• Sonuç bulunamadı

ve e- ar- ve ça- bir Ona ve ve - da ve - e- ki şu ve Mimar Behçet ve Bedrettin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ve e- ar- ve ça- bir Ona ve ve - da ve - e- ki şu ve Mimar Behçet ve Bedrettin"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M i m a r l ı k t a i n k ı l â p

Mimar Behçet ve Bedrettin

M o d e r n b i r k ö ş k . M i m a r L e c o r b u s l e r 1 9 2 9

Yeni mimarlık b i r süs bir ayrılış için değil; ukalâlık için değil; ihmal edileni elde etmek için, ihtiyaç için, zaruret için doğdu. O n u n yaşayamıyacagı mevzuubahs bile olamaz.

Belki; bu hayat başka bir mecraya girinceye kadar b u gözler ve insan kafası başka b i r güzellik m e f h u m u n u hissedinceye kadar... o zaman ise, yeni bir teknik b i r vasıta keşfedil- miş olacaktır ki b u da, b u g ü n k ü mimarlık san'atı âbidesini b i r basamak daha yükseltmek içindir.

Yeni mimarinin nasıl doğduğunu anlamak için modern san'atin nasıl başladığını bilmek lâzımdır. Ekseriya şu şekilde anlatılıyor. Geçen asrın ikinci nısfından sonra İngilterede bir kaç san'atkâr dünya estetiği üzerinde yeni bir ufuk çizecek olan Preraphaelisme mektebini tesis et- tiler. Bütün san'at şubelerinde yapılacak inkı- lâbın, ihtilâlin ilk telkinleri buradan alındı. De- nebilir ki mimarlıkta ilk silkinmeyi bu memle- kette yaptı. Yeni teknik - teknik bir vasıtadır.

Asıl mimarinin gayesi ruhî tesirler yapmak ve ihtiyaca uymaktır - İlk büyük tecrübesini bu- rada yaptı... Kristal palas ve sairenin inşası...

Belçikada da bir mimarî teceddüt hareketile bu akışa kuvvet verilmek istenildiği görülmeğe baş- landı. Sonraları harbi umumî araya girdi. T a - biî bu hareket biraz durdu. Büyük cihan harbin- den sonra ise; her şeyde olduğu gibi san'at ha- yatında da -bilhassa mimaride daha bariz- ru- humuza uygun fakat gözlerimize yabancı gelen yeni yeni şekillere tesadüf etmeğe başladık. Ha- yata uymak; hayata girmek ve yakınlaşmak için san'atkârın dimağında mütemadi bir her- cümerç, bir ihtilâl başgösterdi.

Bu harbin açtığı kan devrinden sonra; a r - tık insanlarda bir dantel gibi işlenmiş san'at e - serlerini ne yapacak ve ne de seyredecek takat kalmamıştı. Ve ne de israf edecek zaman ve pa- ra vardı. Ruhlar değişmiş, hayat değişmiş ve kıymetleşmişti.

Yeni bir devir açılmıştı. Bu yeni ruh ve in-

san mimarlıkta da mulürlerin, kornişlerin, baş- lık ve motiflerin zikzakları arasından; kendi- lerini kitle ve hacimler diyarına atmışlardı. Bu itibarla bugünün kitle ve mik'âpeılık olan san- 'atin haricî mimarisi doğdu. Bugünün mimari- sinin gayesi ciddî ve makul eser vermektir. Bu;

böyle dimağın serseri bir mahsulü değildir;

Derler ki: «Dimağ büyük vak'aları; yaşamış ol- duğu her hangi diğer bir vak'a ile mukayese e - demezse durgunlaşır» çok doğrudur. Bu mimar- lık âleminde büyük bir hâdise idi. Bazıları yeni mimarlığı bir züppelik, bir ukalâlık sandılar.

Mukavva bir his diye gösterdiler. Bazıları da

«Ciddî ve makul eser yapmağa iktidarı olamı- yanların yaptıkları maskaralıklardır» dediler.

Halbuki onda yine ruh var, tesir vardır. Ona verdiğimiz modern (yeni) mimarlık vasfı eski ile arasında olan derin bir uçurumdan değil;

belki ona bir çok hakikatlar ilâve ed:şi, unutu- lanı meydana çıkarışı içindir.

Bugünkü mimar bir Rönesans mimarından daha büyük iş yapıyor. Rönesans mimarisi m a h - dut şeylerdi. Bir iki nizam ezberlemiş, onlar ile pergeli, kalemi harekete gelir bir kolonun, bir başlığın, bir antableman ve kornişin tesbitleri- ne bakardı ve zahmet çekmezdi. Çünkü bunlar tâ Yunanlılar zamanmdanberi (Modüle) 1er ile tesbit edilmişti. Mimar onu aynen kullanırdı.

Bugünün mimarının elinde böyle bir (çarei hal) vasıtası yoktur. O bütün bir hendese şekillerinin yekdiğerlerile ahenkleştirilmesini yapmağa ç a -

(2)

iki b ö l ü k l ü ev projesi. M i m a r K. F i e g e r . D e s s ^ u 1 9 2 4

lışıyor. Her zaman yeni bir icat bir şek l bu- lur- Eski mimarlık bakayasından (sütun, kemer, başlık, kaide, frcnton) hiç birini kullanmaz. Bu şekilde mimarlıkta Sanayii nefise meyanındaki dar ve mahdut sahasından çıkıp kendisine ye- ni bir mevki vermiş oluyor. San'ate daha çok yaklaşıyor. Demek oluyor ki modern dediğimiz bugünün mimarisi, an'aneden, motiften uzak;

basit, güzel lıendesî şekiller ile bediî bir tarzda ve tam bir ahenk ile vücude getirilen bir heyeti mecmuadır. Madde ile güzelliğin birbirlerile kaynaşma sı dır.

Sıhhat, hayat ve istirahat ile beraber, ikti- sadi düşünmek ise artık bugünün mimarla- rı vazifesi meyanma girmiştir. Bu suretle sıhhî ve iktisadî ayni zamanda tesirli ve be- diî bina hayatın zaruretlerine cevap veren bir şekil olmuştur. Fakat şekil için mimari yapıl- mamıştır. Mimarlık için mantıkî bir şekil doğ- muştur. Bugünkü mimaride şekilden mantıka doğru bir akış vardır. Bugün saf havaya maliki- yetin ne büyük bir faide temin ettiğini inkâr edebilir miyiz? Artık her türlü dertlerimize şifa umduğumuz güneş ve ziya ihmale değer şeyler- den değildir. Bu elzem olan iki unsur bugünkü mimari üzerinde derin tesirler yapıyor. Bugün mimarlıkta derin bir inkılâp, mantıkî bir ha- reket var.. Bu hareketi başaranlar kimlerdir?

Sorulabilir. Biz bu hususta üç merhale biliyoruz.

1 — (Prâcurseurs) müjdeciler. Bunlardan bugün 35-40 sene geçti. Lloyd Wright, J. Perret P. Behrens, A. Loos, T. Garnier ve saire bunlar on dokuzuncu asrın son mensuplarıdır. İlk to-^

humu bunlar saçmıştır. Loos organ fikrine ilk itiraz eden mimardır. T. Garnier Fransız şehir- ciliğinde Ön ayak olmuştur. Bu mimarlarda mazinin tesirleri daha zail olmamıştı. V. L. Duc de Paris (ecole des beaux arts) da genç kalplere

ilk ihtilâl ateş' saçandır. Bu profesör mimar es- ki Fransız mimarisini çok iyi tetkik etti. Büyük ciltlik bir külliyat vücude getirmişti. Bilhassa mimari tedrisatın pratikleştirilmesi taraftarı idi; bu yüzden kürsüsünü bile kaybetti...

2 — Elebaşılar (Champions) W. Gropius, Le Corbusier, P. Oud... ve saire. Alman profesör Gropius Almanyada ilk modern binayı yapan- dır. Bugün çok güzel eserlerini seyrediyoruz.

Fransız Corbusier başlı başlına bir âlemdir.

Çok yeni ve hususî bir estetiği vardır. Şehirci- lik tarihinde de ona gelecek nesiller temiz sa- hifeler ayıracaklardır.

Hollandalı Oud sıra evlerile nazarı dikkati celbeder. Bunlar bugünün mimari âleminde bi- rer muvaffakiyettir. Meydana koydukları haki- katlerle gelecek nesillere yeni umdeler bazırla- yorlar.

3 — Miktarı çoğalan ve isimlerini hatırla- yamadığımız bu san'atin diğer ve genç emektar mimarlarıdır (*) Bu; Avrupa mimarları ilk ön- ce bol ziya ve havayı temin maksadile; evlerde geniş ve ufkî pencereler kullandılar, manzarayı düşündüler. Evi tabiate açmak, tabiati evin içe- risine getirmek istediler. Çünkü hakikî güzellik, tabiatte vardı. İşte bugünün mimarı eserini a- ğaçlarm altına ve toprağa yerleştirirken tabia- tin bu hakikî güzelliğinden istifade etmeyi ve onun tesirini kuvetleştirerek ona başka bir gü- zellik ilâvesini üzerine almış görüyoruz.

Yeni mimarlar teraslar yapıyorlar. Bina- nın damından istifadeyi de düşünüyorlar. Ora- sını tavanı göklere kadar yükselen bir salon şek- line koydular. Orada güneş banyosu, beden ter- biyesi için köşeler ayırdılar İnsan haleti ruhi- yesi akşam serinliğinde sokak gürültüsünden u- zak orada dans etmeği daha çok seviyor. Ora- da dostlarile daha iyi dertleşiyor. İlk insanlar

[*J Bayii! iıiı* tahlili memlühelimj?. İ ç i iri ılıi yapmak isleyoruz.

(3)

M o d e r n bir i k a m e t g â h çatı terası. M i m a r L e C o r b u s i e r

P a r i s 1 9 2 9

gibi binayı pilönlar üzerine aldılar. Binayı rutu- betten kurtarmağa savaştılar.

(Bu haleti ruhiye eski insanlarda ayni fa- kat gaye başka idi. Yukarıki de Anadolunun bir çok yerlerinde tatbik edilegelmiştir.) Bugünün' mimarisi kendisine lâzım olan teknik ve mal- zemeyi de bulmuştur. Ondan büyük istifadeler ve fırsatlar ele geçiriyor. Şimdiye kadar malze- me inkılâbı hissedenlerin kollarım zincirliyor- du.

Beton arme, çelik, cam, tecrid edici madde- ler... Bugünün birer muvaffakiyet âmilidirler.

Mimari zeki ve kurnaz bir inşaatın verdiği be- diî bir neticedir.

Bugün hanına, apartmanına, istasyonuna, mektebine kadar tatbik edilen «type» mimari

«Ordre» li plân ve fasat yerine her bir yere ay- rı ayrı düşünülmüş plân ve fasat vardır. Hsr memlekete, her iklime, her araziye tatbik edi- len eserler yerine muhite bağlı ve her top- rak için ayrı ayrı düşünülmüş eser lâzımdır. Bu- günkü mimarlık muhitinden , ayrılmadıkça; ik- lim ve toprağa bağlı kaldıkça zaman ile beraber ebediyete koşacağında şüphe yoktur.

Bizler bugünün mimarisi için henüz düne bakamayız. Gözlerimiz daha yeni estetikle ter- biye edilmemiştir. Mazinin klâsik metot üzerin- de bulduğu şüphe götürmiyen güzellikleri ve meydana koydukları bedialardan henüz istifade edemeyiz.

Bu memleketin mimarları da her muhite tatbik edilmek istenilen tiplerden kaçınmalıdır.

Mimarimiz binanın etrafını saran ziya ve ha- vaya toprağın yalçın veya sertliğine muvazi git- meli... Ağaçların ve suyun ahengine iştirak e- debilmelidir. Ancak ozaman muhite uygun (mil- lî) bir eser yapmış olacağız.. Yoksa maziyi taklit ve tekrar ile değil... Zaten muhite uymıyan bi- nalar, yalancı yarım yamalak çalınmış şeyler

değil midir?

s

Bu yeni mimarinin Türkiyede de tatbiki için çok temiz bir saha vardır. Büyük içtimaî inkı-i lâp ve değişiklikler vardır. Bu inkılâbı hislendi- recek mahallî bir mimari lâzımdır. Türk mimarı

«damını yıldızlı göklere açan» hava ve ziyayı bağrında toplıyan bina için ancak Anadolunun çıplak fakat güzel topraklarını arıyor. Şu şart- la ki muhit mimarın elinde bir vasıta mimar da muhite bağlı kuvvetli bir san' sıtrlîâr olmalıdır.

Fakat her şeyden evvel mimari hayatımızda, ve yaşayışımızda derin bir inkılâba lüzum var- dır. Hakiki ve modern mimarlarımızı çekildikle- ri unutulan köşelerinden çıkarıp bu memleke- tin güzellik, vatan ve büyük davası uğrunda iş başına göndermelidir. Yeni harf, yeni lisan, ye- ni tarih gibi yeni mimarlık yeni Türk mimarlı- ğı için bir san'at seferberliği yapmalıyız. O za- man bu memleketin genç Türk mimarlarından yarın için yüksek dehaları tarih geleceklere birer numune olarak vereceğinden endişe et-i memelidir.

Yeni mimarlık bir süs, bir ayrılış için değil;

ukalâlık için değil, ihmal edileni elde etmek için, ihtiyaç ve zaruret için doğdu. Onun yaşayamı- yacağı bile mevzuubahs olamaz. Belki; bu ha- yat başka bir mecraya girinceye kadar, bu göz- ler ve insan kafası başka bir güzellik mefhumu hissedinceye kadar... O zaman ise yeni bir tek- nik, bir vasıta keşfedilmiş olacaktır ki bu da, bugünkü mimarlık san'ati âbidesini bir basa- mak daha yükseltmek içindir.

Bugünün mimarı başı göklere değmiş; ha- yat ve cemiyet için; medeniyet ve sıhhat için;

his için; duygu için insaniyete umdeler toplar- ken nihayet ayaklarının yere bastığını öğren- miştir. Yeni mimarî, hayatın icaplarına uyan san'atkârane ve bilgili bir tefekkürdür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Migros Sanal Market, Çiçek Sepeti gibi ürünlerini müşteri- sine gün içerisinde ulaştırması gereken firmalar sevklerini kendi araçları ile ger- çekleştirirken, geri kalan

Yeni Lisan ve Millî Edebiyat anlayışının genel kabul gördüğü anlaşıldıktan sonra, divan edebiyatına bu derece suçlayıcı ve reddedici eleştiriler yerine, onun artık

cak olm ak la birlik te Sayısal Kütüphane Projeleri, Ku llanıcı Deneyim leri, Say ısal Kü- tüphane Teknolojileri, Tarama Motorları, İsim Uzayları, İndeksleme,

妊娠一切垂危候,母子存亡可預推,面赤舌青必子 死,面青舌赤母命危,面舌俱青口吐沬,子母俱亡二

Vehbi Koç, bu mille­ te bu düsturun ve tutumlulu­ ğun ne kadar önemli olduğu­ nu bizzat kanıtlayan kişidir. Çocukları har vurup harman savuran ailelerde

Farklı fikir ve bakış açılarının bir arada olduğu programa İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcımız Koray Kaya, Belediye Başkan Yardımcımız Faruk Lafçı,

YENİ.

Yeni Yeni Ticaret Teorileri’ne göre en verimli firmalar ihracata yönel- mekte, bu firmaların mark-up kârları düşse de, dış ticaretle birlikte satış hacimleri arttığı