Gazetecilik Etiği ve Toplumsal Sorumluluk
Giriş
• Derslerimizi Pazartesi günleri saat 20.30 ile 23.30 saatleri arasında on line olarak
yapıyoruz. Bu nedenle bütün arkadaşların söz konusu saatte sanal sınıfa katılmış olmasını
bekliyorum.
• Dersin ana kaynağı olarak, Editörlüğünü Bülent Çaplı ve Hakan Tuncel’in yaptığı Televizyon
Haberciliğinde Etik (2010) adlı kitap kullanılacaktır.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ile Hollandalı Fatusch B.V. tarafından hazırlanan kitap piyasada bulunmamaktadır.
• Kitabı edinmek için, Türkiye İş Bankası Cebeci
Şubesindeki Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Burs Fonu adlı 4205-1905376 nolu
hesaba 30 TL yatırınız ve dekontunuzun örneğini banu.yalciner@ankara.edu.tr adresine gönderiniz.
Kitap kargo ile adresinize ulaştırılacaktır.
• Dersleri her hafta için özel olarak hazırladığım slaytlar eşliğinde anlatıyorum. Ancak ders
sizlerin de etkin katılımını gerektiren
tartışmalarınızla desteklenmesi gereken bir yapıda olduğundan, sadece izleme açısından değil, katılım açısından da mikrofon gibi
donanıma sahip olmanız gerekmektedir.
Etik dediğimizde…
• Kişi erdemli olduğu sürece mutluluğa
erişebilir. Erdem ile etik arasında doğrudan bir ilişki vardır.
• Sokratik etik fail (eyleyen) merkezlidir. Bireyin etik ilkeleri benimsemiş (erdemli) olmasını ve ona uygun davranma çabasını yüceltir.
• Modern etik ise eylem merkezlidir. Kişilerin görüş ve yaklaşımlarından çok, onların
davranışının (eylemin) sonuçlarına bakar.
• Antik Yunan’da daha bireyci ve akılcı bir yöntem benimsenmiş olmasına rağmen,
Ortaçağda aklın yerini dinsel öğretiler almış ve etik değerlerin temeli tanrı inancı ile
özdeşleştirilmiştir.
• Ahlak ve etik inanca tabi kılınmış ve inanca bağlılık, erdemli (etiğe uygun) davranışın temeli sayılmıştır.
• Gazetecilik tarihi, aslında bir ifade özgürlüğü ve sansürle mücadele tarihidir. İlk yıllarda bir basın etiği sorunundan söz etmek mümkün değil.
• Gazetecilik etiği sorunundan, gazeteciliğin henüz oluşmaya başlayan kapitalist
ekonominin araçlarından biri haline gelmeye başladığı 19. yüzyıl ile birlikte söz edilmeye başlanıyor.
• Sanayileşme ile birlikte kitle toplumunun ortaya çıkması ve gazetelerin de bir kitle
iletişim aracı kimliği kazanmaya başlamasıyla, basından, kamu yararına denetçilik görevini üstlenen, yasama, yürütme ve yargının
yanında bir “dördüncü güç” olarak söz edilmeye başlanıyor.
• Basın, serbest piyasa koşullarında, bu “icad edilmiş” konumuyla güçlü ve bağımsız bir erk olarak gelişmeye başlıyor. 4. güç olarak temel görevi, demokrasinin varlığını korumak,
geliştirmek ve sürdürmek olarak tanımlanan
basının, bu görevini yaparken bazı sorumlulukları olduğu üzerinde duruluyor.
• İlk dönemlerde bu temel sorumluluk, doğruları yazmak ve objektiflik olarak tanımlanıyor. Erken dönemde henüz kapsamlı bir etik dizgeden söz etmek mümkün değil.
• Ian Hargreaves, Gazetecilik, Dost Yayınları, 2006, ss. 36-44
TEŞEKKÜRLER