• Sonuç bulunamadı

Sırtımızdaki Kamçı: Bankalara Borcumuz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Sırtımızdaki Kamçı: Bankalara Borcumuz"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sırtımızdaki Kamçı: Bankalara Borcumuz

Son 10 yılda vatandaşın bankalara olan kredi kartı borçları %353, tüketici kredisi borçlarıysa %446 oranında artmış durumda.

Halkın günden güne fakirleşmesi, özellikle pandemi döneminde artan işsizlik ve yoksullaşma ile beraber karşılanamayan ihtiyaçlar için acil çözüm bankalara borçlanma olarak karşımıza çıkıyor. 2010 yılı verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen kredi kartı borcu 598 TL, tüketici kredisi borcuysa 1,678 TL idi. Nüfusumuz ise geçen 10 yılda 73 milyondan 82 milyona çıktı. 10 yıl içerisinde 2020 yılı Aralık ayı itibariyle kişi başına düşen kredi kartı borcumuz 2,434 TL’ye, tüketici kredisi borcumuz ise 8,219 TL’ye fırlamış oldu. 2021 yılı için belirlenen net asgari ücretinin 2,825 TL olduğunu hatırladığımızda, bir asgari ücretli çalışanın bu yılın 4 ayını sadece banka borçlarını ödemek için çalışacağı anlamına geliyor.

Kaynak: BDDK Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeler Raporu Eylül 2020

Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) Ekim 2020 tarihli raporuna göre banka ve banka dışı kurumlar tarafından kullandırılan bireysel krediler göre %45 artarak 849 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bireysel kredi kullanan kişilerin sayısı ise takipteki krediler hariç son bir yılda 2.4 milyon kişi artarak 33.9 milyon kişiye ulaştı. 2020 Eylül döneminde istihdam edilen kişi sayısını 27.7 milyon kişi olduğu göz önüne alındığında, çalışan nüfusun tamamının ve daha fazlasının borçlu durumda olduğu ortaya çıkıyor. Bu doğrultuda kişi başına ortalama kredi bakiyesi 25.1 bin TL’yi buluyor ve asıl borç yükünün çalışmakta olan kişilerin üstünde bulunduğu gözler önüne seriliyor. Aşağıdaki tabloda 2019 Eylül ayından bu yana, özellikle pandemi sürecinde kredi kullanan kişi sayısında ve kişi başına düşen borçlulukta meydana gelen artış dikkat çekiyor.

Kaynak: TBB Risk Merkezi Ekim 2020

Kullanılan kredilerin ise istihdamın yoğun olduğu şehirlerde yoğunlaştığı yine TBB verilerinden teyit edilebilir durumda. 2020 yılı Ekim ayı itibariyle itibarıyla İstanbul’da 256 milyar TL ile toplam bireysel borçlanma içerisinde en büyük paya sahip il durumunda.

Ankara’da 83 milyar TL ve İzmir’de 58 milyar TL tutarında bireysel kredi bulunuyor.

Bireysel kredilerin %46’sını ihtiyaç kredileri, %34’ünü konut kredileri, %16’sını kredi kartları ve %4‘ünü taşıt kredileri oluşturuyor.

İhtiyaç kredilerinin toplam krediler içerisindeki payının yüksek olması dikkat çekiyor, kredi kartları borçları ile birlikte düşünüldüğünde toplam borçluluğun %62’sine dek gelen bir kullanımın aslen yaşamsal giderleri karşılama amaçlı kullanıldığı sonucu çıkarılabilir.

Borçlanmamak Mümkün Mü?

(2)

Kaynak: BDDK Aylık Verileri

Türkiye’de işsizlik oranının tam olarak ne olduğu uzun zamandır devlet sırrı muamelesi görüyor. Açıklanan oranlar sokakta gördüklerimizle uyuşmuyor. Belli ki işsizlik oranını anlamak emekçi vatandaşı aşan bir iş durumunda. Peki, ne kadar çalışıyoruz?

Eylül 2020 itibariyle istihdam oranı %44. Yani çalışmaya hazır nüfusun sadece %44’ü iş sahibi. Bu oran 2018 yılının Eylül ayından beri aralıksız olarak düşmekte. Artan işsizliğin yanı sıra artan hayat pahalılığı da halkın borç batağına saplanmasındaki önemli etkenlerden bir tanesi. TÜİK’in 2020 yıl sonu için açıkladığı enflasyon oranı %14,6 oldu ki bu oran Ağustos 2019’dan beri açıklanan en yüksek enflasyon oranı. TÜİK’in yayınladığı TÜFE raporuna göre temel harcamaların kaynağını oluşturan gıda ve alkolsüz içecekler grubuna ait fiyatlar geçtiğimiz yılın aralık ayına göre %20,6’lık artış göstermiş durumda. Açıklanan enflasyon rakamlarının tartışmalı olduğu ve gerçek enflasyon rakamlarının ise açıklanan oranların çok daha üstünde olduğu ise herkes tarafından bilinen bir gerçek. 2021 senesi için belirlenen 2.825 TL asgari ücret gerçekleşen enflasyon oranları karşısında bırakın bir ailenin geçimini, bir kişinin bile insanca yaşamasını sağlamaktan uzak. Kaldı ki Türkiye’de kaç kişinin asgari ücretle geçimini sağladığı konusu da bir muamma durumunda. SGK 2016 yılından beri asgari ücretli çalışan sayılarını açıklamıyor. 2016 yılında sigortalı çalışanların %41’ini oluşturan asgari ücretli sayısına ait oranın şuanda en az 50% olduğu düşünülüyor. Ayrıca DİSK Araştırma Merkezi’nin yaptığı Asgari Ücret Araştırmasına göre asgari ücretlerin giderek ortalama ücret haline geldiğine, milyonlarca işçinin ise yasa dışı bir şekilde asgari ücretten bile mahrum bırakıldığına, ücretli çalışanların %64‘ünün ile asgari ücretin altı ile asgari ücretin 1,5 katı arasında bir ücret ile çalıştırıldığına işaret ediliyor. Covid 19 salgını ile birlikte asgari ücretin yarısı kadar bir ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılanlar ve kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar da düşünüldüğünde ücretli çalışanların gelirlerinde yaşadığı düşüş ciddi boyutlara varıyor. Bu durum halkın önemli bir kısmının ücretlerinin erimesini, ücretlerin temel harcama kalemleri karşısında bile yetersiz kalmasını, dolayısıyla borçlanmanın arkasında yatan temel sebepleri açıklıyor. Neden borçlandığımız ortada; ya işimiz yok, ya ücretlerimiz erimiş, başka çaremiz kalmamış.

Borcunu Ödeyemeyen İnsan Sayısı Artıyor: 10 Yılda Her Yaştan 2 Milyonun Üzerinde Yasal Takipte Olan Yurttaş Yaratıldı

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin sunduğu verilere göre bireysel kredi ya da kredi kartı borcunu ödememiş kişi sayısı 2009 yılında yaklaşık 1 milyon 275 bin iken 2020 Kasım ayında 3,5 milyona ulaşmış durumda. Yani Türkiye’de bankalara olan borcunu ödeyemeyen kişi sayısı son 10 yılda 2 milyonun üzerinde arttı. Banka borçlarının ödenmesinde yasal sürelerin 2020 Mart ayında 180 güne çıkarıldığı düşünüldüğünde bankalara borçlarını ödeyemeyen insan sayısının çok daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Takibe düşen yurttaşlar gerçekte bu sayıdan da ibaret değil. Bankalar, ödenemeyen ve bilançolarına negatif yansıyan kredi ve kart borçlarının bir kısmını birkaç sene sonra varlık yönetim şirketlerine devrediyor. Bunun sonucunda hem halkın sırtına binip kanını emme görevi bankaların alacaklarını devrettiği varlık yönetim şirketlerine geçmiş oluyor, hem de bankalar bilançoları ödenmeyen kredilerden temizlemiş oluyor. Kamu Aydınlatma Platformu’na bildirilen satışlara göre bankalar alacaklarının bir kısmını ortalama yüzde 5’ine denk bir tutar karşılığında varlık yönetim şirketlerine satıyor ve bu şirketlerinin “müşteri portföylerinde” çeşitli yöntemlerle borçları tahsil etmeye çalıştığı sayıları milyonlarla ifade edilen insan bulunuyor.

₺0.00

₺500.00

₺1,000.00

₺1,500.00

₺2,000.00

₺2,500.00

0.00 100,000.00 200,000.00 300,000.00 400,000.00 500,000.00 600,000.00 700,000.00 800,000.00

Asgari Ücret

Borçlanma(Mio, TL)

Asgari Ücret ve Borçlanma

Tüketici Kredisi Kredi Kartı Borcu Asgari Ücret

(3)

Kaynak: TBB Risk Merkezi Borçlar İhtiyaçtan

Konut ve taşıt kredileri dışında kalan ihtiyaç kredileri ve kredi kartı borcu artış oranlarına bakıldığında 2020 yılı içinde

borçlanmada büyük artış yaşandığı görülebiliyor. BDDK verilerine göre 2020’de halkın bankalara olan ihtiyaç kredisi borcu 125 milyar TL, kredi kartı borcu ise yaklaşık 28 milyar TL arttı. 2020’deki artış kredi kartında %28’i bulurken, ihtiyaç kredilerinde ise yüzde 48’i aştı. Sayısı milyonlarla ifade edilen emekçinin işini kaybettiği ya da ücretsiz izne çıkarıldığı, kısa çalışma ödeneğiyle geçinmeye mahkum edildiği bir tabloda vatandaşlar acil ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olarak ihtiyaç kredileriyle borçlandırıldılar.

Türkiye’de istatistikler yalnızca tüketim çılgınlığına yönlendirilme ve talep yaratması için borçlandırılma olgusuna değil aynı zamanda hanehalkı borçlanmasındaki astronomik artışla ücretlerdeki erime arasındaki paralelliğe de işaret ediyor. Özellikle emekçi kesimlerin önemli bir kısmı geçinebilmek ve acil ihtiyaçlarını karşılayabilmek için borçlanıyor ve borçlandırılıyor. AKP’li yıllarda hanehalkının reel gelirleri düşer, tasarruf oranları gerilerken, bu gerilemeyi telafi edebilmek için halk borçlanmaya itildi.

Kalkınma Bakanlığı tarafından paylaşılan verilere göre ülke nüfusunun en düşük gelir grubundan başlayarak yüzde 60’ı negatif tasarruf oranlarına sahip. Hanehalkı harcamalarının detayları için TÜİK’in 2019 yılı araştırmasının sonuçlarına bakıldığında toplam harcamalar içinde gıdanın payının arttığı, barınma, gıda ve ulaştırmanın toplam harcamaların yüzde 60’ını aştığı görülüyor. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik dilimde ise kira, gıda ve ulaştırmanın payı TÜİK istatistiklerine göre bile yüzde 70’in üzerine çıkmış görünüyor.

Kredi Kartı ile Market ve Gıda Alışverişi Artıyor

BDDK aylık bankacılık sektörü verilerine bakıldığında ihtiyaç kredilerinin 2018 sonunda 205 milyar TL olduğu ve bu rakamın hızla yükselerek 2019 sonunda 260 milyara ve 2020 Kasım ayında 384 milyar TL’ye ulaştığı görülüyor. Artış trendi vatandaşların bireysel kredi kartı borçlarında da göze çarpıyor ve 2019 sonunda 118 milyar olan bireysel kredi kartı borçları Kasım 2020’de 144 milyara çıkıyor. Kredi kartı harcamaları incelendiğinde 2019’da %21 artan kartla gıda alışverişi 2020’de de artışını sürdürerek ilk dokuz ayın toplamında 50,5 milyar TL’ye çıkıyor. Pandemi döneminde kartlı alışverişte market harcamalarındaki artış da aynı şekilde dikkat çekiyor. 2020’nin ilk dokuz ayında market ve AVM’lerde kredi kartıyla yapılan alışveriş 2019’un aynı dönemine göre %31 artış göstererek 141,5 milyar TL’ye dayanıyor.

Bankalar Borçların Faizlerinden Bile Dünyaları Kazanıyor

Büyük şirketler için bir çırpıda milyonlarca lira vergi sıfırlayan sistemde halkın borcu ve ödediği faizler katlanarak artıyor. Geçim sıkıntısı çeken vatandaşın borçlanma kanalları rahatlatılarak kriz dönemi sürdürülmeye çalışılırken ödeme zorluğu çeken vatandaşlara daha çok borçlanma ya da borç yapılandırma yolu gösteriliyor.

2020 senesinin Kasım ayı hesaplamalarına göre halkımız bankalara tüketici kredisi borcu için 65,2 milyar TL faiz öderken, 9,4 milyar TL de kredi kartı faizi ödedi. 2019 yılında banka patronları tüketici kredisi faizlerinden 63,5 milyar TL kazanmış, kredi kartı faizlerinden kazandıkları miktar da yıl sonunda 14 milyar TL’yi bulmuştu. Bu rakamlar 2018’e göre toplamda yaklaşık 10 milyar TL’lik bir artışı gösterirken halkın sadece borçların faizleriyle bile Koç, Sabancı gibi yerli ve Katar, BAE ve İngiltere’den finans patronlarını ihya ettiğini gösteriyor.

(4)

Takibe Düşme Süresinin Artışı Ne Anlama Geliyor?

Ekonominin durumu için önemli göstergelerden biri olan takipteki alacaklar, BDDK’nın Mart 2020 tarihinde takibe düşme süresini 90 günden 180 güne çıkarmasıyla birlikte pandemi döneminde sabit seyretti. 2018’den 2019’a geçerken yaklaşık %56 yükselen takipteki alacakların 2020 yılında sabit seyretmesine paralel olarak bankalar takipteki alacak karşılıklarını düşük tuttu ve bu sayede kar oranlarını yüksek gösterdi. Pandemi döneminde banka karlarında rekor üstüne rekor kaydedilmesinin bir sebebi de faiz gelirlerindeki artış oldu. Bankaların vatandaşın sırtına faizler ile daha çok yapışmasına sebep olan “kredi rahatlaması” özetle vatandaşa “borçları şimdi erteleyelim sonra faiziyle alırız” demek anlamına geliyor. 2020 yılında faiz oranlarının 2019 yılına oranla çok düşük kalmasına rağmen 2020 yılının ilk 11 ayında bankaların tüketici kredilerinden aldıkları faiz 65,2 milyar TL’ye yükselmiş bulunuyor ve bu da bankaların “kredi rahatlaması” sürecinden kazançlı çıktığını bir kez daha gösteriyor.

Borcunu Ödeyemeyen İnsanların Sayısındaki Artış Daha Ne Kadar Gizlenebilir?

BDDK verilerine göre, pandemi başından itibaren takipteki alacaklarla eşit seviyede giden karşılık miktarları yılın son ayları itibariyle artış kaydediyor. Pandeminin öncesi için gösterge niteliğinde olması için Şubat’ta takipteki alacaklar 153 milyar TL iken bankalar tarafından ayrılan karşılıklar 151 milyar TL olmuştu. Mayıs ayında 151 milyarlık takipteki alacağa 168 milyar TL karşılık ayrılırken temmuz ayında 150 milyara karşılık 179 milyar TL ayrıldığı görülüyor. Kasım ayı geldiğinde karşılıklardaki artış kesin olarak göze çarpar hale geliyor ve takipteki alacaklar 150 milyarda sabit kalırken karşılıklar 197 milyara çıkıyor ve karşılıklardaki bu artış vatandaşın ve şirketlerin gelecek aylarda kredi ödemelerinde zorlanacağına dair banka beklentisini gösteriyor. BDDK’nın Haziran 2021’e kadar esnettiği takibe düşme süresinin 180 güne çıkarılması kararı, borç batağında çırpınan halkı istatistiklere bir süre daha yansıtmamak amacıyla yapılırken, bankaların ödenmeyen kredilerin artacağına dair beklentisi de her türlü maskeleme çabasına rağmen batık kredilerin gün yüzüne çıkmasının yakın olduğunu gösteriyor.

Pandemi Döndeminde 800 Milyon TL’lik Borç İçin İcra İşlemi

Pandeminin işçiler açısından en önemli sonuçlarından birisi gelir kaybı oldu. İŞKUR verilerine göre, Nisan 2020'de 3.243.126 kişiye, Mayıs 2020'de 3.282.817 kişiye kısa çalışma ödemesi yapılmıştır. Kasım 2020 İşsizlik Sigortası Bülteni'nde, Nisan-Kasım döneminde 2.164.688 kişiye nakdi ücret ödemesi yapıldığı verisi paylaşılmıştır. Diğer yandan, ücretsiz iznin önü açılarak ücretsiz izne çıkarılan işçiler günlük 39,24 TL ile yaşamaya mahkum edilmiştir. İşçilerin yaşadığı önemli ölçüdeki gelir kaybı, günlük hayatın idamesinin sağlanabilmesi için bireysel borçlanmayı da beraberinde getirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 53. hafta raporuna göre bireysel kredi kartları ile tüketici kredilerinin hacmi 821 Milyon Türk Lirası'na ulaşmış görünüyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yayınlanan Eylül 2020 Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri raporuna göre takipteki tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı Mart 2020'de 20 Milyar TL iken Eylül ayında da 19 Milyar TL olarak paylaşılmıştır. Eylül 2020 itibari ile tüketici kredileri ile kredi kartı borçlarının takibe dönüşüm oranı ise %4.07 olarak belirlenmiştir. Verilere göre tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarından doğan 773.300.000 TL için icra işlemi başlatıldığı sonucu çıkıyor.

Emekçilerin Daha Fazla Borçlanma Olanağı Kaldı mı?

Kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) ile geçinmeye çalışan ve ücretsiz izne ayrılan emekçilerin sayısı arttıkça, gelirleri düşen emekçilerin acil borçlanma ihtiyacı da artıyor. Bununla beraber yükselen faizler ve kredi musluklarının daralması emekçiler için borçlanma maliyetlerinin artmasını da beraberinde getiriyor. Buna ek olarak batık oranları giderek artan, yüzdürdüğü kredilerin çoğaldığı görülen bankaların işsiz kalmalarına muhtemel gözüyle baktıkları emekçiler için yeni kredi kartı, limit artışı ya da ihtiyaç kredisi satışı yapmayı tercih etmeyeceği ve dolayısıyla emekçilerin borçlanma imkanlarının da daralacağı sonucunu çıkarmak güç değil.

Bu nedenle önümüzdeki dönem azalan kredi kartı ya da tüketici kredisi tahsisleriyle işsiz, KÇÖ kapsamında ya da ücretsiz izne çıkarılan emekçiler acil ihtiyaçlarını karşılamak için çok daha fazla zorlanacak.

Patronlara Sağlanan Avantajlar

Pandemi, işçiler için iş ve gelir kaybı anlamına gelirken patronlar için devletin de desteği ile kârlarını arttırdığı bir fırsat dönemi oldu.

Pandeminin başında, 25 Mart 2020 tarihinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen geçici madde ile patronlara asgari ücret desteğinin işsizlik fonundan verilmesi düzenlenmiş ve bakanlık tarafından desteğin 7 Milyar Türk Lirası’na yakın olacağı bildirildi. 23 Temmuz 2020’de İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici madde ile 1 Temmuz 2020 tarihinden önce kısa çalışma başvurusunda bulunmuş olan özel sektör işyerlerinde kısa çalışma ödeneğinden yararlanan sigortalıların; işyerindeki kısa çalışmanın sona ermesi ve aynı işyerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönmeleri durumunda, işçi ve işveren sigorta primlerinin işsizlik fonundan ödeneceği düzenlendi.

(5)

Son olarak, 17 Kasım 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7256 sayılı Kanun ile toplam 500 milyar liralık vergi, prim ve diğer alacakların yapılandırılarak yapılandırılan borcun tamamının peşin ödenmesi halinde faiz yerine Yİ-ÜFE üzerinden hesaplanan faizin %90'ından, taksitli ödeme seçeneği tercih edilmesi halinde ilk taksitin süresinde ödenmesi şartıyla ikinci taksit ödeme süresi içinde kalan taksitlerin tamamının ödenmesi halinde

ise %50'sinden vazgeçileceği yürürlüğe girmiş oldu.

Pandeminin başından itibaren işçiler yoksullaşma ve gelir kaybı nedeni ile daha fazla borçlanırken istihdamın sürmesi adı altında işsizlik fonu patronlar için yağmalandı. Patronlara sağlanan teşvik ve primler ile işçilerin mahkum edildiği ücretler

karşılaştırıldığında işçilerin borçlarının silinmesi uçuk ya da çılgın bir talep değil, veriler bu alanda seçimin patrondan yana kullanıldığını gösteriyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kurucular ile tüzel kişi kurucuların sermayesinde yüzde on ve daha fazla paya sahip veya kontrolü elinde bulunduran gerçek ve tüzel kişilerin tasfiyeye tabi tutulan bankerler

Çeyreksel basit otalamalara baktı ımızda ikinci çeyrekte TL cinsi tüketici ve ticari kredilerde kredi mevduat spredleri ilk çeyre e göre 15 baz puan ve 33 baz puan arttı...

MADDE 10 – (1) Bankalar, alım satım hesaplarında yer alan getirisi faiz oranı ile iliş- kilendirilmiş araçlara ilişkin olarak ellerinde tuttukları veya edindikleri

Yunanistan İspanya Hırvatistan Kıbrıs İtalya Portekiz Türkiye Fransa Slovakya Letonya Finlandiya Belçika İrlanda Slovenya Litvanya Bulgaristan İsveç Estonya Lüksemburg

Bilgi sistemleri ve iş süreçleri üzerindeki kontrollerin denetlenen nezdinde (.../.../...tarih ve ……. sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Banka Kartları ve Kredi

Türkiye Bankalar Birliği, bu çalışmada yer alan bilgilerin yanlışsız olması için gerekli özeni göstermiş olmakla birlikte, bu konuda herhangi bir sorumluluk üstlenmez....

Mali tabloların Muhasebe Uygulama Yönetmeliği hükümlerine ve Banka kayıtlarına uygunluğunu teyit ederiz. b) Bilanço tarihinde geçerli olan cari para birimi üzerinden

Mali tabloların Muhasebe Uygulama Yönetmeliği hükümlerine ve Banka kayıtlarına uygunluğunu teyit ederiz. 30 Eylül 2002 tarihinde sona eren 9 aylık gelir tablosu ise 30 Eylül