• Sonuç bulunamadı

OKUL ÇAĞI ÇOCUĞU İÇİN KURALLAR VE SINIRLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "OKUL ÇAĞI ÇOCUĞU İÇİN KURALLAR VE SINIRLAR"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2017

Her bireyin olduğu gibi her çocuğun da kendine özgü bir yapısı vardır. Kimi çocuk kurallı ve düzenli bir ortamı tercih ederken kimi çocuk da daha özgür hareket etmeyi tercih eder. Bu bireysel farklılıklara rağmen çocuklar

“sınırlandırılmaya” da fazlasıyla ihtiyaç duyar.

Bu noktada anne babanın çocuğunun bu ihtiyacını bilerek hareket etmesi, çocuğu karşısında kararlı bir tutum sergileyebilmesi gerekmektedir. Bu bültenimizde siz velilerimize çocuğunuza kural ve sınır koyma noktasında destek olmayı amaçladık.

Çocuklar, yaşadıkları dünyayı anlamlandırmak, bireyselliklerini keşfetmek, çeşitli yaşam donanımları ile becerileri kazanmak için ebeveynlerinin destekleyici tutum ve yaklaşımına uzun yıllar boyunca ihtiyaç hissederler.

Bebeklik sürecinde henüz ihtiyacını söylemeden anne ve diğer bakım veren kişiler tarafından ihtiyacı karşılanan çocuk, “tüm güçlü” hisseder. Ruhsal bütünlüğünü oluşturmuş her anne baba, dünyaya geldiği andan itibaren çocuğunun beklentilerini zamanında giderir, bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılar.

Çocuğun her türlü beklenti ve isteğinin zamanında karşılanması anlamına gelen “tüm güçlülük” bir savunma biçimi olarak ele alınır ve anne çocuk ilişkisini çok derinden etkileyen bir davranış biçimi olarak düşünülmelidir.

Etrafını yorumlarken iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edemeyen çocuk hâlâ çevresel uyaranlara oldukça açıktır, kendi içsel süreçlerini yorumlamak noktasında da gelişim göstermektedir. Onun yerine onun için ihtiyaçlarını dile getiren, anlamlandıran, anlamlı ilişkiler kurmasını sağlayan anne baba çocuğun hayatta kalması için mutlak şekilde önemli ve gereklidir.

Sağlıklı bir iletişim ve ilişki süreçleri oluşturulurken, çocukların ihtiyaçları yavaş yavaş ertelenmeye başlanır. Aksi durumda çocuk, her ortamda ve herkes tarafından sürekli doyurulmak ve taleplerine cevap almak ister. Bu da sağlıklı gelişim ile benlik algısını kurmayı zorlaştırır. Her an istediğine erişemeyeceğini ve ertelenebileceğini fark eden çocuk, bu süreçten sonra anne, baba ya da bakım veren diğer kişileri kendisinden bağımsız bireyler olarak algılamaya başlar. “Benim dışımdaki-öteki” diye değerlendirdiği çevresindeki insanların varlığını kabul etmeyi öğrenir.

OKUL ÇAĞI ÇOCUĞU İÇİN KURALLAR VE SINIRLAR

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI

ÖZEL Dr. NATUK BİRKAN İLKOKULU ve ORTAOKULU 2016 - 2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

1. SINIF VELİ BÜLTENİ

(2)

2

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2017

Annenin varlığının kabulüyle çocuk, bakım süreçlerinde karşılanan ihtiyaçları için ilk tanıştığı “öteki”

“ben dışında biri” olan anneye minnet duygusuyla dolmaya başlar, artık iyinin temsili olarak onu seçmek ister. Çocuk gelişiminde sınıra ilk kez ötekinin keşfiyle ulaşmış oluruz. Birey gelişimini sürdürebilmek için kendisi olmayan başka birinin varlığına ve o kişi ile arasında belli bir mesafe kurmaya ihtiyaç göstermektedir. Çocuk, ancak kendisine yapışık olmayan ve ayna görevi üstlenebilecek yetişkinlerle arasındaki fiziksel mesafeye bakarak kendini, diğer bireyleri, ifade becerilerini, güven oluşturmayı, kendi konumunu, bedenini, ilişki düzeyini ve ortamını keşfeder.

Çocuktan ayrı bir birey olarak kendini konumlandıran anne, çocuğun onu izleyerek kendi bireyselliğini kavraması, kendi alanını tanıması, kendiliğiyle tanışması ve kimliğini bulmasında çok önemli bir rol oynar. Zamanla gücü sarsılan çocuk, büyük bir dünyada ve tehlikeler karşısında olduğunu kavrar; güvenli bir şekilde ilgi gösterecek, sevecek, ihtiyaçlarını karşılayacak ve bakımını üstlenecek yetişkinler olarak anne ve babasının kural ve sınırlarını hissetme ihtiyacı duyar. Başka önemli bir ihtiyacı ise ev dinamiğinde ortaya konan kuralların tutarlı şekilde sürdürülmesi ve sınırların tüm durumlar ve kişiler için aynı olmasıdır. Duruma göre, kişiye göre ya da önceliklere göre taviz verilen kural ve sınırlar çocuk gelişimine olumsuz etki eder. Örneğin anne babanın, çocuğun ödevleri bitirmekle ilgili sorumluluğunu çeşitli nedenlerden dolayı geçiştirmesi, çocukta ödev yapmaya dair bir direnç oluşturabilir. Çocuğun sorumluluklarıyla ilgili önceliklerinin değişmesine neden olabilir.

Başlangıçta sürekli olarak müdahale altında olan çocuk, bazı alanları da kendi yönettiğini hissetmek ister.

Bunu yaşarken yine de çerçevesi net olan bir ortam ihtiyacı sürmektedir. Sınırların olduğu ve bunların sebeplerinin çocukla paylaşıldığı bir süreçte çocuk kendi başarısını yaşayacağı ve gücünü hissedeceği alanlarda kendini ortaya koymayı başarır. Bireyselleşme sürecinde, sınırları esnek olan ve kuraldan söz edilmeyen ortamlar bu anlamda çocuğu yaralayarak olumsuz duygulara sebep olabilmektedir. Anne ve babanın “Şimdi değil sonra” diyerek yeterli ölçüde çocuğu ertelemesi, çocuğun yaşam becerilerinde ve odaklanma sürecinde gelişim göstermesinde ve anlamlı başarılar kazanmasında etkili olacaktır.

Hazzı erteleme becerisinin, sadece çocukluk döneminde değil yetişkin hayatında da oldukça önemli olduğu bilinmektedir. Bu beceri, bireyin önceliklerini daha anlamlı sıralamasını kolaylaştırır ve bireyin mutlu olma yollarını keşfetmesini, doyum düzeyinin yüksek olmasını sağlar.

Çocuğun anne baba ile birlikte oluşturduğu, sınırları net çizilmiş ve kuralların sürekli olduğu bu çerçeve ile kendi özerkliğini temsil eden alanlar temel olarak uyku süreçleri, kendi vücudu ile ilgili konular, okul sonrası ev yaşantısını planlama, yemek alışkanlıkları vb. konular olarak gösterilebilir.

UYKU EĞİTİMİ

Güvenli şekilde sınırların belirlendiği aile ortamlarında çatışmacı değil çözüm içeren bir iletişim dili mevcuttur. Çocuğun sağlıklı gelişimi ile ilgili temel oluşturan birtakım konular ev içinde kendiliğinden sürece yayılır. Anne babanın çocuğunun kişisel alanı ile bireyselliğine yönelik tutumu saygılıdır. Ebeveyn tutumları arasında destekleyici bir paralellik göze çarpar. Söz gelimi, anne babaların çocuklarıyla ilgili en çok gündeme getirdikleri ve kaygılandıkları konu olarak uyku eğitimini ele alabiliriz. Bu süreç sınırların daha rahat işlendiği ve kişilerin bireysellikleri ile öz yeterliliklerine daha çok vurgu yapılan ailelerde kendiliğinden ve otomatik şekilde yaşanırken kimi ailelerde ise zorlayıcı ve sancılı bir süreç olarak yaşanabilmektedir.

(3)

3

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2017

Birlikte uyuma süreci devam eden ailelerde bu süreci karşılıklı besleyen nedenlerden şu şekilde söz edilebilir:

 Anne ve babanın yetişkin olarak kendi konfor dünyalarından daha kolay vazgeçmeleri / vazgeçememeleri

 Annenin ilk dönem bakımı için bebeğini yakınında tutmayı tercih etmesi

 Ebeveynin fazla kontrolcü ve kaygılı özellikler taşıması nedeniyle çocuğun kişisel

alanına aşırı müdahaleci tutumlar sergileyebilmeleri vb. bu sürecin uzamasına sebep olabilmektedir.

Yapılan pek çok araştırma 4 yaştan sonra çocuğun özerklik kazanması, sağlıklı rekabet ilişkileri geliştirebilmesi, ebeveyn ile özdeşim kurabilmesi, otorite ile iş birliğine geçebilmesi, hayal kırıklığını tolere edebilme kapasitesini güçlendirmesi için bu sürecin mutlaka tamamlanması gerektiğini ortaya koymuştur.

Çocuğun anne ve baba, bazen babayı dışarıda bırakarak sadece anne ya da bazen anneyi dışarıda bırakarak sadece baba ile uyuma noktasında göstereceği direnç ancak sağlıklı ve kurallı bir yaklaşım ile çözümlenebilir. Çözümlenemediği durumda en önemli gelişimsel evrelerin sekteye uğrayabildiği bilinmektedir.

ÖZBAKIM BECERİLERİ

Tuvalet eğitimi, temizlik, yeme alışkanlığı vb. gibi beceriler doğuştan getirilmeyen, çocukluk tecrübeleriyle oluşturulan becerilerdir. Sağlıklı bir ruhsal dinamik ile olumlu sosyal ilişkiler için bu becerilerin önemi oldukça büyüktür.

Öz bakım becerileri, çocuğun çevreyle ve kendisiyle ilgili oluşturduğu deneyimleriyle öğrenilir ve yerleştirilir.

Bu anlamda çocuğa bakım veren kişiler olarak anne babalar ile özellikle anaokulu, ilkokul sürecinde sosyal duygusal gelişimin taşıyıcısı olan öğretmenlerin sorumlulukları büyüktür.

Çocuğa kazandırılacak öz bakım becerileri, bir anlamda geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak bir fırsattır ve çocukta öz yeterlilik duygusunun gelişmesine olanak tanır. Bu konuda çocuklara yaş dönemi özelliklerine uygun ve yeterli tecrübe olanağı sağlayan bilinçli bir eğitim verilmelidir.

Becerileri geliştirirken çocuğa;

 Kendi bireysel alanı içinde fırsat vermek

 Kararları otomatik bir mekanizma ve dikte edici bir tarzda aktarmak yerine kendi keşfetmesi için desteklemek

 Kuralları açıkça ortaya koyarak tutarlı şekilde sürdürmek

 Çocuklara yardımcı olmak için her şeyine müdahale etmemek

 Aşırı ilgilenmemek

(4)

4

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2017

 Kendi işlerini yapabilmesi için desteklemek

 Başarısızlıklarında hızlı bir şekilde pes etmemek

 İlkokul yaşantısıyla beraber önemli sağlık ve hijyen istisnaları dışında çocuğun öz bakım becerilerini kendisine bırakmak

 Lavaboyu kullanırken mahremiyet vurgusu yaparak kapıyı kapatmasını sağlamak

 Kendi kendini temizlemesini öğretmek

 Diş fırçalama ve yüz yıkama gibi günlük aktiviteler için lavaboyu kullanabileceği şekilde düzenlemek

 Kendi yemeğini seçmesine ve porsiyonunu belirlemesine saygı duymak

 Kendi tabağını kaldırmak, oyuncaklarını toplamak gibi sorumluluklar vermek çocuğun yeterlilik duygusunu tatması, akranlarıyla çatışmasız ve uyumlu süreçler yaşaması ve anne babadan özerklik kazanarak bireyselleşmesi için önemlidir.

SORUMLULUK

Çocuğun yeterlilik duygusu kazanması, kendi ilgi alanlarıyla ilgili güçlenmesi, bir başkasının yardımı ve gözetimi olmaksızın temel yaşam becerilerini geliştirebilmesi için sorumluluk duygusuyla erken yaşta tanışması gerekir.

Ev içinde daha çok sorumluluk verilen, kendi eşyalarını toplama, çalışmalarını tamamlama, oyun saatlerini planlama ve odasıyla ilgili karar verme noktasında daha özgür bırakılan çocukların ilerleyen dönemlerde okul başarısının daha yüksek olduğu, öğrenme merakının daha yüksek düzeylerde hissedildiği tespit edilmiştir.

Okul ortamları, çocukların sorumluluk duygusuyla tanışabilmesi için önemli bir alandır. Burada çocuk, otorite olarak öğretmeniyle sorumlulukları paylaşarak ilişki geliştirir. Destekleyici ve kuralları pozitif yorumlayan ailelerde, çocuğun okula bağlılığı, ödevi içselleştirmesi ve öğretmenine dair hissettiği tutum olumlu bir gelişim için fırsatlar

oluşturmaktadır. Bunun yanında, ev ortamında işleri aşırı kolaylaştırılan çocuklar, kendilerine karşı daha güvensiz, okul ortamında daha dirençli, yeni görev ve deneyimler konusunda daha az istekli ve özgün stratejiler belirleme noktasında güçlük çeken bir özellik gösterebilmektedir.

Çocukların özellikle ilkokul sürecinde okul çalışmaları, görev ve sorumluluklar ile diğer ev çalışmalarına

dair tutumları o güne dek aile çevresinde ne kadar sorumluluk kazandığıyla ilgili önemli ölçüde fikir vermektedir. Herhangi bir direnç hissedildiği takdirde, yaşına uygun ev içi görev ve sorumluluklarla özgüven desteği vermek ve yapabildiğine dair motivasyonu sağlamak süreci rahatlatmaktadır.

Sorumluluk duygusu kazanmış öğrenci;

 İlkokul sürecinde ders çalışma alışkanlığını kolay edinir.

 Yalnız kalma kapasitesi yüksektir.

 Kendi başına karar verebilir.

 Yapabildiklerine dair kendine güveni artar.

 Sürekli anne baba ya da otoritenin onay ve desteğine ihtiyaç duymadan hareket edebilir.

 Okul sonrası yaşantısında hangi aktivitelerin daha öncelikli yapılacağına karar verebilir.

Sorumluluğun en önemli ve ilk göstergesi olan planlama becerisi, ancak kurallı bir ev ortamında, anlamlı sınırlar içeren bir yaşantı ile çocuğun kendini güvende hissederek aldığı kararlar doğrultusunda geliştirilebilir. Planlama becerisi geliştirilen çocuk, işleri organize etme, olayları planlama-takip etme-

(5)

5

İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Özel Dr. Natuk Birkan İlkokulu ve Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü Ocak, 2017

değerlendirme, gerekli yerlerde uygun ve özgün stratejiler üretebilme, belli bir zamana göre çalışma ve ortaya koyduklarını zenginleştirebilme becerilerine sahiptir.

Çocuğun bireyselliğini kazanabilmesi ve yaşam şartlarına adaptasyon geliştirebilmesi için ailedeki çerçevenin net, tutarlı olmasının önemi büyüktür. Temizlik, yemek yeme, uyku eğitim süreci ve ders çalışma becerileri gibi çocuk gelişimin en önemli basamaklarında, aile tutumunun güven veren bir sınır algısını hissettirmesi gerekir. Kurallı bir çerçevenin vurgusu ve kurallar ile davranışların nasıl işlendiği çok önemlidir.

Özetle Çocuğa Kural ve Sınır Koyarken

 Konulacak kuralların çocukla birlikte belirlenmesi,

 Çocuğun kendini anlaşılır hissettiği güven ortamının sağlanması,

 Kuralların çocuğun yaş ve gelişim özelliklerine uygun olması,

 Çocuğa açıklama yapılırken kısa, net ve anlaşılır bir dil kullanılması,

 Sınır konularak engellenmek istenen olumsuz davranışın yerine çocuğun alternatif uygun davranışlar geliştirmesine olanak sunulması,

 Sorun oluşmadan önce kurulan iletişimin önemsenmesi,

 Anne - baba tutarlılığının ve kararlılığının sürdürülmesi,

 Çocuğun birlikte belirlenen kurala uymaması durumunda kararlı ancak sert olmayan bir ses tonu ile kuralın tekrarlanması,

 Tekrarlara rağmen çocuğunuzun kurala uymaması durumunda davranışının sonucunu yaşaması, bir yaptırımla karşı karşıya kalması,

 Çocuğun beklendik davranışı sergilediği durumlarda geri bildiriminin verilerek motivasyonun arttırılması,

 Ebeveynin toplumsal yaşam içinde çocuğu için rol model olduğunu bilerek hareket etmesi önemlidir.

Çocukların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak oluşturulan sınırlar, çocuğun kendini daha güvende hissetmesine, kendini kontrol etme becerilerinin güçlenmesine, sağlıklı bir birey olarak büyümesine olanak sağlar. Belirli kural ve sınırlar içinde büyüyen çocuk, hem kendi özel alanının hem de diğerlerinin kişisel alanlarının daha çok farkındadır, saygı tutumunu geliştirmek noktasında daha istekli, özerkliğini kazanma konusunda daha çok şevk sahibidir.

PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÖLÜMÜ

Referanslar

Benzer Belgeler

In this case report, we present the case of a 25-year-old male with familial Moebius syndrome having facial nerve paralysis; his mother had both facial nerve paralysis and

Çalışmamızda aile tipi ile bebeklerin yalnızca anne sütüyle beslenme süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamasıyla birlikte çekirdek ailede yaşayan annelerin 3-6 ay

Abanoz’un 2008 yılında yaptığı “ 6-12 Yaş Arası Çocukların Dini ve Ahlaki Gelişimlerinde Anne ve Babanın Rolü (İzmir ve Sakarya Örneği)” adlı

Tasvir edilen ideal alaturka aile, Râkım Efendi'nin ailesi, alafranga yaşam tarzına özenen aile ise Felâtun Bey'in ailesi tarafından temsil edilmiştir..

Abanoz’un “6-12 Yaş Arası Çocukların Dini ve Ahlaki Gelişimlerinde Anne ve Babaların Rolü (İzmir ve Sakarya Örneği)” adlı, İzmir ve Sakarya’dan tesadüfen

(Logoların seçilmesi, renk denemelerinin yapılması ve seçilen logo kullanılarak kurumsal kimlik ürünlerinin oluşturulması.(Kartvizit, zarf, antetli kağıt, dosya, T-shirt,

Egzersiz sırasında ve sonrasında kan şekeri ölçümü, izlemi konusunda yardımcı olmak. Egzersiz sırasında ve

Dersin İçeriği Kumaşı iyi tanıması kumaşın kullanım alanını iyi belirlemesi ve kumaşın analizini yapması.. Dersin