• Sonuç bulunamadı

HAYIR IN AYAK SESLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "HAYIR IN AYAK SESLERİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)D. oğu PERİNÇEK. CELAL BAYAR’IN KIZI NİLÜFER GÜRSOY AYDINLIK’A KONUŞTU. Babam da ‘HAYIR’ derdi Nilüfer Gürsoy, referandumda ‘hayır’ diyeceğini açıklamasının ardından gelen ‘Babasının kemikleri sızlamıştır’ eleştirilerine yanıt verdi. G. ürsoy, Aydınlık’ın “Babanız bugün yaşasaydı ‘hayır’ der miydi” sorusuna, “Babamın ilk hareketi saltanata karşıydı. Jöntürklerden sayılırdı. Atatürk’e bu kadar bağlı olan, milli mücadelenin içinde olan bir kişi ne diyebilir” yanıtını verdi.  MUSTAFAPAMUKOĞLU’nunhaberi4’te www.aydinlik.com.tr. VATAN EMEK NAMUS KURULUŞ: 1921. 15 NİSAN 2017, CUMARTESİ. 1.5 TL. FOTOĞRAF: ALPAY TUĞLU. Cumhurbaşkanının güvenliği ‘Kürdistan’ için çalışan Yahudi şirketine emanet edilemez. İSRAİL’İN ABD’deki en önemli adamı Guiliani’nin Grüünberg Şirketi, Barzani ve Talabani ile yaptığı sözleşmede, Kürdistan’ı temsil etmekten mutlu olduğunu belirtiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, güvenliğini İsrailKürdistan ortaklığına emanet edemez. Cumhurbaşkanının güvenliği, yalnız kendisini ilgilendiren bir konu değildir. Türkiye’nin güvenliği, İsrail-Kürdistan ortaklığına teslim edilemez. Cumhurbaşkanı ve hükümetten açıklama bekliyoruz. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Sayın Devlet Bahçeli’nin de Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren bu konuda herhalde bir değerlendirmeleri olacaktır..  8’de. ‘HAYIR’IN AYAK SESLERİ Türkiye’nin yarın sandığa giderek anayasa değişikliğini oylayacağı referanduma ‘eyalet’ tartışmaları damgasını vurdu. Tartışma AKP-MHP seçmeninin kararını doğrudan etkiledi. 10 MADDEDE. EVET 1. ÜLKÜCÜLER: Kararımız hayır. ‘Eyalet sistemi’ açıklamalarına tepki gösteren Bahçeli, dün geri adım attı. Ülkücüler kararlarının zaten ‘hayır’ olduğunu ifade etti GENEL Merkez’e yakın MHP’liler Bahçeli’nin çıkışını “hayıra dönün” işareti olarak kabul etti. Bahçeli’nin ‘eyalet sistemi’ konusunda, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan gerekli açıklamayı yaptı” geri adımına rağmen ülkücüler ‘hayır’ kararlarının değişmediğini söyledi. 8’de. Barzani’nin temsilcisi:. ‘EVET’İ destekliyoruz. Yıldırım’ın eyalet telaşı: İstifa ederim. 4. Erdoan’n badanman emekli Tugeneral Adnan Tanrverdi, “Eyalet sistemi getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim ekli yeniden düzenlenmelidir” diyerek eyalet sistemini savundu. 8’de. ‘Danışmanları bırak, bana bak’ diyen Erdoğan’ın ‘Eyaletsiz başkanlık olmaz’ dediği ortaya çıktı. 8’de. AKP’den vekillere ‘susun’ talimatı. KuzeyIrakBölgeselYönetimiBaşkanı MesutBarzani’ninKürdistanDemokratPartisi’ninTürkiyetemsilcisiÖmer Mirani,16Nisan’dayapılacak halkoylamasında‘evet’e destekaçıklaması yaptı. 9’da. Konuştukça ‘hayır’ların büyüdüğünü gören AKP, çareyi televizyona çıkma yasağı koymakta buldu. Eyalet tartışmalarının büyümesini istemeyen AKP Genel Merkezi tüm partililerin televizyon programlarını iptal etti. 10’da. Halkın sözünün her şeyin üstünde olduğu görülecek. Meclis’in yetkileri elinde kalacak. 3. 7 9. 9. 10. Feraset. 10. SABAHATTİN ÖNKİBAR Karanlık pazarlıklar!. sayfa. YAVUZ ALOGAN. sayfa. Yarın güneş doğacak mı?... sayfa. MEHMET FARAÇ. 13. HÜSEYİN HAYDAR Şiir kurtarıcıdır. ISSN 2146-2356. 3. sayfa. sayfa. FOTORAF: ALPAY TULU. RAFET BALLI Erdoğan’ın reçetesi: ‘Üst akıl’a sığınmak. 8. Kutuplaşmanın değil milli birliğin önü açılacak. Yargıda normalleşme sürecek. 10. 6. Savaş yetkisi Meclis’te kalacak. Cumhurbaşkanı anayasal sınırlarına çekilecek. 8. 4. İşçimizin kıdem tazminatı kurtarılacak. Komşularla kavga değil, işbirliği yapacağız. 6. 2. Federal sistem tuzağının yolu kesilecek. Memurumuzun işgüvenliği korunacak. 5. Eğitim sistemi bütünüyle çökecek. ABD ve İsrail’in bölgeyle savaş tuzağına düşülecek. 10 MADDEDE. 1. Kendilerinden olmayan memuru işten atacaklar. İşçilerimizin kıdem tazminatı tırpanlanacak. 9. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “eyalet sistemi” çıkışı “evet”çileri bölmüş durumda. Danışmanların açıklamaları hem MHP hem de AKP tabanında kırılma yarattı, kararsızları “hayır”a ikna etti. Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, son konuşmalarını Devlet Bahçeli’ye yanıt vermeye ayırdı. “Evet” diyen AKP ve MHP’liler ‘hayır’ demeye hazırlanırken, “evet” cephesi çaresiz durumda. 8-9’da. 2. İşsizlik daha da artacak Yargı, iktidarın kontrolüne girecek. 7. 60 günlük propaganda süresi bugün doluyor. Türk milleti yarın sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarının tartışma yaratan “eyalet sistemi” açıklamaları gölgesinde halkoylamasına gidilirken, yurdun dört bir yanında “hayır” rüzgarı esiyor. İşçiden çiftçi ve memura, üreticiden işadamına, gencinden yaşlısına kadar milyonlarca kişi sandıkta ‘hayır’ oyu kullanmaya hazırlanıyor.. Keyfi iktidarlar dönemi başlayacak Ekonomide istikrarsızlık büyüyecek. 5. ‘EVET’ÇİLER ÇARESİZ KALDI. Meclis’in yetkileri elinden alınacak. Eyalet sistemine kapı açılacak. 3. RÜZGAR ‘HAYIR’DAN YANA. 10.

(2) 2. 15 NİSAN 2017, CUMARTESİ. HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI. ERİN L T E K A L ‘FE HSİ ÇOĞU ŞA N İDAREDE ’ İR GELMİŞT. ozgurlukmeydani@aydinlikgazete.com. Atatürk ve başkanlık sistemi Atatürk, şahsi yönetimin fenalığına, işi ehline vermenin önemine ‘ortaya atacağım yanlış mütalaalar vafize sahibini şaşırtabilir, tereddüte düşürür. Bu suretle mutlaka aksi tesir yaparak memlekete fayda yerine zarar getirir’ sözleriyle cevap verir MUSTAFA SOLAK. S. erbest Cumhuriyet Partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’ne eleştirilerini yöneltmesi üzerine Atatürk’ün toplumdaki itibarı düşünülerek Başbakanlığı da üzerine alması yönünde basında ve kamuoyunda görüş ortaya çıkmıştı. 27 Nisan 1931’de yeni seçimin sonuçlanması üzerine İsmet İnönü’nün, Başbakanlığında kurulan Hükümeti tebrik etmişti. Atatürk bu vesileyle Başkanlık dedikodularına şu yanıtı vermişti: “Eğer İsmet Paşa, hükümeti kurmayı kesin olarak çekinmiş olsaydı, Başvekilliği bizzat üzerime almaktan başka çare kalmazdı. Ya ben ya İsmet Paşa.”[1]. AMERİKAN SİSTEMİ Atatürk de bunun üzerine “milletin umumi eğilimi, benim şu veya bu zaruret karşısında Başvekil (Başbakan) olmamı icap ettirirse, bu vazifeyi kemali tevazu ve minnetle yapmaya hazırım. Bu takdirde benim aynı zamanda Reisicumhurluğu (Cumhurbaşkanlığını) üzerimde bulundurmamın kanuni imkanı elbette yoktur”[2] der ve devamla şunu söyler: “Amerikan sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim; sistemsiz ve kanunsuz tarzda, Reisicumhurlukla Başvekaleti (Başbakanlığı) birleştirmeyi düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malumdur zannederim.”[3] Görüldüğü gibi Atatürk tek adamlığı eleştirirken, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’nın birleştirilmesini de “sistemsiz ve kanunsuz” bulmaktadır. Atatürk, şahsi idareyi, kendisinin ‘Başkan’ olması teklifini açık bir ifadeyle reddetmiştir:. “Memleketimizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamızın başlıca amillerinden biri budur. Biz öteden beri, böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik. Şimdi nasıl olur da benim aynı yola gitmekliğim, yeniden devlet hayatında tarafımdan böyle bir çığır açılması istenebilir!”[4] Başkanlık sistemini “sistemsiz” bulmasının sebeplerini ise şu cümlelerinde görmek mümkündür: “Diğer sahalarda pek açık olan ihtiyaçlara, durmadan ilgililerin dikkatini çekiyorum. Mesela ‘umumi kültürü yükseltmek, bir taraftan memlekette ziraat işlerini yeni vasıta ve usullere göre düzenlemek, verimi arttırmak, diğer yandan da ölçülü bir programla muhtaç olduğumuz sanayi kurmak lazımdır’ diyorum. Bunları imkân nispetinde süratle tahakkuk ettirmek, tamamen mesuliyet ve ihtisas sahiplerinin işidir; oralarda benim ortaya atacağım yanlış mütalaalar vafize sahibini şaşırtabilir, tereddüte düşürür. Bu suretle mutlaka aksi tesir yaparak memlekete fayda yerine zarar getirir.”[5]. İNÖNÜ’YLE İLİŞKİLER Atatürk’ün her dediğinin biatçı bir anlayışla yerine getirildiğini söylemek olanaklı değildir. En yakın çalışma arkadaşlarından Başbakan İsmet İnönü ile görüş ayrılıklarına düştüğü olur ve her zaman Atatürk’ün dediği gibi yapılmazdı. Atatürk zaten memleketin genel idaresinde sorumluluğunun Bakanlar Kurulu ve onun başkanı Başbakan’da olduğunu yukarıdaki sözleriyle dile getiriyordu. Atatürk’ün, Başbakan İnönü ile fikir ayrı-. Beğenmediklerimi ikaz edeceğim, düzelteceksiniz. Sizin göreviniz budur.”[6]. BİAT İLİŞKİSİ. BİRA FABRİKASI OLAYI. lıklarına ve sözlerinin Bakanlarca her zaman kabul görmediğine, yerine getirilmediğine bazı örnekler verebiliriz: Birgün Atatürk, Selüloz Kağıt Sanayi ile ilgili uygulamalarından dolayı Ekonomi Bakanı Mustafa Şeref Beyi eleştirdiğinde, İnönü Bakanlarının eleştirilmesine alınmış ve bunu da Bakanların ve devlet adamlarının bulundu bir ortamda söylemişti. Atatürk de bunun üzerine İnönü’ye şunu söylemiştir: “Siz bildiğiniz gibi hükümet işlerinizi yürüteceksiniz, ben de Mühürcübaşınız olacağım, öyle mi! Başvekil demek ‘dokunulmazlık demek’ değildir. Elbette yaptığınız işler tenkit edilecektir.. Tarım Bakanının, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki bira fabrikasını genişletmemesi de Atatürk’ün her istediğinin olmadığını gösteren bir örnekti. 1937 yılında Akdeniz’e korsanlık yapan denizaltılara karşı alınacak önlemler için toplanan Nyon Konferansı tutanaklarının imzalanma durumu noktasında, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a, Cumhurbaşkanı Atatürk “imzala”, Başbakan İnönü ise “imzalama” diyordu.[7] Görüldüğü gibi her konuda görüş birliği yoktu ve Atatürk’ün istediği olmuyordu. Bira fabrikası meselesiyle ilgili olarak İnönü herkesin önünde “sofradan emir alıyoruz” diyecek ve buna üzülen ve kızan ve sözlerini de kesen Atatürk, İnönü’yü değil kovmak, “anlaşıldı, bugün fazla konuşamayacağız” diyerek kendi sofrayı terk edecekti.[8] Atatürk’ün Osmanlı Devleti zamanından beri arkadaşı olan, Kurtuluş Savaşını beraber verdiği, uzun yıllar Başbakanlık yapmasını istediği ve güvendiği İnönü ile fikir farklılıklarının olması doğaldır. Bu farklılıklar kimi zaman çözülememiş, kimi zaman bir tarafın diğerini ikna edilmesiyle çözülmüştür. Kimi zaman da zamana bırakılmıştır ve Atatürk “devlet yönetiminde çift başlılık var” diye şikayetçi olmamıştır. Fikir ayrılığının olmamasına şaşırmak gerekir. İşte o zaman biatçı anlayış vardır. Şunu belirtelim ki her iki devlet adamı da devlet adamının gerektirdiği sorumlulukla hareket etmiştir. Önemli olan Cumhuriyet, laiklik, kadın-erkek eşitliği, bağımsızlık gibi hususlarda ortak davranmaktı.[9]. BUGÜN ise fikir ayrılığı değil, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında biat vardır. Zaten bunu kendileri de belirtmekteler. Şimdi ise zaten emrinde olduğunu söyleyen Başbakan “çift başlılığı kaldıracağız” diyerek kendini sıfırlamaktadır. Zira “Başbakanlık” sıfatı kaldırılmaktadır. Böylece Atatürk’ün “mesuliyet” dediği “sorumlu makam” kalmayacaktır. Meclis uygulamalarının sorumlusu olarak Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nu karşısında bulamayacak. Bakanlar, Meclise yani millete değil Cumhurbaşkanı’na sorumlu hale getirilecektir. Bunun açık kanıtlarından biri de Bakanlar Kurulu’nun denetlenmesine yönelik gensoru, Meclis soruşturması, sözlü sorunun kaldırılmasıdır. Bu sistemde Bakanlar Cumhurbaşkanı’nın müsteşarları olacaklardır. DİPNOTLAR: [1] Orhan Çekiç, Son Yıl 1938, Kaynak Yayınları, 5. Basım, İstanbul, 2016, s.66. [2] Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, 8. Baskı, İstanbul, 2016, s. 435. [3] Soyak, age, s. 436.; Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 24, Kaynak Yayınları, 2014, s. 282.; Çekiç, age, s.67. [4] Soyak, age, s. 407.; Çekiç, age, s.69. [5] Çekiç, age, s.69. [6] Age, s.138-139. [7] Age, s. 162-165. [8] Age, s.167-169. [9] Mustafa Solak, Şükrü Kaya (Atatürk’ün Bakanı), 3. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2016.. MEDYANIN HALLERİ. Ercan DOLAPÇI. ercandolapci65@hotmail.com. Devlet değil, bir kişi güçlenecek Referandumunsonucunda Anayasa’yı değiştirme kararı çıkarsa, bu karar devletimizi nasıl daha güçlü kılacak? Birdenbire sahip olmadığımız teknolojileri mi üretir hale geleceğiz? Yeni teknolojiler ile ilgili patent sayımız mı artacak? Topraklarımızın her yerinden petrol mü fışkıracak? Milli gelirimiz otuz bin dolarlara mı gelecek? Ordumuz, dünyadaki hiçbir ordunun sahip olamadığı silahlara mı sahip olacak?. Hayır, bunların hiçbiri olmayacak ve zaten bütün bunlara sahip olabilmek, Anayasa değişikliği ile sağlanabilecek bir şey değil. Öyle olsaydı, herkes anayasasını bir gecede değiştirir, dünyanın en güçlü devleti olmaya soyunurdu. Referandumda “evet” çıkarsa, güçlenecek olan devletimiz değil, bir tek kişi olacak. MehmetY.YILMAZ-HÜRRİYET. Kritik soru. Ufuksuz bir parti. BAŞARIDANbaşarıya koşmuşlarsa, insanlar mutluysa, gül gibi geçinip gidiliyorsa, iktidar neden rejimi değiştirmek istiyordu? Kritik soru buydu.. Kalıcı istikrar için dediler.. İktidarın yüzde 50 oyla oluşması için dediler.. Artık hükümet (tek kişilik) yüzde 50 oyla kurulacak, bu da istikrar getirecek dediler.. Mevcut hükümet yüzde kaçla kurulmuştu? Yüzde 49.48.. Bir önceki? Yüzde 49.95.. Bir önceki? 46.58.. Rakamlar istikrar sorunu yok diyor.. Peki, seçmen ne diyor? Pazar akşamı sandıklar açılsın göreceğiz.. Mehmet TEZKAN-MİLLİYET. KENDİMİZE açık yüreklilikle bakalım... Bugün AK Parti’nin yurt dışında hemen hiç itibarı yok. Yurt içinde de parti tabanı dışında itibarı bulunmuyor ve üstelik parti seçmeni içinde de tereddüt ve kırılmalar yaşanıyor. Oysa ortak aklın yürürlükte olduğu dönemde hem yurt dışında hem içerde AK Partili olmayanların açık saygı ve takdiri söz konusuydu. Gelinen noktada Erdoğan partiyi elinde tutarak gerekli itibarı oluşturmak istiyor ama bu ters tepen bir çaba. Çünkü tehdit ve tehlike stratejisi üzerine oturuyor ve AK Parti’yi yalnızlaştırıyor. Uzun vadede fıtratı yeterli sayan, kısa vadede ise ayakta kalmak için her şeyi yapan ufuksuz bir parti olarak algılanılması meşruiyetin de erimesi anlamına geliyor. EtyenMAHÇUPYAN-KARAR. AKP’deki Suriye şaşkınlığı! AMERİKANderin devletinin adamlarından biri” olan Rubin, Zarrab olayının da üzerinde durarak Tayyip Erdoğan’ın idam edileceğini iddia etmişti! Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye yapılan Amerikan hava saldırısına tam destek vermesini, Rıza Zarrab davası ile tehdit edilmesine bağladı ve konuyla ilgili Amerikan basınına da yansıyan bilgileri kamuoyu ile paylaştı. Bu bilgilere göre Zarrab tarafı, geçtiğimiz Şubat ayında Rudolph Giuliani ve Michael B. Mukasey’i danışman olarak tuttuklarını duyurdu. Bu kişiler Yahudi lobisinin adamları idi Perinçek ‘in açıklamasına göre Rudolph. Giuliani ve Mukasey, Şubat ayı sonunda ABD Başsavcısı’nın bilgisi dahilinde Tayyip Erdoğan’la görüştüler. Amaç, davaya “diplomatik bir çözüm” bulmaktı! Türkiye’nin Oslo’da PKK ile masaya oturtulması ile başlayan sürecin mimarı olan David Philipps ise Alternet Haber sitesine 10 Nisan’da verdiği demeçte “Trump, Rakka harekâtına Türkiye’nin onayını almak için davayı kapatabilir. Bu hukuk devletine aykırı olur” dedi. Perinçek bu verilere dayanarak, “Bu tehditler, artık Türkiye’yi de hedef almaktadır” dedi ve tehditlerin kamuoyu ile paylaşılmasını istedi. ArslanBULUT-YENİÇAĞ. Bahçeli’nin çıkışı dengeleri değiştirir BAHÇELİ“danışmanlar vurgusuyla birden fazla kişiden bahsettiğini de gösterdi. Burada kast edilenin de Anayasa çalışmalarına bizzat katılan Cumhurbaşkanlığı baş danışmanlarından Mehmet Uçum olduğu yorumları yapıldı dün akşam saatlerinde siyasi kulislerde. Uçum’un “Yeni bir devlet kurulacak” mesajı, hem Erdoğan’ın “rejim değişikliği değil” sözleriyle çelişir bulunmuş, hem de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “Bizim Türkiye Cumhuriyetimiz var, başka devlete ihtiyacımız yok” sözleriyle eleştirilmişti.. Bahçeli’nin çıkışı, eğer Erdoğan veya Başbakan Binali Yıldırım tarafından Bahçeli tarafından kabul edilir bir şekilde toparlanamazsa şimdiye dek “Evet”i önde gösteren bütün anketleri çöpe göndermiş de olabilir; “Hayır” cephesini güçlendirebilir. Erdoğan’ın 2007’den bu yana adım adım ilerlediği hedef, tam ulaşmak üzereyken, belki kendilerini erken zafer havasına kaptıran danışmanlarının söyledikleri yüzünden suya düşebilir mi? MuratYETKİN-HÜRRİYET. Bahar güneşi 16 Nisan’da AV. KEMAL İNEBOLU REFERANDUM tarihi 16 Nisan olarak açıklandı.Doğrusu biraz şaşırdım. Zira 16 Nisan doğum günüm. Herkesin doğum günü anlamlıdır, benim de. Ancak şu aralar yatıp kalkıp “doğum günüm ölüm günüm olmasın” diye dua ediyorum. Sandıktan ‘Evet’ çıkarsa toplumun yine çok ağır bedeller ödeyeceği açık. Çağdaş değerlere, insan hak ve özgürlüklerine kısacası gerçek demokrasiye inananlar yeni bir mücadele sürecine girecekler. Tüm kamu gücünü tek adama bırakan bu Anayasa değişikliği asla kabul edilemez, edilmeyecek. Toplum Cumhuriyetle kazanılmış elindeki hakları için yeni uğraşlara yeni zaferlere zorlanıyor. Anayasa/Toplumsal Sözleşme fikrinin babası J. J.Rousseau “Özgürlükten vazgeçmek insanlıktan vazgeçmek demektir” diyor.Siyasette hep toplumun sağduyusu’ndan bahsedilir. Kanaatimce burada sözü edilen “toplumun vicdanıdır.” Yine Anadolu’da bir söz vardır: “Allah kimseyi gördüğünden etmesin. ” İnanıyoruz ki, tarih boyunca Ortaasya steplerinde/Anadolu bozkırlarında özgürce yaşamış, Cumhuriyet ve Demokrasi’nin nimetlerini görmüş ve. özümsemiş Türk Milleti’ne gem vurmaya kalkışanlar hüsrana uğrayacaklar, tersine, 16 Nisan Bahar Güneşi, nisan yağmurları gibi yağacak ‘Hayır’ oyları ile Türkiye’nin geleceğini aydınlatacaktır. AKP iktidarının başı her fırsatta Kuvvetler Ayrılığı ve Bağımsız Yargıdan şikayet etti. Nedir bu Kuvvetler Ayrılığı, özetle değinelim:. TARİHİN EN BÜYÜK İCADI İnsanlığın tekamülü tarihinde, ateşin, tekerleğin, buharın, yazının, elektriğin, telefonun, televizyonun, bilgisayarın, internetin ve benzeri buluşların insanoğlunun yaşamındaki konfor devrimi kuşkusuz sözcüklerle anlatılamaz. Ancak bir icat var ki, konumuzla doğrudan bağlantılı olduğu için ona ayrı bir paragraf açmak, kaçınılmaz bir görev! Montesquieu 1748’de 20 yıldır üzerinde çalıştığı “Kanunların Ruhu” adlı kitabını yayınladı. İnsanoğlu’nun bitmez sanılan çilesi bitecekti. Özgürlüğün güvencesini, insanlık tarihinin en önemli icadını, sihirli formülü bulmuştu.. ÖZGÜRLÜK=KUVVETLER AYRILIĞI Tarih boyu toplumlara köle muamelesi yapan totaliter rejimler artık. tarihin çöplüğüne atılıyordu. Diktatör’ün iki dudağı arasındaki sınırsız hak ve yetki/Kamusal Güç (siyasal erk,iktidar), toplum (ulus) adına kullanılmak üzere; YASAMA-YÜRÜTMEYARGI organlarına veriliyordu. Diğer iki organın yasama ve icrai tasarrufları, yine ulus adına yetki kullanan Yargı organı eliyle, Hukukun Üstünlüğü ilkesine vurularak yapılan Hukuk Denetimiyle, birey hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınacağı çağdaş Hukuk Devleti’nin kapıları ardına kadar açılıyordu. Bağımsız Yargı, Özgürlük demekti. (Montesqiue’nin kitabı 1748’de yayınladığında adeta kıyamet koptu. Daha doğrusu Kilise kıyamet kopardı. Kitabı toplatıp yaktırdı, yasakladı. Çünkü, merkezi otorite ile kendisinin çıkar özdeşliğini bilen Kilise (kilisenin tahsisatını Kral veriyordu), Kral’ın, insanları Tanrı adına yönettiğini ileri sürüyordu. Tüm baskılara karşın, kitap 2 yılda 22 baskı yapmıştı. Çünkü, insanların özgürlük konusundaki tarihten gelen birikmiş susuzluğu, kanmak bilmiyordu.) İnsanoğlu’nun tarihten gelen özgürlük susuzluğu diner mi? Hayır, Hayır, Hayır!.

(3) 3. 15 NİSAN 2017, CUMARTESİ. z. HAZIRLAYAN: MASUM GÖK. halklailiskiler@aydinlikgazete.com. Rafet BALLI rafballi@gmail.com. VATAN PARTİSİ HEYETİ SURİYE HÜKÜMETİYLE GÖRÜŞTÜ:. ‘Saldırının arkasında ABD VE İSRAİL VAR’ Suriye’de Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu Başkanı, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve BAAS Partisi Genel Başkan Yardımcısı ile görüşen Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Polat, Şam yönetiminin ‘Türkiye Fırat Kalkanı Harekatı konusunda bizimle işbirliği yapsaydı, olaylar farklı seyrederdi’ dediğini aktardı İSTİHBARAT SERVİSİ VATAN Partisi heyeti Baas Partisi’nin resmi davetlisi olarak 9-12 Nisan tarihleri arasında Suriye’yi ziyaret etti. Vatan Partisi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Soner Polat başkanlığındaki dört kişilik heyet, Baas Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hilal Hilal, Başbakan İmad Hamis, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Miktad ve Milli Güvenlik Kurulu Başkanı Ali Memluk ile ayrı ayrı görüştü. Polat, ziyarete ilişkin partisinin İstanbul İl Merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Suriyeli yetkililerin Vatan Partisi’nin izlediği siyasetleri “bölge için barışın anahtarı” olarak tanımladığını belirten Polat, izlenimlerini şöyle aktardı: “ABD’nin son saldırısı ülke dahilinde birlik ve beraberliği pekiştirici bir etki yapmış. Suriye halkı Beşar Esad etrafında kenetlenmiş. Saldırı ayrıca ülkenin birlik ve bütünlüğü için mücadele azmini kamçılamış. Savaş 7 sene de, 70 sene de devam etse ülkenin hiçbir yerinde ‘özerk, konfederal, federal’ yapılara izin verilmeyeceği, 185 bin kilometre karenin birleştirileceği söylendi. Bu husus bizzat Beşar Esad tarafından bir devlet politikası olarak belirlenmiş. Rusya’nın anayasa taslağı da gündeme geldi. ‘Evet böyle bir taslak var. Ama Rusya Federasyonu bize bir anayasa dayatmıyor’ diyorlar. Türkiye’deki havanın aksine Suriyeli yetkililer, Türkiye ve Türk milleti için sağduyulu ve yapıcı mesajlar verdi. Türk milletinin Suriye’ye dost olduğu özellikle vurgulandı. Dışişleri Bakan Yardımcısı, Sayın Faysal Miktad iddialı konuştu. ‘Göreceksiniz bu süreç, önünde sonunda Suriye ve Türkiye’nin birliği ile tamamlanacak!’ dedi.” Suriye’nin kimyasal silah müzakere sürecinde heyetin başkanlığını yürüten Mikdat, kimyasal silah iddialarını Vatan Partisi heyetine anlattı. olat, kimyasal silah saldırısıyla ilgili Mikdat’tan. Soner Polat. Yunus Soner. ‘BİR GÜN PYD İLE KARŞI KARŞIYA GELECEĞİZ’ SonerPolataçıklamanınardındanbasınmensuplarınınsorularınıyanıtladı.  İsrailbasınında,Amerika’nınPYDkontrolündekibölgelerdeüskuracağına dairhaberleryayımlandı.Bukonugündemegeldimi? BugörüşmededeğilamabiröncekigörüşmedeSuriye’ninbeynikabuledilen FaysalMiktadşunusöyledi;‘GününbirindePYDileyaniAmerikailekarşıkarşıyakalacağız.OgünSuriyelilerinenazVietnamlılarkadarcesurolduğunugöreceksiniz. ’ Suriye,yenibirkimyasaltezgahbekliyormu? Böylebirsaldırıyıkesinliklebekliyorlar.AncakbundansonraSuriyeDevleti dahadikkatliadımlaratacak.Çokiyibirtertipkurulmadığıtakdirde,yenikimyasaloyunemperyalistdevletlerinelindepatlayabilir. edindikleri bilgileri şöyle aktardı: “Kimyasal silahların BM uzmanları denetiminde imha edildiğini söyledi. BM uzmanlarının her yere baktığını, en küçük bir delil bile bulamadığını anlattı. Bu konuyu ismini verdiği bir Türk büyükelçisinin de çok iyi bildiğini ve beraber çalıştıklarını ifade etti. İngiltere, Fransa, Almanya ve birçok Avrupa ülkesinin de buna şahit olduğunu açıkladı. BM dahil isteyen her ülkeyi inceleme ve denetleme için Suriye’ye davet ediyor. Suriye Devleti kimyasal saldırının arkasında ABD derin devleti ve İsrail’in olduğuna inanıyor. ‘Elimizde kanıtlar var.. Çok yakında bu saldırıyı kimlerin yaptığını delilleriyle bütün dünyaya açıklayacağız’ diyorlar. Teröristlerin elinde kimyasal silah olduğunu ve bunun dikkatsiz ve ilkesiz davranan komşu ülkelerden kaynaklandığını ifade ettiler. Ayrıca ABD’de Başkan değişiminin hiçbir anlam ifade etmediğini bu saldırı ile teyit ettiklerini açıkladılar.”. AMERİKA’NIN YENİ PLANI “Amerika Suriye’deki saldırılarına devam edecek mi?” diye sorduklarını ifade eden Polat, şöyle konuştu: “Diyorlar ki, Amerika’nın bizzat kendi. Belgin Bahar. kara kuvvetleri ile bir saldırısını beklemiyoruz. Ama, 2011 Mart’ında olduğu gibi yeniden silahlı muhalifleri biraraya getirerek, hatta El Nusra ile birleştirerek Suriye rejimine karşı kışkırtabilir.” Astana sürecinin önemli bir girişim olduğunu vurgulayan Polat “ABD, Suudi Arabistan ve Katar bu süreci bozmak için elinden geleni yaptı. Türkiye de, maalesef bu süreçte net bir tavır alamadı. Silahlı muhalifler ve teröristlerin Şam ve Hama saldırılarının asıl amacı bu süreci hem baltalamak hem de değiştirmekti” dedi.. ‘FIRAT KALKANI’NDA İŞBİRLİĞİ YAPILABİLİRDİ’ Polat, Suriyeli yekililerin Fırat Kalkanı Harekatı’na ilişkin görüşlerini şöyle paylaştı: “Türkiye, Fırat Kalkanı konusunda bizimle işbirliğine sıcak baksaydı, olaylar çok daha farklı seyrederdi. Ama kapıları kapattılar. Bizim rızamız dışında ülkemize giren her silahlı güce biz karşı çıkarız! Aksi takdirde devlet niteliğini kaybederiz.” Son sözleri Suriye tarafı söyledi: Bu olağanüstü dönemde yaptığınız ziyaret, Türkiye-Suriye dostluğuna darbe vuranlara darbe vurmuştur. Gerçek dostlar zor günlerde ortaya çıkar.”. Erdoğan’ın reçetesi: ‘Üst akıl’a sığınmak. G. ündem: Elbette halk oylaması. Son haftada karışık sinyaller geldi.  Önce “garp cephesi”nde yeni bir şeyler oldu. Bir: Döviz az da olsa düştü. Artış bekleniyordu oysa. Anlamı: Spekülasyon yapılmıyordu.  İki: Batıda Erdoğan karşıtı kampanya hafifledi. İngiltere’den övgü geldi hatta. “Ortadoğu’nun daha güçlü bir Erdoğan’a ihtiyacı var”dı (The Times, 12.4.2017). Üç: Aydınlık ayrıntılı yazdı (14.4.2017) Tayyip Erdoğan, Donald Trump’a sığınmaya çalışıyor. Yahudi lobisi üzerinden. Ankara’da ve Amerika’da üst düzey görüşmeler yapılmış.  Şimdi “şark cephesi”ne bakalım. Soralım: Erdoğan, karşılığında ne aldı? “İktidar” garantisi verildi mi, belirsiz. Fakat: Beştepe’nin peşin ödeme yaptığı kesin.  Öncelikle İran üzerinden. Erdoğan, Trump’la ilk kez telefonlaştı (8.2.2017). Körfez gezisine çıktı hemen sonra (12.4.17). Gezinin temel mesajını Bahreyn’de verdi. Bölücü Fars milliyetçiliğiyle mücadele edilmeliydi (13.2.17).  Erdoğan aynı mesajı İngilizlere tekrarladı. Tatlıdil Forumu için Antalya’ya gelen 3 isme. York Dükü Prens Andrew. Dışişleri Bakanı Boris Johnson. Avrupa Bakanı Sir Alan Duncan. Düzgün olmayan cümlelerle söylediklerinin özeti: “Irak’ta mezhep gerilimi yükselirken...” “Mezhep geriliminden dinamizmini alan aslında bir ırkçılıktır...” “O da İran’ın... tarihten gelen ırkçılığını bölgede yayılmacı politikalarıyla geliştirmesidir” (25.3.17).  Oysa: Türkiye’nin milli çıkarlarının gerektirdiği denklem belli. Ortadoğu’da parçalanmaya karşı bölgesel ittifak. Tabii İran’la da. Herkes farkında: Batı bölgemizi ufalamak istiyor. Hedefte sadece Irak ve Suriye yok. Türkiye ve İran da bölme kapsamında. Bölgesel ittifak bu yüzden zorunlu.  İzliyoruz: Erdoğan bir süredir tersini yapıyor.. İran’a karşı bölücü devletlerle ittifak arayışında. Anlamı: Bölenlerle birlikte olup bölünenlerin üstüne gidiyor. Üstelik fazlasıyla farkındalar: Türkiye de hedefte.  Konuyu biraz daha açalım. Erdoğanlar’ın hesabı belli: Yeni ABD yönetimine kendini kabul ettirmek. Amaçları: “Süpürülmemek”. Trump’ı da İran üzerinden etkilemeye çalışıyorlar. Çünkü: Yeni yönetim İran’ı sınırlamak istiyor. Öncelikle Suriye ve Irak’ta. AKP liderliği bu temelde ABD’ye kendini sunuyor. Dedikleri: İran’la mücadelende biz de varız.  ABD’nin tavrına gelelim. AKP’nin İran “taahhüdü” iş yapmış mıdır? Cevap: Bir ateşkes durumu yaratmış olabilir. ABD ile Erdoğan arasında. Fakat: Washington için İran “yetmez”. Temel stratejileri başka. ABD, bölgede İsrail’e “kardeş” istiyor. İlk adımda: Irak’tan başlayıp Akdeniz’e ulaşan bir devlet. Sonra genişletilecek.  “Kürdistan” demeye dilim varmıyor. Çünkü: Bölgeyi savaşlarda boğacak bir proje. Bilelim: Başta Kürtler, bütün halklar ateşe atılır.  Sorun tam da burada: ABD stratejisinden vazgeçemez. Türkiye de bölünmeyi kabullenemez. Erdoğanlar istedikleri kadar ABD’ye boyun eğsinler. Sonuç değişmez: Türkiye bütün gizli taahhütleri yırtıp atar. Anlamak istemeyenler bilsin: Dip dalgası güçlenerek yükseliyor.  Devlet Bahçeli hangi amaçla konuştu? Belirsiz Fakat: Tabanda biriken ‘federasyon’ rahatsızlığını gördüğü kesin. İster ‘gaz almış’ olsun, ister çıkacak ‘hayır’a şimdiden mazeret arasın. Sonuç: ‘Evet’çi Ülkücüler üzerinde caydırıcı olmuştur.  Özet: Türkiye kabul etmeyecek. Amerikan füze seviciliğini... İsrail, PKK, FETÖ ile aynı safta durmayı... Ülkeyi tekrar bölünme rotasına sokmayı... İlk adım belli: Önce sandıkta güçlü bir HAYIR diyecek.. Başkan ‘HAYIR’ çadırını söktürdü AYDINLIK / ISPARTA ARALARINDA CHP, Vatan Partisi, Demokrat Parti ile Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Türkiye Gençlik Birliği (TGB) gibi kitle örgütlerinin yer aldığı Hayır Platformu’nun kampanya çalışmalarını yürüttüğü ‘Hayır çadırı’ Belediye Başkanı tarafından Mimar Sinan Camii önündeki yerinden taşınarak Kaymakkapı Meydanı’na alındı, ardından da kaldırıldı. Isparta’da çeşitli siyasi parti ve derneklerin kurduğu ‘Hayır Platformu’ referandum çalışmaları kapsamında Mimar Sinan Camii önüne ‘Hayır Çadırı’ kurdu. Çadır, İl Seçim Kurulu kararıyla önce yerinden aldırılarak Kaymakkapı Meydanı’na taşıtıldı. Gerekçe olarak camii önünde vatandaşların rahatsız olduğu gösterildi. Ancak, bu defa da Isparta Belediyesi çadır alanının tam arka. kısmında ‘Isparta Belediyesi’ ibaresi yer aldığı ve bu durumun vatandaşlar üzerinde yanlış anlaşılmaya neden olabileceği gerekçesiyle çadırı kaldırdı. Çadırsız kalan ‘Hayır platformu’ çalışmalarını Kaymakkapı Meydanı’nda kurdukları stantla devam ettirme kararı aldı.. KORKU DAĞLARI SARDI Karar üzerine bir açıklama yapan Vatan Partisi Isparta İl Başkanı Bilal Şimşir, şunları kaydetti: “Isparta’da korku dağları sardı. Selin önünden kütük kapmaya çalışıyorlar. Önce Hayır platformunun kurduğu Hayır standı Seçim kurulu tarafından kaldırılıp başka yere taşınmış, ardından Belediye Başkanının talimatıyla çadır sökülüp götürülmüştür. Hayır Platformu, hız kesmeden daha kitlesel çalışma kararı almış ve uygulamaya koymuştur.”.

(4) 4. 15 NİSAN 2017,CUMARTESİ. GÜNDEM HAZIRLAYAN: MASUM GÖK halklailiskiler@aydinlikgazete.com. Ordumuzu yıpratırsak b atının iştahını kabartırız 27 Mayıs askeri darbesin in en büyük mağ. durlarından biri olmanıza rağmen ordumuzun hep güçlü olmasını savunduğu nuzu biliyorum. Neden? Türkiye çok hassas top raklara sahip. BOP projesi Ortadoğu’yu ne hale getirdi, yaşıyoruz.. Ülkemiz büyük berek etli topraklara ve suy a sahip. Bu nedenle caydır ıcı olmak için ordumuzu n çok güçlü olması lazım . Ordumuzu yıpratırsak batının iştahını kabartır ız. Güçlü Ordu ülkemizin bekası için elzemdir.. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ CUMHURİYET’İN REDDİDİR Babam ‘hayır’ derd i. MUSTAFA PAMUKOĞLU pamukoglu@aydinlikgazete.com. TÜRKİYE 16 Nisan’da başkanlık sistemine geçmek üzere referanduma gidiyor. Daha önce yapılan referandum ve seçimlerde AKP hep kendini Demokrat Parti çizgisinde göstermeye çalıştı. Öte yandan Başkanlık sistemi ile rejim değişikliğinin olmayacağını ısrarla halka empoze ediyor. Bu nedenle Cumhuriyet tarihinin en önemli kişilerinden biri olan Atatürk’ün yakın arkadaşı eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Dr.Nilüfer Gürsoy’un fikirlerini almak istedik.Gerçi kendisinin referandum konusundaki görüşleri kamuoyuna ilan yoluyla duyuruldu.Ama biz sıcak bir sohbet eşliğinde referandumun Türkiye’yi nerelere götüreceğini değerlendirdik.. CELAL Bayar’ın kızı Ni Gürsoy, refandumda lüfer saltanata karşı... Zate ‘han Jöntürkyır’ diyeceğini açıklam lerden sayılıyor. Am aa Prens sının ardından gelen Sabahattin’in Ademi Mer“Babasının kemikkeziyetçiliği’nden ço k leri sızlamıştır” uzak. Atatürk ile ba eleştirilerine yanıt bam bambaşka yerverdi. Gürsoy, deler ama aynı duyŞule Perinçek’in gular içindeler. “Babanız buAtatürk Samsun’a gün yaşasaydı çıktığı günlerde ‘hayır’ der miybabam Efelerin di” sorusuna, yanında, direnişin “Atatürk’e bu başında yer alıyor. kadar bağlı olan, Babam tarihimizi milli mücadelenin bilen, kendini yebu denli içinde tiştirmiş bir adam. olan bir kişi başka Fransız İhtilali’ni bil ine diyebilir” ifadeler yor, okuyor. Serve ini Nilüfer Gürsoy, t-i kullandı. yazarmz ule Fünun dergisine da yısı 3’üncü Cumhurbaş Perinçek’e konutu. abone etmiş, onu kanı, takip Atatürk döneminin so ediyor bir yandan n Başbakanı . Balıkesir Celal Bayar’ın kızı Ni Kongresi’nde Akhis lüfer Gürsoy, yazarım ar Ce phesi’ne ız kumandan seçiliyor. Şule Perinçek’e konu Milli Misak’ın kurucu ştu. Refandumda ‘h ları a- arasında. Arkasın yır’ oyu vereceğini sö dan yleyen Gürsoy, “Eve t- kapandığı gün en Meclis-i Mebusan’ın çileri dinledikçe ‘hay son konuşmayı yapa ır’ diyesim daha ço n k kişi. ‘Biz burada kuvvetlendi” dedi. nutuklarla zaman öld ürmeyelim harekete geçelim’ diyerek m ‘BABAMIN İLK HA illi mücadeleye çağrı REKETİ ya pıyor. Atatürk’e bu SALTANATA KARŞ kadar bağlı olan, IYDI’ milli mücadelenin bu denli içinde olan bir Gürsoy, Şule Perinçe kiş i ne diyebilir bugün? k’in “Babanız bugün Siz sö yleyin.” olsaydı bu referand uma karşı çıkar mıyd Türkiye’nin deneme ı, ‘hayır’ der miydi’ so tahtası olmadığırusuna şu yanıtı verd i: nın altını çizen Gürsoy, “Belki vaktinizi ala sözlerini şöyle bicağım ama babam ın tirdi: “Temeli, dayanağı kimliğini açıklarsam yok, dünyada örbugün ne diyeceğini neği , yok. Zaten diyorlar ne düşüneceğini ra ‘biz yaptık denehatlıkla kestirebiliriz yece ğiz’. Türkiye denem . Babam ilk hareketin e ta e 31 Mart’ta saltana ta ‘Hayır’ diyenler milli müc htası değil. karşı bir atılımla ba adelenin simgesi şladı. Yani ilk hareke ti olacak”. ‘. NİLÜFER GÜRSOY ‘HAYIR’ DİYOR. ‘17 Nisan’dan itibaren de Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sahip çıkmak ve Atatürk ilkelerini himaye etmek gerekiyor. Bunun için de gerçekleri görenlerin bir araya gelmesi gerekiyor’.  Nilüfer hanım öncelikle bu söyleşi yapma fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ediyorum.İlk sorum şu: AKP, MHP’nin yardımı ile Türkiye’yi bir başkanlık sistemi ile karşı karşıya bıraktı . Siz hayır diyeceğinizi açıkladınız. Neden? Hayır,diyorum.Çünkü ben Atatürk ilkelerine, demokrasiye, Demokrat Parti felsefesine ve vizyonuna bağlıyım. Bu getirilen sistem Atatürk ilkelerine ve demokrasiye aykırı, ne olduğu belli olmayan bir sistemdir.. MÜELLİFİ BELLİ OLMAYAN ESERLERDEN KORKMAK LAZIM  Neden aykırı?. Bakın bunu bir anekdotla anlatayım. Atatürk 1936 yılında idari yapıları ve rejimleri incelemek üzere Recep Peker’i İtalya’ya gönderir. Recep Peker İtalya’dan döndüğünde Başbakan İnönü’ye ve Atatürk’e bir rapor sunar. Bu raporda şu önerilmektedir: Cumhurbaşkanı, Başbakan, Parti Başkanından oluşan üçlü bir sistem.Yani “trio dikta rejimi.” İnönü bunu onaylamıştır. Atatürk bunu okuyunca çok hiddetlenir ve şu sözleri söyler: “Kim bu aklıdaneler?Bu adamları kim seçecek? Bunu öneren arkadaşlarım beni hiç anlamamışlar demek.” Ve bu raporu ret eder. Bizim geleneğimizde her zaman iki adam vardır. Cumhurbaşkanı, Başbakan-Padişah, Sadarazam. Geleneğimiz parlamenter rejimdir. Siz şimdi bunun tam aksi bir sistem getiriyorsunuz. Bir de bunun müellifi kim? Kim yazdı? Kim yazdırdı? Müellifi belli olmayan eserlerden korkmak lazım.. BAŞKANLIK SİSTEMİ CUMHURİYET’İN REDDİDİR  Meclis yerinde duruyor, diyorlar.... Tek adamın tüm yetkileri ele aldığı sistemde Meclis’in durması binanın durması anlamındadır. Bu yetkilerin verilmesine gerekçe olan aksaklıklar parlamenter sistem içinde düzeltilmesi mümkün olan aksaklıklardır. *Öte yandan bu sistem rejim değişikliği getirmez, diyorlar. Sizce? Bu sistem Atatürk’ü gölgede bırakma ve sonra da tamamen uzaklaşmayı getirir. Geleneksel yapımıza da terstir. Üstelik federasyon tartışmalarını da gündeme getirebilecek elverişli ortamı da yaratır.  AKP bu sistemi savunurken hep askeri vesayetlere ve Demokrat Parti(DP) dönemine vurgu yaparak DP misyonunu üstlendiğini söylemektedir. AKP ile DP aynı misyon ve vizyona sahip mi? Asla. DP ile AKP felsefeleri taban tabana zıt. AKP Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet ku-. ’. ruluş felsefesine karşı çıkıyor. 1923 gerilerde kaldı, diyorlar. İşte bu anayasa değişikliği cumhuriyetin reddidir. Bunu zaten kendi milletvekili Burhan Kuzu kitabında tespit etmiş bulunuyor. Burhan Kuzu’ya göre bir rejimin dikta rejimi olabilmesi için bütçenin idaresinin tek adama bırakılması ve kanun yapma yetkisinin tek adama verilmesi gerekir. Anayasa değişikliğine baktığınızda bu iki hususu da görüyorsunuz.. BUGÜNLERİN SEBEBİ ATATÜRK’TEN KOPUŞ  Peki, AKP’nin ortaya çıkışı ve ülkeyi 15. yıldır yönetiyor olması ve şimdi de başkanlık sistemini milletimize dayatmasını hazırlayan süreç nasıl gelişti? Atatürk’ten itibaren bir değerlendirme yapabilir misiniz? Atatürk’ü unutturma ve gölgede bırakma gayretleri 1938’den 1950 yılına kadar hızlı biçimde başlamıştır. Atatürk resimlerinin bugün kü gibi kaldırılması, paralardan silinmesi bu dönemde olmuştur. Hatta çok çarpıcı bir olay Kâzım Özalp’ın arkadaşı Celal Bayar’a söylediği şu sözlerdir: “Bayar, artık Kale Atatürk yok” yani Özalp kale Resûlullah, Hz Peygamber buyurdu ki anlamına gelen Kale Atatürk olayı bitmiştir, diyor.. ATATÜRK’Ü SEVMEK MİLLİ BİR İBADETTİR  Celal Bayar’ın Atatürk’e bağlılığını biliyoruz. Babanızın bu konudaki görüşlerini bizle paylaşır mısınız? Babam “Atatürk’ü sevmek milli bir ibadettir” diyen biridir.DP de Atatürk ilkelerine bağlı ve Atatürk’ü himaye eden bir anlayışı her zaman benimsemiştir.Eğer DP’nin Atatürk felsefesine sahip çıkışı darbeyle kesintiye uğramasaydı,ve sonrasında darbeler olmasa idi AKP gibi partiler doğmazdı.AKP anlayışı toplum katmanında saklı bir görüş olarak kalır ve ortaya çıkmak için elverişli bir ortam bulamazdı.  Yani AKP ve benzer yapıların doğuşunda Atatürk felsefesinden ayrılmayı ve darbeleri. Van’da bombalı tuzak: 2 şehit VAN’ın Çatak İlçesi’nin Kacit Köyü yolunda, güvenlik güçleri arama tarama çalışması yaparken dün saat 15.30’da patlama meydana geldi. İlk bilgilere göre, PKK’lı teröristlerce menfeze yerleştirilen el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi. sonucu 1 asker ve 1 köy korucusu şehit oldu. Olayda yaralıların da olduğu belirtilirken, bölgeye ambulanslar sevkedildi.Patlamayı gerçekleştiren teröristlerin yakalanması için güvenlik güçlerinin hava destekli operasyonu sürüyor.. esas kabul ediyorsunuz... Bunlar esas sebepler. Ama 11 Eylül olayı ile İslamiyet’e hem karşı gelindi hem de körüklendi. Ayrıca bir İran tecrübesi var. Humeyni kasetlerle İran’ı darmadağın etti.FETÖ de Türkiye’yi darmadağın etmek isteyen bir yapı. Bu yapıların ortaya çıkışını sağlayan da Amerika. Hatırlayın.. FETÖ’nün ne kadar tehlikeli ve dış mihraklı olduğunu yazan Necip Hamlemitoğlu’nun kitabını siz bana yıllar önce Çeşme’de bir sohbetimizde vermiştiniz.. DARBELER HEP DIŞ MİHRAKLI OLMUŞTUR  Siz darbelerin ülkemizin bugün geldiği nokta için en önemli etken kabul ediyorsunuz. Bu darbeler kime karşı kim tarafından yapıldı? 27 Mayıs darbesi dâhil tüm askeri darbeler askere ve cumhuriyetin kuruluş felsefesine karşı yapılmıştır. 27 Mayıs darbesi Atatürk felsefesine dayanan DP’ye karşı yapılmıştır. Bu da Atatürk’ten kopuş sürecini hızlandırmıştır. Bütün darbelerde dışarının parmağı vardır. Bakın bir anekdot ile bunu açıklayayım. ABD başkanı John Kenedy Kuruşçev ile Berlin’de yaptığı görüşmede şu tespiti yapar: “Ülkelere sızmak için meşru idarelerine karşı menfi propaganda yaptırırız. Bunun için askerleri kullanırız” Aslında bunu söylerken Ortadoğu ülkelerini kastediyordu. Ama biz de aynı kategorideyiz. Çünkü BOP var.  Bunu kanıtlayan başka olaylar var mı? Bunun en önemli tarihi kanıtı Eminsular olayındaki mali kaynak meselesidir. Eminsular bildiğiniz gibi Emekli İnkılap Subayları Olayıdır. Bu olayın finansmanının DP’nin köylerin elektrik ve suyu için ayırdığı fondan yapıldığını uzun süre bildik.Oysa Cemal Gürsel ile yapılan bir söyleşiden öğreniyoruz ki bu kaynağı ABD sağlamı. Darbenin ilk haftasında Alparslan Türkeş Amerika’ya gider ve bu ziyarette gerekli kaynak sağlanır. 12 Mart, 12 Eylül ve hepsinde Amerika’nın ve diğer ülkelerin parmağının olduğunu söy-. lemek yanlış olmaz.  Bir de Haydar Tunçkanat’ın deşifre olması var, değil mi? Tunçkanat, 27 Mayıs darbesinin esas kadrosunda yer alan bir askerdir. KGB kayıtlarında sonradan ortaya çıktı ki, Kıbrıs ile ilgili yanlış belge ortaya atmak için kullanılmış bir kişidir.İngilizce metinlerde “employed” olarak geçer. İstihdam edilen anlamında olan bu kelime çevirisinde başka bir anlama gelecek şekilde değiştirilmiştir  Peki, 17 Nisan itibariyle referandum sonucu ne olursa olsun,ne yapmamız gerekiyor?. Nasıl bir yol haritası izlemeliyiz? Demokratik kopuşa sebep olacak bu referandumdan hayır çıkması gerekiyor. 17 Nisan’dan itibaren de Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sahip çıkmak ve Atatürk ilkelerini himaye etmek gerekiyor. Bunun için de gerçekleri görenlerin bir araya gelmesi ve politikalar üretmesi en önemli çözüm olarak önümüzde duruyor.  Çok teşekkürler, Nilüfer hanım. Referandumun ülkemiz için hayırlı olmasını dileyelim..

(5) 5. 15 NİSAN 2017, CUMARTESİ. HAZIRLAYAN: RECEP ERÇİN. halklailiskiler@aydinlikgazete.com. Dolar ‘herif’ dinlemedi ULUSLARARASIgelişmelerle gerileyen dolar kuru dün tekrar yükselişe geçti. Perşembe günü 3.65 TL’ye kadar çekilen kur, dün haftanın son işlem gününde 3.70 TL’ye dayandı. Piyasa faizleri 11.46’ya çıktı. Gram altın 152 TL’yi aştı. İki haftadır. . dolar. 3.9211 . avro. 1023 TL. cumhuriyet alt›nı. BİST - 100. ‘Evet’ politikalarıyla ÜRETİM YAPILAMAZ Ülkeye yatırımcı gelmiyor. Mağazalar bir bir kapanıyor. 30 ili dolaşan Umut Oran Aydınlık’a yaptığı açıklamada, geçim derdindeki vatandaşın dayatılan anayasaya ‘Hayır’ dediğini bildirdi RECEP ERÇİN recep@aydinlikgazete.com. REFERANDUMA sayılı günler kala ekonominin nabzını tutmayı sürdürüyoruz. Perşembe günü yayımlanan haberimizde iş dünyasının hayır eğiliminde olduğunu gündeme taşıdık. Dün de fiili başkanlık döneminde Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerindeki bozulmayı sizlere aktardık. Referandum sürecinde 30 ili dolaşarak halkın nabzını tutan 24. Dönem Milletvekili Umut Oran ile konuştuğumuzda, ekonomide küçülmenin gözle görüldüğünü anlattı. Ülkedeki hukuk, siyaset ve terör sorunları Umut nedeniyle yabancı yatırımOran cıların ülkeye gelmediğini anlatan CHP’li Umut Oran, şu örnekleri verdi: “Dış politikada dostluklar uzun zamanda kazanılıyor. Kaybedildiğinde geri dönüşü kolay olmuyor. Anadolu’da tekstil, konfeksiyon üretimi yapanlarla konuştuğumda bana şunu söylemişlerdi: ‘Rusya ile uçak krizi sonrası gıda ve sanayi ürünlerine ambargo geldi. Sonra bir yumuşama oldu. Fakat bu ticarete yansımadı.’ Ziyaret ettiğim bir firma, şu anda Rusya’da bulunan dünya çapındaki mağazalara ‘Made in Turkey’ etiketiyle mal gönderemiyorum’ dedi. ‘Çünkü Rusya hala Türk malı menşei ürünleri ülkeye sokmuyor’ dedi. Bu firma aldığı siparişi devam ettirebilmek için o üretimi başka ülkelere kaydırıyor. İlgili bakanlara ve başba-. kana aktarıldığı halde hiçbir gelişme olmamış. Dolayısıyla Türkiye’ye ambargo sürüyor. Üretim başka ülkelere kayıyor. Bu ülkeler yarın Türkiye’yi devreden çıkarır kendi üretimini orada yapar. Burada bir ihracat, istihdam ve pazar kaybına sebep olur.”. SORUNLARI ÇÖZMEZ İhracata yönelik çalışan firmalarda belirsizlik olduğunu ve sınır illerinde ticaretin durduğunu anlatan Umut Oran, “Türkiye genelinde gizli bir hayır var. Ülkenin gerçek gündemi anayasa değişikliği değil. İnsanlar iş, geçim derdinde. Gençler gelecek peşinde. Yurttaş can derdinde. Bu tek adam rejimi vatandaşın gündeminde olan hiçbir sorunu çözmüyor. Benim gözlemim, AKP’nin taraftarı olmuş insanlar dışındakilerin bu anayasa değişikliği adı altındaki tek adam rejimine hayır tepkisi var. Hem korku hem tepki var” diye konuştu.. ÇAĞLAR’A TEPKİ VAR Piyasa gelişmelerini baktığımızda makro ekonomideki bozulmanın küçük ekonomik aktörlerdeki yansımaları daha ağır. Taksici esnafı çok zor durumda. İşler en az yüzde 50 azalmış. Bağdat, İstiklal Caddesi ve AVM’lerde mağalazar kapanıyor. Teşvikler yarattığı gürültü kadar yararlı olmadı. Tarım ve hayvancılık batma noktasında. Sultanhamam esnafı sıkıntıda. Şirketler net işletme sermayesi açığı (kritik düzey) ile dönüyor. İnşaat sektörü alttan alta kriz içinde. Önceki akşam bir törende konuştuğumuz yapı sektöründe faaliyet gösteren bir sanayici, birçok firmanın çeklerinin piyasada döndüğünü anlattı. Sanayici, “İçerde işler durgun. Dış. 11.46 . 90.258. . 3.6898. pazar ise eskiye oranla yarı yarıya” dedi. Referandum sürecinde tarafsızlığını yitirerek “Evet” propagandası yapan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Perşembe g ü n k ü meclis toplantısında aynı tavrını sürdürünce İTO üyelerinin toplantı sonrası kendi aralarında, “Çağlar, ‘Evet’ diyerek bizi dışladı. Seçimde karşı adayı destekleyelim” türünden konuşmalar yaptığını öğrendik.. ALTINLAR TEHLİKEDE Diğer yandan ekonomiye kaynak yaratmak adı altında, yurttaşların yastık altı altınları ve döviz hesaplarının, başkanlık rejiminde risk altına girmesi söz konusu. Bir kararname ile bunlara geçici süreyle el konulması vatandaşların en büyük çekincesi. Kamu bankalarının hisseleri Varlık Fonu’na devredildiğinde Aydınlık’a ulaşan mudiler, “Paralarımıza el konur mu?” endişelerini dile getirdiler. Aynı çekince yastık altı altınlar ve kentsel dönüşümdeki tapular için dile getiriliyor.. Borsa İstanbul’da görülen alımlar yandaş medya tarafından “evet” fiyatlanıyor şeklinde yansıtıldı. Yükselişin ardında kimliği belirsiz bir fonun veya piyasa tabiriyle bir ‘herif/ahbap bağlantısı’ bulunup bulunmadığı sorgulanmaya başlandı. Muhalefet şüpheli alımların Varlık Fonu ile yapıldığı şeklindeki iddiayı gündeme getirdi. Dün de Borsa İstanbul’da alımlar sürdü. Uluslararası dolar endeksi gerilerlen TL’nin değer kaybetmesi dikkat çekti.. $ 55.89 . faiz. b. petrol. PERİSKOP. Uğur CİVELEK ucivelek@aydinlikgazete.com. Koşullar gerçekçi olunabilmesini zorunlu kılıyor!. B. u hafta sonu ülkemizde yapılacak anayasa değişiklik referandumu özel bir önem taşıyor. Ortaya çıkacak sonuç yalnız ülkemizde yaşayan herkesi değil, bulunduğumuz coğrafya kanalı ile küresel dengeler üzerinde de etkili olabilecek. Konunun asıl önemli olan bu yönü, herhalde etkili ve yetkili kesimlerin çıkarlarına pek uygun düşmediği için pek tartışılmıyor; durumu olduğundan çok daha farklı gösterip kararsızları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışarak aldatma çabasından vazgeçilemiyor! Geride bıraktığımız hafta genelinde finansal piyasalar da, gerçekçi olmayan bu yönlendirme çabalarına destek verdi ve kendi çaresizliklerine merhem arama gafletine düşmekten kurtulamadı! Hafta başında banka hisseleri öncülüğünde Borsa İstanbul şişirildi; devamında döviz kurları kısmen de olsa geriletilmeye çalışıldı. Bu eğilimler, piyasaların referandumdan olumlu sonuç çıkacağı beklentisini fiyatladığı şeklinde yorumlandı. Olumsuz sonuç çıkar ise erken genel seçim olasılığı artarmış ve bu süreç piyasaları çok üzebilirmiş; seçim konusunun rafa kaldırılması ve yapısal sorunlara odaklanılması yabancı sermaye girişleri açısından önemliymiş ve bu nedenle olumlu sonucu fiyatlamışlar! Başka bir deyişle, kararsızları olumlu olasılık lehine yönlendirebilmek için seferber olmak durumunda kalmışlar!. ÇARESİZLİĞİN İTİRAFI. Evet, ekonomiyi daraltır / Hayır, işleri canlandırır YAZARIMIZ, maliyeci Mustafa Pamukoğlu da, iş dünyası çevresi ve esnafla yaptığı sohbetlerde referandum ve ekonomiye ilişkin notlarını aktardı. Pamukoğlu’nun değerlendirmeleri şöyle oldu: EVET çıkarsa; 1- Siyasi istikrarsızlık kaygısı iş dünyasını tedirgin edecektir. Acaba erken seçim olacak mı? Piyasalar dalgalanır mı? 2- Cumhurbaşkanı ve çevresini oluşturan danışmanların fütursuzca adımlar atmasından kaygı duyuyoruz. Onlarca danışmanın Cumhurbaşkanını yanlış yönlendirmesinden ciddi endişemiz var. 3- Referandum öncesi verilen vaatlerin çoğu henüz iş dünyasına olumlu etkisi olmadı. Örnekler:  Kredi Garanti Fonu kefaletiyle kredi alınmasında hem gecikmeler var, hem de KGF firmalardan teminat istiyor. İş adamı ne anladım, bu işten diyor.  Teşvikler havada uçuşu-. yor, ama cebe yansıyan bir şey yok  Planlama ve sistem yok. Başvuruların ne zaman ve ne şekilde sonuçlanacağını bilemiyoruz. 4- Bütçe disiplininin kaybolmasından endişe ediyoruz. Bütçe demek Türkiye ekonomisi demek. Bu ekonominin içinde biz de varız. Maliye politikalarının uygulanmasında danışmanların önemli etkisi bizi doğrusu ciddi biçimde korkutuyor. 5- Türkiye Varlık Fonu’nun ekonomi içinde haksız rekabet yaratmasından büyük ölçüde kaygı duyuyoruz. 6- Dolar, evet ile dalgalanmaya devam edecek. 7- Ülke kısa sürede bir de erken seçim iklimine girerse iş dünyası aylarca daha belirsizlikler içinde kalacak. 8- Yatırım yapmayız. 9- İşletmelerimizi küçültmeye gideriz. 10- İşten çıkartmalar artacaktır. 11- Bankaların sendikasyon kredisi temin etmekte zorlanacağını ve bu nedenle bizlere kredi vermede veya kredi borç ertelemelerde daha hassas davranacaklardır. 12- Turizm sektörünün daha da kötüleşeceğini düşünüyoruz. Terör korkusu artacağından yabancıların gelişi daha da azalır.. 13- Bürokraside işler çok yavaşlar. Bürokrat seçime kadar sorumluluk almak istemeyecektir. Bu da bizlerin işlerini aksatacaktır. 14- Dış ticaret yaptığımız ülkelerle bozulan ilişkilerin daha da bizi etkiler hale geleceğini düşünüyoruz. HAYIR çıkarsa; 1- Herkes daha çok işine gücüne odaklanacak. 2- Spekülasyonlar azalacaktır. 3- Dolardaki dalgalanmanın azalacağını tahmin ediyoruz. 4- Ertelediğimiz yatırım kararlarını yeniden değerlendirmeye alırız ve küçülme niyetlerimizi erteleriz. 5- Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmeye başlayacağını ve ertelenen randevuların gerçekleşeceğini düşünüyoruz. 6- Kredi derecelendirme kuruluşları daha olumlu davranacaklardır. 7- Piyasalar belirsizlikten kurtulacağı için fiyatlamalar ona göre olacaktır. 8- Dış ticaret yaptığımız ülkelerle yeni sorunların doğmamasına katkıda bulunacaktır. Müşterilerimiz istikrasız bir Türkiye istemiyor.. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız kurgu, ne olup bittiğinin farkında olanları dehşete düşürecek bir nitelik taşıyor. Erken genel seçim olmaması çok önemliymiş! En berbat darbe anayasasından daha beterinin önümüze gelmesi, kuvvetler ayrılığının yok edilmesi, milletin devlet kanalı ile vesayet altına alınarak rejimin değiştirilmesi, kurumsallık katledilirken keyfiliğin artırılması, fiilen kolay aldatılabilen tek adama teslim olunması gibi olumsuzluklar görece önemsizmiş! Günü kurtarmak adına sermaye gelsin derken, Orta Doğu’daki komşuların siyaseten parçalanması, açılım masalarının yeniden kurulması, ülkemiz için de Irak ve Suriye’de uygulanmakta olan senaryoların benzerine yol verilmesi, yeni bir dünya savaşının tetiklenmesi önemsizmiş! Bir an için elinizi vicdanınıza. koyun, önemli sayılan erken seçim olmaması olasılığı ile görece önemsiz sayılan veya bilerek görmezden gelinen olumsuzlukları terazinin ayrı kefelerine koyarak tartmaya çalışın! Hangi taraf ağır basıyor? Referandumdan olumlu sonuç çıkması durumunda yabancı sermayenin, piyasaların yaptığını iddia ettiği fiyatlamaya itibar etmesini ve koşa koşa gelip Türkiye risklerini almasını bekler misiniz? Geride bıraktığımız hafta geneline yayılan fiyatlama, yerleşik tasarruf sahiplerini aptal yerine koymak değil ise nedir? İçine düştükleri çaresizliğin bir çeşit itirafı sayılabilir mi?. GELECEKTEN VAZGEÇMEK Finansal piyasaları oluşturan kurumsal yapının genel tavrı, kesinlikle güven vermiyor. Belli ki ağırlaşmış sorunlar ve siyasi baskılar altında fazlası ile bunalmışlar, muhakeme yeteneklerini tüketerek kendilerini kurtarma telaşı ile saçmalamaya başlamışlar! Batılı siyasi güç odaklarının, beklentileri ve özel sermayeyi yönlendirme yeteneğini uzunca bir süre önce tükettiğini unutmuşlar; 2011 yılındaki Arap Baharı’ndan bu yana riskten kaçınma eğilimini neden giderek belirleyici olduğunu ve 2003 ile 2011 yılları arasındaki para bolluğunun hangi sebeplerle geri döndürülemediğini hafızalarından silmek zorunda kalmışlar! Çaresizlik ve çelişkiler bataklığında çırpınıp gerçekler yerine ham hayallerin peşinden koştukça, sistemik kırılganlığı artırdıklarını ve bindikleri dalları kestiklerini göremez hale gelmişler! Yaşadıklarımız, Osmanlı’nın son yarım asrını ve bunu muhteşem bir şekilde özetleyen Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabesi’ni anımsatıyor! Günü kurtarma peşinde koşmanın gelecekten vazgeçmek anlamında vahim bir tutarsızlık olduğunu gözler önüne seriyor. Unutmayın, referandumdan çıkacak sonuç kısa ve orta vadede ekonomideki gidişatın yönünü değiştiremez. Bu nedenle ortaya çıkan sonuç, günü kurtarmak adına ve bedel ödemek pahasına gelecekten vazgeçmeyenlerin ne büyüklükte olduğunu gözle önüne serecek; sapla saman ayrışacak ve bunun çok daha önemli olduğu zamanla daha iyi anlaşılacak!. T.C. KAYSERİ 5. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2016/60 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : Kayseri ili, Talas ilçesi, Talas Mah. 381 ada, 4 parselde kayıtlı 1.217,35 m² yüzölçümlü arsa vasıflı ana taşınmazda bulunan 8.kat, 15 bağ. blm. nolu, 130/2400 arsa paylı, MESKEN vasıflı taşınmazın tam hissesi satılacaktır. Taşınmazın kıymet takdiri Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08/12/2016 tarih, 2016/586 E, 2016/824 K, sayılı ilâmı ile kesinleşmiştir. Ana taşınmaz bodrum+zemin +8 N.kattan oluşmaktadır. Blokta her katta 2’şer adet mesken bulunmaktadır. Bina dış cephesi dış cephe yalıtımlı ve dış cephe boyalıdır. Binada 1 adet asansör bulunmaktadır. Satışa konu bağımsız bölüm salon+3 oda+mutfak+banyo+lv+wc +antre+hol+balkon bölümlerinden oluşmakta, mesken kuzey, doğu ve güney cepheli olup brüt 170m², net 130m²’dir. Daire giriş kapısı çelik kapı, oda kapıları Amerikan panel ahşap kapıdır. Pencere ve balkon kapıları ısıcamlı pvc doğramadır. Meskenin zemin kaplaması, salon ve odaların zemin döşemesi laminant parke kaplama, mutfak, hol, antre, banyo, lavabo-wc fayans kaplama olup diğer mekanlarda duvar yüzeyleri alçı üzeri plastik boyalıdır. Oda ve antre tavanlarında alçıpandan yapılmış olan ters tavan uygulaması bulunmaktadır. Meskenin mutfak dolapları pvc kaplama olup, tezgahı döküm mermer tezgahtır. Mesken doğalgaz yakıtlı kombi kalorifer sistemi ile ısıtılmaktadır ve dağalgaz hattı daire içine kadar çekilidir. Halen mesken olarak kullanılmaktadır. Taşınmaz tarifi ve bulunması kolay bir yerde, üniversite kampüslerine yakın bir bölgede, yakınında okul, cami gibi sosyal tesisler bulunmakta, yine taşınmazın bulunduğu bölge yol, su, elektrik, temizlik, çöp toplama, kanalizasyon, kent içi toplu ulaşım, sağlık, eğitim gibi kamu hizmetlerinden yararlanmaktadır. Adres : Mevlana mah. Lalif Hoca Cad. Lale Apt. Bina no:43 Kat:8 Daire:15 Talas / Kayseri İmar durumu : 1/1000 ölçekli uygulamalı imar planında konut alanında kalmaktadır. Kıymeti : 195.000,00 TL KDV Oranı : %1 Kaydındaki Şerhler : Tapu kaydındaki gibidir / dosyasında 1. Satış Günü : 08/06/2017 günü 09:40 - 09:45 arası 2. Satış Günü : 04/07/2017 günü 09:40 - 09:45 arası Satış Yeri : Kocasinan Belediyesi Mezat Salonu İstasyon Mah. Ziya Sk. No:6 Kat:2 Kocasinan / Kayseri. Satış şartları : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâllık Harcı, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. KDV oranlarında bir değişiklik olması halinde bu orandan veya yetkili makamlarca başka bir orandan alınmasına karar verilmesi halinde aradaki fark, faiz ve cezaları ihale alıcısı tarafından yatırılacaktır. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Koşulları oluşması halinde İİK. 127. Md. Hükümleri saklıdır. 7- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2016/60 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 13/04/2017 BASIN: 587331 (www.bik.gov.tr). Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de.

Referanslar

Benzer Belgeler

Pazarın toplanacağı gün pazar yeri/alanlarına kontrollü giriş, çıkışları sağlamak için belirlenen giriş ve çıkışlar haricinde diğer tüm alanlar demir bariyer

çalışan toplu taşıma araçlarında araç ruhsatında belirtilen yolcu taşıma kapasitesinin %50’si kadar yolcu kabul edilmesi kuralına uyuluyor mu?. 2 Yolcuların oturma

BES’e dahil olan katılımcıya devlet tarafından, ödediği katkı payı tutarının yüzde 30’u devlet katkısı olarak verilir.. Devlet katkısı tutarı, bir takvim yılı

Sadece sınava giren adayların sorulara itiraz hakkı vardır; ¨ u¸c¨ unc¨ u ki¸silerin sınav sorularına itirazı i¸sleme alınmayacaktır.. • Ulusal Matematik Olimpiyatı -

Belediye Meclisini Coşkun TANIŞ -Emre SARISALTIKOĞLU (Katılmadı)-İbrahim IŞIK- Hayrettin ALTUNOK- Teşkil Eden Zevat Recep EROL-Ahmet

46 yaşından küçük (1.1.2017 tarihi itibariyle) çalışanların otomatik olarak bir emeklilik planına dâhil edilmesine ilişkin hükümler içeren 6740 sayılı “Bireysel

Atık yonetim planı için ilçe belediyeleriyle yaptığı işbirliğini kamuyla paylaşıyor

Bu sabah itibariyle 1634 dolar seviyelerinden açılan altında yönü tayin edecek en önemli olgu global piyasalardaki risk algılamaları olacak.. Bugün için altının 1610