• Sonuç bulunamadı

SİGORTANIN TEMEL PRENSİPLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SİGORTANIN TEMEL PRENSİPLERİ"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hizmet arz eden sigorta şirketi ile hizmet talebinde bulunan sigortalı arasında yapılacak olan hizmet akdinde

uluslararası literatürde genel kabul görmüş altı temel prensip söz konusudur. Bunlar;

1. Azami İyi Niyet Prensibi

2. Sigortalanabilir Menfaat Prensibi 3. Tazminat Prensibi

4. Halefiyet ve Rücu Prensibi 5. Yakın Neden Prensibi

6. Hasara Katılım Prensibi

SİGORTANIN TEMEL

PRENSİPLERİ

(2)

Bu prensipleri sırayla açıklayalım.

Azami İyi Niyet Prensibi

Günlük yaşamda insanlar arasında bağ sağlayan ve zamanla bu bağın bağılılık konumuna gelmesini sağlayan unsur “güven” dir. Kişiler ancak samimi, güvenilir olan

kişilerle birlikte olmayı tercih ederler. Sigorta sisteminde ise karşılıklı olarak sigorta ettiren yani sigortalı ve sigortayı

yapan sigorta şirketi veya bu şirket adına sigorta

faaliyetlerini sürdüren sigorta acentesi olmak üzere iki taraf vardır. Sigortacılık sektörünün temelinde güven unsurunun olmasından dolayı tarafların karşılıklı bir takım

yükümlülükleri vardır.

(3)

Sigorta yaptıranın sigorta yapana karşı taşıdığı yükümlülükler;

• Sigortacının sigorta konusu olan varlıkla ilgili detaylı bilgiye sahip olması gerekir. Bu durumda sigortanın tam anlamıyla varlıkla ilgili gerçek durumları bilmesi ve bunları tespit etmesi her zaman mümkün olmamakla birlikte, bu

bilgileri doğru, açık ve net bir şekilde sigorta primine ve risk durumlarına etki edebilecek mevcut durumların sigortacıya sigortalı tarafından verilmesi zorunluluktur. Sigortalı yanlış bilgilendirme yaparak sigortacıyı yanıltması durumunda sorumluluk sigortalıya aittir. Sigortacı bu durumda

sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.

(4)

• Sigortalı, riskin gerçekleşmesi durumunda sigorta şirketi tazminat ödemesi yapacak diyerek tedbiri elden

bırakmamalıdır, yine önleyici tedbirleri alarak gerekli özeni göstermelidir. Ayrıca, örneğin yangın riskinin ortaya çıkması durumunda ihbardan sonra yangının daha fazla dağılmasını engelleyecek önlemleri alarak iyi niyetini göstermelidir.

• En sık karşılaşılan durumlardan biri de hasar durumunda hasarın gerçek değerinden çok daha fazla bildirilmesi yine iyi niyet prensibine aykırı bir durumdur.

(5)

Sigortacının sigorta yaptırana karşı yükümlülükleri;

• Hasar sigortalının ihmali veya

kusuru nedeniyle gerçekleşmiş olsa bile sigortacı hasarı karşılamak

durumundadır. Hasar ödeme

durumunda sigortacı sigortalıyı mağdur etmeden, işlemlerini en kısa sürede

yaparak iyi niyet çerçevesinde ödemeyi yapmakla mükelleftir. Sigortalı hasar anında sigortasının yanında olmasını, onun desteğini ve güvenini bekler.

(6)

• Serbest piyasa ekonomisinin sonuçlarından biri olan

rekabet artışı zaman zaman müşterileri sadece fiyat odaklı düşünmelerini sağlamaktadır. Özellikle sigorta sektöründe sigortacının sigortalıyı poliçe bilgileri ve ödeme koşulları bakımından doğru bilgilendirmesi büyük önem arz etmekte ve hasar anında ortaya çıkabilecek sorunların kaynağı

giderilmiş olacaktır.

(7)

• Poliçe ile ilgili sorunların doğmaması için öncelikle sigortalının doldurarak sigortacıya verdiği ve sigorta

konusu poliçe şartları ile ilgili tüm bilgileri taşıyan bir form olan “teklifname” düzenlemesi özel bir önem taşımaktadır.

Genel olarak teklifname de sigortalının adı, adresi, sigorta konusu, talep edilen riskler, sigorta bedeli, sigorta süresi ve düzenlenme tarihi bulunur. Sigortacı teklifnamedeki bilgilere göre prim hesaplayacaktır.

(8)

• Geçmiş yıllardaki sigorta mesleğindeki yapılanmanın güçlü olmamasından ve bu sektöre gerekli önemin

verilmemesinden dolayı sigorta mesleğinin icra edenler

bakımından bu sektöre karşı duyulan bir güvensizlik hakim olmuştur. İyi niyet prensibi uyarınca bu meslek mensubu herkesin, sigortacılığa karşı güvensizlik oluşturacak

davranış içinde bulunmaması gerekir.

(9)

Sigortalı ve sigortacı arasında karşılıklı güvene ve mutlak iyi niyet prensibine dayalı olarak oluşturulan sigorta sözleşmesi, bu durumların ortadan kalkması, yanlış beyan gibi iyi niyetin kötüye kullanılması gibi durumlarda fesh

edilebilmektedir.

(10)

Sigortalanabilir Menfaat Prensibi

Dilimizde “menfaat” ve “çıkar” kelimeleri aynı anlamda olup birbirinin yerine kullanılabilmektedir.

Sigortalanabilir menfaat ise; sigortanın temel

varsayımlarından hareketle sigortalanmak istenen varlıkların parasal olarak ifade edilebilir çıkarların, riskin

gerçekleşmesiyle ortaya çıkan hasar durumunda sigortalının kayıplarının karşılanmasıdır. Bu menfaat hayat sigortası

kapsamında can, kaza sigortaları kapsamında mal, sunulan hizmet kapsamında sorumluk şeklinde ortaya çıkabilir.

(11)

Ancak sigorta ettirilen menfaat her ne olursa olsun (can, mal, sorumluk) sigorta bu menfaatleri risk öncesi konuma getirmeyi garanti etmez, sadece riskin

gerçekleşmesi ile ortaya çıkan kayıpların karşılanmasını garanti eder. Örneğin hekimler için zorunlu hale getirilen hekim mesleki sorumluluk sigortası, bir hekimin yaptığı tedavi neticesinde ortaya çıkan olumsuz durumlarda hastasına karşı yüklü miktarlarda tazminat ödemekle yükümlü olabileceği bir durumda ortaya çıkan parasal kaybını önlemek adına, bu sigorta kapsamında

sorumluluğunu sigorta ettirmesidir

(12)

Hayat sigortaları dışında sigorta konusu varlıklarda sınırlı bir mali menfaat söz konusu iken, hayat sigortalarında bireyin kendi hayatını istediği meblağ kadar sigorta

ettirebilmesinden dolayı sınırsız mali menfaatin varlığından bahsedilebilir.

Her tür menfaatin sigortaya konu olabileceği yönündeki görüşler oldukça yanlış olmakla birlikte

sigortalanabilir menfaat konusu olacak durumlara ilişkin sınırlamalar şöyledir;

(13)

• Risk gerçekleşmesi durumunda sigortalının maddi- manevi zarara uğraması,

• Sigortalının, sigorta konusu üzerinde malik olması aranmaksızın menfaatinin bulunması,

• Yasal ve ahlaki olması, gerekmektedir.

Meşru çerçevede olmak kaydıyla, sigortalının sigorta konusu varlığın sahibi olup olmamasına bakılmaksızın,

ekonomik olan ve para ile ölçülebilen her şey sigortalanabilir menfaat kapsamında değerlendirilir.

(14)

Mal sigortalarında malik olmakla sigortalanabilir menfaate sahip

olunabilmektedir. Ancak malik olmadan da;

• Emanetçi ve yedd-i emin

• İntifa hakkı sahibi

• İpotek ve rehin hakkı sahibi

• Kiracı gibi durumlarda da sigortalanabilir menfaat ortaya çıkmaktadır.

(15)

Tazminat Prensibi

Sigorta sözleşmesinde yer alan risklerin gerçekleşmesi durumunda,

sigortalının menfaatlerinde ortaya çıkan zararların karşılanması için sigorta şirketi tarafından sigortalıya yapılan ödeme

“tazminat” olarak ifade edilir. Riskin

gerçekleşmesi durumunda sigorta eksperleri tarafından yapılan tespitler neticesinde

hesaplanan hasar miktarı, poliçede belirtilen tazminat tutarı geçmemek şartıyla sigortalıya ödenmektedir.

(16)

Böylece, hukuk literatüründe “sebepsiz kazanç” olarak bilinen durumun ortaya çıkması engellenmiş olmaktadır.

Burada temel amaç, sigortalının hasar sonrası ortaya çıkan tazminat ödemesinden dolayı zararın tahsilinde haksız

kazanç sağlamasını engellemektir. Çünkü sigortanın temel amacı hasardan dolayı sigortalının kazanç elde etmesini sağlamak değil, hasardan önceki duruma getirmektir.

(17)

Poliçedeki sigorta bedelinin, sigorta konusunun gerçek değerinin üzerinde

olması olarak ifade edilen “aşkın sigorta”

durumunda, hasar çıkması halinde sigorta bedelinin sigorta değerini aşan kısmı

geçersiz olup, bu aşan miktar kadar ödeme yapılmayacaktır. Bunun

gerekçelerinden biri ise bireyler veya

kurumlar az bir prim farkı ile daha yüksek sigorta bedeli tespit edilmesi ve

sonrasında ortaya çıkan veya çıkabilecek su istimallere fırsat vermemek adına böyle bir uygulama yapılmaktadır.

(18)

Örneğin 30.000 TL değerinde bir otomobili ele alalım.

Bu otomobilin gerçek değeri olan 30.000 TL üzerinden kasko primi hesaplanarak 1.000 TL prim tutarı ortaya

çıkmaktadır. Bu durumda olası bir hasar anında aracın perte ayrılması halinde sigorta şirketi 30.000 TL ödeme

yapacaktır.

(19)

Bazen de otomobil için yapılan ek masraflarla aracın sigorta bedelinin gerçek değerinden daha fazla olması

durumu ortaya çıkabilmektedir.

•Aracın gerçek değeri 30.000 TL üzerinden kasko bedeli 1.000 TL

•Sigorta bedeli ise 35.000 TL üzerinden kasko bedeli 1.250 TL

(20)

Bu durumda kötü niyetli kişiler eğer kısıtlamalar yapılmazsa 250 TL daha fazla prim ödeyerek kasıtlı

hasarlara yönelerek 5.000 TL daha fazla tazminat olma yoluna gideceklerdir. Bunu önlemek adına aşkın sigortada hasar anında tazminat tutarı sigorta konusunun gerçek

değerini geçmez.

(21)

Aşkın sigorta durumunda, eğer sigortalı değerin tamamı hasarlı ise bu durumda sigortalı değerin gerçek

değeri kadar (30.000 TL) tazminat ödemesi yapılır ve sigorta priminin fazladan alınan kısmı (250 TL) sigortalıya iade

edilir.

(22)

Diğer bir durum ise poliçedeki sigorta bedelinin,

sigorta konusun gerçek değerinin altında olması durumudur.

Buna eksik sigorta denilmektedir. Genellikle sigortalının

daha az prim ödemek amacıyla sigorta konusunun değerinin altında beyan edilmesiyle ortaya çıkar. Böyle bir poliçede

hasar meydana gelmesi durumunda, en fazla ödenecek tazminat miktarı poliçede belirtilen sigorta bedeli kadar olacaktır.

(23)

Örneğin; 30.000 TL değerindeki bir otomobilin kasko

değerinin 1.000 TL olduğunu ele alırsak, sigortalının daha az prim ödemek amacıyla aracı 25.000 TL gibi gerçek

değerinin altında bir değerden beyan ederek 750 TL’ den aracını kasko yaptırmasıdır. Ancak bu durumda hasar

meydan geldiği zaman sigorta şirketi sigortalıya en fazla poliçede beyan edilen 25.000TL tutarında bir ödeme

yapacaktır.

(24)

Tazminat Tutarı = Belirtilen Hasar Miktarı × (Sigorta Bedeli / Sigorta Değeri)

= 30.000 × (25.000 / 30.000) = 25.000 TL  tam hasar durumunda ödenecek tazminat tutarıdır.

Eğer gerçekleşen hasar 15.000 TL ise;

Tazminat Tutarı = 15.000 × (25.000 / 30.000) = 12.500TL  kısmi hasar durumunda ödenecek tazminat tutarı hasar tutarının (25.000 / 30.000 = 0,83) %83’ üdür.

(25)

Tazminat miktarı sigorta eksperi tarafından belirlendikten sonra ve sigortacı tarafından kabul edilmesi durumunda tazminat

ödemesi yapılmaktadır. Eğer isterse sigortalı taraf belirlenen ve ödenecek olan tazminat miktarını kabul

etmeyip durumun yeniden

incelenmesi için itiraz hakkına sahiptir. İtiraz halinde ise taraflar arasında anlaşmayı sağlamak için hakem bilirkişilere gidilmesi gerekir.

(26)

Sigorta Bedeli = SigortaDeğeri

100.000 = 100.000

Tam Zıyada, Zararın

Tamamı Ödenmektedir Kısmi Zıyada, Gerçekleşen Zarar Ödenmektedir

Sigorta Bedeli <

SigortaDeğeri

75.000 < 100.000 Eksik Sigorta

Tam Zıyada, Poliçede Yazılı Tutara Kadar ÖdemeYapılabilir.

Tam Zıyada, Sigorta Poliçesindeki Bedel;

75.000 TL Ödenir.

Kısmi Zıyada, Sigorta Bedeli-Sigorta Değeri Arasındaki Orana Göre Ödeme Yapılır. Poliçede 75.000 TL Beyan Edilen Bir Rizikonun Piyasa Rayici 100.000 TL ise, 20.000 TL’lık Bir Hasar Halinde Ödenecek Tazminat;

75.000(20.000)=15.000 TL 100.000

Sigorta Bedeli >

SigortaDeğeri

100.000 > 75.000 Aşkın Sigorta

Sigorta Kar Vasıtası Değildir. Gerçek Zarar (Değer) Ödenir.

Fazladan Alınan Primlerİade Edilir.

Kısmi Zıyada, Sigorta Değeri Olan Gerçek Zarar Ödenir.

HASAR VUKUU (ZIYA)

TAM ZIYA KISMİ ZIYA

(27)

Taraflar arası anlaşma sağlandıktan sonra sigorta şirketi, sigortalıya “nakit ödeme, tamir-bakım yöntemi veya yerine koyma yöntemi” gibi yöntemlerden herhangi biri ile tazminat ödemesi gerçekleştirir.

(28)

Halefiyet ve Rücu Prensibi

Tazminat prensibi ile halefiyet prensibi arasında

oldukça yakın bir ilişki olmakla birlikte ortaya çıkış süreçleri birbirlerini izler. Sigortalının varlık sebebi olan, hasar anında bu hasarın sigorta şirketi tarafından karşılanması

sisteminde, eğer meydana gelen hasar üçüncü şahısların kusuru sonucunda ortaya çıkmış ise, zarara maruz kalan sigortalı kişi bu zararı hasara sebep olan üçüncü şahıstan talep edebilir.

(29)

Ancak yaygın olan uygulamaya göre sigortalı kişi hasar anında öncelikle

kendi şirketine başvuru yapar ve kendi sigorta şirketi mevcut hasarı tazmin

eder. Bu durumda sigortalı kişi, hasara neden olan üçüncü şahıstan tekrar

hasar bedeli talep etme hakkında bulunamaz.

(30)

Çünkü, eğer bu yönde kısıtlama yapılmazsa su istimallerin en çok yaşandığı sektörlerden biri olan sigorta sektöründe haksız kazançların sağlanmasının yolu açılmış olacaktır.

Bunu engellemek için ve sigortalıyı hasar anında mağdur etmemek için (çünkü üçüncü şahıstan istese bile kısa

sürede hasar bedelini alamayabilir) hasar bedelini kendi sigorta şirketinden talep eder. Böyle bir durumda sigorta

şirketi sigortalıya ödemeyi yaptığı anda sigortalının hasara neden olan üçüncü kişiye başvurma hakkı sigorta şirketine devredilmiş olur.

(31)

Bu duruma “rücu etmek” denir. Başka bir deyişle rücu prensibi, bir kişinin başka bir kişi yerine geçerek üçüncü kişilerle olan haklarını devralmasıdır. Burada temel amaç sigortalının her ne şekilde olursa olsun hem kendi sigorta şirketinden, hem de hasara neden olan özel veya tüzel kişilerden aynı anda çifte tazminat alması engellenmesidir.

(32)

Örneğin, iki araçlı bir trafik kazası olduğunu varsayalım. A aracının sürücüsü, B sürücüsünün aracına arkadan

çarparak zarara yol açıyor. A aracının sürücüsü kusurlu

olduğu için, normal koşullarda B aracının sahibine bu zararı ödemelidir. Ancak, B aracının sahibi söz konusu zarar

miktarını doğrudan A aracının sürücüsünden almak yerine aracı için kasko sigortası yaptırdığı şirketine gider ise, şirket B aracındaki hasarı karşılar.

(33)

Sonrasında ise B aracının sahibinin, A aracının sürücüsüne giderek hasarını karşılamasını talep etme hakkı artık

kalmaz. Bu hak, tazminat ödemesini yaptığı için sigorta şirketine geçmiş olur. B aracını sigortalayan sigorta şirketi bu araçtaki hasarı karşılamış olduğu için bu olayda

sigortalının yerine geçmiş sayılır ve A aracının sürücüsüne hasarı karşılaması için başvurma hakkını elde etmiş olur.

(34)

Sigorta şirketi, bu hakkı sigortalıyla arasında var olan sigorta sözleşmesi ile elde etmektedir. Sonuç olarak, B aracının

sahibinin aynı olay için hem sigorta şirketinden, hem de A aracının sürücüsünden para alması engellendiği için

sebepsiz zenginleşme olmamış olur.

(35)

Sigortalı kişinin sigortacıya devretmiş olduğu

haklarını ihlal edici bir durumun ortaya çıkması halinde sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı sigortalının

zararının bir kısmını ödemesi halinde ise sigortalı kişi tazmin edilen miktarın dışında kalan tutar kadar hasara neden olan üçüncü şahıslara karşı hak sahibi olur.

(36)

Yakın Neden Prensibi

Sigortanın temel görevlerinden birisi de, sigortalıya yaptığı poliçe ile hak ve sorumluluklarını sözlü olarak

anlatmak ve olarak sigortalıyı poliçe kapsamında bulunan ve bulunmayan halleri izah etmektir. Çünkü hangi sigorta dalı olursa olsun, hasar anında sigortalının ilk düşündüğü konu

“nasıl olsa sigortam var, sigorta şirketi ödemeyi yapar.”

olmaktadır.

(37)

Ancak hasar poliçede yer almayan bir nedenden dolayı meydana gelmiş ve bu da gerekli araştırmaları yapan kişiler

tarafından tespit edilmiş ise sigortalı ile sigortacı arasında en çok rastlanan

tartışmaların ve anlaşmazlıkların yaşandığı bu durum ortaya çıkar.

(38)

Böyle bir anda poliçede bulunan teminatlar kapsamında hasar tazmin edilmelidir. Başka bir deyişle hasarın ortaya çıkış nedeni sigortacılıkta büyük önem arz etmektedir.

Hasara neden olan durumun sigorta poliçesindeki

teminatlarda yer alması gerektiğidir. İşte buna “yakın neden prensibi” denir.

(39)

Eğer hasarın nedeni poliçe kapsamında güvence altına alınmamış ise sigorta şirketi hasarı tazmin etmeyecektir.

Bazı durumlarda hasarın oluşmasına birden fazla unsur neden olabilir. Sigorta şirketi, hasara sebebiyet veren en yakın nedeni tespit eder, ve bunun sonucuna göre zararı tazmin eder ya da etmez.

(40)

Özetle yakın neden prensibi, sigorta primi hangi teminatlar için alınmış ise riskin de bu teminatlar

kapsamında gerçekleşmesi durumunda ödenmesi

gerektiğini ifade eder. Mesela, ferdi kaza sigortası yaptırmış bir kişinin kaldırımından yürürken ayağının takılıp düşmesi ve sonucunda kafasını yere çarpması şeklinde ölümü

durumunda tazminat ödenir. Ancak teminat kapsamında olmayan kalp krizi nedeniyle düşüp kafasını çarpması ve hayatını kaybetmesi durumunda tazminat ödemesi

yapılmaz.

(41)

Bazı hasarların gerçekleşmesinde açık ve net bir

şekilde tek bir olay neden olabilmektedir. Bu durumda o olay hasarın yakın nedenidir. Sigortacılıkta her zaman durum

böyle olmamakla birlikte bazen oldukça karmaşık bir durum olan zincirleme olaylar şeklini alabilmektedir. Bir neden diğer nedenleri doğurabilmektedir. Şöyle ki, bir fırtına bir binanın çatı duvarını yıkar, yıkılan duvar binanın elektrik kablolarını koparır, bu kablolar kısa devre yapar ve oluşan kıvılcım

sonucunda yangın çıkar.

(42)

Yangını söndürmek için itfaiye müdahale eder ve püskürtülen su evi basar ve evdeki eşyalar hasar görür.

Eşyalara zarar veren su basması gibi görünse de meydana gelen olayın tamamı incelendiği zaman hasarın yakın,

belirleyici veya hakim nedeni fırtınadır. Eğer poliçedeki teminatlarda fırtına var ise hasar sigorta şirketi tarafından tazmin edilir, yoksa hasar tazmin edilmez.

(43)

Hasara Katılım Prensibi

Tazminat ve halefiyet prensiplerinde olduğu gibi hasara katılım prensibinde de temel amaç sigortalının haksız kazanç sağlanmasını önlemektir. Eğer bu gibi

önlemlerin alınmasıyla sigortalıların sigortayı bir kar amacı olarak kullanması engellenmiş olmaktadır.

(44)

Özellikle sigorta bedelinin sigorta şirketlerinin mali yapısını ve kapasitelerini aşması gibi

durumlarda sigorta şirketleri bu riski tek başlarına almaktansa

başka sigorta şirketleri ile teminat verme yöntemini tercih ederek riski kendi aralarında paylaşmış olurlar.

Yapılan bu uygulamaya

“müşterek sigorta (koasürans)”

denilmektedir.

(45)

Sigorta poliçesinde belirtilen risklerden herhangi biri gerçekleşirse ve koasürans durumu var ise, ortaya çıkan zarar için sigortalı, sigorta şirketlerine ayrı ayrı başvurarak hepsinden sigorta bedeli için tazminat alamaz. Sigorta

şirketleri koasürans sözleşmesindeki paylar arasında tazminat ödemesi yapar.

(46)

Hasara katılım prensibinde, sigortalı tazminatı

sigortacıların herhangi birinden talep eder. Daha sonra bu sigortacı sigortalıya ödemesini yapar ve diğer sigortacılara hasara katılım oranları göz önüne alarak rücu prensibi

uygulanır.

(47)

Hasara katılımın yapılabilmesi için gerekli şartlar;

• Müşterek sigorta kapsamındaki poliçelerin tamamı, aynı sigorta konusu ile ilgili olmalıdır.

• En az iki veya daha fazla tazminat sigortası poliçesi olmalıdır.

• Risk durumunun gerçekleşmesi anında bütün poliçeler geçerli olmalıdır, süresi geçmiş veya iptal edilmiş

olmamalıdır.

(48)

• Poliçelerin hepsi, aynı sigortalının aynı çıkar ilişkisini teminat altına almış olmalı ve hasara neden olan tehlikeyi kapsamış olmalıdır.

• Poliçelerin hasara katılımını engelleyecek bir hüküm içermemesi gerekmektedir.

(49)

Sigorta poliçelerinde uygulanan “muafiyet” durumu da

hasara katılım prensibi kapsamında ele alınabilir. Şöyle ki, hasar anında sigortalının yükümlülüğünde olan poliçede belirtilen meblağ kadar sorumlu olduğu ve hak talebinde bulunmadığı kısmıdır. Hasar durumunda sigortalı muafiyet oranın eksik tazminat almaktadır. Bu da sigortacıyı bir

ölçüde korumaktadır. Sigortalı muafiyet durumunu

gözeterek, sigorta konusu olan varlığı daha özenle kullanma ve koruma özelliğine sahip olabilmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sigorta ettirenin sigorta sözleşmesine dayanarak bir tazminat işleminde bulunabilmesi, hasarın söz konusu poliçe ile sigortalanan rizikolardan birinin gerçekleşmesi ile

Kasko sigortasına dayalı sigorta bedelinin tahsili için sigortacı aleyhine yapılan icra takibine karşı vaki itirazın iptali davasında icra inkâr tazminatı hükmü kurulup

Sigorta bedeli; Sigorta şirketi aracı hasar tarihi itibariyle rayiç değerine kadar teminat altına almıştır. Rayiç bedelin belirlenmesi usulü de poliçede ilgili

Bu anlamda, 2013 yıl başından beri referans değerin üzerinde devam eden yıllık kredi büyümesi sermaye girişlerinde hafif düzelme ve volatilitenin azalması anlamında Temmuz

 Şirketin bu çeyrek ulaştığı 100mn TL ciro (geçen yıla göre %2 düşük), bizim 108mn TL. tahminimizin hafif

Aylık/Yıllık Ücret: Aylık/Yıllık olarak tahakkuk ettirilen tarife ücret tutarıdır. Kıst Aylık Ücret: Ay içinde abone olunması veya hız artırımı yapılması durumunda

Sigorta Şirketi Hasar/Tazminat Personeli (Seviye 5) ulusal meslek standardı 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Kanunu ile anılan Kanun uyarınca

Sigorta Şirketi Hasar/Tazminat Personeli (Seviye 6) iş sağlığı ve güvenliği ve çevre ile ilgili önlemleri alarak, kalite sistemleri ve kurumun prosedür, kural ve