• Sonuç bulunamadı

Geride Kalanların Sigortası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Geride Kalanların Sigortası"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Geride Kalanların Sigortası

I- GİRİŞ

Her insan için kaçınılmaz bir son olan ölüm nedeniyle ölen sigortalının geride kalan yakınları sürekli bir gelir kaybına uğrar. Dolayısıyla ölenin geride kalanları açısından bir sosyal tehlikenin başladığı söylenebilir(1). Sigortalının ölümü sonrası sosyal tehlikeye düşen diğer bir ifade ile geçim sıkıntısı çekmesi muhtemel olan geride kalan eş, çalışma yaşına erişmemiş çocuklar, sigortalının desteğiyle yaşamını sürdüren anne ve babaya, kesilen maddi desteğin yerini alacak bir sosyal yardımın yapılması gerekir(2).

Bu çıkış noktasından hareketle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu(3), sigortalının ölümü sonrası geride kalanların, diğer bir ifade ile geçimi sigortalı tarafından sağlanan aile bireylerinin geleceklerini güvence altına alma amacıyla, geride

(2)

kalanların sigortası (ölüm sigortası) düzenlemesine yer vermiştir. Tüm modern sosyal güvenlik sistemlerinde ölüm sigortası düzenlemesi bulunmakta olup geride kalanlar sigortası

(Hinterbliebenenversicherung, survivors insurance) olarak isimlendirilir(4).

Bu çalışmada; sigortalının ölümü sonrası geride kalan hak sahiplerine, geride kalanlar sigortası başka bir ifadeyle ölüm sigortası kolundan ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli koşullar hakkında bilgi verilecektir.

II- ÖLÜM SİGORTASINA HAK KAZANMA KOŞULLARI

5510 sayılı Kanun’a göre geride kalanların ölüm sigortası kolundan ölüm aylığına hak

kazanabilmesi için üç koşulun sağlanmış olması gerekir. Bu koşulların ilki sigortalının ölümü, ikincisi sigortalının sağlığında belirli bir süre sigortalı olması ve prim ödemesinin olması, son koşul ise geride kalanların 5510 sayılı Kanun’da tanımlanmış olan hak sahibi niteliğini taşımasıdır(6).

A- SİGORTALININ ÖLÜMÜ

Geride kalan hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasının ilk koşulu sigortalının ölümüdür.

Ölümüne kesin gözüyle bakılan başka bir anlatımla ölmesi muhtemel bir olay sonucu cesedi bulunamayan veyahut uzun bir süre haber alınamadığı için gaipliğine karar verilen sigortalıda Türk Medeni Kanunu’nun(6) 31 ve 32. maddesi gereği ölmüş gibi işlem gördüğünden hak sahipleri ölüm aylığına hak kazanır(7).

Ölüm aylığı açısından ölümün şeklinin bir önemi bulunmamakla birlikte, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle ölmesi, veya sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı almakta iken ölmesi durumunda hak sahipleri ölüm aylığı dışında ölüm gelirine de hak kazanır (5510 md. 16, 22, 32, 34). Bir başka ifadeyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahipleri ile iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle gelir almakta iken daha sonra ölen sigortalının hak sahipleri ölüm gelirine hak kazandığı gibi sigortalının prim ödeme süresi ölüm aylığına hak kazanmaya yeter sayıda ise ölüm aylığına da hak kazanır(8). Ancak hak sahiplerine hem ölüm geliri hem de ölüm aylığı bağlanması durumunda gelir ve aylıkların birleşmesine ilişkin hükümler uygulanır(9).

(3)

B- SİGORTALININ BELİRLİ BİR SÜRE PRİM ÖDEMESİNİN BULUNMASI

Sigortalının ölümü sonrası geride kalanlara ölüm aylığı bağlanabilmesi için ya sigortalının ölmeden önce malûllük veya yaşlılık aylığı alıyor olması veya 5510 sayılı Kanun’un 32.

maddesi ikinci fıkrasında belirtilen süreler kadar prim ödemesinin bulunması gerekir.

Dolayısıyla ölen sigortalıya ilişkin belirli bir süre prim ödeme koşulu ikiye ayrılmış

olmaktadır(10). Belirtelim ki; hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için sigortalının sağlığında ödemesi gereken prim gün sayısı sigortalının malûllük veya yaşlılık aylığı alması için aranan prim gün sayısının altındadır.

5510 sayılı Kanun’un 32. maddesinin ikinci fıkrasına göre, sigortalının ölümü sonrası geride kalan hak sahiplerine aylık bağlanması için sigortalının en az 1800 gün prim ödeme koşulunu sağlamış olması gerekir. Sigortalının prim ödeme gün sayısı 1800 günden az(11) ise hak sahipleri 1800 gün prim ödemesi şartını borçlanma yoluyla da yerine getirebilmekle birlikte 4/a kapsamından ölüm aylığı bağlanacak hak sahipleri için ölen sigortalının her türlü borçlanma hariç en az 5 yıl sigorta ve en az 900 gün prim ödemiş olması yeterlidir (5510 sK. md. 32/II).

En son 4/a kapsamında sigortalı iken ölen sigortalı için en az 5 yıl sigorta ve en az 900 gün prim ödemiş olma koşulu 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kalkan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’ndaki ölüm aylığı şartları ile paralellik göstermekle birlikte gerek 5 yıl sigortalılık süresinin gerekse 900 gün prim ödemiş olma koşulunun sigortalının ölümü sonrası borçlanma yoluyla tamamlanabilmesi mümkün değildir.

Bu konuda SGK hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için her ne kadar sigortalı için her türlü borçlanma hariç 5 yıl sigortalılık ve her türlü borçlanma hariç 900 gün prim ödeme koşulu arasa da Yüksek Mahkeme’nin bu konudaki kararları farklı olmaktadır. Yüksek Mahkeme’ye göre en az 5 yıl sigortalılık süresi bulunan sigortalının prim gün sayısı 900 günden az ve hak sahipleri 900 gün prim koşulunu borçlanma suretiyle yerine getirebiliyor ise ölüm aylığına hak

kazanabilmektedir.

Yüksek Mahkemenin kararına konu olan olayda, ilk defa 01.05.1997 tarihinde sigortalı olan ve 19.11.2008 tarihinde vefat eden sigortalının fasılalı olarak 663 gün prim ödemesi bulunmakta ve borçlanabileceği 240 gün askerlik süresi bulunmaktadır. Hak sahipleri 240 gün askerlik borçlanması yapmış ve sonrasında SGK’ya ölüm aylığı başvurusunda bulunmuştur. SGK, hak

(4)

sahiplerine, sigortalının her türlü borçlanma hariç 900 gün prim ödeme şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle ölüm aylığı bağlanmamış ve hak sahipleri Ankara 10. İş Mahkemesine dava açmıştır.

Ankara 10. İş Mahkemesi, SGK işleminin yasaya uygun olduğunu sigortalının borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartını sağlamadığını, ölüm aylığı bağlanması için sadece sigortalılık süresinin yasal sınır olan 900 gün üzerinde olmasının yeterli olmadığını, iki şartın yani her türlü borçlanma hariç 5 yıl sigortalılık süresi ve her türlü borçlanma hariç 900 gün prim ödeme şartının birlikte gerçekleşmemiş olduğunu gerekçe göstererek hak sahiplerine SGK tarafından aylık bağlanmamasının 5510 sayılı Kanun hükmü gereği olduğunu belirtmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 5510 sayılı Kanun’un 32. maddesi ikinci fıkrasında yer alan, “her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün … prim bildirilmiş  durumda iken ölen sigortalının”

ibaresinden,

“her türlü borçlanma sürelerinin sadece 5 yıllık sigortalılık süresine katılamayacağı, bunun dışındaki 900 günlük prim ödeme sürelerine katılabileceğini”

belirtmiş ve Ankara 10. İş Mahkemesi’nin 04.03.2010 tarih ve E. 2009/511, K. 2010/125 sayılı Kararını bozmuştur(12).

Ankara 10. İş Mahkemesi Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin bozma Kararı üzerine 26.10.2011 tarihinde davayı yeniden değerlendirmiş ve kararını Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin görüşleri doğrultusunda şekillendirerek hak sahiplerine aylık bağlanması gerektiğine hükmetmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi de, 21.06.2012 tarih ve E. 2012/4755, K. 2012/11898 sayılı Karar ile Ankara 10. İş Mahkemesi’nin 26.10.2011 tarih ve E. 2011/903, K. 2011/822 sayılı Karar hükmünü onamıştır.

SGK’nın ölüm aylığı şartlarını belirlerken Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararını dikkate alarak 5 yıllık sigortalılık süresi bulunup prim ödeme gün sayısını borçlanma yoluyla 900 güne

tamamlamak isteyen hak sahiplerinin taleplerini geçerli sayması dolayısıyla 1 Ekim 2008 tarihinden önce ölen ile 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ölenler arasındaki şartları eşitlemesi isabetli olacaktır(13).

Belirtmeliyiz ki; 4/b kapsamında iken ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı

bağlanabilmesi için ölen sigortalının GSS dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması gerekir (5510 sK. md. 32/son). SGK 5510 sayılı

(5)

Kanun’da lafzi yorum yaparak 4/a ve 4/c kapsamında sigortalı iken ölen diğer bir ifade ile 4/a veya 4/c kapsamından ölüm aylığı bağlanması hallerinde ölüm aylığının başlama tarihini ölümü takip eden aybaşı değil 4/b kapsamındaki sigortalılığa dayalı borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşı olarak uygulamaktadır.

C- HAK SAHİBİ NİTELİĞİ TAŞIMA

Temel koruma birimi olarak aileyi esas alan ölüm sigortası, di­ğer sigorta kollarından farklı olarak sigortalının kendisine değil, ölüme bağlı olarak geride kalan hak sahiplerine sosyal güvenlik garantisi sağ­layan bir sigorta kolu olduğu dikkate alınarak Türk toplumunun aile ve sosyal yapısı gözeti­lmiş ve sigortalının eşi, çocukları ve ana babası hak sahibi olarak tanımlanmıştır(14).

Hak sahibi kavramı ile mirasçı kavramı birbirinden farklıdır. Sigortalının ölümü sonrası mirasçı durumunda olan geride kalan birisi hak sahibi olamadığı gibi hak sahibi olarak nitelenen bir diğer geride kalan mirasçı olmayabilir. Örneğin; sigortalının ölümü sonrası geride kalan eş, bekar kız çocuğu, 18 yaşından büyük okumayan erkek çocuğu, sigortalının desteğiyle geçimini temin eden annenin durumunu değerlendirdiğimizde, anne ve bekar kızın hem mirasçı hem de hak sahibi, 18 yaşından okumayan büyük erkek çocuğun mirasçı ancak hak sahibi olmadığı, annenin ise 5510 sayılı Kanun’da belirtilen özel şartları sağlıyor ise mirasçı değil ama hak sahibi sağlamıyor ise hak sahibi ve mirasçı olmadığını söyleyebiliriz. Mirasın reddinin ölüm aylığı almaya engel olmadığını da belirtmeliyiz(15).

Hak sahiplerinden ilki dul eştir ve en yüksek ölüm aylığı hissesi de dul eşe verilmiştir. Dul eşin ölüm aylığından yararlanması için erkek yada kadın olmasının önemi bulunmamaktadır. Dul eşin gelir yada aylık alan veyahut sigortalı çalışan olması ölüm aylığına engel değildir. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ölen sigortalının hak sahibi eşi dışında ölüm aylığı alan başka çocuk var ise eşin çalışması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir ya da aylık alması aylık oranını

etkiler(16).

Dul eşin evlenmesi durumunda aylığı kesilir ancak bu evlilik ölüm nedeniyle sona ererse dul eşe yeniden aylık bağlanır. Sonraki eşin ölümü sonrası önceki ve sonraki eşinden de ölüm aylığına hak kazanan eşe tercih ettiği aylık bağlanır (5510 sK. md. 54/I). Ancak eşlerin birisinden ölüm geliri diğerinden ise ölüm aylığı alma hakkı bulunan dul eşe yüksek olanın tamamı düşük olanın ise yarısı bağlanır (5510 sK. md. 54/son).

(6)

5510 sayılı Kanun’a göre bir diğer hak sahibi de sigortalının çocuklarıdır. Ancak sigortalının çocuklarının hak sahipliği genel ve özel şartlara bağlanmıştır. Sigortalının çocuklarının ölüm aylığına hak kazanabilmeleri için aranan genel şartlar, 5510 sK. md. 5/a, (b) ve (e) bentleri hariç 5510 sayılı Kanun veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamak veya gelir yada aylık almamaktır. Çocuklar için aranan özel şartlar ise cinsiyet, medeni hal, yaş ve öğrenim durumuna göre değişkenlik gösterir.

Kız çocukları için yaş ve öğrenim şartı aranmaz. Sigortalı olarak çalışmayan veya gelir ya da aylık almayan kız çocukları evlenmedikleri sürece hak sahibi niteliği taşır ve ölüm aylığına hak kazanır. Evli kız çocuğunun boşanması veya dul kalması halinde yeniden hak sahibi niteliği doğar. Kız çocukları için öğrenim durumu veya yaşın hak sahipliği açısından bir önemi yoktur(17).

18 yaşından, orta öğrenim görüyor ise 20 yüksek öğrenim görüyor ise 25 yaşından küçük erkek çocukları 5510 sayılı Kanun veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamak koşuluyla hak sahibi niteliğini kazanır. Erkek çocuk orta öğrenimi 20 yaşından yüksek öğrenimi ise 25 yaşından önce tamamlar ise hak sahipliği son bulur ve ölüm aylığı kesilir. Erkek

çocukların evlenmesi hak sahibi niteliğini sona erdirmez(18).

SGK Bölge Sağlık Kurulu tarafından çalışma gücünü %60 ve üzerinden kaybettiği anlaşılan kız veya erkek çocuklar sigortalı olarak çalışmamak veya gelir ya da aylık almamak koşuluyla ölüm aylığına hak kazanırlar. Malûl kız çocuğunun evlenmiş olması ölüm aylığını almaya engel değildir(19).

Anne ve babanın hak sahibi niteliği taşıması için, aile içinde kişi başına düşen gelirin asgari ücretin net tutarının altında olması, diğer çocuklardan kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir veya aylık almaması, eş ve çocuklardan artan bir hissenin bulunması gerekir(20).

65 yaşı tamamlamış olan anne ve baba için artan hisse şartı aranmamaktadır. Belirtelim ki;

artan hisse bulunması koşulu 506 sayılı Kanun’da olduğu gibi sigortalının ölüm tarihi ile sınırlı değildir. Hak sahiplerinden birinin aylıktan çıkması nedeniyle artan hissenin bulunması halinde anne ve/veya babaya ölüm aylığı bağlanabildiği gibi daha sonra aile içinde kişi başına düşen gelirin asgari ücretin net tutarının altına düşmesi durumunda da anne ve/veya babaya ölüm aylığı bağlanır(21).

(7)

Sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği ya da malûl olmasına neden olduğu hususunda kesinleşmiş yargı kararı bulunan kişiler hak sahipliği niteliğinden çıkarılır ve kendilerine ölüm aylığı bağlanmaz (5510 sK. md. 56).

III- SONUÇ

Ölüm, ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve bu olguyu yaşa­yan kişi ile birlikte ailesini de sosyo-ekonomik olarak etkileyen bir kav­ramdır. Temel koruma birimi olarak aileyi esas alan ölüm sigortası, di­ğer sigorta kollarından farklı olarak sigortalının kendisine değil, ölüme bağlı olarak geride kalanlara sosyal güvenlik garantisi sağ­layan bir sigorta koludur.

Türk toplumunun aile ve sosyal yapısı gözeti­lerek sigortalının eşi, çocukları ve bazı şartları sağlayana anne ve/veya babası hak sahibi olarak tanımlanmıştır. Geride kalanların sigortası ile ölen sigortalının sağlığın­da geçimini sağladığı ve geride bıraktığı hak sahiplerine şartların yerine getirilmesi durumunda ölüm aylığı bağlanır. Geride kalanlar sigortasındaki temel amaç sigortalının ölümü sonrası geride kalan hak sahiplerinin yaşamlarını asgari bir güvence altına almaktır(22).

Yazarlar: Murat GÖKTAŞ*

Murat ÖZDAMAR**

Kaynak: Yaklaşım

(8)

*       İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürü, Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi

**          İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdür Yrd., Doktora Öğrencisi

(1) Müjdat ŞAKAR, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Beta Yayınevi, Yenilenmiş 10. Baskı, İstanbul 2011, s. 283

(2) A. Can TUNCAY - Ömer EKMEKÇİ, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta Yayınevi, Güncellenmiş 1. Baskı, İstanbul 2011, s.422; ŞAKAR, age, s.283

(3) 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(4) TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.422; Nurşen CANİKLİOĞLU, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu Açısından Geride Kalanların Korunması,

(Yayınlanmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul 1997.

(5)        TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.422-425; ŞAKAR, age, s. 284-288; Semih AKTUĞ - Namık HÜSEYİNLİ, “Türkiye ve Azerbaycan Sosyal Güvenlik Hukukunda Ölüm Sigortası” Kam u-İş Dergisi,

Sayı: 4/2012, s.126-129

(6)        08.12.2011 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(7)        TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.423; ŞAKAR, age, s.283

(8)        Mustafa KURUCA - Murat ÖZDAMAR, Tüm Yönleriyle Emeklilik, Güncellenmiş 2.

(9)

Baskı, Yaklaşım Yayınları, Ankara 2013, s.185-203

(9)        Ali GÜZEL - Ali Rıza OKUR - Nurşen CANİKLİOĞLU, Sosyal Güvenlik Hukuku, 12.

Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul 2009, s. 548

(10)      GÜZEL – OKUR - CANİKLİOĞLU, age, s.552

(11)      Örneğin; 1600 gün prim ödemesi olan sigortalının borçlanabileceği 240 gün askerlik hizmeti var ise.

(12)      Yrg. 21. HD.’nin, 23.06.2011 tarih ve E. 2010/5071, K. 2011/5968 sayılı Kararı.

(13)      KURUCA - ÖZDAMAR, age, s.187

(14)      Yusuf ALPER, Sosyal Sigortalar, Ekin Kitabevi, Bursa 2003, s. 323

(15)      TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.425

(16)      ŞAKAR, age, s.286; TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s. 425; GÜZEL – OKUR – CANİKLİOĞLU, age, s. 557; KURUCA - ÖZDAMAR, age, s. 191

(17)      GÜZEL – OKUR – CANİKLİOĞLU, age, s. 559

(18)      TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.426

(10)

(19)      GÜZEL – OKUR – CANİKLİOĞLU, age, s. 560

(20)      Bu düzenleme ile ilgili eleştiri için bkz. ŞAKAR, age, s. 289

(21)      KURUCA - ÖZDAMAR, age, s.191; TUNCAY - EKMEKÇİ, age, s.428; GÜZEL – OKUR – CANİKLİOĞLU, age, s.561

(22)      GÜZEL – OKUR – CANİKLİOĞLU, age, s. 551

Referanslar

Benzer Belgeler

Yönetim Kurulu Kararının üçüncü maddesi kapsamında 65 yaşını doldurmuş olması nedeniyle sokağa çıkma yasağı kapsamına giren gerçek kişi işverene ve 5510 sayılı Kanunun

Veraset intikal vergisi işlemlerini tamamladıktan sonra intikal eden malvarlığının devir işlemleri için ilgili kurumlara başvurulması gerekmektedir.. Vergi Dairesi,

İsteğe bağlı sigortaya devam etmekte iken aylık talebinde bulunan ve talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı için belirlenen prim ödeme gün sayısı hariç yaş ve

[r]

28.02.2021 tarihinde işten ayrılması halinde sigorta günü 30 gün olacakken, 25.02.2021 tarihinde işten ayrılması halinde sigorta günü 25 gün olarak bildirilecektir.. Yine

uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4 üncü maddesine aykırı davranıp davranmadıkları konusunda yapılan

Örnek-7: 1/10/2013 tarihinde şirket ortağı olan ve halen ortaklığı devam eden sigortalının primlerinin düzenli ödenmediği, son olarak 22/5/2015 tari- hinde 3.414 TL

[r]