SALİM BEY VE OĞLU
O sabah yine her zamanki gibi okul vaktine yakın uyandı. Ancak bu kez bir türlü yataktan kalkası gelmiyordu. ” Okul olmasa ne olurdu sanki,” diye geçirdi
aklından. Ne verilen dersi anlamış, ne de yapması gereken ödevi. Şimdi öğretmenden bir sürü azar işitmek var yine ... Erdal’ın kafasından bu gibi düşünceler geçerken babası girdi içeri. Sevimli, yaramaz oğulcuğunu okuluna hazırlamak için gelmişti. Elinde o sevimsiz, ağır okul çantası vardı. Salim Bey gür kaşlarını kaldırıp, pos bıyıklarını oynatarak, müşfik bir sesle: “ Erdal, kalk
yavrum, okulun başlama saati yaklaştı.” dedi. Fakat Erdal’ın bugün hiç okula
gidesi yoktu. Birden “Babacığım bugün başım çok ağrıyor.” deyiverdi. İyi mi yaptı kötü mü yaptı bilmiyordu, ancak işe yaramıştı söylediği.
Babası “En iyisi sen bugün evde kal o zaman.” dedi. “Hiç yatağından ayrılma, ben senin yatağına çayını getiririm.” diye de ilave etti. Oğlunun hasta olmasına çok üzülmüştü. Gidip ona sıcak çay getirdi. Başını sıcak bir bezle sardı.
Bir yandan “Bu çocuğun bütün gün yatakta canı sıkılır, ne yapmalı acaba?” diye düşünüyordu. Derken aklına bir fikir geldi. Gitti, kilerden kalınca bir urgan getirdi. Onunla oğlunun yatağını dört ayağından bağladı, ipin ucunu tavanda asılı çengele taktı. Artık yatak bir salıncak olmuştu.
Salim Bey bir eliyle oğluna kitap okurken öteki eliyle de onu sallıyordu. Biricik oğlunu mutlu etmek için yapmayacağı yoktu Salim Bey’in. Erdal’ın keyfine diyecek yoktu. Bir süre sonra kitabı ve salıncağı bırakıp “Sen dinlenmeye bak, ben hemen geliyorum.“ diyerek oğlunun yanından ayrıldı. Erdal kudretten düşmüş, bitkin bir sesle “Olur babacığım “dedi.
Salim Bey’in çıkmasıyla birlikte, evde okulu asmanın keyfine kapılarak oynayıp zıplamaya, daha sonra da babasının yaptığı salıncakla sallanmaya başlamıştı.
Babasının yine gelebileceğini unutmuş, var gücüyle havalara uçuyordu.
İşte tam o sırada Salim Bey içeri giriverdi. “Oda ne?” Yataktan kalkamayan oğlan havalara uçuyordu. Şaşırmıştı... Sevinsin mi üzülsün mü bilemiyordu. Bir yandan Erdal’ın hasta olmadığı sevindiriciydi, ama öbür yandan kandırıldığını anlamakta gecikmedi. Koltuğundaki gazeteyi bir köşeye attı. Asık bir suratla: “Demek bana numara yapıyorsun ha! Seni gidi yaramaz seni. Derhal çantanın sırtlan, doğru okula! Bir daha da olmasın!“ dedi. Erdal’ın söyleyecek hiçbir sözü kalmamıştı.
Erdal süklüm püklüm kötüyüm, çaresiz, bir karış suratla okulun yolunu tuttu.
Ş. Akarsu
Görev 1: Salim Bey ve Oğlu adlı öyküyü oku. Özetin bölümlerini doğru sırala ve bulduğun bölümleri adlandır.
Oğlunun canı sıkılmasın diye düşünceler üretir. Yatağını dört ucundan bağlayıp tavana asan Salim Bey bir yandan Erdal’ı sallarken bir yandan ona kitap okur. Bu arada Salim Bey gazete olmadığını hatırlar ve dışarı çıkar.
Erdal babası çıkar çıkmaz var gücüyle sallanmaya başlar, çünkü aslında o hasta değildir.
Ancak Erdal başının ağrıdığını anlatınca, onu okula göndermeyip yatakta kalmasını ister. Salim Bey oğluna çay getirir.
Ş. Akarsu’nun yazdığı bu öyküde bir sabah evde okula gitmemek için babasını hasta numarası yapan Erdal anlatılır.
O sırada eve dönen Salim Bey Erdal’ı böyle görünce onun hasta numarası yaptığını anlar. Çantasını sırtına yüklediği gibi okula yollar.
Yazar yalanın er ya da geç ortaya çıkacağını anlatarak bir ders vermektedir.
Bir sabah Salim Bey oğlu Erdal’ı okula göndermek için odasına girer.
Görev 2: Salim Bey ve oğlu Erdal’ı anlatan iki biçim görülür. Bunlardan biri öykü, diğeri onun özetidir. Karşılaştırdıktan sonra metinden
a) Neler alınmış?
b) Neler atılmış?
c) Neler değişmiş? Bulun!
Görev 1: Salim Bey ve Oğlu adlı öyküyü oku. Özetin bölümlerini doğru sırala ve bulduğun bölümleri adlandır.
Oğlunun canı sıkılmasın diye düşünceler üretir. Yatağını dört ucundan bağlayıp tavana asan Salim Bey bir yandan Erdal’ı sallarken bir yandan ona kitap okur. Bu arada Salim Bey gazete olmadığını hatırlar ve dışarı çıkar.
Erdal babası çıkar çıkmaz var gücüyle sallanmaya başlar, çünkü aslında o hasta değildir.
Ancak Erdal başının ağrıdığını anlatınca, onu okula göndermeyip yatakta kalmasını ister. Salim Bey oğluna çay getirir.
Ş. Akarsu’nun yazdığı bu öyküde bir sabah evde okula gitmemek için babasını hasta numarası yapan Erdal anlatılır.
O sırada eve dönen Salim Bey Erdal’ı böyle görünce onun hasta numarası yaptığını anlar. Çantasını sırtına yüklediği gibi okula yollar.
Yazar yalanın er ya da geç ortaya çıkacağını anlatarak bir ders vermektedir.
Bir sabah Salim Bey oğlu Erdal’ı okula göndermek için odasına girer.
Görev 2: Salim Bey ve oğlu Erdal’ı anlatan iki biçim görülür. Bunlardan biri öykü, diğeri onun özetidir. Karşılaştırdıktan sonra metinden
a) Neler alınmış?
b) Neler atılmış?
c) Neler değişmiş? Bulun!
• Ş. Akarsu’nun yazdığı bu öyküde bir sabah evde okula gitmemek için babasını hasta numarası yapan Erdal anlatılır.
• Bir sabah Salim Bey oğlu Erdal’ı okula göndermek için odasına girer.
• Ancak Erdal başının ağrıdığını anlatınca, onu okula göndermeyip yatakta kalmasını ister. Salim Bey oğluna çay getirir.
• Oğlunun canı sıkılmasın diye düşünceler üretir. Yatağını dört ucundan bağlayıp tavana asan Salim Bey bir yandan Erdal’ı sallarken bir yandan ona kitap okur. Bu arada Salim Bey gazete olmadığını hatırlar ve dışarı çıkar. Erdal babası çıkar çıkmaz var gücüyle sallanmaya başlar, çünkü aslında o hasta değildir.
• O sırada eve dönen Salim Bey Erdal’ı böyle görünce onun hasta numarası yaptığını anlar. Çantasını sırtına yüklediği gibi okula yollar.
• Yazar yalanın er ya da geç ortaya çıkacağını anlatarak bir ders vermektedir.
