• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI. İdare Merkezi. İstiklâl Cad. 10 Ulus, Ankara, Türkiye. Telefon: (90 312) Faks: (90 312)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI. İdare Merkezi. İstiklâl Cad. 10 Ulus, Ankara, Türkiye. Telefon: (90 312) Faks: (90 312)"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İdare Merkezi

İstiklâl Cad. 10 Ulus, 06100 Ankara, Türkiye

Telefon: (90 312) 507 50 00 Faks: (90 312) 507 56 40

Teleks: 44033 mrbrt tr; 44031 mbdı tr İnternet Sayfası: http://www.tcmb.gov.tr

E-posta: finansal.istikrar@tcmb.gov.tr, bankacilik@tcmb.gov.tr, info@tcmb.gov.tr

ISSN 1305-8584 (Basılı) ISSN 1305-8576 (Online)

Kamuoyunu bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanan bu rapor genel olarak Mart 2014 verilerine dayanarak hazırlanmakla beraber, raporun yayımlandığı tarihe kadar yaşanan gelişme ve değerlendirmeleri de içermekte olup, tüm içeriği ile TCMB Genel Ağ Sisteminde yer almaktadır. Bu raporda yer alan bilgi ve verilere dayanarak verilecek kararların sonuçlarından TCMB sorumlu tutulamaz.

(3)

Önsöz

Gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarındaki normalleşme süreci, küresel sermaye akımları üzerinde etkili olmaya devam etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin, Fed’in faiz artırımları ile 2015 yılında yeni bir safhaya girmesi beklenen söz konusu süreci dikkate alarak finansal istikrarı güçlendirmeleri önem arz etmektedir.

Bu çerçevede, Finansal İstikrar Raporumuzun 2013 yılı Kasım ayında yayımlanan son sayısından bu yana, finansal sistemimizin ulusal ve uluslararası ölçekteki dalgalanmalara karşı dayanıklı yapısını koruduğu ve risk profilinde kayda değer bir değişikliğin olmadığı görülmektedir. İlgili otoritelerce yürürlüğe konan makro-ihtiyati tedbirlerin de katkısıyla ülkemiz finansal sisteminin güç kazanacağı ve olumsuz koşullar altında bile faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdüreceği değerlendirilmektedir.

Bankamızın, fiyat istikrarının tamamlayıcı bir unsuru olarak finansal istikrara dönük güncel değerlendirmeleri Finansal İstikrar Raporumuzun 18. sayısında okuyucuların dikkatine sunulmaktadır. Ülkemiz finansal sistemi üzerinde etkili olacağı değerlendirilen ulusal ve uluslararası gelişmelerin irdelendiği ve bankacılık sistemimizin olası şoklara dayanıklılığının mercek altına alındığı raporumuzun ilgili tüm kesimler için faydalı olmasını dilerim.

Erdem BAŞÇI Başkan

(4)
(5)

İçindekiler

Genel Değerlendirme ...1

I. Finansal İstikrarı Etkileyen Uluslararası ve Ulusal Gelişmeler ...5

I.1. Uluslararası Gelişmeler ...5

I.2. Ulusal Gelişmeler ...10

II. Finans Dışı Kesim ve Finansal İstikrar ...15

II.1. Hanehalkı Gelişmeleri ...15

II.2. Reel Sektör Gelişmeleri ...23

III. Finansal Sistemin Taşıdığı Risklerin Gelişimi ...29

III.1. Kredi Riski ...29

III.2. Likidite Riski ...34

III.3. Faiz Riski ...39

III.4. Sermaye Yeterliliği, Karlılık ve Şoklara Dayanıklılık ...43

IV. Özel Konular ...47

IV.1. Türkiye’de Konut Kredilerinin Mikro Dinamikleri ...47

IV.2. Türkiye’de Türev Ürün Kullanımını Etkileyen Faktörler ...55

IV.3. Ticari Mevduatlarının İş Çevrimleri Boyunca Davranışı: Bir Gelişmekte Olan Ülke Örneği ...62

IV.4. Makroihtiyati Politikalar ve Ilımlı İş Çevrimleri Üzerine Ampirik Bir Çalışma: Firma Bazında Türkiye Örneği ...69

IV.5. Türkiye’de Reel Sektör Firmalarının Türev İşlemleri ve Finansal Risk Yönetimi...74

IV.6. Küresel Finansal Reformlar Alanındaki Temel Gelişmeler ...85

IV.7. Finansal Altyapı ...95

IV.8. Finansal İstikrara Yönelik Adımlar...106

Grafikler ...113

Tablolar ...119

Kısaltmalar ...121

(6)
(7)

Genel Değerlendirme

Son Finansal İstikrar Raporu’nun yayımlandığı 2013 yılı Kasım ayından bu yana, Fed’in para politikasında yaşanan normalleşme süreci gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelik sermaye akımlarını olumsuz etkilemeye devam etmiş, söz konusu ülke merkez bankaları finansal piyasalarda istikrarı sağlamak amacıyla para politikalarında sıkılaşmaya gitmiştir. Bu çerçevede, ülkemize yönelik sermaye akımlarında da zayıflama gözlenmiş, ülkeye özgü belirsizliklerin de etkisiyle döviz kurları ve finansal piyasalardaki oynaklık artmıştır. Enflasyon görünümündeki nispi bozulmayı dikkate alan TCMB, 2014 yılı Ocak ayında para politikasında güçlü ve önden yüklemeli bir sıkılaştırmaya gitmiştir.

TCMB’nin temkinli duruşu, tüketici kredilerine yönelik makro ihtiyati tedbirlerin etkili olması, ulusal ekonomiye ilişkin belirsizliklerin nispeten azalması ve uluslararası piyasalardaki risk iştahının bir miktar toparlanması sayesinde finansal istikrara ilişkin endişeler yakın zamanda önemli ölçüde azalmıştır.

Önümüzdeki dönemde GOÜ’lere yönelik sermaye hareketlerinin gelişiminde, ağırlıklı olarak Fed tarafından gerçekleştirilecek faiz artırımının zamanlaması ve hızı belirleyici olacaktır. Fed’in faiz artırımlarına ölçülü adımlarla ve büyük olasılıkla 2015 yılının ikinci yarısında başlayacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca, Euro Bölgesi’nde deflasyonist baskılar nedeniyle, ECB’nin parasal genişlemeye gideceği yönünde beklentiler bulunmaktadır. Küresel likiditeye ilişkin tüm bu olumlu beklentilere karşın, orta vadede GOÜ’ler için dış finansman ihtiyaçlarını azaltmalarının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ülkemiz finans ve finans dışı sektörlerinin kur, faiz ve finansman şoklarına dayanıklılığı finansal istikrar açısından önem kazanmaktadır.

Orta ve uzun vadede iç ve dış piyasalardaki dalgalanmalara karşı bankacılık sisteminin dayanıklılığını artırabilecek en önemli unsurlardan biri de çekirdek yükümlülüklerin toplam fonlar içerisindeki payının makul seviyelerde seyretmesi olacaktır. Bu bağlamda kredi/mevduat rasyosundaki eğilimler Bankamızca yakından takip edilmektedir. TCMB gerekli gördüğü takdirde TL zorunlu karşılıklara ödenecek faizi bu rasyonun daha güvenli seviyelere çekilmesi için özendirici bir araç olarak ele alabilecektir.

Ülkemizdeki finans dışı kesimin varlık ve yükümlülükleri, finansal istikrarın görünümüne olumlu katkı yapacak şekilde gelişmektedir. Faizlerin tarihi düşük seviyelere gerilemesi ve kredi vadelerinin uzaması ile geçtiğimiz yıllarda artan hanehalkı borçluluğu, alınan makro-ihtiyati tedbirlerin de katkısıyla yakın zamanda daha makul bir eğilim izlemeye başlamıştır. Bu çerçevede özellikle bireysel kredi kartları ve taşıt kredilerindeki yavaşlama dikkat çekmektedir.

(8)

Reel sektör yükümlülüklerinde Türk lirasındaki değer kaybına bağlı artış yaşanmış olsa da, gerek TL gerekse YP firma kredilerinin yıllık artış oranları sürdürülebilirlik açısından makul düzeylere ulaşmıştır. Yurt dışı finansal yükümlülüklerin yurt içi yükümlülüklere kıyasla sınırlı miktarda olması, uzun vadeli yapısı ve olumlu dış borç yenileme oranı reel sektörün finansal görünümünü güçlendirmektedir.

Gerek hanehalkı gerekse reel sektör varlıklarında en dikkat çekici gelişme, mevduatlarda YP varlık tercihinin ön plana çıkmış olmasıdır. Gerçek kişilere ait YP mevduatlardaki büyümenin ağırlıklı olarak büyük montanlı hesaplardan kaynaklandığı ve hanehalkının genel tasarruf eğilimini yansıtmadığı görülmektedir. Ayrıca, YP tasarruf mevduatındaki artışta, 2013 yılı ikinci yarısından itibaren artmaya başlayan para takası işlemlerinin önemli bir etkisinin bulunduğu, söz konusu etki hariç bırakıldığında TL’den YP’ye mevduat geçişinin daha sınırlı olduğu değerlendirilmektedir. Gerçek kişilerle olduğu gibi tüzel kişilerle yapılan para takaslarında da artış yaşanmıştır.

Gerek ulusal gerekse uluslararası gelişmeler dikkate alınarak bankacılık sektörünün taşımakta olduğu riskler değerlendirildiğinde, 2014 yılı ilk yarısı itibarıyla genel kredi kalitesinde kayda değer bir değişimin yaşanmadığı, olası likidite şoklarına karşı sektörün yeterli likidite tamponuna sahip olduğu ve faiz riskine olan duyarlılığın da azalmakta olduğu değerlendirilmektedir. 2008 küresel krizinde yaşanan dalgalanmalar esas alınarak oluşturulan makro senaryo analizi sonucunda, sektörün TGA oranında ve sermaye yeterliliğinde yaşanabilecek bozulmanın sınırlı olacağı ve sektör sermaye yeterliliğinin yasal rasyonun üzerinde kalmaya devam edeceği görülmüştür.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

2 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Gerek hanehalkı gerekse reel sektör varlıklarında en dikkat çekici gelişme, mevduatlarda YP varlık tercihinin ön plana çıkmış olmasıdır. Gerçek kişilere ait YP mevduatlardaki büyümenin ağırlıklı olarak büyük montanlı hesaplardan kaynaklandığı ve hanehalkının genel tasarruf eğilimini yansıtmadığı görülmektedir. Ayrıca, YP tasarruf mevduatındaki artışta, 2013 yılı ikinci yarısından itibaren artmaya başlayan para takası işlemlerinin önemli bir etkisinin bulunduğu, söz konusu etki hariç bırakıldığında TL’den YP’ye mevduat geçişinin daha sınırlı olduğu değerlendirilmektedir. Gerçek kişilerle olduğu gibi tüzel kişilerle yapılan para takaslarında da artış yaşanmıştır.

Gerek ulusal gerekse uluslararası gelişmeler dikkate alınarak bankacılık sektörünün taşımakta olduğu riskler değerlendirildiğinde, 2014 yılı ilk yarısı itibarıyla genel kredi kalitesinde kayda değer bir değişimin yaşanmadığı, olası likidite şoklarına karşı sektörün yeterli likidite tamponuna sahip olduğu ve faiz riskine olan duyarlılığın da azalmakta olduğu değerlendirilmektedir. 2008 küresel krizinde yaşanan dalgalanmalar esas alınarak oluşturulan makro senaryo analizi sonucunda, sektörün TGA oranında ve sermaye yeterliliğinde yaşanabilecek bozulmanın sınırlı olacağı ve sektör sermaye yeterliliğinin yasal rasyonun üzerinde kalmaya devam edeceği görülmüştür.

Finansal İstikrarın Makro Gösterimi1,2

(1) Merkeze yakınlaşma ilgili sektörün finansal istikrara yaptığı katkının olumlu yönde arttığını ifade etmektedir. Analiz her bir alt sektörün kendi içinde tarihsel olarak karşılaştırılmasına yöneliktir. Sektörler arası karşılaştırma, yalnızca merkeze göre bulunulan konumda meydana gelen değişimin yönü çerçevesinde yapılabilir.

(2) Finansal istikrarın makro gösteriminde kullanılan metodoloji için bkz. FİR 13, Kasım 2011-Özel Konu IV.10.

Yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, ülkemizde finansal istikrara ilişkin gelişmelerin şematik yansımasına yukarıdaki makro gösterimde yer verilmiştir. Buna göre son altı aylık süreçte, küresel ekonomideki olumlu yönde gelişme sınırlı olurken, küresel piyasalardaki iyileşmenin görece daha güçlü olduğu görülmektedir. Aynı dönemde yurt içi göstergelerden kamu kesimi ve yurt içi ekonomideki gelişmeler finansal istikrara olumlu yönde katkı sağlamıştır. Diğer taraftan, özellikle yurt içi piyasalardaki dalgalı seyir ve cari açığın yüksek seyretmesi yılın ilk çeyreğinde finansal istikrara olumsuz etki yapmıştır. Bununla birlikte, tüketici kredilerinin mevcut eğilimi, 2014 yılında cari dengede belirgin bir iyileşme olacağına işaret etmektedir.

0,0 0,5

Küresel Ekonomi1,0

Küresel Piyasalar

Yurt içi Ekonomi

Yurt içi Piyasalar

Ödemeler Dengesi Kamu Kesimi

Firmalar Hanehalkı

Bankacılık

12-08 09-13 03-14

(9)

Yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, ülkemizde finansal istikrara ilişkin gelişmelerin şematik yansımasına yukarıdaki makro gösterimde yer verilmiştir. Buna göre son altı aylık süreçte, küresel ekonomideki olumlu yönde gelişme sınırlı olurken, küresel piyasalardaki iyileşmenin görece daha güçlü olduğu görülmektedir. Aynı dönemde yurt içi göstergelerden kamu kesimi ve yurt içi ekonomideki gelişmeler finansal istikrara olumlu yönde katkı sağlamıştır. Diğer taraftan, özellikle yurt içi piyasalardaki dalgalı seyir ve cari açığın yüksek seyretmesi yılın ilk çeyreğinde finansal istikrara olumsuz etki yapmıştır. Bununla birlikte, tüketici kredilerinin mevcut eğilimi, 2014 yılında cari dengede belirgin bir iyileşme olacağına işaret etmektedir.

(10)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

4 Finansal İstikrar Raporu - Mayıs 2014

(11)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

5

Finansal İstikrar Raporu - Mayıs 2014

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

4 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.1

Küresel Büyüme Oranları1 (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.2

İmalat Sanayi PMI Endeksleri

(1)Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır.

Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Markit

ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının artması istihdam piyasasına olumlu yansımıştır. ABD’de tarım dışı istihdamın artmasıyla birlikte işsizlik oranı 2014 yılı Nisan ayında yüzde 6,5’in altında gerçekleşmiştir (Grafik I.1.3). Ancak, ABD’de işsizlik oranının düşüşünde işgücüne katılım oranındaki aşağı yönlü eğilim önemli rol oynamıştır (Grafik I.1.4). Yarı zamanlı çalışanların ve altı aydan uzun süredir iş arayanların sayısının artması ABD istihdam piyasasının kalıcı bir şekilde iyileşmediğini göstermektedir. Euro Bölgesi’nde ise işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde olup yatay seyrini sürdürmektedir.

Grafik I.1.3

Seçilmiş Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Oranları (Yüzde)

Grafik I.1.4

ABD’de Tarım Dışı İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranı

Kaynak: Bloomberg Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı

Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu büyüme performansına rağmen, enflasyon hedeflerin altında seyretmektedir. Küresel iktisadi faaliyetin kriz öncesi seviyelerin altında seyretmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama ile emtia fiyatlarında talep yönlü baskı oluşmaması,

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4

2008 2009 2010 2011 2012 2013

Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmiş Ülkeler

40 45 50 55 60

40 45 50 55 60

03.10 07.10 11.10 03.11 07.11 11.11 03.12 07.12 11.12 03.13 07.13 11.13 03.14

Euro Bölgesi ABD

0 2 4 6 8 10 12 14

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

ABD Euro Bölgesi

İngiltere Japonya

61 62 63 64 65 66 67

124 126 128 130 132 134 136 138 140

10.07 04.08 10.08 04.09 10.09 04.10 10.10 04.11 10.11 04.12 10.12 04.13 10.13 04.14

Tarım Dışı İstihdam (Bin)

İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Sağ Eksen)

I. Finansal İstikrarı Etkileyen Uluslararası ve Ulusal Gelişmeler

I.1. Uluslararası Gelişmeler

İktisadi faaliyetteki toparlanmayla birlikte ABD Merkez Bankası (Fed)’nın para politikasında yaşanan normalleşme süreci gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını olumsuz etkilemiştir. Gelişmekte olan ülke para birimleri genel olarak değer kaybederken, söz konusu ülke merkez bankaları finansal piyasalarda istikrarı sağlamak amacıyla para politikalarında sıkılaşmaya gitmiştir. Sermaye akımlarındaki oynaklık ve para politikalarındaki sıkı duruş gelişmekte olan ülkelerde iç talebi sınırlarken, ABD’deki olumlu ekonomik görünüm ve Euro Bölgesi’nin resesyondan çıkması ise dış talep kanalıyla büyümeyi olumlu etkilemektedir. Fed’in varlık alımlarını sonlandırma sürecine ilişkin belirsizlik azalmakla birlikte önümüzdeki dönemde faiz artırımının zamanlaması ve hızı gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketlerinde belirleyici olacaktır.

Ancak, ABD’deki toparlanmada destekleyici para politikasının önemini koruması, istihdam piyasasında henüz arzu edilen ölçüde iyileşme sağlanamaması ve enflasyonun hedefin altında seyretmesi nedeniyle faiz artırımlarının ölçülü adımlarla ve muhtemelen 2015 yılının ikinci yarısında başlayacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, Euro Bölgesi’nde deflasyonist baskılar nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası (ECB)’nın parasal genişlemeye gideceği yönünde beklentiler bulunmaktadır.

Diğer yandan, ABD para politikasının normalleşme süreci gelişmekte olan ülkeler için dış finansman risklerini artırmakta, bu ülkelerde sektörlerin kur ve faiz şoklarına dayanıklılığı finansal istikrar açısından önem kazanmaktadır.

Küresel ekonomik faaliyetteki toparlanma eğilimi gelişmiş ekonomiler kaynaklı olarak devam etmektedir. 2013 yılı boyunca büyüme oranları gelişmiş ekonomilerde artarken gelişmekte olan ekonomilerde yatay seyrini korumuştur (Grafik I.1.1). Gelişmiş ülkelerin büyüme oranlarının artışında ABD ekonomisinin toparlanması ve Euro Bölgesi’nin durgunluktan çıkması rol oynamıştır. ABD ve Euro Bölgesi imalat sanayi PMI

(12)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

6 Finansal İstikrar Raporu - Mayıs 2014

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014 5

enflasyon oranlarının hedefin altında kalmasında etkili olmaktadır (Grafik I.1.5). ABD’de ücretler enflasyona yukarı yönlü bir baskı oluşturmamaktadır (Grafik I.1.6). Bu durum, iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen halen önemli bir atıl kapasitenin olduğuna işaret etmektedir. Euro Bölgesi’nde ise enflasyonun düşük seyri deflasyon tehdidini ortaya çıkarmaktadır. ABD’de enflasyonun düşük olması Fed’in faiz artışlarını erken gerçekleştirmemesine neden olurken, Euro Bölgesi’ndeki deflasyon tehdidi ECB’nin parasal genişlemeye gitmesini gündeme getirmektedir.

Grafik I.1.5

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.6

ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Oranları (Yüzde, Yıllık)

Kaynak: Bloomberg Kaynak: Bloomberg

İktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen, ABD ve Euro Bölgesi finansal istikrar açısından bazı risklerle karşı karşıyadır. ABD’de düşük faiz ortamının etkisiyle yatırımcıların getiri arayışı sürmekte, riskli finansal ürünlere talep artmakta ve kredi standartlarında gevşeme gözlenmektedir. Kamu tahvilleri ile şirketler kesimi borçlanma senetleri arasındaki getiri farkı tarihsel olarak düşük seviyelerdedir. ABD’de yüksek getirili şirket tahvil ihraçlarının ve standartları daha gevşek kredi oranının kriz öncesi döneme göre daha yüksek olduğu görülmektedir (Grafik I.1.7). Euro Bölgesi’nde ise bankalar ve şirketler kesimi bilançolarındaki zayıflığın devam etmesi kredi piyasasının işleyişini olumsuz etkilemektedir (Grafik I.1.8). Reel sektör borçluluğunun yüksek olması ve ekonomik büyümenin düşük seviyelerde seyretmesi tahsili gecikmiş alacaklar miktarını artırmaktadır. Bu durum, kredi kanalının sağlıklı bir şekilde çalışmasını engelleyerek bankaların kredi sunma kapasitesi ve kârlılığı üzerinde baskı oluşturmaktadır.

-2 0 2 4 6 8 10

-2 0 2 4 6 8 10

09.08 03.09 09.09 03.10 09.10 03.11 09.11 03.12 09.12 03.13 09.13 03.14

GOÜ

-2 -1 0 1 2 3 4 5

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

Euro Bölgesi ABD

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

4 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.1

Küresel Büyüme Oranları1 (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.2

İmalat Sanayi PMI Endeksleri

(1)Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır.

Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Markit

ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının artması istihdam piyasasına olumlu yansımıştır. ABD’de tarım dışı istihdamın artmasıyla birlikte işsizlik oranı 2014 yılı Nisan ayında yüzde 6,5’in altında gerçekleşmiştir (Grafik I.1.3). Ancak, ABD’de işsizlik oranının düşüşünde işgücüne katılım oranındaki aşağı yönlü eğilim önemli rol oynamıştır (Grafik I.1.4). Yarı zamanlı çalışanların ve altı aydan uzun süredir iş arayanların sayısının artması ABD istihdam piyasasının kalıcı bir şekilde iyileşmediğini göstermektedir. Euro Bölgesi’nde ise işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde olup yatay seyrini sürdürmektedir.

Grafik I.1.3

Seçilmiş Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Oranları (Yüzde)

Grafik I.1.4

ABD’de Tarım Dışı İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranı

Kaynak: Bloomberg Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı

Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu büyüme performansına rağmen, enflasyon hedeflerin altında seyretmektedir. Küresel iktisadi faaliyetin kriz öncesi seviyelerin altında seyretmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama ile emtia fiyatlarında talep yönlü baskı oluşmaması,

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4

2008 2009 2010 2011 2012 2013

Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmiş Ülkeler

40 45 50 55 60

40 45 50 55 60

03.10 07.10 11.10 03.11 07.11 11.11 03.12 07.12 11.12 03.13 07.13 11.13 03.14

Euro Bölgesi ABD

0 2 4 6 8 10 12 14

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

ABD Euro Bölgesi

İngiltere Japonya

61 62 63 64 65 66 67

124 126 128 130 132 134 136 138 140

10.07 04.08 10.08 04.09 10.09 04.10 10.10 04.11 10.11 04.12 10.12 04.13 10.13 04.14

Tarım Dışı İstihdam (Bin)

İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Sağ Eksen) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

4 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.1

Küresel Büyüme Oranları1 (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.2

İmalat Sanayi PMI Endeksleri

(1)Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır.

Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Markit

ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının artması istihdam piyasasına olumlu yansımıştır. ABD’de tarım dışı istihdamın artmasıyla birlikte işsizlik oranı 2014 yılı Nisan ayında yüzde 6,5’in altında gerçekleşmiştir (Grafik I.1.3). Ancak, ABD’de işsizlik oranının düşüşünde işgücüne katılım oranındaki aşağı yönlü eğilim önemli rol oynamıştır (Grafik I.1.4). Yarı zamanlı çalışanların ve altı aydan uzun süredir iş arayanların sayısının artması ABD istihdam piyasasının kalıcı bir şekilde iyileşmediğini göstermektedir. Euro Bölgesi’nde ise işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde olup yatay seyrini sürdürmektedir.

Grafik I.1.3

Seçilmiş Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Oranları (Yüzde)

Grafik I.1.4

ABD’de Tarım Dışı İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranı

Kaynak: Bloomberg Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı

Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu büyüme performansına rağmen, enflasyon hedeflerin altında seyretmektedir. Küresel iktisadi faaliyetin kriz öncesi seviyelerin altında seyretmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama ile emtia fiyatlarında talep yönlü baskı oluşmaması,

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4

2008 2009 2010 2011 2012 2013

Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmiş Ülkeler

40 45 50 55 60

40 45 50 55 60

03.10 07.10 11.10 03.11 07.11 11.11 03.12 07.12 11.12 03.13 07.13 11.13 03.14

Euro Bölgesi ABD

0 2 4 6 8 10 12 14

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

ABD Euro Bölgesi

İngiltere Japonya

61 62 63 64 65 66 67

124 126 128 130 132 134 136 138 140

10.07 04.08 10.08 04.09 10.09 04.10 10.10 04.11 10.11 04.12 10.12 04.13 10.13 04.14

Tarım Dışı İstihdam (Bin)

İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Sağ Eksen) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

4 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.1

Küresel Büyüme Oranları1 (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.2

İmalat Sanayi PMI Endeksleri

(1)Toplulaştırma yapılırken ülkelerin küresel GSYİH içindeki payları kullanılmıştır.

Kaynak: Bloomberg, TCMB. Kaynak: Markit

ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının artması istihdam piyasasına olumlu yansımıştır. ABD’de tarım dışı istihdamın artmasıyla birlikte işsizlik oranı 2014 yılı Nisan ayında yüzde 6,5’in altında gerçekleşmiştir (Grafik I.1.3). Ancak, ABD’de işsizlik oranının düşüşünde işgücüne katılım oranındaki aşağı yönlü eğilim önemli rol oynamıştır (Grafik I.1.4). Yarı zamanlı çalışanların ve altı aydan uzun süredir iş arayanların sayısının artması ABD istihdam piyasasının kalıcı bir şekilde iyileşmediğini göstermektedir. Euro Bölgesi’nde ise işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde olup yatay seyrini sürdürmektedir.

Grafik I.1.3

Seçilmiş Gelişmiş Ekonomilerde İşsizlik Oranları (Yüzde)

Grafik I.1.4

ABD’de Tarım Dışı İstihdam ve İşgücüne Katılım Oranı

Kaynak: Bloomberg Kaynak: ABD Çalışma Bakanlığı

Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu büyüme performansına rağmen, enflasyon hedeflerin altında seyretmektedir. Küresel iktisadi faaliyetin kriz öncesi seviyelerin altında seyretmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama ile emtia fiyatlarında talep yönlü baskı oluşmaması,

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

-6 -4 -2 0 2 4 6 8 10

2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4

2008 2009 2010 2011 2012 2013

Gelişmekte Olan Ülkeler Gelişmiş Ülkeler

40 45 50 55 60

40 45 50 55 60

03.10 07.10 11.10 03.11 07.11 11.11 03.12 07.12 11.12 03.13 07.13 11.13 03.14

Euro Bölgesi ABD

0 2 4 6 8 10 12 14

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

ABD Euro Bölgesi

İngiltere Japonya

61 62 63 64 65 66 67

124 126 128 130 132 134 136 138 140

10.07 04.08 10.08 04.09 10.09 04.10 10.10 04.11 10.11 04.12 10.12 04.13 10.13 04.14

Tarım Dışı İstihdam (Bin)

İşgücüne Katılım Oranı (Yüzde, Sağ Eksen)

endeksleri gelişmiş ekonomilerin küresel büyümeye katkısının devam edeceğine işaret etmektedir (Grafik I.1.2). Gelişmiş ülkelerdeki, özellikle Euro Bölgesi’ndeki toparlanmanın dış talep yoluyla, gelişmekte olan ülke büyüme oranlarını olumlu etkilemesi beklenmektedir. Diğer taraftan, gelişmiş ülkelerdeki büyüme halen kırılgan olup, büyük ölçüde destekleyici para politikalarına dayanmaktadır. Destekleyici para politikalarından çıkışın ve politika faizlerindeki olası artışların zamanlaması, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir.

ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının artması istihdam piyasasına olumlu yansımıştır. ABD’de tarım dışı istihdamın artmasıyla birlikte işsizlik oranı 2014 yılı Nisan ayında yüzde 6,5’in altında gerçekleşmiştir (Grafik I.1.3). Ancak, ABD’de işsizlik oranının düşüşünde işgücüne katılım oranındaki aşağı yönlü eğilim önemli rol oynamıştır (Grafik I.1.4). Yarı zamanlı çalışanların ve altı aydan uzun süredir iş arayanların sayısının artması ABD istihdam piyasasının kalıcı bir şekilde iyileşmediğini göstermektedir. Euro Bölgesi’nde ise işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde olup yatay seyrini sürdürmektedir.

Gelişmiş ekonomilerdeki olumlu büyüme performansına rağmen, enflasyon hedeflerin altında seyretmektedir. Küresel iktisadi faaliyetin kriz öncesi seviyelerin altında seyretmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama ile emtia fiyatlarında talep yönlü baskı oluşmaması, enflasyon oranlarının hedefin altında kalmasında etkili olmaktadır (Grafik I.1.5). ABD’de ücretler enflasyona yukarı yönlü bir baskı oluşturmamaktadır (Grafik I.1.6). Bu durum, iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen halen önemli bir atıl kapasitenin olduğuna işaret etmektedir.

Euro Bölgesi’nde ise enflasyonun düşük seyri deflasyon tehdidini ortaya çıkarmaktadır. ABD’de enflasyonun düşük olması Fed’in faiz artışlarını erken gerçekleştirmemesine neden olurken, Euro Bölgesi’ndeki deflasyon tehdidi ECB’nin parasal genişlemeye gitmesini gündeme getirmektedir.

(13)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

7

Finansal İstikrar Raporu - Mayıs 2014

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014 7

Grafik I.1.9

ABD 10 Yıl Vadeli Hazine Tahvil Getirisi (Yüzde)

Grafik I.1.10

Fed Kurul Üyelerinin Faize İlişkin Tahminleri (Yıl sonu, yüzde)

Kaynak: Bloomberg Kaynak: Fed

2013 yılı Mayıs ayında Fed’in varlık alımlarını azaltacağı sinyaliyle birlikte başlayan gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı, 2014’ün ilk çeyreğinde de sürmüştür. Fed’in para politikasında normalleşme adımlarıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahı azalmış ve sermaye çıkışları belirgin biçimde hızlanmıştır (Grafik I.1.11 ve I.1.12). Diğer taraftan Nisan ayıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere portföy girişlerinin yeniden başladığı görülmektedir. Bu durumun oluşmasında ABD’de faiz artırımının yakın bir zamanda yapılmayacağı ve düşük faiz ortamının süreceği beklentisinin rol oynadığı düşünülmektedir. Zayıf seyreden portföy akımları ve sıkılaşan finansal koşullar gelişmekte olan ülkelerde yurt içi talebi sınırlayarak büyümelerini olumsuz etkilemektedir. Önümüzdeki dönemde Fed’in faiz artış hızı ve zamanlamasının, ECB’nin olası varlık alımları ile jeopolitik risklerin sermaye hareketleri üzerinde etkili olması beklenmektedir.

Grafik I.1.11

Gelişmekte Olan Ekonomilere Yönelik Sermaye Akımları (Yüzde GSYİH)

Grafik I.1.12

Gelişmekte Olan Ülkeler Haftalık Fon Akımları (Milyar ABD Doları)

Kaynak: IMF, Dünya Ekonomik Görünümü Raporu Kaynak: EPFR

1,2 1,4 1,6 1,8 2 2,2 2,4 2,6 2,8 3 3,2

01.13 02.13 03.13 04.13 05.13 06.13 07.13 08.13 09.13 10.13 11.13 12.13 01.14 02.14 03.14 04.14 05.14

Varlık alımının azaltım sinyali

Varlık alımının azaltımı kararı Yellen'ın

açıklamaları

0 1 2 3 4 5

0 2014 2015 2016 Uzun Dönem 16 32 48 64

-15 -10 -5 0 5 10 15

1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3

2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Avrupa-GOÜ Asya-GOÜ (Çin hariç)

-12 -8 -4 0 4 8 12

01.12 03.12 05.12 07.12 09.12 11.12 01.13 03.13 05.13 07.13 09.13 11.13 01.14 03.14

Borçlanma Senedi Fonları Hisse Senedi Fonları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014 5

enflasyon oranlarının hedefin altında kalmasında etkili olmaktadır (Grafik I.1.5). ABD’de ücretler enflasyona yukarı yönlü bir baskı oluşturmamaktadır (Grafik I.1.6). Bu durum, iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen halen önemli bir atıl kapasitenin olduğuna işaret etmektedir. Euro Bölgesi’nde ise enflasyonun düşük seyri deflasyon tehdidini ortaya çıkarmaktadır. ABD’de enflasyonun düşük olması Fed’in faiz artışlarını erken gerçekleştirmemesine neden olurken, Euro Bölgesi’ndeki deflasyon tehdidi ECB’nin parasal genişlemeye gitmesini gündeme getirmektedir.

Grafik I.1.5

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Tüketici Fiyat Enflasyonu (Yüzde, Yıllık)

Grafik I.1.6

ABD ve Euro Bölgesi Enflasyon Oranları (Yüzde, Yıllık)

Kaynak: Bloomberg Kaynak: Bloomberg

İktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen, ABD ve Euro Bölgesi finansal istikrar açısından bazı risklerle karşı karşıyadır. ABD’de düşük faiz ortamının etkisiyle yatırımcıların getiri arayışı sürmekte, riskli finansal ürünlere talep artmakta ve kredi standartlarında gevşeme gözlenmektedir. Kamu tahvilleri ile şirketler kesimi borçlanma senetleri arasındaki getiri farkı tarihsel olarak düşük seviyelerdedir. ABD’de yüksek getirili şirket tahvil ihraçlarının ve standartları daha gevşek kredi oranının kriz öncesi döneme göre daha yüksek olduğu görülmektedir (Grafik I.1.7). Euro Bölgesi’nde ise bankalar ve şirketler kesimi bilançolarındaki zayıflığın devam etmesi kredi piyasasının işleyişini olumsuz etkilemektedir (Grafik I.1.8). Reel sektör borçluluğunun yüksek olması ve ekonomik büyümenin düşük seviyelerde seyretmesi tahsili gecikmiş alacaklar miktarını artırmaktadır. Bu durum, kredi kanalının sağlıklı bir şekilde çalışmasını engelleyerek bankaların kredi sunma kapasitesi ve kârlılığı üzerinde baskı oluşturmaktadır.

-2 0 2 4 6 8 10

-2 0 2 4 6 8 10

09.08 03.09 09.09 03.10 09.10 03.11 09.11 03.12 09.12 03.13 09.13 03.14

GOÜ

-2 -1 0 1 2 3 4 5

01.08 05.08 09.08 01.09 05.09 09.09 01.10 05.10 09.10 01.11 05.11 09.11 01.12 05.12 09.12 01.13 05.13 09.13 01.14

Euro Bölgesi ABD

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

6 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.7

ABD Yüksek Getirili Tahvil ve Kaldıraçlı Kredi İhracı (12 aylık toplam ihraçların yüzdesi olarak)

Grafik I.1.8

Euro Bölgesi Kredi Büyümesi (Yüzde, Yıllık)

Kaynak: IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu Kaynak: AMB

ABD’de ekonomik göstergelerin olumlu seyrini sürdürmesiyle birlikte varlık alımlarının azaltılmasına Ocak ayında başlanmıştır. Fed, 2013 yılı Mayıs ayında varlık alımlarını azaltmaya başlayacağı sinyalini vermiş ve 2014 yılı Ocak ayında başladığı azaltımlara takip eden aylarda devam etmiştir. Fed politikasındaki belirsizliğin azalmasıyla ABD uzun vadeli faiz oranları Ocak ayı sonlarından itibaren yatay bir seyir izlemiştir (Grafik I.1.9). Önümüzdeki dönemde temel risk faktörünün, Fed’in faiz artırımının zamanlaması ve hızı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, Fed Mart ayı toplantısında politika faizinde hemen bir değişiklik olmayacağını duyurmuş ve sıkılaşma için yüzde 6,5 işsizlik oranına atıfta bulunmayı bırakmıştır. Fed’in politika faizine dayalı vadeli işlem oranları, faiz artışlarına 2015 yılında başlanacağı beklentisine işaret etmekte olup, Fed kurul üyelerinin öngörüleri de bu beklentiyi teyit etmektedir (Grafik I.1.10). Faiz artışının zamanlaması ve hızı, hem ABD ekonomisindeki toparlanma hem de gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler bakımından önem arz etmektedir.

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5

0 10 20 30 40 50 60

01.01 01.02 01.03 01.04 01.05 01.06 01.07 01.08 01.09 01.10 01.11 01.12 01.13 01.14

Sözleşme koşulları gevşek krediler Kuponsuz tahviller (Sağ eksen)

-10,00 -5,00 0,00 5,00 10,00 15,00 20,00

01.06 01.07 01.08 01.09 01.10 01.11 01.12 01.13 01.14

Ticari Tüketici Toplam

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

6 Finansal İstikrar Raporu | Mayıs 2014

Grafik I.1.7

ABD Yüksek Getirili Tahvil ve Kaldıraçlı Kredi İhracı (12 aylık toplam ihraçların yüzdesi olarak)

Grafik I.1.8

Euro Bölgesi Kredi Büyümesi (Yüzde, Yıllık)

Kaynak: IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu Kaynak: AMB

ABD’de ekonomik göstergelerin olumlu seyrini sürdürmesiyle birlikte varlık alımlarının azaltılmasına Ocak ayında başlanmıştır. Fed, 2013 yılı Mayıs ayında varlık alımlarını azaltmaya başlayacağı sinyalini vermiş ve 2014 yılı Ocak ayında başladığı azaltımlara takip eden aylarda devam etmiştir. Fed politikasındaki belirsizliğin azalmasıyla ABD uzun vadeli faiz oranları Ocak ayı sonlarından itibaren yatay bir seyir izlemiştir (Grafik I.1.9). Önümüzdeki dönemde temel risk faktörünün, Fed’in faiz artırımının zamanlaması ve hızı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, Fed Mart ayı toplantısında politika faizinde hemen bir değişiklik olmayacağını duyurmuş ve sıkılaşma için yüzde 6,5 işsizlik oranına atıfta bulunmayı bırakmıştır. Fed’in politika faizine dayalı vadeli işlem oranları, faiz artışlarına 2015 yılında başlanacağı beklentisine işaret etmekte olup, Fed kurul üyelerinin öngörüleri de bu beklentiyi teyit etmektedir (Grafik I.1.10). Faiz artışının zamanlaması ve hızı, hem ABD ekonomisindeki toparlanma hem de gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler bakımından önem arz etmektedir.

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5

0 10 20 30 40 50 60

01.01 01.02 01.03 01.04 01.05 01.06 01.07 01.08 01.09 01.10 01.11 01.12 01.13 01.14

Sözleşme koşulları gevşek krediler Kuponsuz tahviller (Sağ eksen)

-10,00 -5,00 0,00 5,00 10,00 15,00 20,00

01.06 01.07 01.08 01.09 01.10 01.11 01.12 01.13 01.14

Ticari Tüketici Toplam

İktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen, ABD ve Euro Bölgesi finansal istikrar açısından bazı risklerle karşı karşıyadır.

ABD’de düşük faiz ortamının etkisiyle yatırımcıların getiri arayışı sürmekte, riskli finansal ürünlere talep artmakta ve kredi standartlarında gevşeme gözlenmektedir. Kamu tahvilleri ile şirketler kesimi borçlanma senetleri arasındaki getiri farkı tarihsel olarak düşük seviyelerdedir. ABD’de yüksek getirili şirket tahvil ihraçlarının ve standartları daha gevşek kredi oranının kriz öncesi döneme göre daha yüksek olduğu görülmektedir (Grafik I.1.7).

Euro Bölgesi’nde ise bankalar ve şirketler kesimi bilançolarındaki zayıflığın devam etmesi kredi piyasasının işleyişini olumsuz etkilemektedir (Grafik I.1.8). Reel sektör borçluluğunun yüksek olması ve ekonomik büyümenin düşük seviyelerde seyretmesi tahsili gecikmiş alacaklar miktarını artırmaktadır. Bu durum, kredi kanalının sağlıklı bir şekilde çalışmasını engelleyerek bankaların kredi sunma kapasitesini ve kârlılığı üzerinde sınırlandırmaktadır.

ABD’de ekonomik göstergelerin olumlu seyrini sürdürmesiyle birlikte varlık alımlarının azaltılmasına Ocak ayında başlanmıştır. Fed, 2013 yılı Mayıs ayında varlık alımlarını azaltmaya başlayacağı sinyalini vermiş ve 2014 yılı Ocak ayında başladığı azaltımlara takip eden aylarda devam etmiştir. Fed politikasındaki belirsizliğin azalmasıyla ABD uzun vadeli faiz oranları Ocak ayı sonlarından itibaren yatay bir seyir izlemiştir (Grafik I.1.9). Önümüzdeki dönemde temel risk faktörünün, Fed’in faiz artırımının zamanlaması ve hızı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, Fed Mart ayı toplantısında politika faizinde hemen bir değişiklik olmayacağını duyurmuş ve sıkılaşma için yüzde 6,5 işsizlik oranına atıfta bulunmayı bırakmıştır. Fed’in politika faizine dayalı vadeli işlem oranları, faiz artışlarına 2015 yılında başlanacağı beklentisine işaret etmekte olup, Fed kurul üyelerinin öngörüleri de bu beklentiyi teyit etmektedir (Grafik I.1.10). Faiz artışının zamanlaması ve hızı, hem ABD ekonomisindeki toparlanma hem de gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler bakımından önem arz etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde kendisine müdür yard›mc›s› olarak yar- d›mda bulundu¤um hocam, 1989 y›l›nda, merhum Sa¤l›k Bakanlar›ndan Ord.. Rag›p

Kart Hamili, Kart/Ek Kart veya Kart Numarası veya Şifre ile veyahut da temassız olarak gerçekleştirilen harcama bedeli kadar Bankaya borçlandığını, harcama bedellerinin

Bu durumda "Masraf Muhasebe Kodu" ve "Tahakkuk Muhasebe Kodu" hesapları faturanın kaydı sırasında çalışmaz (Kredi kartı tahsilat işlemi

Kart Hamili, Kart/Ek Kart veya Kart Numarası veya Şifre ile veyahut da temassız olarak gerçekleştirilen harcama bedeli kadar Bankaya borçlandığını, harcama bedellerinin

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, Beslenme ve Diyetetik, Çocuk Gelişimi, Dil- Konuşma Terapisi, Ergoterapi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon,

When the B cell proliferation in the bone marrow was calculated, stable numbers were reported after the splenectomy, indicating that the high number of peripheral B cells due to

Bu çalışmada öncelikle kredi kartı çıkaran kurum olan bankalar açısından ülke uygulamalarına bakılmış ve kredi kartı faiz oranlarının bireysel kredi faizlerine

Araştırma modelinde de görüldüğü gibi, bireysel ekonomik planlama, toplumsal ekonomik yansımalar, ekonomik akılcılık, ekonomi bilgisi, kredi kartsız harcama