(ÇMO-Ankara) BASINA VE KAMUOYUNA
Başkent Ankara yıllardır inşaat halinde. Bir koşuşturmacadır gidiyor. Yollar kazılıyor, sokak isimleri değiştiriliyor, Ankara’nın kentsel, tarihi dokusu kimilerinin çıkarları doğrultusunda ranta teslim ediliyor. Kuğulu Park, Güvenpark gibi, Ankaralıların nefes alacağı sosyal alanlar ticarileştiriliyor; Mogan, Eymir Gölleri can çekişiyor, 21. Yüzyılda Başkentin içinden geçen ve büyük bir değer olan Ankara çayı’na gereken önem verilmediğinden, çay kentte halk sağlığını tehdit ediyor. Ne yazık ki su hala akıyor, İ. Melih Gökçek bakıyor!
Kentsel dönüşüm çalışmaları adı altında yapılan işler neleri gerektiriyor? Yolları yap-boz tahtasına çevirmeyi mi? Ya da kent içerisindeki trafik sorununa kısa vadede çözümler üretmeyi mi? Yoksa Ankara’nın içmesuyu ve kanalizasyon sorununu çözmeye çalışacak belediye örgütüne yol yaptırarak, patlayan su borularına müdahale edememeyi mi? Ankara’nın en büyük değerleri olan Mogan ve Eymir Göllerini ticarileşmeye açarak doğal yaşamı kaderine terk etmeyi mi?
Bu soruların cevaplarını aslında hepimiz biliyoruz!
Geçtiğimiz günlerde Ragıp Tüzün Caddesi’nde boşa akan bir su borusuna ASKİ ekipleri 7 gün sonra müdahale etmiş, önceki gün ise Cinnah Caddesi’nde temiz su taşıyan bir boru patlamış ve ASKİ ekipleri 10 saati geçen bir gecikme ile patlayan boruya müdahale etmiştir. Anakent Belediye Başkanı ise geçen haftalarda Barajlardaki su seviyesinin
azaldığını ve Ankaralıların suları tasarruflu kullanması gerektiğini söylemişti. Bu nasıl bir çelişkidir? Tasarrufu Ankaralılar değil İ. Melih Gökçek yapmalıdır.
Elbetteki yaşamsal değeri olan su tasarruflu kullanılmalıdır. Ancak öncelikle mevcut büyük kayıplar engellenmelidir. Debisi yüksek olan bir suyun saatlerce akması çok büyük bir kayıp ve ayıptır. Faturayı Ankara’ya ödetmek de başka bir ayıp!
Bu noktada belediyenin yapması gereken kentlilere suyu tasarruflu kullanmasını tembihlemesi yerine;
"Ankara’da bulunan su kaynaklarını gözden geçirmek, "
"Ankara nüfusuna ve artış hızına göre su rezervleri değerlendirmek, "
"Üretilen ve satılan su arasındaki fark belirtilerek kaybolan suyun kaynakları belirlemek, " "Kaçak – kayıp kullanımların hangi seviyede olduğu belirlemek, "
"Kayıp şebekeler yenilenerek, depo ana boru ve esas boruların bulunduğu noktalara debimetreler yerleştirmek, SCADA sistemi kurularak etkin çalıştırılmasını sağlamak, "
"Kayıp – Kaçak Kontrol Birimi kurmak, "
"Kent Bilgi Sistemi kurularak, aboneler numaralandırılmalı ve müdahaleler bilgisayar üzerinden hızlı bir şekilde yapmak, "
"ASKİ amacı doğrultusunda çalıştırılmalı, personeli ve teknik alt yapısı gözden geçirilmek olmalıdır. "
Su ve kanalizasyon hizmetleri kentlinin en önemli yaşam hakkı, bu hizmeti Ankara’ya sağlıklı bir şekilde ulaştırmak da belediyenin asli görevidir. Bu haklar doğru ve sağlıklı bir şekilde sağlanamadığı sürece kent içerisindeki yaşam olanakları kısıtlanır. Dünya’da 18 Milyon insanın içmesuyu ve kullanma suyu şebeklerinden yararlanamadığı bilinmektedir. Böyle bir durumda Avrupa Başkenti olma iddasında olan bir Büyükşehir Belediye Başkanı akan suya bakmamalıdır. Gereken önemleri kamusal yarar doğrultusunda almalıdır.