• Sonuç bulunamadı

i mmun sistemin antijenlere karşı normal olmayan yanıtı bağışık yanıt organizmaya yarar sağlamak yerine, oluşan reaksiyonlar doku hasarı ve immunopatolojik hastalıklar oluşturursa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "i mmun sistemin antijenlere karşı normal olmayan yanıtı bağışık yanıt organizmaya yarar sağlamak yerine, oluşan reaksiyonlar doku hasarı ve immunopatolojik hastalıklar oluşturursa"

Copied!
77
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Aşırı Duyarlılık (Hypersensitivity)

i mmun sistemin antijenlere karşı normal olmayan yanıtı bağışık yanıt organizmaya yarar sağlamak yerine,

oluşan reaksiyonlar doku hasarı ve immunopatolojik hastalıklar oluşturursa

(2)
(3)

  Hipersensitivite

antijen ile ilk karşılaşmada duyarlı hale gelen immün sisteminin

ikinci ya da takip eden karşılaşmalar sonrası aşırı reaksiyon

göstermesi

(4)

Bu reaksiyonlar mekanizmalarına göre dört tip

Antikora bağımlı olan ADR (Grup I)

Tip 1 (Çabuk tip) Aşırı duyarlılık reaksiyonları

Genel sistemik anaflaksi

Atopik alerjiler

Deri anaflaksisi

İlaç alerjileri

(5)

◦ Tip 2

 Sitotoksik tip ADR

 Rh uyuşmazlığı

 Kan uyuşmazlığı

 Otoimmun hastalıklar

◦ Tip 3

 İmmun komplekslerle oluşan ADR

 Artus hastalığı

 Serum Hastalığı

 İmmun kompleks hastalığı

(6)

o

Hücresel ADR (Grup II)= Tip 4

◦ Tüberkülin duyarlılığı

◦ Bakteri, virus, mantar alerjileri

◦ Doku atılması

(7)

Alerji ya da atopi olarak bilinir

IgE antikorları (reagin), mast hücreleri ve bazofiller aracılığıyla olur Genetik olarak yatkın (atopik) kişilerde alerjene karşı ortaya çıkan yanıt Alerjinin oluşabilmesi için;

Atopik bir kişinin alerjenle ilk karşılaşması ile önce duyarlılaşma gerçekleşir

alerjen uyarısı ile Th2 hücrelerinin aktivasyonu

Sitokinlerin salgılanması(IL4,IL13)

B hücre uyarımı

Alerjene özgül IgE antikorlarının salgılanması

IgE’nin Fc kısımları ile mast hücreleri ve bazofillerdeki reseptörlere bağlanması

(8)

 Aynı kişi aynı alerjenle tekrar karşılaştığında

 Alerjen hücre yüzeyine bağlı IgE antikorlarının serbest Fab kısımlarına bağlanması

 Bu bağlanma mast hücrelerini aktive ederek mediatör salınımına yol açar (degranülasyon )

 Hedef organlarda mediatör etkilerinin açığa çıkması

(9)

Alerjinin açığa çıkmasını etkileyen faktörler:

Kalıtım-Çevresel faktörler

-

Ev içi ve ev dışlı alerjenler astım alevlenmelerine neden olabilir

-

ev tozu akarı alerjenlerine, kedi veya köpeklerin derilerinden

kaynaklanan kepeklere ve Aspergillus küflerine karşı alerji

(10)

Viral enfeksiyonlar

- RSV olduğu belirlenen çocuklarda yapılan birkaç çalışmada, bu hastaların yaklaşık

%40’ında solunum sıkıntısı devam ettiği veya geç çocukluk çağı astımının ortaya çıktığı gösterilmiş

(11)

IgE sentezi

Plazma hücrelerinden sentezlenir

bazofiller,mast hücreleri, makrofajlar, eozinofiller ve trombosit yüzeyindeki IgE reseptörlerine bağlanır

Yüksek afiniteli Fc reseptörü (Fc ε R I ) (Mast hücreleri, bazofiller, eozinofiller)

Düşük afiniteli Fc reseptörü (Fc ε R II ) (T,B lenfosit ve

langerhans hücreleri)

(12)

o

Alerjisi olanlarda IgE sentezini düzenleyen mekanizmalarda bozukluk

o

Serum IgE düzeyi yüksek olanlarda Ts yetersizliği bulunmakta

o

IL-4, IL-5 ve IL13 sekrete eden TH2 hücresinin daha fazla üretildiği gösterilmiştir

o

Düşük affiniteli Fc reseptörü (Fc ε R II ) taşıyan T lenfositleri iki madde sentezler

o

EFA: Enhancing factor of alergy:alerjiyi artıran(Th lenfositlerinin proliferasyonuna neden olur)

o

SFA: Supressor factor of alergy : alerjiyi baskılayan faktör (Ts

lenfositlerinin gelişmesini artırır)

(13)

B lenfositleri de IgE sentezini etkileyen faktörler sentezler

IgE B lenfositlerinde (Fc ε R II ) ekspresyonunu artırabilir

B lenfositlerinde sentezlenen IgE salgılanmasını artıran faktörlere

IgE bağlayan faktörler (solubl CD23) denir.

IgE ‘ye spesifik affinite gösterirler

IgE sentezinde 3 temel faktör vardır;

İndükleyen faktörler

ASH (Antijen sunan hücreler)

Modülatör faktörler

Blenfositte IgE sentezini etkileyen bütün hücreler

Effektör faktörler

IgE sentezleyen periferik B lenfositleri

(14)

Tip I hipersensitivite

hızlı veya anafilaktik

Reaksiyon, deri (ürtiker ve egzama), göz (konjonktivit), nazofarinks (rinore, rinit), bronkopulmoner doku (astım) ve gastrointestinal sistemi (gastroenterit)

Reaksiyon, minör rahatsızlıktan ölüme kadar giden bir dizi semptoma neden.

Reaksiyon bazen gecikmeli olsada (10-12 saat), genellikle antijene maruz kaldıktan 15-30 dakika içerisinde gerçekleşir.

Hızlı hipersensitivite IgE aracılı

başlıca hücresel mast hücresi veya bazofil

Reaksiyon platelet, nötrofil ve eozinofil tarafından artırılır ve/veya modifiye edilir

(15)

o

IgE’ler mast ve bazofil hücrelere Fc kısımlarıyla

o

Fab kısımları yeni girecek Ag’ler

(16)

o

Allerjide rol alan hücreler:

Mast hücreleri: İlk kez Erlich

Dokularda kapillerin çevresinde yaygın

Büyük nükleuslu , sitoplazmalarında yoğun granüller

Allerjen etkisiyle granüllerini ortama boşaltır (mast hücre degranülasyonu)

1 mast hücresinde 3-5 pg histamin

Histamin damarlardaki H1 reseptörlerini etkiler ve damar permeabilitesini artırır.

triptaz C3- C3 a’ ya dönüştürür C3a degranülasyona neden olur

Kallikrein etkisiyle kininojen- bradikinine dönüşür B1 ve B2 reseptörlerini etkiliyerek bronkospazm ve damar

permeabilitesinde artış

IL3,4,5,6 sitokinler salınır ,alerjik inflamasyonda rol alır

(17)

o

Eozinofil

Eozinofil kaynaklı nörotoksin (EDN)

Eozinofil katyonik protein (ECP)

Eozinofil Peroksidaz (EPO)

Major basic protein MBP

Transforming growth factor

IgG ile uyarıldığında ECP

IgE ile uyarıldığında EPO salınır

Eozinofillerden salınan sitotoksik mediatörler;

Alerjik astımlı hastalarda ECP ve MBP (bronş epitel hüc. hasar)

Polen mevsiminde hastaların serumlarında ECP yükselme

(18)

Mediatörler

o

Histamin (H1,H2,H3 reseptörleri aracılığı ile etki gösterir)

Allerjenle karşılaştıktan en çok yarım saat içinde salınır.

H1 res aracılığıyla küçük damarlarda vazokonstrüksiyon, damar permeabilitesinde artma, taşikardi ve bronkokonstrüksiyon

H2 res aracılığıyla vazodilatasyon, bronkodilatasyon ve lenfosit

fonksiyon inhibisyonu yapar.

(19)

o

Prostaglandinler PG

Mast hücreleri, makrofajlar, monositler, lenfositler ve fibroblastlar salgılar.

Allerjenle karşılaştıktan 5-6 saat sonra yavaşça salınır.

PGD2 histamin salınımını arttırır, bronkospazm yapar

PDE2 histamin salınımını azaltır, bronkospazmı çözer

Damar permeabilitesini arttırır

(20)

Lökotrienler (LT)

Histaminden daha yavaş fakat daha uzun etkili SRSA(Slow reacting substance of anafilaxy) (LT-C4, LT-D4, LT-E4)

Allerjik inflamasyonda nötrofiller, eozinofiller, lenfositler, mast hücreleri ve monositlerde araşidonik asitten lipooksijenaz yolu ile LT’ler sentezlenir.

Kapiller permeabiliteyi arttırırlar

Histaminden daha güçlü bronkospazm

Allerjik astımlı hastalarda plazma LT-C4ve LT-D4 düzeyleri çok

yükselir.

(21)

o

Trombosit aktive edici faktör (PAF)

• Allerjenle uyarılan bazofillerden salınır

• Çok güçlü kas spazmı yapar

• Damar permeabilitesini çok güçlü artırır

• Kuvvetli kemotaktik etki ile eozinofil ve nötrofilleri

inflamasyon alanına çeker

(22)

o

Genel Sistemik anfilaksi (korunmasızlık)

o

Dakikalar içinde oluşur

o

Antikor oluşturabilen her canlıya uygun Ag verilip anaflaksi

oluşturulabilir

(23)
(24)

o

Atopi

İnsanların %10

Genetik geçiş söz konusu

Allerjen solunum yoluyla alınınca

burun ödemi, bronş spazmı

Ağız yoluyla alınırsa gastrointestinal bulgular

(25)

o

Anaflaksi nin pasif olarak aktarılması

Anaflaktik hayvanın serumu bekleme dönemi

sonra alınıp başka bir hayvanın damar içine aktarılırsa birkaç saat sonra o hayvanda da alerji

Deriye verilirse 24 saat sonra o bölge duyarlılaşır.

(26)

Anaflaksi ve Atopi temeline dayalı hastalıklar

 Ürtiker (kurdeşen)

 Saman nezlesi (alerjik rinit)

 Allerjik astma

 Atopik dermatid

 Serum anaflaksisi

 Böcek sokması

 İlaç duyarlılığı

(27)

 Allerjik astma

 Allerjenler: Polen, ot, hayvan tüyü vb

 Solunum yada ağız yoluyla alınır

 Nöbetlerde hırıltılı sollunum, burun akması, bol ve yapışkan mukus

 Nöbet dışında hasta normal

 Şok organ bronş ve üst solunum yolları

(28)

Saman nezlesi

 Allerjenler: Polen, ot, hayvan tüyü vb

 Solunum yoluyla alınır

 Konjonktivalarda kızarma, kaşıntı

 Burun mukozasında ödem, bol salgı

 Mevsimsel olarak yineler

 Şok organ: Mukozalar

(29)

Ürtiker

Allerjenler: Yumurta, çikolata, çilek, deniz ürünler, patlıcan gibi besin maddeleri

Ağız yoluyla alınır

Deri ve mukozalarda kızarıklık, kabarıklık ve ödem

(30)

 Atopik dermatid

 Süt çocuklarında görülür

 Allerjenler ağız yoluyla alınır

 Baş, boyun, bilek ve ellerde kızarıklık, papül ve vezikül

(31)

Serum anaflaksisi

 Hayvan serumlarından elde edilen antikorlar verildiğinde, proteinlere karşı anaflaksi gelişebilir

 Difteri, tetanoz, Hepatit ve Kuduz antiserumları

 Tip lll reaksiyonda gelişebiliyor

(32)

 Böcek sokması

 Arı, akrep, yılan , örümcek

 Atopi

 Bronkospazm,

 ödem, döküntü,

 kalp yetmezliği

 ölüm

(33)

 İlaç duyarlılığı

 Allerjen,

 ilaçların kendileri yada vücut proteinleriyle birleşebilen partikülleri (Penisilin, Sülfonamid, Bactrim)

 Genetik yatkınlık, ilaçların veriliş yolu,dozu,süresi

 Anaflaksi yada ellerde kontakt dermatid

(34)

İnvivo ve invitro testler ile tanı invitro testler

Periferik kan ve salgılarda Eozinofil düzeyi Serumda total IGE ve spesifik IgE düzeyleri

ELISA

 İnvivo testler

Deri testleri; prick (epikütan), intrakütan ve patch test

epikütan, intrakütan erken aşırı duyarlılıkta

patch test ( kontakt dermatidde uygulanır)

(35)

o

Spesifik İmmuno Terapi

Hastaya allerjen gittikçe artan dozlarda verilerek duyarsızlaştırma yapılır

Uygulandığı durumlar

4-50 yaş arası

İmmun yetmezlik, malinitesi olmayan

Gıda ve ilaç allerjisi dışındaki allerjilerde

Hedef organ deriden farklı olan allerjilerde

(36)

Antikora bağımlı hücresel toksisite

Hücre yüzey veya hücre dışı matrix antijenlerine karşı oluşan spesifik IgG veya IgM tip antikorların antijene bağlanması ve doku hasarını tetiklemesi

Fc kısımları ile komplemanı aktive eder

Hedef hücrenin lizisi

Hücre yüzeylerine bağlanan antikorlar ,

Hedef hücrenin fagositik hücreler tarafından opsonizasyonu sağlar

Hedef hücrenin sitotoksik T ve NK hücreleri tarafından öldürülmesine neden olur

Nötrofil, makrofaj ve komplemen aktivasyonunu yani inflamasyonu

artırır.

(37)
(38)
(39)
(40)

Hücre yüzeyi antijenlerine karşı oluşan IgG antikorları Ag-Ab kompleksi

C1q’ nun bağlanması ile aktive olan kompleman yolu C5-C9 ;

‘membran attack complex oluşumu’

Hedef hücre lizisi (Komplemana bağımlı hücresel toksisite)

Klasik aktivasyon sonucu C3b ( C3 konvertaz ile C3’ün

aktivasyonu sırasında ortaya çıkar) hedef hücre üzerinde birikebilir

RES hücreler tarafından kompleman ile kaplı hücrelerin lizisi

kolaylaşır

(41)

Konağın dokusuna veya mikroorganizmalara bağlanmış kompleman fragmanları ve IgG antikorları opsonin olarak rol oynar ve fagositozu kolaylaştırır

Opsoninler fagositlerdeki lizozoman aktiviteyi artırır

İmmunolojik hasara yol açan mediatörlerin salınmasına neden olur

Fagositlerin hücre yüzeyinde bulunan Fc reseptörlerine antikorların

bağlanması bu hücrelerden prostaglandin ve lökotrienler gibi araşidonik asit metabolizma ürünlerinin oluşumu

Kompleman aktivasyonu ile ortaya çıkan C5a ve C3a anafilatoksindir

mast hücrelerinden bazı kemotaktik faktörlerin açığa çıkmasına yol açar

(42)

Tip 2 aşırı duyarlılık (Sitotoksik reaksiyona )

Örnek;

Otoimmun hemolitik anemi; Kan grubu antijenlerine karşı spontan olarak oluşan antikorların eritrosit membran proteinlerine bağlanması (sistemik lupus eritematozuslu hastalarda olduğu gibi)

Yanlış kan tranfüzyonu sonucu ortaya çıkan hemoliz

Vericinin eritrosit yüzeyindeki antijenlere karşı alıcı hassastır.

Yenidoğan hemolitik anemisi( maternal anti RhD antikorlarının fetal

eritrosit yüzeyine bağlanması)

(43)

eritrositler üzerindeki antikorları göstermek amacıyla yapılır antikor varsa anti-human antikoru ile aglütinasyon yapar ( İnsan globulinlerine

globulinlerine karşı oluşan antikorlara Anti-Human Globulinler (AHG)

Bu antikorlar u antikorların kullanıldığı testlere :Anti-Human Globulin (AHG) Testi veya Coombs Testi denir

Eritrosit yüzeyinde yer alan antijenlerin, kendilerine özgül antikorlarla sensitizasyonunu göstermek için yapılan teste DAT veya Direkt Coombs Testi denir

Eritrosit sensitizasyonunun vücut dışında gerçekleştirilmesi ile

serum/plazmada eritrosit antijenlerine karşı gelişen serbest antikorların

varlığını göstermek için yapılan testlere IAT veya Indirekt Coombs Testi

(44)

DAT (+) ;

Eritrosit antijenlerine karşı oluşmuş otoantikorların komplemanla birlikte veya tek başına eritrosit yüzeyini kaplaması

Transfüzyon sonrası alıcı alloantikorlarının donör eritrosit yüzeyini kaplaması

Donör plazmasındaki antikorların alıcı eritrositlerinin yüzeyini kaplaması Annedeki alloantikorların fetus eritrositlerini kaplaması

ilaçlar ( Penisilin, sefalosporin, quinidine, phenacetin )

Yüksek doz gamaglobulin tedavisi

(45)

Otoimmun hemolitik anemi; 3 ana başlık altında değerlendirilir;

Klinik olarak önemli antikorlar, genellikle 30-37°C arasında reaksiyona girer

1-37 C de antijen ile reaksiyon verebilen sıcak otoantikorlar

(Sıcak ab(IgG)

genellikle Rhesus sistem antijenlerine ( Rh, C,D ve E) karşı oluşur

Hemoliz kompleman aracılı lizis den ziyade sensitize olmuş eritrositlerin

RES hücreleri ile alınması ile oluşur

2-37 C nin altında antijen ile reaksiyon verebilen soğuk otoantikorlar

(Soğuk ab(IgM) Bu tip antikorlarla oluşan reaksiyon kompleman aracılı lizis olup hemoliz periferde oluşur ( genellikle yaşlılarda oluşur)

(46)

◦ 3-İlaçların indükledikleri otoimmun hemolitik anemiler

 İlaç eritrosit veya trombosit yüzeyine bağlanır, ilaca karşı antikor oluşur

 İlaç veya metabolitlerine antikorların bağlanması sonucu kompleman aracılı lizis

 örnek olarak;

 Sedormide bağlı olarak gelişen immun trombositopeni

 Penisilin, kinin ve sulfonamid gibi ilaçlarla oluşan immunhemolitik anemi

 İlaç-antikor immun kompleksleri Fc reseptörü veya C3b reseptörü ile eritrosit hücre membranı üzerine adsorbe edilir ve kompleman aracılı lizis

 İlaç Thelper hücrelerini stimüle eder ve self toleransı kırar

 Bu durumda otoantikorlar direkt olarak erirosit antijenlerine karşı oluşur

 Alfametil dopa kullananlarda bu tip reaksiyon gelişir, ilacın kesilmesi ile kısa sürede düzelme görülür.

(47)

Kan hücreleri ve trombositlere karşı reaksiyon

Eritrosit yüzeyinde 20’den fazla kan grubu erirosit antijen sistemi var

Her bir sistem içinde iki veya daha fazla fenotip bulunur

ABO sisteminde 4 fenotip var ( A,B,AB,O)

Bazı kan grup sistemlerinde yer alan antijenler kuvvetli immunojendir

Transfüzyon reaksiyonları farklı gruplardan kan transfüzyonu yapıldığı zaman

En sık ABO ( majör kan gruplarının karşılaştırılması önemli) kan grubu uyuşmazlığı görülür

Antikorlar IgM sınıfı olup agglütinasyon, kuvvetli komplemant

aktivasyonu ve lizis yapar

(48)

Vericinin eritrositlerine karşı antikor taşıyan bir bireye tranfüzyon

yapılırsa ateş, hipotansiyon, bulantı, kusma, karın ve sırt ağrısı ile giden klinik tablo

Minör antijenik determinantlara karşı oluşan antikorlar IgG sınıfındadır

Diğer kan grupları uyuşmazlıklarında ortya çıkan antikorlar IgG sınıfı olduğundan şiddeti daha az

IgG ile kaplı eritrositler karaciğer ve dalakta bulunan fagositer hücreler tarafından parçalanır ve hemoliz

Kompleman aktivasyonu var

(49)

Yenidoğanın hemolitik anemi

anne Rh(- )

baba Rh(+)

fötüs eritrosit antijenlerine karşı annede IgG sınıfı antikorlar gelişir

Bu antikorlar plasentayı geçer

Fötüsün eritrositleri ile reaksiyona girer

hücre yıkımı

Rh(- ) bir anne Rh(+) ikinci bebeğe hamile ise reaksiyon oluşma riski

yüksek

(50)

Rh(- ) bir annenin Rh(+) eritrositlere sensitizasyonu ilk Rh(+) bebeğin doğumu sırasında fötüsün eritrositlerinin plasentadan annenin dolaşımına geçmesi sonucu oluşur,

yenidoğanın hemolitik hastalığına ikinci veya sonraki çocuklarda daha sık rastlanır

Rh (+) bebeğin doğumunu takiben Rh(-) anneye en kısa zamanda anti Rh

D antikorları ile immunize edilir.

(51)

Bazal membrana karşı oluşan Ab

Glomerülonefritli hastaların bazılarında Glomerüler bazal membran glikoproteinine karşı IgG sınıfı antikorlar vardır.

Glomerülonefritte IgG sınıfı Ab alveolite neden olur(Goodpasture Sendromu) olarak tanımlanır.

Doku Ag’lerine karşı

Otoimmun diabetes mellitus

Pankreas adacık hücrelerine karşı Ab

Pemfigus

Epidermal hücreler arasındaki birleşme yerlerinde bulunan desmosom proteinlerine karşı otoantikorlar hücresel adezyonu bozarak epidermisin parçalanması

Antireseptör Ab

Myastenia gravis (Asetil kolin reseptörlerine karşı Ab)

Lambert Eaton (Nöron üzerindeki iyon kanallarına karşı Ab)

(52)

Antikora bağımlı hücresel sitotoksisite

Hedef hücre IgG molekülleriyle kaplanmış olmalı

Sitotoksik hücrelerde Fc Kısmına bağlanabilen reseptörler bulunmaktadır.

IgG ler hedef hücreyle sitotoksik hücreyi bağlar lizise uğratır

(53)

Nötrofillere karşı otoantikorlar doku spesifik antikorlardır

yalnızca nötrofillerdeki antijenlere karşıdır.

İdiopatik trombositopenik purpuralı hastaların çoğunluğunda trombosit otoantikorları gösterilmiş

SLE ‘li hastalarda da trombositlere karşı otoantikorlar gelişebilir

Naturel killer IgG ile kaplı hedef hücrelere bağlanarak hücresel sitotoksik

reaksiyonda effektör hücre olarak görev alır

(54)

Ab+spesifik Ag= İmmun komplex hastalıkları Ag’ler soluble

Pek çok immun yanıt sırasında immun kompleksler organizmada sıkça oluşur ancak fagositer sistem tarafından ortadan kaldırılır

Bazen damar duvarında birikerek doku hasarı yapabilir.

Dolaşımdaki immun komplekslerin ( İK) varlığı her zaman hastalığı göstermez

Normal insanların serumunda da düşük miktarlarda immun kompleks saptanır.

Antijenlerin ne olduğu bilinmez,

Yenilen gıdalar, çevresel antijenler, otoantijenler olabilir

(55)

Clemens ve pirquet 1911 İK’lerin hastalıklara yol açabileceğini farketmişler

Difteri tedavisinde atlardan elde edilen anti-difteri toksin antikorları içeren serumlar kullanılmaktaydı

Hastalara enj. 1 hafta sonra ateş, deri döküntüsü ve artrit

Aynı antitoksin tekrar verildiğinde reaksiyon daha kısa sürede ortaya çıkmaktaydı

Von pirquet bu reaksiyonun at serumundaki heterolog proteinlerin kendilerine karşı gelişen antikorlarla birleşerek oluşturdukları

komplekslere bağlı olduğunu ileri sürmüş

Serum hastalığı; immun kompleks hastalığının en tipik örneği

(56)

İK lerin dokulara oturmasını etkileyen faktörler:

1-Konağın İK’i ortadan kaldırabilme kapasitesi

 Fagositer sistemin ve

 Kompleman proteinlerinin yeterli ve düzgün çalışması

(57)

2-İmmun komplexlerin boyutu

Çok büyükler mononükleer fagosit sistem tarafından hızla fagosite edilerek ortadan kaldırılır

Çok küçükler ise dokuda oturamaz ,tutunamaz atılırlar

Dokularda biriken İmmun komplexler küçük ya da orta boydadır.

3-Ag-Ab’ a ait Fizikkokimyasal özellikleri

İK’ler belli bazı organlar için seçicilik gösterir

+yüklü Ag ‘ler içeren İK’lar -yüklü glomerül bazal membranına kuvvetli bağlanır ciddi ve uzun süreli doku hasarı yaparlar

SLE ‘de İK’lar hedef olarak böbreği seçer

Romatoid artritte sinoviyum hedef olmaktadır

(58)

4-Anatomik ve hemodinamik faktörler

Glomerül ve sinovium kapillerleri plazmanın ultrafiltre edildikleri bölgelerdir

Arter kıvrımları çatallanma bölgeleri türbülans noktalarıdır

Türbülans noktaları IK birikimi ve doku hasarı için uygun bölgelerdir.

5- İK ‘ler inflamatuvar hücrelere bağlanarak lokal sitokin ve vazoaktif mediyatör salınımını uyarır

Lokal sitokin ve vazoaktif mediyatör salınımını uyarır

lokösitlerin yapışkanlığı ve damar permeabilitesi artar

İK damar duvarında birikimi hızlanır doku hasarı şiddetlenir

(59)

İK’lerin yol açtığı olaylar

Kompleman sistemi aktivasyonu

IK ‘ler başlıca arterler, glomerüller ve sinoviyumda yerleşerek vaskülit, nefrit ve artrite yol açar

Nötrofil ve makrofajların aktivasyonu

TNFα, IL-1 salınımı

Bazofil ve trombositlerden vazoaktif amin salınımını arttırır

(60)

DENEYSEL MODELLER

Artus reaksiyonu

Daha önceden belli bir antijenle immunize edilmiş hayvana subkütan veya intra dermal yoldan aynı antijen enjekte edilir

Dolaşan antikorlar enjeksiyon bölgesindeki antijenle hızla birleşir oluşan İK’ler komplemana bağlanır

küçük kan damarları duvarına oturur nötrofil infiltrasyonu olur,

fagositoz yapılırken salınan lizozomal enzimler doku hasarına ve damar içi tromboza yolaçar.

(61)

Antijen miktarına bağlı olarak ödem-nekroz gelişir.

Artus reaksiyonunun ortaya çıkabilmesi için komplemanını klasik yada alternatif yoldan aktivasyonu şarttır

Komplemanın aktivasyonu olmazsa nötrofil er toplanamamakta hafif bir ödem dışında patoloji gelişememekte.

(62)
(63)

Pek çok romatizmal ve infeksiyöz ve neoplastik hastalıklarda dolaşımda İK’ler saptanabilir

Romatizmal hastalıklar(SLE, Romatoid artrit)

İnfeksiyöz hastalıklar; Endokardit, meningokoksemi, St. inf. sifilis, Persistan bronşit , lyme hastalığı

viral infeksiyonlar; Hepatit B ve C, CMV, HIV)

Diğer hastalıklar; Glomerülonefrit, İnflamatuvar barsak hastalıkları,

sarkoidoz

(64)
(65)

Gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonu hücresel immunitenin bir formudur.

Duyarlanmış T hücrelerinin Ag’le tekrar karşılaştığında onu tanıması sitokin sekresyonuyla yanıt vermesidir.

İlk üç tipten en önemli farkı tepki vermek için geçen süredir Bireyler arasında serumla nakledilmez

ancak T lenfositleriyle normal bireylere transferi mümkün

hücre nakli dışında aktarılamaz.

(66)

Geç tip ADR reaksiyonları 3 fazda oluşur

Tanıma fazı

CD4+(Th) ve bazende CD8+(Ts) hücreler, antijen sunan hücre ile sunulan yabancı antijenleri tanır

Epidermisde bulunan Langerhans hücreleri antijen sunan hücre görevini üstlenmişler,

antijeni bölgesel lenf düğümlerine taşır

Orada bulunan antijene spesifik T hücreleri ile teması sağlar

Aktif T hücrelerinin sayı ve fonksiyonu artar

(67)

◦ Aktivasyon fazı

 Antijenle uyarılan T hücreleri sitokin salgılar ve çoğalmaya başlar

 Bu sitokinler; IL-2, IFNγ,TNF

 IL-2 ; Antijenle aktive T lenfositlerinin proliferasyonunu sağlar Antijene

spesifik olmayan T lenfositlerini de uyarır ayrıca CD4+ hücrelerinden sitokin sentezini artırır

◦ IFNγ önemli bir mediatör

◦ Makrofajları aktive eder

◦ makrofajlarda klas II MHC moleküllerinin ekspresyonunu artırarak CD4+ T hücrelerine antijen sunulmasını kuvvetlendirir

◦ İnflamasyon bölgesindeki monositlerin antijeni elimine etmesini kolaylaştırır

◦ TNF

◦ İnflamasyona yol açan lökositleri aktive eder onların endotele bağlanma kapasitelerini artırır.

(68)

Effektör faz

İnflamasyon

makrofajların antijeni elimine etmesi bu safhada olur.

(69)

Gecikmiş tip ADR rol aldığı klinik durumlar

Tüberkülin tipi ADR

Bu tip ADR daha önce infeksiyon geçirmiş bireylerde mikrobik antijenin intradermal injeksiyonu ile gösterilebilir

Primer tüberküloz geçirmiş ve iyileşmiş veya tüberküloz aşısı yapılmış bireylerde

Mycobacterium tuberculosis ile hazırlanmış purifiye protein deriveleri intradermal verildiğinde GADR

Ag deri içine verildikten 24 saat sonra başlar 48-72 saat sonra max

dereceye ulaşır

(70)

İlk 4 saatte nötrofiller birikir, 12 saatte T hücreleri ve monosit infiltrasyonu görülür 72 saat sonrada makrofajlar artar

Kan damarlarından dokulara sızan fibrinojen fibrine dönüşür

Enjeksiyon yerinde eritem, sertlik (endurasyon) oluşur.

48-72 saat sonra endurasyon çapı ölçülür mm olarak değerlendirilir.

Ensık PPD testinde kullanılır

Tüberkülin reaksiyonu 5-7 günde geriler

Myco. tuberculosis dışında M.leprae, L. tropica’dan hazırlanan solubl

antijenlerle duyarlı bireylerde benzer reaksiyonlar görülür

(71)

Kontakt dermatid

Allerjenle temas eden bölgede ekzamatöz lezyon gelişir.

neden haptenler

1 kD dan küçük moleküller

Deriden penetre olurlar, normal vücut proteinleriyle birleşerek antijenik özellik kazanırlar

T hücreleri aktive olur

Makrofajlardan IL-1,3,6,8,TNF salınır

Epidermise hücre akımı olur

Duyarlılaşma fazı 10-14 gün gerekli

Hapten absorbe olur proteine bağlanır

Langerhans hücreleri ile, hapten+protein kompleksi CD4+ hücrelerine sunulur T hücreleri aktive olur sitokin salgılar (IL2,INF)

Makrofajlardan IL 1ve TNF salgılanır

Kapiller endotel yüzeyinde ,keratinositlerde mononükleer hücre akımı olur

İnflamasyon bölgesinde 4-8 saat sonra kan damarları ve deri eklerinde mononükleer hücreler görülür

48 saat sonra dermis ve epidermise makrofajlar gelir

(72)

◦ Makrofajlardan IL 1ve TNF salgılanır

◦ Kapiller endotel yüzeyinde ,keratinositlerde mononükleer hücre akımı olur

◦ İnflamasyon bölgesinde 4-8 saat sonra kan damarları ve deri eklerinde mononükleer hücreler görülür

◦ 48 saat sonra dermis ve epidermise makrofajlar gelir

◦ Allerjenle temasta mast hücre degranülasyonu olur.

◦ İkinci reaksiyon 30 dakika içinde gelişir.2-4 saat içinde 10 kat artar

(73)
(74)

◦ Makrofajlardan IL 1ve TNF salgılanır

◦ Kapiller endotel yüzeyinde ,keratinositlerde mononükleer hücre akımı olur

◦ İnflamasyon bölgesinde 4-8 saat sonra kan damarları ve deri eklerinde mononükleer hücreler görülür

◦ 48 saat sonra dermis ve epidermise makrofajlar gelir

Olay 48-72 saat sonra geriler.

Hapten-protein parçalanmasıyla düzelir.

Haptenler (Kimyasallar, ilaçlar, kozmetikler, metaller, bitkisel maddeler)

(75)

Granülomatöz hipersensitivite

Gecikmiş hipersensitivitenin en önemli formu

Tbc gibi intraselüler mik.org. Fagositlere dirençlidir.

Mikroorganizma uzun süre fagosit içinde yaşayabilir

Ortamda makrofajlarca kolay sindirilemeyen antijenlerin sürekli bulunması sonucu gelişir.(Lepra, Tbc)

Makrofajlar epiteloid hücrelere dönüşür. Sitoplazmaları ve

sitoplazmik granülleri artar epitelyal hücrelere benzer bir görünüm alır ‘epiteloid hücre ‘

Bunlarda birleşerek çok çekirdekli dev hücreler haline gelir

Granüloma adı verilen nodülleri meydana getirirler

Makrofajlar içindeki mikroorganizma veya partiküllerin yok

edilememesi sonucu oluşur.

(76)

Kronik gecikmiş tip ADR granülomatöz inflamasyon ile birlikte gelişir

O bölgede doku nekrozu ve yaygın fibrozis gözlenir.

Tbc’de kazeifikasyon nekrozu oluşur.

Mantarlarda, parazitlerde de görülür.

2-3 hafta sonra ortaya çıkar.

(77)

İnsanda GTADR reaksiyonlarını gösteren bir çok kronik hastalık var

Bunlar çoğunlukla Mycobacteria, protozoa ve fungus gibi infeksiyon ajanlarına bağlı

Tüberküloz, lepra,laişmanya,listerya,derin fungus infeksiyonları, helmintik

infeksiyonlar,sarkoidoz, crohn hastalığı

Referanslar

Benzer Belgeler

• Her nefron kandan büyük miktarda sıvının filtre olduğu GLOMERÜL adı verilen bir glomerül kapillerler yumağı ve böbrek pelvisi içindeki yol boyunca

- Aynı zamanda hasara maruz kalan hücrenin tipi, durumu ve uyum yeteneği.. Geri dönüşlü hasarda hücrede ne tür morfolojik

Genç hücrelerin radyal çeperlerinde ince bir şerit halinde süberin ve lignin karışımı bir madde birikir ve daha sonra bu şerit alt ve üst çeperlerde de oluşur..

Mantar dokunun oluşumu ile, epidermis tabakasında dış ortamla gaz alışverişini sağlayan stomaların yerini

Bu tip hipersensitivite reaksiyonlarında, hedef antijenlere karşı antikorlar gelişir. Tip III hipersensitiviteden farkı buradaki antijenler, hasarlanmış hücre veya doku

Öyküsünde DM, malignite, kronik hastalık, alkol kullanımı, önceden HBs Ag pozitifliği ve HBV-DNA pozitifliği, anti-HCV pozitifliği, ailede hepatit B taşıyıcısı olanlar

 MeOH iyi bir çözücüdür. Dikkat!! Körlüğe neden olur... Assosyasyon 2 OH grubu ile çok daha güçlü olduğu için;.. 

• Enerji ihtiyacı fazla olan kas,sinir ve karaciğer gibi hücrelerde sayısı daha fazladır. • Bulundukları hücrenin enerjiye en çok