• Sonuç bulunamadı

TÜRKiYE NiN EVSEL ATIĞININ YÜZDE 25 i ENERJiYE DÖNÜŞÜYOR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKiYE NiN EVSEL ATIĞININ YÜZDE 25 i ENERJiYE DÖNÜŞÜYOR"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

ITC Entegre Katı Atık Yönetim Sistemleri Genel Müdürü Tolga Akdağ gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajda Türkiye’de, firma olarak genişlediklerini ve toplanabilir çöpün yüzde 25’inin kendilerine geldiğini ifade eden Akdağ,

“Türkiye çöpünün yüzde 25’ini elektrik enerjisine çeviriyoruz.” dedi.

“TÜRKiYE’NiN EVSEL ATIĞININ

YÜZDE 25’i ENERJiYE DÖNÜŞÜYOR”

Türkiye’de kişi başına ortalama 1 kilogram çöp üretildiğine ve toplanabilir çöpün yüzde

25’inin kendi tesislerine geldiğine vurgu

yapan ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ:

(2)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

TC Entegre Katı Atık Yönetim Sistemleri şirketine 2015 yılında katılan ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ, çevre sektöründen önce yaklaşık 16 sene otomotiv sektöründe çalıştığını ifade etti. ITC olarak pek çok başarılı işe imza atarak Ankara, Adana, Antalya, Eskişehir başta olmak üzere diğer 9 şehrin çöpünü değere dönüştürdüklerini belirten Tolga Akdağ, Türkiye’nin atık yönetimi ve geri dönüşüm sektöründe önünün açık olduğuna dikkati çekti. ITC’ye katıldığı zaman içerisinde tehlikeli atık ber- taraf eden bir tesisin devreye girme aşamasında olduğunu ve 2015 sonunda tesisin devreye girdiğini söyleyen Tolga Akdağ, “Tesisi devreye aldık ve tesisin satış ekibini oluşturduk. Tüm fonksiyonlarını bina ettik ve diğer teh- likeli atık bertaraf ve depolama tesisleri gibi atık kabulüne başladık. Şu anda tesisimiz faal durumdadır.

ÇEVRE SEKTÖRÜ, BÜYÜK BİR İŞİN BAŞLANGICIYDI

Çevre, geri dönüşüm ve atık yönetimi sektörüne giriş hikayesini sorduğumuzda Tolga Akdağ, teklif edilen işin kendisinde büyük bir heyecan uyandırdığını belirterek, bunun her zaman büyüyen bir iş kolu olduğuna inandığını dile getirdi. Geri dönüşüm sektörünün henüz regülasyonu tamamlanmamış bir sektör olduğunu ve regülasyonların oturtulma aşamasında Türkiye’de çalışmalara destek verebileceğini düşündüğünü vurgulayan Tolga Akdağ, “Türkiye’nin böyle bir sektöre, büyüyen iş koluna ihtiyacı var.

Ayrıca henüz görülmemiş tesislerin de burada yapılmaya ihtiyacı var. Ben Türkiye’de bu alanda büyüme olacağına inandım. 5 senedir ITC’deyim.

İlk üç senesinde tehlikeli atık tesisinin oturtulması, ek yatırımların yapılması, tüm ekibinin oluşturtulması, tüm Türkiye’den atık alınması, onun doğru yöntemlerle bertaraf edilmesi hususlarında çalıştım. Son iki seneyi geçkindir de tüm ITC’nin genel müdürüyüm.” dedi.

ITC’NİN ANA HEDEFİ; ŞEHRİN EVSEL ATIĞININ VE ÇÖPÜNÜN BERTARAF EDİLMESİ

Tolga Akdağ, ITC’yi bizlere tanıtırken, faa- liyetlerine de kısaca değindi. Firmanın 2002 yılında kurulduğunu ifade eden Tolga Akdağ, o zamanki

kurucuların şimdiki kurucular olmadığına dikkati çekti.

2005 yılında şu andaki mevcut sahiplerinin şirkete ortak olduğunu ve zaman içerisinde hisse payını arttırarak firmanın tam hissedarı olduğunu vurgulayan Akdağ, şirketin 2002 yılında, Ankara’nın çöpünün bertarafı için yola çıktığının fakat o zamanki ortaklarla işin konseptlendirilemediğinin altını çizdi.. Akdağ, ana hedeflerinin de şehrin evsel atığının ve çöpünün bertaraf edilmesi olduğunu söyledi.

ANKARA’NIN EVSEL ATIĞI DEĞERE DÖNÜŞÜYOR

Evsel atık bertarafının kendilerinin ana işi olduğuna vurgu yapan Tolga Akdağ, mekanik olarak ayrıştırılma işlemi yapıldığını belirtti. Geri dönüştürülebilir atık ve evsel atığı birbirinden ayırdıktan sonra geri dönüştürülebilir atıkların ham madde fabrikalarına gönderildiğini ve bundan bir ciro elde edildiğini vurgulayan Tolga Akdağ, kalan atıkları da yemek artığı ve diğer atıklar olarak ikiye ayırdıklarını ifade etti.

Akdağ, “Yemek artıklarını kendi

geliştirdikleri Biyometanizasyon prosesine sokuy- oruz. Yani, bu atıkları büyük tanklara besliyoruz.

Bu tankları her gün çöp geldiği için her gün besle- mek zorundasınız. Bu büyük tankların içerisinde bu yemek artıkları 20 gün boyunca hareket ediyorlar. İçerisindeki tüm karbon ve hidrojen bazlı malzemeleri biz metan gazına çeviriyoruz.

Bakteriler sayesinde metan gazını temizliyoruz ve büyük gaz motorlarında bunu yakıyoruz ve bağlı oldukları jeneratörler sayesinde elektrik enerjisi elde ediyoruz. Devlette, üretimde herhangi bir yabancı kaynak kullanmadığımız ve çevreyi kirleten bir atığı değere dönüştürdüğümüz için 10 yıl süreli sübvansiyonlu fiyat uyguluyor. Bu 10 yıl boyunca piyasaya satılan elektrik fiyatından daha yüksek bir fiyat size sübvanse ediyor. Onunla bütün bu yatırımlarınızı ödüyorsunuz. 10 yıl sonrasında da maliyetlerinizi düşük seviyelere çekerek cüzi bir karla ilerliyorsunuz. Ve bütün bir şehrin evsel atığını değere çevirmiş oluyorsunuz.

I

Coronavirüs (Covid-19) salgınının Türkiye’yi etkisi altına aldığı bu süreçte, mevcut güçlerini koruyarak çalışmalarına hız kesmeden devam eden ITC Entegre Katı Atık Yönetim Sistemleri firması Genel

Müdürü Tolga Akdağ, bizleri firmasında ağırladı.

Sohbet tadında geçen röportajımızda Tolga Akdağ, pek çok önemli konulara değindi...

Ayrıca Akdağ, röportaj esnasında bulundukları tesisi gezdirerek, atık yönetiminin operasyonel sürecini canlı canlı

izlememize imkan sağladı.

(3)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

EVSEL ATIK HÂLÂ EMEKLEME AŞAMASINDA

ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ’a evsel atığın Türkiye’deki duru- munu sorduğumuzda,

“Türkiye hâlâ emekleme aşamasında!” dedi.

Türkiye’de pek çok büyük şehrin evsel atıkta, daha maliyetli olduğunu düşündüğü için sistemi düzenli depolama yoluyla yürütmeye çalıştığını fakat sorunun büyük şehirler için böyle çözülemeyeceğini belirten Tolga Akdağ, 1 milyon kişiden fazla nüfuslu şehirlerde biyometanizasyon ve yakma veya sadece yakma gibi tesislerin devreye alınması gerektiğine dikkati çekti.

Akdağ, “Belediyelerin bu konuda bilgi alıp özellikle bir milyonun üzerinde nüfusu olan büyük şehirlerin yatırımlarını bu yönde planlamasının doğru olacağını bir vatandaş olarak düşünüyorum.” dedi.

YAKMA TESİSİ PAHALI

FAKAT DÜZENLİ DEPOLAMA KADAR DEĞİL!

Yakma tesisinin maliyet açısından ilk etapta pahalı gelebileceğini vurgulayan Tolga Akdağ, düzenli depolama tesisinin sanılanın aksine daha maliyetli bir yöntem olduğunu söyledi.

Akdağ, “Düzenli depolama ilk yatırım maliyeti olarak düşük gibi gözükür. Sahayı hazırlayıp üzerini kapatırsınız ama sınırsız kapasitede değildir. Bir yakma tesisi kurduğunuzda çöpü yaktığınızda hacim olarak çok büyük bir düşüş elde ediyorsunuz. Kütle olarak bile düşüyor. Çünkü siz yaktığınız zaman bir ürün

elektrik enerjisine dönüşüyor. Atık ısıdan yeniden elektrik enerjisi elde ediyorsunuz. Bunu seralarda kullanabiliyorsunuz. Geri kalan külde büyük kısmı zararsız olan küldür dolgu malzemesi olarak yollarda briket yapımında kullanırsınız. Daha önemlisi sizin en başta çöpü doğrudan gömseniz kullanacağınız alanın beki 20/1’ine veya 10/1’ine tekabül edecek bir alana ihtiyaç duyarsınız. Nihai çözüm olarak biyometani- zasyon, yakma veya iki çözümün beraber kullanıldığı hibrit çözüm yöntemlerini kullanabilirsiniz.” şeklinde açıklama yaptı.

BELİRLEYİCİ FAKTÖR, NÜFUS SAYISI OLMALI

Bir sınır belirlenmesi gerektiğine, 1 milyon kişiden az insanın yaşadığı şehirlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde düzenli depolama yönteminin uygulanması gerektiğini ifade eden Tolga Akdağ, “Çünkü diğer çözümler daha pahalı gelebilir. Ama 1 milyon kişinin yaşadığı nüfuslu şehirlerin bence daha sofistike metotlarla çöpünü bertaraf edip, çöpünü değer olarak yeniden kazanması daha doğru olur. Şu anda hala o durumda değiliz..”

diye konuştu.

ÖNÜMÜZDEKİ

10 SENE ÇOK KRİTİK

ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ, Türkiye’de önümüzdeki 10 sene içerisinde düzenli depolama sistemlerinin son bulacağını belirterek, biyometa- nizasyon ve yakma tesislerinin o kadar da maliyetli olmadığını şu sözlerle açıkladı: “Bunların maliyetleri sizin dediğiniz gibi çok yüksek ama çöpün toplama ve taşıma maliyetinden daha cüzi bir maliyet. Belediyeler toplama taşıma için çok ciddi rakamlar ödüyorlar.

Çünkü toplama taşıma firmaları kamyon alıyor, akaryakıt ödüyor. Personel istihdam ediyor. Onları evlerden alıp tesislere taşıyorlar. Onlar maliyetleri eğer

Sincan-Çadırtepe mevkiinde kurulan tesisimiz, 100 bin ton/

yıl bertaraf kapasitesinde olup ülkemizin en

büyük kapasiteli tehlikeli atık ve tıbbi atık

bertaraf tesisidir.

Tolga

Akdağ ve

Çiğdem Öz

(4)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

ödemezseniz yapılabilir şeyler değil gibi gözüküyor.

Fakat bertaraf tesisleri, aynı zamanda değer ve ciro yarattıkları için toplama-taşıma maliyetlerinden daha düşük maliyetlerde bu değeri yaratarak maliyetlerini düşük tutabilirler.”

VAHŞİ DEPOLAMA YÖNTEMİNDE

“MALİYET YOK” ALGISI VARDI

Eskiden vahşi depolama yönteminin sık kullanıldığını ve vadiden atıklar boşaltılırken maliyetin olmadığı düşüncesinin hakim olduğunu dile getiren Tolga Akdağ, şöyle konuştu: “Durum sanıldığı gibi değil. Şimdi düzenli depolamayı gerçekten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kapsamında yaparsanız ciddi bir maliyeti var ve bu maliyet sonucunda da siz nihai çözüm getiremiyorsunuz. Onun için de biyometaniza-

syon ve yakma tesisleri daha uygun maliyetlere getiriyor bu işi. Ton başına yine bir miktar ödemeniz gerekiyor.

Diyeceğim şu ki Türkiye yavaş yavaş buna alışacak. Bazı belediyeler zaten ödüyorlar. Aynı toplama taşımada ödendiği durum gibi ama buna sadece belediyelerin alışkanlık kazanması gerekiyor. Bu da önümüzdeki 10 yıl içinde olacaktır.

UMUT VERİCİ GELİŞMELER VAR

İstanbul’da İSTAÇ’ın yönetiminde Kemerburgaz bölgesinde 3.000 bin ton/gün kapasiteli bir yakma te- sisi yapıldığını ve bunun Türkiye açısından umut verici bir gelişme olduğunu kaydeden Akdağ, “İnşallah biz de Türkiye’de ikinci yakma tesisini kuracağız.” diyerek ikinci bir gelişmeden bahsetti.

Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık Türkiye’de biyometanizasyon ve yakma veya doğrudan yakma metotlarının uygulanması lazım. Çünkü şehirlerimiz çok büyüdü. Tüketim artıyor. Bunun dışında şehirlere yönelim daha da artıyor. Ve bundan 10 sene sonra daha yüksek nüfuslu olacağımıza inanıyorum. Bu çözümlerin bir an önce devreye alınması lazım yoksa şehirlerin demografik yapısını, yerleşimini, alt yapı hizmetlerini geri dönülmez bir biçimde bozmuş olacağız.”

Evsel atıkta nihai çözüme ulaşmak için yapılması gerekenleri aktaran Tolga Akdağ’a son beş yıllık dönemde ITC’nin bu konuda yaptığı faaliyetleri sorduğumuzda, Akdağ sorumuzu şu şekilde yanıtladı:

“Son beş yılı gözden geçirecek olursak bir yakma tesisi devreye aldık. Biz biyometanizasyonla beraber yakma tesisi yatırımlarımızı planlıyoruz. Alanya’ya yeni bir

Yetiştirilen domates ve salatalıkların bulunduğu seraları gezdik.

Seralarda domates salata üretiminin yanı sıra orkide

yetiştiriciliği de yapılıyor.

ITC firmasının operasyanol süreci

yürüttüğü

kumanda

odasını

ziyaret

ettik.

(5)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

biyometanizasyon tesisi kuruyoruz, çünkü orası sadece düzenli depolama sahasıydı. Alanya Türkler’de eylül ayında devreye girecek bu tesis. Bu da bizim yedinci tesisimiz olacak Yozgat’la beraber.”

TÜRKİYE ÇÖPÜNÜN YÜZDE 25’İNİ ELEKTRİK ENERJİSİNE ÇEVİRİYORUZ

Türkiye’de toplanabilir çöpün yüzde 25’inin kendi tesislerine geldiğini belirten Tolga Akdağ,

“Türkiye çöpünün yüzde 25’ini elektrik enerjisine çeviriyoruz.” ifadesini kullandı.

Türkiye’de kişi başına ortalama 1 kilogram çöp üretildiğini, üretilen çöp miktarında mahallenin zengin- fakir olmasına ve içerisinin kompozisyonuna göre değişkenlik olabileceğine dikkati çeken Tolga Akdağ,

Siz dört kişilik bir aileyseniz kapı önüne her gün 4 kg çöp bırakıyorsunuz. Toplama taşıma firmaları her gün kapınızdan o çöpü gelip alıyor.

Her gün o toplanan çöp bizim tesislerimize getiriliyor. Bu bahsettiğim entegre tesislerde bu çöpler bir sahaya değil, doğrudan fabrika içerisine dökülüyor. Orada ayrıştırmaya tabii tutuluyor. Dediğim gibi geri dönüşümlü atıklar içerisinde kalmış geri dönüştürülmüş atıklar

çeşitli mekanizmalarla toplanıyor ham madde fabrikalarına gönderili- yor; alüminyum, metal, pet, plastik, kâğıt, karton gibi değerler ayrıştırılıp ham madde fabrikalarına gönderiliyor. Daha sonra geriye kalanı ikiye böl- meye çalışıyoruz; yemek artığı yani biyobozunur ve diğer olarak. Yemek artığı olanları dev ısıtmalı tanklara besliyoruz ve bu yemek artığı 20 gün içerisinde içerisindeki metan gazı potansiyelini ortaya çıkarıyor. O gazı yakıp elektrik enerjisine dönüyoruz.” şeklinde konuştu.

TIBBİ ATIKLAR ESKİYE NAZARAN İYİ YÖNETİLİYOR

Evsel atık bertarafının yanı sıra tıbbi atık bertarafı da yaptıklarını vurgulayan Tolga Akdağ, tıbbi atık yönetiminin Türkiye’deki durumunu kendisine sorduğumuzda, eskiye nazaran daha iyi yönetildiğini dile getirdi.

Eskiden tıbbi atıkların, bir çukur açılıp gömüldüğünü ve üzerine kireç dökülerek bertaraf edildiğine dikkati çekerek, “Şu anda Türkiye’nin hemen hemen her ilinde, olmayan illerde ise çevre illerin tesisleri kullanılarak tıbbi atıklar sterilize ediliyor.

Sterilizasyon kabaca; 130 derece buharla, belli bir süre atıkların proses edilerek içerisindeki bakterinin ve virüsün ölmesinin sağlanmasına denir. Sterilize edilen tıbbi atıklar daha sonra yeniden düzenli depolama sahalarına gönderiliyor. Ama bazı virus ve bakteriler 130 derece buharda ölmediği için onların bertarafı için yakılması gerekiyor.” diye konuştu.

ANKARA ÇOK ŞANSLI!

130 derecede sterilize edilen atıkların içerisinde bile bazı virus ve bakterilerin yaşayabileceğine vurgu yapan ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ, bu tür atıkların yakma tesisine gönderilmeden direkt olarak tehlikeli atık tesisine gönderildiğini ifade etti.

Akdağ, “Hatta bazı bakteri ve patolojik atıklar Avrupa’da herhangi bir yakma tesisine gönderilemez tehlikeli atık yakma tesislerine gön- derilir çünkü orada ısı daha yüksektir. Bazı virüsler 800 derece bile yok edilemiyor. 1100 dereceye ihtiyaç duyuluyor. Onun için Ankara çok şanslı…

Zamanında yönetmelik değişikliği olmuştu. Gün- lük 10 tonun üzerinde tıbbi atık üreten şehirlerin yakma tesisi kurma zorunluluğu getirilmişti.

O sırada belediyenin de bizi yönlendirmesiyle Ankara’da böyle bir yatırım yaptık. Ne mutlu ki yapmışız. Şu anda koronavirus vakalarının çoğu Ankara’da. Umreden dönen vatandaşların yerleştirildiği yurtlardaki tüm atıklar tıbbi atık statüsüne sokuldu. Biz bunları diğer şehirlerdeki durumdan farklı olarak yakıyoruz. Bu durum, te- sislerin halk sağlığı için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.” cümlelerini kaydetti.

Seralardaki domatesler ve salatalıklar hasad edildikten sonra tüketiciye satılıyor.

Çiğdem Öz

ve Tolga Akdağ

(6)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK TEHLİKELİ VE TIBBİ ATIK BERTARAF TESİSİ

Tehlikeli atık bertarafının yaptıkları işin yüzde 10’u mertebesinde olduğunu dile getiren Tolga Akdağ,

“Sincan-Çadırtepe mevkiinde kurulan tesisimiz, 100 bin ton/yıl bertaraf kapasitesinde olup ülkemizin en büyük kapasiteli tehlikeli atık ve tıbbi atık bertaraf tesisidir.” ifadelerini kullandı. Akdağ, “Bizim 100 bin ton bertaraf kapasitemiz var. Bunun tamamını kullanıyoruz. 70 bin ton kapasiteli bir yakma tesisimiz var. Yakma ve diğer işlemler 100 bin ton kapasite.

Burada endüstriden gelen; sıvı, katı, pastöz her türlü atığı bertaraf ediyoruz. Aynı zamanda 1.Sınıf Düzenli depolama tesisimize de depolanması gereken atıkları kabul ediyoruz.

1 MİLYON 513 BİN 624 TON TEHLİKELİ ATIK BEYAN EDİLDİ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 18 Mart 2020’de yayınlanan “2018 Yılı Tehlikeli Atık İstatistikleri”ne değinen Akdağ, 2018’de 66 bin 478 tesis tarafından atık beyanı gerçekleştiğini, beyana göre;

ülke genelinde 1 milyon 513 bin 624 ton tehlikeli, 15 milyon 68 bin 633 ton tehlikesiz atık oluştuğunu ifade eden Akdağ, bu rakamın tesis başına ortalama 23 ton atık miktarına denk geldiğine dikkati çekti.

TEHLİKELİ ATIK YÖNETİMİNDE DENETİM ÖNEMLİ

Konu tehlikeli atık olunca, bahsettiğim denetim mekanizmalarının sıklaştırılmasının burada da önemli bir yer tuttuğunu belirten ve üç önemli sac ayağından bahseden Tolga Akdağ, şöyle konuştu “Sac ayağının birincisi, sanayide denetim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çevre İl Müdürlüklerine burada çok önemli bir rol düşüyor. Bu makamların, denetim mekanizmalarını iyi çalıştırması ve sanayiciyi doğru bertaraf metotlarına yönlendirmesi gerekiyor.

ATIK KODLARI DEĞİŞTİRİLMEMELİ

Akdağ, ikinci sac ayağını kendisine

sorduğumuzda şöyle yanıt verdi: “Önemli olan diğer bir konu atık kodlarının değiştirilmesi... Elinizde pek çok atık türü oluyor; bunlardan bazıları ATY olarak çimento fabrikalarına gönderiliyor fakat bazıları ATY yapmaya uygun değil... Bazı ara depolama ve bertaraf tesisleri ise bu atıkları ATY içerisine katılabilir atık koduna değiştirme yoluna gidiyorlar. İyi veya kötü niyetle... Önemli olan niyet değil yapılan işlemin yanlışlığı... O kadar atık kodu firmaların bünyesinde ol- mayabiliyor. “O atık kodundan alabiliriz.” düşüncesiyle ağır metal oranı çok yüksek bir atığı ATY’nin içerisine katıp, çimento fabrikalarında bunu yaktırabiliyorlar.

Ama çimento fabrikaların filtrelerinde ağır metali tutacak herhangi bir mekanizma yok. O atığın bizim tesisimiz gibi, İZAYDAŞ veya PETKİM gibi bir ber- taraf tesisine gitmesi lazım. Çünkü onların bacalarında bunlar için filtrasyon sistemleri var. Bunların da sanayi kuruluşlarının bilinçlenmesiyle düzene gireceğine inanıyorum.

NABZA GÖRE ŞERBET

Sanayi kuruluşlarındaki çevre mühendisi arkadaşların atık kodlarında yapılacak değişiklik talebini kabul etmemeleri gerektiğini savunan Tolga Akdağ, Türkiye’de her atığın bertaraf edilebileceği bir tesisin olduğuna vurgu yaptı.

Akdağ, şöyle konuştu: “Atık kodunu değiştirdiğiniz zaman, yanlış yere giden atığın çevreye yaydığı zararlı etki herkesi etkiliyor. O çimento fabrikasının çevresinde insanlar yaşıyor. Ve ağır metal bir kere solunduktan sonra vücuttan atılamayan bir madde. Onun için bunlara çok dikkat edilmesi lazım.

Sanayi kuruluşlarında çevre mühendisleri arkadaşların bu konuda rolü büyük. Onlara da mesajım; “Her türlü atığı bertaraf edecek tesis mevcut. Eğer sizin atığınızı bir tesis alamıyor ise başka bir bertaraf tesisine yönlen-

“Seralardaki üretim işlemleri büyük bir titizlikle

yürütülüyor.”

Tüketim döngüsü içerisinde atığın serüvenini anlayabilmek açısından katı atık konusunda bilgi üretilen bir merkez halinde hizmet veren Mamak’ta sera uygulamaları %100 geri

dönüşümü gösteren son halka olarak ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görmektedir.

(7)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

direbilirsiniz. Bu sizin çevre mühendisi olmanızın boynunuzun borcu.”

DOĞRU BERTARAF METODU

Sac ayağının son ayağının doğru bertaraf metodunun belirlenmesi ve sanayiciyi doğru bertaraf metoduna yönlendirmek olduğunu kaydeden Tolga Akdağ, doğru bertaraf metodunun maliyeti daha da düşüreceğini işaret etti.

Akdağ, “Bir atığın bertaraf edilmesinin maliyeti var. Ama siz o atığı başka türlü değerlendirip, daha uygun maliyete başka şekilde bertaraf ettirmeye çalışırsınız, bu doğru bertaraf değildir. Kendi uyguladığınız yöntemle gerçeği karşılaştırıldığında maliyetler birbirini tutmayabiliyor. Böyle olunca da ger- çekten bertaraf yapan ve gerçek maliyetleri olan firmalar ayakta kalamaz. O zaman da o bertaraf mekanizması çalışmaz hale geliyor. Onun için tüm tesisler denetlenir, atıkların o tesislerde gerçekten bertaraf edilip edilmediği gözlenirse pazardaki bertaraf oyuncularının hepsi daha sağlıklı ve daha iyi rekabet ederler. Yoksa haksız bir rekabet oluşmuş olur.” dedi.

İYİ BİR RAKİP SAĞLIKLI REKABET...

Hal böyle olunca gerçekten düzgün çalışan bertaraf şirketlerinin piyasada barınamadığını ve sahada güçlü rakipler görme arzusunda olduklarını dile getiren Tolga Akdağ, “Güçlü rakipler, piyasada gerçekten atığı bertaraf eden ciddi firmalar olsun istiyoruz. Mesela İZAYDAŞ gibi... Onlar mesela piyasadaki iyi oyunculardan biri ve biz iyi bir rakip olarak buna benzer iyi rakiplerin artmasını istiyoruz.

Ancak bu şekilde Türkiye’de atık bertarafının gerçekten yapıldığına, doğru metotlarla çevremizin korunacağına inanıyorum. İyi bir rakip sağlıklı rekabet demektir.

Çünkü maliyetleri olan rakiplerle rekabet edebilirsiniz.”

cümlelerini kaydetti.

ÇEVREYİ KORUMAK GÖRÜNDÜĞÜ KADAR PAHALI DEĞİL

Piyasadaki atıkların durumuna göre bertaraf fiyatlarında değişkenlik meydana geldiğini belirten ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ, bizlere ortalama bir hesaplama yaparak çevreyi usulüne göre korumanın aslında o kadarda pahalı olmadığını göstedi.

Akdağ, “Ortalama 1 ton tehlikeli atığın bertarafına 400 lira alırsak bir orta büyüklükte bir atölyenin tehlikeli atık bertaraf maliyeti 10 bin liralar mertebesine gelir. Bu da bir ay için 800 lira

civarındadır. Takdir edersiniz bu rakam 2-2,5 depo binek araba yakıt maliyeti yapıyor. Bence bu ortalama bir tesis için çevreyi korumak, yaşanılabilir bir ortamda daha iyi üretim yapabilmek ve büyük cezalara maruz kalmamak için bence ödenecek cüzi bir bedeldir.

Onun için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre İl Müdürlükleri, “Sanayicinin üzerinde çok büyük bir yük var. Onların üzerine de bu kadar gitmek doğru olmaz.” düşüncesinden hareketle, denetimlerde daha yapıcı olalım diyorlardır ve sanayicinin üzerine çok gitmiyorlardır. Fakat bilmeliler ki atık konusunda sanayicinin maliyeti inanılmaz boyutlarda değildir.

Bence bu konuda yetkililerin biraz daha bilinçlenip;

bertaraf maliyetinin çok yüksek olmadığını, atığını uygun metotlarla bertaraf ettirdiğinde ortaya çıkacak problemlerin de ortadan kalkacağını ve çevre anlamında da mali açıdan onları zora sokmayacağını sanayiciye hissettirmesi lazım. Ayrıca denetimlerin de buna göre planlanması ve sıklığının arttırılması gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.

TÜRKİYE’DEKİ YÖNETMELİKLERİN AVRUPA’DAN FARKI YOK

10 Aralık 2018 tarihinde Çevre Kanunu’nda yapılan düzenlemeden söz açılınca, yönetmeliklerin yeterli olup olmadığını ITC Genel Müdürü Tolga Akdağ’a sorduk. Akdağ, yönetmeliklerin yerinde, iyi ve kaliteli olduğunu öne sürdü...

Tolga Akdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Bence esas iyileştirilmesi gereken alan, sahada bu yönetme- liklerin uygulaması... Yani denetimler, bilinç çalışmaları vs. bunların yapılması lazım. Yoksa ben baktığımda yönetmeliklerimizin Avrupa’dan farkının olmadığını söyleyebilirim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda iyi çalıştığını düşünüyorum. Ama yönetmeliğin uygulanması aşamasında bence zafiyetlerimiz var.

Bence Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çevre İl Müdürlükleri, bunların denetimlerinin üstlerine düşmeli, yönetmeliklerin sahada ne kadar uygulanıp uygulanmadığı daha sık kontrol edilmeli ve bunu da belli bir zamana yaymalılar. İşte o zaman Türkiye’deki çevre sorunlarının büyük çoğunluğu çözülmüş olur.”

GEKAP’IN EKSİK AYAĞI; FİRMALAR NASIL DESTEKLENECEK

Çevre Kanunu’ndaki düzenlemeyle beraber 1 Ocak 2020’de uygulanmaya başlayan GEKAP uygulaması konusunda da konuşan Tolga Akdağ, GEKAP uygulamasının çok iyi konseptlendirildiğini işaret etti.

Eskiden ambalajlı ürün üreten derneklerin, ver- meleri gereken geri dönüşüm payını firmalara kendileri aktardığını ve GEKAP mekanizmasının bu şekilde işlediğini vurgulayan Akdağ, “Şimdi bu GEKAP mekanizmasıyla bu bedelleri bakanlık kendi üzerinde toplayacak ve daha bilmediğimiz biçimde piyasadaki bu atığı toplayan firmalara inşallah katılım payı olarak bir miktarını ödeyecek. Bunun ödenmemesi durumda sadece ekonomikliğiyle bu işin dönmesi bir hayli zor.

Biz de bu işin içerisindeyiz. Biz de bir kaç belediyede

“Türkiye’de evsel atık için

yeni bir

yakma tesisi

planlıyoruz.”

(8)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

bu ambalaj atıklarını ayrı topluyoruz ve bunu sosyal sorumluluk kapsamında yapıyoruz. Çünkü bu iş bizim şirketimize herhangi bir biçimde gelir getirmiyor.

Ama 10 senedir bu işi sosyal sorumluluk kapsamında yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Bu mekanizmanın düzeleceğini umut ediyoruz. Onun için bence GEKAP sistemi ve yeni yönetmelik doğru şeyler getirdi. Doğru uygulamalar olacak. Ama tek bir ayağı bence şu anda net değil. O da, bu ambalaj atıklarını toplayan firmalara dağıtılması gereken destek miktarının nasıl dağıtılacağının belirlenmemiş olması. Onu da bence yakın zamanda bakanlık regüle edecektir. GEKAP iyi konseptlendirilmiş durumda.

Tek eksik bacağı da netleştirilirse her şey düzelecektir ve güzel işleyecektir.

HEM TÜKETİCİ HEM ÇEVRECİ OLALIM

GEKAP uygulamasını konuştuktan sonra kanunla birlikte yürürlüğe giren depozito sistemi hakkında merak ettiklerimizi, bu uygulamanın atık yönetimindeki rolünü ITC Genel Müdürü Sayın Tolga Akdağ’a yönelttik. Uygulamanın yurt dışında uzun yıllardır devam ettiğini, Türkiye için kolay bir adaptasyon süreci olmayacağını belirten Akdağ, yurt dışında şişe başına yüksek bir bedel konduğunu ve ücretin ikna etmede büyük payı olduğunu dile getirdi.

Tüketicinin omuzlarına oldukça büyük bir yük bindiğini vurgulayan Akdağ, vatandaş olarak en büyük görevlerimizden birinin tüketici olurken çevreyi de korumamız gerektiği olduğunu söyledi.

SIFIR ATIK YÖNETMELİĞİNİ DESTEKLİYORUM

Vatandaş olarak bu uygulama sırasında zorlansa da uygulamanın doğru olduğunu savunan Tolga Akdağ, bunun yerine Türkiye’de farklı metotların da uygulanabileceğine dikkati çekti.

Tolga Akdağ, şöyle konuştu: “Bunların hepsinin ayrı toplanmasını daha rahatlatmakta önemli...

Bununla ilgili sıfır atık yönetmeliği yayınlandı. Ben Sıfır Atık Yönetmeliğini de çok kıymetli buluyorum. Hâlâ

onda da pek çok mekanizma oluşturulmadı. Ama en azından ikili toplama sistemi yönetmelikle sabitlendi.

Her ne kadar bizim işlerimize zararı olabileceğini düşünsem de işler ona göre evrilir, hiç önemli değil...

Şu an sıfır atık yönetmeliğin en önemli kısmı bence ikili toplama sistemi... Yani geri dönüştürülebilir değeri olan atıkların ayrı ve diğer atıklardan ayrı toplanması...

Böyle yaptığınız vakit ambalaj atıklarına yemek bulaştırmadığınızda bu atıkların kalitesi düşmüyor.

Kâğıt sektörü için toplanması gereken karton kâğıdın kalitesi düşmüyor. Bu sayede yurt dışından kâğıt üreticileri ek kâğıt hurda kâğıt getirmek zorunda kalmayabilirler. Türkiye’de kâğıt toplama miktarı artar.

Pet plastiğin kalitesi düşmez ve dışarıdan alacağımız ham madde petrol ürünlerinin miktarı düşer. Bu bence çok kıymetli. Öte yandan diğer atıkların enerjiye dönüşmesinde kolaylık sağlanmış olur. Biyometani- zasyon tesislerinde enerji üretimi yükselebilir, çünkü içerisine daha az miktarda diğer malzeme karışacaktır.

Onun için Sıfır Atık Yönetmeliğini ben destekliyorum.

Hâlâ bazı noktaları ve bazı mekanizmaların nasıl çalışacağı belirlenmiş değil. Onun için de bakanlığın yakın zamanda netleştireceğini umut ediyorum.

ŞEHRİN ÜZÜCÜ MANZARASI;

SOKAK TOPLAYICILARI

Atık toplama konusunda yaşanan engellerden de bahseden Tolga Akdağ’a, sokak toplayıcılarının geri dönüşüm sektöründeki rolünü ve sisteme entegre edilmeleri konusundaki görüş ayrılıklarını sorduk.

Her ne kadar sokak toplayıcıları ekmeklerini çöpten kazanıyor olsa da onların şehrin üzücü manzaraları olduğunu ve hem kendilerini, hem de çevre sağlığını tehlikeye attıklarını belirten Tolga Akdağ, “Kendinizi onların yerine koyun. Benim de iki çocuğum var ve kim çocuklarının şehrin içerisindeki çöplerin içerisini karıştırarak sağlıklarını ve çevreyi risk teşkil etmesini ister, sokak toplayıcılarına daha insani ve sağlıklarını riske atmadan benzer işleri yapma imkanı yaratmalıyız.” dedi.

Pek çok sokak toplayıcısının çöpteki birçok virüs, bakteriye maruz kaldığını ve ciddi sağlık sorunları olduğunu ifade eden Tolga Akdağ, “Zararları sadece

Atığın enerjiye ve ikincil ham maddeye dönüşebilen kısımları ayrıştırıldıktan sonra kalan kısım, kırma ve ayırma işlemlerine tabi tutularak bir tür yakıta (Tehlikesiz ATY) dönüştürülmektedir.

Eski Mamak Çöplüğü, yılda 20.000’i aşkın yerli/yabancı ziyaretçinin geldiği Mamak Katı

Atık Teknoloji Parkı’na

(9)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

kendilerine değil, aynı zamanda çevrelerine de... Hem kayıt dışı çalışıyorlar, sosyal güvenceleri yok, aylık düzenli bir gelirleri yok. Öte yandan ülkenin vergi kaybı dolayısıyla da büyük problem teşkil ediyorlar.

Bu konuda atılması gereken adımları Sayın Akdağ’a sorduğumda, kendisi şu yanıtı verdi: “Eğer o ambalaj atıkları orada çöpün içerisinden toplanmasa, sıfır atık yönetmeliğiyle ambalaj atıkları ve diğer atıklar diye ikiye ayrılıp kapının önüne koyulabilse sistem oturabilir.

Bu ambalaj atıkları belediyeler tarafından iki araçla alınabilecek ve bunlar bir ayrıştırma tesisine gönderil- ecek. O ayrıştırma tesisinde, içerisindeki pet plastik kâğıt ayrıca yemek artığından hariç toplandığı için şu anda da zaten ayrıştırma tesislerine giden atıklar gibi ayrıştırılacak ve kirlenmemiş bu atıklar ekonomiye kazandırılacak.”

Sokaklarda çalışan insanların da bu bertaraf tesislerinde istihdam ettirilmesi gerektiğine vurgu yapan Tolga Akdağ, ITC olarak kendi bünyelerinde çok sayıda sokak toplayıcısına iş alanı oluşturduklarını söyledi.

Akdağ, “Bizim kendi bünyemizde de aynı şekilde kalite kontrol elemanları var. Ve o arkadaşlarımızın birçoğu sokakta çalışmış. Bu arkadaşların fabrika hekimi tarafından sağlık kontrolü yapılıyor. Buraya servisle gidip geliyorlar. Hepsinin so- syal güvencesi var, sistem içindeler. Hepsinin izninden tutun emekliliğe kadar tüm hakları mevcut. Biz ancak bu şekilde bu süreci daha doğru ve medeni bir ülke olarak yönetebiliriz.

YUMURTA MI TAVUKTAN, TAVUK MU YUMURTADAN

Sokak toplayıcılarının büyük yatırımların da önünü kapadığını dolaylı olarak dillendiren Tolga Akdağ, sofistike yatırımların önünün açılması için,

sokak toplayıcılarının tesislerde istihdam edilmesi gerektiğini söyledi.

Tolga Akdağ, “Biz mesela burada geri dönüştürülebilir atıklar için büyük ayrıştırma tesisleri kurmak istiyoruz, fakat geri dönüştürülebilir atıklar içerisindeki ambalaj atığı sokaklarda ayıklandığı için tesise gelen atık, yatırım maliyetini karşılamıyor. Çünkü bize geldiğinde içerisinde kalan ambalaj atığı yüzde 1’ler mertebesine denk geliyor. Öyle olunca da siz çok sofistike pahalı ve otomatik bir sistemi kuramıyorsunuz.

Oradan yaratacağınız değer tesis kurma maliyetini karşılamıyor. Siz yatırım yapamıyorsunuz yatırım yapamayınca ayıklayamıyorsunuz. Kendinizi, “Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkıyor.” ikileminin içerisinde buluyorsunuz. Evet onlar emekçi... Büyük bir iş yapıyorlar ama doğru bir iş yapmıyorlar. Onların yine aynı işi daha doğru ortamlarda yapmasını hem devlet, hem de biz sanayiciler olarak sağlamamız gerekir.

AMBALAJ ATIKLARININ AYRI TOPLANMASINDA BELEDİYELERİN KAR ETMEYE ÇALIŞMASI

DOĞRU DEĞİL

Ambalaj atıklarının ayrı toplanması ve ekonomiye kazandırılması işinde belediyeler tarafından olması gerekenin üstünde bir fiyata işinin ehli olmayan firmalara ihale edildiği ve atıkların bertaraf ediliyormuş gibi gösterildiği konularındaki duyumlarımızdan Tolga Akdağ’a söz ettik...

Bu konuda yapılması gerekenleri

sorduğumuzda, Tolga Akdağ şöyle yanıt verdi: “İşte bu sağlıklı bir yol değil. Fiyata göre firmaya atık satmak doğru değil. Atık bir şekilde çevreye zararlı olmayacak ürünlere dönüştürülmeli... Atık bir değer

Tesislerimizde günde 16 bin ton evsel

atık geri kazanımı yapılmakta olup yaklaşık

140 Mws Kurulu kapasitemiz mevcuttur.

(10)

RÖPOR TA J

RECYCLING

I N D U S T R Y M A G A Z I N E

ama bunun geri dönüştürülmesi için ciddi bir maliyet var. Bu maliyetlerin bir bölümü karşılanmalı... Veya diğer metotlarda maliyet düşürülebilir. Örneğin, elek- trik enerjisi üretmek, içerisinden geri dönüştürülebilir atığı alıp ham madde fabrikalarına gönderip oradan ciro elde etmek gibi... Oradan aldığınız gelirlerde bu maliyetin bir kısmını karşılayabilirsiniz. Ama belediyeye bu bedelleri ödeyen firmalar bu işi tam hakkıyla yerine getirmiyorlarsa orada bir sorun var demektir. O yüzen Sıfır Atık Yönetmeliğinin çıkması bu yönden kıymetli oldu. Bütün mekanizma Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yönetilecek. İnşallah atığı toplayanlara ödenecek bedelinde mekanizmasını onlar kuracaklar. Böylece ben daha fazla öderim diyerek atık toplama işinin efektivitesini düşürecek durumlara gelinmeyecek diye umut ediyorum.”

MoTAT, ATIK YÖNETİMİNE CİDDİYET KAZANDIRDI

Sektördeki bazı firmaların MoTAT uygulamasının yeterince hızlı olmayışından yakındığını dile getirdiğimizde Tolga Akdağ, uygulamanın ilk kullanıldığında bir takım yavaşlamalara sebebiyet verdiğini fakat sistemin şu an hızlı olduğunu belirtti.

Akdağ, şu ifadeleri kullandı: “Atık beyan etmede önemli bir adım oldu. Sistem şu anda doğru ve güzel bir şekilde işliyor... Hem eski sistem daha hantaldı .Bu şekilde sanayicinin de UATF’leri takip etmesi gerekmiyor. Dosyalama yapması, arşivlemesi gerekmiyor. Her şey sistem üzerinden otomatik yönetiliyor. Kayıt dışılığın da önüne geçiliyor.

Beyanların eksiksiz girildiğini umut ediyorum.

MoTAT sistemi işe ciddiyet kazandırdı. Bence sistem güzel gidiyor. Buna benzer mekanizmalar piyasayı regüle ediyor. İnşallah 10 sene içerisinde sistem daha da iyi olacak.”

TÜRKİYE’NİN İKİNCİ YAKMA TESİSİNİ PLANLIYORUZ

ITC olarak hedeflerini ve önümüzdeki süreçte gerçekleştirilmesi planlanan projeleri Tolga Akdağ’a sorduğumuzda, “Tehlikeli atık tarafında bir kapasite artışımız var. Bir miktar daha kapasite arttıracağız.

Tehlikeli atık bertarafına olan güvenimiz tam. Orada kapasitemizi yüzde 10 mertebesinde arttıracağız.

Yurt dışında kendi teknolojimizle yatırım yapmayı planlıyoruz. Şu anda çevre ülkelerdeki imkanları inceliyoruz. Onun dışında henüz tam bir entegre çözüm uygulanmamış büyük şehirlerde bu teknolojiyi uygulamayı düşünüyoruz. Ama onun içinde yenilenebilir enerji destekleme mekanizmasının yeni versiyonun gelmesini bekliyoruz. Bunun da bu

sene veya en geç gelecek sene yeniden yayınlanmasını bekliyoruz. Bir de bunlardan hariç bir yakma tesisi Türkiye’de YEKDEM’in kanununun çıkmasıyla bağlantılı konu ama Türkiye’de evsel atık için yeni bir yakma tesisi planlıyoruz. Yatırımlarımız planlanmış şekilde ilerliyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

ITC firmasının seralarında topraksız tarım yapılıyor.

Atık yönetimi alanında ITC olarak elde ettiğimiz bilgi ve deneyimi endüstriyel atıkların bertarafı alanına aktararak endüstriyel kaynaklı atıkların ve tıbbi

atıkların yönetiminde etkili çözümler geliştirilmiştir.

Atık yönetimi alanında ITC olarak elde ettiğimiz bilgi ve deneyimi endüstriyel atıkların bertarafı alanına aktararak endüstriyel kaynaklı atıkların ve tıbbi atıkların yönetiminde etkili çözümler geliştirilmiştir. Bu alanda 100 bin ton bertaraf kapasitemiz var. 70 bin ton kapasiteli bir yakma tesisimiz var.

Yakma ve diğer işlemler 100 bin ton kapasite. Burada endüstriden gelen; sıvı, katı, pastöz her türlü atığı bertaraf ediyoruz. Aynı zamanda 1.Sınıf Düzenli depolama tesisimize de depolanması gereken atıkları kabul ediyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sayıştay raporu dün Türkiye'de tehlikeli atıkların sadece yüzde 5'inin kurallara uygun olarak yok edildiğini gözler önüne sererken, dün Kastamonu'da, içi kimyasal at ık

Hattâ, bendeniz, dilimi dü­ zeltmek için biraz gayret etmemi arzu buyuran Zeki Paşa (Merhum Topane müşiri) hazretlerine bunu arZetmîştim de, Uşakîzade fena bir

[r]

Endüstriyel katı atıklar cam, kağıt, tahta, metal gibi çeşitli ambalaj atıkları ve süprüntü atıklarının yanında gerek atıldıkları anda ve gerekse zaman

•Geri dönüşüm terim olarak, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile ham madde olarak tekrar

ambalaj atıkları, organik atıklar, elektronik atıklar ve tehlikeli atık sınıfına yer alan bazı atık gruplarıdır. Ambalaj Atıkları; Fakülte binalarından, kantinden ve

The purpose of this study is to examine transformable dress designs that can be converted into multiple design with the same basic pattern under the umbrella of

Çevreye karşı duyarlılık derecelerine ba- kıldığında yine aile üye sayısı 2 veya daha az olan bireylerin diğer bireylere oranla daha fazla duyarlı oldukları