• Sonuç bulunamadı

Tarihi ivelerde At Donlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi ivelerde At Donlar"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TURK KULTURUNDE AT

VE

'<I,J

ÇAGDAŞ

ATÇILIK

PROF. DR. EMiNE

GÜRSOY-NASKALİ

(2)

İÇİNDEKİLER

Sunuş ... .

I. BÖLÜM

AÇlLlŞ KONUŞMALARI

Ömer Faruk Batırel ... .

Ferdi Sabit Soyer. ... . Hazını R. Gözlükçü ... . M. Ercan Artan ... . Veli Volkan ... . Tölömüş Okeyev ... . Emine Gürsoy-Naskali ... . II. BÖL ÜM TÜRK KÜL TÜRÜNDE AT Osman Fikri Sertkaya, Eski Türk Kültüründe At ... . Aleksandr M. Şçerbak, At Kelimesi Üzerine Bazı Düşünceler ... . Istvan Vasary, Türkçe At ve Atçılık Terimlerinin Rusça'ya Tesiri ... . Istv<:1n V asary, L6 Es Lovaszatra Vonatkoz6 Török Erede tü Szakszavak Az Oroszban ... . Emel Esin, Türk Sanatında At ... . Bilge Seyidoğlu, Mitolojik Dönemde At ... . Tuncer Gülen soy, At Damgaları ... . Turdubay Abdırakunov, Eski Çin Yazma Eserlerindeki "Tanrı Atları" ... . Turdubay Abdırakunov, Eski Çin Yazma Eserlerindeki "Tanrı Atları" ... . Gülden Sağol, Tarlh1 Şivelerde At Donları ... . Ali Abbas Çınar, Divanu Lügati't-Türk'te At Kültürü ... . Tohliyev Bakican, XI. yüzyıl Abideleri nde Atla İlgili Teri m ve Senıboller ... . Ni zamidelin Mahmudov, Özbek Dilindeki Atçılık Terimleri ... . Şükrü Elçi n, Türklerde Atın Arnıağan Olması ... . Akile Gürsoy, Türk Siyasi Parti Amblemlerinde At ... . Nezihe Seyhan, Türk Kültüründe At Tasvirleri ... . Mesut Şen, Baytamameler ... . İbrahim Yı ldı ran, Cirit Oyunu-Yabancı Dillerde Yayınlanmış Eserlerin

Açıklanıalı Bibliyografyası ... . Orhan Bilgin, Türk Edebiyatında Rahşiyeler ... . Arw Erdoğan, Tabi rnaınelerde At. ... .

(3)

Enverbek Mokeyev, Manas Destanında At İsimleri... 289

Enka Taube, Altay'daki Tuvaların Sözlü Edebiyatmda At... 297

Claus Schönig, Sibirya'da At ve Atçılık Terimleri... 301

R. G. Ahmetcan, Orta İdil Türk Dillerinde Atile İlgili Bazı Kelimeler... .. . . ... . .. . . 304

Yuriy Vasilyev-Cargıstay, Saha (Yakut) Kültüründe At ve Atçılık... 306

L. M. Sabaraykina, Saha Halkının "Çevik Nürgün Bootur" Destanında At Sembolü... 312

L.

M. Sabaraykina, Culuruyar Nurgun Bootur (Olonxogo At Obraha)... 314

N ina Şatinova, Altayların Yaşamında ve Folklorunda At... 318

/ Şekir Ibırayulı Ibırayev, Kazakların Eski İnançlarında At... 320

Şirzat Doğru, Kımız Üretimi... 322

III. BÖLÜM ÇAGDAŞ ATÇILIK Mustafa Çelebi, Türkiye'de Arap Atı Yetiştiriciliği... 327

Adnan Özkoca, Türkiye'de At Yetiştiriciliği ve Sun'i Tohumlama Teknolojisi... 329

Mustafa Al ver, Türkiye'de İngiliz Atı Yetiştiriciliği ve Haralar... 332

Sadettin Atığ, Türkiye'de At Yarışları . . . .. . . 335

KaşifBirengel, Yurdumuzda Yapıfan At Yanşları, Islahı, Üretimi ve Soykütüğü İle İlgili Kanun, Tüzük ve Yönetmelikler... 337

Babadır Gödek, Türk Atçılığında Perspektifler... 340

Dinçer Cebeci, Türkiye Jokey Klübü'nün Yapı ve Teşkilatı... 342

O. Erden Odabaşı, Müşterek Bahisler... 345

Akın Finci, Cerrahi Tedavi Merkezleri... 347

N. Semedoğlu Bağırov, Azerbaycan Medeniyetinde At ve Atçılık... 348

N. Semedoğlu Bağırov, Azerbaycan'da Atçılıg Barede Me'lumat... .. . . ... . .. ... 354

N. Semedoğlu Bağırov, İzmit Harasında Değerlendirme... 356

Nimet Resulov, Özbekistan 'da Atçılık... ... 358

Nimet Resulov, Özbekistan'da Atçılık... 362

Baybosun Kıdıkbayev, Issık Göl At Üretme Çiftliğinin Tarihçesi... 366

Sarinci Cumagaziyev, Kırgızistan'daki At Yarışları ... .. . . ... . . . ... .. ... .. 367

Sarinci Cunıagaziyev, Kırgızistan'daki At Yarışları.... .. . . .. . . .. . . .. 369

Adaşbek Kıdırmayev, Kırgız Medeniyetinde At ve At Yetiştiriciliği... 372

Adaşbek Kıdırmayev, Kırgız Madaniyatında At Cana Sayapkerlik... 375

So vet Saudabayev, Kazakistan'da At Yetiştiriciliği... 378

Agalikov Nurmuhammed, Ahalteke Atlarının Nesil Izarlaycı immunogenetik Faktorları... 382

(4)

T ARİHI ŞiVELERDE AT DONLARI*

GÜLDEN SA GOL**

En eski dönemlerden itibaren Türklerin ata verdikleri değeri, onların atiarına donlarına, yürüyüş

biçimlerine, nişanlarına, huylarına, yapttkları işlere, yaşiarına vb. özelliklerine göre vermiş oldukları

isim lerden, yani filolojik malzemenin genişliğinden de rahatça tespit edebilnıekteyiz.

Atın tüyünün rengine don adı verilmekte ve don kavramında bir değil, bir çok renk gizli olduğu

için atın bedenindeki tüyleri ifade etmek için renk kelimesinin kullanılması pek doğru bir yaklaşım

olarak kabul edilmemektedir. Biz de bu çalışmamızda don kelimesini kullanınayı tercih ettik.

Çalışmaınımızın malzemesini tarihi şiveler üzerine oluşturulmuş elli küsur metin ve sözlüğü

tarayarak elde ettik ve yapmış olduğumuz çalışınada "böğürleri ak at" kar~ılığı kullanılan bögrül at

(Kaş.: 242), "peçeli at" için kaşga at (Kaş.: 2 14), "alnı beyaz akıtınalı at" için ogar at (Kaş.: 38) ve

"alın akıtması gözünün önüne varıp kulaklarına çıkmayan ve burnuna inmeyen ikisi ortasında kalan at"

karşılığı kullanılan tış at (Kaş.: 497) gibi kelimeler ile Arapça ve Farsçadan aynen alınıp at donu olarak kullan ılan aş kar, ed hem, çe rm e gibi k el i me! eri bir tarafa bırakırsak at don ları nı ifade etmek üzere kullanılan kırk dört adet kelimeye rastladık.

At donları hakkında böyle zengin bir kelime hazinesine sahip bulunması bile Türklerin at kültürü

bakımından zenginliğinin işaretlerindendir. Şunu da ilave etmeliyiz ki taranan metin sayısı artırılıp canlı ~iveler de dahil ettirildiğinde, hele bu kelimelerden bazılarının unutulup yerine başka kelimelerin

kullanıldığı göz önüne alınırsa, tabii ki bu sayı daha da artacaktır.

Çalışmamız tamamen ınetinlere dayanmaktadır. Orhun Abideleri'nden başlamak üzere Karalıaıılı, Harezm, Çağatay, Kıpçak, Eski Anadolu sahalarına ait belli başlı metinleri taradı k ve bunlarda mevcut olan at donlarını tespit ederek örnekleriyle sunduk. Taranan metinleri sahalarına göre tasnif ettik ve metinlerde ilgili keliınelere ait örnekler eğer beşten fazlaysa sadece geçtiği beş yeri gösterdik.·

Yayınlanan metinler, transkripsiyon bakımından çeşitli farklılıklar göstermektedir, metinlerin

okunuşlarını muhafaza etmek şartıyla birleştirme ve sadeleştirme yoluna gittik. Kelimeleri alfabetik olarak sıraladık, ara madde niteliğinde olanları ise ana maddelerden sonra kendi içlerinde alfabetik olarak verdik.

Bu çalışınanın sonunda "Kaynaklar" adı altında sadece taranan metin ve sözlükler ile bizzat istifade edilen eserlerden ibaret bibliyografya verilmiştir. Doğrudan baş vurmaya ihtiyaç duyulmayan eserlerin buraya aktarılmasından özellikle kaçını! mıştır.

* Bu yazı "Türk Kültüründe At ve Çağdaş Atçılık Toplantısı"ncla yine aynı adla sunulan. fakat sadece al ve bo:

kelimelerinin don olarak ifade ettiği manaları n verildiği. çından ile demir ku-( ı) ve demir bo:: kclinıclcriniıı aldonu

olarak kullanılışı ve filolojik malzemenin dışında Mercimek Ahmet tarafından Keybivüs b. İskender b. Kabüs'un Kö.büsname adlı eserinden tercüme edilen ahlak ve siyaset kitabında yer alan at donları ile ilgili yorumların verildiği bildirielen yola çıkılarak lıazırlanınışLır.

(5)

Bu çalışma süresince dikkatimizi çeken bir husus don olarak kullanılan kelimelerin renk

derecelerinin birbirini tanı tutmadığı ve donları ifade etmek için pek çok kelime bulunmasına rağmen kullanılan bazı renklerin türlü manaları bünyesinde barındırdığıdır. Aslında bunu sadece al donlarını ifade etmek üzere kullanılan kelimelere mal etmek yanlış olacaktır, çünkü problem renk adlarından kaynaklanmaktadır. Bu hususa, Clauson ve renk adlarının kullanılışı üzerinde hayli geniş ve güzel bir araştırma yapmış olan Laude-Cirtautas da parmak basmıştır.1 Bu konuda çıkış noktamız kelimelerin Arapça ve Farsça karşılıkları olduğu için fonetik değişikliklerin ve hangi sahada hangi kelimelerin kullanıldığının gösterilmesi açısından çeşitli sahalardan metinler taramış olmamıza rağmen, asıl olarak Arapça ve Farsça karşılıkların bulunduğu metin ve sözlükleri tercih ettik. Fakat bunlara göre de doğru Türkçe karşılığı bulmak oldukça zordur ve sözlüklerde verilen karşılıklar aslında hiç de tatmin edici

değildir. Anlam bilimi açısından meseleye baktığımızda ise ortaya bu kelimeleri manalandırırken na~ıl

bir yol tutacağımız, yani bir domın tam olan karşılığının nasıl verileceği problemi çıkmaktadır. Biz bu sebeple don olarak kullanılan kelimelere kendimize göre bir karşılık verıneyoluna girmeyip, sözlüklere ve m etiniere göre veri le n karşılıkların nasıl değerlendirilebi !eceği ni göstermeyi tercih etti k. Böylece

donların bünyesindeki mana farklılıklarının da gözler önüne serilmesini hedetledik. 1.

AK

Renk olarak "beyaz, kara ve siyah karşıtı, kar, süt gibi şeylerin rengi" anlamında olan bu kelimenin at donu olarak tarihi süreç içinde yaygın olarak kullanıldığını ve renk olarak da "ak, beyaz,

kır, alacalı" gibi birbirinden biraz farklı tonları bünyesinde barındırdığını tespit etmekteyiz.

Eski Türkçe: Orhun Abideleri'nde ak aygır ve ak at kullanılışiarının yanı sıra ak kelimesinin tck

başına "ak at"ı da karşıladığı görülmektedir. ak: ak, beyaz (ETY: 762). ak: beyaz, ak (OA: 1 02). ak: ak, beyaz (OY: 1 18) .... bayırkun[ıii ak adgı]r[ıgj binip ... : ... Bayırkunun ak aygırına binip ... (ETY: KT D 35: 46) .... Bayırkun[uii ak adgı]r[ıg] binip ... : ... Bayırkunun ak aygırına binip ... (OA: KT D 35: 72, 26) . ... bayırkun[ıii ak adg]ır[ıg] binip ... : ... Bayırku'ların ak aygırırıa binip ... (OY: KT D 35: 18, 19) .... bayırkunıii ak adgırıg udlıkuı sıyu urtı: ... Bayırkunun ak aygınnın oyluğunu kırdı

(ETY: KT D 36: 46) .... Bayırkunun ak adgırıg udlukın sıyu urtı: ... Bayırkunun ak aygırını, uyluğunu kırarak, vurdular (OA: KT D 36: 73, 27) .... baytrkunıii ak adgıng udLıkuı s1yu urtı: .. .

Bayıı·kuların ak aygırını, uyluğunu kırıp vurdular (OY: KT D 36: ı 8, 19). alp şalçı2 ak all/1 binip ... : Alp Şalçı ak atına binip ... (ETY: KT D 40: 47). Alp Şalçı3 ak atın binip ... : Alp Şalçı ak atımı binip ... (OA: KT D 40:73, 27). alp şalçı4 ak atın binip ... : Alp Şalçı kır atına binip ... (OY: KT D 40: 18,

19). alp şalçı [ak at]ın binip ... : Alp Şalçı [denilen ak at] ı na binip ... (ETY: KT K 2: 48). Alp Şalçt [akjuı binip ... : Alp Şalçı ata binip ... (OA: KT K 2: 73, 28). alp şalçı akuı binip ... : Alp Şalçı kır (at) ımı binip ... (OY: KT K 2: 28, 21). alp şalçı akın binip ... : Alp Şalçı rdenilen] atına binip ... (ETY: KT K 2: 48). Alp Şalçı akın binip ... : Alp Şalçı akına binip ... (OA: KT K 2: 74, 28). alp şalçt akuı binip ... : Alp Şalçı kır (at) ıııa binip ... (OY: KT K 2: 28, 21) .... alp şalçı akın binip ... : .. : Alp Şalçı

ak atına binip ... (ETY: KT K 3: 48) .... Alp Şalçı akın binip ... : ... Alp Şalçı akına binip ... (OA: KT K3: 74, 28) .... alp şalçı akın binip ... : ... Alp Şalçı kır (at) ına binip ... (OY: KT K 3:28, 21).

Aşağıdaki ilk iki örnekte yer alan azman kelimesi çeşitli şekillerde yorumıanmaktadır. E. Esin'den öğrendiğimiz kadarıyla Togan'a göre Azınan, Azlar tarafından yetiştirilmiş olmalıdır (Esin: 2 ı 7). Clauson azma maddesi nde Kaşgarlı Mahmud'un 'iğdiş edi 1 miş koç' manası nda verdiği a-:.nıa

1 TMH 162; GFT: 15-16.

2 Alp Galçı: has isim (ETY: 759).

3 <:ip: alp. kahraman, cesur, yi"it: zor, çe!in, sert, ınüthiğ (OA: 1 02).

Galçı: ğahıs veya at ismi, Galçı ak at. Galçı ak (OA: 129). 4 alp: cesur, yi"it (OY: 118).

şalçL kişi adı (OY: 161). T. TekinOT'de de şalçı kelimesini kişi adı olarak ele alınış. ama ıereddütıe olduğunu

(6)

128 GÜLDENSAGOL

kelimesinin başka hiç bir yerde geçmediğini belirtmekte beraber Kıpçakça annan 'iyice büyüdüğünde iğdiş edilmiş at' kelimesi ile Osmanlıca azman 'melez, ucube, bilkat garibesi'ı bu kelimenin bir devanu olarak göstermektedir (EDPT: 288). T. TekinOT'de -manl-men eki bahsinde soru işaretli olarak bu

ekin fonksiyonunun renklerin hafif derecelerini gösteren isiniler teşkil etmek olduğunu belirterek KT N'de geçen aznıan kelimesini şöyle izah etmektedir: azman 'yellowish' (?) (KT N S, 6) <*az (cf. Uig. az 'braunes Pferd': Alttürk., p. 297; also cf. Kaş.

a

s-

iiz 'ermine, stoat') (106). T. Tekin yine aynı eserinin sözlük kısmında bu kelimeye soru işaretli olarak 'yellowish' manasını vermiş ve az kelimesine gönderme yapmıştır (307). Fakat T. Tekin OY'de yine aynı manayı vermekle birlikte az maddesine gönderme yapmamış ve OT'de metnin çeviri kısmındaazman ak kelimesini 'yellowish white (lıorse)'

olarak çevirdiği halde OY'de aşağıda da görüldüğü üzere KT K S'te 'Azman lur (at)', KT K 6'da 'kır (at)' olarak yorumlamıştır. H.N. Orkun ve M. Ergin ise azman kelimesini 'at ismi' olarak değerlendirmişlerdir (ETY: 904, OA: I OS). Aslında kelimeye "sarımtırak" manası veri Idi ği takdirde "as, kakım" manasındaki kelimeyle birleştirmek oldukça güçtür. Bu kelime için üç ayn yol düşünülebilir: Birincisi kelime, İdrô.k'te geçen az 'sarı renkli at' (9) ile birleşirilerek -man, -men ekiyle türediği öne sürülebilir, ayrıca bkz. aşağıdaki az maddesine. Bu durumda kelimeye "sarımtırak" manası verilebilir. İkinci yol kelimenin az- fiilinden -man, -men ekiyle türediğidir. annan 'iğdiş at'

(ETG: 263); azman 'yaşlı iken enetilmiş aygır'5 0drak: 9); azman 'çok gelişmiş; azma' (Türkçe Sözlük 1: I 20); 'çok fazla büyümüş, olağanüstü gelişmiş; (hayvan için) azmış, başka bir türle karışmış, melez' (ML 2: 17); 'beş yaşını geçmiş davar; iğdiş edildiği, enendiği halde erkekliğini kaybetmeyen keçi, koç,

boğa; doğuştan tek hüsyeli hayvan vb.' (DS I: 442). Üçüncü yol ise kelimenin Az adlı kavme ait atı · gösterdiğidir. Fakat konuya bir kesinlik getirmek güç olduğundan başka hiç bir metinde tesadüf

etmediğimiz kelimeyi bir at donu olarak sınıflandırınaktan kaçındı k.

... azman akıg binip ... : ... Azman akına binip ... (ETY: KT K S: 48, 49) .... Aznıan akıg binip ... : ... Azman akına binip ... (OA: KT K S: 74, 28) .... azman akıg binip ... : ... Azman kır (at) ıııa binip: .. (OY: KT K S: 28, 21) .. :. azman aktg binip ... : ... Azman akına binip ... (ETY: KT K 6: 50) . ... Azman akıg binip ... : ... Azman akına binip ... (OA: KT K 6: 74, 28) .... azman aktg binip ... : .. . kır (at) ına binip ... (OY: KT K 6: 28, 21 ) .... ögsiiz6 akın binip ... : ... Öksüz [denilen] akına binip .. . (ETY: KT K 9: SO) . ... ögsiiz7 akın binip ... : öksüz akına binip ... (OA: KT K 9: 7S, 29) .... ögsüz8 akın binip ... : öksüz kır (at) ma binip ... (OY: KT K 9: 22, 23).

ak: white. T. Tekin, Kiili Çar'da geçen kelimeyi sözlüğünde soru işaretli olarak ele alımştır (OT: 300) .... [akı]n binip oplayu tegip sança ıdıp topulu önti.: He mounted his ... (white horse) and attacked suddenly; hestabbed and thrusted (the enemy) (OT: The Küli Çor lnscription East 7: 258,

294). Bu yazttı H.N. Orkun İhe Hiişotii adıyla neşretmiştir, fakat bu neşirde T. Tekin'deki gibi bir tamamlama görülmemektedir: ... .. n binip oplayu tegip sança ıdıp at opulu önti. .. : . ... binip lıücııııı edip mızraklayub atın (etrafı) sarılub (?) ... (ETY: İhe Hüşotü Yazıtı Doğu 19: 138).

ak bisi kulunlamış: ak kısrağı tay doğurmuş (ETY: Irk Bitig V: 266). ak at karşısuı üç bolugta talıtlapan ... :ak at hasmını üç varlıkda (?) ısiatarak ... (ETY: Irk Bitig XIX: 270) .... altt yüz atrmak at: ... altıyüz atım akattır (ETY: Kemçik, Cirgak Yazıtı: a IV: 489, 490) .... abda eğeyin atını ak ... : ... avda kurban ettiğimatımak ... (ETY: Kemçik, Cirgak Yazıtı: b VII: 490). ak: ak, beyaz, kır at (ETG:

2S9).

Karahanlı Türkçesi: Kaşgarlı Mahmud 'her şeyin beyazına ak (Arapçası ebyaz)' denildiğini söyledikten sonra diğer Türklerin el-feresii'l-eşh.eb karşılığı olarak ak at'ı kullandıklarını belirtmiştir (Kaş.: S3). Arapçasına bakıldığında kelimenin don olarak düz beyazı değil, beyazla az miktarda

5 Bu kelimenin Arapçası e/-lıişdnıı'L-ma[ışiyy fı'L-kibr'dir (id rak: Yazma: ı 3). 6 Ögsüz: at ismi (ETY: 9 ı 6).

7 Ögsiiz: at ismi, Ögsüz ak at; aıınesiz, öksüz (OA: 126).

(7)

karanın ve diğer renklerin karışmasından oluşan rengi karşıladığı anlaşılmaktadır. ak at: alacalı at (Atalay I: 81); boz renkli at (Atalay IV: 15). ak: gray (horse) (CTD ID: 10).

Harezm Türkçesi: ak: ak, beyaz (ME: 85). ak boz boldt at, ak boldı at ... (ME: 64). Kıpçak Türkçesi: ak: ak, beyaz9 (BV: 70) .... boynında ak tüg olmagay ... (BV: 27).

Eski Anadolu Türkçesi: ag: ak, beyaz (DK II: 3).10 Ag bidevisin çekdürdi. .. (DK I: 96) .... [at] ak olsa ... (Tabirname: 60).

2. AKÇA>AGCA

At donu olarak sadece Baytar-name'de geçen ve "beyaza çalan, kır renkteki at donu"nu ifade eden kelime, Agar tarafından sözlüğe agça şeklinde alınmış ve 'akça, para' olarak manalandırılmıştır (Baytar-name: 27). Fakat at donları bahsinde yer alan bu kelime, geçtiği yerden de görüldüğü üzere at donu olarak değerlendirilmelidir. ... kızılkula ve çaparat ve agca at eyü olmaz ... (Baytar-name: 12).

3. AL

"Kırm1Zı" manasının yanı sıra "pembe, soluk kırmızı, turuncu, kızıl, parlak kızıl vb." manalaı·a da gelen bu kelimeye at donu olarak çeşitli sözlüklerde birbirinden biraz farklı marraların verildiğini görmekteyiz.

Harezm Türkçesi: İbn-i Mühenna'mn sözlüğünde at donları bahsinde yer alan kelimenin Arapçası ramadi'dir (Hilyetü'l-İnsô.n: 171). Ramadi'yi "kül renkli" olarak değerlendirebiliriz. Nitekim A. Battal da Arapçasından hareketle kelimeye bu manayı vermiştir: al: külrenkli at ( İM: 9).

Kıpçak Türkçesi: Bu kelimenin Arapçası İdrô.k'te el-f:ı.ayletu va'l-feresu'l-aşl!-aru'l-miiyilıı ile'ş­ şufrati mıışterik beynehıımii, yani "sarıya dönük kestane renkli at" (Yazma: 20), Kitô.bıı Mecmıl 'ı Tercümdnı Türkf ve 'Acemf ve Mogolf ve Fô.rsf (Houtsma: Yazma: 13) ile Tuhfe'de (4b) aşl!-ar, yani "kestane renkli at"tır. RH'de ise kelime, ... verdi. didükleri gül rengine benzer al bolur ... şeklinde geçmektedir (8). Bu cümleden hareketle gül rengine benzer al'ın Arapçasının verdi. olduğunu söyleyebiliriz. Fakat burada aslında verdi. kelimesine Türkçe bir karşılık bulma endişesinin bilim olduğunu düşünmekteyiz. Bu eserleri neşredenler tarafından ise kelimeye şu manalar verilmiştir: al: doru at (İdrdk: 3). al: rothbraun (Houtsma: 52). al: anhri1; coBeprneHHO KpacHbiM (Kunşcanov: 83). al: al renk (Tuhfe: 137). al: al, kırmızı ( RH: 30).

Eski Anadolu Türkçesi: al: al, kırmızı, pembe (DK II: 8) .... al aygın butun bindüm (DK I: 220) .... al aygın mana virgil (DK I: 221) .... al aygırum getürün ... (DK-I: 221) .... al aygırum ne begennıezsin (DK I: 222) .... al aygın bilürüz ... (DK I: 223).

İlyasoğlu Mercimek Ahmed tarafından Keykavus b. İskender b. ~abus'un [<Ciibü.sniime adlı eserinden tercüme edilen ahlak ve siyaset kitabında al at karşılığı olarak Farsça zerde kelimesi gösterilmiştir. Bu kelime "kül rengine çalan kahve rengi at" şeklinde değerlendirilebilir. VeliZerdeki al atdur ... ( /<Ciibüsniime: 214) . ... Egir atun niresi karayısa al atun dahı ol araları hep kara ola (Kö.bii.sniinıe: 215).

al: al renkli (Baytar-name: 27). Al at ki gayet kızıl ola ... (Baytar-name: 12).

Kelimenin ag şekli at donu olarak kullanılmamıştır. lO Kelimenin ak şekli at donu olarak kullanılmamıştır.

(8)

130 GÜLDEN SAGOL

4. ALA

Umumiyetle birkaç rengin karı~ımından oluşan rengi veya bu renkte olanı karşılayan bu kelimenin at donu olarak Türkçenin ilk dönenılerinden itibaren "alaca, alacalı, beneki i" karşılığında

kullanıldığını görmekteyiz.

Eski Türkçe: ala: ala, alaca (ETY: 758). ala atlıg yolteriri men: Alaca atlı yol tanrısıyım (ETY. Irk

Bitig Il: 265). ala: ela renkli (at) (EUTS: 7).

Karalıantı Türkçesi: Kaşgarlı Mahmud kelimenin Arapçasını arkat olarak vermiştir (Kiiş.: 53). Buna göre kelime "siyah ve beyaz beneki i, alacalı" olarak değerlendirilebilir. ala at: alaca renkli, ala kır at (Atalay IV: 18). ala: spotted black and white (horse) (CTD III: 7).

Harezm Türkçesi: İbn-i Mühenna'nın sözlüğünde at donlan bahsinde yer alan kelimenin Arapçası ahla~'tır ( Hilyetii'l-İns{uı: 171 ). Bu kelimeyi "siyah ve beyaz alacal ı, beneki i" şeklinde ele atabiliriz. ala: ala (ME: 85). ala boldı at, çıpar boldı at ... (ME: 64). ala: alaca, benekli at (İM: 9). ala: piegi,

pstrokaty (masc konia); ala at teg: jak piegi kon ( HŞ ID: 7).

Kıpçak Türkçesi: İbn-i Mühenna'nın sözlüğünde olduğu gibi İddik'te de bu kelimenin Arapçası abla~'lır (Yazma: 20). ala: ala renkli at (İdrô.k: 3). ala: ala (Tulıfe: 139).

5. ALAÇA

İlk olarak İddik'te tesadüf ettiğimiz kelimenin Arapçası bu metinde (Yazma: 20), Kitôbu Mecmfi'ı Tercümli.nı Tiirkf ve 'Acenıf ve Mogolf ve Fars/ (Houtsrrıa: Yazma: 13), Tuhfe (4b) ile Kabüsname'de ab la~ 'tır.

Kıpçak Türkçesi: alaca: ala renkli at (İdrak: 3). alaça: scheckig (Houtsma: 52). alaça: nenıii, rrecTphıi1, rronocaTbrti, ıuı:THMCTbıti (Kunşcanov: 83). alaca: alaca (RH: 30) .... dalu kök közlü dahı ahlak alaca dahı kara küllevünlü at ... (RH: 7). ·

Eski Anadolu Türkçesi: alaca: alaca, alaca bulaca, karışık renk (DK II: l 1 ).11 ... alaca atlu kiıfır bindi ... (DK I: 96/16) .... alaca atuii ne ögersin (DK I: 98110). Alaca atlu Şökli Melik ... (DKI: 220/1 7) .... alaca yunduiiı turgurmaya (DK I: 238/18). Veli Ahlak ki alaca atdur, ögmelü degildür ( Kabüsname: 215). Ve alaca at ki başı büyük olmaya ... (Baytar-name: 12). Agar, alaca kelimesini sözlüğe almamıştır.

ALKA

l

ETY'de H. N. Orkun tarafından alka şeklinde okunan bir kelimeye tesadüf ettik. Başka hiç bir yerde rastlamadığımız bu kelimenin at donu olarak değerlendirilmemesi gerektiği düşüncesindeyiz. T. Tekin kelimeyi geçtiği yerde arka şeklinde okumuştur.

alka: al, kırmızı (ETY: 759) .... [ka]rluk yegren erimlig alkasın sıyu ur/ı ... : Karluklar kala, ... ,

al (atlarını) kırıp geçirdi (?) ... (ETY: İhe Hüşotü Yazıtı Doğu 21: 139). [. .. klarluk yegren ennekig arkastn sıyu urtı.: ... the Karluk hit and broke the rump of his reddish-brown barren nıare (OT: The Kül i Çor Inscıiption East 9: 294).

6. AZ

Buu kelime, taradığımız metin ve sözlükler içinde sadece Orhun Abideteri ile idrilk'te geçmektedir. Clauson, Orhun Abideleri'nde yer alan az.'ın henüz tanınılananıayan bir kabilenin adı

(9)

olduğunu, bu kelimenin KT K 5 ve 8'de ise Kül Tigin'in atlarından birinin ismi olarak geçtiğini

belirtmekte [Az yagızı: the bay horse (taken) from the Az (EDPT: 276-277)

l,

idrilk'te geçen az kelimesinin ise or veya ar olarak değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindedir (193). B iz ise bu eserdeki kelimeyi yanlış imla olarak ele almak temayülünde değiliz. Adı geçen eserele kelimenin elifze

maddesinde geçmesi de zaten iınla hatası olması ihtimalini azaltmaktadır. Üstelik eserde bu kelime iki ayrı yerde aynı imiayla yazılmıştır. Biz Abidelerde ve idrilk'te geçen az kelimelerini birleştirerek KT K 5 ve 8'de geçen az yagız'ın "sarıya çalan yağız" olarak ınanalanclırılmasınm daha uygun olduğu

görüşündeyiz. T. Tekin ele bu iki yerele kelimeyi 'yellow (ish) black (horse)' olarak manalandırmıştır

(OT: 270-271) ve sözlükte de kelimeyi soru işaretli olarak 'yellow (of horse hair)' şeklinele manalandırmıştır (a.e.: 306), fakat OY'cle söz konusu kelimeyi 'kavim adı' olarak değerlendirmiştir (122). M. Ergin ise OA'nın sözlük kısmında az'ın 'bir at ismi veya rengi' olduğunu belirtınekle birlikte kelimeyi metnin transkripsiyon ve çevirisinele büyük harfli olarak yazdığı na göre 'at ismi' olarak görme tenıayülündedir (OA: 105). Orhun Abideleri'ndeki örnekler için bkz. 40 yagız maddesi.

az: bir halk adı; sarı renkli at (ETG: 263). az: sarı renkli at (idrilk: 9). Kelimenin Arapçası e l-a~:fanı mine'l-(Jayl'dır (İdrilk: Yazma: 12).

7. AK AZ

Sadece idrilk'te rastladığımız bu şekil, Arapça el-a,~faru'l-mu 'aş~·amu bi'l-beyaz karşılığı olarak verilmiştir (Yazma: 17). ak az: bacaklarıncla beyaz lekeler bulunan sarı [at] (İdrclk: 4).

BEYAZ 8. ALA BEYAZ

Türkçe ala kelimesi ile Arapça beyaz kelimelerinin birleşmesinelen oluşan aLa beyaz, don olarak ıııulıteınelen "alaca] ı beyaz" ı karşı lanıaktadır.

Eski Anadolu Türkçesi: ala: alaca, kanşık renkli (Baytar-name: 27); beyaz: beyaz, ak ( Baytar-name: 30). Ala beyaz ki ziyade yügrük ola ... (Baytar-name: 12).

9. BOZ

"Toprak ve kül rengi, gri, açık toprak rengi vb." olarak nıanalanclırabileceğiıniz bu kelimenin, tarihi çerçeve içinele Orhun Abideleri'nden başlamak üzere at donlarından birini ifade etmek üzere yaygın olarak kullanıldığını görmekteyiz.

Eski Türkçe: boz: boz rengi (ETY: 783). boz: boz (OA: 109). boz: boz (OY: 130); boz: boz (OT: 320) .... boz [atıg binip tegdi ... ]: ... boz [atına binip hücum etti] (ETY: KT D 32: 44) .... boz fatıg binip tegdi ... ): ... boz atına binip hücum etti (OA: KT D 32: 72, 26) . ... boz [atıg binip tegdi ... /: ... boz atıııa binip hücum etti (OY: KT D 32: 16, 17) .... boz atıg binip tegdi.: ... boz atına binip hücuın etti (ETY: KT D 33: 44) .... boz atıg binip tegdi ... : ... boz atına binip hücuın etti (OA: KT D 33: 72, 26) . . boz atıg binip tegdi ... : ... boz atına binip hücunı etti (OY: KT D 33: 16, 17) .... başgu12 boz at binip regdi .. · ... başı boz olan ata binip hücum etti (ETY: KT D 37: 46) .... başgul3 boz at binip tegdi ... : ... alnı beyaz boz ata binip hücunı etti (OA: KT D 37: 73, 27) .... başgul4 boz at binip tegdi ... : ... alnı akıtmalı boz ata binip hi.icum etti (OY: KT D 37: 18, 1 9). başgu boz ki· .... : ba~ı boz ... (ETY: KT D l2 H. N. Orkun bu kelimeyi sözlükle 'baş: baş, (dağ veya pınar) başı' maddesinin altında vermiş, dolayısıyla

ınanalaııdıı-ınamışlır (ETY: 771 ). 13 başgıı. alnı beyaz (at) (OA: 106).

(10)

132 GÜLDEN SAGOL

37: 46). başgu boz k[. .... ]: alnı beyaz boz ... (OA: KT D 37: 73, 27). başgu boz k2[. .... }: alnı akıtmalı boz (at ... ) (OY: KT D 37: 18, 19) .... özlüki boz at erti: öz atı boz at idi (ETY: İhe Hüşotü Yazıtı Batı 4: 136). [. .. ] özlüki boz at erti: ... His saddlehorse was the gray horse (OT: The Küli Çor Inscription West 4: 257, 293). A. Caferoğlu EUTS'de "boz, kır rengi" karşılığını verdiği bir moz

maddesi açrruş, fakat kelimenin nerede geçtiğini göstermemiştir (88).

Karalıantı Türkçesi: K. Mahmud, boz at'ı el-feresu'l-eşlıeb leyse bi'l-efşafı olarak izah etmektedir (Kaş.: 496). Buna göre kelimenin "net bir renge sahip olmayan, rengi bulanık olan, boz (at)"ı gösterdiği düşünülebilir. boz at: boz renkli at (Atalay III: 122). boz: gray (horse) (CTD III: 78).

Harezm Türkçesi: İbn-i Mühenna'nın lugatinde at donlan bahsinde yer alan bu kelimenin

Arapçası ranıadi'dir (Hilyetü'l-İnsan: 168). Buna göre kelime "kül renkli" olarak değerlendirilebilir.

boz: kül renkli, boz (İM: 21).

Kıpçak Türkçesi: Dfvanü Lugati't-Türk'te olduğu gibi, İdrak (Yazma: 30) ile Kitabu. Mecmı1't ·Tercümônı Türk! ve 'Acemi ve Mogolf ve Farsf'de (Houtsma: Yazma: 13) de bu kelimenin Arapçası

eşlıeb, ) ,ın i "kül renkli"dir. Tu!ıfe 'de kelimenin Arapçası el-ebyaz va 'l-eşlıeb, yani "beyaz ve kül renkli'" (4b), El-Kavanfnü'l-Külliyye li-Zabti'l-Lugati't-Türkiyye ( Kavanfn 1928: 50) ve Du.rre'de (86)

ise ebyaz, yani "beyaz"dır. boz: göy rengi, kır (İdrak: 21). buz: grau (Houtsma: 64). Houtsma'nın bu okuyuşu boz olarak tashih edilmelidir. boz: cepbıi1; corroBbii1 (Kurışcanov: 98). boz: boz renk (Tuhfe: 156). boz: beyaz, boz Kavanfn 1993: 41). boz: kırat (Durre: 86). boz: boz (RH: 43) .... boz at tiizer bolmaz ... (RH: 6-). ... bu sıfatlu boz bolsa özden bolur ... (RH: 8) .... boz at 'aybdan boş bolmaz ...

(RH: 8) .... dalııbozat kızılçası uluca yeteklü bolsa ... (RH: 8). Şu örnekte geçtiği cümleden "düz

beyaz at" için de boz kelimesinin kullanıldığı anlaşılmaktadır: ... boz at kim safi ak bo lsa ... ( RH: 8).

Çağatay Türkçesi: M. Mehdi Han at donu olarak boz kelimesinin Farsça karşılığını esb-i ni/e olarak vermiştir (Sanglax: 134a). Esb-i nlle "koyu lar donlu at" olarak değerlendirilebilir.

Eski Anadolu Türkçesi: boz: boz, kurşun! renk, gri (DK II: 56) .... boz at lu Hızır maiia geldi. .. (DK I: 90) .... boz aygırlu Eanısı Beyrek ... (DK I: 121 ) .... boz aygır bunda otlanup turur (DK I:

136) .... boz aygırlu Beyrek çapar yetdi (DK I: 174). Boz hernan yavuz atdur, eyüsi az bulınur (F(abüsname: 215). boz: at donlarından biri, boz renk (Baytar-n.anıe: 31). Ve boz at ki yelisi ve kuyrugı ve kiprigi kara ola ... (Baytar-n.anıe: 12) .... [at} boz olsa ... (Tabirnanıe: 60).

1

0

. AK BOZ

Harezm Türkçesi: İbn-i Mülıenna'nın lugatinde kelimenin Arapçası el-ebyazıı kulluhu'dur (Hilyetü'l-İnsan: 171). Bu izahtan ak boz'un "donu tamamen beyaz at" için kullanıldığı anlaşılmaktadır. ak: ak, beyaz (ME: 85). boz: boz (ME: 107). ak boz boldı at, ak boldı at ... (ME: 64).

akboz: donu bütün ak olan at (İM: 9).

Eski Anadolu Türkçesi: ag: ak, beyaz (DK II: 3). boz: boz, kurşun( renk, gri (DK II: 56) .... ag

boz atuii büdrinıesün. ... (DK I: 94) .... ag boz atınun yilisi üzerinde ... (DK I: 1 12) .... ag boz atlar

binüben ... (DK I: 198) .... ag boz atlar çapdurur ... (DK I: 201) .... ag boz ata binen ... (DK I: 241).

ll.

TEMİR

BOZ

"Çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element"'olan temir, mavimtırak esmer renginden dolayı boz kelimesiyle birleştirilip at donlanndan birini ifade etmek üzere

(11)

Kıpçak Türkçesi: Kitabu Mecmu 'ı Tercümanı Türkf ve 'Acemf ve Mogolf ve Farsl'de temir boz'un Arapçası a!Jçiar, ya 'ni eşhebu (ıadidi'dir (Houtsma: Yazma: 13). Tuhfe 'de ise temir boz, kır at ile birlikte ele alınmış ve aynı Arapça kelime (a!Jçiar) ile karşılanmıştır (4b). A!Jçiar ve eşhebu badidi kelimelerini "koyu kır veya boz" olarak değerlendirebiliriz. temir buz: stahlgrau (Houtsma: 64 ). Houtsma'nın bu okuyuşu temir boz olarak tashih edilmelidir. temir boz: 3eneHbiM, 6yxs. )Kene3o+cepbiM, li,BeTa )Kene3a, T.e. ceporo ıı,sna (Kurışcanov: 198). temir boz: demir kır, boz (Tuhfe: 255).

12.

ÇAL

At donu olarak gösterilmemekle birlikte ilk olarak Dfvanü Lugati't-Türk ile Kutadgu Bilig'de karşılaştığımız bu kelimenin renk olarak karşılığı "beyaz ve siyah karışık renk"tir.

Kıpçak Türkçesi: At donu olarak ilk olarak İdrak'te rastladığımız kelime, burada el-feresü'l-aş~ru'l-mö.yilu ile'Hıumre "kızıla dönük kestane renkli at" olarak tanımlanmıştır (Yazma: 45). Kitabu MeCJnu 'ı Tercümanı Türk/ ve 'Acemf ve Mogolf ve Farsf'de ise çal kelimesinin karşısına ise sadece o dönemde hangi rengi ifade ettiğinin iyi bilindiğini anlamamıza yarayan ma'rüf, yani "bilinen, belli" kelimesi kaydedilmiştir (Houtsma: Yazma: 13). Kelime, Durre'de ise ç>ş değişikliğine uğramış olarak karşımıza çıkmaktadır ve bu metinde kelimenin Arapçası eşheb'dir (126). Bu da "kül renkli" olarak

değerlendirilebilir. çal: doru at (renk) (İdrak: 26). çal: Houtsma kelimeye Zenker ve Pavet de Court'un verdikleri manaları vermekle yetinmiştir (Houtsma: 69). çal: cepbıtl, qaJ1bıtl (Kunşcanov: 217). şal: boz renkli at (Durre: 126).

Çağatay Türkçesi: At donu olarak çal kelimesi için M. Mehdi Han şu açıklamayı yapmıştır: esbi ra nö.mend ki nıüy-ı ö.n sor!J u sefid bö.şed (Sanglax: 208b). Buna göre kelimenin "kızıl ve beyaz karışık donlu (at)"ı gösterdiği söylenebilir.

13. ÇAPAR

İbn-i Mühenna'nın sözlüğünde imlası ~ olan kelimeyi A. Battal çubar şeklinde okumuş ve bu müdahalesini şöyle açıklamıştır: "Bunun 'Çeber' okunacak bir tarzda harekelenmesi hata olsa gerektir;

Kaz. 'çubar' benekli." (İM: 26). Biz A. Battal'ın bu görüşüne katılımyoruz ve bugün şive ve ağızlarda [şubar: alacalı (Kazak. 31 5); çıbar= bkz. çaar (Kırgız. 263); çaar: benekli (at don u): kızıl çaar: kızıl benekli; kara çaar: kara benekli (Kırgız. 240); çuar: alaca, alaca lı, alaca bulaca, alacalı (Tatar. 641 ); çıbar: alacalı, alaca bulaca, benekli (Karaim. 615); çapar, çıpar, çıpır: kula renkli hayvan; benekli, alacalı hayvan; beyazı çok kır renkli hayvan (DS III: 1073)] olarak görülen kelimenin imlasının yanlış

olduğu kanaatında değiliz, sadece kelime, çeşitli şive ve ağızlarda ses değişikliğine uğramıştır. Konumuzun dışında kalacağı için ses değişikliğine uğramış kelimelerden örnekler vermeyi veya bu ses değişikliklerinin sebepleri üzerinde durmayı gerekli görmüyoruz. Zaten kelime bu imiayla başka metinlerde de geçmektedir (burada verilenierin yanı sıra bkz. TS II: 822). Ayrıca Kitabu Mecmü 'ı Tercümanı Türk/ ve 'Acemf ve Mogolf ve Farsf'de geçen (imlası ~) ve Türkmencedekullanıldığı belirtilen kelimeyle bunu birleştiriyoruz. Bize göre bu eserde Houtsma ve Kurışcanov tarafından çeper şeklinde okunan kelimenin okunuşu da çapar şeklinde düzeltilmelidir.

İbn-i Mühenna'nın lugatinde kelimenin Arapçası abla~'tır ( Hilyetü'l-İnsan: 17 1). Buna göre

kelime "alacalı" olarak değerlendirilebilir.

Harezm Türkçesi: ME'de geçen çıpar kelimesi de bu kelimenin ses değişikliğine uğramış şekli olarak değedendirilip at don u olarak ele alınabilir. çıpar: çapar (ME: lll). dar boldı at 1 darluk 1 kızıl boldı, kızardı 1 kızıllık 1 yaş ıl bo ldı 1 yaşıllık 1 sarıg bo ldı, sargardı 1 sarıglık 1 dog renklig bo ldı 1 dog

(12)

134 GÜLDENSAGOL

renklü 1 bu dog renkliilük 1 aktı tak1 takıldı yaş közdin, yulundı yaş közdin 1 ola bold1 m, ç1por boldt at 1 ezildi yongakt yoşdtn 1 egri boldt, egildil kara bo/dı, karareli ... (ME: 64).

Kıpçak Türkçesi: Kitô.bu Mecnıü'z Tercümanı Türki ve 'Acemi ve Mogol/ ve Fftrs/'cle kelimenin Arapçası el-ehya?.u'L-kırtcls/ ebya?.u'l-'(ınme va'l-cufun'clur (Houtsnıa: Yazma: 13). Buna göre

kelimenin '·kağıt beyazı, cluclakları ve göz kapakları beyaz (at)"ı gösterdiği söylenebilir. çeper: von cinenı Pfercle: papierweiss, gelbliclı weiss, weiss an elen Lippen und Augenliclerıı (Houtsnıa: 70).

çeper: turkm. <ry6apbıii (o MacTıı rrowa):nı) (Kurışcanov: 218).

Eski Anadolu Türkçesi: çapar: kanşık renkli, benekli at (Baytar-nanıe: 32) .... ve ol at ki kml kula ve çaparat ve agca at ... (Baytar-name: 12). Şol at ki çaparol ola ... (Baytar-name: 12). Agar

tarafından ol şeklinde okunan kelime, yazınada at'tır (3a/ 1 ), zaten doğrusu da bu olmalıdır. 14. ÇINDAN < Skr. candana 'Santalum album'

İlk olarak Orhun A.bideleri'nde karşımıza çıkan ve "sandal ağacı" manasma gelen kelime (BK G 1 l ), sandal ağacının rengi dolayısıyla D!vô.nü Lügati't-Türk'te at don ları ndan biri olarak ele alınmıştır.

Kaşgarlı Mahmud çından'ı "sandal ağacı" olarak gösterdikten sonra Arapça el~feresu'l-verd karşılığı

olarak çından at'ı vermektedir (Kaş.: 219).

Karahan lı Türkçesi: çından at: gül renkli at, kula renkli at (Atalay I: 436); kula renkli at (Atalay

IV: 149). çtndan: redelish-bay (horse) (CTD III: 92).

15. ÇİL

İlk olarak Kaşgarlı Mahmud'un eserinde rastladığımız (Kftş.: 169, 502) bu kelimenin at

donularından birini göstermek üzere kullanılmasına Baytar-name'de tesadüf ettik.

Eski Anadolu Türkçesi: çil: bir at cinsi ( Baytar-name: 32). Sözlükte M.E. Agar tarafından "bir at

cinsi" olarak yorumlanan kelime, aslında at cinsini değil de at donlarından birini göstermektedir. Zaten

TS'de çil atiçit aygır'ın Farsça ehreş "alaca donlu, benekli at (TS II: 91 9) karşılığında kullanılmış

olması da bunu doğrulamaktadır. Ve alaca at ki başt büyük olmaya ... Ve elemür ktr at şöyle ki boylu

ola ... Ve egerat ki göze bör ola ... Ve haz at ki yelisi. .. Ve çil at ki yeli ve kuyrugu uzun ola ...

(Baytar-name: 12). Burada M. E. Agar tarafındaneger olarak okunan kelime egir olarak düzeltilınelidir, bkz. egirleygir maddesi. Ayrıca yine Agar tarafından kuyrugu şeklinele okunan kelime, kuyrugı olarak

tashih edilmelidir.

16. ÇİLGÜ

Arapça el-feresu'l-aşkar karşılığı olarak kullanılan çilgü at kelimesine sadece Kaşgarlı Mahmud'un eserinde tesadüf ettik (Kftş.: 216). Arapçasından hareketle "kestane renkli at"ı

karşıladığın ı söyleyebileceğimiz kelime, çit kelimesinin bir türemişidir.

Karahan lı Türkçesi: çilgü at: al at (Atalay I: 430; Atalay IV: 1 53). çilgü: sorret (horse) (CTD lll: 92).

17. EGİR 1 EYGİR

idrilk'te egir ve eygir olmak üzere iki şekilde kullanıldığı belirtilen kelimenin Arapçası edhem'clir

(Yazma: 19). Buna göre kelime "siyah renkli (at)" olarak değerlendirilebilir. Kitabu Mecmıl't Tercümô.m Türki ve 'Acemi ve Mogoll ve Fô.rsl'de at donları bahsinde eygir şeklinde geçen kelimenin

(13)

belirlemek zor olmakla birlikte kelime "kıpkızıl" olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Tuhfe'de at donları

bahsinde tanı olarak okunanpyan iki kelime geçmektedir. Sözlüğün genel tertibi göz önüne alınırsa ilk

kelime Arapça, ikincisi Türkçe olmalıdır. Kesin bir hükme varmak zor olmakla birlikte birinci

kelimenin yazılışı bize kelimenin eygir şeklinde okunabileceğini düşündürmektedir (4b).

Kıpçak Türkçesi: egirleygir: siyah renkli at (İdrak: 10). ~1 : brandfuclıs (Houtsma: 58).

Houtsma kelimenin oktınuşunu vermemiş, eserinin 114. sayfasında Radloffun kelimedeki harekelerin

tamamen değiştirili p, sondaki .J sesinin düştüğü n ün var sayılabi leceğin i, böy lee e .:,}..,! şekli ne

ulaşılacağını ki bunun modern diyalektlerdejiriin g!riin'e dönüştüğünü belirttiğini yazmaktadır. eykir:

KpacHbii1 (KaK nrraM5l ımw ı.meT qero-rr. )f(apeHHOro ,!lOKpacı-ıa) > neub. )f(el.fb, narrMTb (o corrKue)

(Kurışcanov: I 1 0). Kelimenin okunuşu eygir olarak düzeltilmelidir.

Eski Anadolu Türkçesi: Bu sahada iki ayrı metinde rastladığımız kelime, Kabüsname'dc Farsça

çernıe "beyaz veya kır at" karşılığı olarak kullanılmıştır. Verilen bu karşılık özellikle İdrôk ile

nıukayese edilirse iki zıt uçtur. Amma, çerme, Egir ata dirler ... ( f_(abüsncime: 214) .... Egir atuii

hayasi derisi ve budi arasi ... ( f.(ühüsncime: 214) .... Egir at dahı ki bu nişanlu oLa ... ( f_(abüsname:

214). VeliZerdeki al atdur, hem Egir cinsindendür, dürüstdür ( J:(abüsntime: 214) .... Egir atuii 1ıiresi

korayısa al atııli dalıı ol araları hep kara ola ( f_(abüsniime: 215). Veeger at ki göze hor ola, anuna eyii ola, eşküni gayet eş kin olur ve yügrügi dalıı yügrük olur. Ve boz at ki yelisi ve kuyrugı ... (

Baytar-nanıe: 12). M.E. Agar tarafındaneger şeklinde okunan kelime, egir olarak tashih edilmelidir. Geçtiği

cümleye bakıldığında kesin olarak at donu olarak ele alınması gerektiği anlaşılan ve atların donlarına

göre sınıflandırıldıkları bölümde yer alan bu kelime, Agar tarafından "şayet" şeklinde

ıııanalandırılmıştır. Bunun da düzeltilmesi gerekmektedir. 18. KARA

Kelimenin at donu olarak kullanılmasına ilk olarak Karahanlı sahasında (tüm kara at)

rastl:ımaktayız. Burada kelimenin Arapçası edhem "siyah, kara (at)"dir (Kaş.: 170).

Karahan lı Türkçesi: tüm15 kara at: düz kara at (Atalay I: 338). kara: black (h orse) (CTD III: 128);

tum16 kara (CTD III: 200).

Harezm Türkçesi: kara: kara, siyah (ME: 134). ala boldı at, çıpar boldi at 1 ezildi yangaki ynşduıl egri boLdı, egildi 1 kara boldı (ME: 64).

Kıpçak Türkçesi: Kaşgarlı Mahmud'un eserinde olduğu gibi Kitabu MecmCt'ı Terciimanı Türki

ve 'Acemi ve Mogolf ve Ffırsf (Houtsına: Yazma: ı 3), Tuhfe (7), Dur re (99), RH (8) ve ayrıca Eski

Anadolu Türkçesi sahasında ele alınan Kiibüsniime'de (215) de bu kelimenin Arapçası edhem 'dir. kara:

sclıwarz; von Fferden (Houtsına: 88). kara: qenHbii1 (Kurışcanov: 157). ka m: kara (Tııhfe: 1 84). kara

at: siyah at (Durre: 99). kara: kara (RH: 65) .... ed~em didükleri kara at bolur kim hlç ak bolmaya ...

(RH: 8).

Eski Anadolu Türkçesi: kara: kara (DK II: ı 67). Yilisi kara kazılık atuii butun bindüi'i (DK I: 86). Kara ay gm yarag-ile getiirdiler ... (DK I: I 26). Kara koç arn binenler ... (DK I: 164 ). Kara aygmu1. crlav/Slnı mnfia tartgıt ... (DK I: 173). Yilisi kara knzılık at u ii binmedüii-mi (D K I: 189). Edhem kara ata dirler, eyüdür ( Kabü.sniime: 215). kara: siyah (Baytar-name: 41 ) .... ve kam at ki gnyet knm o/o

...

(Bavtar-name: 11 ). Kam m ki gözi kml ola ... (Baytar-nmne: 12). Ve dnhı kara at ki ... (Baytar-nanre:

12) .... at kara olsa ... (Tabimarne: 60) .... kısragı kam ola ... (Tabirname: 60).

ı 5 riim: at tonlarıncia düz renk (Atalay IV: 670).

(14)

136 GÜLDENSAGOL

19. KIR

Bilhassa at donu olarak kullanılan bu kelimeye ilk olarak Kaşgarlı Mahmud'un eserinde tesadüf ettik. Bu eserde kelimenin Arapça karşılığı semend'dir (Kaş.: 163). Buna göre kelimeyi "demir kın donlu (at), boz (at)" olarak değerlendirebiliıiz.

Karahanlı Türkçesi: kır at: kır renkli at (Atalay I: 324). kır: dun (horse) (CTD III: 137).

Kıpçak Türkçesi: Tuhfe'de kır kelimesi temir boz ile birlikte ele alınmış ve aynı Arapça kelime (afJçl.ar) ile karşıtannuştır (4b). Bu da "koyu kır, demir kın veya boz (at)" şeklinde düşünülebilir. kır at: kır at (Tuhfe: 198).

20. DEMİR KIR

Sadece iki eserde tesadüf ettiğimiz kelime, Kabusniime 'de Farsça dize "kül renkli at" karşılığı kullanılmıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: Amma, Dize, demür kır atdur, gayet eyüdür ( 1\iibusniime: 21 5). demür: demir rengi (Baytar-name: 33); kır: kır renk (Baytar-name: 42). Ve demür kır at şöyle ki boylu ola ...

(Baytar-name: 12).

21. KIZGIL

Kızgıl kelimesini sadece Kaşgarlı Mahmud at donu olarak göstermektedir. Kelimenin Arapçası el~feresu '1-le?,i beyne 'l-e.t~ıal va 'l-eşlıeb 'dir (Kaş.: 242). Buna göre k el i men i n "don u boz ile kır arasındaki at" için kullanıldığını düşünebiliriz.

Karahanlı Türkçesi: kızgul at: donu boz ile kır arasında olan at (Atalay I: 483); boz ile kır arasında olan at (Atalay IV: 326). Orjinal metinde kızgul okunacak şekilde harekelenen kelime, Clauson (EDPT: 682) ve Dankoffun da yaptığı gibi kızgıt olarak tashih edilmelidir. kızgıl: between ash and gray (horse) (CTD III: 137).

22. KlZlL

Bu kelime at donlanndan birini ifade etmek üzere ME, Durre, Kitabu

fi

Riya?.titi'l-!fayl, Tabirname'de geçmektedir ve Durre ile Kitôbufi Riya?.iiti'l-fjayl'de aynı Arapça kelime (kumeyt) ile

karşılanmıştır. Bu kelimeye göre kızıl'ın "kızıl kahve rengi, koyu kırmızı, doru donlu (at) "ı

gösterdiğini düşünebiliriz.

Harezm Türkçesi: kızıl: kızıl, al (ME: 145). dar boldı at/ dorlukl kızrl boldı, kızardı (ME: 64). dar boldı at/ kızıl boldıl yaşıl boldı (ME: 64).

Kıpçak Türkçesi: kızıl at: doru at (Dur re: 1 05). kızıl: kızıl ( RH: 68) .... ve dahı km! at allu

agırak bo lsa ... ( RH: 6) .... kümyet didükleri ya 'ni kızıl atdur kim karaya döner ... ( RH: 7). Y.

Çotuksöken tarafından kümyet olarak okunan kelime kwneyt veya olarak tashih edilmelidir. Eski Anadolu Türkçesi: ... kısragı kızıl olsa ... (Tabirname: 60).

23. KIZILSAGI

Bu kelimenin at donlanndan birini ifade etmek üzere kullanılmasına sadece Baytar-name'de

tesadüf ettik. Renk olarak kızgıt kelimesi gibi "kızı la çalan, kızılımsı"yı karşılamaktadır.

Eski Anadolu Türkçesi: kızılsagı: kızıla çalar renk (Baytar-name: 42). Ve ol at ki tüyi krzılsagı olmaya ... ( Baytar-name: 11 ).

(15)

24. KONGUR

Bu kelimeye at donlanndan birini ifade etmek üzere ilk olarak İbn-i Mühenna'mn lugatinde

rastlamaktayız. Burada kelimenin Arapçası beklenilenden oldukça farklıdır: muly1lifii'n-nu~af (Hilyetü'L-İnsan: 171). Mubiilifü'n-nu~a!'ın at domı olarak "benekli"yi gösterdiğini ileri sürebiliriz. A Battat da bu Arapça karşılığa şaşırmış olmalıdır ki kelimenin yanına şu notu yazmak gereğini duymuştur: "Bunun doğru manası 'Kumral' demektir." (İM: 45).

Harezm Türkçesi: konur: benekieri türlüce olan (İM: 45).

Eski Anadolu Türkçesi: koFiur: kestane rengi, koyu kızıl, yağız al (DK II: 189) .... koiiur atuFi iyesi ... (DK I: 95). KoFiuratın çekdürdi ... (DK I: 96). Koiiur atlu Kazana keşiş diyen Big Yigenek ... (DK 1: 96) .... konur ata kakıram ... (DK I: 1 00). Konur atın malımuztadı ... (DK I: 1 00).

25. KÖK

Asıl olarak "gök, gök yüzü" manasma gelmekle birlikte "gök rengi, mavi, mavi ile gri arası, yeşil" gibi birbirine yakın renkleri ihtiva eden kelime, Kaşgarlı Mahmud tarafından renk olarak Arapça ek/ı eb karşılığı gösterilmiştir (Kaş.: 501 ). ek/ı eb kelimesi "boz, karamtırak boz" olarak değerlendirilebilir. DS VI: 2135'de 'gök at: demirkın renginde at', Kırgız. 498'de 'kök at: kır at',

Jarring: 176'da 'kök: blue, green, roan (of horses and donkeys' vb. olarak ele alınan kelime, taradığımız metinler içinde atın göz rengini ifade etmek üzere pek çok yerde geçmesine rağmen sadece

ME ve DK'de at donu olarak gösterilmiştir.

Harezm Türkçesi: kök: gök, mavi (ME: 148). ak boldı at 1 ak bozluk, aklık 1 kök boldı, kögerdi 1 kökliik 1 dar bo ldı at (ME: 64). ak boz bo ldı at 1 kök bo ldı 1 dar bo ldı at (ME: 64). Burada hangi rengi

ifade ettiğini söylemek güç olmakla birlikte kök'ten dor'a doğru gidildiği göz önüne alınırsa "boz veya

demir kın" olarak değerlendirilebileceği kanaatındayız.

Eski Anadolu Türkçesi: gök: yeşil, mavi, gök renginde (DK Il: 122). Gök bidevisin tutdurdı ... (DK I: 96).

26. KÖKİŞ

Yukarıda verdiğimiz kök kelimesinin hafifletilmiş bir derecesini gösteren bu kelimenin at domı

olarak kullanılmasına sadece ME'de tesadüf ettik. Kelime "mavi ye çalan at donu"nu ifade etmektedir. Harezm Türkçesi: kökiş: göğümsü, mavimsi (ME: 148). dar boldı at/ kızıl boldıl yaşı! boldıl sarıg boldil yumşak takı tayıg boldı, ::;ıkanuk boldı 1 kökiş boldı (ME: 64).

27. KUBA

At donlarından birini ifade etmek üzere sadece Kaşgarlı Mahmud tarafından gösterilen kelime,

burada el~feresu beyne'l-aş/ıab va'L-aşfar karşılığı olarak ele alınınıştır (Kaş.: 540). Buna göre

kelimenin "donu kestane ile sarı arasında olan at"ı gösterdiğini söyleyebiliriz.

Karahanlı Türkçesi: kuba at: rengi, donu kumral (konur al) ile sarı arasında olan at (Atalay III: 217, IV: 372). kuba: between chestnut and yellow (horse) (CTD III: 145).

28. KULA

Özellikle at donu olarak kullanılan bu kelimeyi, Eski Türkçe döneminden itibaren takip etmekteyiz.

(16)

138 GÜLDEN SAGOL

Eski Türkçe: kula: kula rengi (ETY: 845) .... atum kula ... : atım kula (renginde) ... (ETY: Talas

Yazıtları Tl 4: 326, 327).

Karahanlı Türkçesi: Kaşgarlı Mahmud kelimenin Arapçasını el~feresu'l-balu(<i'!-Levn olarak

vermiştir (Kaş.: 548). Buna göre kelimenin "kızıl ile boz arası donlu at"ı gösterdiği söylenebilir. ku/a

at: kula renkli at (Atalay III: 233). kala: russet (horse color) (CTD III: 141 ).

Kıpçak Türkçesi: At donları bahsinde yer alan bu k el i men i n Arapçası el-aşfaru '!-mi ·~·amu

el-mab.fütu bi's-seviidi'L-kefel'dir (Houtsma: Yazma: 13). Buna göre kelime "bacaklarının dizden aşağı kısmı sarı, sağrısı siyah çizgi li" atı göstermektedir. kıt!a: Pferd mit gelben Ringenan den Püssen und

schwarzen Streifen am Rücken (Houtsma: 92). kııla: carıpaca51 (MaCTb norna.[IH; .IKen TaH B ınDKHıtX

LfaCT51X HOr, C '-IepHblMJ<l Tl5lTHa!VH! Ha Kpyrre H rı 3a.[IHeİii. 4.aCTH-TIOJTOCaTa51, necTpa51) (Kurışcanov: [66). 29. KlZlL KULA

Sadece Baytar-name'de tesadüf ettiğimiz bu kelime, don olarak "kızıla dönük boz''u ifade

etmektedir.

Eski Anadolu Türkçesi: kızıl: kızıl renk (Baytar-name: 42); kula: bir at rengi, donu (Bay/ar-name:

43) .... ve ol at ki kml kula ... (Baytar-name: 12).

30. KURU KULA

"Başka renk karışmamış, düz kula"yı ifade eden kuru kula'ya sadece Baytar-name'de tesadüf etmekteyiz.

Eski Anadolu Türkçesi: kuru: sade ( Baytar-name: 43); ku la: bir at rengi, don u (Baytar-nanıe: 43). Ve kuru ku la at ki koltii arkası gibi yelisinden kuyrugına bir hat çekilmiş ola ... ( Baytar-nanıe: 1 1 ).

KÜL LEVÜNLÜ 31. KARA KÜL LEVÜNLÜ

Taraclıınız metinler içinde at clomı olarak kül kelimesine rastlamamakla birlikte kelimenin kara ile birlikte "siyaha dönük kül renkli (at)"ı ifade etmek üzere RH'de kullanıldığını tespit ettik.

Kıpçak Türkçesi: kara: kara (RH: 65); kül: kül (RH: 76) .... dahı kara küllevünlü at yarama:

bolu r ... ( RH: 7).

32. OR

At don ları ndan bi ri ni tanımlamak üzere ku Ilanı lan bu k el i nı eye Kaşgarlı Mahmud'un eseriyle

İbn-i Mühenna'nın lugatinde tesadüf etmekteyiz. K. Mahmud kelimeyi şöyle izah etmiştir: feresun

beyne '1-aş~ar va 'l-kumeyt (K aş.: 34 ). B una göre or at i le kastedi le ni n "don u kestane ile doru

arasındaki at"' olduğunu söyleyebiliriz.

Clauson bu kelimeyi Dfvanü Lügati't-Türk'te geçen ar kelimesiyle birleştirınekte ve ar 'auburıı,

bay (coloured)' kelimesinin or'un ikincil bir şekli olduğunu belirtmektedir (ED PT: 1 92).

Karahanit Türkçesi: or at: donu kırmızı ile sarı arasında bulunan at (Atalay I: 45); domı al ile doru arasında bulunan at (Atalay IV: 440). or: between soıTel and bay (horse) (CTD III: 42).

Harezm Türkçesi: İbn-i Mi.ilıenna'nın lugatinde j_,l şeklinele yazılmış olarak karşımıza çıkmaktadır. Arapçası se me nd olan kelime, or şekli nde clüzelti lme_l i dir (Hi l_vetü'l-İnstın: 171 ). A. Battal da kelimenin yazılışıııı imla hatası olarak değerlendirmiş ve or okuyuşunu tercih etmiştir. Seme11d'deıı

hareketle kelimenin "demir kın donlu (at), boz (at)"ı gösterdiğini düşünebil i riz. or: k ula donlu at {iM:

(17)

33. OY

At donlarından birini ifade etmek üzere kullanılan oy kelimesinelen ilk olarak Kaşgarlı Malınıuel bahsetmekteclir. Burada kelimenin Arapçası deyzec "doru at"clir (Kaş.: 36).

Karahan lı Türkçesi: oy at: yağızat (Atalay I: 49, IV: 446). oy: ash-coloı·ecl (horse) (CTD III: 44). Harezm Türkçesi: İbn-i Mühenna'nın lugatincle oy at'ın Arapçası feresun beyne'l-kumte va'ş­ şukra'clır (Hilyetii'l-İns{uı: 76). Buna göre kelimenin "clonu siyahla koyu kırmızı arasında olan at 'ı

gösterdiği söylenebilir. oy: karayla kırmızı arasında bir at clonu (İM: 54).

MM'cle ele bir oy 'yağız at' nıaclclesi yer almaktadır (214). Fakat örneklere bakılırsa bu kelime 0\'

değil, uy okunmalı ve "sığır" manası verilmelidir: Zekat ottuz. ayda buzagu iriir (44). Keliir oy içinde

biriise zekat (44). Eger bolsa altnuş bu oy/or sanı (45). Keçlik ya ko/an oy tiwe koy kım (49). Tiwe oy

kerekat katu· ya hrnıar (49).

Kıpçak Türkçesi: Kitabu Mecm{i'r Terciinıôm Türk! ve 'Acemi ve Mogoll ve Fôrsl'cle at donları bahsinde yer alan oy kelimesinin Arapçası el-agbaru'r-ramödl'clir (Houtsına: Yazma: 13). Buna göre kelimeyi "kum, toz veya kül renkli" olarak düşünebil i riz. oy: aschgrau (Houtsma: 57). oy: l.!l3eTa rrbı.nıı. nerına; ccpmı, cepo-ııenerrbHaH, rrenerrbHa51 (o MacTıı rrorna.ıı,ıı) (Kurışcanov: 175).

34. SARIG

At donlarından birini ifade etmek üzere ilk olarak Eski Türkçe döneminele karşımıza çıkan kelimenin zaman içinele çeşitli fonetik değişikliklere uğradığı görülmektedir.

Eski Türkçe: sarıg: sarı (ETY: 849). sarrg at!ıg ... :sarı atlı ... (ETY: lrk Bitig Xl: 267).

Harezm Türkçesi: sarıg: sarı (ME: 172). dor boldı at/ dorlukl kızıl bo/dı, kızardıl kı::.ıl/ık/ yaşı!

bolclr! yaşıliıki sarıg boldı (ME: 64). dar boldı at/ kızıl boldt! yaşı! boldıl sarıg holdı (ME: 64). Kıpçak Türkçesi: Kitôbu Mecm{i'ı Terciimônı Türk! ve '!\cem/ ve Mogolf ve Fôrsf (Houtsma: Yazma: 1 3) ile Durre'de ( 119) bu kelimenin Arapçası a~far, yani "sarıya dönük kahve rengi, açık kestane rengi"clir. Rf/'de ise kelimenin geçtiği cümleye bakarak Arapçasının aş~ar olduğunu düşünebiliriz (6). aş~ar'clan hareket edersek kelime "kestane renkli (at)"ı göstermektedir. saru: von

Pferclen: ein Goldfuchs (Houtsma: 80). sarıı: )Ke.TTTbı.M, JononıcTO-pbt)Ka5I MaCTb .rıoılla;:ı,ıı (Kurışcanov: 185). san at: sarı al ( Durre: 119). saru: sarı ( RH: 90) .... ve da/11 oşkar yo ·ni sam ot ...

(RH: 6).

Eski Anadolu Türkçesi: ... fat/ saru olsa ... (Tabirname: 60). 35. SlÇAN TÜLİ

"Domı sıçan tüyü renginde olan (at)" manasında kullanılan sıçan fiili'ye sadece Baytar-nwne'clc

tesadüf ettik. stçan tügi: at donu (Baytar-name: 49). Yazmacia sıçmı fiili şeklinde yazılmış olmasına rağmen (3a/15) Agar tarafından sıçan tügi olarak okunan kelimenin okunuşu düzeltilınelidir. Sıçan tiigi at ki göze hor ola ... ( Baytar-name: 1 2).

36.

sis

ilk olarak Kilii/nt Mecmü ·ı Tercüman ı Türk/ ve 'Acemi ve Mo gol/ ve Farsf'cle rastladığımız ve at donları bahsinde yer alan kelimenin Arapçası için sadece ma 'rı!( yazılıdır (Houtsma: Yazma: 13). Kurışcanov kelimeyi düz manasıyla düşünmüş ve 'koyu boz duman, sis' olara!: değerlendirnıiştir. Agar ise Baytar-name'de geçen kelimeyi 'bir at cinsi' olarak yoruınlaııııştır, fakat atların donlarına göre

(18)

140 GÜLDEN SAGOL

sınıflandırıldıkları bölümde yer alan kelimenin at donu olarak ele aünması uygun olacaktır: Sis at ki eger kıçı seki! olursa kıymetli olur. Sıçan tügi17 at ki göze hor ola yiike ve binmege gayet eyü olur. Al at ki gayet kızıl ola, eyü olursa az olur. Ala beyaz ki ziyade yügrük ola, amma hünersiz olur

(Baytar-name: 12). Kelime TS'de de yer almakta ve "alacalı" (Arapçası bürşe) karşılığı olarak

kullanılmaktadır. sis: atın tüylerindeki küçük alaca benekler. el-bürşe (A): at kısmının tüylerinde olan

hurde alaca benekiere denir ki sair levnine muhalif olur, sis tabir ederler (TS V: 3489). sis renkli: kır renkli, benekli (TS V: 3490). ML'de ise 'sisli kır: üzerinde ufak ve boz benekler bulunan doru renkli

(at)' şekli geçmektedir (ML 11: 386).

Biz bu örmeklere dayanarak kelimeyi "boz renkli benekieri olan (at)" olarak değerlendirmenin yanlış olmayacağı kanaatındayız.

Kıpçak Türkçesi: sis: Houtsma kelimeyi kendisi nıanalandırmamış, sadece Zenker'in verdiği manayı sözlüğüne alnıakla yetinmiştir (Houtsma: 79). sis: ryCToi1 cephli1 TyMaH, Mrrra (Kurışcanov: 188).

Eski Anadolu Türkçesi: sis: bir at cinsi (Baytar-name: 49). Sis at ki eger kıçı seki! olursa kıymetli

olur ( Baytar-name: 1 2).

TAZ

1

Kaşgarlı Mahmud el-feresıı'l-ebres karşılığı olaraktazat kelimesini göstermektedir. B. Atalay ve

R. Dankoff kelimenin Arapçasını ebreş olarak tashih edip taz'ı 'alacalı veya benekli' olarak yorumlamışlardır: taz at: alacal ı at (Atalay IV: 591 ). taz: speckled (horse) (CTD lll: 183).

ebres kelimesine sözlüklerde rastlayamadık, fakat kelimenin kökü "yeri düzeltip toprağı yumuşatmak, bir şeyi yumuşatmak" ınanalarma gelmektedir. Kaşgarlı Mahmud'un kelime için verdiği örnek şöyledir: taz at tawarçı bolnıas, (çünkü onun tırnağı kötüdür) (Kaş.: 509). Hem kelimenin

köküne hem de taz "saçsız, kel vb." kelimesine dayanarak taz kelimesinin "ayağı nda bir sakatlığı olan at, belki yumuşak, düz ayaklı at (?)"ı gösterdiği söylenebilir. Bu öyle bir sakatlıktır ki onun tırnağının

kötü olmasına sebep olmakta ve yük taşımasını engellemektedir. Clauson ise kelime için verilen örneğe

dayanarak kelimeyi 'ayakları acıyan veya nalsız ayaklı' olarak yorumlamıştır (EDPT: 570). Sonuç olarak taz kelimesini at donu ifade etmekte kullanılan kelimelerden biri olarak görmek tenıayülünde

değiliz.

37. TIG

İlk olarak Eski Türkçe döneminde tesadüf ettiğimiz kelimenin don olarak hangi rengi ifade ettiğini ancak H. N. Orkun gibi Kaşgarlı MaJımud'a dayanarak verebilmekteyiz. el-feresu beyne'l-aş~ar va'[.

kıınıeyt (Kaş.: 498). Buna göre kelimenin "donu kestane ile kızıl kahve rengi arasında olan at"ı gösterdiğini söyleyebiliriz.

Eski Türkçe: tıg: at rengi, sarımtırak (ETY: 865). tıg at kudrukuı tügiip ... : sarımtırak at

kuyruğunu bağlatıp ... (ETY: Irk Bitig L: 278).

Karahatılı Türkçesi: tıg: al ile doru arası at rengi, konur al (Atalay IV: 613). tıg: betweeıı sorrel

and bay (horse) (CTD III: 189).

(19)

38. TORUG

At donlarından birini ifade etmek üzere çok yaygın olarak kullamlan bu kelime, Orhun Abideleri'nden itibaren karşımıza çıkmakta ve zaman içinde çeşitli ses değişikliklerine uğradığı

görülmektedir.

Eski Türkçe: tong: doru, at rengi (ETY: 868). torug: doru, at rengi, doru renk (OA: 134). torug: doru (OY: 173) .... yeginsilig begin kedimlig tong at binip ... : ... Yeginsilig beyin giyimli duru atına binip ... (ETY KT D 33: 44) .... Yigen Silig beging kedirn.lig torug at binip ... : Yigen Silig beyin giyimli doru atına binip ... (OA: KT D 33: 26) .... yigen silig begiii kedinılig torug at binip ... : Yiğen Siliğ Bey'in giyinıli doru atına binip ... (OY: KT D 33: 17). torugltoruk: doru (at vs.) (ETG: 301).

Karahanlı Türkçesi: Kelime Kaşgarlı Mahmud tarafından J:J.ayl, feres "at" ve don olarak da

el-feresu'l-kurn.eyt, yani "kızıl kahve rengi at, doru at" olarak verilmiştir. Muhtemelen ilk mana, benzetme neticesinde ortaya çıkrruştır: "Bu oglanıg bir torugka aldını =Bu köleyi bir ata satın aldım" (Kaş.:

187). tong at: doru renkli at (Atalay I: 374; IV: 641). torug: at rengi, doru renk (Atalay I: 641 ). torug:

at (Atalay

I:

373). tüm torug at: düz, tamamiyle doru at (Atalay IV: 642). torug: h orse; bay (h orse color)

(CTD III: 196); tum kara (CTD III: 200).

Harezm Türkçesi: İbn-i Mühenna'nın lugatinde at donları bahsinde t).,.; şeklinde görülen bir

kelime yer almaktadır. Arapçası kumeyt olan kelimenin yazdışının imla hatası olarak değerlendirilebileceği ve torug şeklinde ele alınabileceği kanaatındayız (Hilyetü'l-İnsan: 171). dor: doru, koyu kırmızı (ME: 115). dor boldı at 1 dorlukl kızıl boldı, kızardı 1 kızıllık (ME: 64). dor boldı

at 1 kızıl boldı 1 yaşıl boldı 1 sang boldı (ME: 64). dor boldı at 1 karıştı iş (ME: 78). t).,.;: hurmal doru at(İM:103).

Kıpçak Türkçesi: Dfvfinü Lügati't-Türk'te olduğu gibi idrtık (Yazma: 63), Kitabu Mecmü'ı

Tercünıfinı Türk! ve 'Acemi ve Mogolf ve Ffirsf (Houtsma: Yazma: 13) ile Tuhfe'de (30b) de bu kelimenin Arapçası kunıeyt'tir. toru: doru, hurma renginde at (İd rak: 1 06). turu: Fuchs (pferd) (Houtsma: 85). Houtsma ve Kunşcanov'un okuyuşları toru olarak tashih edilmelidir. turu: gnedoj (o

masti lowadi) (Kunşcanov: 205). togru: doru renk (Tulıfe: 260). toru olarak verilen kelimenin

Türkmenler tarafından togru şeklinde telaffuz edildiği belirtilmiştir (30b). Kelime bugün Türknıencede

dor'dur. toru: doru renk (Tuhfe: 262). ton: doru at (Durre: t35).

Eski Anadolu Türkçesi: ton: doru, kızıl kahve rengi (at rengi) (DK II: 292) .... ton aygınna bindi (DK I: 96/12) .... toklı başlu ton aygın ... (DK I: 12517). Toklı başlu ton aygır yonldı ... (DK I: 126/7). to rı: doru, at rengi ( Baytar-name: 51). Ve ton at ki beli ve kuyrugı uzun ola ... ( Baytar-name: 11) .... ve ton at ki kuzgun gözli ola ... (Baytar-name: 12) .... at don olsa ... (Tabirname: 60).

39.

HURMA TORI

Farsça f:J.urma kelimesi ile Türkçe ton kelimelerinin birleşmesinden oluşan bu şekil "hurma rengine çalan doru (at)"ı göstermektedir. Sadece iki eserde tesadüf ettiğimiz kelime, geçtiği cümleye bakılırsa Kabusname'de kunıeyt karşılığında kullanılmıştır.

Eski Anadolu Türkçesi: ... Kümeyt Harmayi toru atdur ki eyüdür ... (Kabusname: 214). T.

Akçalı-Işıközlü tarafından harnıayi şeklinde okunan kelimenin okunuşu hurmayi olarak düzeltilmelidir. hurmayi: bir at rengi, donu (Baytar-name: 38); ton: doru, at rengi (Baytar-name: 51). Hurmayi ton at

Referanslar

Benzer Belgeler

- Bilinebilir olması bakımından en basit ve kolay parçadan başlayarak adım adım en kompleks parçaya doğru düzenli olarak ilerlerim ve zihnime belli bir düzen içinde

Nurdin USEEV’in 2006 Kırgızistan Türk Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkoloji Anabilim Dalı “Kırgız ve Türkiye Türkçesi İle Karşılaştırmalı

Bu çalışmanın verileri ışığında, mezbaha çalışanları gibi listeriosis için risk gruplarında seropozitiflik oranının yüksek bulunması nedeniyle, daha geniş

a- Bu metodla tesis ne kadar büyük olursa olsun, her balans vanası ile bir defa ayar yapmakla istenilen doğru su debisi değerlerine ulaşıldığı için,

Hidrolik prensiple çalışan kontrol vanalarının dışında, kullanılmakla olan diğer tip kontrol vanalarma örnek olmak üzere çekvalf, basınç düşürücü vanalar ya

 TÜİK, herhangi bir işte çalışmayan, son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı.. yapabilecek durumda olan

DSM-5 taslağının tartışmalar için kamuoyuna açılmasının ardından pek çok uzman, aile ve sivil toplum kuruluşu; planlanan değişikliklerden sonra bazı otizmli

Ergin de geniş zaman ekleri ile şimdiki zaman eklerinin bazen gelecek zaman anlamı bildirdiğini, geniş zaman eklerinin bildirdiği gelecek zamanın ihtimali bir gelecek