• Sonuç bulunamadı

İki ateş arasında: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İki ateş arasında: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her Çarşamba

Haftanın Ortası artık her Çarşamba posta kutunuzda.

TCMB’nin faiz politikasını doğru değerlendirmek adına diğer merkez bankalarının gevşeme politikalarının altında yatan nedenlerden bahsetmek aydınlatıcı olacak. Bunu yapmak için de gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler kategorilerini kullanmak gerek, çünkü iki grubun büyüme ve

enflasyon dinamikleri birbirlerinden çok farklı.

Dünya üzerinde gelişmiş sayılan ekonomilerin enflasyon oranı genel olarak hedeflenen %2 üst sınırına rağmen, %1’in de altına inmiş durumda. Bu grup içinde amaç düşük enflasyon ve düşük büyüme ile savaşmak.

Gelişmekte olan ekonomiler ise, azalan likiditeye paralel yavaş büyüme dönemine girdiler. FED’in faiz

artırımları küresel anlamda tüm etkisini göstermeden önce, petrol fiyatı sayesinde enflasyonda bir yavaşlama varken, mevcut

kapasitelerini maksimize edebilmek adına faiz indirimleri

gerçekleştirmekteler.

Peki bu ortamda Türkiye Merkez Bankası’nı nasıl konumlamak lazım?

TCMB 2015’te neler yapabilir; neler yapamaz?

Keyifli okumalar dileriz.

İki ateş arasında: Türkiye Cumhuriyeti Merkez

Bankası …

2015 başladığından beri dünya piyasalarında liderliğini Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) yapmakta olduğu bir parasal gevşeme gerçeği var. Ocak ayında Romanya, Hindistan, Mısır, İsviçre, Peru, Danimarka, Türkiye, Singapur, Kanada, Şili ve Rusya (ki kuvvetli artışın hemen ardından) faiz indirimi yapan ülkelerin merkez

bankaları olarak dikkat çekti.

4 Şubat 2015

Brezilya faiz artırarak farklılaştı;

ancak oradaki durum zaten gıda şoku, cari açık bağlantılı Real devalüasyonu ve kamu

harcamaları üzerinden yükselen enflasyon nedeniyle çok farklı.

Diğer tarafta artık iyice kafalarda yer etmiş olduğu şekliyle ABD ve İngiltere merkez bankaları

ekonomilerinin toparlanmalarına paralel faiz artırım döneminin eşiğinde bulunuyorlar.

Türkiye geçtiğimiz ay haftalık repo faizini %8,25’ten %7,75’ye indirmişti hatırlarsanız. Ancak

Haftanın Ortası

Grafik 1. Enflasyon: Gelişmiş/Gelişmekte olan Ülkeler (yıllık,%değişim)

Kaynak: TCMB

(2)

2 gecelik fonlama için aktif bir

şekilde kullandığı gecelik faiz bandında bir değişiklik

yapmayarak, enflasyonun gidişatına göre indirimlere devam edeceği sinyalini vermişti.

Zaten ne olduysa bundan sonra oldu.

Merkez Bankası’nın (MB) daha büyük ve daha hızlı adımlarla faiz indirmesi yönündeki baskının güçlenerek devam ettiği ortamda, Başkan Başçı Ocak ayı enflasyonunun yıllık enflasyonu bir puandan fazla aşağıya çekmesi durumunda acil toplantıyla faiz

indirebileceklerini açıkladı.

Kura atak olduğu hallerde (en yakın zamanda Rusya

örneğinde izlediğimiz üzere), acil olarak faizin “artırılması”

anlaşılabilir bir durum. Sıra dışı olan ise, geleceğin verilerine yoğunlaşarak

enflasyon hedeflemesi yapan bir merkez bankasının, “acil” bir toplantıyı “dünün” enflasyonuna bakarak faizi “indirmek” için yapacak olabilmesini önceden açıklamış olmasıydı.

Ardından TL’de hızla yaşanan değer kaybı; Merkez’in, önce bu açıklamasını etkisiz hale

getirmeye çalıştığı yeni bir açıklamayla birleşti ve en

sonunda dün Ocak ayı enflasyon verisinin çok da rahatlatıcı

gelmemesiyle beraber olası acil toplantının yapılmayacağının açıklanmasıyla, sona erdi.

Gerçi sona eren fazla bir şey de yok. Acil toplantı olasılığı ve izleyen sert faiz indirim çağrıları kafaları karıştırdı. Yoksa 24 Şubat’taki para politikası

toplantısından çıkması beklenen faiz indirimi tahvil fiyatlarına zaten yansımış durumda.

TCMB’yi anlamak için önce kuşbakışı bakmakta fayda var

TCMB’nin faiz politikasını doğru değerlendirmek adına diğer merkez bankalarının gevşeme politikalarının altında yatan nedenlerden bahsetmek aydınlatıcı olacaktır. Bunu yapmak için de gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler kategorilerini kullanmak akla yatkın, çünkü bu iki grubun büyüme ve enflasyon

dinamikleri birbirlerinden çok farklı.

Çok kabaca özetlemek gerekirse, dünya üzerinde gelişmiş sayılan ekonomilerin enflasyon oranı genel olarak hedeflenen %2 üst sınırına rağmen, %1’in de altına inmiş durumda. Avrupa ve Japonya olarak öne çıkan bu grup içinde ana hedef düşük enflasyon ve düşük büyüme ile savaşmak.

ABD ve İngiltere bu savaşta hızla yol alarak şimdi faiz artırma noktasına geldiler;

ancak gelişmiş ülkelerin diğer çoğunluğunda yapılan faiz indirimlerinin ardında enflasyon hedefinin çok altına inmiş

enflasyonu yükselterek, büyümeye altyapı oluşturma çabası var. Dolayısıyla, gelişmiş ekonomilerde ortalama politika faizinin sıfıra yaklaşmış olması sürpriz değil. Zaten yeterli de olmayarak 2008’den bu yana dünya merkez bankacılık tarihinde çığır açarcasına yapılan miktarsal parasal Grafik 2. Politika Faizleri Gelişmiş ve Gelişmekte olan Ülkeler (%)

Kaynak: TCMB

(3)

3 genişlemeler de eklenmiş

durumda.

Gelişmekte olan ekonomilerde ise, her zaman olduğu üzere, dinamikler daha farklı.

Genelleme yoluyla

özetlenebilecek durum, son birkaç senedir temelde FED kaynaklı likiditenin verdiği ivme ile de ekonomik büyümede rekorlar elde etmiş bu ülkelerin şimdi azalan likiditeye paralel büyümelerinde yavaşlama eğilimine girmiş olmaları. Bu nedenle de FED’in faiz

artırımları küresel anlamda tüm etkisini göstermeden önce, petrol fiyatı sayesinde hazır enflasyonda da bir yavaşlama varken, mevcut kapasitelerini maksimize edebilmek adına faiz indirimleri gerçekleşiyor.

Ancak önemli bir nokta var tabi; o da bu ülkelerin genel olarak enflasyon seviyeleri.

Rakamlarla konuşursak, gelişmekte olan ekonomilerin ortalama enflasyon seviyesi % 4,5-5 arasında. Bu da enflasyon hedefleyenler açısından

enflasyon hedeflerinin

gerçekleşmiş olduğu bir seviye anlamına geliyor. Keza,

gelişmekte olan ülkelerin çekirdek enflasyon ortalaması da %4’ün biraz altında. Bu kategorideki merkez

bankalarının çoğu zaten hedefledikleri enflasyon seviyesinin etrafında kalmak suretiyle para politikalarını yönetiyorlar. Buna rağmen, gelişmekte olan ülkelerin

politika faiz ortalamaları ise uzun bir süredir %6’da.

Rakamlarla devam edelim.

Türkiye’de enflasyon hedefi % 5. Çekirdek enflasyon Ocak sonunda %8,6; manşet TÜFE enflasyonu ise %7,2.

Enflasyonun dönemsel olarak

%5’in altına indiği birkaç ay hariç, %5 enflasyon henüz hiçbir zaman kalıcı olmadı Türkiye’de.

Sırf işte bu nedenle,

enflasyonu düşürerek istikrarlı büyüme ortamına altyapı sağlamayı hedefleyen Türkiye Merkez Bankası’nın enflasyon söz konusu olunca faiz

politikasını titiz ve temkinli belirliyor olması en doğal olanı.

Küresel dinamik ister hızlı büyümeye, ister durgunluğa işaret ediyor olsun, istikrarlı şekilde enflasyon hedefine ulaşamamış bir ülkede, faiz politikasının aceleci

belirlenmemesi büyük önem taşıyor.

Enflasyon 2015…

Ve evet, Ocak ayında tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) aylık

%1,1 artış gösterince, yıllık enflasyon da Aralık 2014

sonundaki %8,17 seviyesinden Ocak 2015 itibarıyla %7,24’e gerilemiş oldu. Alt kalemlerine şöyle bir göz atınca zaten gıda fiyatları enflasyonun %11 ile çift hanede olması ve buna bağlı olarak da gıda hizmetine bağlı sektörlerdeki enflasyonun

%13’de bulunması hemen dikkat çekiyor.

Özetle, dün itibarıyla TÜFE % 7,2; TÜFE içindeki gıda enflasyonu %11 ve gıda-dışı kalemlerde TÜFE enflasyonu % 6. Çekirdek enflasyonda Merkez Bankası’nın da yakından izlediği I endeksi yıllık olarak %8,6’da bulunuyor. Durum bu.

Grafik 3. Türkiye- TÜFE ve Çekirdek Enflasyon Yıllık Yüzde Değişim

Kaynak: TCMB

(4)

4 Önümüzdeki birkaç ay boyunca

TÜFE enflasyonunda yıllık bazda önemli oranlarda düşüş

izleyeceğiz; bu doğru. Hatta Şubat sonrasından itibaren Nisan ayında %6’Ya gelmesi beklenen TÜFE enflasyonunun Temmuz itibarıyla %5’in de altına gerilemesi mümkün.

Ancak, yılın ikinci yarısında da tüketici fiyatları enflasyonunda yükseliş eğilimi tekrar ağır basmaya başlayacak. Sene sonunda Merkez Bankası’nın fazlasıyla iyimser %5,5 TÜFE enflasyonu beklentisine karşın, gerçekçi yaklaşım enflasyonun 2015’i %6,5 civarında

kapatması.

Keza tarım ve gıda

sektörlerinde derinleşerek yerleşmiş olan yapısal

problemler bir de 2015’te de devam eden olumsuz hava şartlarıyla birleştiğinde, TÜFE’nin alt kalemi olan gıda enflasyonunun çift hanelerden tek hanelere kalıcı şekilde inmesi önünde engel.

Son bir hafta içinde tüm

dünyada enflasyon dinamikleri açısından çok önemli olan petrol fiyatlarında yükseliş izlenmesi ayrıca dikkat çekici.

Genel bir olumsuz havanın etkisiyle 50 doların altına inen Amerikan varil petrolü fiyatı yeniden 50 doların üzerine çıkarken, Brent petrolde de benzer bir zıplama fiyatını 56 dolara kadar taşıdı son birkaç günde.

TL’de devam etmekte olan değer kaybı da elbette

enflasyona maliyetler tarafında yansıyacak.

Dolayısıyla, 2015 enflasyon dinamikleri açısından

bakıldığında Türkiye için geçen yılın rakamlarının endeksten çıkıyor olmasının 2015’in ilk yarısında yaratacağı rahatlama alanı dışında, 2015 ikinci yarı için elle tutulur risklerden bahsetmek mümkün.

Küresel kur dinamikleri açısından da bakınca hızla değeri eriyen Euro son dış ticaret rakamlarından görüldüğü üzere ihracat gelirlerini olumsuz etkilerken, ilerleyen aylarda turizm tarafında da kayıplara neden olacak.

Merkez Bankası’nın faiz politikasını tartışırken, cari açığı ve enflasyonu önemli

ölçüde petrol fiyatına bağlı olarak düzelmiş Türkiye

ekonomisinde dış fon ihtiyacının yüksekliğini de göz ardı

etmemekte fayda var. Daha basit anlatımıyla, hem enflasyon hem cari açıktaki düzelmenin bir sınırı var; her iki sınır da 2015 içinde gözlenecek ve özel sektörün yüksek döviz ihtiyacı bu arada devam edecek.

Peki bu ortamda TCMB ne yapacak?

Biraz daha geriden alıp 201 başına dönmekte fayda var.

Hatırlanacağı üzere, FED’in parasal genişlemeye son verme sinyalleriyle oluşan sarsıntı sırasında uzun zaman

direndikten sonra da; MB, %4,5 olan politika faizini Ocak

2014’te %10’a çıkarmak zorunda kalmıştı. 2014 ilk yarının ortalarında tekrar

gevşemeyi gündeme alıp, geçen Grafik 4. TÜFE: Hizmet-Gıda-Temel Mallar-Enerji

Kaynak: TCMB

(5)

5 seneyi politika faizini %8,25’e

kadar gerileterek bitirmişti.

Ocak 2015’te ise 50baz puan daha indirme alanı bularak haftalık repo faizini %7,75’e gevşetti. MB, bu faizi bankalara haftalık borç para verirken kullanıyor. Bir de %7,5 ve % 11,5 arasında belirlenen “faiz koridoru” var ki, MB bankalara gecelik olarak borç verirken;

günün ihtiyaçlarına göre bu aralığın herhangi bir yerinden amacına göre seçtiği bir

seviyede, değişken miktarlarda fonlama sağlamak için

kullanıyor. Mesela Ocak ayı ortalama fonlama oranı %8,4 olarak gerçekleşmiş.

MB bu çoklu yapı sayesinde küresel belirsizlik ortamında hem arzı hem talebi yönetmiş olduğuna inanıyor. Bu çoklu yapının önemli bir dezavantajı, zaman zaman karşı tarafın mesajı tam alamaması. Bu da enflasyon hedeflemesinde beklenti yönetiminin etkinliği tartışmalarını gündeme getiriyor haliyle.

Konuya geri dönersek, MB Başkanı Başçı’nın Ocak ayı enflasyon verisini izleyen günde gerekirse acil toplantıyla faiz indirebileceğini söylemesi piyasalarda bu yönde hem bir şok hem de bir beklenti yarattı.

Zaten TL’nin son bir haftada hızlı değer kaybı da bu karmaşanın yansımasıydı.

Şimdiyse Ocak enflasyonuna, acil politika faiz indirimi için

neden arayarak bakan gözler yıllık TÜFE’nin 2014 sonundaki

%8,2’den Ocak ayında % 7,2’ye gerilemesine

odaklanacaktır. Ancak bu yanıltıcı olur. Keza, aylık Ocak ayı enflasyonu %1,1 oranında artış gösterdi ve temel

enflasyon göstergeleri olarak adlandırılan I ve H çekirdek enflasyonu yıllık %8-9 aralığında henüz. Hava şartlarının gıda fiyatları

enflasyonuna negatif etkisi de devam ediyor. Petrol

fiyatlarında izlenen toparlanma belirsizliklere ekleniyor.

Dolaysıyla baz etkisi sayesinde yıllık enflasyonda bir düşüş olsa da, enflasyon dinamikleri açısından acil faiz indirimini gerektirecek bir değişiklik henüz yok. Ancak, bu faiz indiriminin 24 Şubat’taki toplantıdan çıkmayacağı anlamına gelmiyor elbette.

Gerçekçi olan, yıllık bazda enflasyonun özellikle Mart ayından itibaren yaz ortasına kadar düşeceği görüntüsüne paralel, Merkez Bankası’nın 24 Şubat’taki toplantısında, 50-75 baz puan arasında bir yerde faiz indirimi yapması; faiz koridoru da dahil olmak üzere. Politika faizi olan haftalık repo faizini, bahar aylarında da indirmeye temkinli adımlarla devam etmesi beklenmeli.

Yaz ortasından sonra

enflasyonun tekrar yükselişe geçeceği gerçeği, 24 Şubat toplantısı dahil olmak üzere toplam faiz indirimi marjını 150- 175 baz puanla sınırlı tutabilir.

Bu da, Şubat-Mart-Nisan aylarında gerçekleştirilmek üzere %7,75 olan politika faizinin %6-6,3 seviyesine inmesine karşılık geliyor. Bu çerçevede faiz koridoru da benzer ölçülerde daralacaktır elbette.

Grafik 5. TCMB Faizleri ve BIST Gecelik Faizler (%)

Kaynak: TCMB

(6)

6 2008’le beraber küresel krizin

etkilerinin hala gelişmiş ekonomilerden silinememiş olması, artan şekilde merkez bankası para politikalarının mali politikalardan daha fazla

izlenmesiyle sonuçlandı. Faiz seviyeleri, parasal, miktarsal genişlemeler üzerinden yapılan manevralar para politikaları yöneticilerini tam anlamıyla bir kur savaşının merkezine

koymuş durumda. Kur ise hem

enflasyon dinamikleri hem de kısa vadeli rekabet-büyüme üzerinde yarattığı etkiler açısından çok önemli.

Önümüzdeki beş-on yıllık süreçte de merkez bankaları bu aktif rollerini devam

ettirecekler gibi görünüyor. Bu anlamda, merkez bankalarının politik müdahalelerden muaf tutularak; hızla değişen zemin ve birey bazında ülkelerin dinamiklerine göre hareket

ederken özgür ve rasyonel kalmaları çok önemli.

İletişim: Güldem Atabay Şanlı Direktör, Araştırma ve Strateji +90 530 016 98 69

guldem.atabaysanli@egelico.com

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.”) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri:

03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden

gelmektedir. Egeli & Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli & Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti

oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir.

(Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

(7)

Referanslar

Benzer Belgeler

Teknik olarak baktığımızda paritede aşağıda 1.1218’in kırılması halinde önce 1.1195 ve arkasından 1.1165 seviyesine kadar düşüş yaşanabilir.. Yukarıda ise

ABD Merkez Bankasının faiz artırımı sırasında yaptığı açıklamalarda faiz artışının kademeli olarak devam edeceğini ancak bunun hızlı olmayacağını ve

Avrupa Merkez Bankası kararları sonrasında Dolar’ın kuvvetli değer kaybı ile Altın piyasalarında değer kazançları nispeten sınırlı oldu.. $1046 diplerinden tepki

Küresel finansal kriz döneminde, gelişmiş ülkelerin ekonomik istikrarı yeniden sağlama çalışmaları ve gelişmekte olan ülkelerin sermaye hareketlerindeki oynaklığın

Portföy yatırım istatistiklerinin derlenmesinde ABD, Avustralya, Kanada, Almanya ve ECB’nin kullandığı yöntemler, ayrıntılı olarak bir önceki bölümde

Teknik olarak baktığımızda yukarıda 1497 seviyesinin kırılması halinde önce 1504 ve arkasından 1511 direncine doğru alımlar yaşanabilir. Aşağıda ise 1493 desteğinin

Teknik olarak baktığımızda aşağıda 1.1105’in kırılması halinde önce 1.1082 ve arkasından 1.1038 seviyesine kadar düşüş yaşanabilir. Yukarıda ise 1.1131

Teknik olarak baktığımızda aşağıda 9.561 seviyesinin kırılması halinde önce 9.439 ve arkasından 9.172 desteğine doğru düşüş yaşanabilir. Yukarıda ise 9.725