• Sonuç bulunamadı

ŞEHİR PLANCILIĞI VE MEZARLIKLAR Arnold Wıhittick

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ŞEHİR PLANCILIĞI VE MEZARLIKLAR Arnold Wıhittick"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ŞEHİR PLANCILIĞI VE M E Z A R L I K L A R

Arnold Wıhittick

Makalenin muharriri yeni «Çimenlik Mezarlıkların» şehir dahilinde olmasını tavsiye ediyor ve bunların gerekil açık sahayı temin etmek suretiyle faydalı olacaklarını ileri sürüyor

Town and Country Planning

Şehir plâncılığmın şimdiye kadar pek dikkati çekmemiş talî meselelerinden biri de mezarlıkların mevkii ve tanzim şeklidir. B,u bahiste şu sualleri ce-vaplandırmak gerekmektedir: İstikbalde mezarlıklar için ne genişlikte bir toprak ayırmak lâzım gelecektir? Mezarlıklar nerelerde yer almalıdır? Ne şekilde olma-lıdır?

B u g ü n k ü v a z i y e t

Halen Büyük Britanyada belediye mezarlıkları 25 bin İngiliz dönümü (bir İngiliz dönümü bizim dö-nümlerin takriben dört mislidir) genişliğinde bir sa-ha kaplamaktadır. Hususî mezarlıklarla kilise avlula-rının işgal ettiği saha doğru olarak hesaplanmamıştır, fakat bunlar da herhalde bir 25 bin dönüm daha tu-tar. Bu hesaba göre Büyük Britanyanın takriben 50 bin dönümünü, yani mecmu 56 milyon dönümün yüz-de 0,09 unu mezarlıklar işgal etmektedir. Bugünkü defin nisbetine göre mezarlıklar için senede 500 dö-nümden fazlasına lüzum yoktur, hattâ benim kanaa-timce doğru hesaplansa senelik ihtiyaç bundan da bir hayli aşağıdır. Bu bol tahminlere göre önümüzdeki 50 sene zarfmda mezarlıklar için 75 bin dönüme ihtiyaç hasıl olacaktır ki bu da memleketin mecmu mesahası-nın yüzde 0,13 ü demektir.

Y a k m a n ı n T e s i r l e r i (Kremasyon) Yukarıdaki kaba taslak hesaplar bugünkü defin nisbetlerine dayanmaktadır; ölüleri yakmanın istikbal-deki defin nisbetleri üzerinistikbal-deki muhtemel tesirleri he-saba katılmamıştır. Bu tesirin küçük veya büyük ola-cağını şimdiden söyliyebilmeye imkân yoktur. Bugün-kü temayüllere bakılırsa bu tesir bir hayli mühim o-labilir, fakat dinî itikatların işe karıştığı bir mesele-de az çok güvenilir bir tahminmesele-de bulunabilmek imkân-sızdır, zira dinî hissiyatın her hangi bir zamanda kuv-vetlenmesi bütün tahminleri alt üst edebilir. Ölüleri yakma âdeti Büyük Britanyada ilk zamanlarda pek tutunmadı. İlk senesinde (1885) yakılan ölü adedi üç-tü, 1925 de bu adet 2.270 e yükselmişti ve İkinci Ci-han Harbinden beri de bir hayli süratle arttı:

Yakılan ölü Yakma nisbeti

Sene adedi Mecmu ölüler %

1925 2.270 539.000 0,4

1935 9.614 552.800 1,7

1945 43.000 544.600 8,7

1950 89.000 590.000 15,0

Bu artışın sebepleri muhteliftir; belki de en mü-himleri İngiltere kilisesini ölülerin yakılmasını kabu-le sevkeden propaganda ve yeni krematoryumların inşasıdır. Birkaç seneden beri bir krematoryumun bu-lunduğu bazı m m takalarda yakma nisbeti yüzde 30 a yükselmiştir ,halbuki memleketin büıtünü için bu nis-bet ancak yüzde 15 tir. Her küçük kasabanın bir me-zarlığı vardır ve Büyük Britanyadaki mezarlık sayı-sı 2.000 den fazladır; halbuki krematoryum sayısayı-sı an-cak 58 dir. 1950 yılında Kingston-on-Tlhames, Black-burn, Grimsby, Southend, Bolton ve Sunderland'de olmak üzere altı tane yeni krematoryum inşasına izin verilmiştir. Geçenlerde dört yeni krematoryumun ku-rulacağı merkezler de tesbit edilmiştir: Güney-batı Middlesex, Halifax, Wolverhampıton, ve Portsmouth yakınlarında Porcbester. 1949 dan beri de sekiz kre-matoryumun genişletilmesi kararlaştırılmıştır. Bu in-şaatın yakış nisbetleri üzerinde her halde tesirleri olacaktır.

Mamafih bu nisbetlerin bugünün iki miısli olabil-mesi için çok daha fazla sayıda krematoryum inşası-na lüzum vardır. Vaki ölümlerin yarısının yakılabil-mesi için muhtelif mmtakalarda gerekli sayıda kre-matoryum inşa edilinceye kadar her halde bir çok se-ne geçecektir. Bununla beraber memlekette krema-toryumlar mezarlıklar kadar bol dahi olsa yine her-kes yakılmayı arzu etmiyecektir. Geçmiş Avrupa me-deniyetlerinde ölüleri yakma âdetinin münhasıran hâ-kim bulunduğu görülmemiştir. Eski Yunanistanda Et-ruria'da ve Romada ölüleri yakma âdetile gömme â-deti ile aynı zamanda mevcuttu; zaman zaman bun-lardan biri daha müteammim olmuşsa da diğeri asla ortadan kalkmamıştır. Hıristiyan cemiyetlerde ölüle-rin yakılışına karşı daima kuvvetli bir muhalefet gö-rülmüştür; son zamanlarda bazı mezheplerde bu muh-hale-fet azalmış olmakla beraber hıristiyan halkın

(2)

bü-yük bir kısmında hâlâ kuvvetle mevcuttur. Bu muha-lefet zamanla zail olacak olsa bile, bu yok oluş çok u-zun sürecektir.

M e z a r l ı k t e m i n i l â z ı m d ı n Görülüyor ki önümüzdeki hiç değilse yirmi otuz sene zarfında mezarlıklar için yeni yeni topraklar ay-rılması gerekmektedir. Bu lüzum, şehir plâncılığı ba-kımından iki mesele ortaya atmaktadır: mezarlıkların nerelerde yer alacakları ve her mezarlığın şekli ve tanzimi. Birinci meseleyi çözerken şehir sahaları için-deki bugünkü mezarlıkların mevkilerinin nasıl tahas-sül etmiş olduğunu gözden geçirmek faydalı olur.

1830 u takip eden senelerde büyük şehirlerde ve bilhassa Londrada mezarlıkların fazla dolu bir hale gelmiş olması sağlık bakımından zararlı görülmiye başladı. Bunun neticesi olarak, yeni kanunlarla şehir-ler dahilindeki gayri sıhhi mezarlıklar kapatılmaya ve yeni mezarlıklar şehirlerin dış çevrelerinde yer al-mıya başladı. Bunlardan ilki 1832 de açılan Kensal Green Cemetry idi. O zamanlar yeşil tarlalar ve ko-rular arasında olan bu mezarlık şimdi kısmen ikamet-gâhların, kısmen de sınai müesseselerin işgal ettiği bir mıntakada bulunmaktadır. Kensal Green. Cemetry'den sonra diğer yeni mezarlıklar da birbirini takip etti.

Mezarlıkları şehirlerin dış çevrelerindeki açık sahalara nakleden, yani mezarlıkların kuruluşunda bir nevi ademi merkeziyetçilik tatbik eden, bu yeni mev-zuatın hedefi mezarlıkları, fazla kesif olarak inşa e-dilmiş bulunan şehir mmtakalarmdan uzak tutmaktı. Şehir varoşlarının gelişi güzel genişlemesi yüzünden bu gaye pek tahakkuk edememiştir; etrafı binalarla çevrili mezarlıklar sık rastlanan manzaralardandır. Kesif şehir mmtakalarmdan bir çoğunda, mevcut bir-kaç acık sahadan bir de mezarlıklardır, hattâ bir ço-ğunda şehrin devam edip giden kesafetini sadece me-zarlıklar kırar.

Y e n i m e z a r l ı k l a r ı n m e v k i i Şehirlerdeki büyük mezarlıkları umumiyetle ge-nişletmek mümkün olmadığından, yeni mezarlıklar tesis etmek ve imkân olduğu yerlerde de mevcutları genişletmek lâzım gelmektedir. Şu halde yeni mezar-lıklar nerelerde kurulmalıdır? Meselâ, Londranın na-hiyelerinden birinin yeni bir mezarlığa ihtiyacı olur-sa? İki şık mümkündür: ya nahiye sınırları dahilinde, veya dışındaki yeşil çevrede. Sağlık Bakanlığı ikinci şıkkı tercih etmektedir, fakat merkezdeki nahiyeler için tercih imkânı pek mevcut değildir. Şehrin varoş-larındaki nahiyelerde nahiye sınırları içinde az boş arazi daha boldur, fakat her iki şıkkı da müdafaa e-denler bulunduğu için karar kolay verilemez.

Şehir plâncılarının mezarlıkların dış çevrede ye-şil sahada yer almasını tercih etmeleri muhtemeldir. Wimbledc,-ı nahiyesi bu şıkkı tercih ederek yeni me-zarlığını Leatherhead'deki Randall Parkında kurmak-tadır. Yeni mezarlığın şehir içinde kurulmasını ekse-riyetin hoş görmiyeceği düşünülmüş olmalıdır; zira me-zarlıklar ölüm tedaileri doğurduğundan

başka.umumi-yetle çirkin manzara da addedilirler. Halbuki, mezar-lıkların mevcudiyeti zarurî olduğuna göre, bunların şehir kalabalığından uzak, yeşil tarlalar arasında ol-masını ekseriyet kabul edecektir.

Mezarlıkları nahiye sınırları dahilinde kurmanın, şehir mmtakalarma açık saha temin etmek bakımın-dan avantajı vardır. Şehir varoşlarında inşaat yapılır-ken inşa edilmiş mmtakalarla açık sahalar arasında münasip bir nisbet muhafaza edileceğinden emin ol-sak, mezarlığı şehir sınırı dışında kurmakla bir açık saha fırsatını kaçırmış olmak endişesi bahis mevzuu olmazdı. Fakat bundan emin olabilir miyiz? Bundan başka, ölenin akrabalarının ve dostlarının mezarlığı ziyareti meselesi de vardır. Mezarlık nahiye içinde o-lursa bu ziyaretler kolay olur, kilometrelerce uzakta, yeşil çevrede olursa ziyaret o kadar kolay değildir. Fakat şehir plâncısı bakımından esas nokta, mezarlık-ların şehir dahilinde açık saha temin etmeleridir; in-şaat fazlalaştıkça, böyle bir açık sahanın bulunuşun-dan halk pek memnun kalabilir.

Son asrın tarihçesi bu bakımdan pek beliğdir. Londranın merkezinden beş ilâ on mil mesafede bu-lunan şehir mmtakalarının yüz sene evvelki halile bugünkü halini bir mukayese ediniz. Bir misal olarak Willesden'i alalım. 1852 de, bir iki bina müstesna, he-men tamamile açık arazi idi; 1952 de ise 4300 dönüm-lük arazisinin büyük kısmı ikametgâh ve sanayi mü-esseseleri olmak üzere kesif şekilde inşa edilmiş bu-lunmaktadır; nüfusu 180.000 dir ve açık saha nisbeti •bir hayli düşüktür; mezarlıklar ve boş arsalar da da-hil olmak üzere mevcut açık saha 700 dönümden iba-rettir ki bunun ancak 440 dönümü boş zaman faaliyet-lerine tahsis edilmiş yerlerdir. Seksen dönüm tutan mezarlıkların, dönüm miktarının ifade ettiğinden da-ha büyük bir ehemmiyeti vardır; zira bunlardan en büyük ikisi nahiyenin Londranın. merkezine en yakın olan, binaenaleyh en kalabalık bulunan kısmında yer almıştır ve o büyük Kensal Green mezarlığı da nahi-yenin sınırındadır. Londranın doğu kısmında, Shore-ditch nahiyesi gibi yerlerde büyük mezarlıklar bulun-mayışı şayanı teessüftür. 1939 da Shoreditc'in 80.000 nüfusu vardı; mevcut açık sahalar ancak 9 dönüm ka-dardı ve en güzeli de bir klişe avlusu idi. Londra me-zarlıklarının şehre açık saha temin etmiş olduklarını ehemmiyetle göz önünde tutmak lâzımdır. Mezarlıklar olmasaydı şehir daha kesif şekilde yayılırdı. Şehrin merkezinde kilise avluları ne kadar makbul yerlerdir.

Büyük mezarlıklardan çoğunun zamanla parka tahvil edilmesi muhtemeldir; Bunhill Fields mezarlığı şimdiden, tarihî veya sanat kıymeti bulunan mezar taşları muhafaza edilerek parka çevrilmektedir. Lon-dra Kontluğu plânında şöyle denilmektedir: «bir çok mezarlıklar temizlenerek mezar taşları kaldırılmış ve bunlar çocuk bahçeleri veya istirahat parkları haline getirilmiştir.» Mümkün olan yerlerde bu usulün tat-biki ve daha yakın zamanlarda kurulmuş olan mezar-lıkların genişletilmesi düşünülürken bu cihetin nazarı dikkate alınması. tavsiye edilmektedir.

(3)

M e z a r l ı k p l â n c ı l ı ğ ı

Ekseri insan için mezarlık çirkin bir yerdir. Bu kelime söylenince insanın gözünün önüne bakımsız mezarlar, diz boyu otlar arasında çarpılmış mezar taş-ları gelir ve içini marazı bir bakımsızlık hissi kaplar. Eğer daha yeni tarzda mezarlıklar görmüşsek, küçük beyaz mermer başlıkları ve kenar taşları ile yeknesak fakat âhenksiz bir manzara gözümüzde canlanır. Me-zarlıkların ekseriyeti böyle bir intiba hasıl edecek va-ziyettedir. Bununla beraber; mezarlıkların güzel yer-ler olabileceğini isbat eden şayanı dıikkat istisnalar da vardır ve bazı mezarlıklar iyi tanzim edilmiş ve iyi işlenmiş mezar taşları ile cazip bahçeler halindedir. Londra şehir mezarlığının bazı kısımları, Brookwood mezarlığı, birçok kilise avluları ve Harp mezarlıkları bu mahiyettedir. Eğer bütün mezarlıklar güzel yerler olsaydı — k i olabilirler d e — halkın mezarlıklara karşı tavrı ve hissi de değişirdi. Bu işi başarmak, şehir plân-cılarına, bahçe mimarlarına ve mezarlıklar idarelerine düşer.

Bütün plâncılık işlerinde olduğu gibi bu iş de ta-mamlanmış hali göz önünde tutulmak şartile başarıla-bilir. Yolların tanzimi, mabetlerin yeri ve mimarisi, mezar yerlerinin ve taşlarının ağaçlara, fidanlara, çi-çeklere ve birbirlerine nisbetle tesbit ve tanzimi, bü-tün bunlar bir arada düşünülmeli ve mezar taşlarının yapılışına dair talimat ona göre hazırlanmalıdır. Bü-tünün ahenkli olabilmesi için, muayyen derecede te-nevvüe imkân vermekle beraber mezar taşlarının eba-dı tahdit edilmelidir. Mezarların bakımı sadece sahip-lerine bırakılmamalı onlarla mezarlık idaresi müşte-reken bu işi üzerlerine almalıdır.

İstikbalde mezarlıkları güzel yerler haline getir-mek düşüncesile bazı mahallî idareler «çimenlik me-zarlar» fikrini kabul etmişlerdir. Birmingham, Derby,

Ipswich, Folkestone, Wimıbledon, Brighton, Leieester Chester ve Resding bunlar arasındadır. Çimenlik me-zarlıklar, isminden de anlaşılacağı üzere, geniiş çimen-likler halindedir; çiçekler ve kısa fidanlar arasında küçük birer taşı bulunan mezarlar sıra sıra tanzim edilmiştir. Bahçe mimarının zevkine göre çimenliğin orasına burasına ağaçlar ve büyük fidanlar yerleştiril-miştir. Mezarların baş taşlarından başka taşları, kenar taşları ,yoktur. Manzara Imperial War Graves Co-mission'un yaptırdığı mezarlıklara (resimlere bakınız) benzer, zaten kısmen de bunlardan mülhemdir. Ara-da ş.u fark vardır ki çimenlik mezarlıklarAra-da mezar taşlarının biçim ve büyüklük itibarile daha mütenev-vi olmasına müsaade edilir; bunlar umumî bir tipe uygun olarak her ailenin hususî yaptırdığı taşlardır. Harp mezarlıklarını ziyaret etmiş olanlar, çimenlikler içine ve ağaçlar ve çiçekler arasında yerleştirilmiş mezar taşlarile bu mezarlıkların sakin fakat bariz gü-zelliğinin tesirinden kendilerini kurtaramazlar.

Askerî olmıyan mezarlıklar da aynı derecede gü-zel olabilirler. Modern heykeltraşlıktan en mümtaz eserlerden bazılarının basit mezar taşlarından ibaret olduğu, meselâ Erie Gill ile Gilbert Ledward'un eser-leri gibi— hatırda tutulmalıdır; bu çeşit eserler iyi ka-litede bahçe mimarisile birleşince elbette ki kültürü-müze bir şeyler kazandırmış olurlar.

Ytni İstanbul'dan :

Referanslar

Benzer Belgeler

Fonksiyonlarına göre şehirler tarım, ticaret, liman, sanayi, askerî, idari ve turizm şehirleri gibi gruplara ayrılmaktadır...

ların iskânında tasarruf ve temlikinde de birer nâ- zım olurlar. Hisse senetleri ekseriya muhtelif dairelerin inşası bitmeden satılmış olur. İnşaattan sonra bunlara te-

[r]

Carlyle, the aristocratic class to possess sweetness, culture insists on the necessity of light also, and shows us that aristocracies, being by the very nature of things

Dolayısıyla çocukların ve hatta erişkin bireylerin de bilinçli birer medya kullanıcısı olabilmeleri ve özellikle medya içeriklerine karşı eleştirel bir bakış açısı

Yüksek mag- nifikasyonlu incelemelerde ise NG2 pozitif perisitlerin subtunikal alandaki mikrodamarların çevresi daha yoğun ve belirgin olmak üzere dorsal sinir demeti

26 Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan uzunluk ölçüsüdür. Duvarcı ve mimarların kullandığı bir zira„nın uzunluğu 0,758 metredir. Arazi ölçümünde

Klasik düşün-sanat dünyasının (Antik Yunan-Roma, Mısır) yeniden keşfi İslam dünyasının bilimsel gelişmelerinin Latince’ye çevrilmesi. Hümanizm akımının