Bilim ve Teknik
4
H A B E R L E R
A l p A k o ğ l u - Ç a ğ l a r S u n a y
Pek çoğumuz, yeni doğan Ay’ı izlemekten hoşlanır, bundan zevk alırız. Pek az doğa olayı bu kadar ro-mantiktir. Ay, bu sırada kan kırmızı göründüğü gibi, oldukça da büyük-tür. Bu göz yanılması, yani Ay’ın uf-ka yakınken daha büyük görünme-si, Aristo’dan Leonardo da Vinci’ye kadar pek çok filozofun ilgisini çek-miş. Aslında o zamanlar da bunun bir göz yanılması olduğu biliniyor olmasına karşılık, nedeni bilinmi-yordu. Ancak, bu olayın asıl nedeni daha yeni keşfedildi.
1960’larda, Lloyd Kaufman ve Irvin Rock adlı iki bilim adamı, "gö-rünür uzaklık kuramı" diye bir
ku-ram geliştirdiler. Bu kuku-rama göre, beynimizin uzaklık belirleme me-kanizması, Ay ufka yakın olduğun-da ve gökyüzünde yüksekte bulun-duğunda farklı çalışıyordu. Birinci-sinde, yani Ay ufka yakın olduğun-da görüş alanınolduğun-da başka cisimler de olduğundan beynimiz onu bu ci-simlerle karşılaştırarak daha uzak olarak algılıyor. Bu, beynimizin oto-matik olarak yaptığı bir işlem. Ör-neğin, uzaktaki bir ağaca baktığı-mızda, ağaç uzaklığı nedeniyle gö-zümüze çok küçük göründüğü hal-de, beynimiz onun gerçek büyüklü-ğünü hesaplayabiliyor. Bu, gelenek-sel varsayıma aykırı bir düşünce;
çünkü, Ay büyük göründüğünden daha yakın gibi gelir bize.
New York, Long Island Üniver-sitesi’nden Llyod Kaufman ve IBM Almadan Araştırma Laboratuva-rı’ndan James Kaufman, bu göz ya-nılmasını çözmek için bir deney yaptılar. Deney, gerçek gökyüzü al-tında, sanal Ay’larla yapıldı. Göz-lemciler, yarıgeçirgen aynalardan hem gökyüzünü ve ufku, hem de sanal ay görüntülerini görebiliyor-lardı. Deneylerde iki Ay görüntüsü kullanıldı. Bu görüntülerden herbi-ri, iki ayrı projektörden gelen gö-rüntülerle oluşturuluyordu. Böylece üç boyutlu bir Ay görüntüsü oluştu-rulabiliyor; ayların uzaklığı değişti-rilebiliyordu. Ayrıca, deneyi yapan-lar, sanal ayların gözlemcilere tam olarak ne kadar uzak göründükleri-ni ölçebiliyorlardı.
Deneyde, aylardan birisi sabit bir uzaklığa yerleştirildi ve her bir gözlemciden öteki ayı sabit ayın uzaklığının tam yarısı uzaklığa yer-leştirmesi istendi. Bunu, bir el ku-manda aletiyle yapabiliyorlardı. De-ney, ay ufka yakınken ve uzakken tekrarlandı. Deneyde, ayların bü-yüklüğü sabit tutuldu. Deneyin so-nucunda, denekler, her seferinde ufka yakın ayı, yüksektekine göre daha uzağa (yaklaşık dört katı ka-dar) yerleştirdiler. Yani, ufka yakın olan Ay, gözümüze daha yakın değil; gerçekte daha uzak görünüyordu.
Nature, Science Update, 10 Ocak 2000 New Scientist, 15 Ocak 2000