• Sonuç bulunamadı

EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLERİN UMUTSUZLUK DÜZEYLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLERİN UMUTSUZLUK DÜZEYLERİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Selçuk Üniversitesi

Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 27, Sayfa 271 -286, 2009

EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ÖĞRENİM GÖREN ÖĞRENCİLERİN UMUTSUZLUK DÜZEYLERİ

Cengiz Şahin

Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı, Terme cad. 40200 Kırşehir,

csahin@ahievran.edu.tr

ÖZET

Bu çalışma eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini belirlemek ve öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin sınıf düzeyine, cinsiyete, anabilim dallarına, kaldıkları yerlere, algılanan gelir düzeyine, babanın ve annenin eğitim düzeyine göre değişip değişmediğini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmaya Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği anabilim dallarında öğrenime devam eden birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinden 397 öğrenci dahil edilmiştir.

Araştırmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini belirlemek amacıyla “Beck Umutsuzluk Ölçeği”, öğrenci ve aile hakkındaki bilgileri elde edebilmek amacı ile “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Elde edilen veriler t-testi ve varyans analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulguları, öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin düşük olmasıyla birlikte, bazı öğrencilerin yoğun umutsuzluk yaşadıklarını, cinsiyete, öğrenim gördükleri anabilim dallarına, kaldıkları yerlere ve algılanan gelir düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu göstermektedir. Ayrıca çalışmada sınıf düzeyine, babanın ve annenin eğitim düzeyine göre anlamlı fark olmadığı saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Üniversite öğrencisi, eğitim fakültesi, umutsuzluk.

(2)

Selçuk Üniversitesi

Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 27, Sayfa 271 -286, 2009

HOPELESSNESS LEVELS OF STUDENTS STUDYING AT FACULTY OF EDUCATION

Cengiz Şahin

Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı, Terme cad. 40200 Kırşehir,

csahin@ahievran.edu.tr

ABSTRACT

This study aims to determine whether a difference exists between the hopelessness levels of the students studying at Faculty of Education depending on their gender, grade, the programme they are studying at, the accommodation, their perceived income level and their parents’ education levels. The study was a descriptive survey. The sample comprised 397 first and fourth grade students of Ahi Evran University, Faculty of Education, Primary School Teaching Programme, Social Sciences Teaching Programme, Science Teaching Programme and Turkish Language Teaching Programme. Data on the students’

hopelessness levels was collected using “Beck Hopelessness Scale” and demographic data the students and their families was collected using a“General Information Form”. The data was then analyzed using t-test and ANOVA. The results suggested that there were significant differences among the hopelessness levels of the students in terms of gender, the programme they are studying at, the accommodation and their perceived income level. Additionally, it was found that no significant difference existed among the hopelessness levels of the students in terms of the grade and their parents’ education levels.

Keywords: University student, faculty of education, hopelessness.

(3)

GİRİŞ

Ergenlikten yetişkinliğe geçiş süreci olan üniversite dönemi, gelişim psikolojisi literatüründe son ergenlik dönemi ile genç yetişkinlik dönemi arasında olan “geç dönem ergenler” olarak tanımlanmaktadır (Oerter ve Montada, 1995; Palancı, 2004). Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde onüçü bu geç dönem ergenler olarak nitelenen 18-24 yaş grubundaki kişilerden oluşmaktadır (TUİK, 2008). Bu dönemde toplum genci bir ergen olarak görmediği gibi ona henüz yetişkin statüsünü, rolünü ve işlevini de tamamen vermemiştir. Genç, kendi bedeninde olan değişim ve gelişmeye uyum sağlamaya çalışırken; bir yandan da toplumun ondan beklentilerine cevap verme ve toplumsal rol ve kurallara uyum sağlamak zorunda kalmaktadır (Özoğlu, 1985; Yörükoğlu, 1990).

Üniversite öğrencisi, birey olarak kendi sorunları ve gelişme sorunları olan bir kişidir (Özgüven, 1992). Üniversite öğrencilerinin karşılaştıkları sorunlarının incelendiği bir araştırmada gelecek, iş bulma ve ekonomik hayat, üniversite yaşamı, sosyal ve boş zaman değerlendirme, sağlık, öğretim, insanlarla ilişki kurma, aile, karşı cins ilişkileri şeklinde problem alanları belirlenmiştir (Özdemir, 1985). Yapılan bir başka çalışma sonucunda, üniversite öğrencilerini korkutan konuların işsiz kalmak, istediği mesleğe girememek, sağlığını kaybetmek, öğrenimini bitirememek, iş hayatında başarısız olmak, dinlenememek, harçlıksız kalmak ve spor yapamamak olduğu saptanmıştır (Özyurt & Doğan, 2002). Aynı zamanda, geleceğe yön verme düşüncesiyle, yeni bir okula, yabancı bir çevreye uyum sağlama çabaları da birçok gençte uyum problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Aktaş (1997) tarafından yapılan bir çalışmada öğrencilerin dördüncü sınıftaki kişisel, sosyal ve genel uyum düzeylerinin birinci sınıftakilerin uyum düzeylerinden anlamlı derecede daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlar, üniversiteye giriş, eğitim ve işsizlik sorunları ergenlerin ruhsal gelişimlerini ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu dönemde yaşanan önemli ruhsal sorunlardan birisi de umutsuzluktur. Geleceğe yönelik olarak olumlu beklentilere sahip olma duygusunu belirten umut, insana gelecekte karşılaşabileceği olumsuz yaşantılarla baş edebileceği duygusunu vererek ruh sağlığını olumlu etkilemektedir (TDK, 2008). Teorik olarak bakıldığında, umut kavramına yüklenen anlamların farklı olduğu görülmektedir. Rideout ve Montemuro (1986), umudu bireyin gelecekle ilgili bir amacı gerçekleştirmede sıfırdan fazla olan beklentileri olarak ele alırken, Romero (1989) amaca ulaşma beklentisinin duygusal bir öğesi olarak ele almaktadır. Miller (1985) ise umut kavramını, duygu, beklenti, yanılsamak, istek olarak tanımlamakta ve umudun yaşamın içgüdüsel bir öğesi olduğunu bireyleri incitmekten koruyarak potansiyellerini kolaylaştırdığını ifade etmektedir.

Umudun karşıtı olan umutsuzluk ise, gelecekle ilgili olumsuz beklentiler olarak değerlendirilmektedir (Beck, Lester, ve Trexler, 1974). Beck (1963)’in bilişsel kuramına göre umutsuzluk depresyonun temelidir. Depresyona yatkınlığı olan

(4)

kişiler, kendilerini dış dünyayı ve geleceklerini olumsuz değerlendirmektedirler.

Depresif kişi kendini yetersiz, değersiz ve kusurlu bulur. Yaşamı, engeller ve zorlayıcı olaylarla dolu olarak görür, geleceğinden umutsuzdur (Durak, 1994).

Ailesinin ve çevresinin yakın ortamından ayrılan genç, ilk kez geldiği üniversite ortamına veya yeni bir şehrin yaşam biçimine ayak uydurmaya çalışmaktadır.

Çeşitli yerlerden gelen arkadaşlarıyla iletişim çabasına girmekte, kalacak yer, ekonomik problemler, sosyal destek ve gelecek endişesi duymaya başlamaktadır.

Marakoğlu, Çivi, Şahsıvar ve Özdemir (2006) tarafından yapılan bir çalışmada, aileleri ile birlikte kalanların yurt ve diğer ortamlarda kalanlara göre depresyon değeri ve sigara içme yaygınlığı daha düşük olduğu belirlenmiştir.

Eğitim ve öğretimde karşılaşılan güçlükler, işsizlik, yoksunluk ve yoksulluk gibi etkenler ergenlerdeki umutsuzluk düzeyini daha da artırmaktadır (Özmen ve ark., 2008). Yapılan bir çalışmada okul problemlerinin umutsuzluk ile ilişkili olacağı bulunmuştur (Kashani, Soltys, Dandoy, Vaidya ve Reid, 1991). Umutsuzlukta üzüntü, geleceğe yönelik olumsuz beklentiler, olumsuzluk ve kötümserlik ile ilgili duygusal bozukluklar etkili olabilmektedir. Kişi kendini dış dünyayı ve geleceğini olumsuz değerlendirebilmekte, yaşamı engeller ve zorlayıcı olaylarla dolu olarak görebilmektedir. Bu yaşantının sonucu olarak da umutsuzluk yaşanabilmektedir (Durak, 1994).

Üniversite öğrenimine devam eden öğrencilerin de yaşadığı deneyimlere yanlış anlamlar yükleyebileceği, gelecekleri ile ilgili umutsuzluklar ve sıkıntılar yaşayabileceği, sorunlarına çözüm bulmada yaşadıkları sıkıntıların onları umutsuzluğa sürükleyebileceği düşünülmektedir.

Umutsuzluk, literatürdeki çeşitli çalışmalarda çok farklı örneklemler üzerinde çalışılmış olmakla birlikte, eğitim fakültelerinde okuyan öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerini inceleyen bir araştırmaya rastlanamamıştır. Oysa, öğretmen adaylarının geleceğe ilişkin beklentilerinin yönünü belirlemek önemlidir. Öğretmen adaylarının hizmet öncesinde mesleğe etkili bir şekilde hazırlanabilmeleri, kendilerini geliştirebilmeleri ve verimli olabilmeleri, geleceğe yönelik olumlu beklentilere sahip olmaları ile ilişkili olabilir. Eğitim fakültesinde okuyan öğrencilerin gelecekle ilgili beklentilerinin ve umutsuzluk düzeylerinin belirlenebilmesi, daha nitelikli öğretmen yetiştirebilme çabalarına da yön verebilecektir.

Bu düşünceden hareketle geleceğin eğitimcileri olacak eğitim fakültesinde öğrenim gören öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre belirlenmesi, bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.

Problem Cümlesi

Eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeyi nedir?

(5)

Araştırmanın alt problemleri

Yukarıda ifade edilen araştırmanın problem cümlesine dayalı olarak aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

Eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin;

1. Sınıf düzeyine, 2. Cinsiyete,

3. Anabilim dallarına, 4. Kaldıkları yerlere, 5. Algılanan gelir düzeyine, 6. Babanın eğitim düzeyine,

7. Annenin eğitim düzeyine umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı fark var mıdır?

Sınırlılıklar

Bu araştırma Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 2007-2008 öğretim yılında öğrenim gören öğrencilerle sınırlıdır.

YÖNTEM Araştırma Modeli

Bu araştırma, betimsel nitelikli tarama modelinde yürütülmüştür. Bilindiği gibi betimsel araştırmalar, ilgilenilen durumu tanımlamayı amaçlamaktadır. Tarama modelleri ise var olan durumu, var olduğu biçimde ve nesnel bir yaklaşım ile ortaya koyma üzerine temellenmektedir (Karasar, 1999). Bu çalışmada da, eğitim fakültesi öğrencilerinin; umutsuzluk düzeylerinin sınıf düzeyine, cinsiyete, anabilim dallarına, kaldıkları yerlere, algılanan gelir düzeyine, babanın ve annenin eğitim düzeyine göre değişip değişmediğini betimlenmeye çalışılmıştır.

Çalışma Grubu

Araştırma Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği anabilim dallarında öğrenime devam eden öğrenciler üzerinden yürütülmüştür.

Araştırmaya katılmayı kabul eden sınıf öğretmenliği (104 öğrenci), sosyal bilgiler öğretmenliği (109 öğrenci), fen bilgisi öğretmenliği (94 öğrenci) ve Türkçe öğretmenliği (90 öğrenci) anabilim dallarında öğrenime devam eden 206 birinci sınıf öğrencisi ile 191 dördüncü sınıf öğrencisi olmak üzere 397 öğrenci araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır.

Araştırmaya katılan öğrencilerin 206’sı (%51,9) 1. sınıf, 191’i (%48,1) 4. sınıf;

201’i (%50,6) kız ve 196’sı (%49,4) erkek olduğu belirlenmiştir.

(6)

Veri Toplama Araçları

Araştırmada öğrencilerin sınıf düzeyini, cinsiyetini, öğrenim gördükleri anabilim dallarını, kaldıkları yerleri, algılanan gelir düzeyini, babanın ve annenin eğitim düzeyini belirlemeye yönelik sorulardan oluşan ve araştırmacı tarafından hazırlanan “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini belirlemek için Beck, Lester, ve Trexler (1974) tarafından geliştirilen

“Beck Umutsuzluk Ölçeği” (BUÖ) kullanılmıştır. BUÖ 20 maddeden oluşan, 0-1 arasında puanlanan kendini değerlendirme türü bir ölçektir. Ölçeğin puan dağılımı 0-20 arasındadır. Maddelerin 11 tanesinde “Evet”, 9 tanesinde “Hayır”

seçeneği 1 puan alır. Alınan puanlar yüksek olduğunda bireydeki umutsuzluğun yüksek olduğu varsayılır (Savaşır ve Şahin, 1997). Ölçeğin Türkçeye çevirisi Seber (1991) tarafından yapılmıştır. Geçerlik ve Güvenirlik çalışması ise Seber (1991) vd Durak (1994) tarafından gerçekleştirilmiştir. Dilbaz ve Seber (1993), ölçeğin güvenirlik çalışmalarında iç tutarlılık katsayısını .86, madde-toplam korelasyonlarını .07 ile .72, test-tekrar test güvenirlik katsayısını .74 olarak bulmuştur. Benzer çalışmalar yapan Durak (1994) iç tutarlılık katsayısını Cronbach alpha .85; madde-toplam korelasyonlarının ise .31 ile .67 arasında olduğunu belirlemiştir.

BULGULAR VE TARTIŞMA

Eğitim fakültesi öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin sınıf düzeyine, cinsiyete, anabilim dallarına, kaldıkları yerlere, algılanan gelir düzeyine, babanın ve annenin eğitim düzeyine göre değişip değişmediğine ilişkin bulgular tablolar şeklinde aşağıda özetlenmiş ve açıklamaları yapılmıştır.

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Umutsuzluk Düzeylerinin Betimlenmesi Eğitim fakültesi öğrencilerinin umutsuzluk düzeylerinin yoğunluklarına ilişkin betimleyici istatistikler Tablo 1’de verilmiştir.

Tablo 1. Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Umutsuzluk Düzeylerine İlişkin Betimleyici İstatistikler

Ölçekten Alınan Puanlar

N X Ss En Düşük En Büyük

397 5,40 4,43 1 15

Tablo 1’de görüldüğü gibi, öğrencilerin umutsuzluk düzeyi ortalaması 5,40 ve standart sapması 4,43’dür Ölçekten elde edilen en düşük puan 1 ve en yüksek puan 15 olup, dağılımın genişliği 14’dür. Bu genişlik, ölçekten alınabilecek puanlara ilişkin genişliğin (0-20) çok büyük bir kısmını kapsamaktadır. Veri grubunun dağılımına bakıldığında, bu ortalamanın düşük olduğu görülmektedir.

Bunu destekler biçimde, araştırmacılar tarafından önerilen umutsuzluk ölçeği puanlarının yorumlanmasında dikkate alınabilecek puan aralıklarına (Beck ve Steer, 1988; Akt. Ceyhan, 2004) ilişkin ölçütler dikkate alındığında, öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerine ilişkin bu ortalamanın, hafif umutsuzluk (4-8 puan aralığı) ile orta düzey umutsuzluk (9-14 puan aralığı) sınırında olduğu

(7)

görülmektedir. Bu bulgu çerçevesinde eğitim fakültesi öğrencilerinin geleceğe yönelik beklentilerinin çok olumsuz olmadığı ifade edilebilir.

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Sınıf Düzeyine Göre Umutsuzluk Düzeyleri Öğrencilerin sınıf düzeyine göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Öğrencilerin Sınıf Düzeyine Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Ortalamalar, Standart Sapmalar ve t Testi Sonuçları

Değişken N X Ss sd t p

1. Sınıf 206 5,14 4,15 Sınıf

4. Sınıf 191 5,68 4,70 395 1,21 0,225

Tablo 2’de birinci sınıf öğrencilerin umutsuzluk puanı (5,14±4,15), dördüncü sınıf öğrencilerinin umutsuzluk puanından (5,68±4,70) daha düşük olduğu görülmektedir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda birinci sınıf öğrencileri ile dördüncü sınıf öğrencilerinin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın anlamlı olmadığı saptanmıştır (t(395)=1,21; p0,05). Öğrencilerin sınıf düzeyine göre umutsuzluk puanlarında anlamlı bir farklılığın bulunmaması, sınıf düzeyinin umutsuzluk düzeyini etkileyecek kadar önemli olmadığı, asıl önemli olanın mezuniyet sonrasında yaşanılacağı düşünülen iş bulamama, istenilen mesleğe girememe gibi geleceğe yönelik benzer kaygıların yaşanması olduğu düşünülmektedir. Ceylan ve Şahin (2008) yaptıkları araştırma sonucunda dördüncü sınıf öğrencilerinin umutsuzluk puanlarının birinci sınıf öğrencilerinin umutsuzluk puanlarından daha yüksek olduğunu belirtmiştir.

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Cinsiyetlerine Göre Umutsuzluk Düzeyleri Öğrencilerin cinsiyetlere göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 3’de verilmiştir.

Tablo 3. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Ortalamalar, Standart Sapmalar ve t Testi Sonuçları

Değişken N X Ss sd t p

Kız 201 4,74 4,03

Cinsiyet Erkek 196 6,08 4,71 395 3,056 0,002

Tablo 3’deki umutsuzluk puan ortalamaları cinsiyete göre incelendiğinde kız öğrencilerin umutsuzluk puanı (4,74±4,03), erkek öğrencilerinin umutsuzluk puanından (6,08±4,71) daha düşük olduğu görülmektedir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda kız öğrenciler ile erkek öğrencilerinin umutsuzluk puanları arasındaki farkın anlamlı olduğu saptanmıştır (t(395)=3,056; p<0,01). Bu sonuç, erkek öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin kızlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu sonucun nedeni, erkeklerin kültürümüzde sahip oldukları geleneksel roller olabilir. Erkekler, geleneksel rolleri gereği ailenin geçimini sağlamak durumundadırlar. Bu geleneksel rol son yıllarda değişiyor görünmekle

(8)

birlikte, Türk toplumunda hala erkeklerin ailenin geçiminde sorumlu olduğu görüşü yaygın olarak görmekte olabilir. Erkek öğretmen adayları, geleneksel rol çerçevesinde bir an önce iş sahibi olmak istedikleri ve yoğun çevre baskısı altında kendilerini hissettikleri için kızlardan daha çok geleceğe ilişkin olumsuz beklentilere sahip olabilirler (Ceyhan, 2004). Öğrencilerin cinsiyetlerine göre umutsuzluk, depresyon ve kaygı durumlarını inceleyen çalışmalarda da farklı sonuçlar elde edilmiştir. Otrar, Ekşi, Dilmaç ve Şirin (2002) yaptıkları çalışma sonucunda kadınlarda, erkeklere oranla daha yüksek düzeyde depresyon ve anksiyete bozukluğunu ortaya koyarken; Derebaşı (1996), Ceylan ve Şahin (2008) yaptıkları araştırmada erkeklerin umutsuzluk düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Hankin, Mermelstein ve Roesch (2007) yaptıkları araştırma sonucunda ise, kızların erkeklerden daha fazla depresif belirtilerini ve stres kaynaklarını rapor ettiklerini belirtmiştir. Ancak umutsuzluk düzeyinin cinsiyete göre değişmediğini gösteren çalışma sonuçları da bulunmaktadır (Kazdin, Rodgers & Colbus, 1986; Gren, 1989; Gürvardar, 2001; Tümkaya, 2005).

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Anabilim Dallarına Göre Umutsuzluk Düzeyleri

Öğrencilerin anabilim dallarına göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 4’de özetlenmiştir.

Tablo 4. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Anabilim Dallarına Göre Umutsuzluk Puanları Anabilim Dalları N X Ss

Sınıf Öğretmenliği 104 5,21 4,18 Sosyal Bilgiler Öğretmenliği 109 5,68 4,35 Fen Bilgisi Öğretmenliği 94 6,25 4,73 Türkçe Öğretmenliği 90 4,40 4,32

Tablo 4 incelendiğinde sınıf öğretmenliği öğrencilerinin umutsuzluk puanı 5,52±4,18, sosyal bilgiler öğretmenliği öğrencilerinin 5,68±4,35, fen bilgisi öğretmenliği öğrencilerinin 6,25±4,73 ve Türkçe öğretmenliği öğrencilerinin umutsuzluk puanı ise 4,40±4,32 olduğu görülmektedir. Umutsuzluk düzeyi puan ortalaması en düşük olan Türkçe öğretmenliği programı öğrencileri, en yüksek olan ise fen bilgisi öğretmenliği programı öğrencileridir. Görülen bu farkların anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi sonuçları Tablo 5’de verilmiştir.

Tablo 5. Öğrencilerin Öğrenim Gördükleri Anabilim Dallarına Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Varyans Analizi ve Scheffe Testi Sonuçları

Varyansın Kaynağı

Kareler

Toplamı SD Kareler

Ortalaması F p Scheffe Testi Gruplararası 171,49 3 57,16 2,954* 0,032

Gruplariçi 7604,21 393 19,39 Toplam 7775,70 396

*Fen bilgisi öğretmenliği- Türkçe öğretmenliği

(9)

Tablo 5’de görüldüğü gibi anabilim dalına göre öğrencilerin umutsuzluk puanları

arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu saptanmıştır (F(3-393)=2,954; p<0,05). Scheffe testi sonuçlarına göre ise, fen bilgisi öğretmenliği öğrencileri ile Türkçe öğretmenliği öğrencilerinin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0,05). Fen Bilgisi öğretmenliğinde okuyan öğrencilerin umutsuzluk puanlarının daha yüksek çıkması mezuniyet sonrası iş bulabilme, istediği mesleğe girebilme gibi geleceğe yönelik beklentilerin gerçekleşme oranının diğer bölümlerdeki öğrencilere göre daha düşük olduğu ve bu durumda geleceklerini düşündüklerinde daha yoğun umutsuzluk yaşadıkları söylenebilir. Umutsuzlukta üzüntü, geleceğe yönelik olumsuz beklentiler, olumsuzluk ve kötümserlik ile ilgili duygusal bozukluklar etkili olabilmektedir (Durak, 1994). Derebaşı (1996) tarafından yapılan bir çalışma sonucunda da, fen ve uygulamalı bilimler öğrencilerinin en yüksek umutsuzluk puan ortalamasına, sonra sırasıyla sosyal bilimler, sağlık bilimleri ve en düşük puan ortalamasına güzel sanatlar öğrencilerinin sahip olduğu saptanmıştır. En fazla farklılaşmanın fen ve uygulamalı bilimler ile güzel sanatlar öğrencileri arasında görüldüğü belirtilmiştir.

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Anabilim Dallarına Göre Umutsuzluk Düzeyleri

Öğrencilerin anabilim dallarına göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 6’de özetlenmiştir.

Tablo 6. Öğrencilerin Kaldıkları Yerlere Göre Umutsuzluk Puanları Kaldıkları Yerler N X Ss Ailesi ile birlikte 65 6,36 5,31

Yurtta 162 4,68 3,77

Evde birkaç arkadaşla 170 5,72 4,55

Tablo 6’da görülebileceği gibi, ailesi ile birlikte kalan öğrencilerin umutsuzluk puanı 6,36±5,31, yurtta kalan öğrencilerin 4,68±3,77, evde kalan öğrencilerin ise 5,72±4,55’dir. Umutsuzluk düzeyi puan ortalaması en düşük olan yurtta kalan öğrenciler iken, en yüksek olan ise ailesi ile birlikte kalan öğrencilerdir. Görülen bu farkların anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi sonuçları Tablo 7’de verilmiştir.

Tablo 7. Öğrencilerin Kaldıkları Yerlere Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Varyans Analizi ve Scheffe Testi Sonuçları

Varyansın

Kaynağı Kareler

Toplamı SD Kareler

Ortalaması F p Scheffe Testi Gruplararası 161,61 2 80,81 4,182* 0,016

Gruplariçi 7614,08 394 19,32 Toplam 7775,70 396

* Ailesi ile birlikte- yurtta

Tablo 7’de görüldüğü gibi kaldıkları yere göre öğrencilerin umutsuzluk puanları

arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan önemli olduğu saptanmıştır

(10)

(F(2-394)=4,182; P<0,05). Scheffe testi sonuçlarına göre ise, ailesi yanında kalan öğrenciler ile yurtta kalan öğrencilerinin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (P<0,05). Buna göre, aile ile birlikte oturmanın da bazı sorunlar yarattığı, özellikle yurtta kalan öğrencilere göre daha fazla aile ve çevre baskısı hissettikleri, ailesinden yeterli destek görmedikleri söylenebilir. Yurtta kalan öğrencilerin umutsuzluk düzeyenin düşük olması, akranların ortak sorunlar konusunda birbirini anlama ve yardım etmeye istekli olmaları ve geleceğe yönelik baskıları daha az yaşıyor olamaları olabilir. Morano, Cisler ve Lemerond (1993) tarafından yapılan bir çalışmada düşük aile desteğinin gençlerin intihar girişiminde en önemli etken olduğu saptanmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda da aile desteğinin arttıkça umutsuzluk ve depresyon düzeyinin azaldığı bulunmuştur (Derebaşı, 1996;

Mounts, 2004; Morakoğlu, Çivi, Şahsıvar ve Özdemir, 2006).

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Algılanan Gelir Düzeyine Göre Umutsuzluk Düzeyleri

Öğrencilerin algılanan gelir düzeyine göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 8’de özetlenmiştir.

Tablo 8. Öğrencilerin Algılanılan Gelir Düzeyine Göre Umutsuzluk Puanları Algılanılan Gelir Düzeyi N X Ss

Üst 5 5,60 2,96

Orta 341 5,15 4,23

Alt 51 7,07 4,43

Tablo 8 incelendiğinde algılanan gelir düzeyi üst olan öğrencilerinin umutsuzluk puanı 5,60±2,96, orta olan öğrencilerinin 5,15±4,23, alt olan öğrencilerin ise 7,07±4,43 olduğu görülmektedir. Algılan gelir düzeyi alt olan öğrencilerin umutsuzluk düzeyi puanları orta ve üst olanlara göre daha yüksektir. Görülen bu farkların anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan tek yönlü varyans analizi ve scheffe testi sonuçları Tablo 9’de verilmiştir.

Tablo 9. Öğrencilerin Algılanılan Gelir Düzeyine Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Varyans Analizi ve Scheffe Testi Sonuçları

Varyansın Kaynağı

Kareler

Toplamı SD Kareler

Ortalaması F p Scheffe Testi Gruplararası 164,75 2 82,37 4,264* 0,015 Gruplariçi 7610,95 394 19,31

Toplam 7775,70 396

*Alt-Orta

Tablo 9 incelendiğinde algılanan gelir düzeyi üst olan öğrencilerinin umutsuzluk puanı 5,60±2,96, orta olan öğrencilerinin 5,15±4,23, alt olan öğrencilerin ise 7,07±4,43 olduğu görülmektedir. Algılanan gelir düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan önemli olduğu saptanmıştır (F(2-394)=4,264; P<0,05). Scheffe testi sonuçlarına göre ise, algılanan gelir düzeyi alt ile orta olan öğrencilerinin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (P<0,05). Bu bulgu, öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin algılanan gelir düzeylerine göre değiştiğini

(11)

göstermektedir. Gelir düzeyinin gelecek güvencesi açısından önemli olması umutsuzluk üzerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Tümkaya (2005) tarafından yapılan bir çalışma sonucunda da, gelir düzeyi düşük ailelerden gelen ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yapılan bir başka çalışmada da, öğrencilerin ekonomik sıkıntılarının öncelikle stres kaynağı olarak algıladıkları belirlenmiştir (Otrar, Ekşi, Dilmaç ve Şirin, 2002).

Ancak, gelir durumunun depresyon ve umutsuzluk üzerinde etkili olmadığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır (Kazdin, Rodgers & Colbus, 1986;

Mangır, Aral ve Aksoy, 1990).

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Babanın Eğitim Düzeyine Göre Umutsuzluk Düzeyleri

Öğrencilerin babanın eğitim düzeyine göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 10’da özetlenmiştir.

Tablo 10. Babanın Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin Umutsuzluk Puanları Babanın Eğitim Düzeyi N X Ss

Okur-yazar değil 10 5,10 2,80

İlkokul 179 5,30 4,24

Ortaokul 89 5,70 4,87

Lise 41 5,63 4,40

Yüksekokul 38 5,39 5,17

Üniversite 40 5,05 3,98

Tablo 10’da görüldüğü gibi babanın eğitim düzeyi okur-yazar olmayan öğrencilerin umutsuzluk puanı 5,10±2,80; ilkokul olan öğrencilerinin 5,30±4,24;

ortaokul olan öğrencilerinin 5,70±4,87; lise olan öğrencilerin 5,63±4,40;

yüksekokul olan öğrencilerin 5,39±5,17; üniversite olan öğrencilerin umutsuzluk puanı ise 5,05±4,43’dür. Buna göre babanın eğitim düzeyi ortaokul olan öğrencilerinin umutsuzluk puan ortalaması en yüksek iken, üniversite olan öğrencilerinin umutsuzluk puan ortalaması en düşük olduğu görülmektedir.

Görülen bu farkların anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları Tablo 11’de verilmiştir.

Tablo 11. Öğrencilerin Algılanılan Gelir Düzeyine Göre Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları

Varyansın Kaynağı

Kareler

Toplamı SD Kareler

Ortalaması F p Gruplararası 18,20 5 3,64 0,183 0,969 Gruplariçi 7757,50 391 19,84

Toplam 7775,70 396

Tablo 11’de görüldüğü gibi babanın eğitim düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı saptanmıştır (F(5-391)=0,183; P>0,05). Babaların eğitim düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk puanlarında anlamlı bir farklılığın bulunmaması, eğitim düzeyinin umutsuzluk düzeyini etkileyecek kadar önemli olmadığı, asıl önemli

(12)

başka faktörlerin olabileceği düşünülmektedir. Derebaşı (1996) tarafından yapılan bir çalışma sonucunda da öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinde babanın eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Tümkaya (2005) tarafından yapılan çalışma sonucunda ise, baba eğitim düzeyinin arttıkça, ergenlerin de umutsuzluk düzeylerinin azaldığı saptanmıştır.

Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Annenin Eğitim Düzeyine Göre Umutsuzluk Düzeyleri

Öğrencilerin annenin eğitim düzeyine göre umutsuzluk düzeylerinin incelenmesine ilişkin bulgular Tablo 12’de özetlenmiştir.

Tablo 12. Annenin Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin Umutsuzluk Puanları Annenin Eğitim Düzeyi N X Ss

Okur-yazar değil 62 5,45 3,66

İlkokul 246 5,38 4,58

Ortaokul 41 5,24 4,17

Lise 25 5,40 4,77

Yüksekokul 10 5,30 5,12

Üniversite 13 6,15 5,16

Tablo 12 incelendiğinde annenin eğitim düzeyi okur-yazar olmayan öğrencilerin umutsuzluk puanı 5,450±3,66; ilkokul olan öğrencilerinin 5,38±4,58; ortaokul olan öğrencilerinin 5,24±4,17; lise olan öğrencilerin 5,40±4,77; yüksekokul olan öğrencilerin 5,30±5,12; üniversite olan öğrencilerin umutsuzluk puanı ise 6,15±5,16 olduğu görülmektedir. Buna göre annenin eğitim düzeyi üniversite olan öğrencilerinin umutsuzluk puan ortalaması en yüksek iken, ortaokul olan öğrencilerinin umutsuzluk puan ortalaması en düşük olduğu görülmektedir.

Görülen bu farkların anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları Tablo 12’de verilmiştir.

Tablo 13. Annenin Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin Umutsuzluk Puanlarına İlişkin Varyans Analizi Sonuçları

Varyansın Kaynağı

Kareler

Toplamı SD Kareler

Ortalaması F p

Gruplararası 8,68 5 1,73 0,087 0,994 Gruplariçi 7767,02 391 19,86

Toplam 7775,70 396

Tablo 13’de görüldüğü gibi annenin eğitim düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk puanları arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı saptanmıştır (F(5-391)=0,087; P>0,05). Bu bulgu, öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin annenin eğitim düzeyine göre değişmediğini göstermektedir.

Derebaşı (1996) yaptığı bir çalışma sonucunda da, annenin eğitim düzeyine göre öğrencilerin umutsuzluk puanları arasında anlamlı bir farklılık bulamamıştır.

Tümkaya (2005) tarafından yapılan bir başka çalışma sonucunda annenin eğitim düzeyinin arttıkça, ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin azaldığı saptanmıştır

(13)

SONUÇ VE ÖNERİLER

Eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelendiği bu çalışma sonunda başlıca şu sonuçlara ulaşılmıştır:

Araştırmada, ölçekten elde edilebilecek en yüksek puan (maksimum 20) dikkate alındığında, eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeyi ortalamalarının (X=5.40) düşük olduğu görülmektedir. Öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin düşük olmasıyla birlikte, bazı öğrencilerin yoğun umutsuzluk yaşadıklarını anlaşılmaktadır.

Eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin cinsiyete, öğrenim gördükleri anabilim dallarına, kaldıkları yerlere ve algılanan gelir düzeyine göre umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmektedir. Ayrıca çalışmada sınıf düzeyine, babanın ve annenin eğitim düzeyine göre anlamlı fark olmadığı saptanmıştır.

Sonuçta, umutsuzluk yaşayan öğrencilerin yaşadıkları sıkıntıların azaltılabilmesi ve onların umutsuzluğa kapılmamaları için desteklenmeleri gerektiği söylenebilir. Bundan dolayı bu öğrencilerin içinde bulundukları yaşam alanlarında destek alabilecekleri profesyonel hizmet vermesi amacıyla psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin verildiği bir danışmanlık birimi kurulması öğrencilerin geleceğe güvenle bakmasında etkili olabilecektir.

Ayrıca, üniversiteden mezun olma aşamasına gelen öğrencilerin gelecek ve iş ile ilgili kaygıların azaltılabilmesi için, ülkemizde gelecekte ihtiyaç duyulan hizmet alanlarının daha iyi belirlenerek, bu alanlara yönelik okulların yaygınlaştırılması ve mezunlara istihdam olanaklarının geliştirilmesi önerilebilir.

Bu çalışma eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği, sosyal bilgiler öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği anabilim dallarında öğrenime devam eden birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerinden umutsuzluk düzeylerinin belirlenmesi ve bazı değişkenlerin etkili olup olmadığının incelenmesi ile sınırlıdır. Bu nedenle daha geniş gruplarla çalışılması genelleme yapılmasını kolaylaştıracaktır. Genelleme yapabilmek için geniş çapta yapılacak araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

(14)

KAYNAKLAR

Aktaş, Y. (1997). Üniversite öğrencilerinin uyum düzeylerinin incelenmesi:

uzunlamasına bir çalışma. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (13), 107-110.

Beck, A.T., Lester, D. and Trexler, M. (1974). The Hopelessness Scale. Journal of Consulting and Clinical Psychology, (42), 861-874.

Ceyhan, A.A. (2004). Ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programına devam eden öğretmen adaylarının umutsuzluk düzeylerinin incelenmesi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (1), 91-101.

Ceylan, R. ve Şahin, C. (2008). Sınıf öğretmenliği anabilim dalında öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk düzeylerinin incelenmesi. VII. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu. (2-4 Mayıs 2008), Bildiriler Kitabı, Çanakkale

Derebaşı, I. (1996). Beck Umutsuzluk Ölçeğinin Ege Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Geliştirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Dilbaz, A. ve Dilsiz, F. (1996). Çocuk ve ergenlerde intihar girişimi kontrollü bir çalışma. Kriz Dergisi, 4 (1), 1-7.

Durak, A. (1994). Beck umutsuzluk ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması.

Türk Psikoloji Dergisi, 9(31), 1-11.

Green, S.M. (1989). The relationship between depression and hopelessness.

British Journal of Psychiatry. (154), 650-659.

Gürvardar, D. (2001). Yetiştirme Yurdunda Yetişen Çocuklar İle Anne Baba Yanında Yetişen Çocukların Umutsuzluk Düzeylerinin Karşılaştırılması.

İzmir: Yüksek Lisans Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Hankın, B.L., Mermelsteın, R. and Roesch, L. (2007). Sex differences in adolescent depression: stres exposure and reactivity models. Child Development, 78(1), 279-295.

Karasar, N. (1999). Bilimsel Araştırma Yöntemi: Kavramlar, İlkeler, Teknikler, Ankara: Nobel Yayınevi.

Kashanı, J.H., Soltys, S.M., Dandoy, A.C., Vaıdya, A.F. and Reıd, J.C. (1991).

Correlates of hopelessness in psychiatrically hospitalized children.

Comprehensive Psychiatry, 32(4), 330-337.

(15)

Kazdın, A. E., Rodgers, A. and Colbuls, D. (1986). The hopelessness scale for children: Psychometric characteristics and concurrent validity. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 54(2), 241-245.

Mangır, M., Aral, N. and Aksoy, A. (1990). Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu İle Tarımsal Mekanizasyon Bölümü Birinci Sınıf Öğrencilerinin Depresyon Durumlarını Etkileyen Bazı Etmenler Üzerinde Bir Araştırma. Ankara: Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 1189, Bilimsel Araştırma ve İncelemeler: 652.

Marakoğlu, K., Çivi, S., Şahsıvar, Ş., Özdemir, S. (2006). Tıp fakültesi birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinde sigara içme durumu ve depresyon yaygınlığı arasındaki ilişki. Bağımlılık Dergisi. (7), 129-137.

Morano, C. D., Cisler, R.A. ve Lemerond, J. (1993). Risk factors for adolescent suicidal behavior loss, ınsufficient familial support, and hopelessness.

Adolescence, 28(112), 851-865.

Mounts, N.S. (2004). Contributions of parenting and campus climate to freshmen adjustment in a multiethnic sample. Journal of Adolescent Research, 19(4), 469-491.

Oerter, R Und Montada, L.(Hrsg.) (1995). Entwicklungspsychologie, Weinheim:

Pvu.

Otrar, M., Ekşi, H., Dilmaç, B. ve Şirin, A. (2002). Türkiye’de öğrenim gören Türk ve akraba topluluk öğrencilerinin stres kaynakları, başaçıkma tarzları ile ruh sağlığı arasındaki ilişki üzerine bir araştırma. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 2(2), 473-506.

Özdemir, E. (1985). Gazi Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Problemleri. Yüksek Lisans Tezi Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Özgüven, İ. E. (1992). Üniversite öğrencilerinin sorunları ve baş etme yolları.

H.Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, (7), 5-13.

Özmen, D., Dündar, P.E., Çetinkaya, A.Ç., Taşkın, O. ve Özmen, E. (2008). Lise öğrencilerinde umutsuzluk ve umutsuzluk düzeyini etkileyen etkenler, Anadolu Psikiyatri Dergisi, (9), 8-15.

Özoğlu, S.Ç. (1985). Gençliğin Eğitimi ve Sorunları. Türk Eğitim Derneği Yayınları. Bilim Dizisi: 9. Eğitim Toplantısı, 20-22 Kasım, Ankara.

Özyurt, S. & Doğan, S. (2002). Gençlik Problemleri Açısından Üniversite Gençliği Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma. Adapazarı: Değişim Yayınları,

(16)

Palancı, M. (2004). Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Kaygı Problemlerini Açıklama ve Gidermeye Yönelik Gerçeklik Terapisi Oryantasyonlu Bir Yardım Modelinin Geliştirilmesi. Doktora Tezi, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Rideout, E. and Montemuro, M. (1986). Hope, morale and adaptation in patient with chronic heart failure. Journal of Advance Nursing, 11(4); 429-438.

Romero, M. (1989). Hope and outprome anticipation. dissertation. Abstract International, 50(5) 1258-A.

Miller, J.F. 1985. Hope doesn’t necessary spring eternal sometimes it has to be carefully mined and channeled. American Journal of Nursing, (85), 22-25.

Savaşır, I. & Şahin, N.H. (1997). Bilişsel-Davranışçı Terapilerde Değerlendirme: Sık Kullanılan Ölçekler. Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları,

Seber, G. (1991). Beck Umutsuzluk Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirliği Üzerine Bir Çalışma. Doktora Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

TDK. (2008). http://www.tdk.gov.tr/tr/sozbul. (12.06.2008).

TUİK. (2008). http://www.tuik.gov.tr. (13.06.2008).

Tümkaya, S. (2005). Ailesi Yanında ve Yetiştirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Umutsuzluk Düzeylerinin Karşılaştırılması. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 3(4), 445-457.

Yörükoğlu, A. (1990). Gençlik Çağı. (7. Basım). Ankara: Özgür Yayın Dağıtım.

Referanslar

Benzer Belgeler

During the cold war complete global power projection was available only to the United States navy.^'*^ Despite having a large and capable navy, the USSR never had

Çalışmalarında, yüzeyi alaşımlanmış numunelerin aşınma oranlarının ve sürtünme katsayılarının AISI 5115’ e oranla çok daha düşük olduğu, en düşük aşınma

(2019), Mersin Serbest Bölgesi ve Bölgede Faaliyet Gösteren Suriyeli Şirketlerin Bölge Ekonomisindeki Yeri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul:

O’nun zevceleri olan mü’minlerin anneler- ine de olsun.” (Eş’arî, tsz., 6) Burada ilk üç asırda meydana gelen siyâsî hadiseler net- icesinde oluşan mezhebî

Ulusal Tıbbi Cihazlar İmalatı Sanayi Kongresi-TİSKON 6 - 7 Kasım 2015 Samsun Şube

Farklı lokalizasyonlardan toplanan erik örneklerinin 5 ve 10 µl konsantrasyonların DPPH serbest radikali üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı, 25 µl konsantrasyondan

Batılı ulusların belli başlı ayırıcı özelliklerinden birisi, onların kendi kendilerini bilme durumları, kendi özgün kaynaklarına, millî bünyeleri­ nin yapı taşlarına