• Sonuç bulunamadı

endoskopik tedavi: endoüreterotomi ve balon dilatasyon

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "endoskopik tedavi: endoüreterotomi ve balon dilatasyon "

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

End.•lnıı t"'° Mwınıal /,tı,a:.,ı, Crı,aJıı 1994: 1;83·89 ÜROLOJİ

İatrojenik üreter darlıklarında

endoskopik tedavi: endoüreterotomi ve balon dilatasyon

Tibet ERDOCRU (•), Tank ESEN (0), Orhon ZİYLAN ( .. ), Haluk ANDER ( .... ), Mustafa AKINCI (0•)

ÖZET

1992·1994 y1thırı arasında i.ıtrojenik ürcter darlığı s.-ıptnnon 3'ü çocuk, 11 olguya cndoskopik otauk miidah.1le edtldi. Çocuk h.ıst.ıbrın hepsinde ürcte­

roneosistostomi, erişkin hastı.,1ardı., ise ürtcrolito­

lomi (n:4), ürctcroncosistostomi (n:1), pyeJolitotomi (n:t), üreterop<>uchostomi (n:1), TUR·T (n:1) sonrası gelişeı't da,hklar, O,S--1 cm, nu!s.1JeH olup, 2'ııoi _prok ..

simal, 3'il ol'ta, geriye kal:ın 6'sı ise distal Uretcr yer- 1,şimliydi. Çocuk lınstaların tümünde bir guide wire üzerinden 3 fr ürcter.ıl balon kull.ırularak di�

latasyon y.ıpılmı,Ş ve tek se:ınslil yeterli cevap ı.,Jındı.

Pmksiınal ve dist;d ilretet d,ubğı ol;uı iki h.ıst . .ld;ı 3ntegr.ıd Teromo kateler yer1eşt-iri1erek, bunun üze·

rindcn 3 Fr balon dilotat8r ile 17 bar atmosfer ba•

sıncı ile ürctcr 21 Ch'yc kadar dilatc edildi.

Bu iki h3Sl:td3 dilalasyon soıu.ısı, 6 hafta sil.re ile 7 Fr pigıail katctcr yerleştirilerek stcntlendi. Aynı yöntem, Moinz Pouclı il ve TUR-T sonrosı tek toraflı alt uç darlığı olan iki h;ıstad.-., b.ışarı.sı.zhkJa sonuç ..

l;ındı, bu h35t;ıfor3 başka bir sc.ınstn ürcıeroneopo­

uchostoıni ve ürcteroncosistoslomi uygul;mdı. D.ı.r­

hğ1 ort.ı üreterdc snptanan Ü(' hast.ıda ise ü.retcros­

kopik ol3rak guidc wirc üzerinden Selikowitz bı­

çağı ile cndoüreıcrotomi y.,pıldı \'C h.,st ... 11.ır 6 hafı-., süreyle 7 Fr pigtoil ,tent ile k,ırakterlı:.c edildi.

Takipleri ortolomo 10.3:tl.l ay 19-12 oy) olan dokuz olgunun hi(birindc rezidüel şlriktür gözle.nmç.di ve böbrek fonksiyon13nnda düzelme s.ıptandı. Urcte­

ral slriktürlcrin ıcd;ıvisindc cndoürolojik modalite·

ler, b.1,prı or.ını .1çık operasyonl.1r.ı göre daha düşük olm.ısın.1 r,,ğmen, �lalif nonim•.1ziv, lokal ancsttti alhnd.ı uygubn.1bilir olm.ısı ve k,sa ho.spit.ıtiuşyon süresi gibi av,,nl.ıjlan nedeniyle ilk planda tercih edilecek tedavi yaklaşımı o1m.ılıdır.

Anaht•r kelimeler: laırojcnik ürcteral dotltk, endoskopik ted;ıvi

(

..

(') ) ('")

(

....

, l.(J. lsı. Tıp fol(ılıc,1 Uruloji Anobilinı Oolı, Dr.

!,U. !,t. Tıp Fokülıc&i Uroloı·ı Anobillm Dalı, Uı. Dr.

!,U, lsı. Tıp fokOlıcsi Urolo I Anobilim D,ılı, D<ıç.Dr.

ı.u. l!:t, Tıp fJlÜlti.!si Urolujj An,,bilim D.llı. Prof.Or.

SUMMARY

Emloscoııic treııtmeııt of iııtrogcııic urcteml strlrtures by eııdoııreterotonıy mfll bııllooıı ıUlııtntioır

Eleven palients (3 c.hildren, 8 adulb) with iatrogenic ureteral strictures wcrc t:reated endoscopic.ally du•

ring 1992·1994. SLrictures werc due to prcvious ure-­

leroneocyslostomy in atl c.hildreo and ureterolitho-, tonıy (n:4), pyelolitlıotoıny (n:1), ureıeropouchoq.

tonıy (n:1), ureteron,ocys(ostomy (n:1) ond TUR-T (n:1) in adulls. Slric:turc length w;ıs bctwcc.n O.S-1 cm and its loc.alization was proximal urctc.r in 2, middlc 1/3 port-ion of Uıe urelet in 3 and distal urcter in lhe remaining 6 patients. Uretern] stricturcs wcre suc-­

cessfully dilated by usins 3 fr ureteral balloon c.ıt·

beter which was p.ıssed ovcr;., guide wirc in ;111 pe,.

dfatric patients in one session. Anıegr;tde Terumo calheteT was passed thtough lhe �lriclurt in 2 .aduh paıients who had proximal urcter3l sttictures ;ınd urctet was dilatcd to 21 Ch wilh 17 bat alnıospheric:

pressure by using ba.lloon dilator at the level of sı-ric­

turc-.

TI1esc patients �'ere stented wilh 7 Fr pigt;ıil c;ıt·

heler for 6 weeks. Same procedurc wa.s allempted in 2 patienı wilh unilaıeral distal urcteral strİC'lure .ıftcr Mainı. Pouch il and TUR·T, yet without success .ınd a u.reteroneopouchostonıy and ureteroneocyı;tcY.,.­

tomy were had ıo be performed. Endoureıerot.ınıy was applied by using Selikowitz rold knife over the guide wire which was passed through the stridurc in fou.r p.ıtients who had ınid·urctcral stricturcs.

These palienıs w�re stcnted ,�rilh 7 Fr pigt:ıil t3l•

heler for 6 wceks. No residual stridutcs werc ob,, se.ıved in 9 patients during the mean follow•up of 10.Jc<l.1 months (9·12 montlıs) with improved was renJ..1 functions in .ı.11 c..ues.

Endow:ologic modalities should be attcmpıed as the initial appro.ıch in aU tases with ureleral stticturcs due lo rel.ıtivcly non-inv.ısive, shorter hos ..

pit.ıliz.ıtion \vhelher open su.rgic.ıt modalilies morc succcss.hıl.

Key words: laırogenic: urcter.ıl sıtictures, endoscopic trcahnent

(2)

CİRIŞ

Üreteral stTiktürler genellikle açık cerrahi opc­

rasyoıtlar sırasıncln meydana gelmekle b<:rab<:r U.2l, özellikle son yıllarda endoürolojik tek­

niklerin geli;,-m�i ile birlikte artan ureteral ma­

nipülasyonlar iirctcral yaralanmalarda yeni bir potansiyel ctyolojik foktör olarak karşımıza çık­

maktadır (3.4>. Öı:clliklc son yıllarda antcgrad ve rctrograd kaleler dilata,yon, balon dilatas­

yon ve endoüreterotomi teknil<lerindcki geliş­

meler üreıeral slriktürlerdeki tedavi yaklaşım­

larında eskiden ıek seçenek olan açık cerrahiye yeni alternatifler sunmuştur <5,6,7>. Bu çalışma­

da kliniğimizde üreteral striktür nedeniyle cn­

dotirolojik olarak balon dilatasyon veya endo­

üreterotomi ile tedavi edilen olgularda elde celi·

len sonuçlar bu konudaki literatür değerlendir·

nwleri ışığında t1rtışılmıştır.

MATERYELve METOO

1992-1994 yıllan orasında iatrojcnik üreler dar·

lığı saptanan ve yaşları 7 ile 58 arasında dc­

ğ¾'en (ortalama ya�: 31) 3'ü çocuk 11 hastaya cndoürolojik tedavi ınodaliteleri ilk seçenek olarak sunuldu.

Tüm hastalar urctcral striktür lokalizasyonu ve uzunluğu yanısıra bobrck fonksiyonlarının d,, tespit edilmesi amacıyla intravenö2 pyelografı, antcgrad ve/ veya rctrograd üreterografı ve

99-

Tc DTPA ile değerlendirildi. Üreteral yaralan­

ma sonrası üretedc lümc,ni daraltan proksimal­

de dilatasyona neden olan sabit lezyonlar iirc­

leral striktür olarak kabul edildi.

Ürelerdeki lokalizasyonuna göre striktürlcr proksimal üreler (üreteropelvik bileşkeden b.ı�­

layarak 3 cm iircteri içine alan kısım), distal üreler (üretcrovc�.ikal bileşkeden başlayarak prokslınalc doğru 5 cm ürctcri içine alan kısım) ve orta üreler (distal ile proksinıal ürclerlerin arasında kalan kısım) olmak üzere 3 gruba ay­

nldı (Şekil ı) m.

SONUÇLAR

Ürctcral striklLirc neden olan etyolojik faktörler

üıd.· l.ııp. rY Mıninwl lnN?iı.1 Ccmılıi 199-1: l;SJ-89

A.-v. Uu,c.

---..ı

co ... niı

ıt..-v. ııtııı.c.­

t,ut!.r-

Şekil 1, Url-tenn pr'Ok!.imal, orta ve ddtal ol.)r.,k �Jbtı1 ı.--dı­

lcn bolumkrııun d.ığıhmt

Tablo ı. Ürctr;ı,I �trikıllre neden ol.ln i.;,lrojC!.nlk <crralti faktôrlt"r

UrC"ıcron�'i,tMtoml

Üret�rolitc,toını

Pydoliloıomı Ureıeropouchoı.lOnl.İ TUR•T

4 (% 36) 4 (% 36) 1 (� 9) 1 {� 9) 1 {'J. 9)

Tablo l'de gösterilmiştir. Serimizde üreteronco­

sistostomi ve ürcterolilotonıi 4'cr olgu ile en sık karşılaşılan iki ctyolojik faktördür. Bunları 1 hastada pyclolitotomi, 1 hastada ürctcropouc­

hostomi ve I hastada transürct-ral mesane tü­

mör re-/.eksiyonu (TUR-n izlemektedir.

Hastalarda lirctcral hasarın oluşması ile ürete­

r.ıl striktür taıusımn konulduğu döneme kadar geçen süre 3 ile 24 ay arasında değişmekte olup ortalama süre 8.8:ı:6.5 aydır. Hast�ların takiple­

rinde en sık karşılaşılan klinik belirti per,istan üriner infckı;iyon varlığı olarak tespit edildi. J 1 hastanın S'indc (% 45) ürcleral slriktür tanısı konulduğunda üriner infeksiyonu mevcutken, 2 hastada (% 18) müphem kostovertebral ağrı şikayeti vardı. Oiğer 4 hastanın (% 37) semp­

tomatik bir b<:lirtisi yokken rutin takipler sı·

rasında hidroüreteronefroz varlığı tespit edildi.

Yapılan radyolojik değerlendirmeleri sonrasın­

da 2 hastada (% 18) üreteral striktiir lokaliz.-.s­

yonu proksimal üreterdc, 6 hastada (% 55) dis­

lal ürctcrde ve 3 (% 27) hastada ise orta ür�

(3)

T. EtdoRrıı tır atk. Jaı,r,ıcııı;J-. f;rctu dnrlıklarıııda enıl,�kopık lı�v,; e,ıdoıin..1t:roıomi ve A1loıı diliıtasyoıı

Tablo 2. Lokallzasyonuna göre ürcter.ıl striktürlerin d,,ğı­

luru

Proksimal urcter Orta ureter Distal urctcr

2 (%18) 3(%'17) 6 (<, 55)

Rı:sim la. l'yelolilotom.i $Onr,1S1 prokşfm.11 ürettrdt ge•

lişen ştriklüı ve buna bağlı hidroüreteroneftoı.

terde bulundu (Tablo 2, Resim la, lb, le). Orta­

lama darlık mesafesi ise 0.5 ile 1 arasında değiş­

mekteydi. Üreteral striktür 6 hastada sağ üre­

terde, diğer 5 hastada ise sol üreterde saptandı.

Hastaların 4'ünde antegrad balon dilatasyon, 4' üne rctrograd balon dilata�-yon ve geriye kalan 3'üne ise retrograd endoüreteroıomi uygulandı.

Antegrad balon dila lasyon 4 hastada dcnend i, iki hastada nefrostomi traktından ycrlc,ştirilen Teruıno guide wire'ın üreteral striktürden ge­

çirilmesini takiben yerleştirik,n Amplatz sert guide wlre üzerinden 3 ile 5 Fr arasında deği­

şen ve balon uzlllıluğu 4 cm olan balon dilata­

törler kullanılarak, 17 bar atmosfer basıncında

.,

Resim lb, Ürcterolitotomi sonrasl ort.1 iırclcrdc geli.şcn sıriktür ve buna bağh striklür prok"im.ıliı,deki iırclı:rı.le ve �lvis renalisıc tkta�L

Resim 1<". Üreıeroneosisloston,i sonrası disı.ıl üretenle ge­

liş.en str-iklür ve bu.n.ı bağlı htd.roüretcronefro:,;.

üreler 21 Ch'e kadar dilate cdiJdi (Resim 2). Bu hastalara dilaıasyon sonrası 7 Fr pigtail kateler yerltirilerek 6 hafta boyunca kateterli bı­

rakıldı. Aynı yöntem Mainz Pouch

ve TUR-T sonrası tek taraflı ürctcr alt ucunda striktür ge­

Lişen iki hastada uygulandı. Fakat guide wire'ın rektum/mesaneye geçirilememesi nedeniyle

(4)

Reşim 2. rrok!lmal üreter.ıl striklürün anlegrad b.ı.lon di·

lııt.tsyonu.

başansı, kaldı ve hostalora başka bir seansta ı.ireıeronco-pouchostomi amcliyat1 uygulandı.

Açık operasyon ı,onra�ı hastalann böbrek fonk­

siyonlannda ve hidroüreteronefmzda belirgin düzelme tespit edildi.

Rcttograd balon dilatasyon uygulanan 4 hasla·

da, rijid urcıcroskop üzerinden 4 cm balon U7unluğu olan 5 Fr balon dilatör ile striktür 16 bar atmosfer basıncında dilate edilerek üreter 7 Fr pigtail iircter kateter ile 6 hafta stentlendl.

Aynı yöntem TUR-T sonrası tek taraOı proksi­

mal iireterde striktür gelişen hastada uygulan­

dı. Fakat rctrogrod balon dilatasyonun başarı­

sızlıkla sonuçlanması nedeniyle hastaya ayn bir sean�ta parsiyel sistcktomi il� birlikte ürclero­

nl'ôSistostomi uygulandı.

Ürctcral striktürii proksimal ve orta üreterdc olan 3 ho�tada ise ürctcroskopik olarak guidc wire uııerinden Sclikowil.7, bıçağı ile (8) endo-

r.mJ .... LAp. r� Mımmal /mwı:.it• Canıhı 1991� 1:SJ-89

Rfı;İm J. Orcıcroneosisıostoııli son.t.tsı gelişen distal ürc--­

ttr-.d strikıUrOn (kcıı,iın 1d rcırogr;ıd balon diht;ısyonu sonruı 3, .ıyd;ı hid.roü.�ıeronc{roub ıa.ııun,en lyUeşme.

ürelerolomi uygulandı ve hastalar 6 ha(ta SÜ·

reyle 7 Fr pigtail ureteral kateler ile stentlene­

rek il.lendi. 1 lastaların tümünde üreteral pigtail kateler endoskopik girişimin 6. haftasında alın­

dı.

Çalı�mamt7da hospitali7�1syon süresi 2-5 gün olup ortalama 2.8± 1.0 gün olarak tespit edildi.

Hastaların hiçbirinde peroperatuar ve posıo�

ratuar dönemde komplikasyon gözlenmedi.

Hastalar postopcratuar 3 aylık pcriyodlarla takip edildi. Ürctcral pigtail kateler alınmasının nrdından hastalann takip süresi 9 ile 12 ay ora­

şındn değişmekte olup, ortalama l0.3±1.1 ay ol.ır�'I< belirlendi. Oisrol ürctcral striktür olan ve cndoskopik bal.ın dilatasyon yapılan 2 hastanın dışında, dığcr 9 hastada (% 82) postoperatuar yapılan radyolojik dcğerlcııdirmclerde rc1,idücl striktür göı:lenmcdi ve böbrek fonksiyonlann­

da dı.i,,e)mı, :.aptandı (Resim le, Resim 3).

(5)

T. E.rdolru ı...-ark lntrojım;k ılrcter dnrlıklarmda t1ırlosko1J1k UdıJVı- e,ıdofırrft'rolomı ve lxıloıı dılala<Jyoıı

TARTIŞMA

Urcıeral striktür ıedavisinde amaç nefrosıomi veya ürelcral stent gibi kalıcı drenaj sistemle­

rinin ihliyaç göstermeksizin idrar drenajının sağlanması ve böbrek fonksiyonlarının korun·

masıdı.r <4.SAi,7l. Bu amaçla, kullanılabilecek çok sayıda cerrahi yöntem mevru ttu r <O. lhı cerra hj yöntemleri içinde iireteroneosistosıomi+psoas hilch, Boari nap, primer üreteroüretcrostoıni, transüreleroüreterostomi, ileal �ubstitüsyon, ototransplantasyon, nefrektomi sayılabiljr. An·

cak son yıllarda bu cerrahi tedavi yöntemleri·

nin yanında, endoskopik ve perkütan maııipü·

lasyon modalitelerinin gelişimi ile üreteral striktür tt>davisiııdc ilk acum olarak endoüro·

lojik girişimler tercih edibı1ektedir (3,4,5,6,7)_

11 hastalık serimizde, sonrasmda en sık ürete­

ral striktfü gelişen ameliyat Çt.'Şitleri üretero­

neosistostomi ve üreterolitotomidir (Tablo 1).

Banner ve Pollack'da <9J serilerinde, % 45 ile, en sık rastlanan etyolojik ns'Clenin üreterolitotomi olduğunu beUrtirken, O'Brien <4> stTiktüri:m en sık ürcteroenterik anastomozlardan sonra (%

23) görüldüğünü ve bunu % 19'1ik oranlarda üreterolitotonıi ve ureteroskopinin takip ettiği·

ni ifode etmekterur. Smith (3) ise 94 olgudan oluşan serisinde % 59 açık cerrahi, % 36 en­

doskopik manipülasyonlar ve % 5 tTaıısürelral ameliyatları etyolojik komponent olarak belirt­

miştir.

Eııdoskopik girişimlerin başansını etkileyen en önemli faktörler üreteral striktürün uzunluğu ve lokali'l.asyonudur <4,7>. Diğer yandan üretcral yaralanma ile ürcteraJ striktürün tanısına kadar geçen sürenin (striktür yaşı) başarıyı etkileme­

yeceğini bildiren Çillışmalarm yanısıra <4>, Lang (lO) ve Johnson O ı I özellikle antegrad balon di·

Jatasyonun başarısındaki en önemli faktörler·

den birisiı,in striktür y;ışı ve striktür çevresin­

deki dokunun viabilitesi olduğunu ileri sür·

m�ktedirler. Striktürün kronikleşmesi (uzun strikHir yaşı) iskemik hasar için ortam hazırla­

yan bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Yo­

ğunluğu fazla olan fibmtik bir striktür, çevre dokulara bası yaparak dokudaki kan akımını ve dolayısıyla doku oksijcnasyonunu azaltarak

fibrozise ve daha gergin bir striktür oluşmasına neden olan kısır bir döngii halini alır. Ayrıca bu dönemde uygulanan balon dilatasyonunun neden olduğu lokal harabiyetin gelişmesinde rol oynayan fibroblastlarm etkisiyle bu kısır döngü yeniden devreye girmektedfr noı.

Lang (10) antegrad balon dilatasyon ile tedavi ettiği üreler striktürlerinde viabl ve 3 aydan kısa striktür yaşına sah.ip olgularda başarı ora­

nını % 91 olarak bildirirken, striktür yaşı 3 aydan fazla olan ve devitalize durumdaki üre­

teral striktürlerdeki başarı oranının sadece% 20 olduğunu belirtmiştir. Bununla beraber, Jolm­

son (il) bu iki grup arasındaki başarı farkını 7 aylık striktür yaşını sınır kabul ederek de­

ğerlend irmiş ve 7 aydan kısa striktür yaşı olan hastalardaki başarı oranını % 64 olarak be­

lirtirken, bunun üzerindeki striktür yaşına sahip hastaların hiçbirinde balon dilatasyon ile başarı sağlanamadıj';'lnı bildirmektedir. Ça­

lışmanuzda üreteral striktür yaşı ortalama 8.8:6.5 ay olmakla beraber, balon dilatasyon uygulanan ve başarısızlıkla sonuçlanan ilci has­

tada striktür yaşı sırasıyla 7 ve 8 ay olarak tes­

pit edilmiştir. Hernekadar başarısızlık nedeni str;ktü.r distaline geçilememesi ise de, bu iki va­

kadilki başarısız sonuç Lang ve Johnson'wı id­

dialarını destekler rüteliktedir.

Klinik olarak üreteral striktürde hastalar ge­

nellikle müphem kostovertebral ağrı ve semp­

tomatik üriner infcksiyon ile başvururken,% 20 olgu asemptoınatik olabilir <4,7) ve başka bir ne­

dene yönelik yapılan değerlendirmelerde tespit edilebilir. Serimizde de hastaların 5'inde (% 45) sempl:(>ınatik üriner infeksiyon, 2'sinde müp­

hem ağrı şikayetleri mevcutken, 4 hastada (%

37) herhangi bir semptom veya klinik belirti tespil edilmedi.

O'Brain <4J serisinde özellikle üreterolitotomi sonrası gelişen üreteral striktür olgularındaki antegrad balon dilatasyon yöntemi ile elde edi­

len sonuçlarm üreteroenterik anastomoz son­

rası gelişen striktürlere oranla daha fazla ol­

duğunu bildirmektedir. O'Brien bu çalışmasın­

da genel % 50 başarı oranı bildirirken, üre­

tercıenterik anastomoz darlığı olan vakalarda

(6)

bu başarı oranının % 14 olduğımu belirtmek·

tedir. Kramolowsky'nin (l2l serisinde ise 9 ürc­

ıeroenlerik anastomo� darlığının sadece 2'sinde (% 22) başarılı sonuç elde edildiği ifade edil­

mektedir. Diğer yandan l<ramolowksy 03) üre­

lerocnterik anastomoz darlığı olan 7 olguda en­

doüreterotomi sonrası balon dilatasyonu ile, 16 aylık �,kip süresinde 5 hastada başanlı sonuç bildirmiştir. Meretyk Cl4J ise üreteroenterik anastomoz striktürü olan 19 olguda aynı yön­

temi kullanarak ortalama 28.6 aylık takiple­

rinde başarı oranını % 57 olarak belirtmektedir.

Serimizde de Mainz Pouch il üreterosigmoi­

dostoıııi yapılmış hastada antegrad balon di­

latasyonun başarısızlıkla sonuçlandığı dikkate alınırsa bu olgularda asıl zorluğun darlığın ge­

<;irilmesi olduğu düşünülmüştür. Eğer darlık dilatc edilebilirse başarının kalıcı olabilmesi için komplike olgularda duvar stenllerinin kul­

lanınu önerilmektedir (7,15.16).

Üreteral slriktürlerin endoinsizyonunda soğuk bıçak, elektrokoter probu ve Nd: Y AC lazer kullanılabilfr. Zamaıumıza kadar en sık lerdh edilen cndoinsizyon modalitesi soğuk bıçak kullanılarak yapılan insizyon modelidir. En·

doinsizyon tekniğinde soğuk bıçak modalitesi ilk kez Korth ve l<uenkel (17) rorafından kul·

lanılmış olup, Selikowitz (8>, kendi adıyla anı·

lan, 4.5 Fr koaksial soğuk bıçağı ve Netto 08) üreteroskopik sırtı kesin özellikteki endoskopik makası geliştirmişlerdir. Endoinsizyonda en sık tercih edilen soğuk bıçak kullanımının yanında, 2 Fr ve 3 Fr boyutlarındaki elcktrokoter probu ile lnsizyon çok a>< operatör tarafından kul­

lanılmıştır (19l, Diğer yandan Nd:YAC lazerin kullanımı hakkındaki ancktodal bilgilerin de­

ğerlendirilmesi içi.n ise daha geniş serilerde kul­

lanımı gereklidir. Domuzlarda yapılan labora­

ıuar çalışmalarında 3 Fr elcktrokotcr prrıbun endoinsizyonlarda soğuk bıç.1k ve Nd:YAC la­

zere oranla daha fazla periinsizycınel hasara neden olması bu modaliteııin deY�wantajı ola­

rak görülmektedir (20),

Endoinsizyon lekniğinin başarısını etkileyen en önemli faktör (lroleral sıriktürün uzunluğu ve lokalizasycınudur

m.

Özellikle uzwlluğu >1 cm olan ve orta üre ter loka liwsyonunda ki strik·

Cnd.-Lı,,. ur Mıımual /uı-.ızn• Crrmfı, 199.J; 1:83-..89

türlerin tedavisi, <1 cm olan distal veya prok­

simal üreler lokalizasyonlu slriktürlerde an­

tegrad, orta ve distal üreterdeki slı-iktürlerde ise retrograd yaklaşmı tercih edilmektedir m.

Diğer yandan proksiınal ve dislaJ tireler strik­

türlerinde amaç darlığuı pclvis renalise/nıesa­

neye kadar marsupiyelize edilmesi ve tüm lo­

kalizasyonlarda da insizyontLO periureteral veya retroperitoneal yağ dokusuna kadar ya­

pılmasıdır. Bu iki nokta cndionsizyonwı başarı şansını arttıran diğer önemli faktörlerdir. in­

sizyonun, proksimal ve iliak çaprazın üze­

rindeki orta üretcrde üreteriıı posıerolateraline, distal üreter ve ilia k arterlerin üzerinde üre­

terin anterioruna (saat 12 hizrısı), iliak çaprazın hemen altındaki orta iireterde ise üreterin me­

dialinc yapılması en peroperatuar kanama ris­

kini en aı..a indirmek için üncmlidir.

Antegrad/retrograd balım dilatnsyon veya en·

doüreterotonıi sonrası uygulanan ürctcral sten­

tin üreter dokusundaki iyileşme süresinde ye­

terli luminal çapı sağlayacak nitelikte olması, sonuçların başarısını etkileyen önemli faktürler·

den bir diğerini oluşturmaktad,r. Banncr (15) ve

Johnson cııı geniş çaplı sıentleriıı ürcter doku·

sunda iskemiye yolaçarak istenmeyen Cibrozis gelişimini arttlracağmı ve restenOY olasılığının çok fazla olacağını ileri sürmektedir. Buna kar­

şın 1...ang cıoı skatrisyel gelişimin kaçınılmaz olruı restriktif etkisinJ en aza indirmek amacıyla geniş çaplı (7-10 Fr) üreteral stentlerin kul­

lanılmasmı öncmwktedir. Aynca l.ang cıoı, Oan­

ner ve Pollack'tn cı 1,21l belirttiği gibi, geniş stcntlcrin üreteral iskemik ve restenoz oluştum­

bileceği iddialarına karşın, geniş stentlerin dar stcntlcrlc karşılaştmldığı.nda anlamlı bir yan et­

kiye sahip olmadığını da ifade etmektedir.

(lu açıdan baktldığında serimizde 6 hafta sü­

resince geniş çaplı (7 Fr) ürcteral pigtail sıent kullanılmasının herhangi bir yan etki ve res­

tcnoz gelişimi ynratmadığı gözlendi. Antegrad veya retrograd olarak uygulanan bu tedavi ıno­

dalitelerinin açık cerrahi girişimlere göre rclatif non.inva.ziv olması, lokal �nestczi altında uy·

gulanabilir olması, hospilalizasyon ve iyileşme, dönemlerinin daha kısa olması, düşü.k mor­

biditesi ve daha düşiik maliyeti önde gelen

(7)

T. Erdofru ve ark, iatroıeııik /Jreter darlı.A.-Iarmdn e,rdoskopik kdaui: rııdoilrd"otomi ,_. bnlo,ı dıflılıısyo,ı

avantajlarıdır. Diğer yandan yapılan endoüro­

lojik manipülasyon başansız kaldığı durum­

larda, açık cerrahi girişim şansını ortadan kal­

dırmamaktadır. Bu nedenle, striklür yaşı fazla olsa dahi, özellikle cndoürolojik ekipmanın ye­

terli olduğu koşullarda, tüm üreteral striktür­

lerin tedavisinde ilk planda tercih edilmesi ge­

reken yaklaşm1, başan oram açık cerrahi gi­

rişin,lere göre daha düşük olmasına rağmen, endoürolojik modaliteler olmalıdır.

KAYNAKLAR

1 . Weinberg SR. lnjurics of the uretcr. in: The urctcr.

H Bergmaıı, eds. New York, Hoeber Medical Di­

visioıı, Harper & Row, 1967; 355.

2. Fry DE, Milholen L, Hacbrechl PJ. latrogenic ure­

ternl injury. Options and management. Arch Surg 1983; 118:454.

J. SmHh AD. Ma..n:ıgeıncnt of iatrogcnic ureteral strictures aftcr urological procedur.'S. J Urol 1988;

140:1372.

4. O'Bricn WM, Maxled WC, Pahira JJ. Ureteral stricture: Experience with 31 ca.ses. J Urol 1988;

140:737.

5. Braııııcn GF. Eııdourology in perspccıivc. Urology 1986; 28 :161.

6. Kramolowsky EV, Tucker RO, Nclson CMK. Ma•

nageınenl of benign ureler.ıl strictures: Opcn sur·

gica1 repair or endoscopic di1atatlon, J Urol 1989;

141:285.

7. Clayman RV, Kavoussi LR. Endosurgiaıl tech­

niqucs for the diagnosis rınd treatmenı of non·

ca)culous discase o( the uretcr and kidney. in: Camp-­

bell's Urology, PC Walsh, AB Rctik, TA Stamey, EO Vaughaıı. eds. f'hiladelphia WO Saunders Company 1992; 2231.

Alındığı tarih: 8 Ağuı.toıs 1994 . _

Ynı.şma •drcsi: Or. Tll>el Erdoğan, l.U. 1st. Tıp Fak. Ürolop Anabilim Dah, Çapa .. fst.anbul

8. Selikowitz SM. Ncw com<lal urctcr,11 striclure knife. Urol Clin NorU, Am 1990; 17:83.

9. Banner MP, Pollack HM. Oilatalion of ureleral stenosis: teduUques and experience in 44 patients.

AJR 1984; 143:793.

10. Lang EK, Glorioso LW. Anlegrad lransluminal dilatation of benign strictıırcs: t.ong ıcmı results.

AJR 1988; 150:1 3 1 .

11. Johnson CD, Oke l!J, Ounnick NR, van Moore A, Braun 50, Ncwman GE, Pcrlmutt L, King LR.

Percutaneous balloon ctilatation of ureteral strictures.

AJR 1987; 148 :181.

12. Kramolowsky EV, Clayman RV, Weyman PJ.

Endourologica.l managcıncnt of urctt:'roilcal aı,rıs,.

tomotic stricturcs: is it cffcctivc? J Urol 1987;

137 :390.

13. Kramolowsky EV, Clayman RV, Weyman PJ.

Managernenl of urele-rointesllnal anastomolic slric­

tures: comparison of open surgkal and f!n­

dourological repair. J Urol 1988; 139:1195.

14. Mcretyk S, Clayman RV, Kavoussi LR, Kra•

molowsky EV, Picus OD. Endourological ırcatment o( ureterocnteric anastomotic strictures: Long temı followup. J Urol 1991; 145:723.

15. Lang EK. Anlegrad ureleral stenliııg for de­

hiscence, strictures, and fistulae. AJR 1984; 143:195.

16. Becknıa.n CF, Rolh RA, Bihric W. Oilatation of bcnign uretcml stricturcs. Radiology 1989; 172:437.

1 7 . Korlh K, Kuenkcl J. Unusual applications of ure­

lcroscopy. Urol Clin North Am 1988; 15:459.

18. Netto NR J r, Ferreria U, leınos GC. En­

dourological managemcnt of uretcral stTicturcs. J Urol 1990; 144:6.31.

19. Kavoussi LR, Meret:yk S, Oicrks SM, Clayın,rn RV. Endoureıerotomy: Ureıeronephrosropic tre­

atmenı of ureıeral sırictu,es. J Endourol 1990; 4:5113.

20. Oicdcs SM, Clayman RV, Kavoussi LR, ini•

raureteral surgery. Appropriatc cutting modality. J Endourol 1990; 4:Sl 14.

21. 8a.nner MP, Pollack HM, Ring EJ, Wein AJ. Cal­

hetcr dil:ıtation of benign ureteral st-Tictures. Urol Ra­

diol 1980; 2:33.

v'

Dergimiz hakkındaki görüş ve önerileriniz gelecek sayılarda okuyucu köşesinde yayınlanacaktır.

v'

Sizlerden gelecek istekler doğruJtusw1da en iyiyi verebilmek temel anıacımızdrr.

v'

Değerli katkılarınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Referanslar

Benzer Belgeler

ilk ha/on olarak diişiik profilli pe1jii:yon balon kateteri (PBK) kullamlmış hastalarda balon anji- yoplastiye ilişkin girişimsel haşan ı·e

Bizim ilk hastamızda pulmoner ka- paktaki delik çok küçük olduğundan kılavuz telin üzerinden çok ince (4. 1F) kateterle bile pulmoner ar- tere girilememiştir ve

değerlendirildi. Geri kalan altı hastada ise PDA'nın şekli ve çapının belirlenmesinde direkt enjeksiyon ile elde edilen görüntüler çok net değildi.. Saltık ve

IABP'ım arteryel P02'yi yükseltip ortalama pul- moner arter basıncı ve pulmoner arter tıkalı basıncını düşürdüğü ve özellikle genç olan hastalarda erken

nırlayıcı diğer bir etken olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak; a) uzun balonlar özellikle uzun lez- yonlard a kısa balonlarla olduğu kadar başarılı ve

kontrol angiografi yapılarak işleme son verildi. Mi- tral kapak üzerindeki basınç farkı balon dilatasyon önce ve sonrasındaki invaziv ölçümlerle, mitral ka- pak alanı

Yöntemin s ınırlı avantajlarını belirten yayınlar ol- mak birlikte, kapak altı apareyinde gelişebilecek ha- sara bağlı ağır mitral yetersizliği ve balon

Balon dilatasyonu öncesi ortalama 77±22 mmHg olan basınç farkı dilatasyondan hemen sonra ortalama 24±13 mmHg idi: İki olguda 1+, diğer bir olguda ise 2+ olan aon