• Sonuç bulunamadı

Ancak, belirli bir fenomeni incelerken araştırma sürecine bir zaman boyutu kattıklarında dinamik bir model kullanırlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ancak, belirli bir fenomeni incelerken araştırma sürecine bir zaman boyutu kattıklarında dinamik bir model kullanırlar"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 245 Coğrafyada Temel Kavramlar

Zaman

Ders Notları (Hafta 12)

Dr. Erdem BEKAROĞLU

(2)

Zaman

Zaman (time), coğrafyada iki farklı şekilde kavramsallaştırılmaktadır. Bunlardan birincisi fiziksel bir boyut olarak zamandır. Bu anlamda zaman ölçülebilir, sayılabilir ve hesaplanabilir bir boyuttur. Coğrafyacılar, belirli bir fenomeni zamanın belirli bir noktasında incelediklerinde statik bir model kullanırlar. Ancak, belirli bir fenomeni incelerken araştırma sürecine bir zaman boyutu kattıklarında dinamik bir model kullanırlar. Burada, örneğin, belirli bir zaman sürecinde belirli bir mekandaki göç fenomeninin araştırıldığı bir çalışmada, coğrafyacılar modellerine bir zaman boyutu da ekleyerek zaman-serisi analizleri yaparlar. İster statik ister dinamik bir model kullanılsın, her iki araştırma pratiğinde de zaman fiziksel bir boyut olarak ele alınmaktadır.

Zaman, aynı zamanda, sosyal bir değişim olarak da kavramsallaştırılmaktadır. Bu türlü bir kavramsallaştırmada vurgu zamanın içeriği üzerinedir. Bu bakımdan, yukarıdaki örnekten devam edilirse, belirli bir zaman sürecinde belirli bir mekandaki göç fenomeni endüstrileşmenin bir çıktısı olarak incelenir. Yani, bu ikinci tür kavramsallaştırma bakımından, astronomik zamanın kendi temposunda ileri doğru haraketi sırasında meydana gelen olay ve olgular değil (fiziksel boyutun zamanı), zamanın akışı sırasında meydana gelen sosyal değişimlerin-süreçlerin yarattığı değişimler (sosyal değişim zamanı) incelenir.

Kuşkusuz, bu türlü bir yaklaşım sosyal süreçler üzerine odaklanır. Bu bakımdan, örneğin, endüstrileşme ekonomik, politik ve kültürel değişimleri içeren ve hem gündelik yaşam hem de çalışma pratiğini dönüştüren bir süreç olarak ele alınır. Bu süreç zamansaldır; ancak, astronomik bir zaman boyutundan daha farklıdır.

Coğrafya pratiği bakımından değerlendirildiğinde, “zaman”ın hemen her zaman mekan bağlamında ele alındığı görülmektedir. Yani, coğrafyada zaman, “zaman-mekan” fenomeni olarak incelenir. Bu durum, coğrafi düşüncedeki mekan anlayışının (ve bu anlayışın evriminin) zamanı kavramada bir anahtar rol oynayabileceği anlamına gelebilir. Nitekim, modern coğrafya döneminde mutlak bir mekan anlayışına sahip olan coğrafi pratik için zaman da sadece fiziksel bir boyuttur. Çağdaş coğrafya dönemi içerisinde, özellikle pozitivist ve insan- merkezli coğrafyaların göreceli mekan anlayışı, doğal olarak zaman anlayışlarına da yansımış;

vurgu, göreceli bir zaman algısı üzerine kaymıştır. Eleştirel ve post-modern coğrafyalar açısından ise, ilişkisel mekan ve zaman anlayışlarının öne geçtiğini söylemek mümkündür.

Peki, coğrafyacılar zamanı (ya da zaman-mekanı) nasıl ele almışlar, nasıl çalışmışlardır? Bu sorunun cevabı, coğrafyacılar tarafından geliştirilen üç temel zaman-mekan modeli üzerinde durularak verilebilir.

(3)

Bu modellerden birincisi zaman-mekan yakınlaşmasıdır. En basit ifadeyle zaman-mekan yakınlaşması, dünyanın küçülmesi anlamına gelmektedir. Pozitivist coğrafyanın yükselişe geçtiği dönemde, 1969’da, Janelle tarafından geliştirilen bu modelde, Kuzey Amerika’daki iki yerleşim birimi (Lansing ve Detroit) arasındaki seyahat süresinin ulaşım teknolojisindeki yenilik ve gelişmelere bağlı olarak nasıl değiştiği kavramsallaştırılmıştır. Zaman-mekan yakınlaşması, mesafenin izole edici etkisinin üstesinden gelmek için gerekli değişim ölçüsüdür ve genel olarak yeryüzündeki iki nokta arasındaki seyahat süresinin zaman içerisinde azalmasının ve etkileşimin artmasının ortalama bir oranı tanımlanır. Örneğin, ulaşım teknolojisindeki yeniliklere bağlı olarak (posta-arabasından motorlu binek araçlarına) New York ile Boston 1800-2000 yılları arasında birbirine ortalama olarak yılda 22 dakika yakınlaşmıştır.

Zaman-mekan yakınlaşmasına paralel olarak işlenen bir diğer zamansal kavramlaştırma

“zaman-mekan uzaklaşması”dır. Bu, trafik koşulları ve altyapı yetersizliklerinden dolayı mekanlar arasındaki mesafenin göreceli olarak artmasını ifade etmektedir. Zaman-mekan yakınlaşması/uzaklaşması kavramlarında örtük olarak yer alan en önemli özellik, seyahat süresi ve seyahat maliyeti gibi fonksiyonel ve somut ölçülerin kullanımıyla yeryüzündeki fiziksel noktaların birbirine göre rölatif olarak hareket ettiğinin farkına varılması ve tanımlanmasıdır. Ulaşım ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımlar mekansal olarak homojen bir dağılım göstermediğinden, bazı yerler zaman-mekan yakınlaşmasını diğer yerlere oranla yüksek bir tempoda deneyleyebilmektedir. Bu bakımdan, modern teknolojik yeniliklerin nüfuz etmediği yerler birbirinden uzaklaşırken, diğerleri kentsel sistemin karmaşıklığına bağlı olarak birbirine yakınlaşmakta ya da yine uzaklaşmaktadır. Zaman- mekan yakınlaşmasıyla diğer yerlere oranla daha fazla erişim olanağı kazanan yerler aynı zamanda ekonomik ve diğer imkanları da kendine çekebilmektedir.

Zaman-mekan modellerinden ikincisi T. Hagerstrand’in “zaman coğrafyası”dır. Bu modelde, iki boyutlu bir temel haritaya dikey bir ölçekle üçüncü bir boyut eklenir ki, bu boyut zaman boyutudur. Bu üç boyutlu haritayı kullanarak Hagerstrand, bireylerin gündelik yaşam pratiklerinin zaman-mekan rotasını (zaman-mekan prizması) ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Bu bakımdan, örneğin, sıradan bir günde bir birey, temel harita üzerinde belirli bir koordinata sahip olan evinin bulunduğu yerden günlük zaman-mekan rotasına başlar. Evinden çıktıktan sonra bir araçla işe gider. İşyerinin lokasyonu, evin lokasyonundan farklı olduğundan ve aynı zamanda işyerine varana dek zaman geçtiğinden, söz konusu bireyin kişisel zaman-mekan haritasında hem yatay düzlemde (evinin olduğu noktadan işyerinin olduğu noktaya) hem de dikey düzlemde (işyerine ulaşım zaman aldığından dikey ölçekte yukarı doğru) farklı bir çizgi oluşur. Öğle yemeğini şehir merkezinde yiyen bu birey, yine hem yatay hem de dikey düzlemdeki günlük hareketine devam eder. Daha sonraki günlük rutinleri tamamlayan birey,

(4)

sonunda, rotasına başladığı yere, yani eve geri döner. Böylelikle haritanın tabanında ve tavanında birbirine simetrik olarak evinin lokasyonu bulunur. Bu iki lokasyon dikey boyutta birbirinden uzaktır; çünkü, evden çıkışı ile eve tekrar girişi arasındaki zaman sürecinde söz konusu birey hem mekanda (yatay doğrultuda) hem de zamanda (dikey doğrultuda) hareket etmiştir. Geniş ölçekte değerlendirildiğinde, bu zaman-mekan prizması, sıradan bir gündeki sıradan bir birey için muhtemel olarak yapılabilecek aktivitelerin sınırlarının belirlenmesini sağlar. Bu, aynı zamanda, söz konusu birey için mevcut kaynakların kapasitesini de belirler.

Bir adım daha ileri gidildiğinde, bu örnekte ele alınan bireyin gündelik koşullarda tek başına olmadığı, zaman-mekan rotasını söz konusu mekanda yaşayan diğer bireylerle birlikte oluşturduğu anlaşılabilir. Söz konusu birey hem işyerine gidişinde hem de dönüşünde (belki öğle tatili sırasında da) bir yoğunlukla karşılaşabilir; çünkü, diğer bireyler de tıpkı kendisi gibi işe gidiyor ya da işten dönüyor olabilir. Bu durum, ilgili mekanda yaşayan insanlar için mekanda bir sıkışma yaratır ki, bu sıkışma “zaman-mekan nüfus toplanması” olarak ifade edilir. İnsanların gündelik pratiklerinin, hareketlerinin, eylemlerinin zaman-mekan bağlamında anlaşılması açısından büyük bir adım olan “zaman coğrafyası”, 1970’lerin başında coğrafyaya oldukça orijinal katkılar yapmıştır.

Coğrafyadaki zaman-mekan modellerinden üçüncüsü D. Harvey’in geliştirdiği “zaman-mekan sıkışması”dır. Harvey, “mekanın zaman tarafında hiçleştirilmesi” nosyonundan hareket ederek zaman ve mekanı hem ekonomik gereklilikler hem de kültürel söylemle ilişkilendiren bir argüman geliştirmiştir. Harvey’e göre, mekanı fethetmek için yeni mekanların yaratılması zorunludur (özellikle ulaşım ve iletişimle). Zaman-mekan sıkışması kavramlaştırması, zaman- mekan yakınlaşması üzerine kurulu olmasına rağmen ondan bağlam olarak ayrılır. Çünkü, bir neo-Marksist olarak Harvey, zaman-mekan sıkışmasını sınıf çelişkisi, kapitalist sermaye birikimi, sermayenin dolaşımı ve bunların sosyo-kültürel uzantıları bağlamında ele almaktadır:

“(…) 1970’li yılların başlarından beri kullanılmaya başlayan uydu sistemleri, iletişimin birim maliyetini ve zamanını mesafeden bağımsız hale getirmiştir. Uydu yoluyla iletişimde, 500 kilometre mesafeden kurulan iletişimle 5000 kilometre mesafeden kurulan iletişimin maliyeti aynıdır. Malların hava yoluyla taşınmasının maliyeti çarpıcı biçimde düşerken, konteynerleşme deniz ve kara yoluyla büyük miktarlarda yapılan taşımacılığın maliyetini düşürmüştür. Bugün Texas Instruments gibi büyük bir çokuluslu şirketin yeryüzünün elliyi aşkın noktasında yer alan fabrikalarda finans, piyasa, girdi maliyetleri, kalite kontrolü ve emek süreci koşullarına ilişkin kararları eşzamanlı biçimde alarak işini yürütmesi artık mümkündür. Büyük kitlelerin televizyona sahip olması, uydu iletişimi ile bir araya geldiğinde, herkesin farklı mekanlardan gelen bir imaj yağmurunu neredeyse anında yaşamasını olanaklı kılarak dünyanın mekanlarını bir televizyon ekranındaki imajlara indirgemektedir.

Olimpiyatları, dünya kupasını, bir diktatörün düşüşünü, bir politik zirveyi, ölümle sonuçlanan bir trajediyi bütün dünya izleyebilmekte; kitle turizmi, çarpıcı mekanlarda çekilmiş filmler, dünyanın sunabileceğibir dizi deneyimi birçok insanın benzeştirilmiş biçimde ya da dolaylı yoldan yaşamasını olanaklı kılmaktadır. Yerlerin ve mekanların imajı, üretilmeye ve gelip geçiciliğe bütün öteki şeyler kadar açık hale gelir. Kısacası, başlangıçtan beri kapitalizmin dinamiğinin tam merkezinde varolmuş

(5)

olan mekanın zaman aracılığıyla yok edilmesi sürecinin yeni bir evresine tanık oluyoruz. (Kaynak:

Harvey, D., 1990. Postmodernliğin Durumu. sy: 326-327, Metis: İstanbul)”

Yararlanılan Kaynak: Taylor, P. 2009. Time: From hegemonic change to everyday life. İçinde N. J.

Clifford, S. L. Halloway, S. P. Rice, G. Valentine (Eds.), Key Concepts in Geography. Sage: London.

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna karşılık özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve Doğu Avrupa ülkelerindeki kadınların kendi işinde çalışmalarını destekleyen sivil toplum örgütlerine

Gerçek dünyadaki bütün oluş ve hareketler, zamandan bağımsız olmadığı gibi, kurmaca dünyadaki bütün durum ve hareketler de bir zaman dilimi içinde gerçekleşirler ve az

Milletlerarası Nasreddin Hoca Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma Dairesi Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1990, s..

Şu hepimizin bildiği daha sonraları ortaya çıkan sigara aleyhtarı propagandalar, sigara içmek için ayrılan (nedense çoğu cam) kapalı odalar ve insanların bu

Ayrıca, kolluk hakkında, adli görevi esnasında işlediği suçlardan dolayı, Cumhuriyet savcısı tarafından, Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre resen soruşturma

Beden, mekanı ritimler üzerinden okurken, algılanan fiziksel mekan da aynı zamanda bedenin pratik, davranışsal ritimlerinin koşullarını, ortamını,

Tömbeki meraklısı bazı kimseler de, kahvecinin ha­ zırladığı nargileyi hemen iç­ mez; önce, kollarını dirsekle­ rine kadar sıvar, nargilenin sürahisini,

Pek fazla meriyyülhatırlara, he­ men setrenin düğmeleri iliklenerek, yüz ciddî, kamburu çıkarıp çıkarıp büklüm büklüm, kolu sallıya sallıya, seminden