırılmaktaydı. Millet olma bilinciyle ilgili olarak Türkiye‟de yeniden Osmanlılık modeline dönülemezdi. Millet olma kimliği kazanmak gerekliydi. Artık Osmanlıcılığın, Ġslamcılığın yerine “standart kültürün” kazanılması gerekiyordu. Bu standart kültür de Türklük Ģemsiyesi altında olmalıydı5. Ziya Gökalp‟in Türkçülük anlayıĢı bir nostalji veya fantezi olarak değil, Osmanlı döneminde standart kültürün dıĢladığı çok etnikli ümmet yapısından ulus devlete geçiĢi ortaya koymaktaydı6.

Standart kültürün Türk Milliyetçiliği olması gerektiğini Peyami Safa da benzer Ģekilde ele almıĢtır. Atatürk inkılâplarının değiĢmez iki prensibi olan Milliyetçilik ve Medeniyetçiliktir. Medeniyetçiliğin kökünün bizi Garp metoduna, Milliyetçiliğin kökünün ise bizi Orta Asya ve Ģark menĢelerimize, tarihimize, dil birliğimize götürdüğünü belirtmektedir.

Türkçülüğün programı yapılmıĢ tarih, edebiyat, folklor alanlarında millîlik esas alınmaya baĢlanmıĢtır 7.

1 Muharrem Ergin, Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri, Ankara 1988, s. 5,6.

2 Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, Bordo Siyah Klasik Yayınlar, Ġstanbul 2003, 59-60.

3 ġevket Süreyya Aydemir; Tek Adam, Cilt 3, Remzi Kitapevi, Ġstanbul, 1994, s. 168.

4 Afet Ġnan, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, 1971, s. 37.

5 Orhan Türkdoğan, Türk Toplumunda Aydın Sınıfın Anatomisi, TimaĢ Yayınevi, Ġstanbul 2003, s. 149.

6 Türkdoğan, a.g.e, s. 158.

7 Peyami Safa, Türk İnkılâbına Bakışlar, Ankara 1988, s. 54.

(3)

Hümanizma adı altında ise Avrupalılar, Hıristiyan taassubunun Kilise baskısının, siyasî, ekonomik baskıların kaldırılması insani değerlere dönüĢ için ve insan üzerindeki baskıyı kaldırmanın yolu olarak eski Yunan, Latin kaynaklarına dönüĢ ile gerçekleĢeceğini düĢünmüĢlerdir8.

Atatürk, kültür ve medeniyeti ayrı ayrı düĢünmemiĢtir. Bu konuda Ģunları söylemiĢtir:

“Medeniyetin ne olduğunu hep baĢka baĢka tarif edenler vardır. Bence Medeniyet‟i Hars‟tan ayırmak güçtür ve gereksizdir. Bu görüĢümü açıklamak için hars ne demektir tanımlayayım;

Hars, insan toplumunun devlet hayatında, düĢünce hayatında ve ekonomik hayatta yapabileceği Ģeylerin toplu sonucudur. Bir milletin Medeniyeti dendiği zamanda, Hars namı altında, saydığım insan toplumunun Devlet, düĢünce ve ekonomik olarak üç nevi faaliyetinden baĢka bir Ģey düĢünülemez” 9.

2. Atatürk Dönemi Kültür Politikaları

“Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulması, Türk insanının yaĢamında yeniden var oluĢun baĢlangıcıdır. Bu tarihsel bir gerçektir. Bu gerçeği önemli kılan değer ise, Türk toplumunun doğu toplumlarının kaderci düĢünce yapısından rasyonel düĢünce yapısına geçmeye yöneltilmesidir. Cumhuriyet‟in Türk toplumuna kazandırmaya çalıĢtığı en önemli atılım

“bilim”in önemi olmuĢtur10”.

Cumhuriyetin ilânı ile yıllarca “kul” olarak yaĢamıĢ Türk halkının vatandaĢ statüsü ulaĢması için bir takım inkılâplar yapılmıĢtır. Bunların yeni yetiĢen nesillerle öğretilebilmesi için “yeni bir eğitim hamlesi baĢlatması” gerekiyordu. Yüzde doksanı eğitim öğretimden yoksun olan bir ülkede her Ģeyden önce eğitim seferberliğinin yapılması gerektiğini Atatürk 1922 yılında Bursa‟da yaptığı toplantıda Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir. “Milletimizin siyasî, içtimai hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde rehberimiz ilim ve fen olacaktır. Mektep sayesinde, mektebin vereceği ilim ve fen sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanatı, iktisadiyatı, Türk Ģiir ve edebiyatı, bütün bedayiyle inkiĢaf eder”11.

Saltanatın kaldırılmasıyla, cumhuriyetin dinsel ve siyasal otoriteleri birbirinden ayrılmıĢ, cumhuriyetin ilânı ile milli egemenlik kavramı net bir Ģekilde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Hilafetin kaldırılmasıyla da ġeriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması, din iĢlerinin Diyanet ĠĢleri Reisliği adı altında baĢvekilliğe bağlanması, Tevhidi Tedrisat Kanunu ile eğitimin birleĢtirilmesi hep bu amaçla yapılmıĢtır.

3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Türkiye‟deki okullar Maarif vekâletine bağlanmıĢ, özellikle tarih ve coğrafya dersleri ile millî Ģuur kazandırmaya yönelik olarak hazırlanmıĢtır. 1928‟de Latin harflerinin kabul edilmesiyle birlikte Türk milli eğitim sistemi yeniden ĢekillendirmiĢtir 12.

Osmanlı toplumunda görülen bu aksaklıkları gidermek için yapılan alfabe değiĢikliği ile okur-yazar oranı artırılmıĢ, Türkçenin Arapça, Farsça ve Batı dillerinin tesirinden kurtarılması ve kendi bünyesinde zenginleĢtirilmesine çalıĢılmıĢtır13.

8 Ali Ata Yiğit, İnönü Döneminde Eğitim ve Kültür Politikası (1938-1950), Ġstanbul 1992, s. 43.

9Afet Ġnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası Yayını, Ankara 1959, s. 267.

10 Kıymet Giray, Cumhuriyet Dönemi Türk Resim ve Heykel Sanatı Gelişim Çizgisi, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 3046.

11 Ünsal Yücel, Atatürk Döneminde Sanat Yaşamı, Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk, Ġstanbul 1986, s. 434.

12 Yiğit, a.g.e, s. 29.

13 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, T.T.K. Yay., Ankara 2000, s. 429.

(4)

Kültürün geniĢ halk kitlelerine ulaĢtırılması için de yazı diliyle, konuĢma dili arasındaki farklılıklar giderilmiĢtir. Böylece okur-yazar ile halk kitleleri arasındaki uçurum azalmıĢ ve kitlelerin kaynaĢması sağlanmıĢtır.

Atatürk‟ün „Türk Tarih Tetkik ve Türk Dil ve Tetkik cemiyetlerini kurmak suretiyle baĢlattığı hareketler ile millete, tarih yoluyla milli bilinç verilmek istenmiĢtir. 19.Yüzyıl ulus devletlerin yılı olmuĢtur. Ortadoğu toplumları kendilerine bir gelecek sağlamak için eski uygarlıklara sarılmıĢlardır. Yapılanlar uluslaĢmak için geçmiĢe yeniden dönmek içgüdüsüydü.

Modern Türkiye‟yi inĢa eden Atatürk de Osmanlı‟dan önceki dönemlere yönelmiĢtir14.

Tarihinde medeniyet eserleri koymuĢ olan Türk milletinin gelecek çocuklarına öğretilmesi, Türklük Ģuurunu geliĢtirmek için uğraĢmıĢ dil ve tarih çalıĢmalarına ağırlık verilmiĢtir. Atatürk, bu amaçla 1931‟de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti‟ni, 1935‟te Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesini oluĢabilecek olası siyasal etkileri engellemek ve kurumun tarafsız kalmasını sağlamak için özerk bir yapıya sahip olarak kurdurmuĢtur15.

Bu giriĢimler üzerine Atatürk‟ün bir ırkçı olduğuna dair savlar ileri sürülmüĢ, bunun için "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” “Bir Türk Dünyaya bedeldir” gibi sözleri ele alınmıĢtır. Hâlbuki “bunlar Türklüğü kendisine unutturulmuĢ bir topluluğa onurunu onarmaya” 16 yönelik sözlerden baĢka bir Ģey değildi.

Yapılan kültür politikalarını batı hayranlığı tıpatıp batıya benzeme olarak almakta ısrar edenler mevcuttur. Bu görüĢleri savunanlara Atatürk‟ün cümleleri ile cevap vermek gerekirse,

“Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyet seviyesi için de benimsiyoruz”17 diyerek hep özgün bir kültür politikası takip etmiĢti.

Milli Mücadelenin baĢarılı olmasından ve Cumhuriyetin kurulmasıyla yeni Cumhuriyet, bir taraftan batılılaĢma ve yeni bir ulus yaratma yönünde adımlar atarken bir yandan da, yeni bir millet ruhu yaratmaya çalıĢıyordu. Atatürk dönemi yapılan inkılâpları bu manada değerlendirmek gerekmektedir.

“Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulması, Türk insanının yaĢamında yeniden var oluĢun baĢlangıcıdır. Bu tarihsel bir gerçektir. Bu gerçeği önemli kılan değer ise, Türk toplumunun doğu toplumlarının kaderci düĢünce yapısından rasyonel düĢünce yapısına geçmeye yöneltilmesidir. Cumhuriyet‟in Türk toplumuna kazandırmaya çalıĢtığı en önemli atılım

“bilim”in önemi olmalıdır18”.

1926 yılında Fındıklı‟da bulunan Osmanlı Meclis-i Mebusan binasının Güzel Sanatlar Akademisi‟nde tahsis edilmesi, Ankara‟da Güzel Sanatlar Birliği‟nin resim sergisi düzenlenmesi batı uygarlığının Türk toplumuna uyarlanmasıydı19.

1926 yılında Sarayburnu‟nda Viyanalı bir heykeltıraĢa yaptırılan Atatürk heykeli sanatsal bir faaliyetten ziyade Ġslami önyargılara karĢı bir meydan okuma, bundan ziyade siyasî ve toplumsal bir anlam olduğu düĢünülmüĢtür20.

14 Bayram Bayraktar, Çağdaş Tarihçilik Açısından Türk Tarih Tezi, Türkiye Günlüğü, 48, Kasım Aralık 1997, s.

70.

15Faruk Yücel, Türkiye’nin Aydınlanma Sürecinde Çevirinin Rolü, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 23, S. 2, 2006, s. 211.

16 Türkdoğan, a.g.e, s.119.

17 Afet Ġnan, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, 1971, s. 37.

18 Giray, a.g.m, s. 3046.

19 Giray, a.g.m, s. 3046.

(5)

Cumhuriyetimizin ilk 15 yıllık döneminde milli özü bulmak ve milli sanatı yaratmak üzere halka yönelme hareketiyle halk müziği alanında çok ciddi çalıĢmalar yapılmıĢtır. Yurt dıĢında müzik eğitimi görmüĢ Seyfettin Asaf ve Mehmet Sezai Beylerin 1925‟lerde Batı Anadolu‟da yaptıkları derlemelerin yer aldığı “Yurdumuz Nağmeleri” adlı yayın içinde bulunan, orijinal halk ezgileri notaları ile konunun önemini vurgulayan rapor, bu alandaki ilk çalıĢmalardır. Bu yayınla bütün Anadolu ilk defa “Zeybek” ten haberdar olmuĢ, “zeybek havaları”nı tanımaya baĢlamıĢtır21.

2. İnönü Döneminin Başlaması

Atatürk‟ün ölümünden sonra 11 Kasım 1938 günü toplanan TBMM‟ye 387 milletvekilinden 348‟i katılmıĢ ve oybirliği ile Ġsmet Ġnönü CumhurbaĢkanı seçilmiĢtir22. Ġnönü‟nün CumhurbaĢkanı seçilmesinden sonra 26 Aralık 1938 günü toplanan CHP Olağanüstü Kurultayı‟nda yapılan Tüzük değiĢikliği ile Atatürk “ebedi Ģef” olarak Ġsmet Ġnönü de “milli Ģef” olarak kabul edilmiĢtir23. Böylece Türkiye‟de “ebedi Ģef”in ölümü ile baĢlayan yeni dönem “milli Ģef dönemi” olarak adlandırılmaya baĢlanmıĢtır24.

Atatürk'ün ölümü ile Ġsmet Ġnönü'nün cumhurbaĢkanlığı döneminde, “tek parti, tek millet, tek lider” sloganına dayanan bir rejim Türkiye‟de kurulmuĢtur. Kendisini “milli Ģef”

ilan ettirmesi, Atatürk‟e ve demokrasinin kurulacağına inananları Ģok etmiĢ ve bir avuç muhteris haricinde kimse bu tutumları tasvip etmemiĢti25. Atatürk döneminde gözden düĢen Millî Mücadele'nin önde gelenleri 26 Mart 1939 seçimlerinde Atatürk‟e yakınlığı ile bilinen Rıza Soyak, Fuat Bulca, NeĢet Ömer Ġrdelp, ġükrü Kaya, Muhittin Baha Pars, ġakir Kesebir, Recep Zühtü Soyak ve Kılıç Ali gibi kiĢiler CHP‟den milletvekili adayı gösterilmedikleri için meclise girememiĢlerdir. Ġnönü, çeĢitli nedenlerden dolayı Atatürk‟le anlaĢamadıkları için siyasetin dıĢında kalmıĢ olan Atatürk dönemi muhalifleri ile yakınlaĢmıĢtır. Hüseyin Cahit Yalçın , Kazım Karabekir, Fethi Okyar milletvekili, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele de CHP üyesi olmuĢtur.26

Atatürk dönemi politikacılarını siyaset sahnesinden tasfiye ederek ve kendi ekibini kurmuĢtu27. Böylece Atatürk dönemi kültür politikasından vazgeçilip, Latin-Yunan kökenli kültür politikasının uygulanabilmesi için gerekli bürokratik değiĢiklik Ġnönü tarafından sağlanmıĢ oldu28.

Mustafa Kemal Atatürk‟ün ölümüyle baĢlayan 1939-1945 yıllarını içeren Türkiye‟deki yeni döneme ve bu dönemdeki kültürel politikalar “hümanizma” dönemi olarak

20 Lewis, a.g.e, s. 429.

21 Mehmet Özbek, Cumhuriyet ve Halk Müziği, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 3019.

22 ġerafettin Turan , Türk Devrim Tarihi, 4. Kitap (Ġkinci Bölüm) ÇağdaĢlık Yolunda Yeni Türkiye (14 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960), Bilgi Yayınevi, Ankara 1999, s. 16.

23 Turan; a.g.e, s. 22.

24 Ercan Haytoğlu, Türkiye'de Demokratikleşme Süreci ve 1945'te Çok Partili Siyasî Hayata Geçişin Nedenleri (1908-1945), Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl 1997, S. 3, s. 50.

25 Mehmet Saray, Sovyet Tehdidi Karşısında Türkiye’nin Nato’ya Girişi 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeler, Atatürk AraĢtırma Merkezi Yay., Ankara 2000, s 50.

26 DurmuĢ Yalçın; Azmi Süslü; Refik Turan ve Diğerleri; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, C. II, Atatürk AraĢtırma Merkezi Yay., Ankara 2000, s. 521.

27 Ġnönü, devletin baĢına geçer geçmez “Ġnönü‟nün ilk hareketi Bayar‟ı ve Atatürk‟ün yakın mesai arkadaĢlarını bin kenara atmak oldu”. Ali Fuad BaĢgil, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri, (Çeviren M. Ali Sebük, Ġ. Hakkı Akın), Kubbealtı NeĢriyat, Ġstanbul 2006, s. 37.

28 Kadir ġeker, İnönü Dönemi Kültür Hayatı (1938–1950), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2006, s. 12.

(6)

adlandırılmıĢtır29. Kültür politikalarında “eski Yunan ve Roma Medeniyetine inmek” olarak tarif edilen hümanizm 1938‟ten sonra resmi politika olarak görülmüĢtür30. 2. Dünya SavaĢının sıkıntılı günlerinde eğitim ve kültür hayatında Hümanizma temel ilke olarak kabul edilmiĢ ve geniĢ bir eğitim seferberliğine giriĢilmiĢtir. Bu dönem aynı zamanda Atatürk‟ün kültür politikalarının da tartıĢılmaya baĢlandığı bir süreç olmuĢtur.

3. İnönü Dönemi Kültür Politikalarında Hümanizm

Hümanist akımın Atatürk‟ün ölümünden sonra ortaya çıkmasının sebebi olarak Türk Tarih Tezi ve GüneĢ Dil Teorisi gibi çalıĢmalardan vazgeçilmiĢ olması gösterilebilir. GüneĢ Dil teorisi ile Türkçenin Arapça, Farsça ve Batı dillerinin tesirinden kurtarılması ve kendi bünyesinde zenginleĢtirilmesine çalıĢılmıĢtır31. Ancak 1934-1935 yıllarında geniĢleyen tasfiyecilik hareketinin halkta bir kopukluğa meydan vermesi üzerine, Atatürk‟ün benimsediği GüneĢ-Dil Teorisinden32 vazgeçilmiĢtir.

Atatürk‟ün millî kültürü oluĢturmak için Türk Tarih Tezi ve GüneĢ Dil Teorisi etrafında baĢlayan bu çalıĢmalar hümanist kültür anlayıĢı ve felsefesi bağdaĢmamaktadır.

Çünkü hümanist kültür politikası ile milli kültürden vazgeçilip dünya insanı profili yaratılmaya çalıĢılmıĢ ve “Türk milliyetçiliği” temelinden giderek uzaklaĢtırılmıĢtır.

1938 -1946 arasında, Devlet‟in temel kültür politikaları, Türk kültürü temelinden Grek-Lâtin kültürüne dayanan “hümanist kültür” temeline kaydırılmıĢtır. Hümanizmin ateĢli savunucusu olarak Yücel Dergisi yayınlanmaya baĢlamıĢtır. Derginin baĢlığının altında

“Hümanismanın Arayıcılığı ile Kendimizi Bulmak …” cümlesi yazılıydı. Derginin yazarlarından Orhan Burian, Hümanizmin, 14. Yüzyılda Ġtalya‟da baĢlamasından sonra Avrupa‟da özgür düĢünceyi geliĢtirerek büyük bir inkılâp gerçekleĢtirdiğini savunmuĢtur33.

“Biz Hümanismayı bir örnek taklidi değil, bir arayıĢ sistemi34 olarak tanıyoruz”

denilmiĢ sonra da Türk Cemiyetinin bütün organizasyonlarının hümanizme göre yeniden tetkik etmek gerektiğinden bahsetmiĢlerdir. Bunların yapılmasıyla bütün dil, sanat hareketleri millet parçalarını milli olmaktan uzaklaĢtırmak Ģöyle dursun milli olmaya götüreceğine dikkat çekilmiĢtir35.

Orhan Burian‟ın makalesinin üçüncü kısmında ilginç tespitler vardır. Türk inkılâbı ile artık naslardan kurtulalım diye bağırmaya gerek olmadığı, memlekette insanları peĢin hükme bağlayan kör iymanın kalmadığı 15., 16. yüzyıl Avrupa‟sını taklit ederek okullarda Latince,

29 Orhan Koçak, 1920’lerden 1970’lere Kültür Politikaları, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Kemalizm, C. II, Ġstanbul 2001, s. 393.

30 Salih Özkan, 1938-50 Arası Türkiye’nin Eğitim Kültür Politikası, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1996, s. 56.

31 Lewis, a.g.e, s. 429.

32 “Türk Tarih Tezi, GüneĢ Dil teorisi üzerine yoğunlaĢan incelemelerde her iki teorinin görüĢleri sayfalar dolusu ileri sürülmüĢ ancak nerelerde yanılgı veya hatalara girildiği akılcı bir yaklaĢımla ortaya konulmamıĢtır”. Bkz.

Türkdoğan, a.g.e, s. 332.

33 Orhan Burian, Hümanisma ve Biz I, Yücel, C. II, S. 62, Nisan 1940, s. 71-72.

34 Hümanizm yerin öz arayıĢ kelimesinin kullanılmasıyla ilgili olarak Hüseyin Cahit Yalçın “Hümanizm öz arayıĢ demek değildir. Zaten kendimizi aramak tabiri bana karanlık geliyor. Kendimizi aramak ne demektir? Ne arayacağız? Kendimizin nesini bulacağız. Ben kendimizi kaybettiğimizi kabul etmiyorum. Kendimizi arayıĢı anlayamadım. Esasen genç arkadaĢlardan da bunu izah etmelerini isteyecektim” diye serzeniĢte bulunmaktadır. “ Yücel, C. 11, S. 61, Mart 1940, s. 7

35 Yücel, C. 11, S. 61, Mart 1940, s. 7.

(7)

Yunanca koyarak, klasikleri okuyarak HıristiyanlaĢmak; yahut paganlaĢmakla neticeyi vermeyecektir. Türkiye kendine has Ģartlarla icap ettirdiği surete varacaktır36.

Hümanistler milliyetçiliğe bakıĢlarını bu Ģekilde ifade etmelerine rağmen milliyetçilerin tepkisinden kaçamamıĢlardır. Bu tepkide 1942 yılında yeniden yayınlanmaya baĢlanan Türk Yurdu Dergisi öncü olmuĢtur. Hümanizm, Komünizmin beĢinci kolu olarak düĢünülmüĢ, bununla ilgili Hasan Ferid Cansever‟in yazıları yayınlanmıĢtır37. Materyalist tarihçi ya da hümanist felsefi akımları savunanların yabancı ideolojileri temsil ettiği, bununla beraber memlekette fikir ve iman propagandacılığı yaptığından bahsedilmektedir38.

Ġnönü dönemi kültür politikalarının uygulayıcısı olan Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel‟in, Ziya Gökalp‟ın “TürkleĢmek, ĠslâmlaĢmak, MuasırlaĢmak” formülüne karĢı sentezi Ģudur: “Biz Ziya Bey‟in dediği gibi üç Ģey olmak istemiyoruz; dileğimiz bir Ģey olmaktır. Biz tam Türk olmak istiyoruz. Dikkatinizi çekmek istiyorum ki, TürkleĢmek baĢka Ģeydir, Türk olmak baĢka. MeĢrutiyetin eklemeci filozofunun zannettiği gibi bizim TürkleĢmeye ihtiyacımız yoktur. Bizim için, Türklüğümüzü duymak ve bulmak zaruridir”39.

15-21 ġubat 1943 tarihleri arasında toplanan II. Millî Eğitim ġûrası'nda Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, milli kültürü ahlak, Türk dili ve Türk tarihi olmak üzere üç unsurdan oluĢtuğunu özetle Ģu konulara temas etmiĢtir: "Millî kültürümüz denildiği zaman, bunda, her Türk'ün Ģahsiyeti ve manevi varlığı demek olan ahlâkı; Türklüğün en mahrem varlığını teĢkil eden ve düĢünmek dediğimiz büyük insanlık iĢlevinin özü olan dili ve dilimiz Türk dilinin;

millî varlığımızın tarihin en eski kaynaklarından bugüne doğru yürüyüĢünde hangi yollardan geçtiğini, hangi kıtalarda medeniyet durakları kurduğunu ve insanlığa neler getirip nasıl hizmet ettiğini gösteren Türk tarihini, üç unsur olarak görüyoruz” 40.

Yabancı dilde yazılan eserlerin Türkçeye tercüme edilmesi faaliyetlerine 1921‟de kurulan Telif ve Tercüme Heyeti ile faaliyetlerine baĢlamıĢ ve çalıĢmalarını 1926 yılına kadar sürdürmüĢtür. 1926 yılında toplanan Üçüncü Heyet-i Ġlmiye Kararları ile de yerini Millî Talim ve Terbiye Dairesine bırakmıĢtır41. Hümanist akımın kültür politikalarında etkisiyle 1940‟ta kurulan Tercüme Bürosu da bu anlayıĢa uygun farklı kültürlerden evrensel değerleri temsil eden klasik eserler arasından seçilen eserlerin tercüme edilmesine Ģeklinde faaliyette bulunmuĢtur42. Çevrilen eserlerin içerisine ġark-Ġslam klasiklerinden tercümeler de konulmuĢtur. Fakat Arapça ve Farsça eserlerden yapılan tercümelerin içerisinde Türk-Ġslam kültürünün yansıtan eserler yoktu43.

Hasan Ali Yücel yeni kültür anlayıĢını “Tercüme dergisi „Yunan Özel Sayısı‟ olarak 29 ve 30. sayılarına yazdığı sunuĢ yazısında Ģöyle açıklamıĢtır. “Küresel çaptaki insan hayatının dayandığı prensiplerin tek olması imkânsız kaynakları nerelerdedir? Zamanda ve mekânda, halde ve tarihte hangi coğrafya alanındadırlar?' diye sormakta ve yanıtı kesin bir

36 Orhan Burian, Hümanisma ve Biz III, Yücel, C. 11, S. 64, Nisan 1940, s. 172.

37 HaĢim Nahid Erbil, Ümanizma, Dil ve Kültür Münakaşaları, C. 27, S. 7, Türk Yurdu, Ocak 1943, s. 13.

38 Hasan Ferid Cansever, Ümanistler’in Camiamızı Zehirlemek Teşebbüsüne Karşı, Türk Yurdu, C. 26, S. 8, Aralık 1942, s. 229.

39 Koçak, ag.m, s. 394.

40 http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/suralar/2_sura.pdf

41 http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/suralar/heyeti_ilmiye.pdf

42 Faruk Yücel, Türkiye’nin Aydınlanma Sürecinde Çevirinin Rolü, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 23, S. 2, 2006, s. 215.

43 Adnan Gül, Demokratikleşme ve Modernleşme Sürecinde Türkiye’de Kültür Politikası, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 2504.

(8)

dille vermektedir: 'Ġçinde bulunmaya mecbur olduğumuz medeniyet dünyasının kökü, eski Yunandadır44”.

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından sahiplenilmiĢ olan hümanizme Türk hümanizmi denilmiĢtir. Batı kültürünün kaynaklarını 20. yüzyılın baslarında merak etmeye baĢlamıĢlardır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Fransız edebiyatını incelerken hümanist anlayıĢı tanımıĢtır. Bu akım temsilcisi Yakup Kadri ve arkadaĢlarınca “New Yunanilik” adıyla eski Yunan ve Latin kültürü ile Türk kültürünün karıĢtırılarak yeni bir Türk hümanizmi oluĢturulmak istenmiĢtir45. Bu kültürü yaymak için de birkaç lisede Latince ve Yunanca öğretmek için klasik liseler açılmıĢtır46.

Hasan Ali Yücel‟e göre modernleĢmenin sağlam temellere dayanması milletin ruhça buna alıĢması için dünyanın en meĢhur edebî ve felsefî eserlerinin Türkçeye kazandırılması gerekliydi. Bundan sonra yoğun bir Ģekilde dünya klâsiklerinin Türkçeye kazandırılması sağlanmıĢtır47. Dünya klasiklerinin çevrilmesinin Türk hümanizmasının doğmasına katkısı konusunda dönemin Millî Eğitim Bakanı Yücel Ģöyle demiĢtir: “Kültür anlayıĢımızda milliyetçiliğin tecellilerinden biri de Cumhuriyet‟in daha ilk zamanlarında, Arapça ve Farsça‟yı kaldırmamız olmuĢtur. Bu boĢluğu o da seneler sonra ve bu yakınlarda Latince ve Yunanca ile doldurmaya baĢladık.”48

Ġnönü dönemi tercüme edilen eserlerden 76‟sı Yunan edebiyatı, 180‟i Fransız edebiyatı, 46‟sı Ġngiliz edebiyatı, 28‟i Latin edebiyatı, 23‟ü de ġark Ġslam edebiyatı eserleri idi.

Ġnönü Hasan Ali Yücel‟in bu tercüme faaliyetleri dolayısıyla kutlama mesajı yayınlamıĢtır49. Tercüme faaliyetlerini yürütmek üzere kurulan Tercüme Bürosu 1966 yılına kadar tercüme iĢlemlerini takip ve tenkit etmiĢ, iki ayda bir olarak Tercüme adıyla bir dergi yayınlamıĢlardır50.

Hümanist dünya görüĢünün topluma ulaĢtırılması için tercüme yapılan eserler halka devlet tarafından ulaĢtırılmıĢtır. Okur yazar oranın düĢüklüğü ve 2. Dünya SavaĢının olumsuz etkileri bunu gerektirmiĢtir.ayrıca köy enstitüleri eğitim faaliyatinin yanında tercüme eserlerin toplumda yaygınlaĢtırılmasında etkili bir rol oynamıĢtır51.

II.Dünya Savaşı Sonrası Dönem

2. Dünya SavaĢı sırasında Türkiye, izlediği "oportünist" sayılabilecek tarafsızlık politikasının yarattığı gediği kapatmak için 2 ġubat 1945'te Almanya'ya karĢı savaĢ ilân etti ve ertesi gün BirleĢmiĢ Milletler Beyannamesini imzaladı. Bu durum askeri nedenlerden dolayı Türkiye'yi Batı dünyasına yaklaĢtıran önemli bir adım oldu52.

44 http://www.milliyet.com.tr/ozel/kitap/130406/1.html, 26/02/2007

45 Suat Sinanoğlu, Türk Hümanizmi, Ankara 1980, s. 92.

46 ġeker; a.g.t, s. 13; 1940 yılında açılan klasik kol 1949 yılında kapatılmıĢtır. Bkz. Yiğit, a.g.e, s . 45, 46.

47 Mustafa Ergün, Hasan Ali Yücel’in Eğitim ve Kültür Politikası, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 1, 1998, 25-37.

48 CumhurbaĢkanları, BaĢbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının Milli Eğitim ile Ġlgili Söylev ve Demeçleri, C. I, Ankara 1946, s. 13.

49 ġeker, a.g.t, s. 94–95.

50 Yiğit, a.g.e, s. 47.

51 Faruk Yücel, Türkiye’nin Aydınlanma Sürecinde Çevirinin Rolü, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 23, S. 2, 2006, s. 217.

52 Ömer Kürkçüoğlu, Türk Demokrasisinin Kuruluş ve işleyişinde Dış Etkenler (1946’dan bu yana), AÜSBF Dergisi, C. 33, S. 1, 1978, s. 225.

(9)

Sovyet tehdidi altında yalnız kalmıĢ bir Türkiye'nin, milletlerarası iliĢkilerde geliĢen yeni duruma kayıtsız kalmadı. Türkiye, kendini koruması için Batıya yakın gösterecek Ģey olarak çok partili sisteme geçmeyi bir zorunluluk olarak düĢünmüĢlerdir. Ġnönü iktidarındaki çk partili demokrasi dönemine geçiĢ, Türkiye‟nin dıĢ politikasının iç politikasına yansımasıydı53.

Ġkinci Dünya SavaĢından sonra dünyada baĢ gösteren özgürlükçü ortam Batı değerlerinin yüceltilmesine ve hümanist eğilimlerin geliĢmesine yol açmıĢtır. Hümanizm anlayıĢı ile batının medeniyet anlamdaki üstünlüğü aydınlar tarafından Türkiye‟de bir dünya görüĢü olarak yayılmaya baĢlamıĢtır54.

Ġkinci MeĢrutiyet döneminde kurulan önemli siyasal ve kültürel hizmetler yapmıĢ ve artık tarihi görevini tamamlamıĢ olan Türk Ocakları kaldırılarak halkevlerine dönüĢtürülmüĢtür. Türklerin kültürel birliğini amaçlayan Türk Ocakları, Atatürk‟ün isteği üzerine 10 Nisan 1931 de yaptığı olağanüstü kurultayda, oybirliği ile ve sahip olduğu tüm hakları ile CHP‟ye katılmıĢ ve 19 ġubat 1932‟de Halkevleri adını almıĢtır55.

Halkevleri, halkçılık politikasını uygulamak ve kültür politikalarını halka ulaĢtırmak ve yayma yeri olarak görev yapmıĢtır. Halkevlerinin Ģehir ve köylerdeki kitlelere ulaĢmak onlara Atatürk inkılâbını kavratmak hedeflenmiĢtir. Anadolu insanı bu salonlarda resim, müzik gibi etkinlikler ile tanıĢmıĢ ve hayatlarına resim, heykel gibi etkinlikler girmeye baĢlamıĢtır56.

1938 yılına gelindiğinde halkevlerinin sayısı 209‟a ulaĢmıĢ bir yıl içerisinde 3056 konferans, 1164 konser, 1549 temsil, 179 sergi faaliyetleri gerçekleĢtirilmiĢ ve 7 milyon kiĢi bu etkinliklere katılmıĢtır57.

1946‟da 4521 olan halkevleri ve halk odalarının sayısı, 1950‟de 4800 halkevi ve halk odasına ulaĢmıĢtı58. Bu kurumların o dönemde CHP il baĢkanı da sayılan valiler olmak üzere kamu görevlilerince desteklenmesi ve CHP‟ne halkevlerinde kullanılmak için bütçeden yardım aktarılması eleĢtirilere sebep olmuĢtur59.

8 Ağustos 1951 tarihli 5830 sayılı Kanun ile halkevleri kapatılmıĢ mal varlığı alınmıĢtır. Cumhuriyetin 19 yılını aydınlatacak tüm arĢiv belgeleri ve sayısı 600.000‟ni aĢan kitap, dergi, film, plak, vb. malzeme dağılmıĢ veya kaybolmuĢtur. Kemal Karpat‟a göre

“Halkevlerinin kapatılması ile halkın sosyal geliĢmesini hedef tutan çok faydalı bir devrime son verilmiĢtir”60.

1940 yılından itibaren hümanist kültür politikasına uygun olarak okul kitapları yeniden yazılmaya baĢlandı. Atatürk‟ün himayesi ile yazılan ve 1931 yılından itibaren liselerde okutulan 4 ciltlik tarih kitaplarının yerlerine yeni kitaplar yazdırıldı. 1947 yılından itibaren de hümanist anlayıĢı merkezine koyan, Yunan ve Latin medeniyetine anlatan bölümlerin yer

53 Ömer Kürkçüoğlu, Dış Politika Nedir? Türkiye’deki Dünü ve Bugünü, AÜSBF Dergisi, Cilt 35, Sayı 1, 1980, s.

322-323.

54 Yümni Sezen, Hümanizm ve Atatürk İlkeleri, Ġstanbul 1998, s.183-202

55 Halkevlerinin kuruluĢ, geliĢme ve faaliyetleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. ġerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi Çağdaşlık Yolunda Yeni Türkiye, 4. Kitap (Birinci Bölüm), Bilgi Yayınevi,Ankara 1999, s. 72-90.

56 Giray, a.g.m, s. 3047.

57 Yiğit, a.g.e, s. 69.

58 Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi Sosyal, Ekonomik, Kültürel Temeller, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul 1967, s. 324.

59 ġerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi Çağdaşlık Yolunda Yeni Türkiye, 4. Kitap (Birinci Bölüm), Bilgi Yayınevi, Ankara 1999, s. 90.

60 Karpat, a.g.e, s. 324.

(10)

aldığı tarih kitapları okutulmaya baĢlanmıĢtır. Emin Oktay ve Niyazi AkĢit‟in yazdığı Tarih 1 kitabının konu dağılımına baktığımız zaman Türk Tarihi% 4, Eski Anadolu Tarihi%8,Yunan Tarihi %40, Roma Tarihi %40 ve diğer konular %8 Ģeklindedir. 1938-1950 arası ortaokul ve lise müfredatlarında Yunan-Roma tarih ve medeniyeti, Türk tarih ve medeniyetinden fazlaca yer teĢkil etmeye baĢlamıĢtır61.

CHP tarafından 1946-1950 arasında okullarda seçmeli olarak din dersi okutulmuĢ CHP tarafından 1946-1950 arasında okullarda seçmeli olarak din dersi okutulmuĢ, 1949‟da Ankara‟da Ġlahiyat Fakültesi kurulmuĢtur. 1 Mart 1950 tarihinde de 5566 Sayılı Kanunla ile yirmi Türk büyüğünün türbesi ziyaretçilere açılmıĢtır62.

4. Sonuç

MeĢrutiyet dönemi ile baĢlayan kültürel değiĢim Türkiye‟de hep tartıĢma konusu olmuĢtur. Cumhuriyetin ilânı ile de Yeni Türkiye Cumhuriyeti‟nin kültür politikasının ne olması gerektiği tartıĢılmıĢtır. Atatürk, siyasî, ekonomik geliĢmelerin yanında kültürel geliĢmelere önem vermiĢtir. Bu amaçla Halkevleri, Dil ve Tarih Cemiyetlerini kurmuĢ ve yakından ilgilenmiĢtir. Atatürk döneminde Türk halkının sağlıklı bir analizi yapılmıĢ ve milli kültür politikası takip edilmiĢtir.

Yıkılan Osmanlı toplumu sonrası ya Osmanlı öncesi Türk Toplumuna gidilecek, ya da batı kabul edilecektir. Bilinmeyen Osmanlı öncesine gitmek mümkün olmadığına göre, medeni milletlere yöneliĢ olmuĢtur.

Atatürk dönemi yapılan inkılâplar ile eğitim, sosyal yapı, fikrî hayatla ilgili aklın ve çağın ihtiyaçlarına cevap verecek düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu düzenlemelerde esas unsur milli kültür olmuĢtur.

Atatürk‟ün ifadesi ile “Türkiye Cumhuriyeti‟nin temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü” olmuĢtur. Bu amaçla Halkevleri, Dil ve Tarih Cemiyeti ile yakından ilgilenmiĢtir. Atatürk halkçılığa, milliyetçiliğe ve laikliğe önem veren dil ve tarih tezleri ile yeni bir anlayıĢ ortaya koymuĢtur. Türk milletinin çağdaĢ bir toplum olarak dünya milletleri içerisinde yerini almasını istemiĢtir. Bu anlayıĢ aynı zamanda dönemin azgeliĢmiĢlik Ģartları karĢısında bir sentez oluĢturmaktaydı. Türk kültürü kanunlarla yapılan bir sosyal değiĢim politikası oluĢturmaktaydı.

Atatürk‟ten sonra gelen yöneticiler ise onun koyduğu kültür politikalarını yeni bilgilerle geliĢtirip, toplumca benimsenmesini sağlayamadılar. 1940‟lı yıllardan itibaren sosyal değiĢim politikaları önü kesildiği gibi, Ġnönü döneminde ise Atatürk devrinin en belirgin özelliği olan Türkçülük-milliyetçilik, törpülenip geri plâna itilmiĢ ve yerine “hümanist bir Batıcılık anlayıĢı” öne çıkarılmıĢtır. Kısaca, Atatürk‟ün ölümünden sonra Türkiye Cumhuriyeti, kuruluĢ felsefesi olan “Türk milliyetçiliği” temelinden giderek uzaklaĢtırılmıĢtır.

Atatürk‟ün yapmaya çalıĢtığı Türk kültür inkılâbı kesintiye uğramıĢtır. . Bunun sonucu olarak Türk kültür inkılabı kalıcı hale getirilememiĢ, çağa adını yazdıracak bir kültür reformu haline getirilememiĢtir.

Ġnönü döneminde ise milli kültürden vazgeçilip dünya insanı profili yaratılmaya çalıĢılmıĢ, bu konuda bir kesinti olmuĢtur. Böylece, çok isabetli ve rasyonel kararlarla baĢlatılan milletleĢme olgusundan vazgeçilerek milli olmayan Yunan ve Latin kökleri yöneliĢ baĢlamıĢtır.

61 Nevzat Köken, Cumhuriyet Dönemi Tarih Anlayışları ve Tarih Eğitimi (1923 -1960), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002, s.234-235.

62 SitembölükbaĢı , a.g.e, s. 23.

(11)

Bu durum Türk kültürüne zenginlik katan köklerinden uzaklaĢmasına, çağdaĢlaĢma çabalarına uygun olmayan politikaların Türk siyasetine egemen olmasına sebep olmuĢtur.

KAYNAKÇA TETKİK ESERLER

1. Kitaplar

BAġGĠL, Ali Fuat, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri, Çev. M. Ali Sebük, Ġ. Hakkı Akın, Kubbealtı NeĢriyat, Ġstanbul 2006.

BAYAR, Celal, Başvekilim Adnan Menderes, (Der. Ġsmet Bozdağ) Tercüman Yay., Ġstanbul 1986.

CumhurbaĢkanları, BaĢbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının Milli Eğitim ile Ġlgili Söylev ve Demeçleri, C. I, Ankara 1946.

ERGĠN, Muharrem, Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri, Ankara 1988.

GÖKALP, Ziya, Türkçülüğün Esasları, Ġstanbul 2003.

Ġnan Afet, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, 1971.

Ġnan Afet, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası Yayını, Ankara 1959.

KARPAT, Kemal, Türk Demokrasi Tarihi Sosyal, Ekonomik, Kültürel Temeller, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul 1967.

LEWĠS, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, T.T.K. Yay., Ankara 2000.

Öztürk, Kazım, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri ve Programları, Ak Yay., Ġstanbul 1968.

SAFA, Peyami, Türk İnkılâbına Bakışlar, Ankara 1988

SARAY, Mehmet, Sovyet Tehdidi Karşısında Türkiye’nin Nato’ya Girişi 3.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Hatıraları ve Belgeler, Atatürk AraĢtırma Merkezi Yay., Ankara 2000.

SEZEN, Yümni, Hümanizm ve Atatürk İlkeleri, Ġstanbul 1998.

SĠNANOĞLU, Suat, Türk Hümanizmi, Ankara 1980.

SĠTEMBÖLÜKBAġI, ġaban, Türkiye’de İslâm’ın Yeniden İnkişafı: (1950-1960), ĠSAM Yay., Ankara 1995.

TURAN, ġerafettin, Türk Devrim Tarihi, 4. Kitap (Birinci Bölüm) ÇağdaĢlık Yolunda Yeni Türkiye (14 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960), Bilgi Yayınevi, Ankara 1999.

TURAN, ġerafettin, Türk Devrim Tarihi, 4. Kitap (Ġkinci Bölüm) ÇağdaĢlık Yolunda Yeni Türkiye (14 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960), Bilgi Yayınevi, Ankara 1999.

TÜRKDOĞAN, Orhan, Türk Toplumunda Aydın Sınıfın Anatomisi, TimaĢ Yayınevi, Ġstanbul 2003.

YALÇIN, DurmuĢ, Azmi Süslü; Refik Turan ve Diğerleri; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, C.

II, Atatürk AraĢtırma Merkezi Yay., Ankara 2000.

(12)

YĠĞĠT, Ali Ata, İnönü Döneminde Eğitim ve Kültür Politikası (1938-1950), Ġstanbul 1992.

2. Makaleler

BAYRAKTAR, Bayram, Çağdaş Tarihçilik Açısından Türk Tarih Tezi, Türkiye Günlüğü 48, Kasım Aralık 1997.

BURĠAN, Orhan, Hümanisma ve Biz III, Yücel, C. II, S. 64, Nisan 1940, s. 172-175.

BURĠAN, Orhan, Hümanisma ve Biz I, Yücel, C. II, S. 62, Nisan 1940, s. 71-72.

CANSEVER, Hasan Ferid, Ümanistler’in Camiamızı Zehirlemek Teşebbüsüne Karşı, Türk Yurdu, C. 26, S. 8, Aralık 1942, s. 229-237.

ERBĠL, HaĢim Nahid, Ümanizma, Dil ve Kültür Münakaşaları, Türk Yurdu C. 27, S. 7, Ocak 1943, s. 13-16.

ERGÜN, Mustafa, Hasan Ali Yücel’in Eğitim ve Kültür Politikası, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 1, 1998, 25-37.

GĠRAY, Kıymet, Cumhuriyet Dönemi Türk Resim ve Heykel Sanatı Gelişim Çizgisi, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 3044-3060.

GÜL, Adnan, Demokratikleşme ve Modernleşme Sürecinde Türkiye’de Kültür Politikası, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 2499-2507.

HAYTOĞLU, Ercan, Türkiye'de Demokratikleşme Süreci ve 1945'te Çok Partili Siyasî Hayata Geçişin Nedenleri (1908-1945), PAÜ. Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl 1997, S.3, s. 46-55.

KÜRKÇÜOĞLU, Ömer; Türk Demokrasisinin Kuruluş ve işleyişinde Dış Etkenler (1946’dan bu yana), AÜSBF Dergisi, C. 33, S. 1, 1978, s. 213-247.

Kürkçüoğlu, Ömer, Dış Politika Nedir? Türkiye’deki Dünü ve Bugünü, AÜSBF Dergisi, C.

35, Sayı1, 1980, s. 309-335.

SEVĠNDĠ, Neval, Cumhuriyette Kültürel Yapılanma, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S. 23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 2452-2458.

ÖZBEK, Mehmet, Cumhuriyet ve Halk Müziği, Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı IV, S.

23-24, Eylül-Aralık 1998, s. 3018-3022.

YÜCEL, Faruk, Türkiye’nin Aydınlanma Sürecinde Çevirinin Rolü, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 23, S. 2, 2006, s. 207-220.

YÜCEL, Ünsal, Atatürk Döneminde Sanat Yaşamı, Çağdaş Düşüncenin Işığında Atatürk, s. 419-478.

3. Tezler

ġEKER, Kadir, İnönü Dönemi Kültür Hayatı (1938–1950), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2006.

ÖZKAN, Salih, 1938-50 Arası Türkiye’nin Eğitim Kültür Politikası, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1996.

KÖKEN, Nevzat, Cumhuriyet Dönemi Tarih Anlayışları ve Tarih Eğitimi (1923 -1960), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002.

(13)

4. İnternet Adresleri

http://www.milliyet.com.tr/ozel/kitap/130406/1.html 26/02/2007 http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/suralar/heyeti_ilmiye.pdf 26.02.2012 http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/suralar/2_sura.pdf 26.02.2012

Referanslar

Benzer Belgeler

verilir.Millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan, eğitimin her dilinin,

a) Sınavların Yönetmelik ve bu Yönergeye uygun yapılmasını sağlar. b) Sınavlara, direksiyon eğitimi dersi sınav uygulama ve değerlendirme komisyonlarına, sınav

Aynı alan içinde birden fazla örgün ve/veya yaygın eğitim kurumunun bir arada bulunması halinde eğitim kampüsü kurulabilir ve bunların ortak ihtiyaçlarını karşılamak

2) Toplam kapasitesi 10 m 3 ’den daha büyük depolarda ve yerüstü tanklarında soğutma için yağmurlama sistemi bulunması mecburidir. Projelendirmede, risk analizi

Özel Program ve Proje Uygulayan Kepez Mahmut Celalettin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi bünyesinde bulunan imam hatip ortaokulu için yapılacak olan yazılı sınava başvuru

23 KASIM 2020 PAZARTESİ GÜNÜNDEN, YÜZ YÜZE EĞİTİMİN BAŞLAYACAĞI GÜNE KADAR YAPILACAK OLAN UZAKTAN CANLI DERSLERİ TAKİP EDEBİLMENİZ İÇİN CANLI DERS GÜNLERİNDE

5.7.Özel Program ve Proje Uygulayan Demirtaş Anadolu İmam Hatip Lisesi bünyesinde bulunan imam hatip ortaokulu için yapılacak olan yazılı sınava başvuru

Teknik alet, cihaz, ölçüm, birim gibi terimleri içeren İngilizce teknik yayınları tekniğine uygun olarak okuyup anlayabilmeyi sağlayan öğretim materyalidir..