• Sonuç bulunamadı

DÜNYA EKONOMİSİ. Çin de ise açıklanan son veriler, bölgede ekonomik yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Ekim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DÜNYA EKONOMİSİ. Çin de ise açıklanan son veriler, bölgede ekonomik yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Ekim"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KASIM 2015

(2)

Kasım ayında küresel ekonomideki kırılgan görü- nümün sürdüğü görülürken, gelişmiş ekonomiler- deki toparlanma sürecinin zayıf seyri ve gelişmek- te olan ekonomilerdeki yavaşlama sürmektedir.

Buna bağlı olarak; son dönemde açıklanan veriler küresel büyümeye ilişkin beklentilerin olumsuz seyrettiğine işaret etmektedir.

IMF tarafından yayınlanan Dünya Ekonomik Gö- rünüm raporunda; emtia fiyatlarındaki düşüş ve Çin ekonomisinde gözlenen yavaşlamanın küresel ekonomi adına birer risk unsuru oluşturduğu belir- tilirken, küresel büyüme tahmini 2015 için %3,3’ten

%3,1’e, 2016 için %3,8’den %3,6’ya düşürmüştür.

ABD’de yılın üçüncü çeyreği için %1,5 olarak açık- lanan büyümesi oranının %2,1’e revize edilmesinin arından, Aralık ayı toplantısında FED’in faizleri yükselteceğine yönelik beklentiler güçlendiği ve bu durumun finansal piyasalar üzerinde baskı ya- ratmaya devam ettiği görülmüştür.

Çin’de ise açıklanan son veriler, bölgede ekonomik yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Ekim

ayında sanayi üretiminin yıllık bazda %5,6 ile tah- minlerden yavaş artarak Mart ayından bu yana en zayıf büyümesini gerçekleştiği görülürken, TÜFE artışı da %1,3’e gerileyerek ekonomideki deflasyo- nist baskının sürdüğüne işaret etmiştir.

Avro Bölgesi’nde ise son dönemde açıklanan ve- riler, bölgedeki ekonomik toparlanmanın hız kes- tiğin göstermektedir. Bölgede öncü büyüme veri- sinin üçüncü çeyrekte önceki çeyreğe göre %0,3 yükselerek tahminlerin altında kalmasının arından enflasyon oranının Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre değişim kaydetmemesi, deflasyon teh- likesinin henüz tam olarak ortadan kalkmadığına işaret etmiştir. Bu bağlamda; Avrupa Merkez Ban- kası’nın zayıf seyreden enflasyonu artırmak için varlık alım programında ilave genişlemeye gidile- bileceğine yönelik açıklamaları dikkat çekmiştir.

İkinci çeyrekte %0,7 oranında küçülen Japonya ekonomisi ise, yılın üçüncü çeyreğinde de %0,8 oranında daralarak resesyona girerken, ülkede son

DÜNYA EKONOMİSİ

(3)

dönemde ihracatta ve iç tüketimde gözlenen ar- tış, önümüzdeki dönemde ekonominin aktivitenin canlanabileceğinin sinyalini vermektedir.

Özetle; FED’in para politikasındaki normalleşme süreci çerçevesinde ilk faiz artırımının ne zaman yapılacağına yönelik belirsizliğin sürmesi, küresel ekonomik aktivitede istikrarın sağlanamamış ol- ması ve gelişmiş ekonomilerde ılımlı toparlanma eğilimine karşılık gelişmekte olan ekonomilerdeki büyüme tahminlerinin kötüleşmesi gibi etkenler, küresel ekonomideki toparlanma sürecinin zayıf seyretmeye devam ettiğine işaret etmektedir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ

7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan siyasi belirsizlik ve artan güvenlik endişelerinin etkisiyle hareket etmek durumunda kalan piyasalar, 1 Kasım seçimleri ardından yeniden sağlanan siyasi istikra- rın önemli etkisiyle normalleşme sürecine girmiştir.

1 Kasım sonrası yeni dönemde, mevcut makroeko- nomik göstergelerdeki pozitif görünümün sürdürü- lebilmesi adına, yeni yapısal reformlarla destekle- necek yeni bir ekonomik modele yönelik beklentiler artış göstermiştir. Bu kapsamda; ekonomik büyü- meyi artırarak orta gelir tuzağından sıyrılıp üst gelir grubuna dâhil olmak için, Türkiye ekonomisinde

“yeni bir hikâye”ye gereksinim duyulmaktadır.

Ekonominin güven ve istikrar içinde büyüyebil- mesi için; makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak düşü- rüldüğü bir ortamda yapısal reformlar aracılığıyla büyümeyi artırmak ve daha kapsayıcı hale getir- mek Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadedeki öncelikli hedefleri olmalıdır.

İmalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılması, ithalata bağımlılığı azaltmak ve ihracata dayalı bir yapıya kavuşmak için büyük önem arz etmektedir.

Bu bağlamda; önümüzdeki dönemde ekonominin başlıca gündem maddelerinden biri mutlak suret- le üretim, yüksek katma değer ve yüksek teknoloji odaklı yeni bir kalkınma stratejisi oluşturmak sure- tiyle sanayileşmenin hızlandırılması olmalıdır.

Yatırımların ve büyümenin önündeki en büyük engel olan mevcut finansal sistem ve yüksek faiz

oranlarına yönelik problemler ortadan kaldırılma- lı, teminata dayalı bankacılıktan çıkılarak, proje finansmanına odaklanan bir sisteme geçilerek ka- liteli ve ucuz finansmana hızlı erişim sağlanmalıdır.

Buna ek olarak; varlığa dayalı finansman modeli ve benzeri faizsiz finansman modelleri, etkin ve yaygın olarak teşvik edilmeli ve piyasada belirli bir büyüklüğe gelmesi sağlanmalıdır.

Türkiye ekonomisinin en önde gelen problemlerin- den biri olan düşük tasarruf oranlarının artırılması için; Bireysel Emeklilik Sistemi’nin, Çocuk Güven- cesi Fonu gibi yapılarla desteklenmesi, yeni ens- trümanların devreye girmesi gerekmektedir.

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri ile başlayan, 10 Ağus- tos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile devam eden, ardından 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Genel Seçim- lerine kadar süren yaklaşık 20 ay gibi kısa bir süre içerisinde, toplam 4 adet büyük seçim geçiren Tür- kiye, seçimsiz geçecek önümüzdeki 4 yıllık yeni dönemden istifade ederek, yeniden ekonomi üze- rine yoğunlaşmalıdır. 20 aylık bu sürecin kapsadığı toplam 6 çeyrekte ortalama %3 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2015 yılının ilk iki çeyreğinde de, kö- tümser beklentileri bertaraf iyimser beklentileri ise teyit eder nitelikte sırasıyla %2,5 ve %3,8 büyüye- rek pozitif büyüme trendini sürdürmüştür. İthalatın ihracattan hızlı bir düşüş kaydetmesiyle daralan dış ticaret açığının önemli etkisiyle Ağustos ve Eylül aylarında toplamda 122 milyon dolar seviyesinde fazla veren ödemeler dengesi ve yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,3 artış kaydeden sanayi üretimi gibi öncü makroeko- nomik göstergeler göz önüne alındığında, Türkiye ekonomisinin yılın 3. çeyreğinde de pozitif büyüme performansını sürdüreceğini öngörebiliriz.

Dış Ticaret: Eylül ayında ihracat, 2014 yılının aynı ayına göre %14,2 azalarak 11,7 milyar dolar, ithalat

%25,2 azalarak 15,4 milyar dolar olarak gerçek- leşmiştir. İthalatın ihracattan daha hızlı bir düşüş kaydetmesiyle dış ticaret açığı, %46,6 azalarak 7 milyar dolardan 3,7 milyar dolara gerilemiş ve 2015 yılının en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.

2015 yılının Ocak-Eylül döneminde ise; bir önce- ki yılın aynı dönemine göre, ihracat %9,4 azala- rak 107,3 milyar dolar, ithalat %13,1 azalarak 156,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece 2015 yılı

(4)

Ocak-Eylül dönemi dış ticaret açığı %20,2 azalarak 49,0 milyar dolar oldu.

Küresel petrol fiyatlarındaki düşük seyrin sürmesi, Ey- lül ayında da Türkiye’nin ithalattaki enerji faturasını olumlu etkilemeye devam etmiş ve en büyük ithalat faslını oluşturan mineral yakıtlar ve yağların ithalatı Ey- lül ayında %38,6 yılın ilk 9 ayında ise %29,6 azalmıştır.

Siyasi konjonktürün büyük etkisi ile önemli ölçüde azalış gösteren Irak’a ihracatımız, Eylül ayında da azalmaya devam etmiştir. Irak’a olan ihracat Eylül ayında %33,1 Ocak-Eylül döneminde ise %19,7 azal- mıştır. Benzer şekilde Rusya’ya olan ihracatımızda da, bölgedeki ekonomik ve siyasi problemlerin de- vam etmesine paralel olarak, düşüş sürmektedir.

Eylül ayında %47,4 azalan Rusya’ya olan ihracatı- mız, Ocak-Eylül döneminde de %40,1 azalmıştır.

Eylül ayında, Euro dâhil diğer ülke para birimlerinin karşısında değer kazanana doların etkisiyle düşüş gösteren EUR/USD paritesinin, Türkiye’nin Eylül ayı dış ticaret verilerine olumsuz yansıdığı görül- mektedir. Avrupa Merkez Bankası’nın, deflasyon

riskine karşı alınabilecek önlemlerin Aralık ayında yeniden ele alınabileceğine dair açıklamaları, var- lık alımlarının süreceğine işaret etmektedir. Bu sü- reçte bölgede ekonomik aktivitenin canlanmasının Türkiye’nin dış ticaretine olumlu yansıyacağı bek- lenmektedir. Öte taraftan; dolar kurundaki yüksek seviye dış ticaretimiz açısından bir risk olarak varlığını hissettirmeye devam etmektedir.

Cari Açık: Eylül ayında cari işlemler dengesi, dış ticaret açığında gözlenen daralmanın önemli et- kisiyle 95 milyon dolar fazla vermiştir. Geçtiğimiz dönemde ‘163 milyon dolar açık’ olarak açıklanan Ağustos verisinin de ‘27 milyon dolar fazla’ ola- rak revize edilmesiyle; cari işlemler dengesi yak- laşık 6 yıl sonra aylık bazda fazla vermiştir. Böy- lece; Ocak-Eylül döneminde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık 6 milyar dolar azalarak 25,6 milyar dolar olarak gerçekleşen cari işlemler açığı, yıllıklandırılmış bazda ise 40,6 milyar dolar olmuş ve 2010 yılının Ekim ayından itibaren en dü- şük seviyesine gerilemiştir.

(5)

Ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığı- nın Ocak-Eylül döneminde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık 8,2 milyar dolar azalarak 37,2 milyar dolar seviyesine düşmesi, bu dönemde cari açığın azalmasında oldukça etkili olmuştur.

Parasal olmayan altın ticareti, 2014 Ocak-Eylül döneminde 1 milyar dolar net açık vermişken, 2015 yılının aynı döneminde 3,9 milyar dolar fazla vermiş- tir. Böylece parasal olmayan altın ticaretinin 2015 yılı Ocak-Eylül döneminde cari açığının kapanmasına katkısı yaklaşık 4,9 milyar dolar düzeyinde olmuştur.

Dış ticaret açığındaki düşüşe paralel olarak cari açıktaki gözlenen azalışın önümüzdeki aylarda da sürmesi öngörülmektedir. 1 Kasım seçimleri sonrası, yurt içindeki güvenlik endişeleri ve siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığı dikkate alındığında ise, Türkiye’ye yönelik sermaye hareketlerinin önü- müzdeki dönemde bir miktar toparlanma göste- receği beklenebilir. Bununla birlikte; uluslararası finans piyasalarında FED’in faiz artırımı sürecine 2015 yılı sonunda başlayacağına dair beklentilerin artış göstermesinin, sermaye akımlarını olumsuz etkilemesi beklenmektedir.

Sanayi Üretimi: 2015 yılı Eylül döneminde; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre değişmezken, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki yılın aynı ayına göre %2,8 arttı.

2015 yılı üçüncü çeyreğinde ise; mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki çeyreğe göre %1,1 artarken, takvim etkisinden arın- dırılmış sanayi üretimi ise bir önceki yılın aynı çey- reğine göre %3,3 artış kaydetmiştir.

Geçtiğimiz ay beklentilerin oldukça üzerine çıkarak bir önceki yılın aynı ayına göre %7,2 artış kaydeden takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, bir miktar hız kesmiş olsa da, Eylül 2015 döneminde de önceki yılın aynı ayına göre %2,8 artış kaydet- mesi ve çeyreklik bazdaki artışlar, yılın 3. çeyreği için olumlu birer gösterge olmuştur.

İşsizlik: Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarının orta- laması alınarak tahmin edilen Ağustos 2015 dö- nemi işsizlik oranı %10,1 seviyesinde gerçekleşti.

Bu oran son 5 ayın en yüksek işsizlik oranı olarak kayıtlara geçerken, işsizlik yeniden çift haneli ra-

(6)

1 Arındırılmamış verilere göre hesaplanmıştır.

kamlara ulaştı. Böylece; geçen yılın aynı dönemine göre toplam işsiz sayısı 114 bin kişi artarak 3 milyon 58 bin kişi oldu.

Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile %12,4 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş gru- bunu içeren genç işsizlik oranı 0,6 puanlık azalış ile

%18,3 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran değişim göstermeyerek %10,3 olarak gerçekleşti.

Ağustos ayında; geçtiğimiz aya göre, toplam işgü- cünde gözlenen 103 bin kişilik azalma, istihdamda meydana gelen 192 bin seviyesindeki kaybı bir miktar elimine etmiş ve böylece, önceki aya göre işsiz sayı- sındaki artış 88 bin olarak gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz senenin Ağustos ayına göre ise; Ağustos 2015 döne- minde, işgücü 951 bin düzeyde artarken, istihdamın 837 bin kişi artış göstermesi; bu dönemde toplam işsiz sayısının 114 bin artmasına neden olmuştur.

Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre; Ağustos 2015 döne- minde tarım sektörü istihdamı 202 bin, inşaat sektö- rü istihdamı 64 bin, hizmet sektörü istihdamı 576 bin kişi artarken; sanayi sektörü istihdamı ise 5 bin kişi azalmıştır. Bu göstergenin; ekonominin nispi olarak durgun olduğu son 1 yıllık dönemde istihdam gü- cünü kaybetmeye başlaması ile ilgili bir uyarı olarak algılanması mümkündür. Bununla birlikte; toplam istihdamın %19,3’ünü oluşturan sanayi kesimindeki bu olumsuz gelişmeye rağmen, ekonominin 837 bin yeni istihdam imkânı yaratması, işgücü piyasasına yönelik olumlu bir görünüm arz etmektedir.

Enflasyon: Eylül ayında %7,95 ile son 4 ayın zir- vesinde olan yıllık enflasyon oranı, Ekim ayında

gerileyerek %7,58 seviyesinde, aylık fiyat artışı ise piyasa beklentilerini bir miktar aşarak %1,55 düze- yinde gerçekleşmiştir.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en çok fiyat artışının gerçekleştiği grup %13,77 ile lokanta ve oteller olur- ken, bunu %10,86 ile eğlence ve kültür ve %10,72 ile ev eşyası grubu izledi. Gıda fiyatlarında ise bir ön- ceki senenin aynı ayına göre %8,69 artış kaydedildi.

Eylül 2015 döneminde %8,23 olarak gerçekleşen ve TCMB tarafından yakından takip edilen yıllık çekirdek enflasyonun Ekim ayında da artış kay- dederek %8,92 olarak gerçekleşmesi; çekirdek enflasyondaki yatay seyrin yerini artış trendine bıraktığına işaret etmiştir. Geçtiğimiz aylarda ol- duğu gibi Ekim ayında da çekirdek enflasyon gös- tergelerindeki bozulmasında büyük ölçüde TL’deki değer kaybının etkili olduğu görülmektedir.

Bir önceki Orta Vadeli Program’da %6,3 olarak açıklanan 2015 yılı yılsonu enflasyon oranı beklen- tisinin yeni program kapsamında %7,6’ya revize edilmesi de enflasyona ilişkin risklerin yukarı yönlü seyrini sürdüreceğine işaret etmektedir. Mevsimsel faktörlerin de etkisiyle yıllık enflasyondaki artışın Kasım da ayında sürmesi beklenen, enerji fiyat- larındaki düşük seyir ise fiyat artışlarını sınırlayıcı önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

SAMEKS

SAMEKS Bileşik Endeksi1 2015 yılı Kasım ayında, bir önceki aya göre 0,7 puan artarak 52,2 puana

(7)

yükselmiştir. Endekste gözlenen bu artışta; önce- ki aya göre, sanayi sektörünün 1,6 puan, hizmet sektörünün ise 0,4 puan hız kazanması belirleyici olmuştur.

7 Haziran ile 1 Kasım Genel Seçimleri arasında ka- lan yaklaşık 5 aylık süreç içerisinde, piyasaların siyasi belirsizlikler ve artan güvenlik endişelerinin etkisiyle hareket ettiği görülmüştü. 1 Kasım sonrası başlayan yeni dönemde ise, siyasi istikrarla birlikte ekonomik istikrarın da yeniden tesis edileceğine yönelik beklentiler artış göstermiş ve SAMEKS Bi- leşik Endeksi Kasım ayında 50 baz puanının üze- rinde yer alarak, ekonomik aktivitenin canlılığına işaret etmiştir.

Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi

SAMEKS Sanayi Endeksi; bir önceki aya göre 1,6 puan artarak 55,3 seviyesine yükselmiştir. Yeni si- pariş alt endeksinde gerçekleşen 5,6 ve üretim alt endeksinde gözlenen 3,6 puanlık artışlar; sanayi

sektöründe gerçekleşen hızlanmanın en önemli belirleyicisi olmuştur.

SAMEKS Sanayi Endeksi’nin Kasım ayında 50 baz puanının üzerinde yer alması, sanayi sektöründe ekonomik aktivitenin canlılığına işaret etmektedir.

Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi

SAMEKS Hizmet Endeksi; bir önceki aya göre 0,4 puan artarak 50,9 değerine yükselmiştir. Satın alım ve tedarikçilerin teslimat süresi alt endeks- lerinde gerçekleşen 0,6 ve 4,2 puanlık artışlar, hizmet sektöründe gerçekleşen hızlanmanın en önemli belirleyicisi olmuştur. İş hacmi (1,1 puan) ve istihdam (1,4 puan) alt endeksleri ise geçtiğimiz aya göre düşüş kaydederek hizmet sektöründeki artışı sınırlamıştır.

SAMEKS Hizmet Endeksi’nin Kasım ayında 50 baz puanının üzerinde yer alması, hizmet sektöründe ekonomik aktivitenin canlılığına işaret etmektedir.

(8)

Referanslar

Benzer Belgeler

 Dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %153,5 artışla 5,0 milyar dolara yükseldi.. 12 Aylık Yıllıklandırılmış Dış Ticaret Dengesi

Avrupa Birliği (AB 27) Diğer Avrupa (AB Hariç) Kuzey Afrika Diğer Afrika Kuzey Amerika Orta Amerika ve Karayipler Güney Amerika Yakın ve Orta Doğu Diğer Asya Avustralya ve

HSBC ve ilişkili kuruluşlar ve/veya bu kuruluşlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen (veya ilişkili) menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve

Açıklanan  Nisan  ayı  dış  ticaret  açığı  beklentilerin  altında  kalırken,  yıllık  artış  hızının  ivme  kaybettiği  görülmektedir. 

Öte  yandan  Grafik  5’de  seçilmiş  bazı  gelişmiş  ve  gelişmekte  olan  ülkeler  için  açıklanan  son  çeyrek  işsizlik  oranı  rakamlarının  kriz  öncesi, 

%12.8  olan  işsizlik  oranı,  bu  yılın  aynı  döneminde  2.2 baz puan gerileyerek %10.3 olan beklentimizin  (piyasa  beklentisi:  %10.3)  üzerinde 

Küresel  ekonomideki  aşağı  yönlü  kırılganlıkların  devam  etmesi  dış  talepteki  toparlanmayı  yavaşlatırken  gelişmiş  ülkelerin  genişletici 

 Daha önceki dönemlerde, pasaportlarında Çin e giriş/çıkış kaşesi taşımayan işçi veya işverenler için Noter’den Beyanname Aslı (örneği ektedir). ***