• Sonuç bulunamadı

(1)Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan antik kent Hasankeyf'in kurtarılması için Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi tarafından düzenlenen "Hasankeyf Dayanışma Kampı&#34

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan antik kent Hasankeyf'in kurtarılması için Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi tarafından düzenlenen "Hasankeyf Dayanışma Kampı&#34"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ilısu Barajı'nın suları altında kalacak olan antik kent Hasankeyf'in kurtarılması için Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi tarafından düzenlenen "Hasankeyf Dayanışma Kampı" başladı. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi Sözcüsü Serhat Resul Hasankeyf’in durumunu degerlendirdi.

Binlerce yıllık Antik kent Allianoi neredeyse 'günyüzü göremeden' tekrar kumlarla kaplandı... Yakında baraj sularının da altında kalacak. Fırtına Deresi'ne Loç Vadisi'ne, Munzur'a yapılması planlanan barajlar halkın tepkisine rağmen başlatıldı. Hatta işi rakamlara dökelim AKP tam 1500 HES için onay verdi. Yakında 10. Yıl Marşı'nın dizeleri yenilenecek:

"10 yılda bezedik yurdun dört bir yanını, Taktık gerdanına bütün akarsuların İnci kolyeler gibi anlı şanlı HES'leri"

Bu barajlar bölge halkını nasıl etkileyecek?, İklimsel değişiklikler nasıl olacak?, Doğal yaşam nasıl etkilenecek?...

gibi sorular hükümeti ilgilendirmiyor. Onlar sadece üretilecek elektriğe ve/veya barajların Hasankeyf'te olduğu gibi uluslararası politikada bir koz olarak kullanılıp kullanılmayacağı ile ilgileniyorlar. Hükümetin bu pervasız tavrına barajların yapıldığı bölgelerdeki yerel direnişlerle sarsılıyor. Fırtına Deresi'nde, Loç Vadisi'nde, Dersim'de, Allioni'de, Hasanjeyf'te ortaya çıkan çevre örgütleri ve halk projeleri tartışıyor ve karşı çıkıyor. Allioni kumlarla kaplandı...

Diğerleri sırada...

Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi Sözcüsü Serhat Resul ile Hasankeyf'in durumu üzerine söyleştik:

Hasankeyf insansızlaştırılıyor mu? Göç edenler var mı? Bu süreci anlatır mısınız?

Henüz fiilen başlamadı insansızlaştırma, kamulaştırma bedeli ödenmesi gerekiyor. Barajın ilk etkileyeceği bölge Ilısu köyü. Burası için Hasankeyf'in karşısında TOKİ, konutlar yaptı. Kamulaştırma bedeli ödenmediğinden kimse taşınmış değil. Fakat miktarlar kararlaştırılmış. Ama insansızlaştırma olacak ve 70-90 bin arasında insan etkilenecek. Çalışma fazla yapılmadı, yaptırılmadı. Ilısu Barajı Projesi 1954'te hazırlandı. 1983'e kadar masaya konmadı. O tarihten sonra çalışmalar başladı. Ciddi adım 1999'da atıldı. Bu kamulaştırma bedellerinin tespiti, sosyal yapının incelenmesi gibi şeyler. Anketler yapılırken de insanların kafası karıştırıldı. Baraja kredi verebilmek için yapıldı bunlar ama bu çalışmalar son yıllarda işlevini kaybetmeye başladı. Hasankeyf'e destek veren insanların etkisiyle bankalar kredileri geri çekti. Avrupalı bankalar baktı ki tepkiler büyük, vazgeçti. Esas gerekçe kamulaştırma. 2009 Temmuz'da resmi gerekçe ortaya engel olarak çıktı. Çünkü Hasankeyf, tarihi değerlerin hepsini barındıran ender yerlerden biri. 11 kriterden 11'ini karşıladığınız zaman orası UNESCO'nun kültür varlığı kriterlerine uyan ve nadir yerlerden biri oluyor.

Hasankeyf bu kriterleri karşılıyor.

Baraj gerekçelendirilirken yapım sebebi olarak kalkınma ve ilerlemeden söz ediliyor, bu yaklaşım doğru mu?

ODTÜ'nün yaptığı bir baraj projesi vardı: Ilı su yerine daha küçük 5 ayrı baraj yapılması. Bu iyi bir öneri değil aslında.

Çünkü oradaki insanlara sorulmadan yapılacak yine. Ama diğeriyle kıyaslandığında daha elverişli. Devasa bir baraj olmayacak en azından. 70-80 bin insan etkilenmiyor. Bu 5 barajın finansmanı diğerinden daha düşük. Buna rağmen ürettiği elektrik daha fazla. Yani 10 lira vereceğinize 8 lira verip 12 liralık elektrik üreteceksiniz. Sorun ekonomik değil. Sorun askeri stratejiler. Özellikle de Irak ve Suriye'yi suyoluyla kontrol etme.

Baraj yapıldığında doğaya ne gibi etkileri olacak? Hasankeyf'in sular altında kalmasının dışında.

Bir nehir üzerine birçok baraj yaparsanız, o nehrin taşma kapasitesi düşüyor ve içindeki pislikler çökelerek o nehrin yapısını bozuyor. Çöp yığını oluyor. Bir baraj yaparsanız ardı sıra baraj yapmak gerekir, yoksa basınç zarar verir.

Ama dediğimiz gibi baraj yapısını bozuyor ve içindeki canlı yaşamı yavaş yavaş yok oluyor. Etrafındaki bitki örtüsü de etkileniyor tabi. Bir sürü bitki türü ve hayvan barınağı gidiyor. Daha önemlisi o suyun etrafındaki kültür gidiyor.

Hayvanları öldürmez belki ama kültürü geri getiremezsiniz.

Bölgenin iklimi karasal, bunu değiştirecek. Ama esas düşünce tarım üzerine. Tarımda mühendis zihniyetine göre; ne

(2)

kadar çok su verirseniz o kadar mahsul olur. Yaptılar, Urfa'da yaptılar ne oldu; toprak verimi 3'te bire düştü ve daha da düşecek. Doğanın kendi dengesi bozulunca verimlilik ölüyor.

AB çevre kriterleri yayınlıyor, ancak bir taraftan da baraj kredisi için teminat veriyor bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avrupa'nın politikası; tavşana kaç tazıya tut şeklinde. Ama kamu tepkisi oluşursa kendilerine bir çeki düzen veriyorlar. Türkiye'de o da yok. Garanti bankası, Halk Bankası, Akbank krediye destek verdi. Bu bankalar tepkilere kulak asmıyor. Çünkü yüzsüzler. Sadece Akbank'ın yetkilisi 'Biz doğaya zarar veren bir işin içinde olmayız' demiş ama herhalde onların mantığına göre bu çevreye zarar vermiyor.

Hasankeyf'in önemi konuşulup tartışılıyor. Meclise de taşındı. Projenin iptali için yasal başvurular da yapıldı.

Gelişmeler ne yöndedir?

Hasankeyf ve Allianoi davaları ortaktı. Bununla ilgili bir sürü mahkeme durdurma kararı aldı ama çok işleyen bir sistem değil. Dahası bunun bir oyalama olduğunu düşünüyorum. Plan, proje yapılıyor bir sürü mevzuata aykırı,

mahkemeye veriyorsunuz 3-4 gün sürüyor. Durdurma kararı çıkmasına rağmen Allianoi'de uygulanmadı. Mahkemenin biri kumla kaplanarak suyun altında kalabilir diye bir karar verdi. Hemen hızlıca halledildi. Kille kaplanacaktı. Siz kilin zararını ispatlıyorsunuz. Sonra yeni bir projede kumla kaplayalım diyor. Siz daha ona itiraz edemeden

bakıyorsunuz ki olmuş, bitmiş. Hasankeyf adına açılmış bir dava değil. Önce kültürel varlıkların korunması belirtiliyor sonrasında projenin ismi geçiyor.

Çeşitli ortak mücadeleler yürütülüyor. Mücadele ne durumda?

Hasankeyf Yaşatma Girişimi, birçok kurumun bölgede Hasankeyf için bir şeyler yapalım niyetiyle ortaya çıkmış bir yapılanma. çok da hiyerarşik bir yapısı yok. Daha çok gönüllülerle yapılan bir yapılanma. Bu yıl farklı olan, hükümet 1500'e yakın HES projesine onay verdi ve daha fazla insan tepki gösterdi. Böylece önceden var olan grupların yan yana gelmesi daha kolay oldu. Şu anda 'Akarsu Hareketleri' olarak ortak ne yapılabilir ona bakıyoruz. Tamamlanmış bir şey değil ama iyi bir başlangıç.

Çevre mücadelelerinin tamamına bakınca platform, girişim, dernek, vakıf gibi birçok kurum çıkıyor. Bir dağınıklık söz konusu. çevre mücadelesi sadece çevrecilerle mi sınırlıdır?

Tabii ki çevreyle sınırlı değil. Doğaya, kültüre ve insanlara zarar veriliyor. Tabii bu kurumların yalnızca birinde bile duyarlılığınız varsa, göz yummanız mümkün değil. TEMA da çevre adına çalışıyor ama devletin yan kuruluşu gibi.

Bazılarının iddialarını çok ciddiye almamak gerek. Bazıları dar bakıyor. Ben daha çok yerel oluşumları önemsiyorum.

Karadeniz'de birkaç köy bir araya gelip bir şeyler yapmaya çalışıyorsa ben onu önemsiyorum. Şu anda da Hasankeyf'te olan da o. Yerel yapılanmalar daha ön plana çıktı.

Biz bir ağ oluşturmaya çalışıyoruz bütün bu grupların birbirinden haberdar olabileceği. Sanırım olacak da. Bu biraz zaman isteyen bir şey. Bazı gruplar 3-5 aydır ortaya çıktı. Ulaşabildiklerimize destek çıkmaya ya da destek almaya çalışıyoruz. Önyargılar da var. Onlar kırıldıkça daha sağlam bir ağ oluşuyor. Şu anki gidişat o yönlü. Gittikçe de iyi olacak diye düşünüyorum.

Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi olarak sonraki süreçte yapacağınız etkinlikler nelerdir?

11-17 Ekim arasında Hasankeyf'te yapacağı dayanışma kampı. İçinde kültürel etkinlikler aktiviteler de olabileceği bir kamp. Son üç aydır bu inşaatlarda hiç durulmadı. Buna karşı bir tepki göstermek ve biraz da insanların dikkatini oraya çekmek için yapılacak. Hazırlıklar büyük oranda bitti. Olabildiğince insanlara ulaşmaya çalışıyoruz. Kampı tek

başımıza yapıyoruz ama bölgedeki bazı belediyelerin desteği var. Batman belediyesinin desteği var. Ama asıl

organizasyonu Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi yapıyor. Bu mesela günlük bir program dâhilinde panel söyleşi, şenlik, konser ve protestolar gibi etkinliklerden oluşacak. Her grup da orada kendi standını oluşturacak, bildirilerini,

broşürlerini dağıtacak. Esasında buluşma gibi düşünelim.

(3)

Bir de 5-6 Kasım'da Su Sempozyumu var. Bu sempozyumda suyun bir yaşam hakkı olduğunu savunan insanların tartışacağı ve yerel yönetimlere alternatif, uygulanabilir su modelleri çıkaracak bir sempozyum. Bunun Diyarbakır'da yapılmasının esas nedeni Diyarbakır ve çevresindeki belediyeler alternatif su politikalarına biraz daha açık. Sonuç alabilmek için buralarda yapmak daha iyi olur diye düşündük. Yoksa başka yerde de yaparsanız aynı insanlar konuşur ama yerel yönetimlerin politikalarında değişikliğe ulaşmıyorsanız boşa kürek sallamış olacaksınız. 100'e yakın belediyeye çağrı yapılacak. Bu insanlar sempozyumda özelleştirme nedir, neye yol açıyor? Bunu tartışacaklar daha sonra da alternatif önerilerini sunacaklar.

Su Sempozyumu hakkında bilgi verir misiniz?

Bu sempozyumu 'Su Hakkı Kampanyası' düzenliyor. Bunun bütçesini de Rosa Luxemburg Vakfı(RLS) karşılayacak.

Su Hakkı Kampanyası'nı, Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi, Heyelan Grubu, Sosyal Değişim Derneği, Sosyal Demokrasi Vakfı ile yürütülecek. RLS de proje destekçimiz.

Dünyada da bu girişim var. Meksika'da baraj ve HES yapımından etkilenen insanlar 2-6 Ekim arasında bir araya gelecekler. Biraz bir diğerlerinden haberdar olma niyetiyle bizi de davet ettiler.

EmekDunyasi.Net- 11-10-2010

Referanslar

Benzer Belgeler

Davacılardan Ekoloji Kolektifi tarafından yapılan açıklamada yatırımcı kuruluşa böyle bir karar yetkisi verilmesinin, kültür ve tabiat varl ıklarının korunması

Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Yüksek Kurulunun Baraj Alanlarından Etkilenen Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması ile İlgili 717 Sayılı İlke Kararı. Kültür

Tarihi Hasankeyf kentini sular altında bırakacağı için eleştirilen Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı'nın (HES) ticari anla şması, Devlet Su İşleri (DSİ) ile

Dairesi, Ilısu Baraj Projesi’nin Çevre Etki Değerlendirmesinden (ÇED) muaf tutularak inşa edilmesine kar şı dava açan TMMOB Mimarlar ve Peyzaj Mimarları Odaları’nı

Sadece çevre değil, aynı zamanda bir tarih, kültür, enerji meselesidir Hasankeyf.. Güneydoğu'da Sarp kayaların arasında kıvrıla kıvrıla bir

Hasankeyf ve Dicle Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması için mücadele başlatan Doğa Derneği'ne destek veren son sanatç ı Erkan Oğur oldu.. Türk halk

Foto ğraf Sergisi Açılışı / Batman Fotoğraf Grubu Yer :Yılmaz Güney Sinema Salonu Yanı. Saat

Kale yolu ve çardaklara giden yolun kap ısına gelen kitle, burada kendini demir zincirlerle kap ıya bağlamak isteyen Oktay Konyar'a destek verdi.. Konyar'ın demir