• Sonuç bulunamadı

Serebrovasküler olaylarda lökaryozis varl›¤›

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Serebrovasküler olaylarda lökaryozis varl›¤›"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Serebrovasküler olaylarda lökaryozis varl›¤›

‹lknur AYDIN-CANTÜRK (*), Nihal IfiIK (**), Zahide YILMAZ (*), Fatma CANDAN (*), Taner SELEKER (***)

ÖZET

Serebral beyaz dokuyu özellikle sentrum semiovale bölgesini etkileyen radyolojik anomaliler son y›llarda oldukça dikkat çekmektedir. Bunun nedenlerinden biri yeni görüntüleme yön- temleriyle bu de¤iflikliklerin daha s›k olarak serebrovasküler olaylarla, bazen de yaln›zca yafllanmayla birlikte saptanmas›- d›r. Görüntüleme yöntemleriyle bu beyaz doku anomalileri lö- karyozis olarak tan›mlan›r. Bu de¤ifliklikler kranial tomogra- fide genellikle bilateral, yama fleklinde, diffüz hipodansiteler olarak ya da manyetik rezonans görüntülemede T-2 a¤›rl›kl›

kesitlerde hiperintens lezyonlar olarak seçilmektedir.

Serebrovasküler olay geçiren hastalarda lökaryozis varl›¤›n›n morbidite ve mortaliteye etkisini ve risk faktörleriyle korelas- yonu olup olmad›¤›n› saptayabilmek için; 1998-2000 y›llar›

aras›nda serebrovasküler olay klini¤i ile yat›r›l›p izlenen has- talar›n kranial tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme- leri, lökaryozisin varl›¤› aç›s›ndan retrospektif olarak de¤er- lendirildi.

247 hastada lökaryozis saptand›. Hastalar›n yafl ortalamas›

64.3 idi. Hastalar 128 erkek ve 119 kad›ndan oluflmaktayd›.

94 hastada intrakraniyal hematom, 153 hastada iskemik se- rebrovasküler olay saptand›. Hastalar risk faktörleri olarak hipertansiyon, diabetes mellitus, aterosklerotik kalp hastal›¤›, obesite, sigara, alkol aç›s›ndan de¤erlendirildi. Nörolojik mu- ayene bulgular› kaydedildi. Lökaryozis ile birlikte s›k görülen risk faktörleri hipertansiyon ve ateroskleroz olarak saptand›.

Ayr›ca yafl, hiperlipidemi, obesite daha az oranda lökaryozise efllik eden faktörlerdi. Daha önceki klinik veriler de¤erlendi- rildi¤inde hastalar›n bir bölümünde daha önceden geçirilmifl serebrovasküler olay ve geçici iskemik atak saptand›. Bütün bu veriler ve iskemik olay›n tipi lökaryozis ile birlikte görülme aç›s›ndan istatistiksel olarak c2 ve korelasyon analizi yöntem- leri ile de¤erlendirildi.

Lökaryozisin patogenezinin ve hastalar›n yaflam kalitesi ile yaflam süresi üzerindeki etkisinin tam olarak anlafl›labilmesi için prospektif olarak, serebrovasküler olay geçirmifl ve ge- çirmemifl kiflilerin belli aral›klarla kranial tomografi ve man- yetik rezonans görüntülemelerinin incelenmesi, klinik tablola- r›n›n takip edilmesi ve bulgular›n risk faktörleriyle korele edilmesinin uygun olaca¤› düflünülmektedir.

Anahtar kelimeler:Lökaryozis, serebrovasküler olay, hiper- tansiyon

SUMMARY

The existence of leukoaraiosis in cerebrovascular events The radiologic anomalies which effect the cerebral white tis- sue, especially the centrum semiovale section, attract attenti- on in the recent years. One of the reasons of this is that these changes are, with new monitoring methods, are determined more frequently with cerebrovascular phenomena and someti- mes only with growing older. With monitoring methods, these white tissue anomalies are identified as leukoaraiosis . These changes usually are viewed as bilateral, patch-styled diffuse hypodensities in the cranial tomography or as hyperintense lesions in the T-2 burdened cross-sections in the magnetic re- sonance imaging.

In order to understand if there is a correlation between the risk factors and the existence of leukoaraiosis and the impact of the leukoaraiosis to morbidity and mortality, the cranial to- mography and magnetic resonance imaging of the patients who were put in hospital for cerebrovasculer events between 1998 and 2000 were retrospectively evaluated.

In 247 patients, leukoaraiosis was spotted. The average age of the patients were 64.3 (range 59-71). The patients consis- ted of 128 males and 119 females. In 94 of the patients, int- racranial hematome, and in 153 of them ischemic cerebrovas- culer event was spotted. The patients were evaluated accor- ding to the risk factors of hypertansion, diabetes melitus, at- herosclerotic heart disease, obesity, smoking and alcohol.

The neurologic examination evidences were recorded. The most frequent risk factors together with leukoaraiosis were identified as hypertansion and atherosclerose. Hyperlipidemi, obesity and age accompanied the leukoaraiosis as risk factors in a less frequent manner. After the evaluation of the older clinical data, it was seen that most of the patients had previ- ously cerebrovasculer event and transient ischemic attacks.

All these data and the type of the ischemic phenomenon have been evaluated statistically through c2 and the correlation analysis according to their occurance together with leukoara- iosis.

In order to understand the precise affect of the patogenese of the LA over the life quality and the life time of the patients, prospective examination of the cranial tomography and mag- netic resonance imaging of the patients who previously had or did not have cerebrovasculer event, the prosecution of the cli- nical tables and the correlation of the evidence with risk fac- tors are thought to be convenien .

Key words: Leukoaraiosis, cerebrovasculer event, hypertansi- on

SSK Göztepe E¤itim Hastanesi Nöroloji Klini¤i, Asist. Dr.*; Klinik fiefi Dr.**; Uz. Dr.***

KL‹N‹K ARAfiTIRMA Nöroloji

Göztepe T›p Dergisi 19: 145-147, 2004

145 ISSN 1300-526X

(2)

Yafllanmayla beraber beyinde beyaz maddede özellikle periventriküler alanda T-2 sekans›nda artm›fl sinyal de-

¤ifliklikleri meydana gelir. Bu de¤ifliklikler s›kl›kla 65 yafl›n üzerinde görülmekle beraber otopsinin beyin mu- ayenesinde gözle görülür gross de¤ifliklikler yaratmaz.

Etiyolojisinde serebral iskemininde sorumlu tutuldu¤u bu olay, bilgisayarl› tomografi (BT) de periventriküler bölgede genellikle bilateral, yama fleklinde, diffüz hipo- dens alanlar olarak görülürken; manyetik rezonans gö- rüntüleme (MRG)’de ise T-2 a¤›rl›kl› kesitlerde hiper- intens beyaz doku anomalileri olarak izlenir ve lökaryo- zis (LA) olarak tan›mlan›r (1,2).

Lökaryozisde rastlanan en s›k risk faktörü, yafllanmad›r.

Arteriyal hipertansiyon (HT), diabetes mellitus (DM) ve kardiyak hastal›klar LA ile ilgili di¤er s›k görülen risk faktörleridir. LA’li hastalarda inme ve demansiyel semptomlar›n geliflme riskinin artmas› ve tablolar›n be- raberlerinde getirdikleri artm›fl morbidite ve mortalite riski LA’in klinik önemine iflaret eder (3,4).

Çal›flmam›zda, BT ve MRG’de saptad›¤›m›z LA olgu- lar›na efllik eden serebrovasküler olay (SVO)’›n tipini belirlemeye ve bunun yan›nda SVO geçiren hastalarda LA varl›¤›n›n morbidite ve mortaliteye etkisinin olup olmad›¤›n›, olas› risk faktörleriyle olan iliflkilerini de göz önünde bulundurarak saptamaya çal›flt›k.

MATERYAL ve METOD

SSK Göztepe E¤itim Hastanesi Nöroloji Klini¤i’nde 1998- 2000 y›llar› aras›nda SVO klini¤i nedeniyle yat›r›l›p izlenen hastalar›n BT ve MRG’leri, LA’in varl›¤› aç›s›ndan retrospek- tif olarak de¤erlendirildi. LA saptanan hastalar risk faktörleri olarak yafl, HT, DM, aterosklerotik kalp hastal›¤›, obesite, si- gara, alkol, hiperlipidemi, hemokonsantrasyon aç›s›ndan de-

¤erlendirildi. Hastalar›n özgeçmifllerinde SVO ve geçici iske- mik atak (T‹A) varl›¤› kaydedildi. LA ile beraber görülen SVO tipi, demansiyel semptom ve mortalite varl›¤› incelendi.

Bütün bu veriler LA ile birlikte görülme aç›s›ndan istatistiksel olarak c2 ve korelasyon analizi yöntemleri ile de¤erlendirildi.

BULGULAR

247 olguda LA saptand›. Olgular›n 119’u kad›n, 128’i erkek idi. Hastalar›n yafl ortalamas› 64.3 idi. Yafl grubu- na göre olgu da¤›l›m› yap›ld›¤›nda; LA saptananlar›n % 42’si 60-69 yafl grubunda idi. Bunu % 23 ile 70-79 yafl grubu izliyordu. En genç olgu 35 yafl›nda idi ve 40 yafl- tan küçük sadece 1 olgu vard›. Di¤erleri ise 40-49 (%

6.9), 50-59 (% 21.1), 80 üstü (% 17) yafl gruplar›na da-

¤›l›yordu. Olgular›n % 61.5’inde (153 olgu) LA’e iske- mik SVO efllik etmekte iken, % 38.5’inde (94 olgu) in- trakraniyal hematom efllik ediyordu. Yine, olgular›n % 20.3’ünde (50 olgu) özgeçmiflte SVO, % 6’s›nda (15 olgu) geçici iskemik atak öyküsü mevcuttu.

Hipertansiyon ve ateroskleroz LA etyopatogenezinde en s›k görülen risk faktörleri olarak saptand›. Tüm olgu- lar›n % 83.8’inde (206 olgu) HT mevcuttu; 41 olguda anamnez ve muayenede HT saptanamad›. Yine, 60-69 yafl grubunda lökaryozisli olgularda HT varl›¤› c2 yön- temi ile istatistiksel olarak anlaml› bulundu (p=0.001).

‹skemik SVO geçiren LA’li olgularda HT, intrakraniyal hematom geçiren LA’li olgulardan daha fazla idi (p=

0.001). Olgular›n 56’s›nda (% 22.8) DM, 43’ünde (%

17.5) aterosklerotik kalp hastal›¤› mevcuttu. Sistemik ateroskleroza 210 olguda (% 85.4) saptand›. Bu durum 60-69 yafl grubunda istatistiksel olarak c2 yöntemi ile anlaml› bulundu (p=0.03). Sigara, alkol kullan›m› ista- tistiksel olarak anlaml› bulunmad›. Çal›flmam›zda de- mansiyel semptomlar bu aç›dan yetersiz sorgulama ne- deni ile anlaml› bulunmad›.

Hastalar›n 36’s›n›n (% 38.2) intrakraniyal hematom ne- deniyle, 26’s›n›n (% 16.9) iskemik SVO nedeniyle kli- ni¤imizde exitus oldu¤u bulundu. LA’in efllik etti¤i SVO’lar ile hiperlipidemi (trigliserit, kolesterol yüksek- li¤i) aras›nda anlaml› korelasyon bulundu.

TARTIfiMA

Yafllanma, HT ve DM’un beyaz maddenin küçük penet- ran arterleri ve arteriyolleri üzerinde ortak bir tak›m et- kileri vard›r. Bu etkiler, damar duvar›n›n fibrohiyalin materyal ile kal›nlaflmas›, meydana gelen ateroskleroz ile damar lümeninin daralmas› gibi düz kas hücrelerin- deki de¤iflikliklerdir (2). Bu de¤ifliklikler, beyaz madde- nin perfüzyonunu azaltarak küçük infarktlar olufltur- maktad›r.

LA’in patogenezinde akson kayb›, miyelin solukluk, gliozis, epandimal hücre kayb› ve perivasküler alan ge- nifllemesi bulundu¤u yap›lan çal›flmalarda gösterilmifl- tir. Nitekim, MR-spektroskopi ile yap›lan çal›flmalarda LA’li alanlarda, nöronal perikarya için bir belirteç olan N-asetilaspartat konsantrasyonunda de¤ifliklik olmad›¤›

halde, inositol-glisin rezonans›nda ve miyelin fosfoli- pitlerinde azalma oldu¤u saptanm›flt›r (2).

Göztepe T›p Dergisi 19: 145-147, 2004

146

(3)

Çal›flmam›zda literatür ile uyumlu olarak, HT ve ate- rosklerozun LA etyopatogenezinde en s›k görülen risk faktörleri olmas›, serebral kan ak›m›ndaki geçici azal- malar›n periventriküler beyaz madde de iskemik hasara yol açt›¤›n› destekledi. Buna ek olarak, bu çal›flmada LA’in 60-69 yafl aras›nda en yo¤un s›kl›kta görülmesi, yafllanman›n küçük damar duvarlar›nda yap›sal de¤iflik- liklere neden olarak arteriyal lümende daralma ile be- yaz madde de hasarlanmaya neden oldu¤unu düflün- dürtmektedir (2,5).

Klinik veriler de¤erlendirildi¤inde, LA’in efllik etti¤i is- kemik SVO’lar, intrakraniyal hematomlara göre daha fazlayd›. Ayr›ca dikkati çeken bir konu da, LA in efllik etti¤i intrakraniyal hematomlarda exitus say›s›n›n LA ile beraber görülen iskemik SVO’lardaki exitus say›s›na göre daha fazla olmas›yd›. Literatürde bu konu ile ilgili bir bilgiye rastlanmad›. Bu konuda ayd›nlat›c› olabile- cek verilere, LA’in fliddetinin hesaba kat›larak yap›la- cak olan çal›flmalarla ulafl›labilece¤i düflünüldü.

Yap›lan baz› çal›flmalarda LA’in vasküler orjinli kogni- tif bozuklu¤un bulundu¤u hastalarda daha s›k bulundu-

¤u gösterilmifltir (6-8). Mental disfonksiyon veya Bins- wanger tip vasküler demans, beyin oksijen metaboliz- mas›nda azalma ile yak›n iliflki içindedir. Binswanger-

’de korteks ve subkortikal yap›lar aras›nda meydana ge- len ileti bozuklu¤unun, kortikal disfonksiyona ve de- mansa yol açt›¤› düflünülmektedir. Beyaz maddedeki inkomplet infarkt veya lakün gibi iskemik lezyonlar, se- rebral korteks ve subkortikal yap›lar aras›nda nöronal a¤da ileti bozuklu¤una neden olabilir.

Çal›flmam›z›n amaçlar›ndan biri olan LA’li olgularda demansiyel semptomlar›n varl›¤›n›n araflt›r›lmas›, ret- rospektif olarak yap›lan bu çal›flmada yetersiz sor- gulama nedeni ile anlaml› bulunmad›. Burada neden olarak, LA mevcut olan bu olgular›n klini¤imize giri-

flindeki nedenin esas olarak SVO olmas›; LA’in ise yap›lan görüntüleme yöntemleri ile rastlant›sal olarak bulunmas› oldu¤u düflünüldü.

LA’in etyopatogenezinde, HT ve aterosklerozun en s›k risk faktörü olarak görülmesi ve bu risk faktörlerinin ayn› zamanda SVO’larda da benzer flekilde en s›k risk faktörleri olarak bulunmas›, LA’in SVO oluflumundaki basamaklardan biri olabilece¤ini akla getirmektedir.

SVO’lar›n beraberlerinde getirdikleri demansiyel semp- tomlar, morbidite ve mortalite riski gözönünde bulun- durulacak olursa, LA’in tam olarak aç›klanamam›fl olan önemi daha da ortaya ç›kar.

LA’in patogenezinin ve hastalar›n yaflam kalitesi ve ya- flam süresi üzerindeki etkisinin tam olarak aç›klanabil- mesi için prospektif olarak SVO geçirmifl ve geçirme- mifl kiflilerin belli aral›klarla BT ve MRG yap›larak in- celenmesi, klinik tablolar›n›n takip edilmesi ve bulgula- r›n risk faktörleri ile korele edilmesinin uygun olaca¤›

düflünülmektedir.

KAYNAKLAR

1. Derek K, et al: Characterization of white matter damage in isc- hemic leukoaraiosis with Diffusion Tensor MRI. Stroke 30(2):393-7, 1999.

2. Pantoni L, et al: Pathogenesis of leukoaraiosis. Stroke 28(2):625- 9, 1997.

3. Dennis P, et al: Does leukoaraiosis predict morbidity and mor- tality ? Neurology 11,54(1):90-4, 2000.

4. Loeb C, et al: Dementia associated with lacunar infaction. Stroke 20(9):1225-9, 1992.

5. Yao H, et al: Leukoaraiosis and dementia in hypertensive patients.

Stroke 23(11):1673-7, 1992.

6. Kawamura J, et al: Leukoaraiosis coroelates with cerebral hypoperfusion in vasculer dementia. Stroke 22(5):609-14, 1991.

7. Yamauchi H, et al: Brain arteriolosclerosis and hemodynamic dis- turbance may induce leukoaraiosis. Neurology 10,50(8):1833-8, 1999.

8. Kurumatani T, et al: White matter changes in the gerbil brain un- der chronic cerebral hypoperfusion. Stroke 29(5):1050-62, 1998.

‹. Ayd›n-Cantürk ve ark., Serebrovasküler olaylarda lökaryozis varl›¤›

147

Referanslar

Benzer Belgeler

‹skemik ya da hemorajik inmeli hastalarda efllik eden iskemi benze- ri EKG anormalli¤i s›kl›¤› %85-95 civar›nda iken bu oran kalp hastalar› d›flland›¤›nda %32’ye

METOD ve BULGULAR: ARDA çalışmasına, ülkemizdeki eğitim hastanelerine (19 kardiyoloji, 15 nöroloji, 8 kardiyovaskuler cerrahi merkezi) geçirilmiş aterotrombotik

fonksiyonel düzeyle daha fazla olmak üzere pozitif bir ilişki olduğu ve hem kognitif durumu iyi hem de kötü olan strok hastaların rehabilitasyondan yarar sağladığı

Çalışmamızda ciddi karotis darlığı (%70 ve üzeri darlık) bulunan hastalarda difüzyon manyetik rezonans görüntüleme (MRG) incelemesi yapılarak, ameliyat öncesi

(‹ki tip iletifli- min birlikte kullan›ld›¤› durumlar da var.) Bu farkl› iletiflim tiplerininin daha çok hangi durumlarda kullan›ld›¤›n› da kay- deden

Her bir proteinin yap›s›na giren aminoasitler farkl› oldu¤u için de, her protein için farkl› müzik akorlar› ortaya ç›k›yor. Araflt›rmac›lar›n iddia etti¤ine

1) 1) arter duvarının arter duvarının anormal şekilde anormal şekilde dejenere olarak dejenere olarak.. değişikliğe uğraması değişikliğe uğraması 2) 2) damar

ve arkadaşları, metabolik sendromla strok riski arasındaki ilişkiye dair yapılan ı 3 çalışmanın meta-analizini yapmışlar ve sonuç olarak metabolik